Monthly Archives :

Mart 2025

AKP’NİN 6 YILLIK KİNİ, ÖFKESİ, İNTİKAMI VE HER ŞEYİN ÇOK GÜZEL OLMASINDAN KORKUP HOŞLANMAYANLAR!..

150 150 bakikarakol

Hatay’lı ailenin, 2003 yılda dünyaya gelen, 23 Haziran 2019’da ikinci kere yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçim çalışmaları yapan CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu’nun seçim otobüsünün önünde koşarken “Ekrem abi, Ekrem abi, her şey çok güzel olacak” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/her-sey-cok-guzel-olacak-sloganini-bulan-berkay-gezgin-kimdir-kac-2312303 diyen 16 Yaşındaki Berkay Gezgin, Avukat Cemil Çiçek açıklamasına göre https://www.sozcu.com.tr/her-sey-cok-guzel-olacak-sloganinin-mimari-berkay-gezgin-gozaltina-alindi-p153773 23 Mart 2025 Pazar gecesi İstanbul Saraçhane’deki mitingde meydana gelen eylemler sırasında gözlemaltına alındı; suçlama hakkında bilgi verilmedi.

Avukat Çiçek, dün (25 Mart 2025 Salı) saat 19.59’da internet basınında ve gazetelerinin internet sitelerinde yer alan haberler aracılığıyla, şimdi 22 yaşında olan “müvekkili” Berkay Gezgin’in tutukladığını https://www.sozcu.com.tr/her-sey-cok-guzel-olacak-sloganinin-mucidi-berkay-gezgin-tutuklandi-p155494 duyurdu.   

“Her şey çok güzel olan” sözün öz sahibi Berkay Gezgin, neden gözlemaltına alınmış, neden tutuklanmıştı?

Berkay Gezgin’in avukatında bile bilgi yoktu!

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde bu, bu gibi ve çok daha beterleri olabileceği düşünce ve anlayışımımdan, şaşırmadım.

Ama “23 Haziran 2019 tarihi”ne odaklandım.

O tarihte, İBB’nin 31 Mart 2019 yerel seçiminde, CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu, 13 bin küsur oyla kazanmıştı.

Ancak AKP’nin itirazıyla Yüksek Seçim Kurulu (YSK), yalnızca “İBB Başkanlık seçimi”ni iptal etmişti (Bu nasıl olabilirdi?!) ve 23 Haziran 2019’da yenilenmesine karar vermişti.

23 Haziran 2019 seçiminde Ekrem İmamoğlu, AKP’li aday Binali Yıldırım’a 806 bin oy ayırt (fark) atmıştı.

Berkay Gezgin’nin gözlemaltına alınmasından ve tutuklanmasından anladım ki, AKP, “806 bin oy”un nereden, neden ve nasıl geldiğinin/kaynaklandığının peşine düşmüştü.

“Kent Uzlaşısı Projesi”ni netleştirince de, CHP’nin İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakasına yapıştı.

Ama hiç belli etmedi.

6 yıl çalıştı, Ekrem İmamoğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı adaylığı” konuşulur, giderek de dalgalanır olunca, “Ahmak Davası”ndan 2 yıl 15 gün hapis ve “siyaset yasağı” cezaları almasına neden oldu.

Dava hala “İstinaf Mahkemesi”nde.

AKP bu kadarla kalmıyor, başka başka soruşturmalar başlatıyor, davalar açıyor.

İşi, “diplomanın iptali”ne kadar vardırıyor.

“Üniversite Diploması”nın iptali, “Cumhurbaşkanı adayı olamamak” demekti.

Çünkü koşullardan biri, “Üniversite mezunu” olmaktı.

“Üniversite Diploması yok” diye AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan çok konuşulmuş, tartışılmıştı.

Uzatmayayım…

CHP yönetimi, Cumhurbaşkanı adayını önseçimle belirleme kararı aldı, bir takvim belirledi.

İki adaydan biri, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ti.

“Alparslan Türkeş Milliyetçisi” Yavaş, önseçime girmeyeceğini açıkladı.

Önseçime tek aday kalan Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla gidildi.

CHP’li üyeler ve CHP’ye üye olacaklar oy kullanacaktı.

23 Mart 2025’teki önseçime yaklaşılırken, Ekrem İmamoğlu, sabahın erken saatlerinde evinden alındı, Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, 4 gün sonra da Adliye’ye götürüldü.

Savcılık ifadelerinin ardından Mahkemeye sevk edildi; oradan da “Tutuklama Kararı” çıktı, Silivri’deki “Marmara Cezaevi”ne konuldu.

Bu arada, önseçim yapılmış, uzun kuyruklar oluşmuştu.

Uzun kuyruklar oluşmasında, CHP üyelerinin oy kullanacakları sandığın yanına “Dayanışma Sandığı”nın yadsınamaz, büyük katkısı var.

CHP üyesi olmayanlar da, başka partilerden insanlar da sandığa koştu.

Toplam 15 milyon 500 insan, Ekrem İmamoğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı adaylığı” için oy kullandı.

Ekrem İmamoğlu artık bir milyon 700 bin üyeli CHP’nin değil, “Türk halkının Cumhurbaşkanı adayı” idi.

“Dayanışma Sandığı” düşüncesi kimin, kimlerinse, onu, onları, “Saraçhane” ve “Türkiye Mitingleri”nin düşünbabasını/düşünbabalarını kutlarım.

Peki, bu mitinglere, hele de Saraçhane Mitingleri’ne böylesi ilgi, böylesi destek, üniversite öğrencilerinin böylesi katılımı nedendi?

Örgütlü olmayan halkın, gençliğin yıllara dayalı öfke, tepki birikiminin dürtüsü ve patlamasıydı!

Halkın haksızlığa, adaletsizliğe, yalana dolana, ayrımcılığa, kayırmacılığa, ekonomideki kötü gidişe, geleceği görememeye vb sabrı kalmamıştı, tükenmişti.

“Her şey çok güzel olacak” deyip duran, dediğinin de örneklerini yaşama geçirerek kanıtlayan, gelecek umudu veren vb kendilerini seven, kendini sevdiren Ekrem İmamoğlu’na güvendiler, İmamoğlu’nu sığınacak liman gördüler, kucakladılar, bağırlarına bastılar, oylarıyla “halkın

 

Cumhurbaşkanı adayı” yaptılar, meydanları doldurdular.

Saraçhane Mitingleri sürecinde gözle görülür ve kabul edilir gelişme sergileyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde dün (25 Mart 2025 Salı) gerçekleştirdiği parti grup toplantısında daha derli toplu konuşma yaptı.

Şu tümceleri ilginç, dikkat çekiciydi:

“İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tutuklama talep evrakı: ‘Kent Uzlaşısı formülü ile Batı il ve ilçelerdeki Kürtlerin belediyeleri kazanamasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclisinde belirli sayıda kota elde edilmesi sonucunda belediye meclislerinde söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının siyasi bir denge olmalarının amaçlandığı anlaşılmıştır.’ Kardeşim bak ben bu cümleyi ‘Kent Uzlaşısı’nı ya da İstanbul’u İttifakı’nı suçlamak, kriminalize etmek, hapsetmek için değil, takdir etmek için yazarım. Tam da yapılan budur. Batı’daki Kürtlerin yönetimde temsil edilebilmeleri için belediye meclis üyeliklerine yazılmaları, terörse, ben terörist olayım kardeşim. Demokrasi bunun adı, demokrasi. Demokrasi bu. Bugüne kadar ama muhafazakar olduğun için, ama biz sana sesimizi duyuramadık diye, ama bambaşka sebeplerden Kürt olup da bu AK Parti‘ye oy veren o temiz yürekli abim, ablam benim. Bak bunların işi seninle. Sadece oyunla, Kürtlüğüne bile saygısı yok. ‘Eğer Kürt olarak yönetime gelecekse, engel olunmalı, suçtur bu’ diyor. ‘Oyu bana verirsen seçmensin, ona verirsen teröristsin’ diyor. Görün bunları, görün bunları, gömün bunları, gömün, gömün, gömün. Her darbe girişiminde her şeyi düşünürler.” https://www.chp.org.tr/haberler/cumhuriyet-halk-partisi-genel-baskani-ozgur-ozel-bu-aksam-sarachanede-yarin-aksam-beylikduzunde-ftardayiz

AKP’nin 6 yıllık “Kent Uzlaşısı” kini, öfkesi, intikamı, CHP Genel Başkanı Özgür Özel tarafından ayırt edilmesi, dillendirilmesi olumlu gelişmedir.

Çünkü “Cumhurbaşkanlığı seçiminin etkin belirleyen”i, Kürt seçmenleridir, onların oylarıdır.

AKP bunun ayırtına 23 Haziran 2019 seçimlerinden hemen sonra vardı, yapması geren çalışmaları planladı, gerçekleştirdi, Kemal Kılıçdaroğlu’nu ve başkanlığındaki CHP yönetimini ayakta uyuttu.

Adı hep var olan ama şu aralar görünürde olmayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli aracılığıyla, “İkinci Kürt Açılım” sürecinin başlatılmasının nedenlerinden biri, hem “yeni anayasa,” hem “Cumhurbaşkanlığı seçimi” için Kürt seçmenlerin oylarının belirleyici olmasıdır.

           

Öte yandan…

CHP’yi ve diğer muhalif muhalefet partileri de önüne katıp sürükleyen “halk hareketi”, AKP’nin gözünü korkuturken, “durumdan vazife çıkaran” kimi –sözüm ona- uyanık AKP’lileri “provokasyon yapma” düşüncesine itmiş.

CHP’nin eski Genel Başkanlarından “Bankamatik Milletvekili” merhum Deniz Baykal’ın “A Takımı”nda yer alan, 10 Mayıs 2010’da Deniz Baykal, “seks kaseti” kumpasından “CHP Genel Başkanlığı”ndan istifa ettiğinde “Etmeee” diye bağıran ve hüngür hüngür ağlayan, şimdi “militan AKP’li” Savcı Sayan X hesabından dün bir paylaşım yaptı.

Paylaşımında “Yarın akşam, milyonlar CHP Genel merkezi önünde toplanıp edepsiz Özgür istifa diye bağıracağız.. İftardan sonra CHP genel merkezi önünde toplanalım.. Herkes duyursun.. #YarınCHPgenelMerkezindeyiz diye yazdı.

Eğer gerçekleşirse, bu “büyük bir provokasyon” değil de nedir?!

Umarım Savcılık harekete geçer, Emniyet ve CHP önlem alır, olumsuz olaylar olmaz. https://x.com/SavciSayan/status/1904297684422558198

 

Yazımı bitirirken belirtmek isterim ki…

“Ekrem abi, Ekrem abi, her şey çok güzel olacak” sözünü ettiğinde 16 yaşında olan, 6 yıllık aradan sonra dün 22 yaşında tutuklanan Berkay Gezgin’e ait, Ekrem İmamoğlu’nun da seçim kampanyalarında dilendirdiği “Her şey çok güzel olacak” sözü, her şeyin çok güzel olmasından korkup hoşlanmayanların yüreklerine sanki hançer gibi saplanmış, saplanıyor!.

ŞİMDİ NE OLACAK?.. CHP’NİN CUMHURBAŞKANI ADAYI KİM YA DA NASIL BİRİ OLMALI?..

150 150 bakikarakol

Hemen hemen herkes, Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edileceğini bekliyordu; ama İstanbul Üniversitesi’nden dün (18 Mart 2025 Salı) saat 18:07’de “Kamuoyu Duyurusu” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika-istanbul-universitesi-acikladi-imamoglunun-diplomasi-2310718 başlığı altında yapılan yazılı açıklama gündeme bomba gibi düştü.

18 Mart Çanakkale Savaşı’nın 110’uncu yıldönümünü, diğer konuları gündemden etti.

Ülkem adına, halkım adına, ülkemin hukuku, yargısı, bilim yuvaları Üniversitelerimiz, bilginlerimiz vb adına üzüldüm, acı çektim!

Böyle bir kararın olmamasını en çok isteyenlerdendim; kararın bu doğrultuda çıkacağını öngörenlerdendim de!

 

Elbette ki hukuki süreç başlatılacak, çetin uğraşlar verilecek.

Cumhur İttifakı’nın ortakları da, ağırlıklı olarak AKP ve MHP kadroları da bir şey yapmayacak değiller, daha bir sertleşecekler!

 

İmamoğlu’nun, tutuklanması gerçekleşebilir!

İmamoğlu’na siyasi yasak gelebilir!

 

İmamoğlu’na ustan, hayalden geçmeyen şeyler yapılabilir!

Çünkü iktidarın elden gitmesinin ötesinde, açılımını bilerek, isteyerek tanımlamadıkları “Yeni Türkiye”nin planlandığı gibi yaşama geçirilmesi söz konusu.

Ayrıntısına girmeyeceğim.

 

İstanbul Üniversitesi’nin “Kamuoyu Duyurusu” başlıklı açıklamasıyla Ekrem İmamoğlu, öngörülebileceğinin çok üstünde siyaseten güçlendi; AKP ve MHP ağırlıklı Cumhur İttifakı ortakları ve Cumhur İttifakı iktidarı aynı oranda güç ve güven yitirdi!

Öyle ki, Ekrem İmamoğlu, cezaevinde de olsa, siyasi yasaklı da olsa, artık o bir “lider”, o bir “bilen”dir!

Siyasi rakiplerinin kâbusudur!

Bir sözü, bir işareti, bir bakışı, bir hareketi vb belirleyen olacak!

 

İstanbul Üniversitesi’nin, gündeme bomba gibi düşen “Kamuoyu Duyurusu”na tepkiler çığ gibiydi!

“Rapor” ya da “karar metni” hiç gerçekçi ve inandırıcı değildi!

Hele de “Araştırma Raporu’nda adı geçen kişi dahil…” tümcesinde “Ekrem İmamoğlu’nun  adının anılmaması ilginçti, şık değildi!

Bu “anmama”da sanki “siyasi rakip kadro” tavrı, havası, kokusu vardı!

Oysa o tümcenin, içinde yer aldığı rapor, karar metni, İstanbul Üniversitesi gibi bir “bilim yuvası”nda, “bilim insanları” tarafından kaleme alınmış, yazılmış, kamuoyuna sunulmuştu!

 

Tepki verenler içinde, Ekrem İmamoğlu yanı sıra, dört kişi ilgimi çekti.

Ama kimse enseyi karartmasın.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/son-dakika-imamoglunun-diplomasi-iptal-edildi-ozgur-ozelin-ilk-2310722 diyen Ö.Ö’yü (Özgür Özel’i) geçiyorum.

Öncelikle Mansur Yavaş’ın tepkisine odaklandım.

Yavaş X hesabı @mansuryavas06’dan gerçekleştirdiği paylaşımında “Ben Ekrem Başkanımıza yapılan bu haksızlığı kabul etmiyorum. Tüm bu hukuki ve siyasi sürecin her dakikasında Ekrem Başkanımızın yanında olacağımı, böylesine hukuksuz bir süreçte daha önce üçlü masada ifade ettiğim “Cumhurbaşkanlığı adaylığımı günü gelince değerlendireceğim” kararımı, bu hukuksuzluk ortadan kalkana kadar ASKIYA alacağımı da kamuoyuna ilan ediyorum.” https://x.com/search?q=mansur%20yava%C5%9F&src=typeahead_click diyordu.

Beğendim, saygı duydum.

Ama “Alparslan Türkeş Milliyetçisi” Mansur Yavaş’a güvenemiyorum!

 

Tepkisine odaklandığım ikinci kişi, Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu’ydu.

Dilek İmamoğlu X hesabı @dk_imamoglu’ndan yayınladığı paylaşımında “Hukuksuzluğun ve haksızlığın karşısında durmaya devam edeceğiz. Ülkemizin geleceği için yaşanan tüm adaletsizliklere karşı hep birlikte duracağız. Çocukların ve gençlerin güvenli ve umutlu yarınları için ülkemizin sarsılmaz değerlerini sonuna kadar savunacağız. Kurtuluş yok tek başına!

@ekrem_imamogluhttps://x.com/dk_imamoglu/status/1902034030419202182?t=5B-e8_D8ZreTXUayiledvw&s=08 diyordu.

 

Tepkilerine odaklandığım diğer iki kişi, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ile Tuncer Bakırhan’dı.

Hatimoğulları “İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının mevzuat bahane edilerek iptal edilmesi demokrasiye sürülmüş kara bir lekedir. Bu kara lekeyi sürenler yüzlerce yıl toplumun vicdanında mahkum olarak kalacaktır. Sayın İmamoğlu’na yönelik bu kararın hukuki değil, siyasi bir karar olduğu gün gibi ortadadır. Siyaset hukuku askıya alarak sorunları derinleştirme yeri değil, sorunları çözme yeridir. Bu tür idari ve yargı kararları ortak yaşam inancına ciddi şekilde zarar vermektedir. Demokrasiye kara leke süren, hukuku askıya alan bu kararın derhal geri çekilmesi, siyasette gerilimi arttıracak müdahalelerden vazgeçilmesi gerektiğine dair çağrı yapıyoruz.” derken, Bakırhan da “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmeye çalışılması ve diplomasının iptal edilmesi, hukuki değil, siyasi hesapların gölgesinde alınmış bir karardır. Yargı kıskacı altında demokratik hakların gasp edilmesi kabul edilemez. Halkın iradesine ve siyasi rekabete set çekmeye yönelik bu girişimler, demokrasiye sürülmüş kara bir lekedir. Çağrımız, demokrasiyi hedef alan bu tür müdahalelerin derhal son bulmasıdır.” diyordu.

(Dem Parti’nin de tepkisini paylaşayım:

“Hukuk ve akademi dünyasına bir kara leke sürülmüştür. İstanbul Üniversitesi’nin sayın Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi kararı açık bir hak ve hukuk gaspıdır. Hukuki dayanaktan yoksun olan bu karar yeni bir hukuksuzluk dalgasının işaretidir. İşlem hukuki değil, siyasidir. Siyasi amaçlarla üniversiteyi araçsallaştırmak anlamına gelir. Üniversite yönetimini çeşitli yollarla teslim alarak elde edilen bu karar hem akademi hem de hukuk dünyasına sürülmüş bir kara lekedir. Bir an evvel bu yanlıştan dönülmeli, siyasetin üzerine bir kara örtü serilmesine izin verilmemelidir.”) https://www.gercekgundem.com/guncel/dem-partiden-imamoglunun-diplomasinin-iptaline-tepki-demokrasiye-surulmus-kara-bir-leke-525128

 

Ve Ekrem İmamoğlu’nun tepkileri.

İlki:

“İstanbul Üniversitesi Yönetim Kurulu’nun kararı HUKUKSUZDUR. Böyle bir karar alma yetkileri yoktur. Yetki, sadece İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu’ndadır. Bu kararı alanların tarih ve adalet önünde hesap verecekleri günler yakındır. Adalete, hukuka ve demokrasiye susamış milletimizin yürüyüşü durdurulamayacak. Kurtuluş Yok Tek Başına!https://x.com/ekrem_imamoglu/status/1902025111252947358 

İkincisi:

“ İftar sofrasından Milletime sesleniyorum. Kendimi onlara emanet ediyorum.” https://x.com/i/broadcasts/1YpJkBajybEGj diye başladı, konuştu.

www.cumhuriyet.com.tr’nin haberleştirdiği konuşmasında Ekrem İmamoğlu özetle “Diplomanın iptali falan umurumda değil yani. Çok önemli ama esas umurumda olan ne biliyor musunuz? Artık bu ülkede, herkesin kazanılmış tüm hakları tehlike altındadır. Bu ülkede, bu toplumun, herkesin kazandığı tüm hakları tehlike altındadır. Ve bu akıl, bu milleti gerçekten tehdit eden bir akla dönüşmüştür. Herkesin elinden her şeyi alabilirler. Malını, mülkünü, mülkiyet hakkı, eğitim hakkı, seçilme hakkı, seçme hakkı… Her şeyi elimizden alabilirler. Seçme hakkınızı da elinizden alabilirler.” diyor, “Ne yapacaksın, diyorlar. Vallahi aslanlar gibi koşmaya devam edeceğim yani, aslanlar gibi. Asla geri durmak yok. Bugüne kadar bin koşuyorsam, bundan sonra milyon koşacağım. Tahmin edemeyecekler cesaretimi, duruşumu ve inancımı.”

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/son-dakika-diploma-iptali-karari-sonrasi-ekrem-imamoglu-iftar-2310735 biçiminde sürdürüyor.

 

Ekrem İmamoğlu “Aslanlar gibi koşmaya devam edeceğim” diyor ama siyasi rakibi/rakipleri “aslanlar gibi koşması”na olanak vermeyecekler!

İşte bu, Ekrem İmamoğlu’nu, siyaseten önlenemez derecede güçlendirecek, Türkiye’nin, belki de bölgenin “lider”i yapacak.

 

Erken ya da süresindeki seçimde, Ekrem İmamoğlu’nun, “Cumhurbaşkanı adayı” olarak yarışmasını olanaksız görüyorum!

 

“Ekrem İmamoğlu olmadı, eşi Dilek İmamoğlu olsun”!

Sakın!

Kendine de, eşi Ekrem İmamoğlu’na da, CHP’ye de çok büyük zarar verir, seçim kazanamaz, Cumhur İttifakı’nın adayı Erdoğan’a kazandırır.

 

“Ekrem İmamoğlu olmadı, Mansur Yavaş olsun”!

Bu da “Sakın” diyorum!

Kazanamaz.

Nedeni…  

Seçimin yazgısını ve kazananını belirleyecek “etkin güç”, Kürt seçmenin oylarıdır.

Mansur Yavaş, Kürt seçmenden oy alamaz; Kürt seçmeni de, Mansur Yavaş’a oy vermez.

Mansur Yavaş bunu gördü, Cumhurbaşkanlığı adaylığını askıya aldı.

 

Yukarıda tepkilerini paylaştığım DEM Parti ile Eş Genel Başkanlarının tepkilerinde sergiledikleri duruşta kararlılık gösterip göstermeyeceklerine, Ekrem İmamoğlu’nun Mansur Yavaş ve eşi Dilek İmamoğlu dışında işaret edeceği “CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı”na oy verip vermeyeceklerine tanıklık edeceğiz.

“Kent uzlaşısı” projesi beni umutlandırıyor; gene de ölçülü (temkinli) davranmalıyım.

 

Şimdi ne olacak?

CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı kim ya da nasıl biri olmalı?

 

Özetleyeyim:

Seçilir seçilmez, ilk işinin, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden ülkeyi kurtarmak, yerine “Demokratik, Laik Parlamenter Sitem”i getirmek olacağını her keresinde dile getirecek, güven verecek, inanırlığı ve  güvenirliliği kabul gören, tanınan, kadın veya erkek genç birinin aday gösterilmesi.

Usumda biri var ama paylaşmayacağım; günü geldiğinde…

AH EKREM İMAMOĞLU AH!..

150 150 bakikarakol

Şimdi “Türkiye Belediyeler Birliği (TBB)”ve “İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB)” Başkanı Ekrem İmamoğlu, 2019’daki yerel seçim kampanyasında “Her şey çok güzel olacak” sloganı yanında, “Çare Ekrem İmamoğlu” ve “Ekrem İmamoğlu varsa, çare var” yazılı küçük boy afişler ilgi çekmişti; ben ise özellikle afişte yazılanlara takılmıştım.

 

Ekrem İmamoğlu, partim CHP’min İBB Başkan adayıydı; o afişlerde “Çare CHP” ve “CHP varsa, çare var” yazıları olmalıydı.

Bunu, birkaç kere yazmakla kalmadım; bir semtte CHP’nin çadırına girdim, görevliye itirazımı ilettim, kendisinden ilgililere iletmesi isteminde bulundum.

Bir şey değişmedi.

 

O günlerdeki “takıntı”mdan kopamadım; hep onunla yaşadım.

 

2025’e geldik, Ekrem İmamoğlu “birinci tekil”le konuşmaktan edemiyor!

 

Çıktığı “Cumhurbaşkanı adaylığı” yolunda da “Biz” demiyor, “Ben” diyor.

Örneğin:

17 Ocak 2025 Cuma günkü X hesabından şu paylaşımda bulundu:

“Kumpaslarınız bu bileği bükemeyecek! Milletin demokrasi yumruğundan kurtulamayacaksınız. Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber ya hiç birimiz! #rızaakpolat  https://x.com/ekrem_imamoglu/status/1880030185883656324?t=vY3WB9bl7vEPjmlqEo0gVg&s=08

İlk tümcesi ile diğer üç tümcesi öylesi çelişiyor ki!

Ekrem İmamoğlu bu çelişkiyi nasıl ayırt (fark) edememiş!

 

CHP’nin 134 Milletvekilinden 116’sının imzasıyla CHP’nin tek “Cumhurbaşkanı adayı” oldu, İzmir’den başlangıç yaptı, il il dolaşmaya koyuldu.

CHP’den kendinden başka “Cumhurbaşkanı adayı” yok, ama gittiği her yerde vatandaşları CHP’ye üye olmaya, 23 Mart 2025 Pazar günü de önseçime katılıp oy vermeye çağırdı.

Yaklaşık bir milyon 600 bin CHP üyesine, yüz bini aşkın yeni üye katılımı olmuş.

 

Ekrem İmamoğlu 23 Mart 2025 önseçiminde bir milyon 700 bin üyenin tamamın oyunu almak istiyor.

Ben de isterim.

Hem siyasi, hem manevi güçtür.

Siyasi rakibe/rakiplere okkalı iletidir.

Ama içimde “sanki biraz az alacak” hissi var.

Dilerim yanılırım, dilerim tamamını alır.

 

Aldığını varsayalım.

Görünen o ki, “Cumhurbaşkanı seçimi” yarışında, Cumhur İttifakı’nın tek ortay adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.

Erdoğan, partisi AKP, içinde yer aldığı Cumhur İttifakı ortakları, onca yandaş vb bir şey yapmadan mı oturacak, kazanmak için bastırmayacaklar mı, var güçleriyle çalışmayacaklar mı?!

Usa (akla) gelen ne varsa yapacaklar, yaptıracaklar!

 

“Benim arkamda bir milyon 700 bin vatandaş ve vatandaşın oyu var” deyip gürlenebilir.

Ama…

Tam da 23 Mart 2025 gecesi, açılan bir yığın davadan birinden “tutuklama” kararı çıkarsa?!

Bir milyon 700 bin oy vermiş vatandaş engel mi olacak/olabilecek, sokağa mı dökülecek?!

Hiç biri olmayacak!

Çünkü…

Toplum, örgütlü bilinçten, örgütlü eylem deneyiminden yoksun, hem de çok!

Toplumun bu durumundan sorumlu olanlardan biri de “siyasiler”dir, “siyasi partilerin aktif kadroları”dır.

 

İmamoğlu, “Cumhurbaşkanlığı yarışı”nda tek rakibi Erdoğan’a, İzmir’den başlangıç yaptığı süreçte, gittiği yerlerde yergilerde bulundu, meydan okudu.

2019’daki Ekrem İmamoğlu’ndan “eser” kalmamış gibiydi; yüksek sesle konuşuyor, bağırıyor çağırıyor, parmak sallıyor, el kol hareketleri yapıyor!

Neden?!

Neden İmamoğlu?!

Sen bu değildin?!

Sen sakindin!

Bu duruma gelmendeki nedenlerden, sorumlulardan silkelen kurtul.

 

 

İmamoğlu’nun sanki bir telaşı, sanki acelesi var!

Ama bu da kendisine çok büyük zararlar veriyor!

 

İmamoğlu’nun, “Erdoğan odaklı” her sözü, Erdoğan yanlılarını fena öfkelendiriyor, daha bir kenetliyor ve içlerinden “fanatik”ler çıkıyor, yakışıksız, çirkin paylaşımlar yapıyor!

Bir manyak çıkar, ölümcül saldırıda bulunur!

Siyasetçi, söylem ve eylemlerinde vatandaşı tahrik etmeyecek, ederse bedeli ağır olur.

Siyasetçi, söylem ve eylemlerinde vatandaşı ikna edecek.

 

Beklerdim ki…

Gittiği yerlerde, işi “iki adayın kavgası”na dönüştürmeseydi; ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistem”den söz etseydi; bize en uygun sistem “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem” sözü verseydi; iç-dış siyasalarda ulusal onura, kalkınmaya, çağdaşlaşmaya, seçim ve siyasi partiler yasalarının değişimine değinseydi; yargının bağımsız olacağını, kuvvetler ayrılığının yaşama geçirileceğini, kadın haklarını vb vurgulasaydı…

 

Şu günlerde izlediğim Ekrem İmamoğlu’nun, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzü iyi tanımadığını, “Nutuk”u, Atatürk’le ilgili yazılan kitap ve makaleleri okumadığını gözlemledim.

 

Atatürk, içte kendine karşı düşünce sahiplerini dahi karşısına almamıştır, onlara sesini yükseltmemiştir, parmak sallamamıştır.

Savaşta yendiklerine “nazik” davranmıştır.

Ayakaltındaki Yunan bayrağını kaldırması…

Çanakkale’de Mehmetçikle savaşan ve yaşamlarını yitiren Anzak askerlerinin annelerine 1934’te “Bu memleketin topraklarında kanlarını döken kahramanlar! Burada, dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yanyana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız bizim bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve rahat uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdikten sonra, artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.” diye mektup yazması…

Örnek bir düşünce, örnek bir davranıştır.

 

Ah Ekrem İmamoğlu ah!..

Bu kadarlık bilseydin ya!..

 

Eksiklerine ve yergilerime karşın, “Cumhurbaşkanlığı seçimi”nde “oy”um,  partim CHP’min adayı Ekrem İmamoğlu’nadır.

Gazetecilik mesleğime olan bağlılığımdan ötürü, partim CHP’me üye değilim; o nedenle de “ön seçim –bana göre- safsatası”nda oy kullanmayacağım…

“TERÖRSÜZ TÜRKİYE” SÜRECİ VE CHP’YE KATILAN ADNAN BEŞER, MANSUR YAVAŞ’IN EMANETİ!..

150 150 bakikarakol

Baştan yazayım:

Ülkesini, halkını, insanı ve insanlığı içtenlikle seven, yaşadıkça yaşatacağım değerimdir!

 

Emperyalist ABD’nin 43’üncü Başkanı –oğul Bush olarak da bilinen- George H.W. Bush‘un –ABD’nin 46’ıncı- Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice*

7 Ağustos 2003 yılında The Washington Post Gazetesi’nde “Ortadoğu’nun Dönüşümü” https://www.mepanews.com/2003te-yazilan-bir-makale-ortadoguda-22-ulkenin-sinirlari-degisecek-5790h.htm başlıklı bir makale yayınlar.

Linkini verdiğim haberin girişindeki bir ve ikinci paragrafındaki iki tümce aynen şöyle:

// Condoleezza Rice tarafından kaleme alınan makale, “Ortadoğu’da 22 ülkenin sınırları değişecek, buna Türkiye de dahil” ifadesiyle başlayan analizlere kaynak teşkil ediyor.

22 ülkenin sınırlarının değişeceği ve buna Türkiye’nin de dahil olduğu ibaresinin ise makalede yer almaması dikkat çekici bir husus. //

Makalenin tamamını burada paylaşmıyorum.

Ama mutlaka linki tıklayıp okumanızı istediğim makalede Condoleezza Rice’nin yalanlarını/yalancılığını; bir de MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, PKK terör örgütü başı, “bebek katili” Abdullah Öcalan’a “çağrı”sıyla https://www.mhp.org.tr/htmldocs/genel_baskan/konusma/5354/index.html ülkemizde açılımı yapılan/seslendirilen “Terörsüz Türkiye” başlıklı sürecin 22 yıl öncesini, onun da en az bir o kadar geçmişi olduğunu göreceksiniz.

 

28 Şubat 2025 Cuma günkü “Mirasyedi” https://www.sozcu.com.tr/mirasyedi-p143850 başlıklı yazısında “Bana, tarihi gerçek nedir” diye sorarsanız… “Atatürk’e nankörlük eden bir millet, gün yüzü görmez…” tümceleri yer alan, gerçek Atatürkçü, tam bir “Atatürk’ün Askeri” emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu, anılan iki süreci ve iki sürecin geldiği noktayı, 2 Mart 2025 Pazar günkü // “Çağrı”nın ardındaki büyük tuzak // https://www.sozcu.com.tr/cagri-nin-ardindaki-buyuk-tuzak-p144454 başlıklı yazısıyla çok güzel anlatıyor.

Böylesi anlatının üzerine benim söz etmem doğru olmaz.

 

Partim CHP’min başındaki Özgür Özel ise 28 Şubat 2025 Cuma günü Yeniden Refah Partisi (YRP) ziyareti çıkışında “Öcalan çağrısı” konusunda yönetilen soruyu yanıtlarken, “Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları, neyin ne olduğunu bilen, gören insanlardır. Ben 2025 yılında bir iktidar partisinin ve ülkenin Cumhurbaşkanı’nın milletin aklıyla alay etmesini de doğru bulmuyorum. Bir yandan bir yılı aşkın süredir bir müzakereyi yürüteceksiniz. Yaptığınız, yapılan görüşmelere devlet adına birisi tam yetkili, dört kişilik bir heyet eşlik edecek. Bu konudan dakika dakika haberiniz olacak. Anayasa Mahkemesi’nin bir üyesi, Yargıtay’dan üyeler, yüksek hakimlerin bulunduğu 20’nin üzerinde hukukçudan oluşan bir masa bir yerde çalışma yapıyor olacak sizin bilginizle. Sonra millete ‘Bir şeyler oluyor, kendiliğinden oluyor. Sayın Bahçeli de güzel konuştu, ben bir şey demiyorum. Benimle ilgisi yok. Olursa sahiplenirim. İyi sonuçlar olursa bana yarasın, kötü sonuçlar olursa uzak durayım…’ Bu millet böyle kandırılabilecek, zekası hafife alınabilecek bir millet değil.” https://chp.org.tr/haberler/cumhuriyet-halk-partisi-genel-baskani-ozgur-ozel-cok-yonlu-saldirilara-muhatabiz diyor.

 

İşleyen süreçten bir yıldır haberi olan Özgür Özel, bildiğini bir yıl neden kendinde saklamış, toplumu bilgilendirmemiş, bu konuda siyasalar (politikalar) üretmemiş?!

Bu kadarıyla kalayım.

 

Toplumun bilmesi gereken konuları, bir yıl önceden bilmesine karşın paylaşmadığına tanık olduğumuz Özgür Özel’in bir yumuşak karınını da gördük!

O da, Özel’in “dediğim dedik” veya “Benim dediğim olacak” diyen biri olduğu.

 

2 Mart 2025 Pazar günü www.sozcu.com.tr’ de Saygı Öztürk imzalı “İyi Parti’den istifa eden Adnan Beker CHP’ye katılacak” https://www.sozcu.com.tr/iyi-parti-den-istifa-eden-adnan-beker-chp-ye-katilacak-p146668 başlık haberi okur okumaz, “Adnan Beker” tanımadığım biriydi, araştırmaya girdim.

Bir öğrendim k, 28 Mayıs 2023’teki Cumhurbaşkanlığı 2’inci tur seçiminde Cumhur İttifakı’nın adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdiğini bir televizyonun canlı yayında söyleyen, Millet İttifakı’ndan İyi Parti’den Ankara 2’inci Bölgeden Milletvekili seçilen, 16 Kasım 2024’te de partisinden istifa eden…

TV canlı yayınında özetle şöyle konuşuyor:

// ‘HDP’nin, PKK’nın desteklediği bir ittifak kazanamaz’ dedim. Ben bunu 16 Mayıs’ta söyledim. Bunu söyledikten sonra özel kalem Esma Hanım iki kere üst üstte aradı, bunu düzeltmem gerektiğini söyledi. Bunu sahada gördüğümü söyledim. ‘Bunu düzeltemem’ dedim. Genel Başkan’ın talebini reddeden bir milletvekiliyim. 1 hafta sonra özel kalem aradı, ‘AK Parti’ye mi geçiyorsun?’ dedi. ‘Allah memleketi korumuş, iyi ki kazanamamışız’ dedim. ‘150 kere Kemal Bey aday olsa kazanamaz’ dedim. Vatandaşımız, esnafımız, herkes HDP’nin bu masanın ortasında olduğunu gördü. Seçimin kaybedildiği gece oradaydım. Herkes oradaydı. Bütün genel başkan yardımcıları filan. Cenaze evi gibiydi, herkes çok üzgündü. Meral Hanım’ın da morali çok bozuktu. Tek üzülmeyen bendim. Kemal Bey’e oy vermedim. Oy da istemedim. 14 Mayıs’ta oy kullanmadım, 28 Mayıs’ta Tayyip Bey’e oy verdim. Kime vereyim, başka bir aday yok ki. Bunlar bizim Pursaklar Belediyesi’ni yönetemezdi, ne anlatıyorsunuz ya! Tayyip Bey’den başka aday yoktu ki, kime verelim? // https://www.ekonomim.com/gundem/iyi-partiden-istifa-eden-adnan-beker-28-mayista-erdogana-oy-verdim-haberi-720011

 

Okuduklarıma inanamadım.

Partim CHP yönetimini uyarmak amacıyla, aynı gün, X hesabımdan KATILMASIN!. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNDE OY VERDİĞİ GENEL BAŞKANIN PARTİSİNE GİTSİN!. ZATEN 2026 VEYA 2027’DE ORAYA GİDECEK!. ADI DA “CHP’DEN GEÇEN” OLACAK!..

https://x.com/BakiKarakol/status/1896294138829787186 diye yazdım.

 

Kemal Kılıçdaroğlu ekibinden benzer içerikte yazanlar da oldu.

 

CHP Sözcüsü –ben ona “Özgür Özel’in sözcüsü” diyorum- Deniz Yücel, tepkilerle ilgili soruya verdiği yanıtta “Ben parti içi meselelerin sosyal medya üzerinden konuşulmasını doğru bulmam. Ancak sordunuz, söyleyelim: Adnan Beker, geçmişte CHP’nin ittifak yaptığı bir partiden milletvekili seçilmiş biri. Biz o gün de tek adam yönetimiyle mücadele ediyorduk bugün de tek adam yönetimi ve sistemiyle mücadele ediyoruz. Dolayısıyla bizim mücadelemize katkı koymak isteyen, bu mücadelenin üstünde yer almak isteyen herkese kapımız açıktır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/chpli-deniz-yucelden-adnan-beker-elestirilerine-yanit-mucadelenin-2305709 diyor.

 

“Tek adam”, “Tek adam yönetimi” diyeceksiniz, sonra da “Tek adam” sözcükleriyle tanımlanan adaya 2’inci turda oy verdiğini TV canlı yayınında bangır bangır söyleyeni partiye alacaksınız!

 

Çok kızdım.

O kızgınlıkla X’ten, Ö.Ö’NÜN (ÖZGÜR ÖZEL’İN) SÖZCÜSÜ DENİZ YÜCEL EFENDİ, SANA TEK SÖZCÜKLE SÖYLEYECEĞİM:

S A Ç M A L I Y O R S U N ! . .    https://x.com/BakiKarakol/status/1896625669733494868 paylaşımı yaptım.

 

Tepkiler çoktu, büyüktü.

Neredeyse yermeyen yoktu.

Ama tınmadılar, duyarlılık gösteren vatandaşların yergilerine, tepkilerine kulak vermediler!

 

Hani vatandaşın uyarıları “öncelikli” idi?!

 

Ve dün…

 

Dün Salı’ydı.

Grup toplantısı vardı.

Özgür Özel kürsüye çıktı, birkaç tümcenin ardından konuya girdi:

“… Cumhuriyet Halk Partisi ailesi büyümeye devam ediyor. ‘Baba ocağının kapıları açık’ dedik. ‘Baba ocağına ihtiyaç duyan, baba ocağına gelmek isteyen herkes için Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün iki büyük eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapıları açık’ dedik. Büyümeye, güçlenmeye devam ediyoruz. Bugün de Ankara ikinci bölgedeki gücümüze güç katmak üzere grubumuza katılacak olan Ankaralı iş insanı, uzun yıllar sivil toplum ve yerel yönetim tecrübesinde bulunmuş, bugün Ankara’nın biraz önce ayrı ayrı anons edilen tüm odalarının çok önemli kuruluşlarının başkanlarının yol arkadaşlığı ile birlikte buraya gelmiş olan sevgili Adnan Beker’i baba evine katılmak üzere buraya davet ediyorum. Ve İl Başkanımızı ve Ankara’daki tüm milletvekillerimiz adına Grup Başkanvekilimiz Sayın Murat Emir’i de buraya davet ediyorum. İl Başkanımıza ikinci bölgedeki tüm milletvekillerimizle birlikte, Adnan Beker ile birlikte ikinci bölgeyi sıkı bir çalışma için emanet ediyorum. Grubumuzda seveni çok, sevmeyeni yok. Adnan Beker ayrıca grubumuza sevgili Mansur Başkanımızın emanetidir. Onlara emanet ediyorum.” https://www.chp.org.tr/haberler/cumhuriyet-halk-partisi-genel-baskani-ozgur-ozel-asgari-ucretli-emekli-bir-lokma-et-cin-buz-gibi-havada-bekliyor

 

Anlaşılmıştı!

Adnan Beker, düşündaşı (fikirdaşı) “Alparslan Türkeş Milliyetçisi” Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ın “emaneti”!

 

Yerdiklerinizden ne ayırtınız var?!

 

Öylesine öfkelendim ki!

Duygularımı, X’ten şu tümcelerle dile getirdim:

Ö.Ö (ÖZGÜR ÖZEL), SEN BU “ADNAN BEKER” ADLI, CUMHUR İTTİFAKI’NIN CUMHURBAŞKANI ADAYINA SEÇİMDE OY VERMİŞ, BUNU DA AÇIK AÇIK SÖYLEMİŞ ADAMI CHP’YE KATTIN YA… SANA AYIPLAR, YAZIKLAR OLSUN!.. SEN, CHP’DEKİ GUGUK KUŞLARININ BAŞISIN!.. SENİ KINIYOR, PROTESTO EDİYORUM!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1896874253737500889

 

* Condoleezza Rice biyografi https://tr.wikipedia.org/wiki/Condoleezza_Rice