Monthly Archives :

Nisan 2024

23 NİSAN SIRADAN, SEMBOLÜK KUTLAMALARLA GEÇİŞTİRİLECEK GÜN DEĞİLDİR!..

150 150 bakikarakol

Dün (23 Nisan 2024 Çarşamba), “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nın 104’üncü yıldönümüydü.

 

Önceki gün (22 Nisan 2024 Salı), sevdalısı olduğum Kars’ımın, Karslı’mın haberlerini okuduğum internet gazetelerinden www.karsmanset.com’da iki haber beni allak bullak eti!

“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” nedeniyle bir grup öğrenci, öğretmenleri gözetiminde Kars Valisi’ni https://www.karsmanset.com/haber/vali-polat-koltugunu-minik-vali-iliye-devretti-1175915.htm; bir başka öğrenci grubu öğretmenleriyle, “taşımalı seçmen oyları” ile seçildiği savlarına karşın, İl Seçim Kurulu ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından kazandığı açıklanarak nokta konulan “Cumhur İttifakı’nın desteklediği MHP’li Başkanı https://www.karsmanset.com/haber/baskan-senger-koltugunu-minik-avincaya-teslim-etti-1175911.htm ziyaret etti; içlerinden biri “Vali”nin koltuğuna, bir diğeri de “Belediye Başkanı”nın koltuğuna oturdular veya oturtuldular.

Simgesel…

Koltuklara oturan/oturtulan çocuklar, ellerine sıkıştırılan kağıttan, “Çocuk Vali”, “Çocuk Belediye Başkanı” olarak, neler yapacağını, neler yapılmasını okudular.

 

O da ne!..

Aynı gün, bir başka öğrenci grubu öğretmenleri gözetiminde Kafkas Üniversitesi Rektörü’ne de gitmiş https://www.karsmanset.com/haber/baskan-senger-koltugunu-minik-avincaya-teslim-etti-1175911.htm, orada da çocuklardan biri “Rektör” koltuğuna oturmuş/oturtulmuş!

 

Sonradan öğrendim ki, 20 Nisan 2024 Cumartesi günü İl Emniyet Müdürü’nü

https://www.karshakimiyet.com/karsta-minik-sabur-telsiz-anonsu-gecti-44152h.htm, arkasından İl Jandarma Alay Komutanı’nı https://www.karshakimiyet.com/karsta-ogrenciler-albay-kiperi-ziyaret-etti-44159h.htm iki ayrı öğrenci grubu öğretmenleriyle ziyaret etmişler.

Gerisi aynı, bildiğiniz gibi.

 

Başka birimlerde de benzerleri yaşandı mı, bilmiyorum, araştırmadım; çünkü yeterince olumsuz etkilenmiştim, şaşkınlık içindeydim.

 

Yadsınamaz olan şu:

Bu, bir organizasyon!

Ama özünden saptırılmış, kaydırılmış organizasyon!

Kaynağı nere, nereler ve kim, kimler?!

“Tarikan sevici”, atanmış “Bakan” sıfatlı “yüksek bürokrat”ın başında bulunduğu “Milli Eğitim Bakanlığı” mı ve o Bakanlık’taki kimi “görevliler” mi, yoksa Kars Valiliği mi, Valilik emrindeki İl Müdürlerinden biri, bir kaçı mı?!

 

Her kim ise bilmez mi, her kimler ise bilmezler mi, bayramlar günlerinde kutlanırlar, günlerinde değerlidirler, anlamlıdır, güzeldir!

“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” 23 Nisan’da, “19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı” 15 Mayıs’ta, “15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü” 15 Temmuz’da, “30 Ağustos Zafer Bayramı” 30 Ağustos’ta, “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı” 29 Ekim’de, Şeker ve Kurban Bayramları hep günlerinde kutlandı; hava koşulları, ülkedeki olağanüstü günlerinde vb kaymalar, sapmalar oldu, olması da çok doğaldı; bunun dışında, kutlama, anma günlerinde bir sapma olmadı, yaşanmadı.

Kars’ta bu yıl oldu!

Neden?!

(Başka il ve ilçelerimizde de oldu mu bilmiyorum, araştırmadım.)

 

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın asla ötelenmeyecek ayağı “çocuklar”dır, “çocukların bayramı” olmasıdır; bir gün, iki-üç gün önceden çocukların bayramını kutlamak, içlerinden birini “makam”a oturtmak yanlıştır!

Bu bayramın içeriğini, tarihsel özelliğini en iyi bilen, bilmesi gereken öğretmendir, öğretmenlerdir!

Kars Milli Eğitim Müdürü, yanlışa “Dur” demeliydi; böylesi yanlışa izin vermemeliydi!

Emredilse de!..

 

“Dini Bayramlar”da böyle bir “gün kaydırma, sarkıtma” olası değildi.

Yapan da, yaptıran da çarmıha gerilirdi!

“Milli Bayramlar” olunca, “yap gitsin”!

 

Bu “erken kutlama”nın “amaçlı” olduğunu düşünmekten kendimi alamıyorum!

 

“Sümüklü böcek Fetö”nün ve “müritleri” Fetöcülerin cirit attıkları günlerde, tam da “23 Nisan” günü öncesine “Kutlu Doğum Haftası” diye uyduruğu koydular!

Şimdi de başkaları, “23 Nisan”ı, gününden kaydırmaya, bir gün, iki-üç gün geriye çekmeye kalkıyor!

Önleri alınmazsa, “23 Nisan”ı, Nisan ayından çıkaracaklar, unutturacaklar!

 

Önleri kesilmeli!

Kesilecek!

Hem öyle bir kesilecek ki, kendileri de şaşıracak!

 

Şu “günlük yaşayanlar”, günlük yaşadıkları için “yarınları göremeyenler”, Kars’taki uzantılarına, “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”nı, 23 Nisan’da, “19 Mayıs Atatürk’ü anma, Gençlik ve Spor Bayramı” etkinliğinde https://www.karsmanset.com/haber/karsta-12-yil-aradan-sonra-ilk-23-nisan-1176756.htm kutlatmayı da yaşama geçirdiler!

 

“23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” Kars’ta, kendi gününde, 23 Nisan’da “eksik” ve “yanlış” kutlanırken, yani özüne özgün kutlanmazken, “Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışmaları İl Finali” https://www.karsmanset.com/haber/karsta-kuran-i-kerimi-guzel-okuma-yarismalari-il-finali-yapildi-1176788.htm yapıldı!

Çocukların, kendi bayramlarda, “makamlar”da oturtulmaları, bunun için mi öne çekildi?!

Kafaya böylesi sorunun takılması doğaldır.

 

Hakkını yemeyeyim…

İzlediğim, gözlemlediğim kadarıyla, Kars’ımda, Kars’ın-Karslının sorunlarıyla içtenlikle ilgilenen bir Vali var.

Yazdıklarıma duyarsız kalmayacağına, gereğini yapacağına, yaptıracağına, beni yanıltmayacağına inanıyorum.

 

Az yukarıda “Önleri kesilmeli! Kesilecek! Hem öyle bir kesilecek ki, kendileri de şaşıracak!” diye yazdım.  

Bunun olması için…

Tarihi ve diğer gerçeklerimizi, değerlerimizi bilmeliyiz, sahiplenmeliyiz, savunmalıyız.

“Gerçeklerimizin, değerlerimizin karşıtları”na karşı, etten duvar olmalıyız!

Çünkü “23 Nisan” sıradan bir gün değildir, “sembolik kutlamalar”la geçiştirilecek gün hiç değildir!

(Lütfen tıklayın izleyin, dinleyin: https://www.youtube.com/watch?v=4sL8MdcVcao )

23 Nisan’ı yapanlar kadar anlamalıyız, anlatmalıyız!

Çocuklarımıza, yaşanır bir ülke, yaşanır bir bölge, yaşanır bir dünya bırakmalıyız!

Her 23 Nisan’da bilgilerimizi, birlik ve beraberliğimizi güncellemeliyiz, gelişip yenilenmeliyiz!

Yol haritalarımız “Nutuk”’u, “Gençliğe Hitabe”yi okumakla, okutmakla başlayalım!

 

BÜTÜN BUNLARDAN, ÖZGÜR ÖZEL HABERSİZ OLAMAZ, OLMAMALI!..

150 150 bakikarakol

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri bitti ama sonrasındaki itirazların, bir doğruya karşın 11 yanlış ve yanlı kararların ardı arkası kesilmiyor!

Kazanamayan “kazanan”, kazanan “kazanamayan” oluveriyor!

“Taşıma seçmen” oylarıyla seçimi açık ara ikinci bitireceği kesin olan birinci sırada bitiriyor, mazbata alıyor, “Belediye Başkanlığı koltuğu”na oturuyor,, daha doğrusu “oturtuluyor”! 

Geriye, Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK’ya) “Tam Kanunsuzluk başvuru”ları kalmıştı, şimdi onlar yapılıyor.

Partim CHP’min Genel Başkanı Özgür Özel, beraberindeki Genel Başkan Yardımcıları ve Genel Sekreter ile birlikte önceki gün )15 Nisan 2024 Pazartesi) YSK’ya gitti; YSK Başkanı Ahmet Yener’le görüştü, Hatay seçimleriyle ilgili “Tam Kanunsuz Başvurusu”nu sundu; çıkışta da, YSK binası önünde basın açıklaması yaptı. https://www.chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-elimizdeki-kanitlari-okuyun-bu-secimi-bir-degil-8-kere-ptal-edersiniz

“Tam kanunsuzluk başvurumuz herhalde YSK’ya tarihi boyunca yapılmış en kapsamlı tam kanunsuzluk başvurusudur” dedi, sıraladı:

“Kanuna aykırı olarak emniyet görevlilerinin ve zabıtaların seçim kurullarında görev yaptıkları, sandık kurulu başkanı oldukları ve memur üye olarak görevlendirildikleri ortadadır. Sabittir. Açıktır. Hal tam kanunsuzluk halidir.

Hakkında kısıtlılık kararı bulunan 108 seçmeni biraz önce YSK’ya verdiğimiz dilekçenin ekinde sunduk. Ayrıca 3 bin 389 ölü seçmen seçimlerde oy kullanmıştır.

Reyhanlı ve Kumlu ilçelerinde belediye meclis üyesi adayı olan ve ilçe seçim kurulu üyesi olan kişiler kurul üyeliklerinden istifa etmedikleri halde seçimlerde aday olmuşlar. Seçimlerde partilerin yaptığı itirazlarda bulunmuşlar. İtirazlara karar vermişler. Oy kullanmışlar, hatta bir tanesi kendi mazbatasını kendi imzalamıştır. Hal tam kanunsuzluğun daniskasıdır.

Yurtdışındaki tespit ettiğimiz seçmenler oy kullanmışlardır.”

Özel “Şimdi iş YSK’nın önündedir” tümcesinin ardından şöyle sürdürdü:

“Geçen sefer itiraz ettiğimizde saymama kararı hukuki değil siyasiydi. Çünkü AKP isteyince sayıyorsun. Ama bugün onlara 3 bin 389 ölü seçmenin listesini biz vermişken, yurtdışındakilerin listesini vermişken, tüm kanıtlarımızla tam kanunsuzluk hallerini sıralamışken, kendisi aday olan kişi seçim kurulunda görev yapıyorken, artık bu vakitten sonra tam kanunsuzluğa, ‘Ben tam kanunsuzluk demedim, görmedim’ diye imza atacak birisi çocuklarına çok doğru bir miras bırakmayacaktır. Bu karar bugün böyle alınırsa, YSK’nın bu tarihteki kararı siyasi bir karar olacaktır. 2019 seçiminin siyasi bir kararla iptal edildiğini, seçmenin vicdanı 2 ay sonra cevaplamadı mı? Seçmen o karara verenlere mi katıldı, itiraz edenlere mi katıldı? Seçmen mağdurun yanında yer aldı. O gün 806 bin fark, bugün 1 milyon fark olduysa hep o yapılanlar yüzündendir. Buraya talimat verenlere söylüyorum: Aklınızı başınıza alın. Bunlar seçmenin vicdanından dönüyor. Size bu aklı verenler size de iyilik yapmıyor. Ülkeye hiç iyilik yapmıyor. Hatay’a hiç iyilik yapmıyor. Son kez şunu söylüyorum: Bir seçilmiş kurula siyasi sebeplerle baskı yapmak büyük bir suçtur. Ama o baskıya boyun eğmek hiçbir hakimden beklediğimiz tutum değildir. Seçim kurulunun, YSK’nın asla ve asla böyle bir karar vermeyeceğini, bu siyasi baskılara boyun eğmeyeceğine yürekten inanıyor, her birisine vicdanları ile baş başa verecekleri karar için şimdiden teşekkür ediyorum.”

 

Dünkü (16 Nisan 2024 Salı) grup konuşmasında, Kamutay (TBMM) kayıtlarına geçirmek için bu sözlerini özetleyerek dillendiren Özgür Özel, az yukarıdaki son tümceleriyle siyasi bilgelik mi, siyasi cahillik mi sergiliyor, yoksa bilerek veya bilmeyerek, “unutma oyunu”nu mu oynuyor veya anımsamaktan mı kaçınıyor?!

Daha 7 gün önce (8 Nisan 2024 Pazartesi), AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonla Hataylılara seslenirken, İlçe ve İl Seçim Kurulları’nın kararlarına vurgu yaparak, “YSK nihai kararını verdi, artık malum tiplerin müracaatları bir netice vermeyecektir” https://t24.com.tr/haber/ysk-itirazi-reddetti-erdogan-duyurdu-merkezi-yonetimle-yerel-yonetim-el-ele-vermezse-o-sehre-bir-sey-gelmez-dedigi-hatay-a-gidiyor,1159907 demedi mi?!

Dedi.

Dediğini, Özgür Özel de biliyor.

Hem de çok iyi biliyor.

 

Özgür Özel, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin başı, bir numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dediğinin dışında bir şeyin yapılmadığını, yapılmayacağını da çok iyi biliyor.

Buna karşın…

Özgür Özel’in, YSK’dan “umut verici karar çıkacağı” içeriğinde sözler etmesinin anlamı var mı?!

Hayır, yok!

 

Özgür Özel sözler edecekse, bu sistemin “ucube sistem” olduğundan, 31 Mart 2024 Yerel Seçimleri ile halkın, “ucube sistem”i, onun sahiplerini, savunanlarını sandığa gömdüğünü, bu “sandığa gömme eylemi”yle “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem” istediğini etsin!

Neden etmez?!

Halkın bu özlemini, bu beklentisini, bu istemini, bu iletisini neden ülke gündemine getirmez, ne ülke gündemine oturtmaz, neden toplumsal muhalefeti güçlendirmez, kenetlemez, harekete geçirmez?!

 

Kaldı ki…

16 Nisan 2017’de bu ülkede halkoylaması (referandum) yapıldı.

Halk içeriğini bilmeden, içeriğinden habersiz sandığa gitti ama “sistem değişikliği”ni içeren Anayasa değişikliğine “kabul oy” vermedi, “hayır oy” verdi.

Ancak…

Özgür Özel’in “şirinlik” yaptığı YSK, Anayasa ve yasalara aykırı biçimde ve de kendini Kamutay’ın yerine koyarak, yasa yapar gibi davrandı, “mühürsüz oylar”ı, “geçerli” saydı!

Saymadı mı?!

Evet, sayıldı!

 

YSK’nın o kararıyla “Parlamenter Sistem”in son bulduğu, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin kabul edildiği “resmi olarak, ilan” edildi!

Edilmedi mi?!

Evet, edildi!

Uygulamasına da bir yıl sonra -2018’de- geçildi!

Geçilmedi mi?!

Evet, geçildi!

Geçildiğinden beri, Türkiye’de, Türk halkı, kabul etmediği “ucube sistem”le yönetiliyor!

Yönetilmiyor mu?!

Evet, yönetiliyor!

Bunu da yapan YSK!

YSK değil mi?!

Evet, YSK!

YSK’ya yaptıran, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ve bu ucube sistemin sahipleri, savunanları, hala da yaşatmaya çalışanları!

Evet, onlar!

Bunlar, “içtekiler”!

Dıştakiler de var!

Dışardakileri şöyle özetleyeyim:

CIA Ankara Büro Şefi Paul Henze, 2006’da Beyaz Saray’a bir rapor sunuyor.

Henze, raporunda şunları yazıyor:

“Türkiye’nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olmalıyız.

Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.

Hükümeti ikna ettiğimizde Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde Ordu, Ordu’yu ikna ettiğimizde Yargı karşımıza çıkabiliyor.

Eğer Amerikan çıkarı, Türkiye’de bir federe kurulması ise mutlaka ve öncelikle, YARGI, ORDU, MECLİS VE HÜKÜMET’i tekelde toplayan BAŞKANLIK REJİMİ’ne geçilmelidir.

Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.

Eğer o bir kişi, Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak AMERİKA için sorun olmaz.”

Ve…

Sorayım:

Bütün bunlardan, Özgür Özel habersiz olabilir mi?!

Hayır, olamaz, olmamalı!

Ama…

Özgür Özel habersizmiş gibi davranıyor, konuşuyor!

 

Bir CHP’li olarak canım yanıyor!

 

Son 20 yılda ülkemde olup bitenlere canım öyle bir yanıyor ki!

Öyle bir yanıyor ki!

Anlatamam!

 

Uzun uzun sıralamayacağım, bir örnek vereceğim:

Yargı!

Önceleri “Sonsuz güven duyarım. Üstüne gölge düşmesin, düşürülmesin” derdim.

Acı çekerek söylemeliyim ki:

Şimdi “diyemiyorum”!

 

Kararları kesin ve itiraz edilemez olan YSK, bir üst yargıdır!

Kararlarına sonsuz güveniyordum!

Şimdi “güvendiğimi söyleyemem”!

Yalan söylemiş, kendimi, sonra sizleri kandırmış olamam!

 

Bana, kutsal dinim, kutsal dinim değerindeki Atatürkçü siyasi felsefem, düşüncem bana düşünen ve düşündüğüm gibi olmamı, olduğum gibi düşünmemi beynime mıh gibi çaktı!

 

Bu yapımdan hoşlanmayanların varlıklarından, tepkilerinden, yergilerinde zerre kadar etkilenmem!

 

Öyleyse…

Özgür Özel’in “Tam Kanunsuzluk Başvuru”suna, YSK’dan “Ret Kararı” çıkacağına ilişkin öngördüğümü söyleyebilirim.

 

Ha…

Ya yanılırsam?!

Mutlu olurum!

Gene de, “sorgularım”!

İşim bu!

 

Her şey, bu güzel ülke için, bu güzel ülkenin halkı için, insan ve insanlık vb için!..

KARS MERKEZ İLÇE SEÇİM SÜRECİ, SONRASI VE YENİ SÜREÇTE OLACAKLAR!..

150 150 bakikarakol

Bugün bayram.

Adına da “Ramazan Bayramı” denir.

Bir ay oruç tutulur, “Oruç ayı” denmez, “Ramazan ayı” denir!

Neden “Oruç Bayramı” denmez de, “Ramazan Bayramı” denir?

Biliyorum, “Üç aylar”dan ötürü”…

Çocukluğumda da “üç aylar” vardı, “Oruç Ayı”na “Ramazan Ayı” denirdi; ama “Ramazan Bayramı” yerine daha çok, hatta hepten “Şeker Bayramı” denirdi.

O gün bugündür “Ramazan Ayı” veya “Oruç Ayı” bitiminde başlayan üç günlük bayram sürecine “Şeker Bayramı” derim; iyeceğim de.

Hem “oruç”un, hem “oruç ayı”nın, hem de üç günlük bayram sürecinin “şeker tadı”nda geçmesi amaçlanır, uygulanır.

“Şeker Bayramı” tanımı mantıklı, anlamlı…

Diyorum ki:

Şeker Bayramı’nız, şeker tadında olsun, kutlu olsun.

 

Geleyim geçen haftaki (3 Nisan 2024 Çarşamba) “31 Mart 224 Yerel Seçimleri’nin kazananı, kazandıranı…”  https://bakikarakol.com/31-mart-2024-yerel-secimlerinin-kazanani-kazandirani/ başlıklı yazımın bitimindeki “not”uma.

Şöyle yazmıştım:

“NOT: Kars Belediye Başkanlığı seçimi ile ilgili düşüncelerimi haftaya yazacağım.”

O gün bugün; yazmaya başlayayım.

 

Kars ve Karslı sevdalısı Karslıyım.

Ama…

Kasım 1986 yılından beri -38 yıldır- “işsizlik ve iş” nedeniyle Kars’ta oturmuyorum, İstanbul Küçükçekmece’de oturuyorum.

Buna karşın; Kars’ımdan, Karslımdan bağımı hep günlük, sıcak tuttum.

Kars internet gazetelerini izlerim.

Yetinmem, telefonla sevdalılarımı ararım, iletiler yazar atarım.

2012 yılına kadar aralıksız her yıl 2-3 aylığına eşim ve çocuklarımla giderdim; 2013 yılından sonra iki yıl arayla gittim.

Geçen yıl (2023) 3,5 ay Kars’taydım.

 

Yerel Seçim havası Kars’ıma erken çökmüştü.

“Komünizmle Mücadele Derneği” adı altında, özünde “Kemalizmle Mücadele Derneği” olan emperyalist ABD yapılanmasının, kurucuları arasında Fetullah Gülen zararlılısının yer aldığı Erzurum Şubesi’nin ağır zararlar verdiği aydın, çağdaş Kars’ımda, “gerici dinci siyasa (politika)” yaygınlık ve etkinlik kazanmış, öncelik elde etmiş!

Kürt seçmenlerin, ad değiştirmek zorunda bırakılan siyasi partisiyle birincilik için yarışır durumdaydı!

Partim CHP’m gerilere düşmüştü.

 

Bu gözlemlerim ışığında, siyasi düşüncelerine, öngörü ve analizlerine, yorumlarına, önerilerine güvendiğim hemşerilerle konuştum, onları dinledim.

Bir ad söylediler.

Dediler ki:

“CHP adayı o olursa, CHP, Kars Belediye Başkanlığını alır.”

İstanbul’a dönüşümde bunu yazdım.

Olumlu tepkiler aldım.

Olumsuz tepkiler içinde “O şahsı sen parlatıyorsun” vurgusuna canım sıkıldı.

Çünkü vurgu sahipleri yanılıyorlardı.

Yanılanlar da, destekledikleri aday açısından bakıyorlardı.

Yanlıştı!

Kaldı ki, “o” şahısla bir kerecik olsun karşılaştığım, karşılıklı oturup konuştuğum yok; iki kere telefonda birkaç dakika konuştum, o kadar.

 

Ben ve beni bilgilendiren hemşerilerim, gerçek, doğru olan değerlendirme yapmış, “o” kişi ile CHP’nin Kars Belediye Başkanlığı seçimini kazanacağı inancına varmıştık.

 

CHP’den Kars Belediye Başkanlığı aday adaylığı için 7 başvuru olmuştu.

“Parlattığım” savlananın yoktu.

Telefon açıp da, neden başvuru yapmadığını sormadım.

Anlamış, hak da vermiştim.

 

7 başvuranlardan ikisini tanıyordum, beşinin adını yeni duyuyordum.

 

En çok başvuru AKP’ye, ikinci de MHP’ye idi.

 

Adayını en erken DEM Parti, ikinci MHP açıkladı; en geç açıklayan CHP idi; hiç açıklamayan ise AKP idi.

Çünkü “Cumhur İttifakı’nın adayı diye MHP’nin adayını destekleme kararı almıştı.

 

Iğdır’da da tersi olmuştu.

 

Aralık 2023 sonlarına doğru Iğdır ve Kars’ta “taşımalı seçmen” söylemi, yaygın konuşulmaya başladı.

İki ilin yerel gazeteleri yazdılar.

“Taşımalı seçmen” söylemi içinde, kaçak göçmenler, asker ve polisler de yer alıyordu!

 

CHP dışında, siyasi partiler adaylarını açıkladılar, “taşımalı seçmen” söylemi daha bir koyulaştı, herkesin ağzındaydı.

Buna karşın, seçime giren siyasi partiler ciddi önlemlerin alınması için etkin çalışma sergilemedi; açıklamalarla, demeçlerle, basın toplantılarında dile getirmekle yetindi!

 

Bütün adaylar, bir de bağımsız, harıl harıl kampanya başlatıp, sokak sokak, kapı kapı dolaşırken, seçmenle birebir iletişim kurarken, partim CHP’m adayını hala açıklamamıştı.

Denildi ki:

“İstanbul’a ve Ardahan’a karşı, Kars için DEM Parti ile anlaşıldı. Bunun için, Kars’ta, DEM Parti’ye kazandıracak, silik biri çıkarılacak”!

 

Tam bu sırada…

Adlarına “Araştırma şirketi” denilen iki şirketin sözde araştırması yayınlandı.

Adlarını anmayacağım şirketten biri, İyi Parti’nin adayını, seçime girmeyen AKP’nin adayı yaptı ve birinci sırada gösterdi, yüzde 3’lük ayırtla (farkla) kazanacağını yazdı; diğeri de, İyi Parti adayının açık arayla seçimi kazanacağını sundu!

 

O aday 4’üncü oldu!

 

CHP adayını açıklayıncaya kadar, Kars merkez ilçe Belediye Başkanlığı seçiminin DEM Parti, CHP ve MHP adayları arasında geçeceği yaygın kanıydı.

CHP, adayını açıkladığında, ikinci sıradaki yerini MHP’ye bıraktı!

Artık Kars’ta, merkez ilçede Belediye Başkanlığı seçimi için DEM Parti ile MHP’nin yarışacağı netleşti ve konuşulur oldu.

Ama ağırlık, DEM Parti’nin kazanacağı yönündeydi.

 

DEM Parti il, merkez ilçe yönetimleri, seçimi kesin kazanacaklarının rahatlığı içindeydiler.

Rahat oldukları için de, “taşıma seçmen” olayını hiç saydılar, önemsemediler; önlem alma eylemi/çalışması içine girmeye pek gereksinim duymadılar..

 

Ama Iğdır Dem Parti İl, Merkez İlçe Yönetimleri işi daha bir sıkı tuttular, önlemlerini aldılar, Iğdır Belediye Başkanlığı seçimini kazandılar.

Kocaeli’nde oturan Karslı genç yazar Volkan Aydemir, www.siyasetcafe.com internet gazetesinde 8 Nisan 2024 Pazartesi günkü Iğdır’daki listenin seçime ve sonuca etkisi” https://www.siyasetcafe.com/igdirdaki-listenin-secime-ve-sonuca-etkisi-4743yy.htm başlıklı yazısında “Iğdır Belediye seçimi”ni ve seçime ilişkin yaşananları çok güzel işliyor; linki tıklayıp okumanızı öneririm.

 

Kars DEM Parti yöneticileri, kazanacaklarından emin olup “gevşemeleri”, seçimi yitirmelerine neden oldu.

İlçe, ardından İl Seçim Kurullarına itirazlar yaptılar, belgeler sundular. https://www.politikars.com/tasimali-secmen-krizi-dem-parti-karsta-iptal-basvurusunu-yineledi-573947h.htm

 

Yakın tarihten bile habersiz “siyasi cahil”, DEM Parti’nin Eş Genel Başkanı Siirt Milletvekili Karslı Tuncer Bakırhan ise Ankara’da, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK’nın) binası önünde, Kars merkez ilçe seçimlerine ilişkin itirazlarını ret eden YSK’yı yerden yere vurdu.  https://www.gercekgundem.com/siyaset/dem-partili-bakirhandan-ysknin-kars-ve-hilvan-kararina-tepki-456789

Ben de 6 Nisan 2024 Cumartesi günlü paylaşımımda Bakırhan’a tepkimi YSK’NİN KENDİ GÖREVLERİNE, ELERKİ (DEMOKRASİ)YE, HATAY TİP MİLLETVEKİLİ CAN ATALAY DAVASINDA SESSİZ KALARAK DARBE VURDUĞUNDA SİZ NEREDEYDİNİZ?!. TATİLDE Mİ?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1776640566500970904 tümcelerimle gösterdim.

 

Kars merkez ilçe Belediye Başkanlığı seçimine ve “taşımalı seçmen” söylemine ilişkin anlatıyı, bilgilendirmeyi, 5 Nisan 2024 Cuma gecesi Tele1 TV’de, “Kamu-oyu” programında, Kars CHP İl Başkanı Onur Uludaşdemir çok güzel yaptı.

https://www.youtube.com/watch?v=2EfDhcXXhJI linkin 26:21 – 36:54 arasını tıklayın, kulaklarınızla dinleyin; bana hak vereceksiniz.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “Kars CHP İl Başkanı Uludaşdemir’i dikkate alsın” derim.

 

Bir dizi yanlış ve de -ne yazık ki- “yanlı” kararlarıyla “battıkça batan” –çok üzgünüm- YSK, birkaç doğru kararları yanında, en doğru kararı Van’da verdi. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1775556423679697203

Yanlış ve “yanlı” kararlarından bir olan Kars Merkez İlçe Belediye Başkanlığı seçimine ilişkin itirazları ret etmesinin, Van’da yaşanan sokak eylemlerinin https://gazeteoksijen.com/secim-2024/vanda-secim-gerginligi-devam-ediyor-ates-yakip-yollari-kapattilar-207386 benzerinin Kars merkezde yaşanacağından kaygılıyım!

Yanılırsam, sevineceğim.

 

Başka ayrıntılar da var ama yazmayacağım; çünkü geride kaldı, artık gereği ve değeri yok.

Ancak…

Bundan sonraki süreçte şunları görüyorum:

Cumhur İttifakı’nın MHP’li adayı Prof. Dr. Ötüken Senger başarılı olamayacak; çünkü Belediyeciliği ve yerel yönetimi, yerel yöneticiliği bilmiyor. 

Bildikleri sanılanların çemberinde kalacak.

Bu da, “Davul, Başkanın boynunda; tokmak Belediyeciliği ve yerel yöneticiliği bildikleri sanılanların elinde olacak” demek.

Böyle bir yapılanmanın, oluşumun sonucu, “hizmetsizlik”, “batık belediye” kaçınılmaz olacak.

Yanılmayı çok isterim.

Çünkü…

Zararı gören, sevdalısı olduğum Kars’ım ve Karslım olacak!

Hayır olmasın!!

 

Yazımı, 31 Mart 2024 https://www.karsmanset.com/haber/net-kars-secim-sonuclari-aciklandi-1162525.htm ve 31 Mart 2019 https://secim2019.sozcu.com.tr/secim2019/kars Kars Merkez İlçe Seçim sonuçlarını gösteren linkleri bilginize sunarak, bitireceğim…

31 MART 2024 YEREL SEÇİMLERİ’NİN KAZANANI, KAZANDIRANI…

150 150 bakikarakol

“… Bir de üstüne üstlük açık yüreklilikle ifade edeyim: Adaylar sürecinde ‘Biz kimi koysak kazanır, Merkezden belirledik. Gönderiyoruz, bunu seçin’ üslubu ile hareket edilirse, 31 Mart’ın ertesi 1 Nisan sabahı Türkiye’de erken seçim konuşulur. Ve Cumhurbaşkanımız Beştepe’de rahat oturamaz.” 

https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/akpli-metin-kulunkten-partisine-bu-uslupla-hareket-edilirse-1-nisan-2148358

 

Bu sözcükler, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çok yakın ve AKP’de gerçek anlamda “özgül ağırlıklı” AKP eski Milletvekili Metin Külünk’e ait.

Külünk bu ve daha başka sözcükleri 5 Aralık 2023 Salı günü, konuk katıldığı TV programda söyledi.

Külünk’ün alıntıladığım söyleri aynen çıktı.

 

1 Nisan’ın ilk dakikalarında “Erken seçim” diye tutturanların başında –ilk seslendiren oldukları için- Muhammed Ali Fatih Erbakan’ın “Genel Başkan” sıfatıyla bulunduğu “Yeniden Refah Parti (YRP)ler geliyor.

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nden –aldıkları oylara göre- 3’üncü parti çıktılar ya, ondan!

Demiri tavında dövmek istiyorlar!

3’üncülüğün morali, rüzgarı ile iktidar olmanın hayalindeler!

Bilmezler ki, evdeki hesap çarşıya/pazara uymaz!

Siyasi anlayışlarından ötürü bilmedikleri, hiçbir zaman da bilemeyecekleri ve de öğrenemeyecekleri o kadar şey, şeyler var ki!

Saymakla bitmez!

Bunların geçmişleri, cibilliyetleri belli!

Bugün aralarının açık olduğu görünümünü verdikleri siyasi kadrolar, 23 yıl öncesine kadar içlerinde değiller miydi?!

Aynı yolda, aynı yolun yolcuları değiller miydi?!

Kazara yarın iktidara gelirlerse, aynı olmayacaklar mı?!

O l a c a k l a r !

 

Bu YRP’lilerin, geçmişlerini unutup geleceklerini göremeyen kimi siyasilere, kimi yazar, çizere, yorumcuya vb ne demeli?!

 

YRP’nin, YRP’lilerin ve de YRP’nin başındaki –Necmettin Erbakan’ın oğlu- Muhammed Ali Fatih Erbakan’ı böylesine pohpohlamanın anlamı, gereği yok!

Bu anlayışın siyasi kadroları, dünya lideri Kemal Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, O’nun demokratik, laik Cumhuriyet’ine, O’nun Türkiye’sine, O’nun halkına vb azgın, azılı karşıtlar, zarar verenlerdir!

Ne bunların anlayışlarının, ne bunların anlayışlarının benzerlerinin bu topraklarda, bu bölgede ve de dünyanın hiçbir bölgesinde yeşermesin, serpilip gelişmesin, dal budak olması!

Çünkü…

Anlayışları ve benzer anlayışlar, insan ve  insanlık düşmanı emperyalizme, emperyalistlere hizmet ediyor!

 

Gerçekçi anlayışlara, gerçek dindarlara saygım var.

Gerçek anlayıştakiler ile gerçek dindarlar, başlarda kimi söylemlere inandılar, kandılar, Adalet ve Kalkınma Partisi’nde toplandılar!

31 Mart 2024 Yerel Seçim öncesi, düşündüler, sorguladılar, ne yaman “yanıldıkları”nı,  “yanıltıldıklarını” çok net gördüler, kavradılar; uyarıları sonuç vermeyince de, AKP’den çekilme seçeneğinde karar kıldılar, çekildiler.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan şimdi -31 Mart 2024 Pazar saat 22.30’da- partisinin Genel Merkez binasının balkonundan yaptığı konuşmada https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/151940/-bu-secimin-galibi-demokrasimizdir-mill-iradedir- “Burada öncelikle bir hususu ifade etmek durumundayım: Seçimler, bildiğiniz gibi, demokrasilerin en kritik günleridir. Milletin iradesi sandıkta tecelli eder. Millet, sözünü sandık yoluyla söyler. Millet, siyasetçiye mesajını sandık vasıtasıyla iletir. Millet, uyarısını ve takdirini sandık aracılığıyla ifade eder. Milletin kararının, hiçbir baskıyla, dayatmayla, yönlendirmeyle karşılaşmadan sandıkta tebarüz etmesi..” diyor, “31 Mart bizim için bir bitiş değil, aslında bir dönüm noktasıdır. 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’nde de Türk milleti, yine sandığı vesile kılarak mesajlarını siyasetçilere ulaştırmıştır. Sonuçlardan bağımsız olarak bu seçimin galibi öncelikle demokrasimizdir, millî iradedir, hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamıdır. Seçim maratonunda kazanan, adaylardan önce Türkiye olmuş, milletimiz olmuş, uğruna ağır bedeller ödediğimiz demokrasimiz olmuştur. Bugün AK Partiye ve Cumhur İttifakına oy verenlerle birlikte, demokratik haklarını kullanarak sandığın gücüne güç katan herkes kazanmıştır” diye sürdürüyor ve şu sözleri ekiyor:

“Elbette her siyasi parti kendi bünyesinde seçim sonuçlarını analiz edecektir. Biz de partimizin organlarında 31 Mart seçimlerinin neticelerini açık yüreklilikle değerlendireceğiz, özeleştirimizi cesaretle yapacağız. Elbette yerel bazda yaşanan bu gerilemenin sebeplerini ayrıca masaya yatıracağız. Kaybettiğimiz, geriye düştüğümüz her yerde, sebepleri çok iyi tespit edecek ve gerekli müdahalelerde bulunacağız. Ama hiçbir surette milletimizin kararına hürmetsizlik etmeyeceğiz. Milletle inatlaşmaktan, millî iradeye rağmen hareket etmekten, milletin takdirini sorgulamaktan, bugüne kadar olduğu gibi, yine uzak duracağız. Milletin sandıkta verdiği mesajları en isabetli, en objektif bir şekilde akıl ve vicdan terazimizde tartarak, gerekli adımları mutlaka atacağız. Bunun için önümüzde yaklaşık 4-5 yıllık bir süre var. Bu süre zarfında yanlışlarımızı düzelteceğiz. Eksiklerimizi muhakkak tamamlayacağız. Doğrularımızın sayısını artıracağız. Bir sonraki seçimlere kadar olan dönemi, her açıdan kendimizi yenilediğimiz, hatalarımızı telafi ettiğimiz kapsamlı bir muhasebe zeminine dönüştüreceğiz.”

(Erdoğan’ın sözlerinde, doğrular yanında çok da eksikler, yanlışlar, çelişkiler var; bu yazıda değinmeyeceğim.)

 

31 Mart 2024 gecesi diğer siyasi parti Genel Başkanları da açıklamalarda bulundular.

Kazandıklarını savladılar.

Ama hiç biri Erdoğan gibi özyergiden (özeleştiriden) söz etmedi!

 

Seçimden, partim CHP’m 1’inci, YRP 3’üncü, DEM Parti 4’üncü çıktı.

Üçünün de Genel Başkanları ve başka konuşanları “kazanma” havalarındaydılar!

Sanıyorlardı ki, halkı etkileyici siyasi seçim çalışmaları yaptılar, partilerini seçim 1’inci, 3’üncü, 4’üncü çıkardılar!

Yanılıyorlardı!

Evet, bu seçimin çalışanları vardı.

Ekrem İmamoğlu’nu, Mansur Yavaş’ı öncelikle sayabilirim.

Ancak…

Kazanım, onların da çalışmalarıyla olmadı!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok çalışan yoktu!

Kazanamadı, kazandıramadı!

Lami cimi yok kardeşim…

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin kazananı, kazandıranı, “düşünen, sorgulayan, uygulayan halk”tır!

Siyasi parti Genel Başkanlarının tamamı, “toplumsal muhalefet”in gerisinde, hem de çok çok gerisinde kaldılar!

Ve o “toplumsal güce, muhalefet”e yenildiler!

İşte o “toplumsal gücü, muhalefet”i oluşturan, “düşünen, sorgulayan, uygulayan” insanlarımızdır!

Yarınları da belirleyecek gene onlar olacak!

 

Bu arada…

Seçimden 1’inci çıkan partim CHP’min Genel Başkanı Özgür Özel için “Genel Başkandı, bu seçimle lider oldu” diyenlere kızıyorum.

Bu beyler, hanımefendiler galiba “lider”in ve “Genel Başkan”ın anlamını bilmiyorlar!

Bilmiyor olabilirler, öğrensinler!

 

Diğer konu…

Siyasi falcılar hemen döktürdüler:

“Geleceğin Cumhurbaşkanı adayları belli oldu: Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş.”

Yok yav!

Ah sizi gidi sizi siyasi falcılar siiizzziii!

 

Dinlerler mi, değerlendirmeye alırlar mı bilmem; ama partim yönetimine önerilerde bulunmak istiyorum.

Lütfen…

*Gerçeği, gerçekleri, gerçeklerinizi masaya yatırın, siyasi geleceğinize mal olsa da kabul edin, gereğini yapın, kabul edin.

*Özünden, zemininden kaydırılmış, siyasa (politika) üretmekten, çalışmaktan yoksun, “tabela” parti duruma getirilmiş partimizi özüne döndürün, zeminine oturtun.

*Partiye ciddi zararlar veren eski Genel Başkanlardan Hikmet Çetin’i ve Kemal Kılıçdaroğlu’nu Parti Yüksek Disiplin Kurulu’na verin, partiden atın; Deniz Baykal, Bülent Ecevit ve İsmet İnönü’yü masaya yatırın, sorgulayın.

*Deniz Baykal’ın tarumar ettiği, ettirdiği “tüzük değişikliği”ni yırtın atın.

*Siyasa üretecek yapılanmayı yaşama geçirin.

*Partide, parti teşkilatlarında “Kılık Kıyafet Yasaları”nı uygulayın Türkçe sözcüklerimizin konuşulmasını sağlayın.

*Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye Meclis üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri, Genel Başkan, Parti Meclisi ve Parti Yüksek Disiplin Kurulu Üyeleri, Genel Başkan ve Genel Merkez Yönetimi tarafından seçilmesine son verin, önseçime nokta koyun, partili üyelerin belirlemelerinin önünü açın, sürecini başlatın.

*“Tercih oy”un yasalaşmasına öncelik verin.

*Teşkilatların siyasa üretmelerini zorunlu hale getirin.

*İletişime, vatandaşa ulaşmaya, anlaşılır anlatıya, propagandaya duyarlı davranın.

Partimizi “devşirme”lerden arındırın.

 

Ve…

Van olayı…

KABUL EDİLİR DEĞİL!.. BAKALIM YSK KARARINA SAHİP ÇIKACAK, HAK SAHİBİNE HAKKI OLAN MAZBATAYI VERECEK Mİ?!. GÖRECEĞİZ!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1775199946116837712

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, 12 Eylül 2010’daki halkoylamasıyla “Yargı darbesi” yapacak, yargıya partililerinizi, yandaşlarınızı, “itaatkar”larınızı yerleştireceksiniz, dün de (2 Nisan 2024 Salı) çıkıp Van olayıyla ilgili “Bu, siyasi alanın müdahale ettiği, hükümet alanının müdahale edebileceği bir alan değil” diyeceksiniz!

Kim inanır?!

Kimi inandıracağınızı sanıyorsunuz?!

Ve Hatay olayı!..

Öyle oy sayımı mı olur?!

O sayım, oylar nasıl kabul edilir, geçerli sayılır?!

Hukuk adına il, ilçe Seçim Kurumları ve son olarak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) doğru kararlar alsınlar ve uygulasınlar, uygulatsınlar!  

 

Öte yandan…

Seçim bitti, “itirazlar süreci” başladı!

İl ve ilçelerdeki birbirleriyle çelişen “ret”, “kabul” kararların ardı arkası kesilmiyor!

Yalvarıyorum, yakarıyorum, “itiraz edilemez, kesin karar”ı verecek YSK duyarlı olsun, duyarlı davransın!

 

Üzülerek…

Van, Hatay olayları ve başka il, ilçelerdeki “itirazlar yağmuru” ile AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın alıntıladığım yukarıdaki sözlerinin yaman çeliştiğini belirtmeliyim!

Şunu da vurgulayarak belirtmeliyim ki, bütün bu gelişmeler, Erdoğan’ın, partisi AKP’nin Merkez Yönetim Kurulu’ndaki “Ya hatalarımızı görerek kendimizi toparlarız ya da güneşi gören buz misali erimeye devam ederiz” https://www.sozcu.com.tr/erdogan-dan-secim-yorumu-gunesi-goren-buz-misali-erimeye-devam-ederiz-p36900 sözünün gerçekleşeceğini ya da gerçekleşmesinde payı sahibi olacağını işaretliyor!

 

Ne güzel atasözümüzdür:

“Herkes ektiğini biçer”!..

 

NOT: Kars Belediye Başkanlığı seçimi ile ilgili düşüncelerimi haftaya yazacağım.