Monthly Archives :

Ağustos 2025

ERDOĞAN’IN METİN YAZARI YAZMADI, BAHÇELİ’NİNKİ “AZICIK”!.. VE BAHÇELİ, ERDOĞAN’A İSTESE DE “ERKEN SEÇİM” DİYEMEZ!..

150 150 bakikarakol

Önceki gün (25 Ağustos 2025 Pazartesi)…

Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü Yıldönümü’nde, Bitlis Ahlat’ta düzenlenen etkinlikte konuşan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşma metnini yazan, “Tarih, Türk, Kürt ve Arap bir ve beraber olduğumuzda, birbirimizi Allah için sevdiğimizde, ortak hedeflere doğru hep birlikte yürüdüğümüzde, içeride ve dışarıda hangi başarılara imza attığımızın sayısız örnekleriyle doludur.” https://tccb.gov.tr/haberler/410/160880/-terorsuz-turkiye-menziline-dogru-kararli-adimlarla-yurumeyi-surdurecegiz- tümcesini hemen arkasına bir “örnek” yerleştirseydi, herkesi bilgilendirmiş olurdu.

Dün de…

Erdoğan’ın, Malazgirt Millî Park Alanı’nda düzenlenen “Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü Yıl Dönümü Kutlama Programı”nda yaptığı konuşmanın metnini yazan şu tümcelere yer vermiş:

“Türkiye’miz aynı zamanda sınırlarımızın ötesindeki kardeşlerimizin başı dara düştüğünde sığınacağı en güvenli limandır. Bakınız, bunu Irak’ta gördük, bunu 14 yıl boyunca komşumuz Suriye’de gördük. Bunu daha önce Balkanlar’dan Kafkasya’ya, gönül coğrafyamızın birçok köşesinde gördük. Yarın da zulme uğrayanların, ötekileştirilenlerin, baskı görenlerin, ölümle burun buruna gelenlerin eman* yurdu yine Türkiye ve Türk milleti olacaktır. Dolayısıyla Suriye’deki tüm kardeş halklar gibi Kürtlerin de güvenliğinin, huzurunun, esenliğinin teminatı Türkiye’dir. Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak. Kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak. Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise eninde sonunda kaybedecektir. Şunu da biliyoruz ki kılıç kınından çıkarsa kaleme ve kelama yer kalmaz. Tekrar ediyorum, biz tüm bölgemizde kalıcı barışın tesisinden yanayız. Biz sorunların diyalog ve diplomasi yoluyla çözülmesinden yanayız. Kimse unutmasın, Türkler, Araplar, Kürtler olarak bu coğrafyada kıyamete kadar hep beraber yan yana yaşayacağız. Müslüman kanından beslenenler tarih sahnesinden çekildikten sonra bile biz yine burada olacağız. Unutmayın, Malazgirt’te olacağız. Sultan Alparslan’ın, Selahattin Eyyubi’nin ahfadı** olarak Türkiye Yüzyılı’nı, büyük ve güçlü Türkiye’yi, önce ‘Terörsüz Türkiye’yi ardından da terörsüz bölgeyi gönül gönüle vererek el birliğiyle gerçeğe dönüştüreceğiz. Ayrılık türküleri değil, kardeşlik türküleri söyleyeceğiz. Kayıplarımızın arkasından ağıtlar yakmayacak, ortak başarılarımızın zafer marşlarını hep beraber coşkuyla terennüm*** edeceğiz.” https://tccb.gov.tr/haberler/410/160913/-turkler-araplar-kurtler-olarak-bu-cografyada-kiyamete-kadar-hep-beraber-yan-yana-yasayacagiz-

 

“Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak” tümcesindeki “Ankara”yı anladım da, “Şam”ı anlayamadım!

Emperyalist İngiltere-ABD ikilisinin getirip Suriye’nin bir numarası yaptığı, önceden başına on milyon Dolar ödül koyduğu terör örgütü şefi değil miydi?!

 

“Kardeşlik ve komşuluk hukukunu gözetenler kazanacak” tümcesine katılıyorum.

Ama…

“Kıblesini şaşırıp kendilerine yeni yabancı patronlar arayanlar ise eninde sonunda kaybedecektir” tümcesindeki “… yeni yabancı patronlar arayanlar…” vurgusuna takıldım.

 

Bu arada…

Metin yazarı, “Türk, Kürüt, Arap” üçlemesinde; insan, insanlık, Müslüman, hele de Türk ve Türkiye düşmanı emperyalist ABD’yi de plan ve projelerinde oynatan emperyalist İngiltere’nin yanında yer alarak, Osmanlı’yı arkadan hançerleyenin Araplar olduğunu bilmiyor mu, umuttu mu, yazmaktan mı kaçındı?!

 

Metin yazarı, tarihsel bir gerçeği de gene ya unuttu, ya yazmak istemedi:

“22-30 Ağustos Zafer Haftası”nı!..

 

Nasıl unutur, yazmaz?!

 

Unutmakla, ayrıştırmakla yol alınıyorsa…

Yandı gülüm keten helva!..

 

Cumhur İttifakı’nın “etkin ve etkili” ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin metin yazarı ise…

MHP’nin resmi sitesi www.mhp.org.tr’de yayınlanan Bahçeli’nin “yazılı basın açıklaması metni”nde “unutkanlık” yapmamış, “azıcık” yazmış:

“26 Ağustos 1071 Malazgirt Zaferi ile 26 Ağustos 1922 Büyük Taarruz’un içyüzünü görebilen, okuyabilen ve özümseyenler için bu aydınlık Allah’ın bir lütfu, milletimizin de övünç kaynağıdır.

Malazgirt Zaferi’nin 954’üncü yıl dönümünde Büyük Hakanımız Sultan Alparslan’a, kahraman neferlerimize, Büyük Taarruz’un 103’üncü yıl dönümünde ise Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, ülkü arkadaşlarına ve muhterem şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyorum.

Taarruz ve zafer günümüz mübarek olsun. Vatanımız sonsuza kadar var olsun.” https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5475/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin___Malazgirt_Zaferi__nin_954_Yildonumuyle_Buyuk_Taarruz_.html  

 

Gene de…

Ahlat’taki konağında çekilen fotoğraflarda yüzü asık Devlet Bahçeli, Türk-İslam Sentezi’nden başını kaldırsa…

Ülküdaşlarının gözlem altına alınıp tutuklanmalarını dert etmeyi bir kenara atsa…

“Terörsüz Türkiye” sürecini “Altın fırsat” tanımlamasıyla insanları yanlış bilgilendirmese…

PKK terör örgütü başı, “bebek katili”nden “kurucu önder” diye söz etmeyi nereden ve neden çıkardığını açıklasa…

 

Şunu da söylemiş olayım:

Kimse yanılgıya düşmesin, Bahçeli, rahmetli Ecevit’e yaptığını, Erdoğan’a, istese de yapamaz; yani “Erken seçime gidiyoruz” diyemez.

Çünkü…

Bölgeyi çıkarları doğrultusunda “dizayn” eden özde İngiltere, görünürde ABD “No (hayır)” der!..  

 

*  Güvenmek

 **  Torunları

*** Mırıldanır gibi güzel ve alçak sesle şarkı söyleme

ÖZGÜR ÖZEL, CHP’Yİ “Gel, ne olursan ol yine gel” DİYEN MEVLANA’NIN DERGAHI” MI YAPMANIN PEŞİNDE?!.

150 150 bakikarakol

Değinmeden geçemeyeceğim:

Ekrem İmamoğlu çok doğru biçimde “demokratik meşruiyetin tehlikede olduğu”nu vurguluyor, ardından “Resmi olarak yasaklanırsam, demokratik muhalefet yine de bir araya gelmelidir. İlerlemek için başka bir aday gerekiyorsa, o kişi adalet, refah ve barış için ortak vizyonumuzu sürdürmeli” https://www.nefes.com.tr/imamoglu-bloomberge-konustu-baska-adayi-desteklemeye-hazirim-54860 diyor; “göle maya çalan” kimi -sözüm ona- çokbilmişler, bunu “geri adım” diye tanımlıyor, uzlarınca (akıllarınca yergilerde bulunuyorlar.

Siz çokbilmişler, önce, Ekrem İmamoğlu’nun “Resmi olarak yasaklanırsam” sözcükleriyle bir “olasılıktan” söz ettiğini anlayın, ondan sonra ahkam kesin…

 

Geçelim, CHP’den AKP’ye savrulan Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’na.

 

17 Ağustos 2025 Pazar günü X hesabımdan attığım şu paylaşımımı, burada da bilginize sunmak isterim:

ÖYLE GÖRÜLÜYOR Kİ AKP, AYDIN’DA CHP’Yİ, GENEL BAŞKAN ÖZEL’İ, EKİBİBİNİ “ÖZLEM ÇERÇİOĞLU MAŞASI”İLE VURACAK!..

VURURKEN, VURULMAK DA VAR!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1957074966865727921  

Son tümcemde vurguladığım gibi, AKP ve AKP’nin, CHP’ye, CHP’lilere karşı “siyasi maşa” olarak kullanacağı Özlem Çerçioğlu, CHP’yi, CHP’lileri vururken, CHP, AKP’yi ve Çerçioğlu’nu vuracak mı?

Vurmasını çok isterim.

Ama –üzgünüm- vuramayacak!

Şundan:

CHP’de –tabanda ve tavanda- o kadar çok “Özlem Çilingiroğlu siyasi etiğinde CHP’li” var ki!

İsterlerse beni çarmıha gersinler, oran da vereceğim:

Yüzde 65-70!

Evet; teşkilatların, Parti Meclisi’nin, Genel Merkez Yönetimi’nin ve Milletvekili, Belediye Başkanı, Belediye ve İl Genel Meclisi üyeleri gibi seçilmişlerin yüzde 65-70’i “gerçek CHP’li” değil.

Ve bunlar, “elinden tutulmuş, CHP’ye yerleştirilmiş” insanlar.

Bu nasıl oldu?

Süreç, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün aramızdan ayrılmasına az süre kala başladı.

Surecin ucu, düşman emperyalist İngilizlere, ABD’ye uzar.

Onların yerel işbirlikçileri, Atatürk’ümüzün 10 Kasım 1938’de yaşama gözlerini kapadıktan sonra, CHP üzerindeki “emperyalist senaryoları” sırasıyla ve gününde/zamanında tek tek yaşama geçirirler.

CHP’nin 2’inci Genel Başkanı İsmet İnönü döneminde başlatılan “tüzük değişiklikleri”, 4’üncü Genel Başkanı Deniz Baykal’la ivme kazanır, 8’inci Genel Başkan Özgür Özel’le sürer.

Tabandan örgütlenmenin yerini, tavandan örgütlenme alır.

 

Böylesi örgütlenme yapıyla CHP, CHP’nin kurucusu ve 1’inci Genel Başkanı Kemal Atatürk’ün CHP’si olmaktan çıkar.

Atatürk’ün CHP’sinin yerini, İnönü CHP’si, Baykal CHP’si ve Özel CHP’si alır!

 

Hele de “Deniz Baykal CHP’si”nin, “Atatürk’ün CHP’si”yle, adından ve 6 Ok’undan başka benzerliği yok!

 

Ayrıntısına girmeyeceğim ama sizden

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/chpde-tuzuk-degisikligi-kabul-edildi-10616720 linkini tıklayıp okumanızı isteyeceğim.

 

Baykal döneminde, 21 Aralık 2008’de gerçekleşen “14’üncü Olağanüstü Parti Tüzük Değişikliği Kurultayı”ında CHP’nin yeniden “dizayn” edildiğini lütfen görün, anlayın.

 

Bu tüzük değişikliği ile “teşkilattan yetişme” dönemi son buluyor, yerini Genel Merkez Yönetimi’nin, özellikle Genel Başkan Baykal’ın elinden tuttuğu, partiye taşıdığı “guguk kuşu CHP’liler” dönemi başlıyor.

 

İşte onlardan biri, CHP’den Milletvekili, İl ve Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen, “Topuklu Efe” sözcükleriyle göklere çıkarılan Özlem Çerçioğlu’dur; bir diğeri Özgür Özel’dir.

Başkalarını saymıyorum.

 

Vurgulamalıyım ki, Deniz Baykal’ın, elinden tutup CHP’ye taşıdığı, Belediye Başkanları, Milletvekilleri, Parti Meclisi Üyeleri, Genel Başkan Yardımcıları vb belirli aralıklarla iktidar partilerine, şimdi de AKP’ye gittiler.

Ve gidiyorlar.

Ve gidecekler.

Gitmeleri olağandır, çünkü siyasi genlerinde Atatürk, Atatürk düşünceleri, Atatürk Devrim ve İlkeleri, CHP ve CHP ilkeleri, tüzük, programları yoktu, yok!

 

Benzer süreç; 19 Mart 2025’de Ekrem İmamoğlu’nun gözlem altına alındığı günden itibaren başlattığı çalışmalarından ötürü kutladığım Özgür Özel’le ne yazıktır ki sürüdü, sürüyor!

 

Özgür Özel…

CHP’yi, “Gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” diyen “Mevlana’nın dergahı” mı sanıyor?!

Ya da…

CHP’yi “Mevlana’nın dergahı” mı yapmanın peşinde?!

Önüne gelene “Babaevine dönün” deyip duruyor; İstanbul’daki “İl Başkanları Buluşması”nda da CHP İl Başkanlarına “CHP olarak 100’üncü yılda üye kampanyası başlatıyoruz. Genel Merkez’den hedefler belirlemeyeceğiz. Kendi gerçekçi hedeflerinizi belirleyin. Sınırlarınızı biliyorsunuz, kendinizi zorlayın” diyor, “ Gönlünde Atatürk olan, güçlü bir Türkiye olan; güçlü bir Türkiye için güçlü bir CHP’de olmak isteyenlerin gözündeki ışığı görün, onları baba evine getirin, Atatürk’ün partisine kaydedin” diye ekliyor.

CHP’li olmanın, CHP’li olanın ölçütü, koşulu bunlar mı?

 

Bu ölçütlerle, koşullarla CHP’ye üye yapılanlar ve üye yapacak olanlar, Atatürk’ü, Atatürk Cumhuriyeti’ni, devrim yasalarını, CHP’nin 6 Ok’unu, 6 Ok’un açılımını vb bilmiyorlar, bilmek de istemiyorlar; günü geldiğinde ise öz çıkarları uğruna iktidar partilerine gidecekler.

Öyle de oldu.

Getirildikleri gibi, yerleştirildikleri gibi, bir çağırmakla, işaretle gittiler.

Son örnek, Özlem Çerçioğlu.

Gittiler ama “siyasi mevta” da oldular.  

 

Özel’in “Kendi gerçekçi hedeflerinizi belirleyin. Sınırlarınızı biliyorsunuz, kendinizi zorlayın” sözlerini not eden ve kendi siyasi gelecekleri doğrultusunda “CHP İl Başkanlığı” yapan İl Başkanlarından biri –Özel de okusun- bakın ne yapıyor:

“Partide değişim rüzgarı ve yeni tüzükle toplumun karşısına çıkan ve halka umut olma mücadelesi veren CHP … İl Başkanı ve örgütüne büyük tepki var. ‘Adayımı yanımda, sandığı önümde istiyorum’ sloganıyla kitleleri hareketlendiren partide il ve ilçe kongreleri öncesi, … İl Başkanlığı, merkez ilçe seçimini yapmayarak, partinin ilkelerinin aksi yönünde hareket etmekte, sandığı üyelerden kaçırmaktadır.”

Bana gelen bir diğer iletiyi sunayım:

“Maalesef İl Başkanı, ilçelerde de sandık koyulmayacağını söylemiş. Bir şehrin kaderi, bir kişinin iradesine bırakılamaz.”

 

Bilmem ki…

Özgür Özel’in, Özlem Çerçioğlu’nu kastederek, şu “İlk ilan edilen belediye başkanıdır. Kemal Bey’in sözünü çiğnememek için. İlan edilen ilk belediye başkanıydı, neden? Kemal Bey’i kırmamak için. Yoksa Aydın’ı alacak başka kimse yok muydu? Bizim mertçe tutumumuza karşı yaptıkları bu.” https://www.sozcu.com.tr/son-dakika-ozgur-ozel-den-ozlem-cercioglu-ile-ilgili-ilk-aciklama-p211567 sözlerine ne demeli?

 

CHP’de Belediye Başkan adayları, birinin ya da birilerinin hatırına göre mi belirlenir?

Belirlenmesi doğru mu?

 

Özgür Özel’e, CHP’de önceleri “Denetim Kurulu vardı” diye anımsatmak, peşine “Şimdi neden yok? Genel Merkez atamalı ‘Denetmen’ var?” sorularını sormak isterim.

 

Umudum yok ama gene de CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ve Parti Meclisi üyelerine önerilerimi sıralayacağım:

Günlerce sürecek toplantılar yapın, gece yarılarına kadar çalışın, özyergilerde (özeleştirilerde) bulunun; CHP’yi, Atatürk’ün CHP’si yapın, bunun için Atatürk’ün CHP’sinin Tüzüğü’nü getirin, uygulayın; tavandan yapılanmayı bırakın, tabandan örgütlenme geçin; bütün teşkilatlarda, hatta bütün seçilmişlerin, seçileceklerin Atatürk’ün NUTUK’unu ve GENÇLİĞE HİTABE’sini, Atatürk CHP’sinin Tüzük ve Programı’nı okmasını sağlayın; parti içi eğitime, konunun uzmanı bilgeler tarafından ağırlık verin; adayları, parti üyeleri belirlesin ve bu, yerel, genel seçimlerde “tercih”le desteklensin vb…

 

Gerçek umudum…

Atatürk, Demokratik Laik Çağdaş Cumhuriyet ve Cumhuriyet Halk Partisi tarihi, ilkeleri, tüzük ve programıyla donanımlı, yürekli, dayanıklı, duyarlı, yurt, halk ve barışsever CHP’li partidaşlarımdır.

Önerilerimi, onların bilgilerine sunuyorum.

Her birini, değerlendirme yapmaya, katkı vermeye çağırıyorum.

Hepsinin yergi ve önerilerine açığım…

“2’İNCİ İSRAİL”İN TOHUMU ATILDI!..

150 150 bakikarakol

Konunun ve yazacaklarımın iyi anlaşılması için https://www.youtube.com/watch?v=L1DMzVc90gE&ab_channel=EtvManisa linki tıklamanızı, Manisa’dan ulusal yayın yapan ETV’nin “Seyfettin Ayakyay ile Ses Duvarı” programını baştan sona izlemenizi isteyeceğim.

 

Anımsanacaktır:

8 Ağustos 2025 Cuma günü, insan ve insanlık ve de Müslüman düşmanı emperyalist İngiltere’nin vurucu öncü timi, sahne vitrini emperyalist ABD’nin “kaçık” Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakan’ı Nikol Paşinyan’la bir araya geldi. https://www.indyturk.com/node/763080/d%C3%BCnya/azerbaycan-ermenistan-anla%C5%9Fmas%C4%B1na-dair-t%C3%BCm-bilinenler

“Üçlü zirve”nin ardından Aliyev’i sağına, Paşinyan’ı soluna oturtarak basının karşısına çıktı; “Azerbaycan’la Ermenistan arasında barışı sağlamayı başardık. İki ülke de savaşı sonsuza dek bitirmeyi kabul etti” dedi.

Trump’ın “barış” sözcüğü ile tanımladığı “anlaşma”yı üç lider imzaladı.

 

Trump’ın, “Azerbaycan ve Ermenistan’ın çatışmaları durdurmayı, ticari ve diplomatik ilişkileri başlatmayı, birbirlerinin toprak bütünlüğüne saygı duymayı ‘taahhüt’ etti” sözlerinin ardından Aliyev “gelişmelerden memnun oldukları”nı söyledi, “Gerçekten tarihi bir gün, bugün Kafkaslar’da barışı tesis ediyoruz, bu sadece bizim için değil bölge için de muazzam fırsatlar yaratacak” ddedi; Paşinyan da “imzalanan ortak bildiriyle önemli bir dönüm noktasına ulaşıldığı”na vurgu yaptı, “Daha barışçıl bir bölge, daha güvenli bir dünya demektir. Bu anlaşma dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek” diye konuştu.

 

Hadi, katil emperyalist ABD’nin “kaçık” Başkanı Trump’ı ve onun söylediklerini, “He he” deyip geçiştirelim.

Aliyev’le, Paşinyan’ın laflarına ne demeli!

Hangi barıştan dem vururlar!

Başka emperyalist İngiltere, ABD olmak üzere, hangi emperyalist ülke, “Barış getireceğiz” diyerek çengel attıkları ülkeye “barış” getirdiler?!

“Barış yutturmacası”na kananlar da, Aliyev ile Paşinyan da, kandan beslenen “barış düşmanı” emperyalistlere, onların siyasi kadrolarına nasıl inanırlar?!

Hele de Aliyevciler!..

Ben, inandıklarına, inanmıyorum; “inanmış” oyununu oynuyorlar!

Çünkü uzun süreli ve çok yönlü düşünmüyorlar!

Düşünseler de, belli ettirmiyorlar; ettirdiklerinde, altlarından koltukların çekileceğini, yaşamlarının zindana döneceğini biliyorlar.

İşbirlikçilikte böyle bir kaçınılmazlık vardır.

Başlangıçlarda ve 5-10 yıl “barış rüzgarları” estirilir ama 10 yıl sonra “barış rüzgarları”nın yerini “esintiler”, hemen peşine “kasırgalar” alır; “barış” diye girilen o yer Cehennem’e döner.

 

Şimdi kızanlar, 10 yıl sonra beni anlayacak!

Neye yarar ki!

 

Alıntılar yaptığım, linkini verdiğim Independent Türkçe’nin “Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasına dair tüm bilinenler” başlıklı haberine göre, anlaşmanın en önemli maddesi, özünde Azerbaycan toprağı olan, ama Karabağ Savaşı sonrası katakullilerle Ermenistan’a verilen, İran’ın kuzeyindeki “Güney Azerbaycan Türkleri”nin yaşadığı bölgenin tam kıyısında, 43 kilometre uzunluğundaki “Zengezur Koridoru” konusudur.

Bu koridor, 99 yıllığına, emperyalist ABD’ye kiraya verildi.

Ve emperyalist ABD, burada “özel imar ve geliştirme hakkı”nı elde etti.

Bunun anlamı şu:

Emperyalist ABD, en az 99 yıllığına, Güney Kafkasya’ya demir atıyor, yerleşiyor!

   

Haberdeki “Anlaşma kapsamında koridorun geliştirmesi ABD destekli bir konsorsiyum tarafından gerçekleştirilecek ve güzergah Ermenistan yasalarına tabi şekilde işletilecek.” tümcesine bakar mısınız?!

Ve sormak isterim:

“… güzergah Ermenistan yasalarına tabi şekilde işletilecek” ne demek?!

Neden “Ermenistan yasaları”?!

 

Benim anladığım:

Ermenistan, öncelikle siyasi ve ekonomik yönden korunup kollanacak, kalkındırılacak, Güney Kafkasya’nın en stratejik yerinde “2’inci İsrail” yapılacak!

Tohumu atıldı!

Zaten İsrail’le çok da benzerlikler var!

 

2071’de, İsrail’den beter saldırgan, Müslüman kıyımı yapacak Ermenistan’la karşılaşılması sürpriz olmayacak!

 

Emperyalist ABD’nin “barış” sözcüğü ile ambalajladığı “Zengezur Koridoru” vakasıyla yaşama geçireceklerinden biri, Rusya’yı Kafkasya’dan uzak tutmak; diğeri, Vietnam yenilgisinin intikamını almak, Çin’in bölge ve dünyadaki etkinliğini ciddi biçimde kırmak!

Bu operasyonda, Çin’e kazık atacak Rusya en büyük katkı vereni olacak.

Rusya, Ukrayna havucuyla avundurulacak.

 

“Barış” söylemlerinin havada uçuştuğu “başlangıç süreci”nin 40-50 yıl sonrası ne yazık ki kan, gözyaşı, felaket!

Önlenebilir mi?!

Halklar uyanık ve duyarlı olur, ortak hareket ederse, e v e t ! . .

ATATÜRKÇÜLÜKLERİNİN SORGULANMASINA KÖPÜREN ÖZGÜR ÖZEL VE EKREM İMAMOĞLU NEREDEN NEREYE!..

150 150 bakikarakol

Ameliyatımdan ötürü geçen hafta (30 Temmuz 2025 Çarşamba) yazamadım; ameliyatımdan 13 gün sonra bu hafta dişimi sıkarak yazıyorum.

 

Gündem çok ağır, çok yoğun!

Her biri ateşten gömlek!

İçlerinden “Süreç Komisyonu” diye adlandırılan “Terörsüz Türkiye” adlandırmasına yönelik düşüncemi içeren X paylaşımımı buraya taşıyacağım:

//”Terörsüz Türkiye, açıkçası terörsüz bir bölge demektir” NE DEMEK? KOMİSYON TOPLANTISI BASINA NEDEN KAPALI? KOMİSYON ÇALIŞMALARIYLA İLGİLİ “TEK BİLGİLENDİRİCİ” NEDEN KAMUTAY (TBMM) BAŞKANLIĞI? KOMİSYON ÜYELERİNİN KONUŞMALARINI ÖNLEMEK Mİ?//  https://x.com/BakiKarakol/status/1952773224074281189

Ardından, başlıktaki konuya gireceğim.

 

Geçen sonbaharda başlatılan “CHP, Cumhurbaşkanı adayını açıklamalıdır” kampanyası “AKP imzalı”ydı.

Aman Tanrım, kampanya öylesi yoğun ve baskıcıydı ki!..

Hele bir TV konuşmacısı vardı…

“CHP hemen şimdi Ekrem İmamoğlu’nun adını açıklamalıdır” dedi durdu.

Bu kampanyanın gerisinde “AKP”nin olduğu görülmedi, görülmek istenmedi, tek sözcük de edilmedi.

 

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve yönetimi, köpürtülen kampanyadan hoşnuttu.

Adı geçen Ekrem İmamoğlu, // “Ben bir adım geri durayım, üç adım geriden izleyeyim, Ekrem tökezlesin de belki onun yerine ben geçerim.” …‘Pışık’ derim ona ben. Öyle bir şey yok. Öyle yağma yok. Ne partili Ekrem’i yedirir, ne millet Ekrem’i yedirir. O kadar net.// https://www.diken.com.tr/ekrem-imamoglu-pisik-yapti/ diyerek, kendini erkenden açığa vurdu.

 

Ta başından beri, CHP yönetiminin, “AKP imzalı kampanya”nın tuzağına düşmemesini, Cumhurbaşkanı adayını çok gizli belirlemesini, sonucu Genel Başkanının, Genel Başkan Yardımcılarının, Parti Meclisi Üyelerinin, Cumhurbaşkanı ada adaylarının dahi bilmeyeceği kapalılık içinde kalınarak, günü geldiğinde oylamanın sayılmasıyla “Cumhurbaşkanı adayı seçilen”in açıklanmasını düşündüm, savundum ama topa tutulmayı göze alamadım, yazmadım.

 

Ekrem İmamoğlu’nun, CHP’nin, Cumhurbaşkanı adaylığının duyurulmasıyla gelişen “şafak operasyonları”, gözaltıları, tutuklamaları vb tek tek yazmaya gerek yok; gelişmeleri ayrıntılarına kadar biliyorsunuz.

 

Ekrem İmamoğlu’nun, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğu zamanından, gününden çok ama çok önce açıklanmasaydı, bildik gelişmeler olacak mıydı?

Bu boyutta olmayacaktı!

AKP yargı yoluyla bu kadarını yapmayacaktı.

 

Uzatmayayım…

 

“Saraçhane mitingi” ile başlayan İstanbul yerelinde ve Türkiye genelinde süren, iktidarı, iktidar ortağı partileri tedirgin eden “mitingler süreci” içinde, Genel Başkan Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, çok doğru çıkışları ve söylemleri yanında, yanlışlar da yaptılar.

Onlardan biri:

Özel de, İmamoğlu da, Atatürkçülüklerinin sorgulanmasına sert yergilerde bulundular, “Atatürkçülüğümüzü sorgulamak kimsenin haddine değildir” içeriğinde sözler ettiler.

Ne kadar yanlış!

Özel ve İmamoğlu’nun bu içerikteki tepkileri, sözleri bile Atatürkçülüklerinin sorgulanmasına yeter de artar!

Özel ve İmamoğlu, Atatürkçülükleri sorgulanmayacak kadar Atatürkçü olsalardı, Atatürk’ü bilirlerdi, Atatürk gibi düşünürlerdi, Atatürk gibi kararlar alır, yaşama geçirirlerdi.

 

Kendilerine anımsatmak isterim:

Dünya lideri Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi için 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 günlerinde Erzurum‘dadır.

Mazhar Müfit Kansu’nun aşağıya gidip elinde not defteriyle geldiğini görünce, sigarasından bir iki nefes çektikten sonra: “Ama bu defterin, bu yaprağını kimseye göstermeyeceksin. Sonuna kadar gizli kalacak. Bir ben, bir sen, bir de Kalem Mahsus Müdürü Süreyya bileceksiniz, şartım bu…” (…) Atatürk “Öyleyse tarih koy” dedi. 28 Temmuz 1919 Sabaha karşı.

“Pekâlâ, yaz” diyerek devam etti. “Zaferden sonra Hükümet biçimi Cumhuriyet olacaktır… Bu bir. İki Padişah ve Haneden hakkında zamanı gelince gereken işlem yapılacaktır. Üç Fes kalkacak, uygar milletler gibi şapka giyilecektir.” (…)https://www.sozcu.com.tr/yaz-mufit-zaferden-sonra-hukumet-bicimi-cumhuriyet-olacaktir-wp1474285

Ve…

Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildi. https://www.meb.gov.tr/belirligunler/10kasim/inkilaplari/siyasi/cumhuriyet.htm#:~:text=%22T%C3%BCrkiye%20Devleti’nin%20h%C3%BCk%C3%BCmet%20%C5%9Fekli,Bundan%20sonra%20cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1%20se%C3%A7imine%20ge%C3%A7ildi.

Aradan, tam 4 yıl 3 ay 1 gün geçmiştir.

Atatürk isteseydi, 4 yıl 3 ay 1 gün önce “Cumhuriyet ilan edeceğiz” diye söylemez miydi?

Söylerdi.

Ama söylemedi.

Neden?

Günü, zamanı kolladı, o gün ve zaman sürecinde kafasındakilerin olgunlaşmasını, toplumun “kabul”de hazır olmasını bekledi.

Atatürkçülüklerinin sorgulanmasına köpüren Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, Mazhar Fuat Kansu*’nun bu anısını/yazdıklarını okusalardı, gaza gelmezlerdi, AKP’nin tuzağına düşmezlerdi.

 

Özgür Özel sonra da, 30 Temmuz 2025 Çarşamba günü İstanbul’un Şile ilçesi mitinginde //Soruyorlar, ‘Ekrem İmamoğlu Silivri’de. Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak?’ Buradan ilan ediyorum. Cumhurbaşkanı Adayı sen olacaksın, sen. Gözünün içine baktıklarım, siz olacaksınız. Her sabah yataktan Ekrem Başkan çıkana kadar Cumhurbaşkanı Adayı olarak kalkmaya hazır mısınız? Onun yerine çalışmaya, konuşmaya, komşuya, arkadaşa, akrabaya, iş yerindeki yanında çalışana, her şeyi anlatmaya, Cumhurbaşkanı Adayı olarak koşmaya, çalışmaya var mısınız? Hep birlikte yola çıkıyor muyuz? Birlikte yürüyecek miyiz? Hedefe varacak mıyız? Ülkeyi bir kez daha kurtaracak mıyız? Cumhuriyet’i yeniden kuracak mıyız? O Cumhuriyet’in başına Ekrem İmamoğlu’nu oturtacak mıyız? Hazır mısınız? O zaman yürüyelim arkadaşlar.”// https://chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-adini-ak-koyanlar-ulkeyi-kara-duzene-muhatap-etti-sandik-gelecek-kara-duzen-bitecek demek zorunda kaldı.

 

Özgür Özel de, Ekrem İmamoğlu nereden nereye!..

 

*https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/detay/266/Mazhar-M%C3%BCfit-Kansu-(1873-1948)