Monthly Archives :

Eylül 2025

ŞAŞTIKLARIM!..

150 150 bakikarakol

Türkiye ve Türk halkı, hiçbir iktidar döneminde, “Cumhur İttifak”lı AKP iktidarında –hele ki şu son üç-beş yıldaki- kadar yorulmamıştı!

Gelişmeler, olaylar birbirini izliyor!

Gündem, pervaneden beter dönüyor!

Bu yazımda, “şaştıklarım” içinden seçtiklerimden birkaçına değineceğim…

 

Ünlü “180 derece dönüş”üyle, daha önce yerden yere vurduğu AKP’nin ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer alarak, ülkenin ve halkın başına “musallat” ettiği ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin ilk seslendiricisi, acayip sahiplenip savunanı, PKK terör örgütü başı “bebek katili” A.Ö’ye çağrıda bulunan, CHP kökenli ailenin çocuğu olmasına karşın CHP’ye etmedik ağır sözler, hakaretler bırakmayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli,18 Eylül 2025 Perşembe günü bir yazılı açıklama   

https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5480/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin___Ic_ve_Dis_Siyasi_Gundeme_Iliskin__yapmis_olduklari.html yaptı.

Açıklamasının sonlarında “Zorlayacağız, zora dayanacağız, zorbaların üstüne üstüne gideceğiz, haklı davamızdan tek bir adım geri atmayacağız.

Çünkü Kudüs düşerse tarih düşer, İslam zaafa uğrar. Kudüs düşerse Ankara kaybeder, İstanbul kavrulur.” dedi, şöyle sürdürdü:

“Dünyaya meydan okuyan ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı akla, diplomasiye, siyasetin ruhuna, coğrafi şartlara ve yeni yüzyılın stratejik ortamına en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir.

TRÇ ittifakının da; Türkiye, Rusya ve Çin’den müteşekkil olması arzu ve önerimizdir.”

Net anladım ve emin oldum ki, Devlet Bahçeli, dış siyasada, iç siyasadaki kadar dolu, donanımlı hiç değil!

Olsa; bunun olanaksızlığını bilirdi ve “TRÇ” önerisinde bulunmazdı!

Bahçeli’nin “TRÇ” önerisi; Birleşmiş Milletler’in (BM’nin) 80’inci Genel Kurulu’na katılmak için 22 Eylül 2025 Pazartesi günü ABD’nin New York kendine giden, orada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan’a soruldu.

Soran, TRT muhabiri gençti. https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-dan-bahceli-nin-turkiye-rusya-cin-ittifaki-onerisine-ilk-yorum-dogrusu-tam-takip-edemedim-2437161

Erdoğan “Doğrusu ben onu tam takip edemedim, hayırlısı olsun inşallah” sözcükleriyle karşılık verdi.

Görüldü ki, Erdoğan, Cumhur İttifakı’ndaki “özgül ağırlık”lı ortağı, büyük destekçisi Bahçeli’nin “arzu”lu önerisi “TRÇ”yi ilk duyuyordu!

Aradan 4 gün geçiyor, böylesi ulusal ve uluslararası konudan, ülkenin “Bir Numara”sı habersiz!

Bu, nasıl olur, olabilir!

 

Cumhur İttifakı’na, AKP ve Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen Abdulkadir Selvi, 19 Eylül 2025 Cuma günlü, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde “Özgür Özel’in doğru hamleleri!” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/abdulkadir-selvi/ozgur-ozelin-dogru-hamleleri-42953579 başlıklı yazı yazdı.

Başlığı ve yazıyı okuyunca, halkımızın ünlü “Bayram değil, seyran değil eniştem beni neden öptü?!” sözünü anımsadım.

Anımsamakla kalmadım, söylendim de.

“Yandaş” sözcüğü ile anılanlar ve “yandaş namı”na sahipler arasında önlerde yer alan Selvi, neden “Özgür Özel güzellemesi” yaptı?

Yaptı mı, yaptırıldı mı?

Yanıt amaçlı değil ama şöyle düşündüm:

Dünyayı ve dünya haklarını kene gibi kemiren, insan ve insanlık, barış ve kardeşlik, özgürlük, hak, hukuk vb düşmanı katil emperyalistler, emirlerindeki senaristlere, “Erdoğan’la, AKP’yle ve Cumhur İttifakı’yla buraya kadar. Halkının desteği yüzde 30’ların altında. Kısa, orta, uzun zaman süreli senaryolarınızı buna göre düşünün, yazın” mı dediler, bir biçimde Türkiye’deki uzantıları üzerinden Selvi’nin kulağına üflediler?!

Konuyu burada bırakayım.

 

Demokratik, laik Cumhuriyet’e, demokratik, laik Cumhuriyet’in kurumlarına, devletine; kısaca, “Atatürk Türkiye”sine bilinçlice ve içten bağlı, saygılıyım.

Ayrım yapmam ama “yargı”nın, hele de Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK’nın) yeri bende başkadır.

Cumhur İttifakı iktidarının “aparat”ı, CHP içindeki “Guguk Kuşları”nın, önce İstanbul’un Sarıyer, Tuzla, Bakırköy, Başakşehir ve Ataşehir ilçelerinde başlayan kongre sürecinin durdurulmasına https://www.bbc.com/turkce/articles/cn95d3pzq58o; arkasından, CHP’nin 21 Eylül 2025 günü yapacağı 22’inci Olağanüstü Kurultay”ın iptal edilmesine https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/ysk-21-eylul-deki-olaganustu-kurultayin-iptal-talebini-reddetti-chp-den-ilk-tepki-bu-suni-ve-kurgu-gundem-artik-tamamen-sona-erdi-2436545 yönelik istemleri; bazı karar ve uygulamalarını yerdiğim, “itiraz edilmez, kesin” kararları kimi alt mahkemelerce çiğnenmesine tepkisiz kalan “Yüksek Yargı” YSK tarafından “ret” edildi.

Olması gerekendi.

Olağandışı olan, istemlerin kabul edilmesiydi; çünkü toplumda böyle bir beklenti vardı.

YSK iki kez doğruda doğru karar verdi.

Sıra da…

Mühürsüz oy ve zarflar geçerli sayılarak, “Kabul edildiği” açıklana “16 Nisan 2017 halkoylaması”nın* iptali ve YSK’nin, kararlarını öteleyen kimi alt mahkemelerin karşısına kale gibi dikilme…

O l m a l ı .     

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’ye hareketinden önce (21 Eylül 2025 Pazar) Atatürk Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi.

www.sozcu.com.tr’ninAnadolu Ajansı’ndan Erdoğan’ı şaşırtan soru: Ne pazarlığı yapmışım?”

https://www.sozcu.com.tr/anadolu-ajansi-ndan-erdogan-i-sasirtan-soru-ne-pazarligi-yapmisim-p229800 başlıklı haberine göre, Anadolu Ajansı muhabiri, Erdoğan’a, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in 17 Eylül 2025 Çarşamba gecesi İstanbul Bahçelievler ilçesindeki mitinginde “Daha geçen hafta cumartesi günü İstanbul’da, Dolmabahçe’deki çalışma ofisinde ismini gizleyerek Trump’ın oğlu Junior Trump’ı ağırlıyor. Onunla pazarlığa tutuşuyor. ‘İş adamı’ yazmışlar; ismini yazmıyorlar ziyarete. Filistin kan ağlarken Trump’ın oğluyla lobi şirketleri üzerinden iş tutuyorlar. Filistin’i, Filistin’deki kardeşlerimizi yalnız bırakıp Trump’a terk ediyorlar” sözlerinden yola çıkarak, “Efendim CHP Genel Başkanı Özgür Özel, sizin ABD Başkanı Donald Trump’ın oğluyla Gazze pazarlığı yaptığınız iddia etti. Sizin bu konudaki fikirlerinizi öğrenmek isterim’ diye soruyor.

Erdoğan “Ne pazarlığı yapmışız? Oda yanımızda mıydı? İnanmıyorsunuz böyle şeylere değil mi?” diyor.

AA muhabiri bir “ilk”e imza atıyor:

“Biz size soruyoruz efendim.”

Erdoğan sözlerini “Sağır duymaz uydurur. Bu adam da sürekli böyle uydurup duruyor. Buna partimizin sözcüsü gereken cevabı en güzel şekliyle verdi. Ve bizler de ilk fırsatta çok daha geniş manada gereken cevabı vereceğiz.” tümceleriyle tamamlıyor.

Evet…

İçte, Türk basınında, AA muhabirinin “Biz size soruyoruz efendim” demesi bir “ilk”!

Ne yalan söyleyeyim, Erdoğan’ın “Ve bizler de ilk fırsatta çok daha geniş manada gereken cevabı vereceğiz.” sözüne takılıyorum.

 

Şu aralar, CHP Genel Başkan Yardımcılarından, Grup Başkan Vekillerinden, Milletvekillerinden, İl, ilçe yöneticilerinden, partililerden “Sayın Genel Başkanımızın liderliğinde…” sözünü çok sık duyar oldum.

Tam bir “AKP ağzı”!

Böyle bir söylem ya da benzerleri, CHP’nin kuruluş amaç ve ilkelerinde yoktur!

“AKP ağzıyla konuşmak”, CHP’nin felsefesine aykırıdır, CHP’ye ve CHP’lilere zarar verir…

 

* Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” halkoyuna sunuldu.

CHP’NİN HİKMET ABİSİ İLE K.K’NIN, CHP GENEL BAŞKANI OLMALARINA, GENEL BAŞKANLIK YAPMALARINA YANARIM!..

150 150 bakikarakol

Önceki gün (15 Eylül 2025 Pazartesi) Anakara 42’ıncı Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen, CHP’nin 4-5 Kasım 2023’teki 38’inci Olağan Kurultay ile 6 Nisan 2025 2025’teki 21’inci Olağanüstü Kurultay’ın iptaline ilişkin davanın 5’inci duruşmasında, şikâyetçilerin Avukatının “tedbir amaçlı yetkilendirme” istemi ret edildi, dava 24 Ekim 2025 Cuma gününe ertelendi.

 

Ertelemeyi, Eski Yargıtay Hakimi ve YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Halk TV ekranından sıcağı sıcağına, hukuki gerçekler ışığında değerlendirdi. https://halktv.com.tr/siyaset/kurultay-davasi-ertelendi-ilk-hukuki-yorum-eski-yargitay-hakiminden-geldi-971897h linkinden okuyabilirsiniz.

 

Ama…

En gerçekçi öngörüde Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan bir gün sonraki (16 Eylül 20225 Salı) “Sanmayın ki her şey bitti!” https://www.sozcu.com.tr/sanmayin-ki-her-sey-bitti-p227936 başlıklı yazısıyla bulundu.

 

Çölaşan’ın “Ancak CHP’nin iyice sarsılmasına yönelik olan bu dava henüz bitmemiş, sadece ertelenmiştir.” tümcesiyle vurguladığı “kaygı”ya katılıyorum.

24 Ekim 2025’te yapılacak 6’ıncı duruşmada “sağ gösterip sol vurmak” benzeri bir karar çıkabilir.

 

Gene Sözcü Gazetesi’nden Yılmaz Özdil’in dünkü “CHP’de şiddetli geçimsizlik var!” https://www.sozcu.com.tr/chp-de-siddetli-gecimsizlik-var-p227941 başlıklı yazısında yer alan “Balyoz, Ergenekon kumpasları”nı anımsatıp “Genelkurmay başkanını hapse attıklarında, yani genelkurmay başkanını ısırdıklarında, artık hiç kimse yadırgamıyordu, gayet normal kabul ediliyordu. CHP’ye aynı şablon uygulanıyor, ilçe belediye başkanları, büyükşehir belediye başkanları filan derken, genel başkana doğru gidiliyor, kurultayın iptal edilmesi normalleştiriliyor.” tümcelerine de katılıyorum.

 

Mahkemenin “erteleme” ve “ret” kararına CHP yönetimi ölçülü (temkinli) yaklaşırken, CHP tabanı hoşnut; K.K (Kemal Kılıçdaroğlu) ve yandaşları ise sessiz öfkeli.

 

Bu dava ve bu davanın gelişmesiyle ilgili önceki gün ilginç bir biçimde dikkatimi çeken, www.milligazete.com sitesindeki Ahmet Sesli imzalı –dün de Milli Gazete’nin birinci sayfadan verdiği- “Mutlak butlan davası ertelendi, Milli Gazete olayların arka planını araştırdı! Kararda Hikmet Çetin etkisi mi?” https://www.milligazete.com.tr/haber/26288355/mutlak-butlan-davasi-ertelendi-milli-gazete-olaylarin-arka-planini-arastirdi-kararda-hikmet-cetin-etkisi-mi başlıklı haberdi.

Katılamıyorum.

 

Haberde vurgulanan “Hikmet Çetin temasları ve etkisi” penceresinden bakarsak, “Hikmet Çetin birileriyle görüşmelerde neden bulundu? Bu, kendi kararı mı, başkasının, başkalarının kararı mı? O başkası, başkaları kimler? Neden Hikmet Çetin’i bu yola soktular? Hikmet Çetin’in, CHP’nin kimi mitinglerinde otobüsün üstünde görünmesi de onların işi?” sorularıyla karşılaşırız.

Yanıtlar arasına da, arşivlerdeki, Hikmet Çetin’in “19 Kasım 2003-24 Ağustos 2006 (2 yıl 278 gün) 1’inci NATO Afganistan Kıdemli Sivil Temsilcisi” kaydı düşer.

Konu uzar gider.

 

Türkiye içindeki Hikmet Çetin’de kalayım.

 

Gazeteci, televizyoncu Bengü Şap Babaeker, Hikmet Çetin’le söyleşi yapıyor.

Söyleşi 18 Mayıs 2025 Pazar günü www.halktv.com.tr’de “CHP’nin Hikmet Abi’si konuştu” https://halktv.com.tr/gundem/hikmet-cetin-ecevitten-beri-boylesini-gormemistik-ozgur-ozel-lider-oldu-939556h başlığıyla yayınlanıyor.

 

Babaeker “Kurultay davası için ‘mutlak butlan’ kavramı atıldı ortaya.. Mutlak butlan, hukukta bir işlemin baştan itibaren geçersiz olması ve hiçbir hukuki sonuç doğurmaması durumuna deniyor. Yani partinin yeniden Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu döneme dönmesi olarak tarifleniyor.” diyor, “Sizce iktidar bunu mu istiyor?” sorusunu yöneltiyor.

Hikmet Çetin emin ve net konuşuyor:  

“İktidar istiyordur tabii ama ben Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla dönüp genel başkanlık koltuğuna oturacağını düşünmüyorum. Bunu kabul etmez. Çünkü olacakları öngörür ve bunu da göze almaz. Dediğim gibi yeniden kurultay yapsanız da Özgür Özel kazanır. O da bunu görüyordur.”

 

Bu sözlerin sahibi Hikmet Çetin’le www.t24.com.tr internet gazetesinden Cansu Çamlıbel de söyleşi yapıyor ve söyleşi –ilginçtir- 15 Eylül 2025 Pazartesi günü “Hikmet Çetin: Kemal Bey’in ‘mutlak butlan’ için en üst düzeydekilerle temas içinde olduğunu sanıyorum, CHP-MHP koalisyonu çok başarılı olur, Bahçeli’ye de ima ettim” https://t24.com.tr/yazarlar/cansu-camlibel/hikmet-cetin-kemal-beyin-mutlak-butlan-icin-en-ust-duzeydekilerle-temas-icinde-oldugunu-saniyorum-chp-mhp-koalisyonu-cok-basarili-olur-bahceli-ye-de-ima-ettim,51568  başlığıyla yayınlanıyor.

 

Çamlıbel, mahkemeden ve yayından bir gün önce gerçekleştirdiği söyleşide, Hikmet Çetin’e, mahkemeden nasıl bir karar kararın çıkacağını soruyor, Hikmet Çetin’den “Ben 2023 kurultayımızın ‘mutlak butlan’ sayılması yönünde bir karar çıkacağını tahmin ediyorum. Senin hatırlattığın İstanbul teşkilatına kayyım atanmasının bana kalırsa da bunun işareti oldu. Bence Ankara’dan ‘mutlak butlan’ kararı çıkacak çünkü eski Genel Başkan’ımız bu konuda çok çalışıyor.” yanıtını alıyor.

Söyleşi şöyle sürüyor:

Çamlıbel:

“Kemal Kılıçdaroğlu mu?”

Çetin:

“Evet.”

Çamlıbel:

“Siz şunu iddia ediyorsunuz; Kemal Kılıçdaroğlu sessiz biçimde kurultay davasını beklemiyor, bizzat kendisi kurultayın iptali için aktif biçimde çalışıyor. Bu iddiayı destekleyecek bilgi var mı elinizde?”

Çetin:

“Ben onun en üst düzeydekilerle de temas içinde olduğumu sanıyorum.”

Çamlıbel:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yakın çevresini mi kastediyorsunuz? O halde size göre ona net biçimde işaret verildi ve o da hazırlığını yapıyor, öyle mi?”

Çetin:

“Evet. Dikkat ederseniz ‘Ben neredeysem Genel Merkez orasıdır’ gibi şeyler söyledi bir ara. Hazırlığı ona göre yapıyor.”

 

Bu sözler, yayından üç-beş saat sonra açıklanan mahkemenin “erteleme” ve “iptal” kararlarıyla çöktü.  

 

2025’in 18 Mayıs’ı ile 15 Eylül’ünde söyledikleri taban tabana zıt “CHP’nin Hikmet Abisi” -artık kabul edilsin- siyasaları ve siyasi “tahmin”leriyle  çökmüştür.

 

CHP’ye önerim, Hikmet Çetin’i mitinglerde otobüsün üzerine çıkarmayın.

Çöküş, canlılığı etkiliyor, olumsuz enerji yayar.

 

Erteleme kararının ardından, K.K’nın Avukatı Cemal Çelik, gazetecilere açıklamalarda bulunuyor; gerçekleri eğip büküyor, “Sizin gündeminizle Sayın Genel Başkanımızın gündemi aynı değil. Israrlı bir biçimde CHP’ye zarar vermeme iradesiyle sessiz kaldı, açıklama yapmak istemedi. Ancak düşündüğü, yazdığı çok şey vardı; hala da var, gelecekte de olacak. Kötü bir süreçle ve bazı televizyoncuların ve bazı gazetecilerin yalanlarıyla karşı karşıya kaldık. Genel Başkanımızın bu ‘mutlak butlan’ kararının çıkmasıyla birlikte genel merkeze gideceği, ‘Orada yataklar alınacağı’ gibi ahlaksızca açıklamalar yapıldı. Oysa Genel Başkanımızın gündemi değildir. ‘Mutlak butlan’ davası Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açılmadı. Yürütülen soruşturmalarla ilgili Sayın Genel Başkanımızın hiçbir bilgisi olmadı. Israrlı bir biçimde partiye zarar verecek her yaklaşımın ötesinde durmaya çalıştı. Ancak bu anlaşılmadı” https://www.sozcu.com.tr/kemal-kilicdaroglu-cephesinden-ilk-aciklama-p227805 diyor.

 

16 Eylül 2025’in ilk saatlerinde internet basınına bir haber düşüyor.

Habere göre https://www.sozcu.com.tr/kemal-kilicdaroglu-na-surpriz-telefon-ozur-diledi-p227987, “CHP’nin Hikmet Abisi” Hikmet Çetin,, K.K’yı telefonla arıyor, K.K’dan özür diliyor.

K.K. da, Hikmet Çetin’e “Aramanız ve sözleriniz kıymetli” tümcesiyle karşılık veriyor.

 

Öööf, öf!

Ört ki ölem!

 

CHP’nin Hikmet Abisi ile K.K’nın, CHP Genel Başkanı olmalarına, Genel Başkanlık yapmalarına yanarım!..

BUGÜNKÜ CHP, “ATATÜRK’ÜN CHP’Sİ” DEĞİL, “ATATÜRK KISKANCI” İNÖNÜ’NÜN, “ATATÜRK’Ü SİYASİ MALZEME” YAPAN BAYKAL’IN CHP’Sİ!..

150 150 bakikarakol

Türk basının yüz akı gazeteci yazar Yılmaz Özdil, 5 Eylül 2025 Cuma günkü “Gürsel Tekin” https://www.sozcu.com.tr/gursel-tekin-p221624 başlıklı yazısını, dünkü (9 Eylül 2025 Salı) “İyi ki doğdun CHP”  https://www.sozcu.com.tr/iyi-ki-dogdun-chp-p224761 başlıklı yazısıyla taçlandırdı.

Kutlarım.

İki yazıyı da okumanızı önermekle kalmayacağım, ısrarla isteyeceğim. Okuduğunuzda ikisindeki konu bütünlüğü, tamamlayıcılığı, içeriyi göreceksiniz.

 

Ben bugün 5 Eylül 2025 Cuma günkü “Gürsel Tekin” başlıklı yazının özellikle ilk üç paragrafına değineceğim.

 

Oraya geçmeden, belirtmeliyim ki, Emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu 6 Eylül 2024 Cumartesi günü “Karşı Devrim ve Kırılma Noktaları” https://www.sozcu.com.tr/karsi-devrim-ve-kirilma-noktalari-p222882 çok güzel bir yazı yazdı.

Aynı gün saat 10.47’de X hesabımdan şu paylaşımı yaptım:

BABÜROĞLU’NUN YAZISINDAN DA ANLAŞILIYOR Kİ… TÜRKİYE “ÇOK PARTİLİ SİSTEM”E HAZIR DEĞİLDİ… AMA KARŞI DEVRİMCİLER, “KARŞI DEVRİM” İÇİN HER ŞEYLERİYLE HAZIRLARDI!.. AH İNÖNÜ!..

https://x.com/BakiKarakol/status/1964233893445304796   

 

Özdil, “Gürsel Tekin” yazısının ilk üç paragrafında şöyle yazar:

// Recep Peker, CHP’nin ilk genel sekreteriydi, bizzat Atatürk tarafından genel sekreter yapılmıştı, kendisini o koltuğa oturtan Atatürk’le papaz oldu, partinin yönünü değiştirmeye kalktı, genel sekreterlik görevinden alındı.

Şükrü Kaya, CHP’nin ikinci genel sekreteri oldu, İsmet İnönü’ye gıcıktı, 9’u 5 geçe Atatürk öldü, 9’u 6 geçe, İsmet İnönü tarafından görevden alındı.

Refik Saydam CHP genel sekreteri oldu, bismillah, ilk iş parti tüzüğünü değiştirdi, “partinin değişmez genel başkanı ‘Atatürk’tür” ibaresini sildirdi, onun yerine “partinin değişmez genel başkanı İnönü’dür” yazdırdı. //

 

İlk paragrafta, Atatürk’ün, söz konusu CHP olunca, atadığı Genel Sekreteri, CHP’nin yönünü değiştirmeye yeltenmesiyle, zaman yitirmeden görevden aldığını; ikinci paragrafta, İsmet İnönü’nün, kendisine gıcık Genel Sekreteri, Atatürk yaşama gözlerini kapadıktan bir dakika sonra görevine son verdiğini; üçüncü paragrafta da, İsmet İnönü’nün, Genel Sekreter Saydam’ın parti tüzüğünde gerçekleştirdiği değişikliğe sessizliğini, tepkisizliğini okuduk.

 

İsmet İnönü’nün, “Atatürk kıskançlığı”nı,“Atatürk karşıtlığını, Atatürk’ün üzerinde özenle durduğu ve özenle de koruduğu CHP’sinin tüzüğüne, kendine sadık Genel Sekreter eliyle “partinin değişmez genel başkanı İnönü’dür” kaydını düşürülmesine suskun kalması nasıl bir kişilik, nasıl bir ve karakter yapına sahip olduğunu ikinci ve üçüncü paragraflarda görüyoruz.

Bu gerçeklerden, “bu İsmet İnönü”den haberimiz, bilgimiz yoktu!

Hep gizlendi, çarpıtıldı, unutturuldu!

Ama öne her keresinde bambaşka bir İsmet İnönü çıkarıldı!

“2’inci Adam” diye 3 ciltlik kitap yazıldı.

 

Parti tüzüğüne “Partinin değişmez lideri İnönü’dür” kaydının düşüldüğü andan itibaren, Atatürk’ün, üzerine titrediği değerler titrediği Cumhuriyet Halk Partisi, “Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olmaktan çıktı; gerici, yobaz derebeyi toprak ağası kafalı, emperyalist İngiltere ve emperyalist ABD işbirlikçisi insanları bünyesinde barındıran “sağ”a kaydı.

 

İnönü CHP’si, Atatürk’e, Atatürk Türkiye’sine, halkına, devletine, demokratik laik Parlamenter Sistemi’ne, laik Cumhuriyet’ine, dışta emperyalistler, içte, sağ ve sağ uçtaki siyasiler, siyasi partiler kadar zarar verdi.

Atatürk’ten, Atatürk’ün düşüncelerinden, devrim ve ilkelerinden uzak, sağ, aşırı sağ düşüncelere yakın siyasalarla Türkiye bu günlere geldi.

 

Emperyalist ABD’nin “Bizim çocuklar” dedikleri generallerin 80 darbesi ortalarında kapattıkları siyasi partilerden olan, 1992’de yeniden açılan “CHP” de, hepten İnönü’nün CHP’si değildi, “Atatürk’ü siyasi malzeme” yapan, “güçlü olmayı başkalarının zayıflığında arayan” Deniz Baykal’ın CHP’siydi.

 

Şu aralar yaşananların insan öznesi, siyasi çıkarları uğruna karşı karşıya gelen Deniz Baykal CHP’sinin CHP’lileridir.

Biri diğerine “Ben daha CHP’liyim”, “Ben doğuştan CHP’liyim” diyor.

Diyen de, denilen de, Atatürk’ün CHP’sinin CHP’lileri değil!

 

Atatürk CHP’lisi olmak zordur!

En başta…

Yalancı olmayacaksın; önce kendine, sonra halkına, halklara yalan söylemeyeceksin; öz çıkarcı olmayacaksın, toplumsal çıkarı hep önceleyeceksin; kurucu lider Kemal Atatürk’ün düşünceleri ve partinin ilkeleri ışığında donanımlı, kararlı, örgütlü, en önemlisi de, Atatürk’ün, CHP’nin 1931’deki 3’üncü Olağan Kurultayı’nda“Partide bir yanlışı, bir eksikliği gördüğünüz zaman kayıtsız şartsız eleştireceksiniz. Yapılan herhangi bir yanlışa müsamaha göstermek, son derece yanlıştır; mahsuru faydasından büyük olur.”  https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/zulal-kalkandelen/bunun-adi-totalitarizm-2432392* sözlerini yaşama geçireceksin; düşünecek, sorgulayacaksın; karşıtlarını çok iyi tanıyacaksın, neler yapıp yapmayacağını öngöreceksin vb.

 

Katıksız Atatürkçü’yüm, katıksız Atatürk CHP’lisiyim.

Yanardöner değilim.

Olmam, olmam da.

Olanlar, siyasi karşıtlarım eşdeğerindedir.

Nice G.T (Gürsel Tekin)’ler gördüm.

Vız geldiler, tırıs gittiler!

Değişmeyecek, bundan sonra da olacak!

 

*Cumhuriyet Gazetesi yazarı Zülal Kalkandelen’in 5 Eylül 2025 Cuma günlü “Bunun adı totalitarizm!” başlıklı yazısından  

KEŞKE CHP, 9 EKİM 1981’DE KAPATILDIKTAN SONRA “CHP” OLARAK AÇILMASAYDI!..

150 150 bakikarakol

“PKK terör örgütü”nün başı “bebek katili” A.Ö’yü “kurucu önder” diye tanımlayan ülküce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin böylesi “siyasi fantezi”lerini…

Her geçen gün vahşileşip saldırganlaşan emperyalist ABD’nin, Ankara’ya “Büyükelçi” olarak atanan, aynı zamanda “kaçık” Başkan Donald Trump’ın “Suriye özel temsilcisi” emlakçı Tom Barrack’ın, ülkesinin, Türkiye ve bölge üzerindeki çıkarlarını içeren plan ve projelerine çalışmasını…

Türkiye’nin, emperyalist İngiltere-ABD ikilisi tarafından, batıdan, güneyden, doğudan kuşatılmasını…

Mine G. Kırıkkanat’ın https://x.com/mkirikkanat/status/1961813711573627217?t=nb6p6nt0dyyhD5TjicxtQg&s=08 , Murat Yetki’nin https://x.com/MuratYetkin2/status/1962113398507819234 ve Naim Babüroğlu’nun https://x.com/NaimBaburoglu/status/1962230200357335240 paylaşımlarını…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türk, Kürt, Arap” üçlemesini; “Yönünü Ankara’ya ve Şam’a dönenler kazanacak.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogan-suriye-yi-isaret-etti-yonunu-ankara-ya-ve-sam-a-donenler-2429564 söylemini…

Bahçeli’yle de “Demokratik ve terörsüz Türkiye için yürürüz” dediği için X hesabımdan SAF MISIN, BİZİ Mİ SAF SANIYORSUN VE BAHÇELİ’NİN “ELERKİ (DEMOKRASİ) YOLU”NDA OLDUĞUNA GERÇEKTEN İNANIYOR MUSUN? https://x.com/BakiKarakol/status/1961774487067664465 diye tepki gösterdiğim; KARS, ARDAHAN, IĞDIR CHP İL BAŞKANLARI NEYİN PEŞİNDELER?!. BÖYLE CHP’LİLİK, İL BAŞKANLIĞI MI OLUR?!. ÖZGÜR ÖZEL, BU SAÇMALIĞA “DUR” DESİN, ÜÇÜNÜ DE CHP’DEN KOVSUN!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1961447160953585926 paylaşımımla dikkatini çekip uyarıda bulunduğum; Erdoğan’a “Şunu söylüyorum; ne istiyorsun? ‘Seçim yapmak için Özgür Özel partinin başında olmasın.’ Ben partinin genel başkanlığından istifa edeyim. ‘Ekrem İmamoğlu aday olmasın, ben onun diplomasını iptal ettim.’ Tamam Ekrem Başkan da olmasın başka aday gösterelim. Yeter ki seçim yapsın” https://www.sozcu.com.tr/ozgur-ozel-den-erdogan-a-cok-konusulacak-yeni-teklif-p218962 diyerek, yakardığı için TAM SAVRULUP DAĞILDIN ÖZGÜR ÖZEL!.. BİR SÖZÜ, BİR SÖZÜNÜ TUTMAYAN SİYASİLERDEN, SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLARINDAN OLDUN!.. DAHASI… ONLARI BİLE GEÇTİN!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1962856465674174866 yazıp paylaştığım partim CHP’min Genel Başkanı Özgür Özel’i…

Yazacaktım ki…

Dün X’te Liberal Demokrat Parti eski Genel Başkanı Cem Toker’in “Oturdum biraz araştırdım… Yaşadığı ülkenin, dünyada örnek gösterilen kurucusuyla, kuruluş süreciyle, o süreçte verilen mücadeleler ile bu kadar kavgalı, bunları hazmedemeyen, nefret ve kin dolu 2. bir ülke ve insan topluluğu daha bulamadım…” https://x.com/tokcem/status/1962760534173859961?t=COnhFoea5eZqltZcGfS29A&s=08 X paylaşımı ve alındaki //Akit yazarı Mustafa Armağan: “Yunanlılar kendileri çekip gittiler. Biz de bunu zafer diye kutluyoruz.”// tümceler dikkatimi çekti.

“Dehşet”e düştüm.

Yeni Akit Gazetesi’ndeki “Büyük Taarruz’u İsmet Paşa iki gün geciktirmiş” https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/buyuk-taarruzu-ismet-pasa-iki-gun-geciktirmis-50009.html başlıklı yazısında “Dün itibariyle 103. yıl dönümünü kutladığımız Büyük Taarruz’da yaşananlar maalesef bilgiye değil, retoriğe boğulmuş durumdadır. Elbette Yunan kuvvetlerinin beş günlük bir muharebeden sonra belinin kırılıp topraklarımızı terk etmek zorunda bırakılmasının tarihî önemi büyüktür.” diye yazmasına karşın, katıldığı bir tv programında, -lütfen tıklayın izleyin- https://www.youtube.com/watch?v=h-Idna-D9sY&ab_channel=AR%C5%9E%C4%B0VUNUTMAZ sözlerini eder!

Biliyorum, usunuza “Beni tefe koyarlar ama keşke Yunan galip gelseydi. Ne hilafet yıkılırdı. Ne şeriat yıkılırdı. Ne medreseler lağvedilirdi. Ne hocalar asılırdı. Hiç biri olmazdı” diyen fesli Kadir Mısıroğlu geldi.

 

Yukarıda sıraladıklarımdan yazacaklarımı öteledim, “2’inci Kadir Mısıroğlu rezaleti”ni enine boyuna, derinlemesine yazmaya hazırlanıyordum ki…

Televizyonlara, radyolara, internet basınına, sosyal sayfa ve hesaplara “son dakika haber” düştü:

İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi, 8 Ekim 2023’te yapılan İstanbul CHP Olağan İl Kongresini geçici olarak iptal etmiş, İl Başkanı Özgür Çelik’i, yönetimini görevden almış, Gürsel Tekin’i İl Başkanlığına kayyum atamış. https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/son-dakika-chp-istanbul-il-kongresi-iptal-edildi-2431610

 

“Birinci Yunancı”yla yarışan “2’inci Yunancı”yı da yazılmayacak yanına koydum.

 

12 Eylül faşist askeri darbeye, darbeyi yapan Kenan Evren ve General arkadaşlarına gittim.

Onlara darbeyi yaptıranlar da, emperyalist ABD ile emperyalist ABD’yi, dilediği gibi kullanan/oynatan emperyalist İngiltere idi!

Anımsayalım:

1970’li yıllarda CIA’nin Türkiye Şefi Paul Henze, 12 Eylül darbesini, ABD Başkanı Jimmy Carter’a Bizim çocuklar başardı” 

https://www.setav.org/bizim-cocuklar-basardinin-belgeleri sözcükleriyle haber vermişti.

 

Emperyalist ABD’nin “Bizim çocuklar” dediği “generaller”imizin yaptığı askeri darbeyle, 17 siyasi parti 9 Ekim 1981’de “ikinci bir emre kadar” kapatıldılar; 6 Eylül 1987’de yapılan halkoylamasıyla siyasi yasakların kalkması 75 bin oy ayırtla (farkla) kabul edildi.

İktidar partisi Anavatan Partisi’nin Genel Başkanı Başbakan Turgut Özal “kalkmaması”, Süleyman Demirel  “kalkması” için yoğun çalıştılar.

CHP’nin açılmasında Erol Tuncer’in emeği çoktur. https://www.sozcu.com.tr/kapatilan-chp-11-yil-sonra-boyle-acildi-wp7798173

Ama Tuncer’in emeğine Deniz Baykal konar.

 

O günlerde bir ayrıntı dikkatimi çekmişti:

Erol Tuncer, beraberindekiler, taban “Cumhuriyet Halk Partisi”nin, kendi adıyla açılmasında karar verirken, Süleyman Demirel, darbe öncesi Genel Başkanı olduğu “Adalet Partisi”ni, aynı adla açmak istemedi, “Doğru Yol Partisi”nde kararlılık gösterdi.

Neden “Adalet Partisi”ni istemediği konusunda güzel bir gerekçesi ve güzel bir tümcesi vardı ama anımsayamadım.

 

Yıllar sonra, CHP’nin, tüzük ve programı çok fena değiştirilerek, “öz”ünden uzaklaştırıldığına; merkez sağ, merkez sağın sağındaki siyasi partilerin CHP’yi “siyasetin şamar oğlanı” yapmalarına tanık oldum.

İşte o zaman Demirel’i anladım, için için “Keşke CHP, 9 Ekim 1981’de kapatıldıktan sonra ‘CHP’ olarak açılmasaydı” dedim.

Siyasi yolumuzu “Sosyaldemokrat Halkçı Parti” adıyla sürdürseydik.

CHP de yıpranmazdı, CHP’liler de…

 

Türkiye’yi gözlerine kestiren, Atatürk karşıtları emperyalistler ve onların yerel işbirlikçileri, Atatürk’e karşıt oldukları kadar, Atatürk’ün “CHP’sine” ve Atatürk’ün güvendiği, emanet ettiği “gençliğine” yaman karşıtlar!

Bundan, gençlerimize kıydılar, acımasız!

Bundan, CHP’mize saldırdılar, zehir zemberek sözler söylüyorlar!

 

CHP’ye, CHP ilkelerine ve CHP’lilere ihanet edenlerin başında –üzgünüm- Bülent Ecevit geliyor!

Askeri mahkemelerde “yalnız bırakıldığı”nı bahane ederek, çekti gitti, sağcılardan oluşturduğu kadrolarla “Demokratik Sol Parti”yi -Ben, “Demokratik Sağ Parti” diyorum- kurdu.

 

İstanbul 45’inci Asliye Hukuk Mahkemesi’nin “geçici ara kararı”yla İstanbul CHP İl Başkanına, İl Yönetimine, 196 Kurultay Delegesine el çektirdiği haberi okur okumaz ilk tepkim, OLACAK GÖRÜLMÜŞTÜR!.. ADIM ADIM “HEYBEDEKİ TURPUN BÜYÜYÜ”NE “CHP’NİN KAPATILMASI”NA!.. “SHP” SİYASİ YAŞAMA SOKULSUN!.. “BUNUN İÇİN HARAKETE GEÇİLSİN” DERİM!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1962859820463112412 oldu.

 

Uzatmayayım…

22 Ocak 2025 Çarşamba günlü ERDOĞAN’IN HEYBESİNDEKİ BÜYÜK TURPLARIN SON İKİSİ… https://bakikarakol.com/erdoganin-heybesindeki-buyuk-turplarin-son-ikisi/ başlıklı yazımın linkini vereyim.

Tıklayıp okumanız istemimi vurgulayarak, yazımı bitireyim…