Monthly Archives :

Ekim 2025

CHP’YE “TAM VE KESİN GEÇERSİZLİK (MUTLAK BUTLAN) DAVASI” AÇILMASININ NEDENLERİNDEN BİRİ!..

150 150 bakikarakol

Haberleri, köşe yazılarını günlük çoğunlukla okuduğum gazete sitelerinden biri de www.sözcu.com.tr’dir.

25 Ekim 2025 Cumartesi günlü, spotu “CHP’nin dün görülen kurultay davası kararı sonrası eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve ona yakın isimlerin nasıl bir yol izleyeceği merak edildi.” olan, “Kılıçdaroğlu için ‘yeni parti’ iddiası siyaseti karıştırdı” https://www.sozcu.com.tr/kilicdaroglu-icin-yeni-parti-iddiasi-siyaseti-karistirdi-p252475  başlıklı haberi okur okumaz, X hesabımdan ZURNANIN “ZIRT” DEDİĞİ YERE GELİNDİ!.. BÜTÜN UĞRAŞ, AMAÇ BUYDU!.. 29 EKİM 2025 ÇARŞAMBA GÜNÜ http://bakikarakol.com ÖZEL SİTEMDE AYRINTISINI YAZACAĞIM!.. https://x.com/BakiKarakol/status/1982063347752124427 yazdım, paylaştım.

Ayrıntı şu:

PKK terör örgütünün sahaya sürüldüğü günün başlangıcından öncesine kadar, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin “özgül ağırlık”lı seçmen tabanlarından “Kürt seçmen”in, CHP’den koparılması süreci başlatıldı.

Süreç öyle hızlı ilerledi ki, 7 Haziran 1990’da Fehmi Işıklar’ın Kurucu Genel Başkanlığında “Halkın Emek Partisi (HEP)” adında, Cumhuriyeti’mizin ilk Kürt siyasi partisi kuruldu. https://tr.wikipedia.org/wiki/Halk%C4%B1n_Emek_Partisi

CHP’nin ikinci “özgül ağırlık”li seçmen tabanı, “Alevi seçmen”di.

Bana göre, CHP’ye, Türkçe karşılığı “tam ve kesin geçersizlik” olan Arapça “Mutlak butlan davası” açılmasının nedenlerinde biri, CHP’nin “özgül ağırlık”lı seçmeni tanımını taşıyan “Alevi seçmen”i, CHP’den koparmak.

Bu proje, öncelikle Atatürk’e, Atatürk düşüncelerine, Atatürk Cumhuriyeti’ne, Atatürk Türkiyesi’ne, Atatürk’ün Cumhuriyet Halk Partisi’ne vb keskin düşman kesilen emperyalist İngiliz usu (aklı) idi.

CHP’yi şimdilik kapatmak değil, güçlü siyasi parti olmaktan çıkartıp etkileri altındaki sağ siyasi partilere “siyasi yem, malzeme” etmek, siyasi, ekonomik, ekin (kültür) vb çıkarları için çok daha uygundu, işlerine gelirdi.

 

Alevi seçmenin, Kürt seçmen kadar CHP’den kopacağını olası görmüyorum; 6’da 1 oranında belki…  

Ama…

K.K’cı (Kemal Kılıçdaroğlu’cu” troller bir uçtular, bir uçtular ki!..

Tanık olmuşsunuzdur.

 

O “uçan uçuk troller” bana; Türkiye Barolar Birliği’nin eski Başkanı, bir ara CHP Genel Başkanlığına soyunan, Danıştay’ın kuruluşunu 146’ıncu yıldönümündeki konuşmasını “uzun tuttuğu” ve “siyasi içerik”te konuştuğu için zamanın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la tartışı yaşayan https://www.haberler.com/politika/basbakan-in-tepkisiyle-karsilasan-feyzioglu-ndan-6009924-haberi/#google_vignette , CHP Genel Başkanlığına niyetlenen, şimdi AKP iktidarının Çekya Büyükelçisi Prof Dr. Metin Feyzioğlu’nun anneden dedesi, Prof. Dr. Tuhan Fevzioğlu’nun CHP’den kopuşunu, boynuz uçlar geriye içe kıvrılmış koç amblemli “Cumhuriyetçi Güven Partisi”ni anımsattı.     https://tr.wikipedia.org/wiki/Cumhuriyet%C3%A7i_G%C3%BCven_Partisi

Güven Partisi’ni ve Cumhuriyetçi Güven Partisi’ni uzun uzun anlatmayacağım; üst satırdaki linki tıklayıp okumanızı isteyeceğim.

Şundan:  

1966-1981 sürecinde yaşananlarla, günümüzde yaşananları karşılaştırmanız, çok sağlıklı sorgulama yapmanız ve doğruya uluşmanız, olacakları öngörmeniz, hazırlıklı olmanız için…

 

Ama…

K.K ne zaman ki; Nefes Gazetesi’nden Aytunç Erkin’e konuşup (27 Ekim 2025 Pazartesi), Erkin’in //Gazeteci Sinan Burhan, “CHP içerisinde Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyen il ve ilçe başkanları ile milletvekilleri, artık yeni bir yol ayrımına gelmiş gözüküyor. Bazı isimlerin ‘yeni parti kuralım’ önerisini Kılıçdaroğlu’nun kapısına getireceği iddia ediliyor” dedi.// anımsatmasına “Tümüyle palavra.” https://www.nefes.com.tr/yazarlar/aytunc-erkin/kemal-kilicdaroglu-yeni-parti-kuracak-iddiasiyla-ilgili-tek-cumle-kurdu-tumuyle-palavra-74416 diye yanıt verdi, “uçan uçuk troller” üzerlerinden giysileri alınmış çıplağa döndüler.

E eee, kolay değildi, siyasi umutlarını, geleceklerini K.K’ya bağlamışlardı!

K.K da, kendilerini yalanlamıştı; bir anlamda “yalancı” ilan etmişti.   

Kısa sürede dümeni, mahkemenin, İstanbul CHP İl Başkanlığı’na atadığı heyetin “İl Başkanı” sıfatlı başı G.T’ye (Gürsel Tekin’e) kırdılar.

 

K.K, trollerini “yalancı” ilan ederken, içten miydi, değil miydi?

Valla, içten olsa da, olmasa da bir anlamı, değeri yok; K.K, siyasi tarihimize “2’inci Turhan Feyzioğlu” olarak geçmiştir.

 

K.K’nın “uçan uçuk trolleri”, G.T’nin arkasında ne kadar dururlar?

Çok kısa dururlar, çünkü G.T’den “siyasi parti Genel Başkanı” olmaz.

G.T en son, 27 Ekim 2025 Pazartesi gecesi CCN Türk TV’de Ahmet Hakan’ın “Tarafsız Bölge Programı”na çıktı. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/eski-chp-milletvekili-gursel-tekin-cnn-turkte-tekin-chpde-yasananlari-tek-tek-anlatti-42998790

Aman Tanrım!..

Böyle biri, CHP’de nasıl siyasetçi, parti il başkanı, Genel Başkan  Yardımcısı, Genel Merkez yöneticisi, Milletvekili oldu?!

Bunun sorumlusu, suçlusu kim, kimler?!

 

Partide (CHP’de) ciddi bir sorun vardı ki, G.T ve gibileri yıllarca at koşturdular!

 

G.T, Pazartesi geceki CNN Türk TV canlı yayınında, “türban”ı, “başörtüsü” diye çarpıtarak, yutturmaya kalktı.

Bu uyanıklığı ile AKP’ye ve Cumhur İttifakı’nın diğer ortaklarına şirin görünmeye çalıştı, iletiler gönderdi.

Dahası…

“Türban”a, “başörtüsü” diyerek, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze hakaret ettiğinin ayırtında değil!

Atatürk, ülkesinde hiçbir zaman, Demokratik, Laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti topraklarında kadınların başörtüsüne karşı çıkmamış, yasak koymamış, engel koymamıştır; ama dincilerin “siyasi simge” yaptıkları “türban”a izin vermemiş, izin verilmemesini istemiştir, yasal düzenleme getirmiştir.

Sen ne gazel okursun G.T!

 

Kürtler gibi Alevilerin de siyasi partisi olur mu?

Olur.

Ancak…

Kürt siyasi partiler kadar tabanlı olmaz.

Küçük, cılız ve kısa yaşamlı olur.

Ve…

Tavandan, tabana kadar parti yönetimi, “CHP’ye azgın muhalefet, AKP’ye şirin muhalefet” siyasası (politikası) izleyecek.

Turhan Feyzioğlu’nun, önce “Güven Partisi”, sonra “Cumhuriyetçi Güven Partisi” yöneticileri gibi…

 

Bu arada…

Sözcü Gazetesi’nin, gerçekleri eğip bükmeden yazan yazarlarından, Emekli Tuğgeneral, Öğretim Üyesi, gerçek yurtsever, gerçek Atatürkçü Dr. Naim Babüroğlu’nun, 27 Ekim 2025 Pazartesi günlü “Cumhuriyet Düşmanları” başlıklı yazısını okumanızı ısrarla istiyorum.

Yazının linki:

https://www.sozcu.com.tr/cumhuriyet-dusmanlari-p252830   

 

 

BUGÜN, 102’İNCİ YILINDA BİLE AMANSIZ KARŞITLARININ KABUSU OLAN “DEMOKRATİK, LAİK CUMHURİYET”İMİZİN 102’İNCİ YILDÖNÜMÜNÜ  KUTLUYORUM, KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZÜ, ARKADAŞLARINI SAYGIYLA ANIYORUM!..

NE MUTLU BÖYLE BİR GEÇMİŞİMİZ, NE MUTLU BÖYLE BİR GEÇMİŞİMİZDEKİLER VAR!

NE MUTLU!

NE MUTLU!..

ŞU OLUP BİTENLER, EMPERYALİST İNGİLİZ AKLI!..

150 150 bakikarakol

Sözcü Gazetesi yazarlarından…

Necati Doğru’nun “Amerikalı Trump sanki Türkiye’nin Cumhurbaşkanı!” başlıklı 15 Ekin 2025 Çarşamba https://www.sozcu.com.tr/amerikali-trump-sanki-turkiye-nin-cumhurbaskani-p246929 *

Naim Babüroğlu’nun “Filistin yok olmuştur” başlıklı 18 Ekim 2025 Cumartesi https://www.sozcu.com.tr/filistin-yok-olmustur-p248021 **

Ve gene Naim Babüroğlu’nun “En Amerikan yanlısı ülke” başlıklı 20 Ekim 2025 Pazartesi https://www.sozcu.com.tr/en-amerikan-yanlisi-ulke-p248611 ***

… günlü yazılarını, linkleri tıklayarak okumanızı isteyeceğim.

Özellikle…

Irkçı milliyetçi Kürt siyasilerin, seçmenlerin; “Türk-İslam”cı milliyetçi, sağ siyasilerin; dinci-tarikatçı-cemaatlerin; dinci-tarikatçı-cemaatçi siyasilerin ve bunların peşlerine takılanların dikkatlice birkaç kere okumalarını ısrarla isteyeceğim.

Çünkü…

Okuduklarında, gerçek patronlarının kim, sırtlarını hep sıvazlayan, Müslüman coğrafyada, ortaçağ karanlığının olmazsa olmazı “Kilise yönetimi” benzeri yönetimi gerçekleştirme özlemiyle yanıp tutuşan emperyalist İngiltere’dir!

İngiltere, dünyaya yeni biçim verme işiyle görevlendirilen “kaçık” Başkan Trump’ın da patronu!

Bilen bilir, bilmeyen için yazayım:

Amerika kıtasında Kızılderili’leri yok etme, devşirmelerle “Amerika Birleşik Devleri (ABD)” bile, emperyalist İngiltere’nin planı, projesi!

Var edip palazlandırdığı emperyalist ABD ile şimdilerde dipten dibe vuruşuyor!

Gazze’de “soykırım” yapan, Müslüman ülkelerin askeri alanda baş edemedikleri, ABD kontrolünde, desteğinde görülen/bilinen İsrail yönetimi de emperyalist İngiltere ürünü!

Emperyalist ABD, her alanda, emperyalist İngiltere’nin vitrini, ön gücü, vurucu timi!

“Ve Trump, sanki Türkiye’nin de cumhurbaşkanı kendisiymiş gibi konuşup şu cümleleri söyledi: Bu bölgede tüm halkların gurur duyacağı bir miras inşa edeceğiz. Yeni dostluk, işbirliği ve ticaret bağları kurulacak. Tel Aviv, Dubayi’ye; Hayfa, Beyrut’a; Kudüs Şam’a bağlanacak. Ve İsrail’den Mısır’a, Suudi Arabistan’dan Katar’a, Hindistan’dan Pakistan’a, Endonezya’den Irak’a, Suriye’den Bahreyn’e, Birleşik Arap Emirlikleri’nden Umman’a, Ermenistan’dan Azerbaycan’a, Türkiye’den Ürdün’e kadar bir bağ kurulacak.” diye Necati Doğru’nun yazdıkları da, Çanakkale’de kendisine, Anadolu’da fişfiklediği Yunan’a ve gene kendisine tattırdığımız yenilgilerin kini, öfkesi, intikamı ile yanıp tutuşan, düşman kesilen emperyalist İngiltere’nin planlaması, projelendirmesi!

Lütfen abarttığımı düşünmeyin; tarihi gerçekler bu doğrultuda.

Son olarak Gazze’de denedikleri ve yaşama geçirdiklerini 1900’lerin başlarında Doğu’da Ermenilerle, Kıbrıs’ta Rumlarla denediler, sonuç alamadılar; ama zamana bıraktılar; en zayıf anda harekete geçecekler!

Şimdi, Anadolu’nun güneydoğusundaki Kürtlerle iş tutuyorlar, onları ayartıyorlar.

Onlar da kanmışlar.

Görünürde sahada emperyalist ABD olsa da, işin asıl sahibi, yönlendiricisi emperyalist İngiltere!

Anadolu halkı “İngiliz aklı” diye çok doğru tanımlama yapmış.

Bu “akıl”da; her yönlü, her açılı, her ayrıntılı, kısa-orta-uzun süreli düşünme, planlama, hareket etme/ettirme yanında her şeytanlık, her küstahlık, kalleşlik, hainlik, gaddarlık, zalimlik vb var!

Üzgünüm!..

Böylesi bir düşmanımız ve onun bir işaretiyle anında organize olacak aparat saldırganları var!

Türkiye’yi, Osmanlı gibi “hasta adam” yaptıkları an, 1’incisinde başaramadıklarını, 2’incisinde başarmak için sinsice beklemededir!

2’inci Sevr’le, Cennet Türkiye’mizi ve bizi parçalamanın çalışmalarındadır!

 

Böyle bir tehlike varken…

Tanrı aşkına, neyle/nelerle uğraşıyor, zaman tüketiyoruz!

 

Hangi birini yazsam!

O kadar çok ki!

Birini dahi yazmaya yüreğim kaldırmıyor!

 

Yurt sevgisi, halk sevgisi, insan sevgisi, insanlık sevgisi, barış sevgisi, kardeşlik sevgisi, özgürlük sevgisi, ortak yaşam sevgisi, ortak paylaşım sevgisi, hak-hukuk-adalet sevgisi vb bambaşka bir sevgi, sevgilerin hası, sevgilerin başı!

Bunlardan birinin eksikliği zulümdür, yaşamı zehir eder!

 

Zor günlerden geçiyoruz!

Neden, niçin zor günlerden geçtiğimizi biliyoruz.

Çarenin de, “dünya lideri Kemal Atatürk düşünceleri, yolu” olduğunu biliyoruz!

Ne mutlu!

Öyleyse…

Yapılması gerekenleri yapalım!

2’inci, 3’üncü kere “İngiliz aklı”nın öz sahibi “İngiliz emperyalistler”ini ve onların işbirlikçilerini bir kere yine yenelim!..

 

Anımsayacaksınız:           

“Gülerken ısıran, ısırırken gülen” diye bir tanımda bulunmuştum.

“İngiliz aklı” tam da bu!

İngilizler emperyalistleri tam da bu usla (akılla) dünyayı yönetiyorlar!

Yani…

Veya kısaca…

Şu olup bitenler, emperyalist İngiliz aklı!

Nokta!..

 

 

    * https://www.sozcu.com.tr/amerikali-trump-sanki-turkiye-nin-cumhurbaskani-p246929

  ** https://www.sozcu.com.tr/filistin-yok-olmustur-p248021

*** https://www.sozcu.com.tr/en-amerikan-yanlisi-ulke-p248611

ESKİDEN HALK ANLATAMIYORDU, SAĞ SİYASİLER ANLATIYORDU; ŞİMDİ HALK ANLATIYOR, SOL SİYASİLER ANLATAMIYOR!..

150 150 bakikarakol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Pazar (12 Ekim 2025) günü, Belçika’nın Başkenti Bürüksel’deki ilk yurtdışı mitinginde https://chp.org.tr/haberler/cumhuriyet-halk-partisi-genel-baskani-ozgur-ozel-brukseldeki-kalabalik-turkiyedeki-milyonlarin-yuregini-isitiyor; dün de (14 Ekim 2025 Salı) Kamutay’daki (TBMM’deki) parti grup toplantısında https://chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-chp-geliyor-tam-bagimsiz-turkiye-geliyor-trumptan-da-bagimsiz-netanyahudan-da-bagimsiz, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden söz etmemede, yerine “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”i getireceklerinin sözünü vermemede…

İnsan ve insanlık, özellikle de Müslüman ve Türk düşmanı emperyalist ABD’nin 45-47’inci “kaçık” Başkanı Donald Trump, son olarak önceki gün (13 Ekim 2025 Pazartesi), AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı “Yumuşak başlı insanlardan çok, sert insanları seviyorum. Nedenini bilmiyorum. Sanırım bu bir kişilik sorunu. Ama Türkiye’den gelen bu beyefendi, aslında dünyanın en güçlü ordularından birine sahip. Bu ordunun gücü, onun söylediğinden çok daha fazla. Son zamanlardaki bazı çatışmalara bakarsanız, o en üstteydi, kazanıyordu ve kazandı da. Hiçbir övgü istemiyor, hiçbir şey istemiyor. Sadece rahat bırakılmak istiyor. O sert bir adam ama benim arkadaşım. Ona ihtiyacım olduğunda her zaman yanımda oldu. Bu yüzden, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkür etmek istiyorum.”  

https://www.cumhuriyet.com.tr/dunya/son-dakika-gozler-gazze-icin-kritik-zirvede-misir-da-baris-zirvesi-basladi-2443362 tümcelerle övgüde…  

“Kararlılık” sergiledi.

İki konu için “Bu kadar” diyor, kaç zamandır yazmayı ertelediğim “ana konu”ya –gündem ne olursa olsun- geçiyorum.

 

Yerli ve yabancılara –hele de yabancılara- verilen “Maden arama izinleri” ve sonrasında vahşice yapılan doğa katliamlarını, toprak sahipleri köylülerimizi, onların direnişlerini, Jandarma ve özel güvenlik görevlileriyle mücadele etmelerini –geçenlerde yaşamını yitiren yaşlı ninenin sökülmemesi/kesilmemesi için zeytin ağacına sarılmasını- üzüntüyle izlerken, geçmişte yaşanan iki olayı anımsadım.

Biriyle başlayayım:

1977 yılında, şimdi aramızda olmayan, oyuncu, yönetmen rahmetli Yaşar Güner anlatmıştı.

Özetle:

Demokrat Parti (DP) iktidarında, şu düşman emperyalist ABD ile bir anlaşma yapılıyor.

Anlaşmaya göre, Türkiye, Ege’de yetişen kaliteli zeytinlerden elde edilen “zeytinyağı”nı, emperyalist ABD’ye; emperyalist ABD de bunun karşılığında Türkiye’ye “nebati yağ” verecekti.

Zeytinyağı sıvı, ısıda erime derecesi sıfır; nebati yağ katı, ısıda erime derecesi yüksek, en az 40 derece ve üzeri.

En az 40 derece ateşte eriyen nebati yağ, normal ısı derecesi 36,5-37 olan insan vücuduna, yemeklerle girdikten bir süre sonra, 2,5-3 derecelik ayırtla (farkla) donmaya başlar.

Bu da, damar tıkanıklıklarına neden olur.

Damar tıkanıklığı, en başta kalp ve beyin damarlarını tıkar.

Damar tıkanıklığı felce, sakat kalmaya ve ölüme yol açar.

Amansız hastalıklar öncesinde, sağlıklı düşünmeyi, konuşmayı, hareket etmeyi ciddi biçimde olumsuz etkiler.

“Zeytinyağı”nda böyle bir sonuç/durum yok.

Zeytinyağının insan vücuduna zararı değil, yararı var.

Emperyalistler, böyle düşünür, planlarlar, uygularlar; Türkiye ve Türkiye gibi ülkelerin halklarını böyle sağlıksız ederler.

Ederken de soyarlar!

Yaşar Güner ışıklar içinde uyusun.

 

İkincisine geleyim:

Köylümüz toprağını, toprak üstü madenini (ağacını, zeytinini, meyvesini, sebzesini, yeşilini) sahiplenip korurken, “devletin Jandarması” ve madencinin “özel güvenliği” ile karşı karşı geliyor, dişe diş mücadele ediyor; engelleniyor, örseleniyor, tartaklanıyor, yerlerde süründürülüyor…

Ama…

Gene de direniyor.

Bu bana, uzun yıllar, siyasi malzeme yapılarak anlatılanları anımsattı.

Sizlerden anımsayanlarınız da olacaktır.

Efendim; tek parti (CHP) döneminde, CHP Genel Başkanı İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, aynı zamanda “Yürtme”nin başı.

(Şimdiki gibi.)  

O dönem, “vergi veya kamu alacağını toplayan görevli”ler vardı, onlara  “tahsildar” denirdi.

(Günümüzde de var.)  

“Kamu alacağı vergiler”i köylüden almakta güçlük gördüklerinde, köylere Jandarma birlikleriyle giderlerdi.

Denirdi ki, “İnönü döneminde, tahsildar, köye, köylünün kapısına 5-10  jandarmayla gelirdi. Alacağına karşılık, ahırdan büyük, küçükbaş hayvanını, harmandan atını, öküzünü, ambardan arpasını, buğdayını Jandarma dipçiği ile alır, giderdi.”

(Şimdi benzeri olmuyor mu?)

Jandarma zoruyla alınma olayı, toplum hazır olmadığı halde “Çoğulcu Parti Sistemi”ne geçildikten (1946), 2 binlerin başlarına kadar –siyasi amaçlı- öyle bir anlatıldı ki (arada bir de olsa hala anlatılır), kazanan DP, DP’den sonra da DP çizgisindeki sağ siyasi partiler ve sağ uçtaki ırkçı, dinci siyasi partiler oldu.

Günümüzde benzerleri yaşanıyor.

Ama…

CHP ve sol partiler anlatamıyor!

 

Eskiden halk anlatamıyordu, sağ siyasiler anlatıyordu; şimdi halk anlatıyor, sol siyasiler anlatamıyor!

Yaman çelişki.

Yaman çelişkiler o kadar çok ki!

 

CHP ve sol siyasi partilerin yönetimlerinin, şu “yaman çelişkiler”i halka anlatması, “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”i dilinden düşürmemesi gerekir.

 

Bir CHP’li olarak, söylemek, önermek benden…

UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” İLE TÜRKİYE’NİN VE TÜRK HALKININ AYDINLIK GELECEĞİ YOKTUR!..

150 150 bakikarakol

CHP’nin, Bolu’da miting yapmasının ardında kampa girecek olması beni umutlandırdı.

4 Ekim 2025 Cumartesi geldi, çattı.

Genel Başkan Özgür Özel, Bolu Büyük Abant Otel’de düzenlenen “Kamutay (TBMM) Grubu Çalışma ve Değerlendirme Toplantısı”nın açış konuşmasını yaptı. https://chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-ulkenin-yarinlarini-tek-adamin-alip-kacmasina-demokrasiyi-goturmesine-zin-vermeyecegiz

Canlı izleyemedim; yazılı metinden okudum.

 

“Beklediğim” yoktu.

 

“Kapanış”ta olacağını düşündüm.

 

Kamp, bir gün sonra (5 Ekim 2025 Pazar) sona erdi.

Bilgilendirici açıklamaları Parti Sözcüsü Deniz Yücel yapardı; bu kez yapmadı, Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır basının karşısına çıktı.

 

Başarır’ın ne açıklamaları, ne de gazetecilerin sorularına verdiği yanıtları https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/chp-nin-bolu-kampi-sona-erdi-iki-seyden-kurtulmamiz-lazim-2440925 beni zerre bilgilendirmedi.

 

“Beklediğim” burada da yoktu.

 

Hayal kırıklığına uğramıştım.

 

Salı günü (7 Ekim 2025) Özgür Özel’in Kamutay Grup Toplantısında yapacağı konuşmaya kadar “sabırlı olma”yı usuma koydum.

 

Dün Salı’ydı.

Özgür Özel bir saati aşkın konuştu. https://chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-basta-beyaz-ve-ak-toroslar-olmak-uzere-ceteleri-dagitacak-adalet-dagitilmasinin-onunu-acacagiz

Dolu ve güzel konuştu; salondakileri sık sık ayağa kaldırdı, dakikalarca alkış aldı.

 

Benim “Beklediğim” gene yoktu.

 

Neden?!

 

Oysa…

10 gün önce kendisinin de katılıp konuşma yaptığı, Muğla Menteşe ilçesindeki yüksek katılımlı “Toprağımızı vermiyoruz” mitingini  https://www.birgun.net/haber/mugla-da-kitlesel-miting-topragimizi-vermiyoruz-657009

1950’lerde Menderes Hükümeti ile emperyalist ABD arasında imzalanan “Zeytin Yağı Anlaşması”nı…

Ve…

“Köylüye geçmişte yaşatılanlarının benzerinin günümüzde de yaşatıldığı”nı yazacaktım, “CHP’de umutlanıp beklediğim” öncelik aldı.

 

Onlar neydi?

Şuydu:

1-Bugün yaşadığımız sorunların, sıkıntıların ana kaynaklarından biri olan ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin halka bıkıp usanmadan anlatılması…

2-Bu ucube sistemden kurtulmanın tek seçeneği “seçim ve oy”; yerine de ülkemize ve halkımıza en uygun yönetim biçiminin “Demokratik, Laik, Parlamenter Sistem” olduğunun vurgulanıp sözünün verilmesiydi.  

 

Ama…

Her nedense, CHP Genel Başkanı, yönetimi, Milletvekilleri, il, ilçe başkanları, üyeleri ağızlarına almadılar, almıyorlar!

Neden?!

Bir korku mu var?!

Bir anlaşma mı var?!

 

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile Türkiye’nin ve Türk halkının aydınlık geleceği yoktur!

 

Türk halkının bu ulusal gerçeği bilmesi en doğal hakkı değil midir?

 

Hakkıysa, bu halkan, hangi nedenlerden ötürü yoksun?

 

Dünya lideri Kemal Atatürk düşünceleri, devrim ve ilkeleri ışığında halktan, ülkeden, demokratik laik Cumhuriyet’ten, demokratik laik parlamenter sistemden, elerkiden (demokrasiden), “yurtta barış, dünyada barış”tan yana siyasa/politika yapan siyaset ve devlet insanları neden daha ayırtlı (farklı) duyarlı davranmazlar, kafalardaki soruları yanıtsız bırakırlar, halkı bilgilendirmezler?

Kendilerini bir sorgulasınlar.

 

En başta da CHP işte bunu yaşama geçirmeli, başarılı olmalı…

TRUMP “SİYASET VE DEVLET ADAMI” DEĞİL “VAHŞİ İŞ İNSANI”!..

150 150 bakikarakol

İnsan-insanlık, emek-emekçi, Türkiye-Türk halkı, İslam-Müslüman halk, barış-kardeşlik-özgürlük vb düşmanı emperyalist İngiltere’den sonra gelen emperyalist ABD’nin 45 ve 47’inci “kaçık” Başkanı Donald Trump’ın Dışişleri Bakanı Marco Rubio da, Trump gibi siyaset ve devlet adamlığından, diplomatlıktan çok uzak, sözünü bilmez bir kaçık!

“… sözünü bilmez, kaçık” olmazsa, “Bu diğer ülkelerin hepsi –bu arada Türkiye de dahil– bizim işin içinde olmamız için adeta yalvarıyorlar. İstiyorlar ki biz dahil olalım. Bakın, insanlar çıkıp istedikleri şeyleri söyleyebilir, ama iş bir şeyin yapılmasına geldiğinde Beyaz Saray’a geliyorlar… Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hafta Beyaz Saray’a gelerek başkanla görüşecek. Hepsi Beyaz Saray’a geliyor, hepsi Başkan Trump’la konuşmak istiyor, hepsi Trump’ın meseleyi çözmesini istiyor.” https://www.tv5.com.tr/abd-disisleri-bakanindan-cumhurbaskani-erdoganin-trumpa-yonelik-soylemlerine-cevap sözlerini eder mi?!

 

İnşaatçı “kaçık” Başkan Trump’ın, Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilci’si –emlakçı- Tom Barrakc, Rubio’dan geri kalan değil!

O da çıktı, “(Erdoğan) 71 yaşına geldi. (Türkiye) bir demokrasi ama otoriter gibi. Başkan Trump dahice bir şekilde ‘çözüm olarak ona meşruiyet vermeliyim’ dedi. Şu an bu oluyor. Bence bunun sonucunda büyük değişiklikler göreceksiniz.” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/buyukelci-tom-barrack-dan-dikkat-ceken-cikis-trump-erdogan-a-mesruiyet-verecekmis-2438212 tümcelerini kustu!

 

Derken…

Rump’la, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’ın Oval Ofis’nde bir araya geldiler.

Rump, Erdoğan’ı sağına aldı, heyetleri de karşılıklı yan yana oturttu. https://www.nefes.com.tr/erdogani-beyaz-sarayda-agirlayan-trump-yaptirimlari-hemen-kaldirabiliriz-65630

İlk konuşan Trump’tı:

“Uzun zamandır dostuz. 4 yıl boyunca ben sürgündeyken, adaletsizce ve biliyorsunuz, hileli bir seçim sonrasında sürgündeyken de dosttuk. O, hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir. Çok saygı duyulan bir insan ülkesinde. Avrupa’nın tamamında, dünyanın tamamında. Muazzam bir askeri güç inşa etti. Ekipmanlarımızı sıklıkla kullanıyorlar. Kendisini Beyaz Saray’da misafir etmek çok önemli. Ticareti daha da arttıracağız. F-16, F-35 almak istiyorlar, bununla ilgili konuşacağız. Çok enteresan birkaç saat geçireceğiz. Bu adama çok büyük saygım var. Rahip Brunson’ı serbest bıraktı. 35 yıllığına hapse atılmıştı. Cumhurbaşkanı’nı aradım ve kendisini serbest bıraktı.”

Trump için “İş insanı” demek çok yanlış olur, “Trump vahşi bir iş insanı” denilmeli!

Trum aynı zamanda, Gazze’de soykırım yapan İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’yu maşa yapıp evire çevire kullanan bir “katil”!

Hem de “baş katil”!

Hitler bile eline su dökemez!

Emperyalist ABD, böyle bir “saygısız”ı ve ekibini iktidara taşıdığı için, giderek azalan saygınlığını hızla bitiriyor, “Özgür dünya” imajını, algısını yerle bir ediyor!

Emperyalist ABD, Trum’la, Trump yönetimiyle, ana emperyalist İngiltere’nin 1900’lerin başlarındaki çöküşün benzerini yaşıyor.

 

Trump’ın pek uzun olmayan konuşmasının ardından Erdoğan da kısa konuştu:

“Türkiye Amerika ilişkilerinde farklı bir süreci yaşıyoruz. Kendilerinin de ifade ettiği gibi gerek F-35 gerek F-16 konusu, gerekse Halk Bankası ile aramızdaki ilişkiler konusunu aramızda görüşme fırsatı bulacağımıza inanıyorum. Birlikte el ele bölgedeki sıkıntıları aşacağımıza da inanıyorum.

Heybeliada Okulu ile ilgili üzerimize ne düşerse biz onu zaten yapmaya hazırız. Dönünce de Sayın Bartholomeos ile bu konuyu görüşme fırsatı bulacağım.”

 

Konuşmaların bitiminde, basın mensuplarının sorularına geçildi.

 

O da ne!

Organize edilmiş gibi, sorular, tek Tump’a soruldu.

 

Trump, soruların bazılarının yanıtında “Cumhurbaşkanı Erdoğan her ikisi (Putin-Zelenskiy) tarafından da çok saygı görüyor. Herkes Erdoğan’a saygı duyuyor. Ben de öyle. Kendisinin Rusya-Ukrayna Savaşı’nda büyük bir etkisi olabilir ama tarafsız kalmayı tercih ediyor. (…) Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de eski lideri devirme mücadelesindeki başarıdan sorumlu olan kişidir. (Suriye’ye) Yaptırımları kaldırdım. (Suriye’deki) Zaferin sorumlusu Erdoğan’dı. Bu Türkiye için bir zaferdi. Erdoğan’ın isteği üzerine yaptırımları kaldırdım. Suriye’ye fırsat vermeliyiz.” diyor.

Bu kadarla kalmıyor…

Erdoğan kalkarken, koltuğu iki eliyle geri çekiyor. https://x.com/BakiKarakol/status/1971654908878508267

Linki tıkladığınızda, karşınıza çıkacak fotoğrafa iyi bakın; sonra da şu linki https://www.hurriyet.com.tr/video/trumptan-cumhurbaskani-erdogana-sandalye-jesti-42961925 tıklayın, videonun baş kısmını dikkatlice izleyin.

Trump, Erdoğan’ın üzerinden kalktığı koltuğu, bir “hizmetli” gibi geri çekmekle yetinmiyor, Erdoğan’a iki koltuk arasından yol açıyor.

Belli ki, koltuğu çekerken de, yol açarken de, Türkiye’ye ve dünya ülkelerine bir ileti (mesajı verme peşindeydi.

Neydi o ileti?!

“Güç bende… Meşruiyetiniz de… Dediklerimi yaparsanız…” içerikli miydi?!

Şunu belirtmeliyim:

Trump’ın bu davranışı yalnız Erdoğan’a özgü değil, kimi başka ülkelerin Cumhurbaşkanlarına, Başkanlarına, Başbakanlarına da yapmıştır.

“Vahşi iş anlayışı” işte!

 

Erdoğan’dan, Birleşmiş Milletler’deki gibi bu süreçte de “gürleme”si beklenirdi.

Gürlemedi.

Trump’ın “100 Milyar Dolarlık Ticareti”ne –Türkiye için, Türk halkı için çok büyük para- imza attı.

Türkiye’nın zorunlu dışalım gereksinimleri olabilir; o zaman, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanmış “bürokrat” Vedat Işıkhan çıkıp “Çok şükür emeklilerin maaşını zor koşulda olsak da ödüyoruz” https://www.korkusuz.com.tr/calisma-ve-sosyal-guvenlik-bakani-isikhan-in-tepki-ceken-emekli-maasi-aciklamasi-p37904 demeyecek.    

 

Bu arada…

Türkiye’nin 1’inci siyasi partisi CHP Parti Meclisi, bugün (1 Ekim 2025 Çarşamba) Kamutay’ın (TBMM’nin) 28’inci Dönem 4’üncü Yasama Yılı açılışna katılmama kararı aldı. https://www.sozcu.com.tr/chp-den-dikkat-ceken-erdogan-karari-p231702

Gerekçelerden biri de “Böyle bir siyasi ortamda biz Cumhurbaşkanı’nı Meclis açılışında ne oturarak ne de ayakta karşılamayız. Zira bizim nezdimizde meşruiyetini yitirmiştir. Bizim 47 yıl gösterdiğimiz sabrı onlar 47 gün dahi gösteremediler. O yüzden Meclis açılışında kendisini ne karşılayacağız ne de uğurlayacağız.” biçiminde açıklandı.

Ancak…

CHP yönetimine, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni anımsatmak; ucube sistemin ne olup ne olmadığını her gün gündemde tutmak; sistemin, yaşanan sorunların ana kaynaklarından biri olduğunu her yerde, her zaman herkese anlatmak gerektiğini vurgulamak isterim…