13 insanımızın yaklaşık 6 yıl, emperyalist tetikçisi PKK terör örgütü elinde “rehin” tutulmasına, onca yıl hiçbir şey yapılmamasına, yapıldıysa da “kurtarılmaları” yönünde sonuç alınamamasına, en son “şehit edilmesi”ne çok üzüldüm!
Bir o kadar da, Silahlı Kuvvetleri’mizin ve başka güvenlik güçlerimizin, şanlı tarihlerinde böyle bir “başarısızlık” olayını yaşamalarına!..
Siyasi kadroların kılı kırk yaracak siyasalar geliştirememelerine, diplomatik kanalları, yolları devreye sokamamalarına, bir Türk halkına böyle bir “son” yaşatmalarına ve ulusal yas ilan etmemelerine, ama siyasi malzeme yapmalarına ne kadar çok üzüldüğümü de belirtmeliyim!
Bedenimde “kötü huylu ur” gibi gezinip duran “üzüntüm” ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun -PKK terör örgütünün başını kastederek- “Murat Karayılan’ı yakalayıp bin parçaya bölmezsek, bu millet ve şehitlerimiz yüzümüze tükürsün” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/soylu-murat-karayilani-yakalayip-bin-parcaya-bolmezsek-bu-millet-yuzumuze-tukursun-1813702 demesi, kafama mıh gibi saplandı.
Ve…
Beni çok yönlü düşündürdü.
Değil Karayılan, tamamı için; dahası, PKK terör örgütünün kökten yok edileceğinin sözünün verilmesin ve sözde kalmamasını, harfiyen yerine getirilmesini çok isterim!
“Böyle bir sonuç, ülkemizin, halkımızın, bölgemizin ve dinimizin düşmanı emperyalistlerin ve o emperyalistlerin yerel işbirlikçilerinin yenilmesi” demektir!
Çok da mutlu olacağım, mutluluk duyacağım olaydır!
Ancak…
Söylu’nun o sözü, “siyaset” için söylediğini sezinliyorum!
Önce…
Bin parçaya niye bölüyorsunuz?!
Canlı yakalayın.
Uluslararası yargının da gözleminde yargılayın, mahkum olsun.
“Bin parçaya bölmek” sonraya kalsın.
Zaten Karayılan ve takımı, Türk halkının ve terör karşıtı dünya halklarının vicdanlarında bin parçaya bölünmüş!
Ya Karayılan yakalanmazsa, bin parçaya bölünmezse, hadi “millet”i geçtim, şehitlerimiz, yüzlerine nasıl tükürecekler?!
Soylu “Şehitlerimiz” yerine “şehit yakınları…” deseydi daha gerçekçi, inandırıcı olurdu.
Şöyle de düşünüyorum:
Soylu yoksa “bir dileği” değil, “bir olacağı” mı vurguluyor?
Çok zor!
Ama…
Neden olmasın?!
Varsayalım, emperyalistlere karşın o “çok zor” başarıldı, Karayılan yakalandı ve bin parçaya bölündü…
Bu siyasi kadro ve bu siyasi kadronun iktidarı işte o zaman Türkiye’de güven tazeler, Türkiye dışında şaşkınlık yaratır, saygınlık kazanır.
PKK terör örgütünün İmralı’da tutuklu başı Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesini, 99 seçimlerinden merhum Bülent Ecevit’in Demokratik Sol Partisi (DSP)’nin yüzde 21 oyla 1’inci parti çıkması, iktidar olması anımsanacaktır.
O tarihte Abdullah Öcalan’ı veren emperyalistler, bu defa Murat Karayılan’ı verirler mi?!
“Vermezler” diye düşünüyorum.
Emperyalistlere karşın, Karayılan yakalanıp Türkiye’ye getirilebilir mi?!
Ne çok isterim!
Ne çok sevinir, mutlu olurum!
Ama…
Zor!
Sonu büyük savaş!
Kaygım bu!..
Yorum Yaz