Önceki gün (3 Kasım 2021 Çarşamba) Yozgat’ta muhtarlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya gelen partim CHP’min başındaki “adı lazım değil”i televizyonda canlı yayında izlerken, ettiği bir tümce, beni aldı, 27 yıl 3 ay 11 gün geriye, yani 25 Temmuz 1994’e götürdü.
Çanakkale’nin Trakya yakasındaki, Çanakkale Şehitliklerinin de bulunduğu Gelibolu ilçesinde orman yangını çıkmıştı, 57 saat sürmüş, 2 bin hektarlık orman alanı yanmıştı.
Yangın söndürme çalışmalarında, Çanakkale Orman Bölge Müdürü Talat Göktepe şehit düşmüştü.
(Işıklar içinde uyusun.)
Yangından Şehitlikler de ciddi biçimde etkilenmişti.
Cumhurbaşkanı merhum Süleyman Demirel, Başbakan DYP Genel Başkanı Tansu Çillerdi.
“Gelibolu Yardımadası Organ Yangını” diye resmi kayıtlarına geçen yangından, yanılmıyorsam bir hafta 10 gün sonra, Başbakan Çiller’in, yangın bölgesine gideceği, incelemelerde bulunacağı haberi, gazetelerin Yazıişleri Müdürlerine bildirildi.
O yıllarda, Rahmi Turan yönetimindeki Meydan Gazetesi’nde çalışıyorum.
Haber Müdürüm rahmetli Behiç Kılıç –ışıklar içinde uyusun-, Başbakan Çiller’in, Gelibolu gezisini benim izlememi istedi.
Başbakanlığa, adım bildirilmişti.
Gün geldi çattı.
12 gazeteci bir helikoptere bindik, Başbakan Çiller’in helikopterinin ardından kalktık, yola koyulduk.
Uzatmayayım…
Başbakan Çiller, helikopterlerin indiği alanın yakınlarında toplanan Gelibolululara bir konuşma yaptı.
Sözlerini bitirirken, “Sevgili Gelibolular, Şehitlikleri ziyaretimden sonra, karşıya, Çanakkale’ye geçeceğim; şehidimiz, Orman Bölge Müdürümüz Sayın Talat Göktepe’yi evinde ziyaret edeceğim, taziyede bulunacağım” tümcesini etti.
Ünlü işadamı merhum –ışıklar içinde uyusun- İbrahim Bodur’la göz göze geldik.
Elleri önünde kenetli Bodur dişlerini sıktı, başını “Olmadı” anlamında hafifçe sağa sola salladıktan sonra öne eğdi.
Başbakan Çiller’in kırdığı potu ayırt (fark) ettiğinizi hissediyorum.
Benzerini…
Önceki gün “adı lazım değil”, görkemli karşılandığı Yozgat’ta yaptı.
“Sizlerin oylarıyla inşallah iktidar olduğumuzda ilk bir hafta içinde yapacaklarımızı size söyleyeyim” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-lideri-kilicdaroglu-yozgat-muhtarlar-stk-temsilcileri-ve-kanaat-onderleri-bulusmasinda-konustu dedi, sıraladı.
Sıraladıklarından birini şu tümceyle anlattı:
“Beşiktaş’taki terör saldırısında, 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybeden ve vatandaşın şehitlerimize ve yakınlarına ödenmesi için ödediği paraları ilk bir hafta içinde şehitlerimize ve gazilerimize dağıtacağız, haklarını teslim edeceğiz.”
… vatandaşın şehitlerimize ve yakınlarına ödenmesi için ödediği paraları ilk bir hafta içinde gazilerimize dağıtılmasını anladık.
Şehitlerimize nasıl dağıtacak?!
Gazilerimiz yaşıyorlar, şehitlerimiz yaşamıyorlar ki!
Orman yangını şehidi Talat Göktepe’yi evinde ziyaret eden, ona taziyede bulunan Çiller’in dikkatsizliğinden, ağzına geleni söylemesinden, söylemeden önce söyleyeceğini düşünmemesinden, gaf yapmasından ne ayırtı var?!
“Adı lazım değil”deki dikkatsizliğin benzerini, aynı gün (3 Ekim 2021 Çarşamba) partisinin grup toplantısında “Sayın Bahçeli ile Sayın Öcalan arasındaki mektup arkadaşlığını zaten biliyorduk da, Sayın Soylu’nun da bu sistemin paydaşı olduğunu bu olayla öğrenmiş olduk.” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/meral-aksener-hdpyi-pkknin-yaninda-konumlandiriyorum-6745865/ diyerek, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de yaptı!
Gerçi, gelen uyarı notuyla “Az önce konuşurken ‘Sayın Öcalan’ demişim. Sizden ve milletimden özür dilerim. Aklımın ucundan geçmez bebek katiline sayın demek” sözünü ederek, yanlışını düzeltmeye/gidermeye çalıştı.
Ama…
Ok yaydan çıkmıştı!
Bir ulusun yazgısında söz sahibi olan, olacak, en başta siyasiler olmak kaydıyla, herkesin, ağzından çıkacak her sözcüğe, atacağı her adıma çok dikkat etmesi gerekir.
Etmezse…
Ulusuna, onarımı yılları alacak çok büyük zararlar verir!
Bırakın…
Bir tümceyi, bir sözcüğü; bir harfin yanlış söylenmesi…
Çok sıradan bir hareketin yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış biçimde yapılması…
Altından kalkınmayacak sorunlar yaratır, ulus batırır!..
Yorum Yaz