“KANDIRIKÇI, SİYASİ PALYAÇO, ŞAKLABAN” MUHARREM İNCE’YE ANIMSATIRIM VE SORARIM

  • 0
150 150 bakikarakol

1978-81 arası Kars muhabirliğini yaptığım Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Bürosu’ndan tanıdığım, “Medya Ombdusmanı” olarak da anılan usta, saygın ve saygılı gazeteci Faruk Bildirici, www.farukbildirci.com web sitesinde bugün (5 Ağustos 2020 Çarşamba) “Muharrem İnce’nin gazetecilere konuşan ‘yakını’ kim?” https://farukbildirici.com/blog/detay/Muharrem-ince-nin-gazetecilere-konusan–yakini–kim- başlıklı yazısı harika.
Ne güzel yazmış.
Bir kısmını birlikte okuyalım:
“Muharrem İnce adına bu kadar ayrıntılı açıklama yapabilen, ona sorular sorup yanıtlarını aktarabilen bir ‘yakını’ kim olabilir?
Bu durum bana Türkiye’de eskilerde kalan bir gazetecilik yöntemini çağrıştırıyor. Eskiden siyasetçiler kritik durumlarda gazetecilere konuşur ama demeci onun ağzından değil ‘yakını’, ‘yakın çevresinden bir kişi’ vs diye demeçler yazılırdı.
Örneğin Deniz Baykal demeç vermeyi sakıncalı gördüğü kritik durumlarda seçtiği gazeteciye konuşurdu ama haber ‘yakın çevresi’nden birine konuşmuş gibi yazılırdı. Aslında gazeteciler de, CHP’liler de bilirdi o demecin Baykal’a ait olduğunu.
Yazılanların üslubu, bugüne değin yalanlamaması ve gazetecilik açısından gerekmediği halde ‘yakınındaki kişi’nin adının gizli tutulması Muharrem İnce’nin kendisini işaret ediyor.”

Çok doğru!
Ve aynen öyle…

Yapılanın adı “kandırmak”tır!

Bu işin de ustası, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal!

Partiye aldığı, siyasaya soktuğu, Milletvekili listesine koyup Milletvekili yaptığı “kadrosu”ndakilere, ustası olduğu işi de -“basına sen konuş ama ‘yakın çevre’ diye yazdırmayı- aşılamış…

Uygulama, taktik aynı…

Bu “kandırma” oyununa, kimi gazetecilerin alet olmalarını hiç doğru ve etik bulmuyorum!

“Kandırıkçı, siyasi palyaço, saklaban” Muharrem İnce için durduk yere “kandırıkçı…” demiyorum.

Selanik ve Demokrat Parti kökenli kamyon şoförü baba Şerif’in ve Rize kökenli ev kadını Zekiye’nin oğlu, kendini “muhafazakar ailenin solcu oğlu” sözcükleriyle tanımlayan Fizik öğretmeni İnce’ye ve onun peşine takılanlara, takılacaklara anımsatmalarım olacak.
Şöyle:
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel seçimlerinden “Allah’ın izni, milletin isteğiyle bu iş olacak” sloganına karşın “yenik” çıkınca, 5-10 gün sonra, 52 günlük seçim sürecinde gidemediği illerden başlayarak, 81 il’e “teşekkür ziyareti” yapacağını duyurdu.
Partim CHP’min başındaki “adı lazım değil” de, 81 il başkanlığına “Karşılayın” diye bildirimde bulundu.

İlk ziyaret 4 Temmuz 2018 günü “Erzurum” oldu.
İkinci ziyaret “Kırklareli”nde…
Başka da olmadı!

Şimdi soruyorum:
“Teşekkür ziyareti” neden iki il ile kaldı, 79 il’e gidilmedi?!

Bu olayda da tanık olundu ki, veya bu olay da kanıtladı ki, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce sözünde durmayan biri!

Bir paragraf üstteki soruyu yanıtlayayım:

Hani, o yitip gittiği, ortalarda görünmediği, seçim sonuçlarını canlı yayınlayan televizyonlardan Foks (Fox) TV’den İsmail Küçükkaya’ya cep telefonundan “Adam kazandı” diye ileti (mesaj) attığı, milyonların hayallerini yıktığı, kendi siyasi yaşamını da bitirdiği “24 Haziran 2018 Pazar gecesi” var ya…
İşte o gecenin karşılığını aldı!
Bir gün öncesine kadar meydanları dolduran milyonlar, bu defa “teşekkür ziyaretleri”nde yoktu!
Çünkü “24 Haziran gecesi”ni sorguluyorlardı.
Bu nedenle yüz vermediler.

Halktan yüz görmeyince, homurtu, tepki de gelince, “teşekkür ziyaretleri”ni kesti.
Kesmek zorunda kaldı.

AKP’nin, AKP’li yandaşların gazına gelmesin, uçmasın, hayallere kapılmasın.
Çıktığı yolun sonu, ancak iki il’de gerçekleştirebildiği “teşekkür ziyareti” gibi olacak, bilsin.
Belki ilk başlarda “Cumhur İttifakı” yanlıları kalabalıklar oluşturacaklar ama 52 günlük Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki yığınları göremeyecek.
Beklemesin de…
O yığınlar, kandırıldıklarını unutmadılar; hala kandırılmanın, kızgınlığında, öfkesindeler; yüzüne “Bir bölen” diye haykıracaklar.

CHP’li taban da, çok genç yaşlarda CHP’de olmasına karşın, CHP’li olamadığının ayırtına vardı.

Bu arada…
Dün gece Haber Turk TV’de, gazeteci İsmail Saymaz, AKP savunucusu Prof. Dr. Mehmet Şahin, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den, yeni bir parti kuracak olmasından övgülü dolu sözler edince, “Mehmet Beyden, onun gibi düşünenlerden rica ediyorum, Muharrem Beyi bu derece sahiplenmesinler, Muharrem Beye zarar verirler” demez mi?!
Acı acı güldüm.
Önceki yıllarda da “Muharrem İnce, CHP’nin 7’inci okudur”(!) sözünü eden Saymaz’ın bu yaptığı gazetecilik mi?!
Ona ne?!
Ona ne oluyor?!
O neyin derdinde, peşinde?!

Partim CHP’min, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den ve onun gibilerden arınması olumlu gelişmedir.
Sevinçli ve mutluyum.

Yazımı, tıklayıp okumanızı ısrarla isteyeceğim, İpek Özbey’in 28 Mayıs 2018’de Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Muharrem İnce: Sol gruptaydım, lakabım hacıydı” başlıklı söyleşisinin (röportajının) linki ile bitiriyorum. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muharrem-ince-sol-gruptaydim-lakabim-haciydi-40849764

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.