KEMAL ATATÜRK’TEN SONRAKİ CHP GENEL BAŞKANLARINDAN, ONLARIN KADROLARINDAN UTANIYORUM!..

  • 1
150 150 bakikarakol

Özgür Özel (Ö.Ö)…

Dün 2 Temmuz 2024 Salı’ydı.

31 yıl önce dün (2 Temmuz 1993) Sivas kent merkezinde, 33 aydınımız, yazarımız, çizerimiz, şairimiz, ozanımız vb kaldıkları “Madımak Otel”inde ilkel, gerici, yobaz “iç düşman”ların çıkardıkları yangınla yaşamlarını yitirdiler!

Anıları önünde saygıyla eğiliyorum.

“Madımak katliamı anması etkinliği”ne katılmak için Sivas’a sen de gittin.

Orada “CHP Genel Başkanı” sıfatınla konuştun, seni izleyen gazetecilerin sorularını yanıtladın. https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-ozgur-ozel-madimak-katliami-anmasina-katildi-bu-dava-kan-davasi-degil-can-davasidir

Gene kafiyeli tümceler kurdun.

Gene sloganlık sözler ettin.

Gene kimi doğrulara değindin.

Ama…

Gene işin özüne değinmedin.

Bir kere daha anladım ki, dünya lideri Kemal Atatürk’ü felsefesi, düşünceleri, gelecek öngörüleri ile tanımıyorsun.

Atatürk’ün partisi, senin de şimdilik “Genel Başkan”ı olduğun Cumhuriyet Halk Partisi”sini de tanımıyorsun.

Atatürk’ün “Söylevi”ni, “Gençliğe Hitabe”sini de okumamışsın.

Bunlar ve daha başka yazmadıklarım sende olsaydı, dünkü konuşmanda ve önceki konuşmalarında, “öz”ün yani “özne”nin çevresinde değirmen taşı gibi dönüp durmazdın, öze, özneye inerdin, tak tak anlatırdın; “Sivas Madımak katliamı”nın köklerine inerdin.

“Yaşanmışlıkları unutmak, yenilerini getirir” sözü doğru, ancak eksik.

Şöyle ki:

“Unutmamak”tan önce, özünü, öznesini, kökenini, nedenini, niçinini, başlangıcını, yapanlardan kat kat fazla “yaptıranlar”ı bilmek, sonuç alıcı önlemleri bulup çıkarmak, uygulamak gerek.

Sen dünkü ve önceki konuşmalarında, topaç çevirip duruyorsun.

Seni azıcık bilgilendirmemi ister misin?

İsteyebileceğini varsayarak, kısa kısa anlatayım:

“Ortçağ”ı biliyorsun.

Karanlık, gerici, baskıcı vb bir dönemi!

İktidarda “Kilise yönetimi” var.

“Hristiyanlık Dini” adına etmedikleri haksızlık, zulüm, insanlık dışı eylem, almadıkları karar yok.

“Ortadoğu” dedikleri “Arap Coğrafyası”nda “İslam” adında yeni bir yeşeriyor; lideri, önderi, Peygamberi “Muhammed”.

İslam Dini, Hristiyan Coğrafyası’nda insanları kasıp kavuran “Kilise Yönetimi”nin aksine, sevgiyi, barışı, kardeşliği, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı, hak-hukuk-adaleti, insanca yaşamayı vb işliyor, anlatıyor, uyguluyor.

Arap Yarımadası’nın Mekke ve Medine kentlerinde gelişen bu kutsal din, kısa sürede dört bir yana yayıldı, kıtalar arası coğrafyalarda konuşulur, tartışılır, kabul edilir oldu.

Yüz yıllar sonra, Ortaç/Kilise Yönetimi’nden yaka silken Hristiyanlara esin kaynaklığı etti; Protestan Hristiyan’ların karşı çıkışları, başkaldırıları “Dinde Reform”u getirdi.

Hristiyanlar, Ortaçağ/Kilise Yönetimi’nden kurtuldular; kurtulmanın keyfini yaşadılar, her alanda yol aldılar.

Kilise Yönetimi’nin arkasındaki gerçek yönetim “Hristiyan Batı Burjuvası” idi ve boş durmadı, arayışa girdi; buldu:

Düzenlerinin bozulmasına neden olan İslam Dini’nin yeşerdiği, gelişip dal budak olduğu topraklarda, “Dinde Reform” öncesi süreci başlatacaktı.

Düşündü, taşındı, planladı, projelendirdi; bunu, “yerel işbirlikçiler”ini kullanarak, yaşama geçirebileceği kararına vardı.

Bunun için, “İslam Dini” ile biraz uğraşmak, “İslam Dini”ne inan Arap Coğrafyası’nın insanlarını “Araplaştırmak” birinci ana işti.

Sen şimdi “Araplaştırmak” vurgusuna takılacaksın.

“Araplaştırmak” sözcüğü, “İslam Dini’ne inanan Araların, inandıkları dinden “uzaklaştırılması” demek.

“Kilise Yönetimi” ile halklarına yaşamı zindan eden Hristiyan Batı Burjuvazisi, Arap Coğrafyas’ında ilerleme kaydederken, diğer yandan Arap Coğrafyası dışındaki “Müslüman” ülkelere, o ülkelerin “Müslüman” halkına el attı.

Hristiyan Batı Burjuvazisi’nin başı çekeni de, Birleşik Krallık’tı, yani İngiltere’ydi.

Bütün tarikat, cemaat, bu yapılardaki dernek ve vakıfların üretim yeri, para kaynağı İngiltere’ydi!

Dünyanın, dünya halklarının başına dert olan, insan ve insanlık düşmanı İngiltere yalnız değildi.

Şimdi de tek değil.

Eteğinden tutan Amerika var, Kanada var, Almanya var, Fransa var, İtalya var, İspanya var, Hollanda var, Belçika var.

Var ki var!

Dünya lideri Kemal Atatürk, bütün gerçekleri gördü; binlerce kitap okudu, gözlemlerde bulundu, sorguladı, tartışı, çevresiyle paylaştı,  bilgilendirmelerde bulundu.

Ama…

Yaşama gözlerini kapadığı günden itibaren, Lozan Görüşmeleri ile başlayan süreçte yapılan plan yaşama geçirildi.

Bu yüzden, dünya lideri ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu, Kurucu Genel Başkan Kemal Atatürk’ten sonraki CHP Genel Başkanları’ndan,  onların siyasi kadrolarından utanıyorum!

Evet, Özgür Özel (Ö.Ö) senden de, senin ekibinden de!..

Hepiniz Türkiye’yi bu hale getirdiniz!

Halka, gerçeklerin ta kendilerini anlatmadınız!

Cemaat ve tarikatların, bu yapılardaki dernek ve vakıfların, Hristiyan Batı Burjuvazisi’nin elamanları olduklarını, İslam Dini altında onlara hizmet ettiklerini, Osmanlı’yı yıktıklarını, Sevr’e götüremedikleri Türkiye’yi yıkmak isteyenlerin istek ve çıkarlarına hizmet ettiklerini halka aktarmadınız, halkı bu konularda bilgilendirmediniz, donatmadınız.

Halkın bilgilenmesinden, bilgi donanımı içinde olmasından korktunuz!

Haberin var mı, bilmiyorum:

İllerde, örneğin benim sevdalısı olduğum Kars’ımda 04-06 ve 07-10 yaş arası çocuklara “Kuran Kursu” adı altında Arapça öğretiyorlar!

Hem de, Devlet’in Diyanet İşleri’nin Müftüleri, cami imamları!

Tarikat ve cemaatlerde bunlarla birlikte “cinsel istismar” başını almış gitmiş.

Sen ne yapıyorsun?

Hiç birini gündeme getirmiyorsun.

Getirsen de, “öz”ü, “özne”yi ağzına almıyorsun, yandan dolanıyorsun.

Atatürk’ün, “Tekke, Zaviyeler ve Türbeler” ile ilgili sözleri, çıkarttığı, uyguladığı yasalar hiç mi usuna /aklına( gelmedi?!

“Gelmez olur mu?” deme.

Gelseydi, gündeme taşırdın.

Dünya lideri Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumu’nu, Türk Tarih Kurumu’nu niye kurdu?

Biliyor musun?

Bilmiyorsun.

Bilseydin, Arapça, Fransızca sözcükler yerine, öz Türkçe sözcükler kullanırdın; yaşanan olayların, daha doğrusu yaşatılan olayların tarihsel kökenlerini, süreçlerini anlatırdın, tekrarları olmazdı.

Şunu da bil:

Hristiyan Batı Burjuvazisi’nin bir numarası Birleşik Krallık/İngiltere,  Arapları, bir de “petrol”leri için Araplaştırdı.

Yönetimlerdeki işbirlikçileri dışında Arap halkları, ulusal gelirlerinden hakları olan payı alamıyorlar, maddi, dini, kültürel vb yönde Ortaçağ/Kilise Yönetimi dönemini yaşıyorlar!

Pekiii…

Arapları, “Araplaştıran” Birleşik Krallık/İngiltere, Anadolu inanışı ve Kemal Atatürk aydınlanmasıyla donanan, “çok kısa sürede, çok işler yapan” Türk halkından ne istiyor?

“Araplaşma”yı, verimli toprakları, bölgeye ciddi etkisi olan Anadolu inanışı ve Atatürk aydınlatmasından uzaklaşmayı, geçmişteki savaşların yenilgisinin intikamını.

Ve ve…

Bor Madeni’ni!

Birleşik Krallık, Türkiye üzerindeki çıkarlarına ilişkin hedeflerine, “koyun sürüsü” yaratırsa -Araplar örnek- varabileceklerini belirlemiş, biliyor.

Sen ne yapıyorsun?

“Geçim olmazsa, seçim olur” deyip duruyorsun.

Günaydın ve Meydan gazetelerinde Genel Yayın Yönetmenim Rahmi Turan da dünkü “Ülkeyi ‘Erken seçim’ paklar!” https://www.sozcu.com.tr/ulkeyi-erken-secim-paklar-p62694 başlıklı yazında, “CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ‘Geçim olmazsa, seçim olur!’ sözü gerçekçidir.” diye yazar.

Hayır, katılmıyorum.

Erdoğan işçinin, memurun, köylünün, emeklinin vb beklediği zammı versin, görelim bakalım, “seçim isteyenler”in yüzdesi kaç olur.

Bilgi olacak, donanım olacak..

Sahi Özgür Özel (Ö.Ö)…

CHP’nin tüzük ve programını, 6 Ok’un açılımı ve açılımdaki tanımlamaları bilen, CHP’li olmanın donanımı ışığında siyasa (politika) üreten teşkilatın var mı?

Yüzdesi kaç?

İl ve ilçelerinden, seçim bölgelerinden sorunlar ve konularla ilgili bilgi, siyasa önerisi akışı geliyor mu?

Gene sevdalısı olduğum Kars’ımdan aktarayım:

Kars Devlet Hastanesi’nin, Kars Hava Limanı’nın adı “Harakani” oldu.

“Harakanı” okul var, otel var, işyeri vb var.

Nedense, onca cami var, onca cami yapıldı hiç birine “Harakanı” adı verilmedi!

Türkiye aydınlanmalarından “Cilavuz Köy Enstitüsü”, Kars’ın onuru, gururu ama gericilik, zifiri karanlık Kars’ı ahtapot gibi sahiplenmiş!

İl, ilçe, belde teşkilatların bunu sana rapor etti mi, siyasa belirledi mi?

Sunmadılarsa, neden sunmadılar?

Sundularsa, sen neden duyarsız kaldın, yönetimdeki partililerini uyarmadın?

Neden mi?

Atatürk, CHP, tarih gibi konularda bilgili değilsin, donanımsızsın, günlük düşünüyor, konuşuyorsun, dünü unutuyor, anımsayamıyorsun, tekrarlarda takılı kalıyorsun, her tekrarı “yeni” sanıyorsun.

Bu da, dış düşmanlar ve onların yerel işbirlikçileri kadar Atatürk’e, Atatürk Türkiyesi’ne, Atatürk Devrim ve İlkeleri’ne, Türk halkına, Türkiye’de yaşayan halklara, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, Cumhuriyet Halk Parti’lilere ciddi zararlar veriyorsun!

“Özüne dön” çağrısı yapmıyorum çünkü sende “öz” yok, dönmeyeceksin!

Ha…

Milli Eğitim’deki tarikat, cemaat yuvalanmasını, Fevzi Çakmak’ın etkisinde kalan İsmet İnönü’nün ihanetini yazmadım.

Başkaları da var.

Günü geldiğinde hepsini tek tek yazacağım.

Şimdilik bu kadar…  

  • 1

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.