10 Aralık 1948’de, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda 10 Aralık’ın “Dünya İnsan Hakları Günü” kabul edildiği günün 73’üncü yıldönümünde, mandayı, mandacılık’ı ve mandacıları yazmak istemezdim!
Ama son günlerde, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın ortakları, Millet İttifakı’ndaki siyasi partileri “mandacılık”la suçlar oldular!
Mandacılığı ya bilmiyorlar ya da çok iyi biliyorlar!
Bilmediklerinden de suçluyor olabilirler, bilerek de suçluyor olabilirler!
Suçlamayı, siyasi tükenmişliklerini örtbas etmek için bilerek yaptıklarını düşünüyorum.
Ancak…
Hesaba katmadıkları bir ayrıntı var:
Atatürk Düşünceleri ile mayalanmış, kendini yetiştirmiş bu yurdun insanları, Osmanlı’nın çöküş, Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluş tarihini, bu tarihi süreçte ortaya çıkan “mandacıları, onların mandalık düşüncelerini, mandacılık eylemlerini çok iyi biliyorlar.
Bu bilgi donanımıyla da, yeni tip mandacılığı ve mandacıları anında tanıyorlar.
Kendilerinden olmayan herkesi mandacılıkla suçlayan AKP ve MHP işte bundan habersizdiler!
Habersiz oldukları için, mandacılık suçlamalarına kanan, inanan azlığının telaşı, kızgınlığı, öfkesi içindeler!
Onlara da yardımcı olmak için, 1980 öncesi Türk Dil Kurumu’nun ve şair, Dil Bilimci Ali Püsküllüoğlu’nun “Türkçe Sözlük”lerine baktım.
Fransız kökenli manda sözlük şöyle tanımlanıyor:
*Geçişgetirengillerden bir hayvan.
*Birinci Dünya Savaşı sonrası, siyasal ve ekonomik gücü yeterli olmayan ya da bunları yeterince kullanmasını beceremeyen, kendi kendini yönetemeyen kimi ülkeleri yeterli düzeye eriştirip bağımsızlığına kavuşturmak üzere, o zamanki birleşmiş uluslar örgütü adına yönetmek için bir büyük devlete verilen vekillik, yetki.
*Bir ülkeyi manda temeline göre yönetmekle görevlendirilen (devlet) eş.
*Yabancı bir devlet korumacılığından yana olan (kimse) Örnek: Kurtuluş Savaşı’nda mandacılar da olmuştur.
*Osmanlı döneminde, tersanedeki gemilerin bakımıyla, korunmasıyla yükümlü kimse, tersane bekçisi.
Şimdi bir belge sunacağım:
Emperyalist ABD’nin, CIA diye bir dış istihbarat örgütü var.
CIA’nn her ülkenin başkentinde olduğu gibi, bizim de Ankara’da bürosu bulunur.
Büronun, 2006’daki Şefi Paul Henze, Beyaz Saray’a bir rapor sunar.
Henze, “2006” tarihli raporunda şöyle yazar:
“Türkiye’nin bu şekliyle Amerikan politikalarının yanında olacağından emin olmalıyız.
Ülkeyi kuranlar, denetim mekanizmasını çok sıkı tutmuşlar.
Hükümeti ikta ettiğimizde Meclis, Meclisi ikna ettiğimizde Ordu, Ordu’yu ikna ettiğimizde Yargı karşımıza çıkabiliyor.
Eğer Amerikan çıkarı, Türkiye’de bir federe kurulması ise mutlaka ve öncelikle, YARGI, ORDU, MECLİS VE HÜKÜMET’i tek elde toplayan BAŞKANLIK REJİMİ’ne geçilmelidir.
Bir kişiyi ikna etmek, birbirini denetleyen yapıyı ikna etmekten çok daha kolay olacaktır.
Eğer o bir kişi, Amerikan çıkarlarına yardım etmek konusunda tereddüt ederse, bir kişi üzerine kurulmuş yapıyı yıkmak AMERİKA için sorun olmaz.”
2017 yılının 16 Nisan’ına gidelim.
Bu tarihte ülkemizde Anayasa değişikliği halkoylaması (referandumu) https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/04/20170427M1-1.pdf yapıldı.
“Atı alan Üsküdar’a geçti” anlayışıyla gerçekleşen sayım ve yüzde 51.41 Evet, yüzde 48.59 resmi sonuç açıklamasıyla kabul edildiği duyurulan Anayasa değişikliği ile Parlamenter Sistem dönemi sona erdi, ucube sözcükle de anılan “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” dönemine hukuki olarak geçildi.
Fiili uygulama ise 24 Hazar 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi ile başlandı.
24 Haziran 2018 – 10 Aralık 2021 arasında 3 yıl 5 ay 16 gün var.
Ayırt edemediler, bu sürecin ortalarında, dünyada ilk ve tek ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” çöktü.
Çökerken de, mandacılıkla benzerliği ortaya çıktı!
Ve bu benzerlik de gösterdi ki…
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”, 1900’lerdeki mandacılığının güncellenmişi idi!
O zaman soralım:
Mandacı kim?!
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni ısrarla sahiplenip savunanlar mı, ısrarla ret edip karşı çıkanlar mı?!.
Yorum Yaz