Cumartesi günü haberi görür görmez bir çırpıda okudum, KATILIYORUM https://twitter.com/BakiKarakol/status/1446868414824423427 diye tivit attım.
Niye katılmayayım ki!
Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), yaza yaza durduğum “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’la ilgili harekete geçmişti.
“Bankamatik Milletvekili” tanımlamasını yaptığım Antalya CHP Milletvekili, CHP’nin bir önceki Genel Başkanı ve eski Bakan Deniz Baykal hakkında, Kamutay (TBMM) Başkanlığı’na yazılı suç duyurusunda https://www.hkp.org.tr/partimiz-hicbir-meclis-faaliyeti-olmayan-deniz-baykalin-milletvekilliginin-dusurulup-2018-yilindan-bugune-aldigi-maaslarin-geri-alinmasi-icin-tbmmye-basvurdu/u bulunmuştu.
Başvuruyu, HKP Genel Başkanlığı adına İzmir HKP İl Başkanı Av. Tacettin Çolak ve 8 Avukat arkadaşı yapmıştı.
Tam da benim “Bankamatik Milletvekili” tanımlamama neden olan konuda…
“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın Milletvekilliğinin düşürülmesi istenen 8 Ekim 2021 Cuma günlü dilekçede, “Deniz BAYKAL 16 Ekim 2017’de beynindeki ana damarın tıkalı olması nedeniyle Ankara Üniversitesi İbni Sina Hastanesi’nde yoğun bakım servisinde tedavi altına alınmıştır. Buradaki 51 günlük tedavi sürecinin ardından, Almanya’da da yaklaşık 2,5 ay fizik tedavi görmüştür. 20 Mart 2018 tarihinde Türkiye’ye dönen Deniz Baykal’ın tedavisi devam etmekte olup halen sağlığına kavuşamamıştır” deniyordu ve şöyle sürdürülüyordu:
“Deniz Baykal 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde, yukarıda belirtilen rahatsızlığı devam ediyor olmasına karşın CHP lideri Kemal KILIÇDAROĞLU tarafından evinde ziyaret edilerek, hiç bir parti organı kararı olmaksızın CHP listesinden aday yapılmıştır. Ve Deniz BAYKAL bu seçimlerde CHP’den Antalya milletvekili olarak seçilmiştir. Kendisi milletvekili seçilmiş olmasına karşın, devam eden sağlık sorunları nedeniyle, seçildiği tarihten yaklaşık sekiz ay sonra (21 Şubat 2019’da) salt milletvekili sıfatı kazanabilmek için mecliste yemin edebilmiştir. Deniz BAYKAL’ın rahatsızlığı tabi ki her insanın başına gelebilecek insani bir durumdur. Sağlığına kavuşması yönündeki temennilerimizle birlikte kendisine acil şifalar dileriz.
Ancak Deniz BAYKAL’ın, seçim öncesinde var olan ve hâlâ devam etmekte olan sağlık sorunları nedeniyle meclisteki milletvekilliği görevini ifa edemediği açıktır.
Anayasanın Milletvekilliğinin düşmesi başlıklı 84. Maddesinin 4. Fıkrasındaki; “Meclis çalışmalarına özürsüz veya izinsiz olarak bir ay içerisinde toplam beş birleşim günü katılmayan milletvekilinin milletvekilliğinin düşmesine, durumun Meclis Başkanlık Divanınca tespit edilmesi üzerine, Genel Kurulca üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyuyla karar verilebilir” hükmü bulunmaktadır. Aynı düzenleme Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün 138. Maddesinde de yer almaktadır.
Bu yasal düzenlemelere istinaden, fiilen milletvekilliği görevini yerine getiremeyen Deniz BAYKAL’ın milletvekilliğinin düşürülmesi hususunun, Meclis Başkanlık Divanınca re’sen gözetilmesi ve milletvekilliğinin düşürülmesi için gerekli işlemelerin başlatması gerekmesine rağmen bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmamıştır. Zira Deniz BAYKAL, milletvekili seçildikten sonra, sırf milletvekilliği sıfatını kazanabilmek ve milletvekilliği maaşı ile milletvekillerine tanınan diğer olanaklardan faydalanabilmek için usulen yemin etmek dışında meclise hiç gelmemiş, bunun dışında en ufak bir milletvekilliği görevini yerine getirmemiştir.
Ancak; kendisinin milletvekili maaşı ile sekreter ve danışmanlarının maaşları, telefon giderleri, sağlık giderleri, ofis giderleri vs. meclis bütçesinden karşılanmaktadır. Bilindiği gibi Meclis’in bu bütçesi vatandaşların ödediği vergiler ile meydana gelmektedir ve bu bütçede tüyü bitmemiş yetimin hakkı bulunmaktadır.
Oysa Deniz Baykal; zaten yıllardır milletvekillerine sağlanan tüm hak ve ayrıcalıklardan yararlanmaktadır. Sağlık giderleri de devlet tarafından karşılanmaktadır. Milletvekilliği görevini yapamayacak kadar sağlık sorunları olan birisinin daha başta aday olmaması ya da aday yapılmaması gerekirdi. Seçildikten sonra da sadece yemin dışında meclise hiç gelmeyen bir milletvekilinin kendiliğinden çekilmesi ya da partisi tarafından bu çekilmenin sağlanması etik bir davranış olurdu. Üç yılı aşkın sürede ne anılan kişiden ne de partisinden böyle bir davranış gelmeyince kamuyu savunmak müvekkil partiye düşmüştür.
Bilindiği gibi, 5018 Sayılı Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanunu’nun 1. Maddesinde; “…kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve malî saydamlığı sağlamak…” şeklinde yasanın amacı belirtilmiştir. Bu yasa hala yürürlüktedir. Dolayısıyla kamu harcamalarında bu ilkelere uyma zorunluluğu bulunmaktadır.
Başkanlığınızca; Meclis çalışmalarına hiç bir katkısı olmadığı bilinen Deniz BAYKAL hakkında, yukarıda belirtilen Anayasa ve Meclis İç Tüzüğündeki ilgili maddeler uyarınca, işlem yapılma zorunluluğu olmasına karşın bu açık hukuksuz duruma müdahale edilmemesi, kamu kaynaklarının kişisel menfaatler uğruna harcanmasına göz yumulması da ayrı bir hukuksuzluktur.
Ülkemiz insanının; işsizlik ve pahalılık cehenneminde inim inim inlediği, çocuklarına kalem defter parası ve harçlık veremediği için intihar edenlerin bulunduğu bu zor yaşam koşullarında neredeyse ömrünün yarısını milletvekili olarak geçirmiş olan bir kişiye en küçük bir meclis faaliyeti göstermediği halde kamu olanaklarının sunulması; hizmetin gereklerine, adalete, hakkaniyete ve hukuka açıkça aykırıdır…
Bir gün sonra bir de baktım, şimdi Ağrı ilimizin AKP’li Belediye Başkanı, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal CHP Genel Başkanı iken, onun A Takımı’ndan Savcı Sayan tivit atmış https://twitter.com/SavciSayan/status/1446858870794641417 Bazı edepsizler Deniz Baykal meclise gelemediği için sayıp sövmüş..Yıllarca Ülke de bakanlık yapmış.Kıbrıs Zaferinin bakanlarından biri.. Allah’dan gelen bir hastalık ve sandalyeye bağlı bir yaşam.. Bu haliyle raporlu,tedavi süreci devam ediyor.Vicdan ve Utanma sizde ikisi de yok diye yazmış.
Hemen altına “Sizde olsaydı, gerçekleri öteleme pahasına,”Bankamatik Milletvekili” sıfatını almış Deniz Baykal’a kol kanat germezdiniz Başkan Savcı Sayan!.. ”https://twitter.com/BakiKarakol/status/1446897948781072385 diye yazdım.
Dün de, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, Savcı Sayan, Yılmaz Ateş gibi A Takımı’ndan, İstanbul DSP eski İl Başkanı, eski Milletvekili, eski Bakan Mehmet Sevigen, “tüpçü”nün gazetelerinden satmayan Milliyet Gazetesi’ne konuşmuş, şunları diyordu:
“Bunları söyleyen insanlar vefayı bilmeyen, geçmişlerine, siyasetçilerine sahip çıkmayan insanlar. Bu ülkenin bir vefası var. En çok övündüğümüz özelliğimiz vefa ve kıymet bilmek. Herkesin başına gelebilir. Maaşını kendisi almıyor, burs veriyor öğrencilere. Aldığı parayı öğrencilere, kimsesizlere dağıtan bir insan için böyle bir laf söylemek vicdana sığmaz. Böyle bir insan hakkında bu lafları söylemek için düşman olmak lazım. Sayın Baykal kendi isteğinin dışında milletvekili yapıldı. Deniz Bey’in milletvekili olma talebi yoktu.” https://www.milliyet.com.tr/siyaset/deniz-bey-istegi-disinda-vekil-oldu-6616517
Twitter hesabımdan şunları yazdım:
MEHMET SEVİGEN DOĞRU KONUŞMUYOR!.. MADEM İSTEĞİ DIŞINDA OLDU, İSTİFA ETSİN!.. NEDEN ETMEDİ, EDEMİYOR, “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” OLMAYI SÜRDÜRÜYOR?!.
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1447465393073926145
Sevigen, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın maaşını almadığına, öğrencilere, kimsesizlere dağıtığına ilişkin sözlerini belgelemelidir; aksi halde “Deniz Baykal, Milletvekili yemininden sonra, birikmiş Milletvekili maaşı çekini Türk Eğitim Vakfı’na bağışladı” gibi palavra attığı anlaşılacak.
Yoksa Sevigen’in ve öteki A Takımı’ndakilerin, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın çok cimri olduğundan haberi yok mu?!
Kamutay Başkanlığı’nın, HKP’nin bu dilekçesine; CHP’de ise “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın ağır hasta olmasına karşın Milletvekili adayı gösterilmesinden ötürü, “adı lazım değil” için bir işlem yapılmayacağı öngörüsündeyim…
Yorum Yaz