“Fransa’nın soykırımını yüzüne çarpacağız, Tbmm’de misilleme yapacağız, Cezayir soykırımı kanunu çıkaracağız” filan dedik. https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/yilmaz-ozdil/fransa-turkiyeye-posta-koyacak-gucu-nereden-buluyor-zannediyorsunuz-6038033/
Bu tümcede dikkatinizi çeken bir şey oldu mu?
Olmalı.
Olmadıysa lütfen bir kez daha okuyun.
Sizi yormayayım.
Bu tek tümcelik paragrafı, Türkiye’nin, yazıları en çok okunan, kitapları en çok satan yazarı Yılmaz Özdil’in, Sözcü Gazetesi’ndeki dünkü (15 Eylül 2020 Salı) “Fransa, Türkiye’ye posta koyacak gücü nereden buluyor zannediyorsunuz?” başlıklı yazısından…
Alıntılar konusunda kaynak belirtmediği, kimi alıntıları kendi ürünüymüş gibi sunduğu savıyla ağır sözcüklerle yerilen, “Atatürkçülüğü” tartışmasız kabul gören Özdil, tümcesinde, Atatürkçülüğüne gölge düşürecek bir yanlış yapıyor:
Benim “Kamutay” dediğim, “Kamutay” diye yazdığım Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kısaltılmışı “TBMM”yi, “Tbmm” biçiminde yazmış!
Bir Atatürkçüye bu yakışmaz!
Yoksa Yılmaz Özdil, özde değil, sözde Atatürkçü mü?!
Dünya lideri Kemal Atatürk, Kamutay’ı çok önemser.
Kamutay, dünya lideri Kemal Atatürk’ün en büyük ürünü (eseri), korunması gerekenidir.
Türk Dili, Türk Dili’nin yazılması, konuşulması da dünya lideri Kemal Atatürk’ün önemsedikleri arasında ilk başlardadır.
Bütün bunları herkesten iyi bilen Yılmaz Özdil, “TBMM” diye yazması gerekirken neden “Tbmm” diye yazdı?!
Açıklama yapmalı, yaparken de gerçekçi ve inandırıcı olmalı, yanlışını kabullenip özür dilemeli, bir daha da böylesi yanlışa imza atmayacağının sözünü vermeli.
“I ıı” derse veya “hık mık” ederse kendi bilir.
Kendi bilir ama “Gerçek Atatürkçü olduğu” tartışıla durur, “Gerçek Atatürkçü olmadığı, olamayacağı” kararına varılır.
İstemem…
TBMM’yi, Tbmm yazarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) bir şey yitirmez, ama yazan Özdil’e çok şey yitirir.
Birileri, TBMM’nin Tbmm yazılmasını küçük bir olay olarak görebilir, algılayabilir, yorumlayabilir.
Öyle değil.
Çok büyük, çok önemli bir olay!
En azından, beyin gerisi gerçek düşünceyi açığa çıkarır.
Yaşamının son yıllarında, İ. İnönü, F. Çakmak gibi yakınındaki arkadaşlarından “ihanet”e uğrayan dünya lideri Kemal Atatürk’ün, dış düşmandan kat kat fazla içte, kendi yurdunda ne çok düşmanı varmış!
Birileri, “Atatürk” diye anmamak için, “Gazi”, “Gazi Mustafa Kemal”, “Mustafa Kemal” der!
Birileri, güzel Türkçemizi hançerlercesine, Arapça ağırlıklı yabancı sözcükler kullanır!
Dış düşmandan ayırt edilemeyecek boyuttaki iç düşmanları anlarım da, iç ve dış Atatürk düşmanlarına karşı “karşı duruş” sergileyen, her ağızlarını açtıklarında Atatürk’ten, Atatürk devrim ve ilkelerinden söz eden, kendilerini “Atatürkçü” tanımlayan, tanıtanları anlamıyorum!
Her birine söyleyecek öyle okkalı sözlerim var ki!..
Sizlere olan saygımdan, söylemeyeceğim.
Türkiye ve Türk halkı bugün “zor günler” yaşıyorsa, iktidar kadroları kadar, onlar da sorumludurlar!
Bu Cennet yurdun, gerçek ve içten Atatürkçüleri, “onlar” dediğim “sahte Atatürkçüleri” tek tek açığa çıkaracak, uzaklaştıracaklardır.
Görevleri…
En iyi biçimde yapacakları, ayrık otlarını ya biçip ya söküp atacakları inancındayım.
Selam olsun…
Yorum Yaz