AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANININ SÖZLERİ VE TAKILIP KALDIĞIM SÖZÜ!..
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=gÖnceki gün, yani 29 Ağustos 2022 Pazartesi günü Kütahya’da bir fabrikanın açılış töreninde yaptığı konuşmasındaki “Bir de utanmadan sıkılmadan ‘işsizlik var’ diyorlar. Ne işsizliği ya… Yeter ki iş istesin vatandaş iş. Ama ‘Benim istediğim gibi iş yok…’ diyor. (…)Ana kademesiyle, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla 2023’e hazır mıyız? Kapı kapı yeni bir FETHE HAZIR mıyız? ”
https://www.gercekgundem.com/siyaset/354961/krizi-gormezden-geldi-gelismis-ulkeleri-anlatan-erdogan-issiz-yurttasi-sucladi?utm_source=share-twitter sözleri beni dehşete düşüren…
Ve…
22 Ağustos 2022 Pazartesi günkü “Kabine Toplantısı” bitimindeki açıklamasında https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/139188/-ulkemiz-buyuk-ve-guclu-turkiye-hedefi-dogrultusunda-kararlilikla-yurumektedir- “Unutmayınız, hepimiz de aynı Türkiye gemisinin içindeyiz” tümcesinin hemen sonra dillendirdiği şu iki “Bu gemi hızla yol alırsa kazanan hepimiz olacağız. Bu gemi güvenlik gibi ekonomi üzerinden açılan deliklerden de su alarak batarsa hepimiz boğulacağız” tümcesiyle beni “Demek ki, Türkiye gemisi hızla yol almıyor; güvenlik gibi ekonomide de açılan delikler var; demek ki, Türkiye gemisinin deliklerden su alması, batması ve boğulması yüksek olasılık!” biçiminde düşündüren…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı…
25 Temmuz 2022 Pazartesi gecesi TRT1, TRT Haber, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Kürdi, TRT Radyo1 ve TRT Radyo Haber ortak canlı yayınındaydı.
Canan Yener Reçber’in sunumundaki “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”nda, “gazeteciler” diye tanımlanan Hale Kaplan, Nuriye Çakmak Çelik, Okan Müderrisoğlu ve Mehmet Acet’in sorularını yanıtladı. https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/138835/cumhurbaskani-erdogan-trt-ortak-yayinina-katildi
Birinin “Bir tarafta Saadet Partisi var, hani Millî Görüş’e bir şekilde sahip çıkıyor. Bir tarafta bir dönem sizinle yol yürüyen ve önemli makamlara gelmiş isimler var. Ayrı partiler kurdular” anlatısı ardından yönelttiği “Şöyle geriye dönüp bakınca onlar için ya da bu süreç için bir tanımınız ya da bir değerlendirmeniz oluyor mu?” sorusuna “Yani o tür bir değerlendirmeye girmeyi zait addederim çünkü onu onların düşünmesi lazım. Onların nasıl bir ihanetin içinde olduklarını kendilerinin düşünmeleri lazım. Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler, o makamlara getirildiler. Eğer onlara bakanlık, başbakanlık verildiyse hepsini de onlara bir irade o makamları verdi ama onlar bunun kadri kıymetini ne yazık ki bilemedi. Öbür tarafta diğeri hakeza o da aynı. Şu anda masanın etrafında dönüp dolaşıp bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar. Dolayısıyla biz milletimizin ferasetine inanıyoruz. Benim milletim feraset sahibidir, kimin ne olduğunu net görür” yanıtını verdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na yönelik sözleri günlerce konuşuldu, tartışıldı, yerildi.
Özellikle “Onlar o makamlara kendi layık oldukları için gelmediler, o makamlara getirildiler. Eğer onlara Bakanlık, Başbakanlık verildiyse hepsini de onlara bir irade o makamları verdi ama onlar bunun kadri kıymetini ne yazık ki bilemedi” sözleri…
Ben, bu iki tümcedeki “bir ayrıntı”ya takıldım.
Şöyle:
İlk tümcenin son sözcüğü “getirildiler” sözcüğüne ve ikinci tümcedeki “onlara bir irade o makamları verdi” sözcüklerine…
Konuşmalarda, tartışılarda, yergilerde hep AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “getirildiler” , “bir irade” sözcükleriyle kendisini kastettiği vurgulandı.
Olabilir.
O zaman da usa (akla) şu soru gelir:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı neden “Ben” ve “Benim iradem” demiyor, –değim yerindeyse– “diplomatik dil” kullandı, kullanma gereksinimi duydu?
Gazetecilik refleksi ile 5 N, 1 K kuralımız ışığında şöyle düşündüm:
İçte, esip gürleyen, sözünü esirgemeyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, “Getirildiler” sözcüğü yerine, çok rahatlıkla “Ben getirdim” diyebilirdi.
“Onlara bir irade, o makamları verdi” sözcükleri yerine, yine çok rahatlıkla “Onlara o makamları veren irade benim, benim irademdir” diyebilirdi.
Demedi.
Neden?!
Acaba…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, bir “vurgu”da mı bulunuyor ve ya bir başkasını mı, bir başkalarını mı işaret ediyor?!
Soruya “Evet” ya da “Hayır” diye yanıt veremiyorum.
Usumda kaldığı kadarıyla, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Başbakanlık yıllarında, paylaşamadığı, açık açık konuşamadığı çok yaşanmışlıklarının olduğunu, onları ileride yazacağı kitapta anlatacağını söylemişti.
Yanıtını veremediğim az yukarıdaki soruya, biraz da bu nedenle takılıp kaldım…