2’İNCİ SEVR’CİLER, MAHİR ÜNAL ÜZERİNDEN DENEME Mİ YAPTILAR?!. YAPTILARSA, BOYLARININ ÖLÇÜSÜNÜ ALDILAR!..
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=gMahir Ünal…
20 yıldır ülkeyi yöneten Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP’nin) Kahramanmaraş Milletvekilidir.
Ekin (Kültür) eski Bakanıdır.
Bir süreden beri de AKP Grup Başkanvekilidir.
“Cumhuriyet Haftası”nın başlamasına bir iki gün kala “gençlik buluşması ve konferans etkinlikleri” çerçevesinde “8’inci Uluslararası Kitap ve Kültür Fuarı”nda “Yerelden Evrensele Şehir Ufku: Kahramanmaraş Örneği” başlıklı konferansta konuşuyor. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/akp-grup-baskanvekili-mahir-unal-cumhuriyet-bizim-lugatimizi-alfabemizi-dilimizi-hasili-butun-dusunmemizi-yok-etmistir-589552h.htm
Diyor ki:
“Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir.”
Sonra da…
Cemil Meriç’in kaleme aldığı “Bu Ülke” adlı kitaptan alıntılar yaparak, şunları söylüyor:
“Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz, konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz. Mesela melül, mahsun, inkisar, keder, hüzün, buhran bunların hepsini tek bir kelimeyle ifade ediyoruz; stresliyim.”
Sözleri gündeme taşınınca da, @mahirunal Twitter hesabından “Bugün ‘Bir Kitap Okudum’ etkinliğinde gençlerle Cemil Meriç’in ‘Bu Ülke’sini konuştuk. ‘Kamus’ bir milletin hafızasıdır cümlesinden yola çıkarak yaptığım değerlendirme Cumhuriyet’e dönük değil kültür devrimi olarak yapılanlara dair bir tespittir. Buradan bir düşmanlık çıkaramazsınız” paylaşımında bulunuyor.
Paylaşımından başlayayım:
İlahiyat Fakültesi mezunu Mahir Ünal, adı gibi, ağzından çıkan sözlere sahip çıkmıyor, eğip büküyor, argo değimle “kıvırıyor”.
Bunu neden yaptı?
Korkudan mı?
Çok yanlış sözler ettiğinin ayırtına mı vardı?
Kendisine, siyasi düşüncesine, partisine, dava arkadaşlarına sıkıntı yaratacağını mı anladı?
Karşıt bellediği “Cumhuriyet değerlerinin sahipleri”nin tepkisiz kalacağını mı düşündü?
kraldan çok kralcı kesilmeye mi kalktı?
Hepsi de olabilir; biri, birkaçı da olabilir; dahası, başka nedenler de olabilir.
İlk paragrafa geçelim.
Hayır, “Tarihteki en sert kültürel devrim”, yalnızca Türkiye’de yaşanmamıştır, başka ülkeler de var ve Türkiye, o ülkelerden biri.
Sözde “çok bilmiş”, özde “hiçbir şey bilmeyen” Mahir Ünal’a sormak isterim:
Türkiye, tarihteki en sert kültürel devrim yapan ülkelerden biri neden olmuştur?
Yanıt vermeyeceğini, verse de gerçeklerden çok uzaklarda laf çevireceğini, eveleyip geveleyeceğini öngördüğüm için, kısa, öz ben söyleyeyim:
Türk Dili, ağırlıklı olarak Arap ve Fars; sonra da İngiliz, Fransız, Alman, Rus dilleri altında ufalanıp gitmişti!
“Osmanlı dili” diye bir dil yok; olan, “uyduruk dil”!
Türk Dili’ni, bütün yabancı diller baskısından çekip çıkarmak, tek seçenekti!
Mahir Ünal, ilk paragrafın ikinci ve üçüncü tümcelerinde diyor ki:
“Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır.”
Evet, doğru; çünkü…
Ne Fransız, ne Çin dili, Türk Dili gibi yabancı dillerin baskısı, tehdidi altında değildi.
Ve Mahir Ünal, ilk paragrafın son tümcesinde “Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hasılı bütün düşünmemizi yok etmiştir”; ikinci paragrafın birinci, ikinci tümcelerinde “Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz, konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz” diyor.
Özgeçmişine baktığımda, Mahir Ünal, Türk ve Müslüman ana, babanın çocuğu; Mahir Ünal’ın kendisi de Türk ve Müslüman.
Kahramanmaraşlı olması, “yurtseverliği”ne kaynaktır, belgedir.
Ama…
Az yukardaki sözleri, Türk, Müslüman ve yurtsever birinin etmemesi, ağzından çıkarmaması/çıkmaması gereken sözlerdir!
Değil midir?!
O sözler nasıl çıkar, nasıl edilir?!
Bir Türk, bir Müslüman, bir yurtsever, Türk Dili’ne, Türk Dil Devrimi’ne bu kadar karşıt, bu kadar düşman kesilir mi?!
Dil Devrimi öncesi Türk Dili’nin perişan hali ortadaydı!
Lügatimiz, alfabemiz, dilimiz yoktu!
“Lügatimiz, alfabemiz, dilimiz” bildiğimiz bizim değildi, yabancılarındı!
Tanrı aşkına “Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz, konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz” ne demek?!
Böyle bir şey olabilir mi?!
Doğrular, gerçekler böyle nasıl çarpıtılabilir?!
Ve bu, neden, ne uğruna yapılabilir?!
Mahir Ünal ve Mahir Ünal gibi düşünenler, bir başka ülkeyi, o ülkenin, dini, dilini sevebilirler; o ülkenin vatandaşı olabilirler, o ülkenin dinine geçebilirler ve o ülkenin lügatini, alfabesini benimseyebilir, dilini konuşabilirler.
O Ülkelere yerleşebilirler.
Anlayışla karşılanır.
Ama bu yola, Türk Dili’ni, güzel Türkçe’mizi karalayarak çıkmasınlar!
Kendi isteklerini Türk topraklarında gerçekleştirmeye kalkmasınlar, Türk halkına dayatmaya çalışmasınlar!
Dünya lideri Kemal Atatürk Devrimleri ile mayalanıp donanmış Türk halkı izin vermeyecektir!
Verirse…
Bu ekin işgali, ekonomi, siyasi, askeri işgalin izleyeceğini, sonucun “bitiş”, “haritadan silinme” olacağını çok net görüyor, biliyor!
AKP’li Mahir Ünal’a ve gibilerine duyurulur!..
Bu arada…
Mahir Ünal’a tepki dinmiyor.
Dün Grup Toplantısı yapan CHP ve MHP’den çok sert tepkiler geldi.
MHP Genel Başkanı, Mahir Ünal’ın ve partisi AKP’nin adlarını anmadan https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5076/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_25_Ekim_2.html “Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarını şuurla idrak edemeyenler için hataya düşmek, çelişkide bocalamak, değişime ve gelişime direnç göstermek kaçınılmazdır” dedi, özetle şöyle sürdürdü:
“Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Önyargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçe’mizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde özgüven eksikliğidir.”
Twitter hesabımdan ve Facebook sayfamdan gerçekleştirdiğim paylaşımda
// SEN DE “… talihsiz, tarifsiz, temelsiz yanlışların pençesindedirler” DEDİKLERİNLESİN! SÖZÜNLE EYLEMİNİN ÇELİŞTİĞİNİN AYIRTINDA (FARKINDA) MISIN MUHTEREM?!. // diye yazdım.
CHP Genel Başkanı da özetle “Tarih bilmiyorlar. Hurafelerle tarih öğrenilmez. Halkın ne konuştuğunu dahi bilmiyorlar. Ya sen hiç Karacaoğlan’ı dinlemedin mi kardeşim. Bu insanlar tertemiz Türkçeyle ne yazdılarsa bugün biliyoruz ya. Sen Yunus’u bile bilmiyorsun. Bugün parantez açalı Bahçeli buna sözde çok kızmış. Ne olacak koşa koşa gidecek yine kucaklayacak. Bu anlayış ne anlayışıdır biliyor musunuz? Bu anlayış SADAT kafasının anlayışıdır. TC devletini kaldıracağız ASRİKA diye bir devlet kuracağız, başkenti İstanbul olacak, dili de Arapça olacak. Aynı kafa. İtiraz mı ettiler? Etmediler” https://www.gercekgundem.com/siyaset/361793/kilicdaroglu-erdogana-meydan-okudu-cik-karsima-korkma-adam-yemem dedi.
Tamam, “SADAT kafasının anlayışıdır”, anladık.
Pekiii…
“SADAT kafası anlayış”ın üretim merkezi İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Amerika mı?
Üretenler de, Osmanlı’yı Sevr’e götüren emperyalistler mi?
Şimdi de Türkiye’yi 2’inci Sevr’e götürmek için Mahir Ünal üzerinden deneme mi yaptılar?
Yaptılarsa, boylarının ölçüsünü aldılar!
Ve…
100’ümci Yılı’nda, çağdaş, demokratik, laik Cumhuriyet’imizi yok edemeyeceklerini, Atatürk Türkiye’sini Araplaştıramayacaklarını çok iyi anladılar!
Atatürkçü halkımın önünde saygıyla eğiliyorum…