GEREKSİZ, SAÇMA YASA ÖNERGESİ KONUSUNDA, BİR CHP’Lİ OLARAK, BEN YANINDA YOKUM!..

  • 0
150 150 bakikarakol

3 Ekim 2022 Pazartesi günü Twitter hesabı @kilicdarogluk’tan saatler önce (saat 11.44’te) “Bu akşam saat 21.00’de burada buluşalım. Önereceğim, hepimiz için bir samimiyet turnusolu olacak. Saray için de CHP için de… CHP bu sınavın üstesinden de hakkıyla gelecektir!” https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1576855738353610753 diye yazarak, duyurdu.

Herkes gibi ben de merak ettim.

Saati (21.00) geldi, canlı yayın vereceklerini bildiğim üç televizyondan birinin karşısına geçtim oturdum.

Canlı yayın başladı.

Bütün dikkatimle dinlemeye koyuldum.

 

Türkiye’nin yaralarından söz ediyordu.

 

“Ucu nereye varacaksa…” sözcüklerini edip “… bu yaraları sarmaya kararlıyım” değince, bundan sonra söyleyeceklerini kestirmeye/öngörmeye çalıştım.

Doğrusu, “tedirgin” oldum!

 

Korktuğum başıma geldi:

“… Bu yaralardan biri de, başörtüsü mevzusu. Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte. Ama değişmeği, öğrenmeyi bildik. Şimdi, bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı. Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı. Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibarıyla bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi, Grup toplantımızdan hemen hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanunun arkasında duracağız. Sarayın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak. Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatma konusunda yol arkadaşlarım benimle; Türkiye’nin çok kanayan yaraları konusunda da… Biz daha da cesur olacağız. Bundan en ufak bir şüphem yok. Ve sevgili halkım, bu zor, ama zor olduğu kadar da hakiki olan yolculukta sizi de yanımda görmek istiyorum. İyi geceler.”  https://www.youtube.com/watch?v=PLPgpfsFBqQ

 

Tanrı aşkına!

Okuduğunuz bu veya linki tıklayıp kendi kulaklarınızla duyacağınız sözleri, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün, Cumhuriyet Halk Partisi’nin “Genel Başkan” koltuğunda oturan mı, yoksa dini, kadını, kadının giyim kuşamını, örtünmesini ilkel, gerici siyasalarına (politikalarına) alet, malzeme eden siyasi sağda ne kadar siyasetçi varsa onlar mı, onlardan biri mi ediyordu?!

 

Bi kere…

Bu ülkede, “başörtüsü sorunu” yok!

Çünkü…

Başörtüsü, Türk kadınının başının örtüsüdür.

Ama bu ülkede, emperyalistlerin, yerel saha elamanları eliyle yaşama geçirdikleri, gericiliğin, ilkelliğin siyasi simgesi, iletişim aracı, çeşidi “türban sorunu” var!

Ve…

Aynı zamanda, Hıristiyan din kadınlarırahibe”lerin Kilise içi, Kilise dışı başlarına örttüklerinin benzeri “türban”, çağdaş İslam Dini’nin Müslüman kadınlarının başlarına örttükleri “başörtüsü” değildir!

Bu provokasyona neden ve nasıl gelinir?!.

 

Bu ülkede “başörtüsü” SORUN olmadığı gibi, bu ülkenin YARASI da değildir!

Ama bu ülkede “türban” SORUN olduğu gibi, bu ülkenin en okkalı YARASI da!

 

Hani diyor ya “Burada bizim de yanlışlarımız oldu geçmişte.”

Doğru diyor!

Kendisinin ve kendisi gibi “sözde CHP’liler(!)”in çok büyük yanlışları oldu!

Olmakta da!

 

Gene diyor ya “Ama değişmeği, öğrenmeyi bildik.”

Bakın bunu da doğru söylüyor.

Değişmeği, öğrenmeyi bilmeği “görevleri” gereği “tersten değiştiler”, “tersten öğrenmeyi bildiler”!

O nedenle tersten yol alıyor/alıyorlar, tersten konuşuyor/konuşuyorlar.

 

Yetmezmiş gibi, bir de “Şimdi, bir sonraki aşamaya geçme zamanı. Bu meseleyi toplum olarak aşma, geride bırakma zamanı” tümcelerinin ardından ”Konuyu devlet ciddiyetiyle çözme ve siyasetçilerin iki dudağı arasından çıkarma zamanı” demez mi?!

Evrensel hukuk ilkeleriyle uyum içinde bir kanuni çerçeve oluşturduk. Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. (Pardon, bu ne demek ve bu nasıl olacak?! “Siyasetçinin” mi demek istedi?! BK) Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız. Yarın itibarıyla bu yarayı sonsuza kadar kapatacak adımı atıyoruz. Kanun teklifimizi, Grup toplantımızdan hemen hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunacağız. Cumhuriyet Halk Partisi grubu eksiksiz, amasız, fakatsız ve yüreklice bu kanunun arkasında duracağız” diye de eklemez mi?!

 

Beyefendi, beyefendi!..

Bu ülkenin “Devrim Yasaları” var!

Onları ne yapıyor, nereye koyuyorsunuz?!

Anayasa’dan ve yasalardan çıkartıyor, yürürlükten mi kaldırıyorsunuz?!

Gücünüz yetmez!

Dün, grup toplantınızdan hemen sonra Kamutay (TBMM) Başkanlığı’na sunduğunuz “yasa öneriniz(!)”in arkasında durun da görelim!

Sen de, tehditlerinle baskı altında tuttuğun ekibin de bilin ki, ne CHP tabanı, ne CHP dışındaki Atatürkçü Türk halkı, sizin ve gereksiz, saçma yasa tasarınızın arkasında durmayacak!

 

Efendim; muhteremin derdi, altılı masanın “Cumhurbaşkanı adayı” olmak!

Çabası da, olabilmek için her ödünü vermek!

 

Eğri oturup doğru konuşmak gerek:

“Sarayın da samimiyet turnusolu bu. Bakalım onların tutumu ne olacak” sözlerini etmekle, Türkiye’nin yaraları sarılmaz, yaraları bir bir kapanmaz.

Hele, Türkiye’ye yara olan/olanlar, Türkiye’nin yaralarını saramaz/saramazlar, Türkiye’nin yaralarını bir bir kapatamaz/kapatamazlar.

 

“Ve sevgili halkım, bu zor, ama zor olduğu kadar da hakiki olan yolculukta sizi de yanımda görmek istiyorum” sözcükleriyle seslenen, çağrıda bulunan muhtereme ben de şöyle sesleniyorum:

Bu konuda, CHP’li bir Türk olarak, beni yanında göremeyeceksin, ben yanında yokum!

 

Ve…

Basın sansür yasasının Kamutay Genel Kurulu’nda görüşüldüğü günde (dün, 4 Ekim 2022 Salı), komik, çelişkili, içerikten, gerçekçilikten, inandırıcılıktan yoksun gerekçeli 3 Maddelik yasa önerilerini https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/chp-uc-maddelik-basortusu-teklifini-meclise-sundu-7399459/ 4’lü imzayla Kamutay Başkanlığı’na sundular.

Hayrını görsün(!)ler!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.