ANLAMLANDIRAMADIĞIM ÜÇ GELİŞME!..
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=gVarlığına inandığım Tanrıya yemin ederim ki, şu üç gelişmeyi anlamlandıramadım!
İlkiyle başlayayım:
Önceki gün (27 Şubat 2024 Pazartesi) “Sirkeci-Kazlıçeşme Raylı Sistem ve Yaya Odaklı Yeni Nesil Ulaşım Projesi açılış töreni”nde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ağzından “… bu şahıs nasıl olduysa bir yanlışlık oldu bu görevi aldı… Şu anda bu ülkeyi kimler yönetiyor? Biz yönetiyoruz. Şu anda İstanbul’da bulunan bu zat veya zevat, böyle bir imkâna sahip mi? Değil. Fakat 31 Mart’tan itibaren inşallah Murat Kurum kardeşimizle birlikte AK Parti yerel yönetimi ile Cumhur İttifakı, Ankara’da el ele verdiğimiz zaman herhangi bir sarkma söz konusu olmayacak ve yola emin adımlarla yürüyeceğiz. Kaldığımız yerden, yeniden ‘Bismillah’ diyerek işe koyulacak, inşallah aziz İstanbul’un fetret devrini sona erdireceğiz…” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/151331/-cevre-ve-sehircilikte-hayata-gecirecegimiz-yeni-projelerle-istanbul-u-daha-da-guzellestirecegiz-
https://www.akparti.org.tr/ana-slider-haberleri/cumhurbaskanimiz-erdogan-sirkeci-kazlicesme-rayli-sistem-ve-yaya-odakli-yeni-nesil-ulasim-projesi-nin-acilisinda-konustu-26-02-2024-14-36-35/ sözlerini duyunca, anlamakta, anlamlandırmakta zorlandım!
Söyleyen, bir önceki “Parlamenter Sistem”deki gibi “Başbakan” olsaydı, bu kadar etkilenmeyecek, “Ülkede Yerel Seçimler var. İktidardaki siyasi partinin Genel Başkanı Başbakandır, söyler” der, geçerdim.
(Aslında, “Parlamenter Sistem”de dahi, iktidardaki siyasi partinin Genel Başkanı hiçbir seçimde böyle bir “ayrıştırma”yı düşünmemeli, böyle bir “ayrıştıran” sözü etmemeli.)
Ama…
Bu ülkede 16 Nisan 2017’de bir halkoylaması (referandum) yapıldı; 9 Temmuz 2018’de de resmen ve hukuken uygulanmaya başladı.
Halkoylamasının içeriğini, yazanlardan -çok değil- 2-3 kişi dışında bilen yoktu!
İçeriği anlayan, “Kabul” veya “Hayır” oyu verecek vatandaşlara anlatacak muhalefet de yoktu!
Halkının, içeriğini kavrayamadan oyladığı, yüzde 51’le de kabul edildiği açıklanan sistemin adı “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ydi.
“Parlamenter Sistem” dönemi ve bu sistemin “icra makam”ı “Başbakanlık” son bulmuştu, yerini “Cumhurbaşkanı” almıştı.
Cumhurbaşkanlığı makamında oturan, 24 Haziran 2018’deki seçimde halk tarafından, ilk turda yüzde 52,197 ile seçilen AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğandı.
24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi’nde “Cumhurbaşkanı adayı” olan ve Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, seçimden birinci parti çıkan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)’nin Genel Başkanı idi.
Yani…
Aday olurken de, adaylığı Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından kabul edilirken de, Cumhurbaşkanı seçilirken de AKP Genel Başkanı idi.
Halkoylamasında, halka sunulan “Anayasa değişikliği” metninde “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” yazıyordu, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” yazmıyordu!
Resmi açıklamalara göre halkın yüzde 51.197’si “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne değil, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne “Kabul oy”u vermişti.
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” arasında çok ayırt (fark) vardı, var.
Kaldı ki…
Yürürlükteki 1982 Anayasası’nın 103’ün maddesinde yazılı “Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim” andını/yeminini, Kamutay (TBMM) Genel Kurulu’nda etmişti.
Bu ant da, 7 Kasım 1982’de halka oylatılan ve yüzde 91,37 ile kabul edilen –“Kenar Evren Anayasas” diye de anılan- “1982 Anayasası”nın maddelerindendi.
Sistem değişmiş, yürütmenin başı Cumhurbaşkanı olmuş ama bir önceki sistemden kalan yemin metni değişmemişti.
Çünkü unutulmuştu.
Belki de, “kimseler uyanmasın” diye bilerek değiştirilmedi.
Neyse…
Vurgulamalıyım ki, ant/yemin, böylesi ve başka kimi makamlar, görevler için “olmazsa olmaz”dır.
AKP ve MHP bu eksikliği, çelişkiyi gidermelidirler.
“Fiili durum”a “hukuki durum” kazandırmalılar.
Sistemin adını netleştirip halkın onayına sunmalıdır; aynı sunumda, “Cumhurbaşkanı yemini” metnini değiştirmelidir.
Yaparlar mı?
Bilemem.
Muhalefet ayıkır, uyanır, yapılmasının yolunu açar, yolun yolcuları milyonları yollara döker mi?
Beklemeden, “Neden olmasın” demeyi çok isterdim.
İkinciye geleyim:
Partim CHP’min Genel Başkanı Özgür Özel geçen hafta Kamutay’da, gazetecilerle söyleşisinde, DEM Parti’yi işaret ederek, “Bize kazandırmak değil, gerekirse kaybettirmek üzerine bir strateji var. Bu çok ortada” demişti.
Yanıt bir hafta sonra, Ağrı DEM Parti Milletvekili Sırrı Sakık’tan geldi.
Sakık, partisinin İzmir adaylarını tanıtım töreninde dedi ki:
“Çok doğru söylüyor. Evet size kaybettireceğiz. Size de AKP-MHP faşizmine de kaybettireceğiz. Allah aşkına siz kimsiniz ya? Siz efendi biz köle miyiz? 2019’da size destek sunduk. Bu belediyelerde bir cennet yarattık size. Siz döndünüz Kürtlere cehennem hayatı yaşattınız. İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu seçilir seçilmez ‘Topal Osman’ın torunuyum’ dedi. Biz de Şeyh Sait, Seyit Rıza’nın torunlarıyız. Bunları unutuyorlar. Kürdün oyu ile seçileceksin sonra sırtını Kürtlere döneceksin. Biz bunlarla yol yürüyemeyiz. Genel seçimlerde hesapsız kitapsız demokrasi ve barış için destek sunduk. Ancak onlar gidip Ümit Özdağ ile protokol imzaladılar. Böyle bir partiye nasıl destek veririz? CHP’ye sormak istiyorum. Kürt illerinde ne kadar oy alıyorsunuz ki buralarda aday çıkarıyorsunuz? Bunların hepsi tekçi ve ırkçıdır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/dem-partili-sakiktan-ozgur-ozele-evet-size-kaybettirecegiz-2179509#google_vignette
Sözüm, hiç tanımadığını öngördüğüm “Topal Osman”la, çok iyi tanıdığını anladığım “Şeyh Sait” ile “Seyit Rıza”yı karşılaştırmasınadır.
Topal Osman, Kuzey’de, Karadeniz’de, İngilizlerin kışkırttığı azgın Rum çetelerine karşın savaşmış; diğer ikisi Şeyh Sait ile Seyit Rıza, İngiliz’e ajanlık yapmış, Türk’e, Türkiye’ye İngiliz kadar düşman kesilmiş.
Etnik kökenden etkilenerek, ırkçılığın daniskasını yapan “torun” sanki dedelerinin izinde!
“Dedelerinin günceli” bu “torun” okkalı şamarı dün (27 Şubat 2024 Salı) partisinden yiyor!
Şöyle:
www.gazeteduvar.com internet gazetesinin 26 Şubat 2024 Pazartesi günlü, “DEM Parti, İzmit Belediye Başkan Adayı Avukat Gencer Demirkaya’nın adaylığını çekti. Parti, 31 Mart seçiminde CHP’nin adayı Fatma Kaplan Hürriyet’i destekleyeceklerini duyurdu” spotlu “DEM Parti İzmit adayını çekti: Hürriyet’i destekleyeceğiz” https://www.gazeteduvar.com.tr/dem-parti-izmit-adayini-cekti-hurriyeti-destekleyecegiz-haber-1672567 başlıklı haberinde, Kocaeli DEM Parti İl Başkanı Nuri Tan’ın “İzmit adayımız çekildi. Biz muhalefete kaybettirmek istemiyoruz. Muhalefete kaybettirmemek adına almış olduğumuz bir karar. İzmit adayımızın da talebi bu yöndeydi. Tamamen kent uzlaşısı kapsamında yaptığımız değerlendirmenin bir sonucu” diyordu.
DEM Parti, İzmit Belediye Başkan Adayı Avukat Gencer Demirkaya’nın adaylığını çekti.
Torun Milletvekili Sakık şimdi ne yapar?
Bilemem.
Bu arada, şunu da belirtmeliyim:
AKP ve MHP, İzmit’teki bu “çekme” işini, tepe tepe kullanacak, CHP’yi, DEM Parti ile demleyecek.
Ancak…
Sözcü Gazetesi Yazarı Deniz Zeyrek, Sözcü TV’de ne güzel söylemiş, www.gercekgundem.com internet gazetesi de “Deniz Zeyrek’ten AKP’ye: Perde arkasında bir sürü vaatte bulundunuz DEM Parti’ye, bırakın bu hikayeleri” https://www.gercekgundem.com/siyaset/deniz-zeyrekten-akpye-perde-arkasinda-bir-suru-vaatte-bulundunuz-dem-partiye-birakin-bu-hikayeleri-452583 başlığıyla ne güzel haber hapmış!
Deniz Zeyrek’i ve www.gercekgundem.com’u kutlarım.
Ve üçüncü gelişme geleyim…
Haberi, Cumhuriyet Gazetesi 25 Şubat 2024 Pazar günü “ÇEDES hız kesmiyor: Okulda maket mezar!” başlığıyla verdi.
Olay, sevdalısı olduğum Kars’ımda geçiyor.
Özetle şöyle:
// Dikkat çeken bir başka görüntü de Kars’tan geldi. Kars Merkez İmam Hatip Ortaokulu’nda ÇEDES* projesi kapsamında “sabır” konusunu işlemek için okulda maket mezar kuruldu. Bu etkinlik kapsamında bir öğrencinin maket mezar başında ağıt yaktığı görüldü.
Okulun sosyal medya hesabından paylaşılan gönderide konuyla ilgili şu açıklamalar yer aldı: “ÇEDES projesi değerler kulübü ocak ayı sabır temalı etkinliğimiz gerçekleştirilmiştir. Öğrencimiz vefat eden annesine özlemini sabır temasıyla sahnelemiştir.”
https://www.cumhuriyet.com.tr/egitim/cedes-hiz-kesmiyor-okulda-maket-mezar-2179146 //
Böyle proje mi olur?!
Böyle bir projeyi “ortaçağ karanlığını seven kafa” ya da “kafalar” yapar!
Başkalarının çocuklarına uygulatırlar, kendi çocuklarını böylesi ilkelliklerden uzak tutarlar!
“Ortaçağ karanlığının zebanileri”, çocuk yaştakilerin, mezar maketi de olsa, onun önünde, annesini düşünerek ağıtlar yakarak ağlamanın ne demek olduğunu, çocukta yaratacağı yıkımın ağırlığını çok iyi bildiklerini, bu kepazeliği de bilerek yaptıklarını, yaptırdıklarını düşünüyorum!
Atatürk Türkiye’sine ve demokratik, laik Cumhuriyet’e, “düşman emperyalistler” kadar düşman kesilen “ortaçağ karanlığının zebanileri” başarılı olamayacaklar!
“Atatürk aydınlatması”, her birini, ağababalarıyla birlikte, yağ gibi eritecek!
Eriyip yok olmalılar!
Eriyip yok olmalılar ki…
Dünya apaydınlığa çıksın!
Dünyada sevgi, barış, kardeşlik vb filizlensin, kök salsın, dal budak olsun!
Üç gelişmeyi anlamlandıramamakta haksız mıyım?..
* Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum