Dün…
Devletin ileri gelenleri (Devlet erkân), sevdalısı olduğum ülkemiz Türkiye’mizin “demokratik, laik Cumhuriyet”inin 97’inci yıldönümünde, Anıtkabir’de, Aslanlı Yol’da yürürdü.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı öndeydi, sağ arkasında Kamutay (TBMM) Başkanı, sol arkasında “atanmış” Cumhurbaşkanı Yardımcısı, onların arkasında “atanmış” Bakan bürokratlar, onların da arkalarında siyasi partilerin “seçilmiş” Genel Başkanları vardı.
“Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile “Devlet Protokolü” değişmiş.
Halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanının atadıkları, önce partili üyelerin temsilcileri “delege”lerin, arkasından seçimlerde halkın oylarıyla Milletvekili seçilmiş siyasi parti Genel Başkanlarının önlerindeydiler!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, iki asker eşliğinde, eğildi, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzün mozolesine çelenk koydu; sonra doğruldu.
Doğrulmasıyla arkasını mozoleye dönerek, protokoldeki yerine gitti ve yüzünü mozoleye çevirdi.
İlk defa, Atatürk’ümüzün mozolesine çelenk koyanın, çelenk koyduktan sonra sırtını dönüp yürüdüğüne tanık oluyordum.
Hep, birkaç adım geri geri gidildiğini görmüştüm.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Misak-ı Milli Kulesi’ne gitmek için merdivenlerde göründüğünde, önceden hazırlanmış listeye göre Anıtkabir’e alındıkları gündem olan, Ankara AKP İl teşkilatına üye bir grup
https://odatv4.com/anitkabirde-seni-seviyoruz-reis-slogani-29102048.html alkışlamaya ve slogan atmaya başladı.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partililerini eliyle selamladı.
Benim gibi tv kanallarından canlı izleyen Türk halkı alkışı ve slogan atmayı beğenmedi, doğru bulmadı.
Alkışlı, sloganlı “hazır kıta” operasyonunu alışkanlık haline getirenler, kaş yapmak isterken göz çıkardıklarının ayırtına (farkına) varamadıklarını, varamayacaklarını da kanıtladılar.
Bugün…
Sevdalısı olduğum il’im Kars’ımın, 40 yıl süren düşman işgalinden kurtuluşunun 100’üncü günü…
Düşman:
Rusya’nın Çar’ı, Çar’ın yönetimi ve Çar’ın, Çar yönetiminin eteklerine yapışan Ermenistan yönetimi!
Bolşevik devrimi ile Çar ve Çar yönetiminden yoksun yakalan Ermenistan yönetimi, “arkasız”, “sahipsiz” kalınca, şaşkına döndü, ne yapacağını bilmez oldu.
Doğu Anadolu’yu kasıp kavuran Ermeni Taşnak ve Hınçak çetelerinden medet umdu.
Bu çeteler eliyle tarih boyunca işleye geldikleri “insanlık suçu”nu, Erzurum ve Kars’ta zalimce işledi.
100 yıl önce “bugün”, Ermenistan yönetiminin askerleri, Taşnak ve Hınçak çeteleri, Kazım Karabekir ve Halit Paşa komutasındaki Türk Ordusu’nun önünden kaçtıkları; ağır yitikler vererek, kaçarken, çoluk çocuk, kadın, kız, yaşı, hasta, sakat demeden binlerce silahsız insanı katlettikleri; soluğu Gümrü’de aldıkları gündür.
Bugünün Ermenistan yönetimi, 100 yıl önce Müslüman Türk halkına yaptığının, yaptırdığının aynısını tankıyla, topuyla, füzesiyle, 100 yıl sonra Müslüman Azerbaycan halkına yapıyor.
Silahlı güçleri, 100 yıl önce Türk Ordusu’nun önünden kaçtıkları gibi, 100 yıl sonra şimdi de, 27 yıldır “Karabağ ateşsi/acısı” ile yanan Azerbaycan Ordusu’nun önünden kaçıyor.
Kaçarken de, Rusya ve İran’dan aldıkları savlanan (iddia edilen) silahlarla, Azerbaycan sivil yerleşim yerlere saldırıyor, silahsız günahsız insanların ölümüne neden oluyorlar.
Ama…
Belalarını bulacaklar.
Yakındır.
Ermenistan yönetimi ve Ermenistan yönetimine, çıkarları için arka çıkanlar iyi bellesinler:
Ermenistan, Ön Asya’nın veya Batı Asya’nın “İsrail’i” olmayacak, olamayacak.
İzin verilmeyecek.
Toprağa gömüleceksiniz.
Size “büyük öfkemiz” var!..
Yorum Yaz