DÜMEN KIRIP YELKEN AÇTIĞI YÖNDE ZIPLAYIP DURAN ASLI BAYKAL, BİR DUR, KENDİNLE BİR TANIŞ, KENDİNLE BİR KONUŞ!..
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=g“CHP Genel Başkanlığı” sürecinde, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından sonraki söylem ve eylemleriyle “gelişim” gösteren ama ortaya atılan savlara karşın “lider” olmayan Özgür Özel, 6 Nisan 2025’teki “21’inci Olağanüstü Kurultay”dan güçlenerek çıkmasının hemen ardından, Kurultay salonun önünde, on binlerin katılımıyla gerçekleştirdiği mitingde, konuşmasının bir yerinde, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin ürünü “Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın bir numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “Cunta başı” https://chp.org.tr/haberler/cumhuriyet-halk-partisi-genel-baskani-ozgur-ozel-cunta-basi-seni-lk-secimde-elimizden-ne-abd-kurtarir-ne-trump değince, ortalık fena karıştı.
“Cumhurbaşkanı Yardımcısı” ve “Bakan” sıfatlarıyla atanan “Bürokratlar”, peş peşe, siyasiler gibi, Özel’e tepki yağdırdılar; içlerinde “Artık haddini bil” diyerek tehdit edenler de vardı.
Ama hiç biri, düşman emperyalist ABD’nin “kaçık” Başkanı Donald Trump’ın “alay etmesi”ne, “dalga geçmesi”ne https://www.nefes.com.tr/trump-erdogan-ile-telefon-gorusmesinin-detayini-anlatti-26742 ses çıkarmadılar!
Özgür Özel’in “Cunta Başkan” sözüne “”hiddetlenen” biri de, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli adına “metin yazan”dı!
“Cunta demek CHP demektir, bunu bilmeyen de yoktur.” https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5418/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_Bahceli__nin___CHP__nin_21_Olaganustu_Kurultayi__na_iliskin__yapmi_.html diye yazdı.
Metin yazan “cunta” sözcüğünü bilseydi ve “CHP”yi tanısaydı; hele de, Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Osmaniye’li varlıklı ve köklü ailesi “Fettahoğulları”nın ve babası “Salih Bahçeli’nin, İsmet İnönü tutkunluğundan haberi olsaydı, sanırım böyle bir tümce yazmazdı.
Bilerek yazdıysa, söyleyecek sözüm yok.
Şunu da belirtmeliyim:
Özgür Özel’in, şu günlerde, halka, ayrıntılarına kadar asıl anlatması gereken, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”dir!
Bu “ucube sistem”, içinde -cuntacılığın da yer aldığı- her kötülüğü üretir, barındırır, yaşatır.
Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, siyasi kadroları neden anlatmazlar, “ucube sistem”in panzehiri, “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”i halka neden tanıtmazlar, halkı neden sahiplendirmezler?!
Atatürk sonrası giderek çoğalan siyasi kadrolar ve onların kendilerine benzettikleri bürokratlar, kimi kurumlar, demokratik, laik Atatürk Türkiyesi’ni “bu günler”e getirdi!
Bir örnekle özetleyeyim:
30 Mart 2025 Pazar günü, 60 yaşında yaşama gözlerini kapayan “yakın”ın 40’ı idi.
Eşi ve çocukları evlerinde 40’ını okutmak istediler.
Sınırlı çağırdıklarından kadınlara, mahalleden kapalı kadın, Kuran okudu, peşine dua etti.
Dualardan biri şöyleydi:
“Allah’ım, sen, ülkemize şeriatın gelmesini nasip et”!
8-10 kadın içinde 2’si “Amin” demedi!
Demokratik, laik Atatürk Türkiyesi’nde, dini anmalarda böyle bir dua ediliyor!
Duayı eden de, “amin” diyen de kadın!
Kadını 2’inci sınıf gören, yok sayan “şeriat”, kadına söyletilip “amin” dedirtiliyor!
Alınan yolu, gelinen noktayı görebiliyor, anlayabiliyor muyuz?!
Ayıplar, yazıklar olsun!
İnanan biriyim; ülkemin ve ülkelerin “şeriat” gibi ilkel, gerici, çağdışı siyasi anlayışla yönetilmesini asla ve asla istemem.
Babası CHP’de etkin siyaset yapmış; Milletvekili, Bakan, CHP Genel Başkanı olmuş, “Prof. Dr.” unvanlı kadının, ülkeye “şeriat”ın gelmesini isteyen anlayışın yaygınlaşmasının önünü ardına kadar açan siyasi yapıya dümen kırmasına, yelken açmasına ne demeli?!
Birkaç yıldır, kendisinin, babasının, annesinin ve Prof. Dr. abisinin partisi “Cumhuriyet Halk Partisi”ne, Cumhur İttifakı’nın, özellikle de AKP’nin trolleri gibi X gibi sosyal basın hesap ve sayfalarından saldıran, ahkâm kesen Aslı Baykal’dan bahsediyorum.
Abisi Prof. Dr. Ataç Baykal’ı, duruşundan ötürü kutlamadan edemeyeceğim.
Aslı Baykal çok kötü zıpladı durdu!
Hala öyle.
Ama zamanı geldi.
Kimi gerçekleri ve Aslı Baykal’ın kimi gerçeklerini özetle anımsatmak gerek.
Bunu da, bir Atatürkçü, CHP’li, yurtsever olarak yapacağım.
Hak, hukuktan, adaletten dem vuran Aslı Baykal hazır mısın?
İyi oku…
Aslı Baykal, sen baban siyasetçi Deniz Baykal’ı tanıdın mı?
Hani, Hukuk öğrencisi iken, Demokrat Parti (DP) iktidarının Başbakanı Adnan Menderes’in yakasına yapışıp “Demokrasi isteriz” diye bağırdığı “uyduruğu”ndan yıllarca siyasi nemalanan babanı?!
Baban, yıllar sonra “Böyle bir şey olmadı” diyerek doğruyu söyledi; ama babanın, DP’yi, DP kadrolarını, iktidarını Atatürk Türkiyesi’nde ve bölgedeki çıkarları doğrultusunda oluşturan, iktidara taşıyan, hep kullanan düşman emperyalist ABD’nin, bu yalanı çıkarıp yaydığından ve kendisine çengel attığından haberi yoktu; çok sonraları oldu, o zaman da “atı alan Üsküdar’a çoktan geçmiş”ti.
Babanın siyasette en yumuş karnı, güçlü olmayı, başkasının ya da başkalarının zayıflığında aramaktı!
Sanki sen de öylesin!
Baban, CHP içinde hep “Hizip başı” diye anıldı.
Çünkü baban hep bir numara yani “CHP Genel Başkanı” olmak istiyordu.
Ancak hiçbir zaman CHP’nin Genel Başkanı ile yarışa girmekten kaçıyordu, iki numara olmakta karar kılıyordu.
Genel Başkanlığa giden yolda karşısına çıkacakları belirler, onlarla savaşırdı.
Onlardan biri rahmetli Hasan Fehmi Güneş’ti.
O nedenle; CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit Başkanlığındaki 42’inci Hükümetin İçişleri Bakanı Hasan Güneş’le ilgili, aynı Hükümette Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı babanız Deniz Baykal’ın, Bakanlıktaki üst düzeyde bürokratlarından birine ziyarete gelen “Sayın Bakana söyleyin. O da Sayın Başbakan Ecevit’i bilgilendirsin. Abdi İpekçi’nin katili Mehmet Ali Ağca’nın yakalanmasından da ötürü, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş Bey’e ciddi operasyon yapılacak” içeriğinde anlatıda bulunuyor.
O bürokrat, Bakan babanıza sıcağı sıcağına iletiyor.
Bakan babanız için için gülerek dinliyor, “İlgileneceğim” diyor.
Ama ilgilenmiyor!
Parti içi siyasi rakibiyle ilgili bilgiyi Başbakan Ecevit’e iletmiyor!
Şundan:
Parti içi siyasi rakibi bitirmek için!
1979’da, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’in, aşk yaşadığı şarkıcı Aynur Ayda’nın evine giriş, çıkış fotoğrafları Hürriyet Gazetesi’nin Hafta Sonu ekinde çarşaf çarşaf yayınlandı.
İçişleri Bakanı Güneş, o gün Ardahan’dan (Senato araseçimi vardı, Adalet Partisi’ni adayı Göle Belediyesi’nde öldürülmüştü) Kars’a geldi; haberi oldu, aynı günün gecesi Ankara’ya döndü, istifa etti.
Aradan 31 yıl geçti.
1979’a 31’i ekle Aslı Baykal.
2010 tarihi çıkacak.
Bu tarih, şimdi çemberinde zıplayıp durduğun siyasi kadronun iç içe olduğu yapının hazırladığı ve servis ettiği “seks kaseti”nin yayınlandığı tarih!
“İlahi adalet tecelli etmiş”ti Aslı Baykal!
CHP’nin peşine düştüğün kadar, sağlıklı, sportmen, he sabah koşusunu yapan babanızın birden rahatsızlanıp hastanelere düşmesinin, aylar, yıllarca acılar çekmesinin, sonra da yaşamını yitirmesinin peşine düşmediniz!
Neden?
Siyasi geleceğinizin peşindeydiniz!
Şimdiki gibi!
Abiniz Ataç Bey, babasının sağlığı için yurt içinde, yurt dışında gece gündüz koştururken, sen Antalya’da, hastahane yataklarında kımıldayamadan, konuşmadan yatan, “Milletvekili adayı” yapılan baban için seçim çalışmaları yapıyordun!
Sahi Aslı Baykal, hasta yatağında kımıldayamayan, konuşamayan baban Deniz Baykal’ı, Antalya Milletvekili listesine koyan, koyduran, bunu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na dayatan, kabul ettiren kimdi?
Sen miydin?
Halk TV’yi ele geçirdiğin gibi CHP’yi de mi ele geçirmenin peşindeydin?!
Sensen değilsen, kim, kimlerdi?
Hasta yatağındaki baban Deniz Baykal’ın “Milletvekili olma” hakkı mıydı Aslı Baykal?
Değildi.
Bu, Milletvekili olmayı hak edenin hakkını gasp etmek değil miydil?
Evet, öyle!
Peki, Aslı Baykal; hasta yatağından kalkıp bir adım atamayan, ağzını açıp tek bir harf dahi söyleyemeyen, seçim bölgesi Antalya’da üç dakikalık olsun seçim çalışması yapamayan baban, Milletvekili seçildikten sonra, Kamutay’a (Meclis’e) gidip “Milletvekili Yemini” edebildi mi, Milletvekilliği yapabildi mi?
Hayır.
Anımsar mısın, baban Deniz Baykal 24 Haziran 2018 Genel Seçimlerde, Antalya’da 1’inci sıradan Milletvekili seçildi; ama “Milletvekili Yemini”ni 21 Şubat 2019’da yapabildi.
Tekerlekli sandalyeyle getirilmişti.
Milletvekili Yemini’nden iki gün sonra, bir sosyal hesaptan, bir de İzmir’de yayınlanan bir yerel gazeteden ve o gazetenin internet sitesinden iki tümcelik paylaşım oldu.
Paylaşımlarda, baban Deniz Baykal’ın, birikmiş Milletvekili maaşlarının çekini Kamutay Başkanlığından aldığı ve o toplu para yazılı çeki Ankara’daki Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışladığı yazıyordu Aslı Baykal!
Oysa böyle bir haber ulusal gazetelerimizin, televizyonlarımızın, radyolarımızın, internet gazetelerimizin hiç birinde yoktu!
Neden mi Aslı Baykal?
Çünkü yalandı!
Ankara’daki Çağdaş Eğitin Vakfı, tarafıma “Bize öyle bir bağış olmadı” açıklaması yaptı.
Çünkü kendilerini ulaştığım Antalya’daki emlakçı dostunuz ve İzmir’deki CHP eski il başkanı, sizi işaret ettiler.
Bunu neden yaptığınızı sormak istemiyorum ama o paraları ne yaptığınızı öğrenmek isterim.
Dahası var Aslı Baykal!
20 Temmuz 1928 doğumlu babanız 11 Şubat 2023 günü 85 yaşında yaşama gözlerini kapayıncaya kadar, “Milletvekili Yemini” etmesine karşın, sağlık nedenleriyle Milletvekilliği yapamadı.
Ama Milletvekili Maaşını aldı.
Onun için babanın adının önüne “Bankamatik Milletvekili” sözcüklerini koydum; bir süre öyle yazdım.
Şimdiii Aslı Baykal!
Dümen kırıp yelken açtığın yönde zıplayıp duruyorsun.
“Durma” derim.
“Bir köşeye çeki, kendinle bir tanış, kendinle bir konuş, zayıf yanlarını gör, yumuşak karnınla tanış, eğitimli, “Profesör Doktor” unvanlı bir Türk kadın olarak, doğrularda doğru dur” derim.
Bu dediklerimi ve bu yazıda diğer yazdıklarımı dikkate alır mısın, almaz mısın, bilmem.
Umurumda değil!
… değilsin!..