6 Aralık 2021 Pazartesi, saat 12.02; yer Kamutay (TBMM) Genel Kurulu.
Kamutay Başkanı, Tekirdağ AKP Milletvekili Mustafa Şentop, Başkanlık makamına oturdu, “Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 28’inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum” https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23656&BaslangicSayfa=1&BitisSayfa=1&Tur=H dedi.
“2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’nin görüşmelerine devam ediyoruz” sözünün ardından bakındı, Komisyon’un yerinde olduğunu gördü, Yürütme adına, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın konuşacağını duyurdu ve Oktay’ı “Buyurun Sayın Oktay” sözcüklerle Kamutay Genel Kurul Kürsüsü’ne çağırdı; Oktay’a, konuşma süresinin 60 dakika olduğunu söyledi.
Oktay’ı, kürsüye gelince yalnızca AKP’liler alkışladılar, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın “özgül ağırlıklı” ikinci ortağı MHP’liler alkışlamadılar.
Oktay, 60 dakikalık konuşması sürecinde, atanmış bir bürokrat olmasına karşın, halkın seçtiği siyasiymiş gibi, muhalif siyasi partileri –örneğin başta CHP’yi, HDP’yi, İyi Parti’yi vb- ağır sözcüklerle suçladı, yerdi.
Sataşmalara, karşılıklı yapılan söz düellolarına girmeyeceğim.
Başkan Şentop, Oktay’ın, partisine ve partisinin Genel Başkanına yönelik sözlerini yanıtlamak için CHP Grup Başkanvekili, Manisa CHP Milletvekili Özgür Özel’e söz verdi.
Özel’in sözleri özetle şöyle:
“Sayın Başkan, aslında Cumhurbaşkanı Yardımcısının konuşması, genel olarak yarattığı hissiyatla da eleştirdiğimiz bu yeni rejimin, yeni sistemin bütün sıkıntılarını ortaya döker nitelikteydi. Elbette eleştiriler olur, cevaplar olur ama bu sistem Binali Bey’e, İsmet Bey’e, Mahir Ünal’a, Numan Kurtulmuş’a siyaset alanını daraltırken -ki her birisinin arkasında milletten aldığı oylar var- bir atanmışa yetkisini bir dolma kalemdeki mürekkepten alan ve belki de bu akşam görevinden affedilebilecek bir atanmışa böylesine bir siyaset alanı açması sistemin başlıca sorunudur. Bazı hudutları aşıp, öyle hadsizlikler noktasına gelmiştir ki, örneğin Cumhuriyetin kurucu partisine tek parti nostaljisi göndermesi yaparken, bu partinin bir tek adam rejiminin istilaya uğrattığı ülkeyi önce kurtarıp sonra kurup sonra da demokrasiyle tanıştırdığını ama kendi dönemlerinin bir demokrasiden tek adam rejimine geçiş olduğunu örtemez. ‘Histeri krizleri geçiren…’ deyince, akla benim Genel Başkanım değil, bakanları tekmeleyen bir başkası gelir. Tezkereye ‘hayır’ oyu vermek, terörle mücadeleyi desteklememekse, akla 2001 Kasım, Aralık ve 2002 Haziranda Kuzey Irak tezkerelerine verdiğiniz ‘hayır’ oyu gelir.
‘Tüm zulüm ettiklerinizle helalleşin!’ diyorsunuz ya…
Bir helalleşme tartışması açmak istiyorsanız bizim helalleşeceklerimiz var, hesaplaşacaklarımız var. Size sadece tek bir örnek için bile söylesem, TÜRK TELEKOM’un hırsız Hariri’ye peşkeş süreci için hesaplaşacaklarımızdansınız, bunu böyle bilin!
Ha, Sayın Oktay, hiçbir CHP yöneticisi, siyasetçisi kimseye ‘Bidon kafa!’ demedi ama sırtımıza o yükü vurmaya çalışıyorsanız, size milletin, vatandaşın anasına söven müteahhitte ödül maması gibi verdiğiniz ihaleleri hatırlatırım.
Pişkinliğin ve hadsizliğin bir sınırı var ama Genel Başkanımızın ‘Milletin sırtına yük vurdunuz!’ diye, sırtına yük vurmanın vücut dilinden…”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay “Burada bari söylediklerinizin arkasında, yaptıklarınızın arkasında duracak tasarrufu gösterin. Kameralara bakmanız yeterli, herkes gördü zaten!” diyerek araya giriyor.
Özel de “Aman, şöyle çevirsem de, ben buradan bir şey bulurum, diyorsan, bak, Sayın Oktay sana söylüyorum: ‘Millet hareket çekecek’ diyorsun ya, eğer cesaretiniz varsa, eğer kendinize güveniniz varsa, getirin milletin önüne sandığı, millet hareketi kime çekecekmiş görün” karşılığını veriyor.
Oktay’ın “Söylediklerimizin arkasındayız, yaptıklarımızın arkasındayız” sözlerini duymazdan gelen Özel şöyle sürdürüyor:
“Son sözüm şu Sayın Başkan: Bakın, kolay kolay ‘FETÖ’ diyor, kolay kolay ‘ağabey’ diyor. Her yerde sordum, Komisyonda sordum, bir kez de burada soruyorum: Bakın, gazeteniz, sizin yerinize manşet atan, günü gelirse küfür eden, günü gelirse hedef gösteren gazeteniz altı farklı zaman ‘Şerefsiz bunlar!’ dedi. Darbenin finansörü 15 milyarla Birleşik Arap Emirlikleri 3 milyar verdi diye.
Bu adam, aynı adam, geldi, vermedi ama vereceğini söyleyip 10 milyarı gösterdi, sizi dolarla terbiye etti. Bu işin bir tarifesi varsa, sana soruyorum hadsiz atanmış.”
Oktay, “Hadsiz sensin! Hadsiz sensin!” diye ses yükseltiyor.
Özel “FETÖ’nün Türkiye’ye gelmesinin tarifesi nedir?” sorusunu yöneltiyor.
Oktay’ın “El kol hareketi yapıyorsun, sonra hadsizlikten bahsediyorsun. Hadsiz sensin!” sözüne, Özel “Hadsiz atanmış!” diye yanıt veriyor; Oktay’dan “Hadsiz sensin!” lafı gelince de, “Hadsiz atanmış!” sözünü yeniliyor.
Oktay da “Sensin” diyor.
CHP ve AKP’liler arasında laf atmalar başlıyor.
CHP’nin bir diğer Grup Başkanvekili, İstanbul CHP Milletvekili Engin Altay, Başkan Şentop’tan söz istiyor.
Alıyor.
Ve sözlerine “Sayın Başkan, teşekkür ederim” diye başlıyor.
Sözlerini “Önce şunu söyleyeyim: Siyasette ‘hadsiz’ ifadesini hakaret alan siyaseti bırakacak. ‘Hadsiz’ bir eleştiridir” tümceleriyle sürdürüyor.
AKP sıralarından gelen “Hadsiz! Hadsiz!” bağırtıları arasında, Kamutay Genel Kurulu Kürsüsü’nden değil, Özgür Özel gibi, oturduğu yerde ayağa kalkarak şöyle konuşuyor:
“İkincisi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı sıfatıyla muhalefetle bu kadar ağır polemik yapan insan da muhalefetin bu orta dozdaki eleştirilerine tahammül edecek. Üçüncüsü de siz Meclis Başkanı olarak atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısını savunmayacaksınız. Savunacaksanız Meclisi savunacaksınız, bu da üç.”
Bu defa, Başkan Şentop’la Altay arasında tartışı başlıyor:
Şentop, “Meclis İçtüzüğü‘ne aykırı ‘Temiz bir dil kullanılır’ diyor” deyince, Altay da “Hadsiz, normal bir dil. Oraya söyle sen, oraya söyle!” diyor.
Şentop sinirleniyor:
“Bununla ilgili ikaz ederken ben burada Meclisi savunuyorum, İç Tüzük’ü savunuyorum.”
Altay’ın “Sen oraya söyle, oraya söyle!” demesi ise daha bir sinirlendiriyor, ateşten top oluyor:
“Sen mi tayin edeceksin benim ne söyleyeceğimi? Sana mı soracağım ben ne konuşacağımı! Hadi oradan!”
Meclis İç Tüzüğü’nün “Temiz dil kullanılır” maddesini anımsatan Kamutay Başkanı’nın kullandığı dile bakar mısınız?!
Kamutay Başkanı seçildikten sonra parti ayrımı yapmayacağına, tarafsız olacağına ant içen/yemin eden Şentop, Kamutay İç Tüzüğü’ne karşın, bu dili kime karşı kullanıyor?!
Kendisi gibi halkın oyu ile Milletvekili seçilmiş birine!..
Başkanı olduğu Kamutay’ın kendisi gibi üyesi Milletvekilini sahipleneceğine, atanmış bürokratı sahipleniyor, onun yanında/safında yer alıyor!
Bir Kamutay Başkanına yakışır mı?!
Gene…
Bir Kamutay Başkanına…
İçişleri Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanmış bürokratın, Kamutay’ın Plan Bütçe Komisyonu’na silahlı korumalarla gelmesine…
O gün orada ve dün Kamutay Genel Kurulu’nda, Cumhur İttifakı içindeki siyasi parti Milletvekilleri dışındaki Milletvekillerine ağzına geleni söyleyerek ortamı germesine…
Kavga çıkmasına neden olmasına…
Hakkındaki yergileri belgelerle dile getiren özellikle CHP’li Milletvekillerini defalarca aşağılamasına…
Onları parmak sallayıp “Hepiniz hesap vereceksiniz” diyerek tehdit etmesine…
Sessiz ve tepkisiz kalmak…
Y a k ı ş ı r mı ? !
Demek…
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin Kamutay Başkanı böyle olur!
Demokratik Parlamenter Sistem’de…
Ne böyle, Başkanı olduğu Kamutay’ı, ne Başkanları olduğu Milletvekillerini koruyamayan…
Ne de seçilmişleri, atanmışlar karşısında sahiplenmeyen, savunmayan…
Çelişkiler yumağı ucube sisteme katlanan, uyum sağlayan…
Kamutay Başkanı olur?!
Çok az kaldı!
Sayılı gündür!
Çabuk gelir çatar!..
Yorum Yaz