“Ak” dediğine “kara”, “kara” dediğine “ak” demeye başlayan…
10 dakika, 10 saat, 10 gün, 10 hafta, 10 ay, 10 yıl önce söylediklerinin tam aksini 10 dakika, 10 saat, 10 gün, 10 hafta, 10 ay, 10 yıl sonra söyleyen…
Yıllar boyu izlediği siyasi çizgiden aniden 180 derecelik dönüş yapan…
Etmediği hakaret, etmediği ağır söz kalmayan adamın bir anda yanında yer alan, en has adamı olan…
Yanından ayrılmadığı, söz söyletmediği, toz kondurmağı insandan anlaşmazlığa düşüp ayrıldığında ağzına gelen çirkin sözcükleri sıralayan…
Siyasileri görünce…
Cuma (15 Ekim2021) günü yazdığım GÜNÜMÜZDE 9 (MİLYON) TL’Yİ AŞAN DOLAR, DEMİREL’İN ÜLKEYİ 70 SENT’E MUHTAÇ ETTİĞİ 1978’DE 24 LİRA 5 KURUŞTU!..
https://bakikarakol.com/gunumuzde-9-tlyi-asan-dolar-demirelin-ulkeyi-70-sente-muhtac-ettigi-1978de-24-lira-5-kurustu/ başlıklı yazımda yerdiğim, “Bu ülkeye, bu ülke halkına 9 dokuz doğurtan” dediğim, 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in, öncelikle yukarıda sıraladığım, sonra da tüm siyasilere ders, öğüt niteliğindeki sözünü anımsadım.
Onu sizinle paylaşmak istedim.
Ama ondan önce…
İki anımı paylaşayım:
Merhum Turgut Özal, Cumhurbaşkanı (8’inci), merhum Süleyman Demirel, Başbakan (DYP-SHP koalisyonu)…
Çırağan Sarayı’nda, Türk Cumhuriyeti Devletleri’nin, kimi Cumhurbaşkanı/Devlet Başkanlarıyla, kimi de Başbakanlarıyla katıldıkları bir toplantı vardı.
Demirel birinden çıkıyor, birine giriyordu.
Demirel’i, arkasında Türk heyetiyle birlikte merdivenlerden inerken yakalandım.
Ceketinin önü açıktı.
Demirel, fotoğrafını çekeceğimi anladı, ceketinin önünü ilikledi.
Rahat çekeyim diye de azıcık ağırlaşmış, adımlarını daha yavaş atmaya başlamıştı.
Çok güzel kareler çektim.
Günaydın Gazetesi’nde çalışıyordu.
Genel Yayın Yönetmenim Rahmi Turan manşete çıkarmıştı.
Yıllar sonra…
O gün, Demirel’in arkasındaki heyette olan, adını şimdi anımsayamadığımla İstanbul DYP İl Başkanlık binasında karşılaştık.
“Hiç düşündünüz mü, Sayın Demirel ceketinin önünü niye ilikledi?” diye sordu.
Yanıtımı beklemeden konuştu:
“O fotoğraf gazetede basılacaktı, Türk okuru gazeteyi alıp o fotoğrafı görecekti. Sayın Demirel, Türk halkının karşısına, fotoğrafla da olsa, ceketinin önü açık çıkmak istemedi. Bundan. Bir de, basına olan saygısından…”
İkinci anım da şöyle:
Gelibolu’da büyük bir orman yanı olmuş, bir orman mühendisi kurtarma çalışmalarında yaşamını yitirmişti.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hem şehit orman mühendisinin ailesine taziyede bulunmak, hem de şehitlikleri ziyaret etmek için Gelibolu’ya gidecekti.
Rahmi Turan yönetimindeki Meydan Gazetesi’nin Haber Koordinatörü rahmetli Behiç Kılıç, Demirel’in Gelibolu gezisini izlemeye beni görevlendirmişti.
Şehitliklerin birinde Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, çapraz ayaklı büyük “sahra dürbünü”ne yaklaştı, fötrünü eline aldı, sahra dürbünü”nden bakmaya başladı.
İzleyen gazeteciler fotoğraf makinelerinin deklanşörüne bastılar.
Arkası gelmek bilmiyordu.
Birkaç kare çektim, Demirel’in yanına sokulmaya çalıştım.
Kafamda, Demirel’e soracağım “Ne görüyorsunuz?” sorusu vardı.
Gazeteci arkadaşlara çaktırmadan sorumu sormak, bir iki tümce almak, özel haber yapmak peşindeydim.
Fırsat kolluyordum.
Bu tür haberler yaptığım için arkadaşların adeta gözetimindeydim.
Ben Demirel’e sokuldukça, onlar da bana sokuluyorlardı.
Ne yazık ki sorumu soramadım!
Hala Demirel’in vereceği yanıt içimde derttir!
Gelelim başlıktaki konuya…
1979’da “Kars Kalesi’ne kızıl bayrak asıldı” diyerek, sevdalısı olduğum Kars’ıma, Karslıma iftira atan, birçok il gibi Kars’ımı da “kurtarılmış bölge” ilan eden Süleyman Demirel, 9’uncu Cumhurbaşkanı olarak Çankaya Köşkü’nde oturduğu sürede, ülkeye ve halka 9 doğurtan Siyasetçi Süleyman Demirel gibi değil, Demokrat Devlet Adamı Süleyman Demirel gibi davrandı!
O yıllarda, örnek alınacak şu sözü etmişti:
“Siyaset, satranç oyunudur. Siyasetçi, usta satranç oyuncusu olmak, üç-beş değil en az 7 hamle sonrasını düşünmek, görmek zorunda. Yoksa mat olur. Siyasette mat olan siyasetçinin siyasi hayatı artık yoktur, biter.”
Siyasasını (politikasını) hep yerdiğim, hep yereceğim Süleyman Demirel’in bu sözünü doğru buluyor, önemserim.
Bu sözü, her siyasetçinin, her devlet insanının kulağına küpe olsun; küpe olmakla kalmasın, söylem ve eylem geliştirmesinde, yaşama geçirmesinde özne görevi yapsın.
Çok mutlu, çok umutlu olurum…
Yorum Yaz