DEVLET BAHÇELİ’NİN “EVLENMEMESİ”Nİ DERT EDİNMEK!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Bugün Kurban Bayramı’nın 4’üncü (son) günü.

Dünyanın bir çok yerinde, örneğin Gazze’de, kadın-erkek çocuktan, yaşlısına on binlerce insanın, emperyalistlerin “ekonomik ve siyasi çıkar”ları için, “kurbanlık”lar gibi “kurban” oldukları “zaman dilimi”nde, “Kurban Bayramı kutlama” ne kadar, ne kadarıyla yapıldı, yapılabildi?!

Yapılmadı, yapılamadı!

“Komşun açken, sen tok yatma” anlayışına içten, sıkı sıkıya bağlı insanların “Kurban Bayramı”nı kutladıklarını, kutlayabildiklerini hiç düşünmüyorum!

“Yeni Türkiyeciler” benim gibi düşünmeyebilirler; ama bir “eski Türkiyeci” olarak, böyle düşünüyorum!

Ülkemizde ilk defa, kamuda ve özelde çalışanların maaşları “bayramdan sonra” ödenecek!

Gel de üzülme, kahretme!

Aldığı maaşla geçinemeyen, geçinmekte çok ciddi biçimde zorlanan vatandaş, bayramı, bayram tadında nasıl geçirsin?

Geçirmesi olası mı?

“Tuzu kurular” varsın “Olası olası” desinler!

Beylerin, hanımefendilerin “Yeni Türkiye” dedikleri şimdiki Türkiye’de, ulusal ve dini bayramlarımız “bayram tadında” kutlanmıyor!

“Kutlanıyor” diyenler gerçeği söylemiyor, yalan söylüyorlar!

 

Gene de…

2019 Yerel Seçimleri’nde AKP’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz’un “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şey oldu” sözünü dama atacak bir gelişme oldu.

Bugün onu sizinle paylaşmak, azıcık da irdelemek istedim.

 

Bildiğiniz gibi, dini bayramlarda, siyasi partilerde, birbirlerine “bayram ziyareti”ne gitme geleneği var.

Bu bayramda, bayramın ikinci günü (17 Haziran 2024 Pazartesi) Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP’den) Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz başkanlığındaki üç kişilik heyet, Yeniden Refah Partisi’ne (YRP’ye) gitti.

Konuklarını, başkanlığındaki heyetle karşılayan YRP Genel Başkan Vekili Doğan Aydal, Genel Başkanları Fatih Erbakan’ın selamlarını iletip “arkadaşımdır” dediği MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağlık durumunu sordu. https://www.gercekgundem.com/siyaset/yrpli-dogan-aydaldan-mhpye-devlet-bey-evlenseydi-hanimi-iyi-bakardi-bakmamislar-465757

Sonra da “Devlet Bey evlenseydi hanımı iyi bakardı, bakmamışlar” demez mi?!

Tövbe tövbeee!

Dini bayram ziyaretinde söylenecek söz mü?!

Kaldı ki, dini konularda “ahkam” keser dururlar!

Dini bayramlarda, dini bayram ziyaretlerinde neyin, nasıl, ne zaman, nerede, neden konuşulacağını bilenler böyle saçmalarsa, başkalarının saçmalıklarına tek sözcük laf etmemek gerek!

 

Aydal pot kırdığını ayırtına varıyor, düzeltmeye çalışıyor.

Ama…

“Ben espri olarak söyledim. ‘Bir adam diri duruyorsa hanımı yüzündendir’ diyorlar ya, o da pek doğru değil. Hanımı yüzünden çökenler de var” sözlerini ederek daha bir saçmalıyor!

 

Aydal’ın özgeçmişine bakıyorum.

Çok kısa:

1953 Malatya doğumlu, Maden Jeolojisi Yüksek Mühendisi, Prof. Dr.

 

Bu yaşta (71), bu eğitimde, bu unvan ve kariyerde biri, dini bayram ziyaretinde, MHP’li konuklarıyla, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin evlenmemesini dert edinmesini, evlenmemesiyle bakımsızlığını ilişkilendirmesini konuşmasını anlamlandıramadım!

Kendisinin de anlamlandıramadığını düşünüyorum!

 

Bahçeli’nin evlenmemesine neden odaklanıyor, dillendirme gereksinimi duyuyor?!

Evlenmemekle, bakımlı olmayı “eş”e bağlamaktaki “mantık” ne?!

Evliler, eşlerinin çok iyi bakmalarına karşın sağlık sorunları yaşamıyorlar mı?!

 

Bu konuyu şunun için yazdım:

Siyasa (politika) öylesi saygın, değerli iştir ki, öz yapısında doğru ve sağlıklı düşünmeyi, eylemi barındırır.

Bunu yaşama geçirecek olan da siyasilerdir.

Siyasilerin, özü, sözü çelişmemeli, birbirini bütünleyen olmalı.

Bu bütünlük yoksa…

O, “siyasa” değildir!

Yaşı başı, eğitimi, unvanı, kariyeri, konumu, işi vb ne olursa olsun, o, “siyasetçi” değildir!

 

İki sözü, iki eylemi birbiriyle eşleşmeyen siyasetçide, her keresinde bu ve benzeri saçmalıkları, ilkellikleri görürüz.

Çünkü…

Anlayışları bu!

 

“Anlayışları” diyorum ama bunların yaşamsal eğitim yoluyla edinilen anlayışı vurgulamıyorum; zayıf yanlarının dürtüleriyle yüklendikleri görevin gereği aldıkları öğretilerle edindikleri “anlayışı” vurguluyorum!

 

Bu anlayışı, bu anlayıştakileri çok iyi tanımak gerek!

 

Elbette ki, ilk önce kendimizi…

 

Kendimizi iyi tanırsak; başkalarını, hele de yerinde, zamanında, nerede, ne konuşacağını bilmeyenleri, sapla samanı karıştıranları tanırız, kanmayız, yanılgıya, yanlışa düşmeyiz.

 

Şimdiye yapabilseydik; böylesi siyasiler olmazdı, ülke kötü yönetilmezdi, bayramlar bayram tadında kutlanırdı, bayram ziyaretlerinde zırvalamalar yaşanmazdı!

 

Seçmesini bileceğiz!

“Oy verme”nin “seçmek” olmadığını bileceğiz!

Başkalarının seçtikleri, bizim seçtiklerimiz değildir!

Başkalarının seçtiklerine gidip oy veriyoruz!

Başkalarının seçtiklerine gidip oy vermek “seçmek” değildir!

Oy vererek seçtiğimizi sandıklarımız birer “kayyum”!

Oy vereceklerimizi biz seçeceğiz, seçmeliyiz!

 

“Oy verdin, seçtin” saçmalığına, kandırmacasına son!

Toplumsal gündemimiz bu olmalı!

Olursa…

Siyasa artıklarından, onların sözde siyasalarından kurulur, tam bağımsız, demokratik, laik parlamenter sistemli Türkiye olur, sıkıntıları tek tek aşarız, bayramları “bayram tadında” kutlarız, başka halklara da örnek oluruz, barışın bayrağını dalgalandırırız!

Ne mutlu bize!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.