“Onbaşı Adolf Hitler faşizmi” imzalı, özde ise dünyayı yönettiğini, yöneteceğini sanan insan ve insanlık düşmanı emperyalistlerin, evrensel çıkarlarının geleceği için planlayıp yaşama geçirdikleri “katliam”ı yaşamış Yahudi halkının çocuklarının ve torunların, Filistin topraklarında kurdukları “İsrail Devleti”nin, Müslüman Filistin halkına yaptığı zulümlerin, şu günlerde sonuncusunu dehşet içinde izlerken…
11 Mayıs 2011’de kendilerinin ilk imzayı attıkları ve inandırıcı gerekçe sunmadan 20 Mart 2021 günü Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”yle de çıktıkları “İstanbul Sözleşmesi” dün, 10’uncu yıldönümünde…
Bakın neyi, neleri anımsadım:
Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzü!..
O’nun yönetimindeki Türkiye’mizi!..
İki olay da beni aldı, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze, O’nun yönetimindeki Türkiye’mize götürdü!
İçte ve dışta böylesi yığınla yaşanmışlıklar olur muydu?!
50 milyondan fazla insanın ölümüne, köylerin, kasabaların, kentlerin yıkılmasına, doğanın ağır tahribine neden olan -1 Eylül 1939’da başlayıp 14 Ağustos 1945’te biten- 2’inci Dünya Savaşı yaşanır mıydı?!
Yahudi soykırımı gerçekleşir miydi?!
Aydınlıkçı Türkiye’miz, iki sözü birbirini tutmayan, imzalarına, kararlarına kendileri sahip çıkmayan, ulusun, halkın geleceği gençlere işgal kuvvetleri askerleri gibi davranan, gericiliği ilke edinen vb yöneticileri elinde savrulur muydu?!
Soykırım yaşamış Yahudi İsrail halkının devleti, Müslüman Filistin halkına terörist gibi davranır mıydı?!
Katliamlar yapar mıydı?!
Soruların tamamına tek sözcükle yanıt, “H a y ı r”dır !..
Peki neden?!
Çünkü…
Kan dökücü emperyalistlerin karşısında, adı “Kemal Atatürk” olan bir dünya lideri ve bölgesine, sonra da başka bölgelere -yani dünyaya- örnek olmuş, aydınlığa, aydınlara, bilime, sanata, teknolojiye, özgürlüğe, tam bağımsızlığa, kardeşliye vb kucak açmış bir Türkiye vardı!
Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz ve yönetimindeki demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti, Barışın güvencesi, halkların ve insanlığın koruyucusu, özelde Müslümanlığın, Müslümanların, genelde ise tüm dinlerin, o dinlerdeki insanların –örneğin Hristiyanların, Yahudilerin- kalkanıydı!
Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün ölümünden 10 ay 21 gün sonra 2’inci Dünya Savaşı ile dünyanın kana bulanması, Yahudilere katliam/soykırım yapılması, Japonya’ya bir değil iki ayrı şehre atom bombası atılması, Türkiye’mizin düşman yörüngesine savrulması…
Ve…
Özellikle dünya liderimiz Kemal Atatürük’ümüzün ölümünün beklenilmesi…
Bir rastlantı mıydı?!
“D e ğ i l”di!..
Ne olduğunu az yukarda yazdım, tekrara gerek yok.
Böyle bir lidere, böyle bir geçmişe sahip ülkenin vatandaşı, halkın ferdi olmanın onuru, gururu içindeyim!
Ülkemin, halkımın ve bölgemizdeki Müslüman halkların yaşadıklarına, onlara yaşatılanlara baktıkça, tanık oldukça darlanıyorum!
Etkinliğiniz, saygınlığınız yoksa kınamalarınızın, çağrılarda bulunmanızın anlamı da, değeri de yoktur!
Dünya liderimiz Kemal Atatürk yaşarken ve O’nun yönetimindeki demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti etkin caydırıcı güçken…
Kan ve emek emici emperyalistlerin, Müslüman halkların topraklarına girememelerini, oralarda Müslüman halklara zulüm yapamamalarını…
Atatürk ve Atatürk Türkiye’si karşıtları bir düşünsün bakalım!..
Yorum Yaz