“GELECEĞİN SİYASİ LİDERİ: CAN ATALAY”!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin sonucu, yürütmenin de başı olan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından “Bakan” sıfatıyla atanan “Yüksek Bürokrat”lar, 21 Mart 2024 Perşembe günü başlayan “Yerel Seçimler”e ilişkin Anayasal ve yasal “Seçim Yasakları”na aldırış etmeden, “suç” işleyerek, “Cumhur İttifakı”nın, özellikle “Cumhur İttifakı”nın birinci siyasi partisi AKP’nin Belediye Başkan adaylarının kazanmaları yönünde caddelerde ve sokaklarda vatandaşlarla birebir görüşüyorlar, mini mitinglerde konuşmalar yapıyorlar, “adayımız” dediklerine oy istiyorlar*!

Buna ilişkin haberleri, tepkileri, yergileri okuduğumda…

Ortada “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi” yokken, sistemin adı dahi anılmazken; “Parlamenter Sistem” varken, “Başbakan” olan AKP Genel Başkanı Erdoğan, halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğunda (10 Ağustos 2014) “Başbakanlık” görevinden istifa etmediğini, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK’nın) da “bu yanlışa onay verdiği”ni anımsadım.

Bu yüzden…

“Bakan” sıfatlı “Yüksek Bürokrat”ların, “adayımız” dedikleri yanında alanlarda yer almalarına özünde karşıyım ama tepkilere kulak asmayacaklarını, bildiklerini okuyacaklarını, yani bir sonuç elde edilmeyeceğini bildiğim için umursamıyor, YSK’ya da “Seçim ve halkoylamaları süreçlerindeki ‘kimi kararları’ndan ötürü ‘Sicili bozuk” diyorum!

“Sicili bozuk” birine, birilerine, kuruluşlara, kurumlara güvenilir mi, güven olur mu?!

Olsa bile, ne kadar gerçekçi, inandırıcı olur?!

Ben şahsen gerçekçi ve inandırıcı da bulmam!

Bulmadığım için, 4 gün sonra (31 Mart 2024 Pazar) sandığa gidecek halkın oyları üzerinde ciddi yanlı, yanlış kararlar alınacağı, aldırılacağı ve de uygulanacağı, uygulatılacağı kaygısındayım!

Üzgünüm…

YSK’nin “kimi kararları”ndan ötürü sicili öylesine ve o kadar bozuk ki!

Bir zamanlar sonsuz güven ve saygın duyduğum YSK’nın bugünkü hale getirilmesini içime sindiremiyorum!

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni, “Parlamenter Sistem” yanlısı, tutkunu bu toprakların insanları ret etmişti

Ama…

YSK’nın geçerli saydığı “mühürsüz oylar”la “kabul edildi” diye gene aynı YSK “resmi” olarak açıkladı! https://www.bbc.com/turkce/haberler-turkiye-39616136

O dönemin YSK Başkanı Sadi Güven çıkıp “Benim soyadım ‘Güven’, bana güvenin” demez mi?!

Ve…

Ahmet Yener Başkanlığındaki şimdiki YSK geri kalır değil!

Şu seçim sürecinde olup bitenlere sessiz kalması bir yana…

Bir örnek:

Hatay Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay hakkında aldığı “doğru kararlar”ının arkasında durmadı, duramadı!

Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’nin “Can Atalay”la ilgili “kararı”na “Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi, orada dur. Can Atalay, benim Anayasa ve yasalardan aldığım yetkiyle ‘Milletvekili adayı’ oldu ve Milletvekili seçildi, ‘Milletvekili mazbatası’nı verdim. Ben de Yüksek Yargı organıyım, benim kararlarım kesindir, itiraz edilemez. Sen, benim üstünde değil, altımdasın. Kararlarımı sorgulayamaz, yargılayamazsın. Kararlarıma saygılı ola ve dosyayı yerel mahkemeye gönder, Can Atalay’ın salıverilmesini sağla” demdi!

 

Can Atalay’ın partisine, avukatlarına ne demeli?!

Bu ayrıntıya neden odaklanmadılar?!

Neden toplumun dikkatini bu ayrıntıya çekmediler?!

Neden bu noktada kamuoyu oluşturmadılar?!

Neden YSK’nın kapısında bu içerikte açıklamalar, eylemler yapmadılar, “YSK sessiz kalma, kararlarına sahip çık, kararlarını hiçe sayan Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesi’ne ‘Dur’ diye seslenmediler?!

 

Ama…

Ayırtında olunamayan bir gelişme filizlendi!

Yeşeriyor!

“Düşün babası”, sevdalısı olduğum Kars’ımdan “Muharrem Ulu”!

Ulu kardeşim, Şubat 2024 başlarında telefonla konuştuğumuzda dedi ki:

“Geleceğin siyasi lideri Can Atalay”!

Katılıyorum.

Çok da iyi olur.

Sevgili Can Atalay’ı içtenlikle istiyor, içtenlikle destekliyorum.

 

Tarihçesinde…

Türkiye’de demokrasinin kök salmasını sağlayan önemli unsurlardan biri de 1950 yılında Yüksek Seçim Kurulunun seçim yönetiminde merkezî bir kurum olarak kurulması olmuştur. Yüksek Seçim Kurulu, 21.02.1950 tarihinde yürürlüğe giren 16.02.1950 tarihli ve 5545 sayılı Milletvekilleri Seçimi Kanunu 1 ile oluşturulmuştur. 5545 sayılı Kanun’un 57. maddesinde, seçim işlerinin seçim kurullarınca yürütüleceği belirtilmiş; 58. maddesinde de Ankara’da bir ‘Yüksek Seçim Kurulu’, her seçim çevresinde bir “il seçim kurulu”, her ilçede bir “ilçe seçim kurulu” ve seçim bölgelerinde yerleştirilecek her sandık başında bir “sandık kurulu” bulunacağı hükmüne yer verilmiştir.2 Ayrıca anılan Kanun’un 59. maddesi ile ülkemizde ilk defa seçimlerin hâkim gözetim ve denetimi altında yapılması ilkesi benimsenmiş; Yüksek Seçim Kurulunun yanı sıra il ve ilçe seçim kurulları ve sandık kurullarından müteşekkil seçim organlarının tüm işlemleri, hâkim gözetimi ve denetimine tabi tutulmuştur. Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri, 5545 sayılı Kanun’un 123. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Yüksek Seçim Kurulu, oy verme gününden önce il seçim kurullarının teşekkülüne, işlemlerine ve kararlarına karşı yapılacak itirazlar ile il seçim kurullarının ilan ettiği aday listelerine ilişkin itirazları inceleyerek kesin karar vermeye yetkili kılınmıştır.https://www.ysk.gov.tr/tr/tarihce/1510  yazan…

Görevleri de…

Yüksek Seçim Kurulu, ülkemizdeki seçimlerin başlamasından bitimine kadar başta Anayasa olmak üzere; 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 7062 sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile diğer seçim kanunlarına uygun olarak seçimlerin yönetim ve denetim işlemlerinin adil ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini sağlayacak düzenlemeleri yapan, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleyen ve kesin olarak karara bağlayan, seçim sonuçlarını güvenli ve hızlı bir şekilde kamuoyuna duyuran Anayasal bir Kuruldur.”  https://www.ysk.gov.tr/tr/ysk-gorev-ve-yetkileri/1493 biçiminde özetlenen…

Yürürlükteki Anayasa’nın “Yasama Bölümü” içinde yer alan, yalnızca seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten bir kurul değil, Yargıtay ve Danıştay’ın kendi üyeleri arasından seçtikleri üyelerden oluşan, seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen bir üst yargı mercii olan, 7 asıl ve 4 yedek üyeden** oluşan, kendi içlerinden birini başkan, birini başkanvekili seçen, görev süreleri 6 yılla sınırlı, görev süresi biten üyenin tekrar seçilmediği ve siyasi partilerin belirli koşulları taşımaları halinde 1 asıl, 1 yedek temsilci bulunduran Yüksek Seçim Kurulu’nun, 31 Mart 2024’e 4 kala kendini sorgulaması, silkelemesi, güven kazanması, buna da halkı inandırması ülke, halk ve hukuk yararınadır.

Yoksa…

Yandı gülüm keten helva!

 

Şimdi…

31 Mart 2024 Pazar günü sandığa gideceğiz.

Seçmenin seçmediği, başkalarının (siyasi parti Genel Başkanlarının, o siyasi parti genel merkez yönetimlerinin) “seçtikleri” diyemeyeceğim, “atadıkları” diyeceğim –ki, bunun “kayyum”dan ne ayırtı (farkı) var?- YSK onayından geçmiş listelerdeki insanlara oy vereceğiz.

(Bağımsızları ayırmak gerek.)

Bu bilinçte olalım, bu bilinçte olduğumuzu partilerin il, ilçe ve Genel Merkez yöneticilerine hissettirelim.

Sandığa kesin gitmek kaydıyla, en doğru seçeneğimize mührü basalım.

 

Bu arada…

Sevdalısı olduğum Kars’ta, seçimden sonraki günlerde yazacağım ilginçlikler oldu, oluyor!

Ya biri, birine okkalı oyun oynuyor, kazık atıyor, atacak ya da biri yüklü parayla yanıltıcılık yapıyor, yaptırıyor.

Küskünler var.

Kars’ta değiller, Kars dışında başka başka yerlerde partilerinin seçim çalışmalarına katılıyorlar.

Bugünden havlu atanı, atanları ve de kazanacak adayı biliyorum.

Ancak…

Tek sözcük yazmayacağım.

Nisan 2024’ün ikinci yarısından itibaren yazacağım.

Yalnız Kars’la ilgili değil, Türkiye Geneliyle ilgili yazacaklarım çokça!

 

31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin olaysız, sakin geçmesi dileğindeyim.

Lütfen duyarlı olalım, gerilime, gerilmelere ortam yaratılmasına izin vermeyelim.

Bu Cennet ülke, bu güzel insanlar bizim.   

   

İzninizle yazımı…

Çok önemsediğim, herkesin de önemseyip içeriğindeki iletinin, iletilerin özünü, ayrıntılarını anlayıp en sağlıklı sorgulamalar yaparak, gizliliğin herkesçe bilinmesi için,  

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın; oğlu Necmettin Bilal Erdoğan’ın “Yüksek İstişare Kurulu Üyesi” olduğu “Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA’nın)  8 Mart 2024 Cuma günü Sinan Erdem Spor Salonu’ndaki “7’inci Gençlik Buluşması”nda TÜGVA il temsilcilerine ettiği şu sözlerle bitireceğim:

“Malum 31 Mart Türkiye’de bir dönüm noktası. Ve bu dönüm noktasında tüm İslam dünyasının gözleri Türkiye’de. Türkiye’de ne olacak? Her ne kadar bu bir genel seçim değilse de yerel seçimde gözler, AK Parti’nin bu seçimlerden alacağı netice ne olacak? Onun için tabii çok güçlü bir gençliğe sahip olan davamız, inşallah sandıkları adeta patlatırcasına 31 Mart akşamında o farklı bakanlara gereken cevabı verecektir diye inanıyorum. Ardı arkası kesilmeyecek şekilde çalışmalarımı sürdürüyorum. Adeta nefes almaksızın koşturuyoruz. Çünkü benim için bu bir final. Yasanın verdiği yetkiyle bu seçim son seçimim ama buradan çıkacak netice benden sonra gelecek kardeşlerim için bir emanetin devri olacak. Onun için de hazırlıklarımızı buna göre yapıp adımı da buna göre atmamız lazım ki çok farklı bakanlara karşı gereken cevabı istiyoruz ki 31 Mart akşamı verelim. 1 Nisan’dan itibaren de yeni bir dönemi inşallah başlatalım.”

https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erdogan-benim-icin-bu-bir-final-son-secimim-2183622?utm_campaign=Cumhuriyet&utm_medium=SliderHaber&utm_source=Anasayfa

VİDEO : https://www.youtube.com/watch?v=MCk1p2_Zk_w

 

*  Prof. Dr. İbrahim Ö. Kaboğlu’nun 17 Ağustos 2023 günlü “Bakanlar Seçim Çalışmalarına katılamaz” https://www.birgun.net/makale/bakanlar-secim-calismalarina-katilamaz-461397 başlıklı yazısı.

 

** YSK üyelerinin 6’sı Yargıtay, 5’i Danıştay Genel Kurullarınca kendi üyeleri arasından üye tam sayılarının salt çoğunluğunun gizli oyu ile seçilir.

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.