Bir öğüttü:
Okula, camiye, kışlaya siyaset sokma.
“Cenazede, afette siyaset yapma” da vardı.
Bunlar, “şimdiki birileri”nin, “Eski Türkiye” dedikleri Türkiye’mizin yerleşmiş köklü kültürüydü (ekiniydi).
Sağ iktidarlar hepsini aşındırdı!
18 yıllık AKP iktidarı ise hepten yok etti!
30 Ekim 2020 Cuma sabahı, Türk siyaset ve devlet adamı Mesut Yılmaz’ın ölüm haberi ile uyandık.
Ulusça üzüldük.
Aynı gün saat 14.51’de, Türkiye’mizin 3’üncü büyük kenti İzmir, AFAD’a göre 6.6, Kandilli Rasathanesi’ne göre 6.9 –bu farklılık neden?! AFAD neden her depremde düşük gösterir?!-, ABD’ye göre de 7 büyüklüğünde deprem oldu.
Ulusça yıkıldık!
Yine aynı görüntüler, aynı demeçler, açıklamalar, çalışmalar, kurtarmalar, can yitimleri, yaralanmalar vb…
Ve…
Depremden siyasi kazanım (rant) elde etme gayretleri!
Siyasi ayrımcılık!
Çok ayıp!
Çok utandım!
Çok acı çektim!
(Deprem gerçeği ile ilgili düşüncelerimi, görüş ve önerilerimi başka bir zamana bırakıyorum.)
Dün (1 Kasım 2020 Pazar) Mesut Yılmaz’ın cenaze töreni vardı.
Gazeteci Faruk Bildirici, Kamutay (TBMM) Başkanlığı’nın bir gün önceki (31 Ekim 2020 Cumartesi) Mesut Yılmaz’la ilgili “Ölüm İlanı”nındaki “büyük ayıbı” çok güzel yakalamış, twitter hesabından paylaşmıştı.
Okuyalım:
“TBMM Başkanlığı, Mesut Yılmaz için başsağlığı ilanı vermiş, 1 hata 3 eksik var. Yılmaz, Gümrük ve Tekel Bakanlığı yapmadı. ANAP Genel Başkanlığı, Başbakan Yardımcılığı, 21 ve 23. dönem milletvekilliği yazılmamış. Kasıt mı, cehalet mi? https://twitter.com/farukbildirici/status/1322487271409541120”
Ne desem!
Ne desem!
“Ayıplı ilan”ın sahibi Kamutay’ın Başkanı Mustafa Şentop, Mesut Yılmaz’ın cenaze töreninde yoktu.
Neden acaba?!
Neden acaba Mesut Yılmaz için Kamutay’da cenaze töreni düzenlenmedi?!
Mesut Yılmaz’ın kendisi mi, eşi, kardeşi mi istememişti?!
31 Ocak 2006’da “Yüce Divan” görevi yapan Anayasa Mahkemesi’nde, “Türk Bank ihalesi” sürecinden yargılanmasından ötürü “Kamutay”a küs müydü, küs müydüler?!
Türkiye’de Yüce Divan’da “Başkan” sıfatıyla yargılanmasının yolunu açan, Kamutay’da ezici Milletvekili çoğunluğuna sahip AKP idi!
AKP’nin Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, uygulaya geldiği siyasi ayrımcılığını, “İzmir Depremi”nden sonra, dün de Üskükadar’daki Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde, Mesut Yılmaz’ın cenaze töreninde, tabutu başında yaptı!
Ve…
Özellikle şehit cenazelerinde başlatıp sürdürdüğü eylemi gerçekleştirdi:
K o n u ş t u !..
Oysaki…
Gelenek, görenek ve ananelerimizde, ekinimizde, cenaze namazı öncesi veya sonrasında konuşma -imam dışında- yok!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, iki yıl kadar önce çok genç yaşta yaşamını yitirdiği büyük oğlu Yavuz’un yanına Kanlıca Mezarlığı’na defnedilen –ikisi de ışıklar içinde uyusunlar- Mesut Yılmaz’ın tabutu başında şunları söyledi:
“Değerli Müslümanlar. Şu anda bir devlet büyüğümüzü, Başbakanımızı ebediyete uğurluyoruz. Rabbim taksiratını hasenata tebdil eylesin. Nasıl ki Mesut beyi şu an uğurluyorsak. Bizler için de aynı akıbet gerçekleşecektir. Rabbim bizleri bu musallaya hazırlıklı olarak gelmeyi nasip etsin. Rabbim yar ve yardımcımız olsun inşallah. Ve Mesut Beyin de mekânı Cennet olsun. Bütün ailesine baş sağlığı diliyorum. Birliğimiz beraberliğimiz dayanışmamız en büyük zenginliğimiz olacaktır.”
https://www.sabah.com.tr/yasam/2020/11/01/eski-basbakan-mesut-yilmaz-bugun-defnediliyor-1604226868?paging=4
Mesut Yılmaz, AKP ağırlıklı Kamutay tarafından Yüce Divan’a gönderilen, yargılanan ilk “Türk Başbakan”dır!
Bu, ona ve ailesine ağır gelmiştir!
4 yıl boyunca, çalıştığım Meydan Gazetesi adına Marmara Bölgesi’nde izlediğim, bana da bir öneride (teklifte) bulunan Mesut Yılmaz’la ilgili anılarımı sonra yazacağım…
Yorum Yaz