Türk halkının, dolayısıyla ve öncelikle güneyimizdeki Müslüman Arap halklarının aydınlanmasında dünya lideri dünya lideri Kemal Atatürk’ün düşünceleri, devrim ve ilkeleri yadsınamaz.
Atatürk düşünce, devrim ve ilkelerinin ürünlerinden biri, 19 Şubat 1932’de başta Ankara olmak üzere 14 il merkezinde açılan, 11 Ağustos 1951’de de tüm yurtta kapatılan “Halkevleri”dir.
17 Nisan 1940’da 3803 sayılı yasayla açılan, 27 Ocak 1954’te kapatılan “Köy Enstitüleri” de Atatürk düşünce, devrim ve ilkeleri ile Halkevlerinin ürünüdür.
Her iki aydınlanmacı kurumun (Halkevleri ve Köy Enstitüleri) kapatanı, düşman emperyalist işbirlikçisi, Türk elerkisinin (demokrasisinin) katili, toprak ağalarının, gerici-yobaz tarikat ve cemaatlerin, dincilerin, Atatürk, Atatürk düşünce, devrim ve ilkelerinin amansız karşıtlarının siyasi örgütü Demokrat Parti (DP) ve Demokrat Parti iktidarıdır!
Bu gerçekleri Türk halkı bilmelidir!
Bu gerçekleri bilmek Türk halkının hakkıdır!
Önceki gün (17 Nisan 2021 Cumartesi), kuruluş ve açılışındaki amacı “Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek” olan “Köy Enstitüleri”nin 81’inci yıldönümüydü.
Hukukçu, siyasetçi, Manisa CHP Milletvekili, Sanayi Bakanı, 13 Ocak 1994’te 71 yaşında aramızdan ayrılan Mehmet Erten, Boyut Yayınları’nda çıkan “Topraktan Parlamentoya” adlı, 271 sayfalık “Siyaset-anı” kitabında, İsmet İnönü’ye sorar:
“Paşam, bu Köy Enstitülerinin kapanması olayı nasıl oldu? Siz bu kurumları çok seviyordunuz, ama soradan siz, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’le, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’u görevlerinden alıp değiştirince enstitülerin hızı kesildi, nasıl oldu bu?”
İnönü şu yanıtı veririr:
//Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden duyduğu acı gibi duyarım, ama herkes zanneder ki Hasan Ali Yücel’i Tonguç’u isteyerek değiştirdim; Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye benim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır; aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultaylarda Enstitüler aleyhine bir cereyan başladı. Ben bunların doğru olmadığını yerine giderek tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitülerinin aleyhine döndü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine karşı vaziyet alanlar çoğaldı. En çok da bu konuda Köy Enstitülerinden şikayet edilenlerin başında Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç hedef alınıyordu. O sırada ordudan, rahmetli Mareşal Fevzi Çakmak’tan (1876 – 1950), o Genelkurmay Başkanlığından ayrılmadan önce, yoğun şikayetler başladı. Mareşal, “Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?” diye soruyordu. Mareşal bunu adeta bir mesele haline getirmişti. Köy Enstitüleri etrafında bu çok yoğunlaştı.
Şimdi sana önemli bir şey söyleyeceğim: Herkes benim zayıflığım gibi görür, ama benim gücümdür aslında; mesela ben Köy Enstitüsü fikrine inanmışımdır. İnanmış bir insan, sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede bu böyledir, ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gücüme göre gücümün var olduğu yerde, gücümü gösterebilirim. Ben dahi değilim, gücümle, tecrübemle memleket menfaatlerini en üst seviyede tutarak meselelere çözüm bulurum. Ben gücümün bittiği yerde bir politikacı, bir tecrübe sahibi bir insan olarak bir noktada, onu gelecekte tekrar uygulamak üzere bir noktada durdururum. Bu, aslında benim gücümdür. Çünkü artık gücümü kaybettiğim noktada, “Ben bu işi yürüteceğim !” diye yürüdüğüm zaman, artık tamamıyla yok olma durumu vardır; ben gücümün bittiği yerde, her şeye rağmen, yok olucu bir harekete yönelmem. Orada dururum. Zaman, benim için önemli bir faktördür; zaman içinde imkanlar gelir önüme, bir noktada bıraktığım fikrimi yeniden uygularım. Değişen zaman içinde de bana yeni fikirler gelmemiş, o fikrin doğruluğu bende bir kanaat olarak devam ediyorsa, onu yeniden uygularım. Köy Enstitüleri meselesi de böyle olmuştur.
Benim gücüm o zaman nereden geliyordu ? Partiden, Parti Meclis Grubundan, gücümü ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda gücümü kaybetmişim. Ordunun üst kademesinde de huzursuzluk başlamış. Onun için bir süre en çok bu konuda saldırıya uğrayan, Milli Eğitim Bakanı Yücel’le, Genel Müdür Tonguç’u onların da gönlünü alarak bir süre için bu şimşekleri bu olay üzerinden uzaklaştırmak istedim. Fakat sonradan demokratik hareketleri de başlatınca, olaylar öyle gelişti ki kendi cereyanında yürüdü ve bir an geldi ki artık Köy Enstitülerini, eski gücüyle, eski ruhuyla devam ettirmek olanakları benim elimden çıktı.// https://www.ismetinonu.org.tr/koy-enstituleri-nicin-kapandi-1954/
Bu anlatıda, Fevzi Çakmak’ın, Atatürk düşünceleri, devrim ve ilkeleriyle mayalanmış “Köy Enstitüleri”ne “Komünist yuvaları” gözüyle bakmasına ve Cumhurbaşkanı İnönü’ye, bir Genelkurmay Başkanı olarak “Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?” demesine, deyişindeki “baskı”ya bakar mısınız?!
Çakmak, bu gücü nereden alıyordu?!
Ordudan mı?!
Oysa ordu, İnönü’ye verdiği gücün/desteğin 6’da birini dahi Çakmak’a vermiyordu?!
“Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?” tümcesi, “İnönü Cumhurbaşkanı, iktidar da CHP idi ama güçlü, gerilerde kalarak ülkeyi yöneten Çakmak’tı” diye yazıp durmakta haklı olduğuma kanıttır!..
Çakmak’ın günümüzdeki benzeri sanki Devlet Bahçeli!..
Yanıtındaki girişinde, partinin kurultay delegelerini suçlayan İnönü, dilerdim ki, kendisini sorgulasaydı, kendi yanlışlarını, eksiklerini, Atatürk’e, O’nun düşüncelerine, devrim ve ilkelerine nasıl ihanet ettiğini, başkalarının da ihanet etmelerine etkisiz kaldığını görseydi, 2’inci Cumhurbaşkanı seçilmesinde Çakmak’ın neden arkasında durduğunu anlatsaydı ve Cumhurbaşkanı olarak, emir verircesine “Bu komünist yuvalarını ne zaman kapatacaksın?” tümcesini etmesine olanak tanımamalıydı, ettiğinde de derhal görevden almalıydı!
Bunları yapmıyor, “gücü”nden dem vuruyor!
İnanan çıkar ama -üzgünüm- ben inanmıyorum!
İnönü’yü ve “yol arkadaşı” Çakmak’ı, “Atatürk karşıtı” görüyorum, göreceğim!
Bu ikilinin, halkımız tarafından çok iyi tanınması, arzumdur yazacağım!
İnönü Vakfı yönetiminden bir istemim; İsmet İnönü’nün, Çakmak ile ilgili gerçek düşüncelerinin bütününü bir araya getirip kitaplaştırmaları ve Türk halkının, Çakmak’ı en doğru biçimde tanımasına yardımcı olmalarıdır.
Bu arada…
https://www.ismetinonu.org.tr/ sitesinde 17 Nisan 2021 Cumartesi günü TARİHTE BUGÜN vlogunda yer alan “Köy Enstitüleri Kanunu çıkarıldı” başlıklı yazının “Ne var ki Köy Enstitüleri, kendi hataları yanında dıştan gelen baskılarla da zamanla yıprandı” diye başlayan ilk tümcedeki “… kendi hataları yanında…” sözcükleri kullandıkları için site yönetimini ayıplıyorum, kınıyorum!
İnönü’nün, “Çakmak düşünceleri” ile çeliştiklerini bilmelerini isterim!..
Yorum Yaz