Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, bir delinin kuyuya taş attığı ve 40 kişinin o taşı çıkarmaya çalıştığı gibi, ortaya, dini kavram “helalleşme”yi attı, o günden beri koca toplum bunu konuşuyor, tartışıyor!
Ülkenin ve halkın gerçek gündemleri altlara indi!
Hakkı var mıydı?!
Yetmezmiş gibi, yanlışını ha bir körükledi de körükledi!
AKP, MHP, yandaş basın, yandaş yalaka yazarlar, geveze konuşmacılar, aşırı muhafazakarlar mal bulmuş mağribi gibi “adı lazım değil”in “helalleşme”sine dört elle sarıldılar, zevk ve mutlulukla doya doya kullanır oldular, kullanacak olacaklar da!
Neden kullanmasınlar ki?!
“Adı lazım değil” efendi Hazretleri (!), 18 Kasım 2021 Perşembe gecesi Haberturk TV Kanalı’nın Günden Özel Programı’nın 4 kişilik ekibini, saat 21.00’da başlayacak canlı yayın söyleşisi için CHP Genel Merkezi’ndeki salonda kabul etti.
Programın sunumcu yönetmeni (moderatörü) www.haberturk.com internet gazetesi yazarlarından deneyimli gazeteci Muharrem Sarıkaya.
Ekipte üç kadın var.
İkisi (Nagehan Alçı ile Nihal Bengisu Karaca) www.haberturk.com internet gazetesinin yazarı.
İkisinin arasında ise CHP’li ve yazar Elfin Tataroğlu.
Üçlünün tam karşısında, Sarıkaya’nın solunda “adı lazım değil”.
Linki https://www.youtube.com/watch?v=b3S2pLSBPJo tıklayıp izlediğinizde göreceksiniz, başladıktan hemen sonra 9 dakikalık reklam bitiminde, aralıksız 2 saat sürecek canlı yayının ilk sunumcu yönetmen Muharrem Sarıkaya’dan geldi:
“Helalleşme çağrınız toplumda önemli bir yer edindi. Siz daha önceden bu çağrıları yaparken ‘Toplumsal uzlaşma’, ‘Toplumsal barış’ veya ‘Bir arada yaşam kültürü’ gibi ifadelerle bu çağrıları yaptınız. Dini bir söylem olan ‘helalleşme’ deme gereğini duydunuz. Sizi buna iten neydi?”
Güzel soruydu.
Linki tıklayıp izlediğinizde, “adı lazım değil”in yanıtı gerçekçi ve inandırıcı hiç değildi.
Başörtü de başörtüsü dedi durdu!
Başörtüsü ile türbanı karıştıran siyasi, siyasi parti Genel Başkanı olur mu?
Siyasi sağ, muhafazakar ve ırkçı Milliyetçi ise olur; ama siyasi merkez sol ve de sınıfsal devrimci sol ise olmaz, olmamalı.
Bir merkez sol siyasi parti olan Cumhuriyet Halk Partisi’nin başındaki muhterem “adı lazım değil” efendi hazretleri (!), bilgece, Anadolu kadınının başörtüsüyle, siyasi İslamcıların/dincilerin siyasi simge yaptıkları türbanı karıştırdı, türbana “Türban” deme yerine “Başörtüsü” dedi de dedi!
Üstelik…
Karşısında, türbanlı, türban altında boneli ve tesettür giyimli Nihal Bengisu Karaca oturuyordu.
Be hey Allah’ın kulu “adı lazım değil”, merhum annenin başına bağladığı başörtüsünü anımsa, sonra da karşındaki kara türbanlıya dikkatli bak, namusluca doğruyu söyle!
Türbana “Türban” demeyi bırakıp “Başörtüsü” diyenlerden Karaca anlatısının ardından, “adı lazım değil”den, helalleşme sözünün altını nasıl dolduracağını sordu.
“Adı lazım değil”in yanıtı “Başörtüsü yasağının doğru olmadığını İstanbul Belediye Başkanı adayı* iken Okmeydanı Mitingin’de söylemiştim. Onların acılarını anlamalıyız. Onların yaşadıkları sorunları anlamalıyız” oldu.
Helalleşmeyi, kucaklaşma sözcüğü ile tanımlayan (!) “adı lazım değil”in yüzüne, kendisinden, kamuda çalışan –türbanlıları kastederek- başörtülü kadınlarla ilgili net bir şey anımsamadığını söyleyen Karaca, “helalleşme iletisi”yle (mesajıyla) asıl ulaşmak istenilen kitlenin dindarlar olduğunu vurguladı ve özetle “Daha önce “Yaraladık” diye kabul ettiğiniz, işte başörtüsü meselesinde, okuyamamış, çalışamamış kişiler” dedi, “Çok net soracağım ve sizden rica edeceğim çok net cevap isteyeceğim” tümcesini ekledi, sordu:
“Evet geleceği beraber kuracağız. Evet yaraları saracağız. Bunda bizim üzerimize düşen pay neyse yapacağız. Bununla ilgili özeleştirimizi de yaparız ve biz iktidara gelirsek, -muhtemel bir iktidar profili değişimi olursa, liyakata sahip olma koşuluyla elbette- başörtülü bir Çevre Bakanı olur, elbette başörtülü bir Adalet Bakanı olur, neden olmasın… Bunu diyebiliyor musunuz?”
“Adı lazım değil”den yanıt:
“Neden olmasın. Hayır, neden olmasın? Bizim Parti Meclisi’nde var zaten. Yani İl Başkanlarımız var.”
Karaca bu kez “Yani bu mümkündür bizim yönettiğimiz ülkede?..” diye sordu ve “adı lazım değil”den “Elbette” yanıtını alınca “Bu absürt bir durum değildir, diyemiyorsunuz?” sorusunu yöneltti.
“Adı lazım değil”in yanıtı “En Ufak bir endişeniz olmasın. Bunu da bir tarafa yazın. Göreceksiniz” olunca, Karaca, almak istediğini elde eden hoşnutluğuyla “Tamam” dedi, sustu.
Ama “adı lazım değil” sürdürdü:
“Çünkü şöyle: Hem söyleyip hem yapmamak, ‘Bu samimi durmamak’ demektir. Benim temel özelliğim, söylediğim sözlerin arkasında durmaktır. Ben samimi bir insanım. Yani yapacağım şeyi söylerim, yapmayacağım şeyi de ‘Ben bunu yapmam’ derim. Bana göre, Türkiye bunu çoktan aştı. Beni dahi aştı. Yani toplumun her kesimi artık bu olayı, tartışmanın tamamen dışına çıkarmış vaziyette. Benim temel hedefim, biz, geleceğe yaraları kaşıyarak değil, daha güzel gelecek inşa edelim. Bunu söylüyorum aslında.”
Ah, kılık kıyafeti de içine alan Devrim Yasaları’nı yok sayan, dünya lideri Kemal Atatürk’e, O’nun Türkiye’sine, O’nun devrim ve ilkelerine, O’nun Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihanet eden “adı lazım değil” seni ah!
Gerçek CHP’lilerin, partimiz CHP’mizin ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”in usuna (aklına) helalleşmeyi sokanın, ona, bu sözcüğü ettirenin kim veya kimler olduğunu tez zamanda bulup çıkarmak, paylaşmak sorumluluğu, görevi var.
Benim usumdan bir danışman geçiyor!
Adını açıklayamam.
O, danışman olduktan sonra “adı lazım değil”, merkez sağa, oradan muhafazakar kesime savrulur oldu!
Baksanıza…
Ağzından her geçen gün, güzel Türkçe’mizden sözcükler değil, muhafazakar camianın kullandığı ve de kullandırdığı sözcükler patır patır dökülüyor!
Son örneği:
Dün saat 11.33’te @kilicdarogluk hesabından gerçekleştirdiği paylaşımında “Sabah Selvi Hanım ile pazar alışverişimizi yaparken, pazarcı esnafı ile de sohbet etme imkanı buldum. Zaten biliyorsunuz gıda durumlarını, tekrar etmeye gerek yok. Korkuya mahal yok, çözeceğiz inşallah.”
https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1462338337956581376
diye yazdı.
Yenidir!
Pek yakında inşallah sözcüğü ağzından eksik olmayacak!
Maşallah’ı da ekledi mi -ki ekleyecek- tamamdır!
Vah ki vah!..
*29 Mart 2009 Yerel seçimlerinde
Yorum Yaz