DÜNKÜ KİMİ SÖZLERİNE GÜLDÜĞÜM BAHÇELİ VE KILIÇDAROĞLU İLE BUGÜN CAN ATALAY DOSYASINA BAKACAK AYM’YE BİRKAÇ SORU…

  • 0
150 150 bakikarakol

“Cumhur İttifakı”nın etkin ve etkili ortağı MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün (24 Ekim 2023 Salı) grup konuşmasında, “Eğer Atatürk bugün yaşamış olsaydı, devletimizin geçirdiği badireleri dikkate alarak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yılmaz ve yıkılmaz bir müdafaacısı olurdu” tümcesini edince, gülmekten kendimi alamadım.

Yüz yıl ilerisini gören dünya lideri Kemal Atatürk “demokratik, laik Cumhuriyet” yerine, Bahçeli’nin öve öve bitiremediği “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin nasıl düşünememiş, yaşama geçirmemiş ya?!

(Anlaşılan Bahçeli, ilerleyen yaşına karşın, Atatürk’ü tanımıyor.)

“Buna bir yanıtı olur mu?” sorusunu yönelteceğim Bahçeli, “Milliyetçi Hareket Partisi olarak çağrımız şudur: Eğer bugünden itibaren 24 saat içinde ateşkes sağlanamazsa, saldırılar durmazsa, mazlumların üzerine bombalar bırakılmaya ısrarla devam ederse, milletimle açık açık paylaşıyorum ki, Türkiye süratle devreye girmeli, tarihi, insani ve inanç sorumluluğunun gereği her neyse yapmalıdır. Gazze’yi koruma ve kollama misyonunu üstlenmek bize ecdadımızın mirasıdır”  https://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/5245/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_24_Ekim_2.html sözü, hele de “Devletim istesin, milletim destek versin, şartlar da öyle gerektirsin, şayet Gazze’deki çocuklara kol kanat germek, füzeye karşı sapan taşıyla insanlık mevziisine girmek için yola revan olmazsam namerdim… 24 Saat dolmuştur” tümceleriyle bana acılı günümde* kahkaha attırmıştır.

 

Dün Bahçeli’den yaklaşık üç saat sonra, CHP grup toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu konuştu.

Kılıçdaroğlu “İkili oynamayacaksınız, dürüst ve namuslu olacaksınız” dedi, güldüm.

Hangi birini yazayım?!

Parti yönetiminden hiç kimsenin haberi olmadan Ümit Özdağ’la yaptığı gizli pazarlığı anımsatmakla yetineyim.

“Eğer bir iktidar Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 100’üncü yılında terörle mücadele konusunda kendi ordusuna, kendi güvenlik güçlerine güvenmeyip de yabancı bir ülkeyi, o ülkenin askerini Türkiye’ye davet ediyorsa artık o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-24-ekim-2023 diyen Kılıçdaroğlu’na söylemek isterim ki; muhalefet yapamadın, toplumsal muhalefeti oluşturamadın, toplumsal muhalefeti ayağa kaldıramadın; o yasa Kamutay Genel Kurulu’nda kabul edildi.

Şimdi yaptığın “kandırmak”tan, “ikili oynamak”tan başka bir şey değil!

Bu da “dürüst ve namuslu davranmamak”tır!

“Söyledim, bir daha söyleyeceğiz: Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz” sözlerin ise “havanda su dövme”nin ta kendisidir!

“Cumhuriyet nedir?” diye sorarsın.

Ben de sana sorarım:

Hangi Cumhuriyet?!

Cumhuriyetin adı yok mu?!

“Demokratik, laik Cumhuriyet” demek, çok mu zor?!

Ha, şunu bilesin:

“Yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti ve 100 yaşını dolduran yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi!” demekle olmuyor; söze eylem de gerek.

 

Gelelim bugüne…

Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu bugün (25 Ekim 2023 Çarşamba), tutuklu Milletvekili Can Atalay’ın “kişi hürriyeti ve güvenliği ihlal hakkının edildiği”ne ilişkin başvurusunu görüşecek, karara bağlayacak.

Bir karar çıkar mı, çıkarsa içeriği, gerekçesi ne olur?

Birkaç saat veya üç-beş saat içinde öğreneceğiz.

Uzatmadan, eğip bükmeden ve “Gezi Davası”nın özüne, içeriğine, ayrıntılarına girmeden şunları anımsatmak, sonra da sormak iserim:

“Gezi Davası” sanıkları, İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyorlardı.

Yargılananlardan biri de Av. Can Atalay’dı.

Atalay, 25 Nisan 2022 günü, İstanbul 13’ünci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçundan 18’er yıl hapis cezasına çarptırıldı; tutuklandı.

Davanın Yargıtay aşaması başladı.

Atalay, Ceza’dan 16 gün önce (9 Nisan 2023) Hatay’dan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekilliği için başvurdu.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sakınca görmedi.

Can Atalay, 14 Mayıs 2023 günü yapılan seçimde Milletvekili seçildi; YSK, Atalay’a “Milletvekili Mazbatası”nı verdi.

YSK’nın kararları kesindi, itiraz edilemezdi, çünkü itiraz edilecek merci yoktu.

Yasal süreçler işlemesine karşın, Hatay TİP Milletvekili Can Atalay, cezaevinden çıkartılmadı.

Milletvekili Can Atalay, “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlalinin iptali” için AYM’ye dava açtı.

AYM, Atalay’ın başvurusunu 5 Ekim 2023 günü görüşecekti.

Yargıtay 3’üncü Daire elini çabuk tuttu, 29 Eylül 2023 günü “Gezi Davası”nı karara bağladı. https://medyascope.tv/2023/09/29/gezi-parki-davasi-yargitay-tarafindan-cezasi-onanan-bes-kisi-icin-surec-nasil-isleyecek/

AYM 5 Ekim 2023 günkü toplantısında “başvuruyu görüşmeyi” 7 gün sonrasına (12 Ekim 2023’e), Genel Kurul’a gönderdi.

12 Ekim 2023 günü AYM Genel Kurulu, bir üyenin “hazırlanamaması”ndan ötürü görüşme bugüne (25 Ekim 2023’e) bırakıldı.

Soruya geleyim:

Bir: Yargıtay 3’üncü Daire, YSK üstünde bir merci midir ki, YSK’nin, Can Atalay’ın Milletvekilliği ile ilgili “kesin ve itiraz edilmez” kararlarına hükmetmiş, kararını hiç/yok saymış?

İki: Yargıtay 3’üncü Daire, Milletvekili Can Atalay’ın dosyasını “Milletvekili dönemi bitinceye kadar” neden ayırmamış?

Üç: Yargıtay 3’üncü Daire, bu onamasıyla YSK’yı da, Can Atalay gibi suçlamış ve suçlu ilan etmiş olmuyor mu?

 

* https://twitter.com/BakiKarakol/status/1716780320970756100

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.