“Cumhuriyetin 100’üncü yıldönümü”nü; yüz yıl öncesini yadsımayan, dünya lideri Kemal Atatürk’üne, O’nun yanındaki asker-sivil arkadaşlarına inanan, sahip çıkan, sevgi ve saygı duyan milyonlarca “Atatürk düşündaş”ı görkemli biçimde kutladı.
Ne mutlu!
Kutlamada Cumhur İttifakı İktidarı, Cumhur İttifakı ortaları, taraftarları yoktu.
Muhalefetten kimileri de yoktu.
CHP, CHP’liler vardı.
Ama…
CHP Genel Başkanı, CHP Genel Başkan adayları, CHP Genel Başkan Yardımcıları, CHP Genel Başkan Baş Danışmanları ortalarda/meydanlarda yoktu!
Neredeydiler acaba?!
Eşleriyle neden “Cumhuriyet Dansı” yapmadılar?!
Geçelim…
Cumhuriyet’in 2’inci yüzyılının ilk günün (30 Ekim 2023 Cumartesi) gecesinde, gecenin karanlığına uygun/benzer bir “yargı karanlığı” yaşandı!
Anayasa Mahkemesi (AYM)’nin “Hak ihlali var” dediği ve “tahliye” karar verdiği Hatay Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay’ı, yerel mahkeme konumundaki İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, AYM’nin kararına uymadı, dava dosyasını, cezayı onayan Yargıtay 3’üncü Daire’ye gönderdi; “Kararı orası versin” dedi.
Ve…
https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/tahliye-bekleyen-can-atalaydan-meclise-cagri-7847533/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=alt_surmanset Hukuk adına, ülkem yargısı adına öyle yanıyor, öyle üzülüyorum ki!
A n l a t a m a m !
Bunu da geçelim…
Dün (31 Ekim 2023) Salı idi ve ne yazık ki “CHP Genel Başkanı” unvanını taşıyan Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu. https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-31-ekim-2023
Yo, uzun uzun değinmeyeceğim; birkaç sözüne dokunup geçeceğim:
“Nasıl bir Cumhuriyet?” sorusunu sordu durdu.
“Demokratik, laik Cumhuriyet” demesini beklerken, “Şimdiki nasıl bir CHP?” diye düşündüm.
Ulusal Kurtuluş Savaşı veren, demokratik, laik Cumhuriyet devleti”ni kuran kadroyu “Onlar”, Cumhur İttifakı İktidarı ile Cumhur İttifakı ortağı kadroları “Bunlar” sözcükleriyle tanımlamakla kalmadı, iki zıt kadroyu karşılaştırdı!
Az yukarda verdiğim www.chp.org.tr’linkini tıklarsanız, Filistin Davası için Filistin’e giden devrimci gençlerden söz ederken de, kendisinden “Devrimci” diye söz etti!
Git işine Kemal Kılıçdaroğlu, sen kim, devrimcilik kim?!
Filistin, Gazze, AKP/Cumhur İktidarı’nın İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki “Hamas Mitingi” ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yönelik sözlerinde “… ‘Dört gün sonra, Haziran’da Gazze’deyim’ diyor. Bu kadar net. Ne Gazze’ye gitti, ne de başka bir yere” dedi ekledi:
“Sarayın dışına çıkmadı ama bol bol ahlaki ve siyasi meşruiyeti olmayan videolar dolaştırdı ve cumhurbaşkanlığını sahtekarlık yaparak kazandı.”
Şimdiii…
Şu “… cumhurbaşkanlığını sahtekarlık yaparak kazandı” ne demek?!
Cumhurbaşkanlığı, “sahtekarlık” yapılarak mı kazanıldı?
Bunun ayırtına (farkına) 5 ay 3 gün sonra mı varıldı?
5 ay 3 gün gündem gerisinden gelen zat, “CHP” gibi köklü bir merkez partisinin Genel Başkanı, önce seçim yenilgisine, CHP’yi sağın da sağına kaydırmasına karşın, gene Genel Başkan olmak istiyor!
Olmak istemekle kalmıyor, kendisinden sonrasına “Genel Başkan adayı” hazırlıyor!
Bu ne utanmazlık!
Bu ne ayıp, çirkin siyaset, siyaset anlayışı, siyasi söylem, siyasi eylem!
Efendiiim, gelelim ana konuya…
Grup konuşmasını, 4-5 Kasım 2023 günlerindeki 38’inci Olağan Kurultay’ı işaret ederek, “Güzel bir kurultay yapacağız. Güzel bir kurultay, keyifli bir kurultay yapacağız. Barış içinde bir kurultay yapacağız. Birlikte bayram havası içinde bir kurultay yapacağız” tümceleriyle bitiren Kemal Kılıçdaroğlu, 28 Ekim 2023 Cumartesi günü Sözcü TV’de canlı yayınlanan programda, gazeteci-televizyoncu İpek Özbey’in sorularını yanıtladı. https://www.sozcu.com.tr/2023/gundem/secilseydim-yanimda-olacaklardi-simdi-karsimdalar-7844094/
Özbey ilk sorusu:
“Sıcağı sıcağına konuşalım. Perşembe günü Sayın Ekrem İmamoğlu ile bir görüşme yaptınız. Kurultayın divan başkanlığını önerdiniz, kabul etti. Neden İmamoğlu’na teklif ettiniz?”
Yanıt:
“Ekrem Bey’in eli güçlensin diye. İstanbul’da seçimlerde eli daha güçlü olsun diye bu teklifi yaptım.”
Efendi efendi, Ekrem İmamoğlu’nun eli şimdi de, seçimlerde de, İstanbul’da ve Türkiye’de güçlü; yeter ki, gölge etmeyin, yanlışlara imza atmayın, havanda su dövmeyin, suya yazı yazmayın.
Kılıçdaroğlu, Özbey’in “Biraz açar mısınız?” sorusunu “Bu kadar” diyerek geçiştiriyor.
Neden?
Çünkü davette hinlik var, tuzak var.
Umarım CHP’nin Kurultay delegesi oyunu bozar.
Özbey “Değişimciler sizi birçok konuda eleştirdi. En çok da ittifaklar, Ümit Özdağ ile yapılan protokol üzerinden ve 39 milletvekili vermenizden dolayı… Hiç ‘Millet İttifakı yanlıştı’ diye düşündünüz mü?” sorusuna “Hayır” yanıtını alınca “Ama çok çabuk dağıldı, herkes birbirini suçlamaya başladı” anımsatmasında bulunuyor.
Kılıçdaroğlu “Cumhuriyet bu haldeyken, ülke bu haldeyken, eğitim, ekonomi bu haldeyken siz ne yaparsınız? Sizinle aynı idealleri paylaşanlarla bir araya gelmez misiniz? Cumhuriyet’in kuruluşuna bakın. Gazi Mustafa Kemal’in arkadaşlarına bakın. Cumhuriyet’i kurmak için bir araya geldiler mi, geldiler. Dünya görüşü bile farklıydı ama bir araya geldiler” diye konuşuyor.
Pardon!..
“Aynı idealleri paylaşanlar” mı?!
Cumhuriyeti kuranlarla, Millet İttifakı ortakları mı?!
Ne demek ya?!
Nasıl bir benzetme!
Yazıklar olsun!
Kılıçdaroğlu, Özbey’in “Yani?” sorusu üzerine sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Cumhuriyet’i yaşatmak için bir araya gelmekten başka ne yapabilirsiniz? Çok acımasızca eleştirildik. Herkesi dinledim. Büyük bir kısmı önyargıdan kaynaklanıyordu. Onları da dinledim. Eleştirilebilir ama sağduyuyla… Biz uzun yıllardır hiç milletvekili çıkaramadığımız yerlerden milletvekili çıkardık. Bu kadar acımasızlık olabilir mi? Biz sadece bir siyasi partiyle uğraşmadık, iktidarın kontrolüne geçen bir devlet bürokrasisiyle uğraştık. Sanıyorlar ki her şey güllük gülistanlık da biz kazanamadık. Yahu bırakmadılar ki biz bir muhasebe yapalım. Ona bile fırsat vermediler. Bütün bunlara rağmen hepsini dinledim.”
Paragrafta, doğrudan çok doğru olmayan sözler var.
Kılıçdaroğlu, Özbey’in “Eksiği nerede gördünüz?” sorusuna uzun uzun sözler edeceğine “Kendimde” deseydi, yeterdi de, artardı da.
Ama kendisi “… birileri de çıkıyor ‘CHP sağa kaydı’ diyor” tümcesini ediyor.
Gazeteci-televizyoncu İpek Özbey kaçırmıyor “Evet, partiyi sağa kaydırdığınızı söyleyenlerin sayısı hiç az değil… Ama söyleyen partili yol arkadaşlarınız…” diye yapıştırıyor.
Kılıçdaroğlu “Taşeron işçilere kadro verdirmek sağa kaymak mıdır? Çöpten kağıt toplayanları dinlemek sağa kaymak mıdır? CHP her kesimle diyalog kuruyor.” diye adeta cana geliyor, gürlüyor.
Özbey “Aslında burada mesele 39 milletvekili vermeniz” tümcesinin ardından “Bu konuda yanlış yaptığınızı düşünmüyor musunuz?” sorusunu soruyor, “Hayır efendim” yanıtını alıyor.
Hani özyergi (özeleştiri)?!
Hani empati?!
Hani hoşgörü?!
Hiç biri yok!
“Şimdi bir de DEVA Partisi ile ilgili tartışma başladı. Mesela DEVA Partisi Esenyurt İlçe Başkanı Halis Kahriman’a belediye başkanlığı vaat ettiniz mi?”
Yöneltilen soru bu.
“Ben kimseye bir vaatte bulunmadım.”
Yanıt da bu.
Sanki bulunmuş!
Bir iki soru ve yanıtı atlıyorum.
Özbey’in, -bana “çanak soru” gibi gelen- “Aklınızdan şu geçiyor mu? Seçilseydim bu arkadaşlarımın hepsi yanımda olacaktı” sorusuna Kılıçdaroğlu balıklama atlıyor:
“Seçilseydim yanımda olacaklardı evet, şimdi karşımdalar… Kimin haklı olup olmadığını toplumun vicdanına bırakmak lazım.”
Toplumun vicdanına dön bak!
Kılıçdaroğlu, “Aday mısınız?” sorusunu “Hiçbir zaman ‘adayım’ demedim ama örgüt aday gösterirse adayım” biçiminde yanıtlayarak, “istemem, sen gene de yan cebime koy” oyununu oynuyor.
Özbey “Adaysınız yani? Peki gemi limana ne zaman yanaşacak?” sorularına ise “En kısa zamanda” sözcükleriyle karşılık veriyor.
“O zaman neden adaysınız?” sorusuna ettiği sözler şöyle:
“Gemiyi limana güvenli bırakmak için. Bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrata devredeceğim. CHP’nin yüz yıllık birikimini sürdürmemiz lazım. İmbikten süzülen bir birikim.”
Gemiyi tarumar etmiş, kayalara vurmuş, ortada gemi diye bir hurda kalmış; o nu da, güvenli limana –sanki güvenli liman da kalmış- bırakacakmış, ve bilgili, birikimli, iyi bir sosyal demokrat birine devrecekmiş!
Ya!
“Devretmek” ne demek?!
“CHP Genel Başkanı koltuğu”nda oturan biri bunu nasıl söyler?!
Uzatmayayım, size, Genel Başkan adaylarından Özgür Özel’in buna ilişkin tepkisini içeren linki vereyim. https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/ozgur-ozelden-kilicdaroglunun-devretme-ifadesine-sert-tepki-2135081
Kılıçdaroğlu’nun kendisi deneyimli, birikimli, iyi bir CHP’li mi ki, olabildi mi ki, öyle birinden söz ediyor?!
Hem, “sosyal demokrat” da ne? “CHP” kardeşim, “CHP”!
Sevsinler senin imbiğinden süzülen birikimini Kılıçdaroğlu!
İpek Özbey çok doğru biçimde “Mevcut kişiler arasında böyle biri var mı?” diye soruyor ve “Var ama görünür hale gelmesi lazım. Şimdilik bu kadar konuşalım” yanıtını alıyor.
Neden gizliyor?
Neden kısa kesiyor?
Kapalı kapılar ardında, kendi çıkarı için gizli, saklı işler, pazarlıklar yapanlar, böyle davranır.
Onların yetiştirdikleri de, onlar gibi olur.
Buradaki kurnazlık, birden fazla kişiye, neredeyse herkese umut vermek, onları umutlandırmak, beklenti içinde tutmak, kendinden uzaklaşmamalarını sağlamak, elinin altındakileri denetimi/kontrolü altına almak!
Uyanık siyasetçi ayakları!
Ankara’dan bir gazeteci çıktı, “Genel Başkanlığı devralacak” iki ad ortaya attı.
Onlardan biri “Ben değilim” diye açıklama yaptı.
Yetiştiricisinden, CHP Genel Başkanlığını devralacak, o kadar görünür değilmiş ki, görünür hale gelmesi gerekirmiş!
Şu siyasi maskaralığa bakar mısınız?!
Tanrım sen, usumu (aklımı) koru!
Tanrım, sen bu toplumun usunu koru!
Adam, CHP’yi, CHP’lileri, CHP’den umut bekleyenleri ve Türkiye gündemini neyle meşgul ediyor?!
Ve bu adam Perşembe, Cumadan sonra CHP 38’inci Olağan Kurultayı’nda aday gösterilecek, Genel Başkanlık için yarışacak!
Kazanırsa…
8 Kasım 2023 Çarşamba günlü yazımda kararımı açıklayacağım, görüş ve düşüncelerimi, önerilerimi paylaşacağım…
Yorum Yaz