Babaannemden ve anneannemden dinlerdim.
Her anlattıklarında hüzünlenirler, dalar giderlerdi; arkasından gözyaşlarını tutamazlardı.
Ermeni çetelerinin çok zulmünü görmüşlerdi.
İkisi de, gözlerinin önünde yakınlarının kurşunlanmalarına, hançerlenmelerine, yakılmalarına vb tanık olmuşlardı!
Kundakta erkek bebeler bulup çıkarılmış, küçük bedenlerine süngüler saplanılmış!
Türk ordusunun önünde tutunamayıp kaçarken de, genç ve güzel kızları, kadınları yanlarında zorla götürürmüşler!
Ve…
Daha daha neler!..
Şu anlattıkları, dün gibi hafızamda:
“Köyümüzde (İncedere), Ermeniler vardı. 40 yıl bir arada yaşadık. Bir kavgamız, darlığımız olmadı. Ama Van’dan, Muş’tan gelen Ermeni dığaları (çocukları, gençleri), Kars Arpaçay ve Akyaka civarında ne kadar Türk köyleri varsa, yakıp yıktılar, etmedikleri zulmü bırakmadılar. Ermeni komşularımız çok üzülüyorlardı, sessiz sessiz ağlıyorlardı; içlerinde, önceden ‘Baskın olacak, kaçın’ diye haber verenler, kimimizi evlerinde saklayanlar, kaçanlara yardım edenler oldu…”
Ermeni halkından bir kötülük görmediklerini, ama her barbarlığı Ermeni çetelerinden (Taşnak’tan, Hınçak’tan) gördüklerini yaşlı iki insandan duydum, öğrendim.
İlginç, çarpıcı saptama ve ayrıntıydı.
Sonraki, kendi çapımda yaptığım çalışmalarda öğrendim ki, halkımın, Ermeni halkıyla bir sorunu yoktu; Ermeni halkının da halkımla…
Sorun, silahsız, suçsuz günahsız sivil halka saldırmayı, onları katletmeyi “siyasa ve anlayış yapmış” Ermeni siyasetçilerinde, Ermenistan devletinde idi!..
Taşnak ve Hınçak çetelerinden sonra, bir dönem “Asala terör örgütü”nü yurt dışındaki Büyükelçilerimize, Büyükelçiliklerimizin çalışanlarına musallat eden Ermenistan Devleti, emperyalist İngiltere’nin, emperyalist ABD’nin yanında görünse de, “Çar”lı yıllardan beri Rusya’nın yanındadır!
Öyle ki, Rusya’nın arka bahçesi…
1992’de, Azerbaycan Karabağ’ına saldırdı, katliamlara imza attı ve Karabağ’ı işgal etti.
1992’de Iğdır’da, Azerbaycan kökenli yaşlı Iğdırlı amca anlatmıştı:
“Sovyetler Birliği zamanında, askere alımlarda, Ermeni gençleri komanda yapılıyordu, Azerbaycanlı gençleri ise geri hizmetlerde tutuldu. Komanda eğitimi alan Ermeni gençleri birer savaşçı yetişirken, Azerbaycan gençlerinin, savaşçı olamamalarına özellikle özen gösterildi. Bu bilinçlice yapıldı…”
O kadar önemli bir nokta vurgulanıyordu ki!..
Azerbaycan ordusundaki bu “açık” görüldü, hızlı bir biçimde el atıldı ve giderildi.
Silahsız, suçsuz günahsız sivillere saldırmayı siyasa ve alışkanlık edinen, ama düzenli ordu karşısında savaşmayan, kaçan, cephede siperlerde hüngür hüngür ağlayan asker yapısına sahip Ermenistan devleti, Azerbaycan ordusundaki gelişmeden habersizdi ve geçenlerde Azerbaycan’a saldır.
“Saldırdı” demeyelim, “Saldırmasına yol verildi” diyelim.
Yol veren de, Rusya Devlet Başkanı Putin’di!
Putin, bölgedeki etkinliğini dünyaya göstermek peşindeydi.
Uzatmayayım…
Azerbaycan ordusu, Ermenistan ordusunu çok kısa sürede darmadağın etti.
Ermenistan yönetimi, teslim olmanın işareti beyaz bayrak sallayacak noktaya geldi.
Karabağ, Ermeni yönetiminin elinden çıktı çıkacaktı ki, araya Rusya’nın başı Putin girdi.
Putin, Azerbaycan ve Ermenistan Dışişleri Bakanlarını Moskova’ya çağırdı; kendi Dışişleri Bakanı –Ermeni kökenli- başkanlığında masaya oturttu.
Masadan, “ateşkes” çıktı.
“Ateşkes” çıktı ama, Ermenistan kendinden beklenen, kendine özgü hareketi yaptı, ateşkese uymadı; aynı saatlerde Azerbaycan topraklarına füzeler attı.
“Destekçisi”nden habersiz ve “destekçisi”nin izni/onayı olmadan böyle bir işe kalkışması olanaksızdı.
İşte –özetle- Ermenistan Devleti, devlet yönetimindeki siyasi ve bürokrat kadrolar buydu!
Bu yapı ve donanımdaki yönetimle, Ermeni halkını bir tutmayalım, Ermeni halkına düşman kesilmeyelim!
Düşman, Ermenistan yönetimi ve Ermenistan yönetimiyle devletini kucağına oturtan, onları –dün gibi bugün de- “maşa” olarak kullanan Rusya yönetimidir!
Vurgulamalıyım:
“Rusya, Ermenistan’ı ücretsiz silahlandırıyor” https://www.zanka.com.tr/12342/azerbaycan-cumhurbaskani-aliyev-rusya-ermenistani-ucretsiz-silahlandiriyor tümcesini ederken, “doğru”yu söyleyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in, Azerbaycan muhalefetinin şiddetle karşı çıkmasına karşın, emperyalist ABD’nin desteği ile “Azerbaycan Cumhurbaşkanı” olabildiğini anımsayalım.
“Bunu nasıl yorumlayalım?!” diye de soralım.
Bilinir ki, “kazı kazan” işini emperyalist ABD çok iyi yapar, yaptırır…
Şunu da belirtmeliyim:
Tarihinde her defasında insanlık suçu işleyen Ermenistan devletinin şimdiki Başbakanı Nikol Paşinyan’a yönelik -geçenlerde ülkesi Azerbaycan’da halkına seslenen – Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in “Paşinyan, sıçan gibi kaçma…” https://www.youtube.com/watch?v=EL_Tvw5D1u0&vl=tr biçimindeki düzeyi kötü düşük söylemini, uluslararası diplomatik dile, bir Cumhurbaşkanına, hele de Azerbaycan gibi şirin dilli ülkenin Cumhurbaşkanına yakıştırmadım!
Yadırgadım!..
Ayıpladım!..
Yorum Yaz