İKTİDARI- MUHALEFETİ, SİYASİ KADROLAR “YUTTURMA”YI BIRAKSINLAR, OKUSUNLAR, “MİLLİ İRADE” NEDİR ÖĞRENSİNLER!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Evet…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “yeni bir Anayasa nasıl yapılır ve Milli İrade nedir” bilmiyor!

Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP de bilmiyor!
“Kendi iradeleri”ni, “Milli İrade” diye anlatıyorlar, yutturuyorlar!

Yalnız bunlar değil, siyasi muhalefet partileri de öyle!..

Dahası…
Önceki dönemdeki iktidarlar, muhalefet partileri de aynı!..

Taaa, dünya lideri Kemal Atatürk sonrasına uzar!..

Özünde bu bir, Çanakkale ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yenilen, işgal ettiği İstanbul’u terk etmek zorunda kalan, yıllardır bunların ezikliği ile kinlenen düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu / Krallığı senaryosudur!
Uygulayıcıları ise…
Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ikilisi, Demokrat Partisi, CHP-Adalet Partisi ve sonrası iktidarlar, siyasi muhalefet kadroları!..

Eski Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Milli İrade” sözcükleri tek tek şöyle tanımlanır:
Milli, “Ulusal”; İrade, “1- İsteme, 2- Buyrultu, 3- Bir şeyi yapmayı veya yapmamayı belirten güç, istemek yetkisi”.

Ulusun halkı, kılı kırk yararak, “bilgi ve istem” aktarımda buldukları belirli sayıdaki insanları, kendilerini temsil etsinler diye seçerler.
Adlarına “Milletin vekilleri” yani “Milletvekilleri” denen insanlar, içinden çıktığı milletin veya halkın istemleri doğrultusunda karar verici, karar alıcı ve uygulayıcı, uygulatıcı olurlar.
Seçtiklerini gene kendi hallerine bırakmazlar, onları izlerler, gözetlerler, gerek gördüklerinde uyarırlar, bir sonraki seçimde de memnun olduklarını seçerek ödüllendirirler, memnun olmadıklarını seçmeyerek cezalandırırlar.

Demokratik, laik parlamenter sistemde durum budur.

Yasamaya ve yürütmeye (yönetime), halkın iradesi gerçek anlamda yansımıyorsa, o ülkede/ülkelerde “demokratik, laik parlamenter sistem”in adı varsa da kendi yoktur; iktidar erkini ele geçirenlerin “baskıcı, keyfi, iradeleri” söz konusudur!

Kılı kırk yararak, vekilini seçemeyen halk/millet, iktidar erkini ele geçirenlerin, usa (akla) hayale gelmeyen, ardı arkası da kesilmeyen baskılarını yaşar, sersefil olur; ülke, uluslararası alanlarda itibar, saygınlık yitirir!

Türkiye, Türk halkı bugün bu tablo içinde!

İç-dış sermayenin siyasi yaşama kattığı partilerin ve o partilerin başına oturttuğu “Genel Başkan” ya da “lider” sıfatlıların, kendilerini seçenlerin yönlendirmeleri doğrultusunda yaptıkları “Milletvekili listeleri”ne ad ve soyadlarını, unvanlarını yazdıkları “özel seçilmişler”e, seçimlerde sandığa gidip oy verildi!
Bu oy vermenin adı da “Seçmen vatandaş, vekilini seçti” oldu!
Buna da “Milli İrade” denildi!
Ne alakası var!

Halk, bilgileriyle donattığı, kılı kırk yararak, kendi iradesiyle vekilini seçememiş, önüne dayatılırcasına konulan “Milletvekili listesi”ndekilere gitmiş oy vermiş!
Buna nasıl “Seçmen vekilini seçti” denir?!
Denmesi, denilmesi, denilebilmesi etik mi, doğru mu?!
Değil!

Başkalarının seçtiklerine oy verilerek, Milletvekili seçilenlerin, halkın iradesinin savaşımını vermeyecekleri, Milletvekili seçilmelerini sağlayanların iradesinin hizmetkârı olacakları apaçık ortada!

Bilmem, daha başka anlatmama, ayrıntılara girmeme gerek var mı?!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ün düşünceleri ile mayalı onurlu, saygın Türk halkı, bütün bu yaşananların ayırtında (farkında), bilgi ve bilincinde, gözlerinin içine bakarak, arlanıp kızarmadan hala “Milletin iradesi, Milli İrade” diyenlere hem diş sıkıyor, hem gülüyor!

Halktan kopuk siyasi kadrolar göremiyorlar, körler!
Sandığa çakıldıklarında ayıkacaklar!
Halk İradesi’nin kararını, kararlılığını, yaşamlarının bitimine değin, bedenlerinde, beden içi organlarında hissedecekler!
Abartılı bulup inanmadılarsa, not alsınlar, ilk seçimde yüzüme vursunlar!
Ama vuramayacaklar!
Çünkü…
Y a n ı l m a y a c a ğ ı m ! . .

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.