NE DERSİNİZ, YANLIŞ MI OKUDUM, DOĞRU MU?!.

  • 0
150 150 bakikarakol

1 Kasım 2017 tarihinde tutuklanarak, Silivri Cezaevi’ne konulan, berat etmesine karşın hala tutukluluğu süren iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması için, 10 ülkenin Ankara Büyükelçileri, 18 Ekim 2021 Pazartesi gecesi –duruşma öncesiaçıklama yaptılar.

Açıklamalarında “Osman Kavala’nın tutuklanmasının üzerinden dört yıl geçti. Davanın, farklı dosyaların birleştirilmesi ve beraat kararından sonra yeni davaların yaratılması yoluyla sürekli geciktirilmesi, Türk yargı sisteminde demokrasiye saygıyı, hukuk devleti ve şeffaflık ilkelerini gölgelemektedir. Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda Büyükelçilikleri olarak Türkiye’nin uluslararası yükümlülükleriyle ve milli kanunlarıyla uyumlu şekilde, bu davanın adil ve hızlı biçimde sonuçlandırılması gerektiği kanısındayız. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bu husustaki kararları doğrultusunda Osman Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması için Türkiye’ye çağrıda bulunuyoruz.” https://www.haberturk.com/osman-kavalanin-serbest-birakilmasi-cagrisi-yapan-10-ulkeye-tepki-3225659 diyen Büyükelçiler, ertesi gün (19 Ekim 2021 Salı) erken saatte Dışişleri Bakanlığı’na çağrıldılar.

Dışişleri Bakanlığı aynı gün şu açıklamayı yaptı:

“Ülkemizde devam eden bir davayla ilgili olarak, diplomatik teamüllere aykırı bir şekilde dün akşam ortak bir açıklama yayımlayan Ankara’daki bir grup Büyükelçi bu sabah Dışişleri Bakanlığına çağrılmıştır. Bu ülkelerin Büyükelçileri/Maslahatgüzarlarına, sosyal medya üzerinden yapılan ve bağımsız yargı tarafından yürütülen hukuki bir süreçle ilgili bu hadsiz açıklamanın kabul edilemez olduğu, hukuki süreçlerin siyasallaştırılmasına ve Türk yargısına baskı yapmaya yeltenen bu açıklamanın reddedildiği, söz konusu açıklamanın Büyükelçilerin savunduğunu iddia ettikleri hukukun üstünlüğü, demokrasi ve yargı bağımsızlığına da aykırı olduğu iletilmiştir. Adı geçenlere, Anayasamızda da kayıtlı olduğu üzere, Türkiye’nin insan haklarına saygılı, demokratik bir hukuk devleti olduğu vurgulanmış ve Türk yargısının bu tür sorumsuz açıklamalardan etkilenmeyeceği hatırlatılmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, bazı ülkelere yönelik verdiği ve yıllardır uygulanmayan kararlarını görmezden gelenlerin, sadece Türkiye ile ilgili davalara odaklanmalarının ve özellikle Kavala davasını sürekli ve ısrarla gündemde tutmaya çalışmalarının samimiyetsiz ve çifte standartlı bir yaklaşım olduğuna dikkat çekilmiş, Büyükelçiler/Maslahatgüzarlar Viyana Sözleşmesi kapsamında görevlerinin sorumlulukları içerisinde kalma konusunda uyarılmışlardır.” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/10-ulkenin-buyukelcisi-disisleri-bakanligina-geldi-1877908

 

 

Afrika gezisi dönüşünde, uçakta, beraberindeki gazetecilerin sorularından birine verdiği “AİHM bir karar almış. Bu Kavala denilen Soros artığıyla ilgili olarak Türkiye’yi adeta burada mahkum etmek istiyorlar. 10 tane büyükelçi bu açıklamayı niye yapar? Dışişleri Bakanımıza söyledim: ‘Bizim bunları ülkemizde ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz.’ Bu Soros artığını savunanlar, ‘Bunu nasıl bıraktırırız’ gayreti içindeler. Türkiye’ye böyle bir ders vermek haddinize mi sizin? Kimsiniz siz? Neymiş: Kavala’yı bırakın.” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/10-buyukelciye-tepki-bunlari-ulkemizde-agirlamak-gibi-bir-luksumuz-olamaz-6720195/ biçimindeki yanıtı 21 Ekim 2021 Perşembe günü basınımızda yer alan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı önceki gün (23 Ekim 2021 Cumartesi) Eskişehir’de toplu açılış törenindeki konuşmasında şunları söyledi:

“Yatıyorlar, kalkıyor, Kavala, Kavala. ‘Kavala’ dediğin Soros’un Türkiye şubesi. 10 tane büyükelçi onun için Dışişleri Bakanlığına geliyor. Bu ne terbiyesizliktir? Siz burayı ne zannediyorsunuz? Burası Türkiye, Türkiye. Burası öyle zannettiğiniz gibi bir kabile devleti değil. Burası Türkiye, anlı şanlı Türkiye. Burada kalkıp Dışişleri Bakanlığı’na gelip talimat verme gibi bir yola giremezsiniz. Gerekli talimatı ben de Dışişleri Bakanımıza verdim. Ne yapması gerektiğini söyledim. ‘Bu 10 tane büyükelçi bunların bir an önce istenmeyen adam ilan edilmelerini hemen halledeceksiniz’ dedim. Zira bunlar, Türkiye’yi tanıyacaklar, anlayacaklar, bilecekler, bilmedikleri, anlamadıkları gün burayı terk edecekler.” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/131087/-salgin-doneminde-yeniden-yapilanan-kuresel-uretim-ve-lojistik-sisteminde-ulkemizi-en-ust-seviyeye-cikartmayi-hedefliyoruz-

 

“Buraya kadarkileri yanlış mı okudum?!” diye kendi kendime sordum.

 

Burada, vurgulamak isterim:

Metin yazarları, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına gene yanlış söz ettiriyorlar!

Şöyle ki:

10 Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı’na, baskın yaparcasına, kendiliklerinden gelmiyorlar, Dışişleri Bakanlığı’nın çağırması üzerine gidiyorlar.

(AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının diğer sözlerinin satır aralarına baktığımda, hemen “İstenmeyen adam ilan etmek” yok; 10 Büyükelçi, Türkiye’yi tanıdıklarını söylerlerse, yani açıklamalarından geri adım atar, özür dilerlerse terk etmeyecekler.

Ancak, 10 Büyükelçinin ülkelerinden gelen açıklamalar böyle bir gelişmenin olamayacağı içeriğindeydi.)

 

Eskişehir’deki aynı açılışta, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının ağzından çıkan “Neymiş? İktidar olurlarsa, dostlar alışverişte görsün, devletin uçaklarını satacaklarmış. Ya zaten sizin işiniz, gücünüz bu. Siz ülkeye bir şey kazandırmakla uğraşmıyorsunuz, bu devletin neyi var, neyi yok, bunları nasıl bir an önce elimizden satar, çıkarırız bununla uğraşıyorsunuz” sözlerini www.tccb.gov.tr‘den okuyunca, “Yanlış mı okudum?!” diye ikileme düştüm.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Bir ara hâkimleri, polisleri, daha sonra öğretmenleri tehdit ettiler. Neler demediler memurlara, öğretmenlere hatırlayın, neler. Tehdit ettiler açıkça, niye? Sen kimsin de benim memurumu tehdit ediyorsun, sen kimsin de benim polisimi tehdit ediyorsun, sen kimsin de bu ülkede alnının akıyla gelip bir kariyer almış memuru tehdide yelteniyorsun. Ben de buradan milletimin memuruna sesleniyorum, sakın bu oyunlara gelmeyin. Siz memur olarak görevinizi yaptığınız sürece bunların hiçbirisi sizin kılınıza dokunamaz.”

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/131079/-turk-ekonomisini-yatirim-uretim-ihracat-ve-istihdam-sutunlari-uzerinde-yukseltmek-icin-yurt-icinde-ve-yurt-disinda-gayret-gosteriyoruz- sözleri de, aynı gün Eskişehir’de, partisi AKP’nin Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı’nda etti.

 

“Sen kimsin?” dediği, partisi AKP’den sonra Kamutay’da (TBMM’de) ikinci büyük ve iktidara en yakın siyasi partinin Genel Başkanı…

Ve…

“… benim memurum…”dan, “… milletin memuru…” geçiş!

Bunları da mı yanlış okudum?!

 

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, Perşembe (21 Ekim 2021) günü, sevdalısı olduğum Kars’taydı.

Sevdalısı olduğum Karslıma konuştu.

Erken seçim çağrısı neden yaptığını anlatırken ettiği “Biz çağrıyı ‘Erdoğan gitsin’ diye yapmıyoruz. Biz çağrıyı ‘Milletin sırtına daha ağır yükler gelmesin’ diye, Erdoğan’ı kurtarmak için yapıyoruz” https://www.gazeteduvar.com.tr/kilicdaroglundan-erken-secim-yorumu-her-gecen-gun-bizim-lehimize-haber-1539196 sözleri 22 Ekim 2021 Cuma günü www.gazeteduvar.com.tr internet gazetesinden, başarılı gazeteci Nergis Demirkaya’nın kaleminden okuyunca “Yanlış mı okudum?” demekten kendimi alamadım!

 

Tamamı için…

Ne dersiniz?

Yanlış mı okudum, doğru mu?!.

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.