Kaç kere dedim, şimdi de diyeyim:
“Seçim” isteyip duran “siyasi muhalefet ağaları”, avazları çıktığı kadar “Seçime hazırız” diye bağırsalar da, seçime hazır değillerdir!
Ya “seçime hazır olma”nın ne demek olduğunu bilmiyorlar veya böyle diyerek, toplumun gazını alıyorlar!
Toplumun gazını almakla da, ülkeyi çok kötü yönettiği yadsınamaz olan iktidara, iktidardaki partiye, partilere yardım ve yataklık etmiş oluyorlar!
Hazır olmadıkları, olamayacakları “seçim”i isteyip durmaları, “siyasi ikram”ın ta kendisidir!
“Erken seçim kolik siyasi muhalefet ağaları” ile “danışıklı dövüş oyunu”nu oynayan iktidar, iktidar partileri…
Varsayalım ki…
Zamanı kolladı, siyasi rüzgarın kendilerinden yana estiğini gördü, “erken seçim” kararı aldı; ülke, en erken 45 gün içinde “Cumhurbaşkanlığı” ve Milletvekili Genel Genel seçimine gitsin…
İktidarı oluşturan AKP, MHP, BBP’nin -Cumhur İttifakı’nın- Cumhurbaşkanı adayı belli…
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti’nin “Millet İttifakı” da Cumhurbaşkanı adayını ortak belirlesin…
HDP’nin, Deva ve Gelecek partiler de ayrı ayrı kendi adaylarını çıkarsınlar…
Ya Milletvekili adayları?!.
Görünen o ki…
Milletvekili adaylarını, seçime katılacak siyasi partilerin Genel Başkanları belirleyecekler!
Yapacakları “Milletvekili listeleri”ni seçmene dayatacaklar, Oy ver” diyecekler!
Buna da, “Seçmen, vekilini seçti” diyecekler!
Bunun da adı “Milli İrade” olacak!
Hadi diyelim…
Üretim araçlarının, sermayenin/paranın, toprağın sahiplerinin yani burjuva sınıfının yanında yer alan sağ, muhafazakar, aşırı dinci, aşırı Milliyetçi siyasi partiler, Milletvekili adaylarını, yukarıda vurguladığım yöntemle belirliyorlar…
Peki ya…
Emeğinden başka özel mülkiyeti olmayan işçi sınıfının ve ekonomik durumunun kötüye gidip daha fakirleşen çok küçük ve de çok az miktarda üretim araçlarına, paraya, toprağa sahip yoksul burjuvazinin yanında yer aldıklarını deklere eden sosyal demokrat, demokratik sol ve sol siyasi partilerin, burjuvazi yanlısı siyasi parti genel başkanlarının yöntemlerinin aynısını yapmalarına ne demeli?!
Onun için…
Bu partilerin Genel Başkanlarını, Genel Merkez Yöneticilerini “muhalefet ağaları” diye tanımlıyorum!
“Elerki” öz Türkçe sözcüktür ama pek bilinmez, kullanılmaz; bilinen, kullanılan Yunanca sözcük “Demokrasi”dir!
“Elerki/demokrasi, elin yani halkın erki, yani iktidarı” demek.
Halkın kendi kendini yönetmesi, kendisinin seçeceği vekilleri ile olası.
Bu yapıldı mı?
Dünya lideri Kemal Atatürk’ten sonra yapılmadı.
Arada bir yapılanlar ise aynısının kötü benzeriydi.
Halkın, kendi el, kendi iradesiyle vekilini belirlemesi, seçim günü de sandığa gidip vekil belirlediklerine oy vererek, onları oylarıyla seçmeleri uzun süreci gerektirir.
Öyle 45 günle, 3 ayla, 6 ayla olacak iş değildir.
Bu süreçlerle “Milli İrade” belirmez!
Beliren…
Kapalı kapılar ardında genel başkanlar seçip “genel başkan koltuğu”na oturtan iç-dış güçlerin iradesidir!
Lütfen bu gerçeği görelim!
Genel Başkanların yapacakları “Milletvekili listesi”ne oy verilerek “seçilmiş” sayılacak ve “Milletvekili” sıfatı alacak insanlardan çok değil 30-40 tanesi dışında kalanların tamamı, kendilerini Milletvekili listesine koyan, halka seçtiren genel başkanlarının, dolayısıyla da genel başkanlarını kapalı kapılar ardında seçen güçlerin “iradesi”ni temsil edecek!
Yani…
Gününde de, gününden önce de seçim yapılsa, halk kendi vekilini “özgür iradesi” ile belirlemediği, oy’u ile seçmediği sürece, değişen, değişecek bir şey yok, olmayacak!
Olsa da, devede kulak!..
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yakararak, toplumu erken seçime hazırlamayarak ve ülkeyi seçim ortamına/havasına sokmayarak, “seçim isteminde bulunmak” koca bir yanlıştır, gerçekleri çarpıtmaktır, halkı kandırmaktır, halka yalan söylemektir, halka, ülkeye büyük zarar vermektir, halkı, ülkeyi 40-50 yıl geri götürmektir!
Ve…
Vurguladığım anlamda seçime hazır olmayanların, seçime hazır olanların ağına, tuzağına düşmeleri, kazanmamaları, yitirmeleri evrensel gerçektir!..
Yorum Yaz