Cumartesi (14 Ocak 2023) gecesi; AKP’nin, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun üzerine neden bu kadar gittiğini -bilinenlerin dışında- değişik bir açıdan irdeleyecek, bu hafta yayınlamayı planlamayı düşündüğüm yazımın notları üzerindeki çalışmalarımı bitirdim, televizyonun karşısına geçtim, Halk TV’yi açtım.
Canlı yayında, Halk TV’nin yeni Genel Yayın Yönetmeni Bengü Şap Babaeker’in saat 22.00-01.00 arası yayınlanan “Nasıl Olacak?” programı vardı.
Babaeker “Bir reklama gidiyoruz, sonra devam edeceğiz” dedi, özetle ekledi:
“Ama biz yayındayken, editör arkadaşlarım, bizim grubumuza ilginç bir haber atmış. Bugün CHP Genel Başkanı, TV 100’de, Uğur Dündar’ın sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu yayındayken, Sadat’ın reklamı verilmiş. (…) Bu çok tartışma yaratmış. Uğur bir açıklama yapmış.* (…) ‘Bir süredir kullanılıyor’ diyor Uğur Dündar. Ama ben hiç Sadar reklamı görmemiştim. Neyse bu konuyu da çok konuşacağız. Çünkü bu reklamın da ‘ilk kez olduğu’ bize gelmiş bilgiler var. Bunu da konuşacağız.”
Tam bu sırada, stüdyoda bulunun katılımcılardan Cumhuriyet Gazetesi’nin yazarlarından Miyase İlknur araya girdi “Daha önce olmuş olsaydı konuşulurdu” dedi.
Reklama gidildi.
Programın ikinci bölümü, Babaeker’in “Uğur Dündar’ı yayına almak istedik biz, biraz önceki o SADAT reklamı için. Yakup’a söyledim ‘Uğur Dündar’ı arayalım, ona da soralım nasıl oldu bu olay’ diye. ‘Konuyu yayına vermeden beni aramadınız’ demiş ve konuşmadan kapatmış telefonu” sözleriyle başladı.
Babaeker, Uğur Dündar’ın bir tiviti olduğunu belirtti, ardından okumaya başladı:
“Yıllardır tek kuruş almadan çalıştığım ve başarısına katkıda bulunmak için çalıştığım haber kanallarının duruşumu ve çizgimi bilmelerine karşın, bilgim dışında alınan 8 saniye bir reklam nedeniyle beni ve programımı itibarsızlaştırmaya çalışmalarını esefle karşıladım.”
Ne yalan söyleyeyim, “Konuyu yayına vermeden beni aramadınız” demesinden, canlı yayına çıkmamasından ve izleyicileri bilgilendirmemesinden ötürü ben de Uğur Dündar’ı “esefle” karşıladım.
Adını ilk kez duyduğum Bengü Şap Babaeker’in, canlı yayında, paramiliter sadat’ın bant reklamını yayına vermesini, okumasını –hiç ama hiç– doğru bulmadım ve varlığı gibi reklamı da tartışılır olan paramiliter Sadat’ın kıytırık bant reklamının reklamını yapmasını anlamlandıramadım!
Babaeker “Haberdi, haber değeri vardı” diyebilir; ama inandırıcı olamaz.
Babaeker’in bu yaptığı gazetecilik, televizyonculuk, habercilik değil, tamamen “meslek cahilliği”!
Paramiliter sadat’ın“8 saniyelik bant reklamı”nı o gece başkaları da “haber” ve “haber verme” adına dakikalarca yaptı!
Yetmedi…
Ertesi gün (15 Ocak 2023 Pazar) saat 08.30’da, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” @kilicdarogluk twitter hesabından “O az kalmış aklınızı alırım, paramiliter artıkları, siz kimi tehdit ediyorsunuz!” diye yazdı; banttan yayınlanan söyleşiden Uğur Dündar’la karşı karşıya oturduğu bir fotoğraf, onun da altında, paramiliter sadat’ın bant reklamını paylaştı!
Tivit tavan yaptı!
Dolayısıyla, paramiliter sadat’ın reklamı da!..
Tiviti kim kullanmaz ki!
Ülkenin 2’inci büyük siyasi partisinin Genel Başkanı yazmış, paylaşmıştı; haber değeri vardı, yüksekti!
Haber değeri vardı, yüksekti ama bir nokta, bir ayrıntı gözden, dikkatten kaçıyordu:
Palamiliter sadat’ın tartışmalı 8 saniyelik bant reklamının reklamı da yapılıyordu!
Böylece reklam, yazılı, sözlü, görsel basın ve internet basını aracılığıyla milyonlara ulaşılıyordu!
Paramiliter sadat, milyar dolarlar harcasaydı böylesi sonuç elde edemezdi!
Bir anda, basındaki herkes,“adı lazım değil”in söz konusu tivitini haber değerinden ötürü kullanarak, paramiliter sadat’ın reklamını yaptı!
Bunun da sorumlusu “adı lazım değil”dir!
“Adı lazım değil” haklı olarak yerdiği, haklı olarak kapısına kadar gittiği paramiliter sadat’ın reklamına tivitinde yer vermeyecekti, reklamın üzerine kara bant çekmeliydi!
Düşünmedi, düşünemedi!
Düşünen biri de –belki üzerinin çizileceğinden çekindi, korktu– çıkmadı!
Ama…
Tavan yaptığı/yaptırdığı, paramiliter sadat’ın kıytırık reklamının belini, dünkü (17 Ocak 2022 Salı) grup konuşmasında şu sözlerle kırdı:
“Değerli arkadaşlarım, bizleri televizyonları başında izleyen saygıdeğer yurttaşlarım; biliyorsunuz bir televizyon programına katıldım. Sayın Uğur Dündar davet etti, kendisi saygıdeğer, duayen bir gazetecidir ve onun programına katıldım. Sonra olanlar hepimizin malumu. Silahlı insanların olduğu reklamla güya beni tehdit ediyorlar. O resimdeki mesaj net, “sizin için geleceğiz” diyorlar. Benim için beyefendiler geleceklermiş…
Şimdi halkım beni iyi dinlesin, tane tane anlatacağım, vatandaşımızın ne olup bittiğini anlamasını istiyorum. Bu paramiliter artıklar, daha büyük bir resmin sadece bir parçası. Her şeyin temelinde aslında tek bir şey var; o da para, çok para, doymayacakları kadar para. Halkımızdan çalınan bu para, doymadıkları, elde ettikleri para, halkımızdan çaldıkları para ve bu parayı çalan beşli çeteler var. Bu arada beşli çete dediğime bakmayın siz, bunların kod ismi beşli. Aslında bunların sayısı binlerce; biz bunun da farkındayız ve bunu da biliyoruz.
Kuruşu kuruşuna uzman arkadaşlarıma hesaplattım, bu saray iktidarı sırasında devlet hazinesinden bunlar ne kadar para çaldılar? Hesapladık, 418 milyar dolar… Bu iktidar döneminde çalınan, bu çetelerin çaldığı, mafya artıklarını çaldığı, uyuşturucu baronlarının çaldığı 418 milyar dolar… Sonra çıktım, çok açık ve net bir şekilde söyledim: Tahsil edeceğim rakam budur ve defterinize yazın, sizden 418 milyar doları iktidarımızda tahsil edeceğiz ve alacağız.
Önce benimle konuşmak istediler, anlaşmak istediler, kapıyı yüzlerine kapattım. Bir sonraki aşamaya geçtiler, bu işin içine bazı medya organlarını da soktular. Bunların hapislerden çıkan mafyaları var, mafya artıkları var, satın alınan araştırmacıları var, medya ünlüleri var, satın alınan gazetecileri var; tüm bunları yöneten merkezleri var. Sureti muhalefetten görünüp bir sürü insan da var bunların değirmenine su taşıyan. Yani işin özeti, var oğlu var. Her türlü operasyona başvurdular ama bilmedikleri, anlamadıkları bir şey var: Bay Kemal asla ve asla yolundan dönmez! Bir daha ifade edeyim: Bay Kemal asla ve asla yolundan dönmez!
Sonunda kararımdan dönmedim ve artık son aşamaya geldik: Silah ve suikast tehditleri… Son uyarılarını yapıyorlar akıllarınca. Yeni bir şey değil, uzun zamandır bu tehditler var.
Şimdi bu kürsüden, bu çetelere, bu mafyaya, bu paramiliter yapılara seslenmek istiyorum: Be gafiller, be şerefsizler, be akılsızlar, be müptezeller, be çakallar siz mi beni korkutacaksınız? Sizin önünüzde diz çöküp yaşamaktansa, ayakta ölmeyi tercih ederim. Hodri meydan! Hodri meydan, gelin görüşelim, gelin bakalım!
Açıkça söyleyeyim; Allah nasip eder de yaşarsak, hayatınız boyunca görüp göreceğiniz en büyük kabus olmaya devam edeceğim. Trolleriniz beni yolumdan çeviremez ve durduramazsınız. Ha şunu da söyleyeyim: Eğer bana bir şey olursa, halkıma emanetimdir, o 418 milyar doları siz tahsil edeceksiniz. Gençlerimizin geleceğidir bu para, bu ülkenin doğmamış bebeklerinin parasıdır o para, bu ülkenin parasıdır o para! Alacaksınız o parayı, her kuruşunu tahsil edeceksiniz, 85 milyona tahsis edeceksiniz o parayı. Benim size vasiyetimdir bu, 418 milyar doları bunlardan alacaksınız!”
Umarım ve dilerim, bu sözlerini haberleştirecek internet basını, gazeteler, radyo ve televizyonlar, paramiliter sadat’ın bant reklamını da vermezler, vermemeye özen gösterirler.
Bitirirken, belirtmeliyim ki:
Dünyanın her yerinde, her yönetimde siyasilerin, siyasi parti Genel Başkanlarının, liderlerin, Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanlarının / Devlet Başkanlarının yaşamsal riskleri vardır!..
* “Paramiliter artığı Sadat kim, hayatını demokrasiye, özgürlüklere ve hukukun üstünlüğüne adamış CHP Lideri Sn. Kemal Kılıçdaroğlu’nu tehdite yeltenmek, provokasyon yapmak kim? Haddinizi bilin, kendinize gelin, Kılıçdaroğlu’nun ardında milyonlar olduğunu iyi belleyin, tahrik etmeyin!”
Yorum Yaz