Monthly Archives :

Ağustos 2020

BÜLENT TEZCAN, ERDOĞAN TOPRAK MYK’DA NEDEN YOK VE “KÜLLİYE”YE GİDEN CHP’Lİ, BUNLARDAN BİRİ Mİ?!

150 150 bakikarakol

Partim CHP’min başındaki “adı lazım değil”, 60 kişilik Parti Meclisi (PM) Üyesi https://www.chp.org.tr/parti-yonetimi/parti-meclisi-uyeleri içinden Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyelerini https://www.chp.org.tr/parti-yonetimi/myk-uyeleri seçti.

“Muhafazakâr” kesime göz kırpıp şirin görünmek için PM’ye seçilmesini sağladığı İstanbul Beykoz CHP ilçeden 19 yaşındaki Sevgi Kılıç’a, MYK’da yer vermedi.
Unutmuş muydu?!
Karşı çıkan mı, çıkanlar mı olmuştu?!
Kendi haline bırakılsaydı, “vitrin”, görüntü uğruna MYK’a alır, bilmem ne işlerinden sorumlu genel başkan yardımcısı yapardı!

Yine baskı olmalıydı ki, A takımından “üç adamı”nı MYK’a almadı!

Veya…
Baskıdan değil de, hangi neden ve nedenlerden ötürü, o “üç adamı”nı MYK’ya taşıyamadı?!

Onlar, Bülent Teczan, Erdoğan Toprak, Tekin Bingöl’dü.

Özellikle Tezcan ve Toprak!..

Hele de Tezcan!..

Anımsayacaksınız:
16 Nisan 2017’de bir halkoylaması oldu.
Tam bir ucube olan “Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi” halka oylatıldı.
Halk, “Kabul”, “Ret” diye oy verdi ama neye, neden verdiğini bilemedi!
Halkoylamasının kabul edildiği, “Atı alan Üsküdar’a geçti” anlayışıyla açıklandı.
Hala tartışılır konumdadır.

İşte bu halkoylaması süreci içinde, 16 Şubat 2017’de, İstanbul’da, Yıldız Kenter-Şükran Güngör Tiyatro Salonu’nda partililerle biraya gelen CHP Genel Başkanı Bülent Tezcan şunları söylüyordu:
“Alışılagelmiş üslubumuzu ve yöntemimizi bırakacağız. Çok açık. Adalet ve Kalkınma Partisine oy veren en az yüzde 20 seçmenin oyunu almaya ihtiyacımız var. Başka çaresi yok. Alamazsak bir anlamı yok. Konuştuğumuzun da bir anlamı yok. Çaba harcamamızın da. O zaman onların önem verdiği değerleri, onları rahatsız edecek şekilde sarsmayacağız. Mesela ‘AKP’ demeyeceğiz arkadaşlar. Diyebiliyorsanız konuşurken ‘AK Parti’ diyeceksiniz, diyemiyorsanız ‘Adalet ve Kalkınma Partisi’ deyin. İrite oluyor. ‘Evet’ diyecek olan Adalet ve Kalkınma Partiliyi ‘hayır’a ikna etmek için konuşmaya başladığında neye ihtiyacın var? Dinletmeye ihtiyacın var. ‘AKP’ dediğin anda dinlemiyor.”
https://www.evrensel.net/haber/308599/chpli-tezcan-akp-degil-ak-parti-diyeceksiniz

Aynı Bülent Tezcan, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’nin gözlerden yittiği, kendisine umut bağlayan milyonları hayal kırıklığına uğrattığı 24 Haziran 2018 gecesi de CHP Genel Merkezi’nde basına, seçim sonuçlarıyla ilgili açıklamaları yapan yetkiliydi.

“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce (M.İ.), Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ve “24 Haziran 2018 gecesi”ndeki tutum ve davranışlarından hoşnut olmadığı için Bülent Tezcan’a, Genel Başkan “adı lazım değil”e “Başdanışmanlık” hizmetinden rahatsızlık duyduğu Erdoğan Toprak’a soğuktu.
Onlar da, M.İ.’ye…

2019’un Kasım ayı ortalarında Türkiye gündemine “Saraya/Külliyeye giden CHP’li” bombası düştü. https://haber.sol.org.tr/turkiye/erdoganla-gorusen-chpli-kim-274754

9 Kasım 2019’da, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile gidip görüşen CHP’li kimdi?!

Günlerce tartışıldı.

İhale, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’ye kesildi.

Denildi ki, “O CHP’li Muharrem İnce idi.”

M.İ. kendini yırttı, “Ben değilim” dedi.
Ama…
“Gidenin kim olduğunu biliyorum” dedi.
Ancak…
Açıklamadı.
Açıklamayınca, inandırıcı olamadı.
İhale üzerinde kaldı.

Şu sıralar açıklar mı?
Bilmiyorum.

“CHP’de çete var” sözüyle kimleri kastettiğine de açıklık getirir mi?
Getireceğini düşünüyorum.

M.İ. hala üzerinde yıkılmış ihaleden, Bülent Tezcan ile Erdoğan Toprak’ı sorumlu tutabilir öngörüsündeyim.

Bu iki ismin, MYK’da görev almamasında, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’nin etkisini, gücünü gözlemliyorum.
Tabi bunda, “eski Genel Başkan “bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, M.İ. için devreye girmesinin payı var.

Eğer…
“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce, 9 Kasım 2019’da AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına giden CHP’linin adı açıklamaya karar verir, “Bülent Tezcan” veya “Erdoğan Toprak” adlarından birini söylerse, şaşmayacağım.

“BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL, “KANDIRIKÇI, SİYASİ PALYAÇO, ŞAKLABAN” İNCE İÇİN NİÇİN DEVREDE?!

150 150 bakikarakol

MHP, ANAP, Vatan Partisi, CHP gezgincisi Yaşar Okuyan, kendisi gibi “siyasi bitik (mevta)”, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce (M.İ.) için, “… arkasında, AKP dönemi zenginlerinden ünlü işadamı Mehmet Cengiz var” demiş.
M.İ. çok kızmış…
Twitter hesabından açmış ağzını, yummuş gözünü:
“Elbise değiştirir gibi parti değiştiren siyasi mevta Yaşar Okuyan’ın hakkımda söylediği yalan ve iftiralarla ilgili dava açacağım. Her partide yaşama özelliği bulunan bu Yaşar’a yalan ve iftiralarını mahkemede ispat etme hakkı veriyorum.” https://twitter.com/vekilince/status/1292362295306268672
Okuyan da “Hay hay…” demiş.

Olay dün (9 Ağustos 2020 Pazar) oldu.

M.İ.’nin morali, keyfi dün erken saatlerde yerindeydi.
Neredeyse kanat takıp uçacaktı.
Çünkü:
Kendisine, CHP’de kapıları ardına kadar açan “bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, siyasada uzun süren sessizliğini bozmuş, “adamı”na sahip çıkmış.
Şöyle:
Dün Yeniçağ Gazetesi’nde, gazetenin yazarlarından Orhan Uğuroğlu’nun “Baykal’dan İnce’ye ve CHP’lilere çağrı” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/baykaldan-inceye-ve-chplilere-cagri-56492yy.htm söyleşi yayınlandı.
Uğuroğlu’nu, evinde ağırlayan D. Baykal soruları yanıtlamış.
Konuşmuş da konuşmuş!..
Ülkede, siyasada ve 18 yıl Genel Başkanlığını yaptığı CHP’de bunca olaylar oldu, tek sözcük etmedi, M.İ.’nin CHP’den ayrılıp yeni bir parti kuracağı haberi gündeme oturunca, bülbül kesildi!

Oysa…
M.İ.
Yani…
“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban) Muharrem İnce, 24 Haziran 2018 gecesi siyasi yaşamını bitirmiş, “siyasi mevta” olmuş…
M.İ.’yi diriltmenin gayreti, amacı ne?!.

“Efendim, CHP’nin parçalanmasının önünü kesmek”!..

Geçiniz efendi, geçiniz!..

Ülkeyi, “ayrıştıranlar”a, partim CHP’mi de bölüp parçalayanlara teslim eden “bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal mı CHP’nin parçalanmasının önünü kesecek?!.

Hiç gerçekçi, inandırıcı değil!

CHP’de etkinliğini, etkisini, gücünü test etmek, görmek peşinde!

Siyasada, kendi siyasi geleceği peşinde koşan, “İlla da Cumhurbaşkanı adayı olmalıyım, 2018’de yüzde 30.6 aldığım oyu yüzde 51 yapıp Cumhurbaşkanı seçilmeliyim” derindeki M.İ.’den bir ayırtı (farkı) yok!
Olmaz!
Çünkü biri usta, bir çırak…
Çırak M.İ., ustası D. Baykal’ın öğretileri ışığında düşünüyor, karar veriyor, hareket ediyor.

Siyaseten bitmiş, “siyasi mevta” olmuş M.İ. için D. Baykal’dan hemen sonra, CHP’nin eski Genel Başkanlarından Hikmet Çetin ile Murat Karayalçın da harekete geçmiş, “adı lazım değil” ile görüşeceklermiş…

Üç eski Genel Başkanın görüşmelerinden nasıl bir sonuç çıkar?

Önemsemiyorum…

Bunlar yaşanırken, insana “Bu kadar rastlantıya pes” dedirtecek bir gelişme oldu:
www.haberturk.com internet gazetesinde, yazar Fatih Altaylı’ya konuşan “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’nin sözleri yayınlandı. https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/2766947-muharrem-ince-parti-degil-hareket-baslatiyorum
Sözler, bir dizi yanlışlar, çelişkiler vb içeriyor ama öyle cilalı, parlak, flaş sözler ki, anında gündem oldu.

Bir “siyasi mevta” gündemi neden bu kadar etkileyebiliyor?!

Özde, etkileme yok, AKP ve Cumhur İttifakı İktidarı yandaşı yazılı, görsel, sözlü ve internet basını, oraların yazarçizerleri, her konuda çokbilmiş geveze konuşanları körüklüyor!
Vatandaş da, ister istemez ilgi duyuyor.

Kim duymaz ki?!
CHP içinden biri çıkmış, “CHP’de, Atatürk düşmanları var” diyor.

Var idiyse, sözün sahibi de CHP’li ve Atatürkçü idiyse, neden savaşım vermedi?!
Verdi de, biz neden görmedik?!
Ya da bize göstermedi?!.

CHP’de hala “Atatürk düşmanları” var ise sözün sahibi M.İ. de CHP’li ve Atatürkçü idiyse, şimdi niye koyup kaçıyor, yeni bir siyasi parti kurma koşturmasında?!

Yanıtı hazır:
“Hayır efendim, ben parti kurmuyorum, hareket başlatıyorum”!..

Sevsinler senin hareketini!

“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce kabul etmelidir:
Çocuk yaşta CHP’de olmuş ama CHP’li olamamış biridir!
Atatürkçü hiç değildir!
Etkilendiği lider merhum Bülent Ecevit’tir…

Kendi siyasi geleceği uğruna, ülkenin ve halkın gündemini değiştirdi!.. Döviz, altın, işsizlik, açlık, fakirlik tavan yaptı, M.İ.’nin beşte biri kadar konuşulmuyor, tartışılmıyor!

Ettiği, çok büyük kötülük, “ihanet” değerindedir!

Gelinen noktada, partim CHP’mde kalması da, tutulması da yanlış! Hemen bugün Parti Yüksek Disiplin Kurulu’na verilip partiden kovulmalı!

Parti üyesi böylesi düşünemez, konuşamaz, hareket edemez!

Kovulmasıyla, patlak lastikten beter olacak.

CHP’yi parçalayamaz, CHP’den oy götüremez.

Cumhurbaşkanlığı adaylığında aranan yüz bin imzayı bulsun da göreyim!

Bu arada…
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı sürecinde başlattığı “bağış kapmanyası”na, 20 TL ile katıldım.
20 TL’mi geri istiyorum.
Çekirdek ailemden 6 oy verdik.
Konudan komşudan, yakınlardan en az 800 oy’un verilmesini sağladık.
Artık zırnık yok.
Nedenini de yazıp duruyorum, gerektiğinde yazıp duracağım.

ATATÜRKÇÜ OLMADIĞI İTİRAFI İÇİN “KANDIRIKÇI, SİYASİ PALYAÇO, ŞAKLABAN” MUHARREM İNCE’YE TEŞEKKÜR

150 150 bakikarakol

Dünkü yazımda linkini vermiş, okumanızı ısrarla istemiştim…

Hürriyet Gazetesi’nden İpek Özbey, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce ile bir söyleşi yapıyor.
27 Mayıs 2018’de yayımlanan “Muharrem İnce: Sol gruptaydım, lakabım Hacıydı” https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muharrem-ince-sol-gruptaydim-lakabim-haciydi-40849764 başlıklı söyleşide ilk soru:
“Siyasete ilk ilgi duyduğunuz günleri hatırlıyor musunuz?”
“Muhafazakâr ailenin solcu çocuğu”n yanıtı:
“11 yaşında politik yazılar okuyan bir çocuktum. Arkadaşlarım futbolcuları, artistleri ezberlerdi, ben politikacıları bilirdim.”
Bu yanıta, şu ikinci soru geliyor:
“Evde siyaset konuşulur muydu?”
Yanıt:
“Hayır, özel bir meraktı…”
Üçüncü soru:
“Bir lider, bir ideoloji… Kimden, neden etkilendiniz?”
Yanıt:
“Öncelikle Ecevit’ten, sonra da okuduğum kitaplardan etkilendim.”
“Hangi kitaplardı?” sorusunun yanıtı, “Jack London’ın ‘Vahşetin Çağrısı’, Erdal Öz’ün ‘Gülünün Solduğu Akşam’, Fakir Baykurt’un ‘Anadolu Garajı’, Orhan Kemal’in ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’…” oluyor.

Bu alıntıyı, sizlerle irdelemek için yaptım.

Muhafazakâr (Demokrat Parti’li) ailenin 11 yaşındaki çocuğu politik yazılar niye okusun, politikacıları bilsin?
Olası mı?
Üstelik, siyasa konuşulmayan evde?..
Varsayalım olası…
Yanıtta ne diyor?:
“… özel bir meraktı”.
Olabilir mi?!
Usunuz (aklınız), mantığınız kabul ediyor mu?!
Böyle bir olaya tanık oldunuz mu?
Böyle bir olay duydunuz mu?

Duymadığım, tanık olmadığım için “gerçekçi” bulmadım, bulmuyorum.
Yalan konuşuyor, kandırıyor.

“Özel merak”ının kaynağını söylemiyor.
Çünkü atıyor, kaynak yok.

“Bir lider, bir ideoloji… Kimden, neden etkilendiniz?” sorusuna, “Öncelikle Ecevit’ten, sonra da okuduğum kitaplardan etkilendim” yanıtına ve okuduğu kitaplara dikkatinizi çekerim.

Atatürk nerde?!
Nutuk nerde?!

Yok!

İlk defa doğru söylüyor!

Atatürk, Nutuk yok, çünkü Atatürk’e, Nutuk’a sıcak değil!
Onlara yakınlık hissetmiyor!
Yaklaşmak, okumak, tanımak, sahiplenmek istemiyor!

Uzatmadan, kestirip atacağım:
“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce, Atatürkçü değil!

İyi ki de değil!

Bunun gibi özünde, mayasında “Atatürk, Atatürk düşüncesi” olmayan ama sonradan, günün ortamına göre Atatürkçü kesilenleri çok gördük!
12 Eylül faşist darbenin başı General Kenan Evren ve arkadaşları gibi…

İçinizden “Ecevit, Atatürkçü değil miydi?” diye soracak olabilir.
Yanıtım:
Tartışılır ve ayrı konu.
Birine, birinin Atatürkçülüğüne göre “Atatürkçü” olunmaz!

Atatürk’ten, Atatürk düşüncesinden değil de, Ecevit’ten ve okuduğu kitaplardan etkilendiğini dosdoğru söylediği, “Atatürkçü olmadığını” net biçimde “itiraf ettiği” için “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’ye teşekkür ediyorum.

Ecevit’ten “etkilendiği lider” diye söz edince usuma Korkusuz Gazetesi yazarı Ahmet Takan’ın 4 Ağustos 2020 Salı günkü “Koparsa sadece Muharrem mi kopar?..” https://www.korkusuz.com.tr/koparsa-sadece-muharrem-ince-mi-kopar.html başlıklı yazısı ve yazıdaki şu iki tümce “Uzun süredir siyasi kulislerde herkesin konuştuğu bir iddiayı da ben ekleyeyim;
‘Muharrem İnce DSP’nin başına geçecek’…” geldi.
14 Kasım 1985’de siyasi yaşamımıza giren, siyasi yasaklılığından ötürü Bülent Ecevit’in için geri planda kaldığı, eşi Rahşan Ecevit’in “Kurucu Genel Başkan” oluğu Demokratik Sol Parti (DSP) –ben ta baştan ‘Demokratik Sağ Parti’ derim- tam da “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’ye uygun parti.

Çabuk kaynaşırlar.

Zaten siyasi parti “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce için, Cumhurbaşkanı adayı olmasında, seçime girmesinde, seçim sürecini renkli götürmesinde bir araç.
Grup kuracak 20 Milletvekilini bulamazsa, yüz bin imza ile DSP’nin Cumhurbaşkanı adayı olması çekici, etkileyici anlam kazanır.

Ama sonuç h ü s r a n !
Kaçınılmaz ve olması gereken son.

Siyasada, hele de “devlet adamlığı”nda “tekil” yani “Hep ben” zirve yapmaz.

Yaparsa, tehlikelidir, kısadır.

Başkalarının zayıflığı üzerinden edinilen kazanımlar, kumar kazanımı gibidir, çok kısa sürede katlamalı gider.

Öngörüm odur ki, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce, siyasi yaşamının “bitiş süreci”ni yaşıyor.
Bu da kendi ürünü…
Eee, kandırkçılık, siyasi palyaçoluk, şaklabanlık bir yere kadar…

“KANDIRIKÇI, SİYASİ PALYAÇO, ŞAKLABAN” MUHARREM İNCE’YE ANIMSATIRIM VE SORARIM

150 150 bakikarakol

1978-81 arası Kars muhabirliğini yaptığım Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Bürosu’ndan tanıdığım, “Medya Ombdusmanı” olarak da anılan usta, saygın ve saygılı gazeteci Faruk Bildirici, www.farukbildirci.com web sitesinde bugün (5 Ağustos 2020 Çarşamba) “Muharrem İnce’nin gazetecilere konuşan ‘yakını’ kim?” https://farukbildirici.com/blog/detay/Muharrem-ince-nin-gazetecilere-konusan–yakini–kim- başlıklı yazısı harika.
Ne güzel yazmış.
Bir kısmını birlikte okuyalım:
“Muharrem İnce adına bu kadar ayrıntılı açıklama yapabilen, ona sorular sorup yanıtlarını aktarabilen bir ‘yakını’ kim olabilir?
Bu durum bana Türkiye’de eskilerde kalan bir gazetecilik yöntemini çağrıştırıyor. Eskiden siyasetçiler kritik durumlarda gazetecilere konuşur ama demeci onun ağzından değil ‘yakını’, ‘yakın çevresinden bir kişi’ vs diye demeçler yazılırdı.
Örneğin Deniz Baykal demeç vermeyi sakıncalı gördüğü kritik durumlarda seçtiği gazeteciye konuşurdu ama haber ‘yakın çevresi’nden birine konuşmuş gibi yazılırdı. Aslında gazeteciler de, CHP’liler de bilirdi o demecin Baykal’a ait olduğunu.
Yazılanların üslubu, bugüne değin yalanlamaması ve gazetecilik açısından gerekmediği halde ‘yakınındaki kişi’nin adının gizli tutulması Muharrem İnce’nin kendisini işaret ediyor.”

Çok doğru!
Ve aynen öyle…

Yapılanın adı “kandırmak”tır!

Bu işin de ustası, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal!

Partiye aldığı, siyasaya soktuğu, Milletvekili listesine koyup Milletvekili yaptığı “kadrosu”ndakilere, ustası olduğu işi de -“basına sen konuş ama ‘yakın çevre’ diye yazdırmayı- aşılamış…

Uygulama, taktik aynı…

Bu “kandırma” oyununa, kimi gazetecilerin alet olmalarını hiç doğru ve etik bulmuyorum!

“Kandırıkçı, siyasi palyaço, saklaban” Muharrem İnce için durduk yere “kandırıkçı…” demiyorum.

Selanik ve Demokrat Parti kökenli kamyon şoförü baba Şerif’in ve Rize kökenli ev kadını Zekiye’nin oğlu, kendini “muhafazakar ailenin solcu oğlu” sözcükleriyle tanımlayan Fizik öğretmeni İnce’ye ve onun peşine takılanlara, takılacaklara anımsatmalarım olacak.
Şöyle:
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel seçimlerinden “Allah’ın izni, milletin isteğiyle bu iş olacak” sloganına karşın “yenik” çıkınca, 5-10 gün sonra, 52 günlük seçim sürecinde gidemediği illerden başlayarak, 81 il’e “teşekkür ziyareti” yapacağını duyurdu.
Partim CHP’min başındaki “adı lazım değil” de, 81 il başkanlığına “Karşılayın” diye bildirimde bulundu.

İlk ziyaret 4 Temmuz 2018 günü “Erzurum” oldu.
İkinci ziyaret “Kırklareli”nde…
Başka da olmadı!

Şimdi soruyorum:
“Teşekkür ziyareti” neden iki il ile kaldı, 79 il’e gidilmedi?!

Bu olayda da tanık olundu ki, veya bu olay da kanıtladı ki, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce sözünde durmayan biri!

Bir paragraf üstteki soruyu yanıtlayayım:

Hani, o yitip gittiği, ortalarda görünmediği, seçim sonuçlarını canlı yayınlayan televizyonlardan Foks (Fox) TV’den İsmail Küçükkaya’ya cep telefonundan “Adam kazandı” diye ileti (mesaj) attığı, milyonların hayallerini yıktığı, kendi siyasi yaşamını da bitirdiği “24 Haziran 2018 Pazar gecesi” var ya…
İşte o gecenin karşılığını aldı!
Bir gün öncesine kadar meydanları dolduran milyonlar, bu defa “teşekkür ziyaretleri”nde yoktu!
Çünkü “24 Haziran gecesi”ni sorguluyorlardı.
Bu nedenle yüz vermediler.

Halktan yüz görmeyince, homurtu, tepki de gelince, “teşekkür ziyaretleri”ni kesti.
Kesmek zorunda kaldı.

AKP’nin, AKP’li yandaşların gazına gelmesin, uçmasın, hayallere kapılmasın.
Çıktığı yolun sonu, ancak iki il’de gerçekleştirebildiği “teşekkür ziyareti” gibi olacak, bilsin.
Belki ilk başlarda “Cumhur İttifakı” yanlıları kalabalıklar oluşturacaklar ama 52 günlük Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki yığınları göremeyecek.
Beklemesin de…
O yığınlar, kandırıldıklarını unutmadılar; hala kandırılmanın, kızgınlığında, öfkesindeler; yüzüne “Bir bölen” diye haykıracaklar.

CHP’li taban da, çok genç yaşlarda CHP’de olmasına karşın, CHP’li olamadığının ayırtına vardı.

Bu arada…
Dün gece Haber Turk TV’de, gazeteci İsmail Saymaz, AKP savunucusu Prof. Dr. Mehmet Şahin, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den, yeni bir parti kuracak olmasından övgülü dolu sözler edince, “Mehmet Beyden, onun gibi düşünenlerden rica ediyorum, Muharrem Beyi bu derece sahiplenmesinler, Muharrem Beye zarar verirler” demez mi?!
Acı acı güldüm.
Önceki yıllarda da “Muharrem İnce, CHP’nin 7’inci okudur”(!) sözünü eden Saymaz’ın bu yaptığı gazetecilik mi?!
Ona ne?!
Ona ne oluyor?!
O neyin derdinde, peşinde?!

Partim CHP’min, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den ve onun gibilerden arınması olumlu gelişmedir.
Sevinçli ve mutluyum.

Yazımı, tıklayıp okumanızı ısrarla isteyeceğim, İpek Özbey’in 28 Mayıs 2018’de Hürriyet Gazetesi’nde yayınlanan “Muharrem İnce: Sol gruptaydım, lakabım hacıydı” başlıklı söyleşisinin (röportajının) linki ile bitiriyorum. https://www.hurriyet.com.tr/gundem/muharrem-ince-sol-gruptaydim-lakabim-haciydi-40849764

BİR ANKARA KULİSİ: “2023 HEDEFİ” İÇİN, “2023 SEÇİMLERİ” ERKEN DEĞİL, 2024’DE YAPILABİLİR!..

150 150 bakikarakol

Dün okuduğum yazarlar içinde, Sözcü Gazetesi’nden iki yazarın yazısı ilgimi çekti.
Biri, Günaydın ve Meydan gazetelerinde Genel Yayın Yönetmenim Rahmi Turan’ın “Eyvah! Eyvah!” https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/rahmi-turan/eyvah-eyvah-4-5967841/ başlıklı yazısıydı; diğeri de, gazeteciliğini beğendiğim Saygı Öztürk’ün “Muharrem İnce neler söyledi?” https://www.sozcu.com.tr/2020/yazarlar/saygi-ozturk/muharrem-ince-neler-soyledi-5967847/ başlıklı yazısıydı.
İkisi de, yazı konusu olacak değerdeydi.
Önceliği, ustam Turan’ın yazısına verdim.

Meslek büyüğüm “Eyvah! Eyvah!” başlıklı yazısına “Etrafta yine ‘erken seçim’ muhabbeti dolaşmaya başladı” tümcesiyle başlıyor, “Peki, erken seçim olur mu?” sorusunu soruyor; kendi düşüncelerini belirttikten sonra, “Ankara’nın derinliklerinden iyi haber alan kulağı delik gazetecilerden Ahmet Takan dostumuz, son durumu bakınız nasıl özetliyor?” paragrafıyla, Takan’ın “Ankara kulis bilgileri”ne yer veriyor:
“Şimdi size vereyim bomba gibi bir kulis bilgisini…
Hani bir süredir iktidar çevreleri ve irili ufaklı ortakları gündemde dolaştırıp duruyor ya… ‘Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı görev süresinin uzatılması içim mutlaka bir formül bulunsun’ diye…
Hah işte!
İddia o ki, ‘Seçimler 2024 yılına kalır.’ Yani bir yıl ertelenir… Seçim meçim yapılmaz!
Nasıl? Anayasa açık:
‘78’inci madde:
(D) Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkân görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir.
Geri bırakılma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.’
(Yani seçimlerin yapılması 2025 yılına da bırakılabilir.)
Ya sonrası? Allah kerim!
Anayasa’yı tartışır dururuz. Sonra da işi Yüksek Seçim Kurulu’nun tarafsız (!) üyeleri kökten halleder!
Boşuna çıkmadı o adam kılıçla hutbeye!”
Turan, yazısını “Uzun lâfın kısası şu: Ülkede erken seçim değil, geç seçim bile olmayabilir!
Buna ‘Eyvah, eyvah!’ mı demek lâzım (ya da ne demek lâzım) bilemiyorum!” tümceleriyle bitiriyor.

Ahmet Takan’ın “Ankara kulis bilgileri” gerçekten ilginç ve usum (aklım) yattı…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “2023 hedefi” değip duruyor.
Nedir o hedef?
Açıklanan mı, yoksa açıklanmayan başka bir hedef mi var?
Muhalefet bunu hiç sorgulamadı, sorgulamıyor!
Neden?!

Şahsen benim, benim gibi düşünenlerin usuna, “2023 hedefi” denildiğinde, 100’üncü yılında demokratik, laik Cumhuriyet’in yerine 100 yıl önceki yönetime dönmek geliyor!

Varsayalım, bu da değil…

O hedef her ne ise, onu gerçekleştirmek için, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ve siyasa belirleyici danışmanları, iç siyasalarla uğraşmak, seçimle zaman yitirmek istemeyebilirler, “2023 hedefi”ne odaklanabilirler, yoğunca çalışma içine girebilirler.
Doğal ve mantıklı.

Bu pencereden baktığımda, Takan’ın “Ankara kulis bilgileri” usuma yattı.

Herkesi düşünmeye, değerlendirmeler yapamaya, siyasalar üretmeye, onları toplumla paylaşmaya, toplumu bilgilendirmeye çağırıyorum.

Bitirmeden…
Bir kaygımı, korkumu belirtmek isterim:
Anayasa’nın 78’inci Maddesi’nde yazılanların gerçekleşebilmesi için ülkenin, seçim erteletecek savaşta olması gerekir.
Umarım ve dilerim, Cumhur İttifakı ortakları ve iktidarları, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri’ni bir yıl sonraya bırakmak için ülkeyi savaşa sürüklemezler!..

24 HAZİRAN 2018 GECESİ SİYASİ MEVTA OLAN “KANDIRIKÇI, SİYASİ PALYAÇO, ŞAKLABAN” İNCE ÖZDE CHP’Lİ DEĞİL Kİ!

150 150 bakikarakol

Partim CHP’min 25-26 Temmuz 2020 Cumartesi, Pazar günlerindeki 37’in olağan Kurultay’ından hemen sonra, “Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’nin siyasi parti kuracağı haberini okuduğumda güldüm.
Gülerken de “Güçlü olmayı, başkasının zayıflığında arayan anlayış” diye mırıldandım.

Bu anlayışın Türkiye’deki bir numarası, partim CHP’nin 10 Mayıs 2010’da “kaset olayı”ndan ötürü istifa etmek zorunda kalan, yaklaşık iki yıldan beri “Bankamatik Milletvekili” sözcükleriyle tanımladığım Deniz Baykal!
Rastlantı mı, anlayış etkilenmesi mi, bilemem; yeni siyasi parti kuracağı gündeme adeta bomba gibi düşen İnce’nin elinden tutup Kamutay’a (Meclis’e) “Milletvekili” olarak sokan, Grup Başkanvekili yapan da –o yıllardaki CHP Genel Başkanı- Deniz Baykal!

Bu noktada belirtmeliyim ki, 1356 Kurultay Delegesi’nden 1251’nin oyunu alarak, rakipsiz Genel Başkan seçilen “adı lazım değil” aslında, kazandığı Kurultay’ın “yitiren”idir!
CHP tabanında, dahası, oyunu aldığı kimi delegede inanırlığı, güvenirliği, saygınlığı dibe vurmuştur!
Öyle olmasaydı, arayışlar başlar mıydı?!
“Muharrem İnce siyasi parti kuruyor” haberi gündeme bomba gibi düşer miydi, 31 Temmuz 2020 Cuma gününden bu yana konuşulur, tartışılır mıydı?!

Ben ve benim gibi “gerçek, öz CHP’liler”, “adı lazım değil”i de, onu yeniden “Genel Başkan” seçen delegeyi de ve “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’yi de çok iyi biliyoruz!
İnce çocuk yaşlarda CHP’de olmuş, çalışmış, kazanımlar elde edinmiş ama CHP’ye değil, kendine!
Yani CHP’de olmasına karşın CHP’li olamamış!
Olamaz da, olamayacak da!..

Olsaydı, olabilseydi; 50 günlük (4 Mayıs-24 Haziran 2018) Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde ettiği “50 bin avukatla YSK önünde olacağım. Merkez Bankası’nda yamuk olur, Muharrem İnce’de olmaz” sözlerinin arkasında dururdu!
24 Haziran 2018 Pazar akşamı ve geçesi aranıp da bulunmayan -“buhar”- olmazdı, kendisine umut bağlayan milyonları derin hayal kırıklığına uğratmazdı!
Hele de, sandıkların yeni açılıp sayıma başlanıldığı ilk saatlerde, canlı yayın yapan televizyoncunun cep telefonuna “Adam kazandı” iletisini yazıp atmazdı!
Hangi CHP’li, “karşıt”a yarayacak böylesi yanlışlar yapar?!

Muharrem İnce o gece, o yanlışlarıyla “sönen yıldız”a döndü, siyasi yaşamını bitirdi, CHP’li olmadığını, olamayacağını belgeledi!

O gece “siyasi mevta” olduğunu anladı.
Onun için parti içi muhalefet başlatamadı, kenarda durdu, beklenti içine girdi.
Tek övündüğü, sık sık da kullandığı, 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimi’nde, ilk ve son turda, CHP adayı olarak yüzde 30.6 (15 milyon 336 bin 861) oy almaktı.

Hala bu sonucun etkisinde!
Ve hala bu sonuçla çevresini, kitleleri etkileme uğraşında!

Etkilenenlere, etkileneceklere hem güler, hem şaşarım!

Bilsinler ki ve de bilinsin ki, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den siyasetçi, hele de siyasi lider artık olmaz!

Onun derdi, “Cumhurbaşkanı adayı olmak, seçime asılmak, kazanmak” oyununu açık vermeden ustaca oynamak, Cumhur İttifakı’nın adayı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının kazasız kazanmasını ikinci defa sağlamak!
Çünkü dünyada birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de siyasa belirleyen emperyalist İngiltere, bölgesel çıkarları gereği, öyle istiyor!

Köşe yazısında yer almış:
Araştırma yapılmış, “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’nin kuracağı siyasi parti yüzde 7-9.5 arası oy alıyormuş!

Gel de inan, gülme!..

Partim CHP’den, bugünkü genel başkan, yönetimi, Muharrem İnce ve gibiler gitmeli, gönderilmeli, öz CHP’liler yönetimi ela almalı.
Bu da, anca parti içi demokratik savaşımla (mücadeleyle) olur.
Olacağına, başarılı sonuç alınacağına inanıyorum…

  • 1
  • 2