Posts By :

bakikarakol

DESTİCİ, YEREL SEÇİMLERDE BARAJ OLMADIĞINI BİLEMİYORSA, SİYASETİ BIRAKSIN!..

150 150 bakikarakol

Dünkü CUMHUR İTTİFAKI VE CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI ÇÖKERKEN, DESTİCİ’DEKİ KUYRUK ACISI!.. başlıklı yazımda, Cumhur İttifakı’nın mini ortağı Büyük Birlik Partisi’nin (BBP’nin) Genel Başkanı Ankara Milletvekili Mustafa Destici’nin, şu sözlerini paylaşmıştım:

Biz Büyük Birlik Partisi olarak çok net söylüyoruz: Seçimlerde baraj uygulamasını doğru bulmuyoruz ve bunun kaldırılmasını istiyoruz. Sadece milletvekili seçimleri için değil, yerel seçimlerde de bunun uygulanmamasını istiyoruz.

Siyasi partiler yasası ve seçim kanunu ile ilgili önceliğimiz şu: Biz demokratik temsilde adaleti, yönetimde istikrarı ve güçlü Meclis’i, kendi düşüncelerini Meclis’te tam olarak ifade edebilen ve buna göre oy kullanabilen Milletvekillerinin olduğu bir Meclis’i ve yönetimi, yerel yönetimleri arzu ediyoruz.” 

 

İlk paragraftaki “Sadece milletvekili seçimleri için değil, yerel seçimlerde de bunun uygulanmamasını istiyoruz” tümcesinin bitiminde, parantez açmış, “Benim bildiğim, yerel seçimlerde baraj yok” diye yazmış, parantezi kapatmıştım.

Sonra bu tümcemi silmiştim.

 

Yerel seçimlerde Belediye Başkanları, Belediye Meclis Üyeleri, İl Genel Meclis Üyeleri ve Muhtarlar seçilirler.

 

Minik de olsa, koca Cumhur İttifakı(!)nın ortağı siyasi partinin Genel Başkanı ve Milletvekili biliyor ki “Sadece milletvekili seçimleri için değil, yerel seçimlerde de bunun uygulanmamasını istiyoruz” diyor, düşüncesinin etkisiyle, İl Genel Meclisi Üyesi seçiminde baraj uygulanıyor olabilir ikilemine düştüm.

Saat de ilerlemişti.

Gece yarısı arama yapmam şık olmazdı.

Çözümü, parantez içindeki o tümcemi silmekte buldum.

 

Bu yazıma başlamadan önce, Kars Atatürk Ortaokulu’ndan arkadaşım, sevdalısı olduğum Kars’ımın iki dönem Belediye Başkanlığını yapmış Naif Alibeyoğlu’nu aradım.

Destici’nin sözlerini aktardım, “Genel Seçimlerdeki gibi yerel seçimlerde de baraj var mı?” diye sordum.  

Kendine özgü hoş gülüşünün ardından “Yok” dedi, örneklerle anlattı.

 

Önerim, çağrım şu ki:

Destici, Yerel Seçimler’de baraj olmadığını bilemiyorsa, siyaseti bıraksın!

Onun gibiler de…

CUMHUR İTTİFAKI VE CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI ÇÖKERKEN, DESTİCİ’DEKİ KUYRUK ACISI!..

150 150 bakikarakol

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) dün de -her zamanki gibi- gerçekçilikten ve inandırıcılıktan yoksun bir açıklama yaptı:

“Ekonomimiz yılın ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüdü”!

Kimse inanmadı.

İnanmak bir yana, “TÜİK kafa buluyor” denildi, arkasından yerildi.

Ucube Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kabul edilmesinden bir yıl sonra uygulanmaya konulduğundan beri, inanırlığını, güvenirliğini yitirmeyen kurum, bürokrat, siyasetçi kalmadı!

Bu yüzden, Ucube Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin destekçisi siyasi güç Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı her geçen gün eriyor, çöküyor.

Yandaş anket ya da araştırma şirketleri bile erimeyi, çökmeyi gizleyemiyorlar!

Cumhur İttifakı’nın oyu yüzde 32’lere indi.

Büyük ortak AKP’nin oyu yüzde 25’lerde, küçük ortak MHP’nin yüzde 7’lerde…  

Mini ortaklarından Büyük Birlik Partisi’nin (BBP’nin) oy oranı yüzde 0.01’in de altında.  

 

Cumhur İttifakı’nın ortaklarından AKP ve MHP, diğer mini ortakları dikkate, kale almadan, kendi aralarında, ittifakı çöküşten kurtarabilmek için çalışmalar başlattılar.

Bu çalışmalardan biri, Yüzde 10 olan Ülke Seçim Barajı’nı aşağılara çekmekti.

 

Ucube Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın ve Cumhur İttifakı’nın 1 NumaraAKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, 29 Ağustos 2021 Pazar günü Bosna Hersek ve Karadağ ziyareti dönüşünde uçakta beraberindeki gazetecilere açıklamalarda bulunurken, seçim barajıyla ilgili soruya Barajla ilgili olarak şu anda belirgin hale gelen aslında 7 ama bu konuda Cumhur İttifakı olarak MHP’li arkadaşlarımızın nihai kararını bizim arkadaşlarımız henüz almış değiller. Ancak 7 netleşmiş vaziyette. MHP de 7’ye olumlu bakıyor. Bunun altında bir şey olur mu olmaz mı, henüz önümüze gelmiş değil. Öyle bir şey olursa o da tabii konuşulabilir ama şimdilik böyle bir şey yok” yanıtını verdi.

 

Ve dün…

Cumhur İttifakı’nın, Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama özgül ağırlıklı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iç ve dış konulara ilişkin konuştu.

Seçim Barajı ile ilgili özetle şunları söyledi:

“Cumhur İttifakı’nın iki ana partisi kurulan bir komisyon marifetiyle, seçim sistemi ve barajın oranı hususunda samimi ve iyi niyetli şekilde görüşmeler yapmışlardır.

Sayın Cumhurbaşkanımız Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretinin ardından uçakta bulunan basın mensuplarına barajın yüzde 7 olacağını açıklamıştır.

Nitekim baraj konusundaki arayış ve çalışmalar bu açıklamayla noktalanmış ve Cumhur İttifakı’nın baraj kararı yüzde 7 olarak tescillenmiştir.”

 

Pardon!

“Tescillenmiştir” ne demek?!

Tescillenme işini, Genel Kurul’da aldığı kararla Kamutay (Meclis) yapmıyor mu?!

Bahçeli’nin bu söylemi, Kamutay kararıipotek altına almak değil midir?!

Hem…

Bahçeli, yüzde 7 barajını geçmelerinin çok zor olduğunun/olacağının ayırtında değil mi?!

Yüzde 3’te veya yüzde 5’te neden karar kılmadı, irade belirlemedi?!

Bindiği dalı kesen Nasrettin Hoca gibi davranmak zorunda mıydı?!

 

Bahçeli’den birkaç saat sonra, Cumhur İttifakı’nın mini ortağı Büyük Birlik Partisi’nin (BBP’nin) Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici, partisinin Genel Merkezi’nde basının karşısına çıktı, şunları söyledi:

Biz Büyük Birlik Partisi olarak çok net söylüyoruz: Seçimlerde baraj uygulamasını doğru bulmuyoruz ve bunun kaldırılmasını istiyoruz. Sadece milletvekili seçimleri için değil, yerel seçimlerde de bunun uygulanmamasını istiyoruz.

Siyasi partiler yasası ve seçim kanunu ile ilgili önceliğimiz şu: Biz demokratik temsilde adaleti, yönetimde istikrarı ve güçlü Meclis’i, kendi düşüncelerini Meclis’te tam olarak ifade edebilen ve buna göre oy kullanabilen Milletvekillerinin olduğu bir Meclis’i ve yönetimi, yerel yönetimleri arzu ediyoruz.” 

 

Doğru sözler.

Ama söyleyen Destici içten değil!

Destici’nin kuyruk acısı başka!

O da, dikkate, kale alınmamak!

Ortaklar arasına girmek gibi olmasın, Destici haklı…

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANI GÖNLÜNÜ FERAH TUTSUN, MİLLET İTTİFAKI, İKTİDARLARINDA DEVR-İ SABIK YARATMAYACAK…

150 150 bakikarakol

Medya Mahallesi’nin Ayşenur Ablası, Ayşenur Arslan, 23 Ağustos 2021 Pazartesi günlü ERDOĞAN’IN MASASINDA HANGİ “U DÖNÜŞÜ” VAR? https://halktv.com.tr/makale/erdoganin-masasinda-hangi-u-donusu-var-650527 başlıklı yazısında, Ankara’nın siyasi kulislerine hakim ve bir hayli deneyimli bir isimden aldığı bilgileri paylaşıyor.

Arslan, o ismin, masada olduğunu savladığı (iddia ettiği) bir başka seçeneği şöyle yazıyor:

“Erdoğan daha şimdiden ‘onurlu ve güvenli bir çıkış’ için nabız yokluyor. Devr-i sabık yaratılmayacağından.. Tıpkı Trump gibi yarın gidip öbür gün ‘nerede kalmıştık’ diye mücadeleye dönebileceğinden emin olursa.. İlk seçimde gider, ardında bıraktığı krizleri yerine geleceklerin sırtına yükler.. Ve son 20 yılda -TSK’dan Emniyet’e akademiden yargıya- oluşturduğu kadroları DAHA GÜÇLÜ BİR GERİ DÖNÜŞ için seferber eder.”

 

Katılıyorum.

Çünkü…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının böyle düşünebileceğini ve bu düşüncesini yaşama geçirebileceğini yazmıştım.

 

Aylar önce yazdıklarınızın, aylar sonra kulislerde konuşulması, mesleğin duayeni tarafından kaleme alınması, alıntılanması ve gündem olması hoş bir gelişme…

 

Devr-i sabık yaratılmayacağına ilişkin iki yazımdan paylaşımlarda bulunacağım:

 

14 Nisan 2021 Çarşamba günlü TANRI AŞKINA “128 MİLYAR DOLARIN HESABINI VEREMİYORSAN, SANDIĞI GETİR, NAMUSUNLA GİT BARİ” NE DEMEK?!. https://bakikarakol.com/tanri-askina-128-milyar-dolarin-hesabini-veremiyorsan-sandigi-getir-namusunla-git-bari-ne-demek/ başlıklı yazımda, “… Eğer hesabını veremiyorsan sandığı getir, namusunla git bari” ne demek?!

Sandığın getirilmesinin karşılığı, 128 Milyar Dolar’ın ve 19 yıllık AKP iktidarlarının sorgulanmayacağının sözü, “teminatı” mı?!
Bu, “siyasi rüşvet teklifi” değil de nedir?!

128 Milyar Doların nereye gittiği sorulmayacak, araştırılmayacak, sorumlular yargı önüne çıkarılmayacaksa…
19 yılda yaptıklarının hesabı AKP’den, AKP’lilerden, AKP’nin bürokrat kadrolarından, beşli çeteden vb yargıda hesap sorulmayacaksa…
Bu da halkı kandırmak, halka yalan söylemek değil midir?!
diye yazıyorum.

18 Mayıs 2021 Salı günlü YAŞAMLARI YAŞANILMAZ KILINAN İNSANLARDAN “HELALLİK” İSTEMEK VE “MUHALEFET AĞALARI”NIN “SİYASİ RÜŞVET”İ!.. https://bakikarakol.com/yasamlari-yasanilmaz-kilinan-insanlardan-helallik-istemek-ve-muhalefet-agalarinin-siyasi-rusveti/ başlıklı yazımda yazdıklarım ise özetle şöyle:

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” 14 Mayıs 2021 Cuma günü @kilicdarogluk hesabından “Helalleşelim kesinlikle. Türkiye için erken seçim çağrısı yapıyorum. Seçim! Hemen! #HemenSeçim” https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1393198088257515521diye paylaşımda bulundu.
Tanrı aşkına, “Helalleşelim kesinlikle” ne demek?!
Kendisi ile helalleşmek istenmiyor ki!
Kendisi ile helalleşmek istemeyene “helalleşelim kesinlikle” diyerek, iktidar olduklarında geçmişe yönelik hesaplaşmanın içine girmeyeceklerinin yani devr-i sabık yaratmayacağı”nın işaretini/sinyalini, sözünü mü veriyor?!

Bunu uzatmayayım, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçeyim…
14 Mayıs 2021 Cuma günü saat 15.10’da @meral_aksener hesabından gerçekleştirdiği paylaşımda şunları yazıyor:
“Sayın @RTErdogan sen unutmuş olabilirsin ama, siyasetçi milletiyle kürsülerde değil, sandıkta helalleşir. Madem helalleşmek istiyorsun, korkma, getir sandığı helalleşelim. Zor durumdaki çiftçiyle, esnafla, işsiz gençle helalleşelim. Milletimizin kutlu iradesiyle helalleşelim.” https://twitter.com/meral_aksener/status/1393176864395509765

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı gönlünü ferah tutsun, Millet İttifakı ilan etti:

İtidarlarında Devr-i sabık yaratmayacak

İÇ KAN AĞLARKEN, MUTLU OLMAK!..

150 150 bakikarakol

Rize’yi, Artvin’i sel bastı!

İnsanlar öldü, evler yıkıldı, hayvanlar telef oldu, araçlar sele kapıldı!

Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistem’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın tek sorumlusu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, kendi ilçesi Rize’nin Güneysu’ya gitti.

Zar zor toplanan kalabalığa konuştu.

Sonra da…

-İnanılır gibi değil!-

Çay attı!

 

Doğu Karadeniz’de sel felaketinin acısı can yakarken, Akdeniz ve Ege’de ormanlarımız cayır cayır yanmaya başladı!

Orman köyleri kül oldu!

Kaç insan yaşamını yitirdi!

Evcil hayvanlarla orman hayvanlar telef oldu!

Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistem’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın tek sorumlusu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Marmaris’e gitti.

Angarlarda Türk Hava Kurumu’nun (THK’nın) yangın söndürme uçakları olmasına karşın, önceden bakımları yapılamayıp yangın söndürmeye hazır hale getirilmemesine, göz göre göre ormanların 13 gün yanmasına öfkelenen insanlara konuştu.

Ve…

Marmaris’te de, konuşması bitiminde, Rize Güneysu’da olduğu gibi –Aman Tanrım-, çay attı!

 

İçim yandı!

70’e yaklaşan yaşıma karşın, hüngür hüngür ağladım!

 

Akdeniz’deki, Ege’deki orman yangınlarına, başka bölgelerdeki yangınlar eklendi!

 

Ülke bir felaket yaşıyordu!

 

Tam bu sırada, sel Batı Karadeniz’i vurdu!

Sinop ve Bartın’dan sonra özellikle Kastamonu Bozkurt’ta çok etkili oldu!

80’nin üzerinde insanımız yaşamını yitirdi!

Dere yatağına yapılan çok katlı binalar çöktü!

Maddi hasar çok büyüktü!

Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistem’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın tek sorumlusu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının,

Bozkurt’a gideceğini internet basınından okuduğumda, çay atmaması için Tanrı’ya yakardım durdum!

Tanrı yakarışımı mı ddikkate aldı, yoksa Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistem’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın tek sorumlusu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Güneysu ve Marmaris’te çay atmasına gelen yoğun tepkilerden ötürü mü, bilemem, Bozkurt’ta, konuşması bitiminde çay atmadı!

Ne kadar çok sevindim, ne kadar çok mutlu oldum, anlatamam!

Bozkurt’ta çay atmadığı için Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistem’nin Cumhur İttifakı İktidarı’nın tek sorumlusu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına teşekkür ettim!

Hala da ediyorum!

 

Aynı duyguyu, Milli Savunma Bakanlığı’nın, emperyalist USA/ABD üretimi vahşi terör örgütü Taliban’ın silah atmadan, çok kolay ele geçirdiği, yönetimine el koyduğu Afganistan’dan, askerimizin çekileceğini duyurduğunda yaşadım!

Yaşıyorum!

Ve…

Teşekkür ederim!

 

İç kan ağlarken, mutlu olmak!..

Anca yaşayan anlar!..

HALKIMIZIN VE HALKLARIN ZAFER BAYRAM: 30 AĞUSTOS!..

150 150 bakikarakol

30 Ağustos!..

Adı üstünde:

Zafer!..

Olumlu her alanda ve olumlu her anlamda zafer!..

 

30 Ağustos 1922’deki zafer, 99 yıldır, o yüce değerini capcanlı koruyor!

Daha nice 99 yıl koruyacak!

Çünkü…

Birilerinin, kimselerin değil, herkesin zafer!

 

30 Ağustos’u en iyi, 30 Ağustos’u yapanlar, 30 Ağustos’u yapanların izinde gidenler; bir de, 30 Ağustos’ta dize getirilen, yenilen düşmanlar yani emperyalistler ve onların –kraldan çok kralcı, düşmandan çok düşman kesilen- yerel/yerli işbirlikçileri bilirler!

Bilirler ama…

Bilinmemesi için de ellerinden geleni yaparlar!

 

99 yıldır yapmadıkları kalmadı!

Sonuç alamadılar, amaçlarına ulaşamadılar!

 

Ulaşamayacaklar da!..

 

Neden ulaşamayacaklarının bilincindeler!

 

Dünya lideri Kemal Atatürk mayası, aydınlanması ve Anadolu Müslümanlığı gerçekçiliği geçit vermiyor!

 

Vermeyeceğini de görüyorlar, kuduruyorlar!

Kinleri, öfkeleri, saldırganlıkları bundan!

 

Irak, Suriye’den sonra Afganistan’daki bitik hallerini gördük!

İşbirlikçilerinin de!..

 

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, aynıdırlar!

 

99 yıl önce, yoksul, ordusu bitirilmiş Türkiye’de denediler, 30 Ağustos sabahı, çil yavrusu gibi dağıldılar, yenik düştüler, kaçmak zorunda kaldılar!

 

30 Ağustos zaferi örnektir!

Dünya halklarına örnek olmuştur!

Örnek olacaktır!

 

Halkımızın ve halkların 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!..

UYURGEZER “YETMEZ AMA EVET”Çİ AHMAKLAR!..

150 150 bakikarakol

Yıl 2010’un başları.

İktidarda AKP tek başınadır.

Başbakan, AKP’nin şimdiki Genel Başkanı’dır.

Cumhurbaşkanı (11’inci), AKP’li eski Milletvekili, eski Başbakan, eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dür.

Günlerden, 23 Nisan’dır.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın 90’ıncı yıldönümüdür.

Bütün yurtta, resmi kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi Başbakanlık’ta da kutlama vardır.

O günkü Milliyet Gazetesi, Başbakanlık’taki kutlamayı Erdoğan: Yetki sende asarsın kesersin” https://www.milliyet.com.tr/siyaset/erdogan-yetki-sende-asarsin-kesersin-1228982 başlığıyla şöyle veriyor:

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 23 Nisan nedeniyle koltuğunu 4. Sınıf öğrencisi Elgin Koçubaba’ya bıraktı. ‘Ben çok yoruldum, koltuğumu başbakana bırakıyorum’ derken, küçük başbakana ‘Artık yetki sende. İster asarsın, ister kesersin’ şeklinde ilginç bir nasihatta bulundu. Başkanlık sistemi sorulan küçük başbakan bu konuda Erdoğan ile aynı görüşte olmadığını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, koltuğunu 23 Nisan nedeniyle, Orhan Cemal İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi Elgin Koçubaba’ya bıraktı. Çocuklara etnik kökene saygı duyulması gerektiği ancak tek vatan tek millet anlayışıyla yapılması gerektiğini söylerken, çocuklara siyasal ve ekonomik konularda durum değerlendirmesi yaptı. konuşmasının ardından, ‘Ben çok yoruldum, koltuğumu başbakana bırakıyorum’ diyerek sözü, Elgin’e bıraktı. Küçük başbakanın, Erdoğan’a konuşmaya başlamak için izin istemesi üzerine, ‘Artık yetki sende, ister asarsın. İster kesersin’ diye nasihat verdi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Elgin Koçubaba, devlet başkanlığı konusunda Başbakan Erdoğan’a katılmadığını olağan sistemin başkanlık sistemine göre daha iyi olduğunu söyledi. Koçubaba, ‘Bu konuda sayın Başbakan’a katılmıyorum. Başkanlık sisteminin gelmesini istemiyorum. Ulu önder Atatürk ülkemiz için Cumhuriyet’i uygun gördü. Ülkemiz için en iyisinin Cumhuriyet olduğunu düşünüyorum’ yanıtını verdi. Başbakan Erdoğan, Koçubaba’nın bu sözleri üzerine, küçük başbakana bir süre başkanlık sistemini anlattı.

 

Üç gün sonra (26 Nisan 2010 Pazartesi) Yeniçağ Gazetesi’nde “Yeniçağ’dan Mektup” bandı altında Astığı astık, kestiği kestik Başkanlık mı?” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/-363162h.htm başlığıyla şu yazı yayınlanıyor:

Saygıdeğer okuyucularımız;
Başbakan’ın dilinin altından çıkardığı “Başkanlık” baklası da en az Anayasa konusu kadar gündemi meşgul ediyor. Geçen hafta “Başbakan’ın canı Başkanlık mı çekti?” diye sormuştuk. Canının Başkanlık çekmesine bir diyeceğimiz yok… Nefis bu, neler neler ister?… Önemli olan Başbakan’ın “Başkanlık” anlayışının ne olduğudur… Eğer, 23 Nisan dolayısıyla makamına oturttuğu çocuğa söylediği gibi, “Şimdi Başbakan sensin… Yetki sende… İster as, ister kes…”  anlayışında bir “Başkanlık” peşindeyse Allah fırsat vermesin. Allah Türk milletini bu anlayıştaki Başkanlık ve Başkanlardan korusun…

 

Sanki bu yazı yazılmamış!

Sanki bu yazıdan 3 gün önce Başbakanlık’taki kutlamada o sözler edilmemiş!

Ülkenin yarım us (akıl) aydınları, liberalleri vb 12 Eylül 2010’da yapılacak anayasa değişikliğini sahiplendiler, halkın “Evet” oyu vermesi için “Yetmez ama Evet” çığırtkanlıklarıyla cansiperane savundular!

 

Halkoylamasında açık ara “Evet” beklediler ama onca baskıya, devlet olanaklarına, katakullilere karşın, yüzde 5.5’lik ayırtla (farkla), Türkiye rotasının değişmesine ivme kazandıran, ülkeyi bugünkü ciddi sıkıntılı günlere taşıyan 26 Maddelik Anayasa değişikliğinin kabul edildiği açıklandı!

AKP Genel Başkanı Başbakan “Hap gibi yutacaklar” sözünü bu halkoylamasında söyledi!

 

Bir ulus, 26 Maddesi, hap yutmuş ya da yutturulmuş gibi değiştirilen Anayasa’la yönetilir mi?!

O değişikli Anayasa, hukuken geçerli olabilir mi?!

 

Uyurgezer “Yetmez ama Evet”çi ahmaklar, ülkenin ve halkın geldiği, getirildiği noktadan sanki sorumlu değiller!

Sorumluluklarını unutturmak için, atı alan Üsküdar’a geçtikten sonra, arlanıp sıkılmadan kandırıldıklarını, aldatıldıklarını söyleyerek, yazıp çizerek, AKP’yi, AKP iktidarını ve de AKP’li siyasi kadrolarını yerip duruyorlar!

Geçsinler!..

Ahmaklıklarını, sözde aydın, liberal vb olduklarını, yanlış yaptıklarını, ihanet ettiklerini kabullensinler, çekilsinler, kendilerini unuttursunlar!

Uyandıklarını, anladıklarını sanmasınlar!

Ahmaklıklarını sürdürmelerinin zerre yararı yok, çok, büyük zararı var!

Bilsinler:

Her “Yetmez ama Evet” usa geldikçe, her “Yetmez ama Evet” denildikçe, lanetle anılacaklar!

 

*

 

Sevgili okurlarım;

Çok önemli gelişmelerde yazmak kaydıyla, sizden, 30 Ağustos 2021 Pazartesi gününe kadar izin istiyorum.

Ara ara twitter paylaşımlarım olacak.

30 Ağustos 2021 Pazartesi günü görüşünceye kadar kendinize iyi bakın.

Hoşça kalın.

Sevgi ve saygılarımla…

TANRI’YA YAKARIYORUM Kİ, BU SİYASİ VE BÜROKRAT KADROLARLA HERHANGİ BİR ÜLKEYLE ASKERİ SAVAŞA GİRMEYELİM!..

150 150 bakikarakol

Sel felaketleri yaşanıyor!

Önlem alınamıyor!

 

Doğu ve Güneydoğu sınırlarımız yolgeçen hanına döndü!

Suriyelilerden sonra şimdide de Afganlı göçmen ellerini kollarını sallayarak akın akın geliyorlar!

Önüne geçilemiyor!

 

Son olarak…

Güney il ve ilçelerimizde, 9 gün önce başlayan orman yangını söndürülemiyor!

Muğla ilimize bağlı Milas ilçemizdeki Kemerköy Termik Santrali de yanar oldu!

Belediye Başkanları, sanatçılar, yurttaşlar “Yangını söndürecek uçak, helikopter nerede?!” bağırıyor, isyan ediyorlar!

 

Bir kadın yurttaş “Bize su vereceğine çay atıyor” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/yangin-magduru-vatandas-isyan-etti-biz-onu-basimizin-taci-ettik-o-bize-su-verecegine-cay-atiyor-6575114/ diyerek, yana yakıla tepkisini dile getirirken, bir başka kadın, karşısına dikildiği Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemir’in yüzüne haykırıyordu:

“Her taraf yandı. Helikopterler nerede, siz neredesiniz? Yazıklar olsun! Hükümet istifa!” 

https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/vatandaslardan-bakan-pakdemirliye-tepki-helikopterler-nerede-yaziklar-olsun-hukumet-istifa-6574946/

 

Türk halkının, yaşayarak gördüğü, tanık olduğu ve artık çok iyi bildiği, dünyada ilk ülkemizde uygulanan ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin, “sistem” olmadığını, olamayacağını dünya halkları da kabul etmelidir, hiçbir ülkede uygulanmasına izin vermemelidir ve bunun savaşımını hemen başlatmalıdır!

İnsan ve insanlık düşmanı emperyalistler de, “siyasi laboratuvar” olarak kullandıkları Türkiye’de, dünyada ilk gerçekleştirdikleri ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiprojelerinden, Türkiye’deki sonuçlardan dersler çıkararak, vazgeçsinler!   

 

Türkiye’de afetler art arda yaşarken, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin “Cumhur İttifakı İktidarı”, ne acı gerçektir ki, çare olamıyor!

Türk Hava Kurumu’nun (THK’nın) hangarlardaki yangın söndürme uçaklarının uçmasına izin vermiyor!

Yetmezmiş gibi, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı dün gece, yandaş tv kanalında şu sözleri ediyor:

“Antalya Büyükşehir Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur. İzmir aynı şekilde, Aydın aynı şekide. Denizli de öyle. Bunlar ‘Hayır bizim sorumluluğumuz yok’ diyemezler. Açsınlar yerel yönetimlerdeki yasayı iyice incelesinler. Bunlar ne tür bir seferberlik yaptılar? Şu anda ne yapıyorlar? 8 şehidimiz var. Orman teşkilatı şehitlerimizdedir. Hiçbir yerden kaçma noktasına gitmedik. 2002’de 14 adet 21 ton kapasiteli uçak var. 2021’de 682 adet iş makinası var. Bütün bunlarla beraber yangınla mücadeleyi sürdürüyoruz. Kaçamak yapmak yok. Üzerine üzerine gidiyoruz.” https://www.birgun.net/haber/erdogan-asiri-bir-ruzgar-olmasa-sondurmek-daha-kolay-olacak-354063?utm_source=webpush

 

(Denizli Büyükşehir Belediyesi kendilerinde, diğerleri partim CHP’mde.)

 

Vurgulandığı gibi, madem “Hiçbir yerden kaçma noktasına gidilmedi”, 21 ton kapasiteli 14 tane uçak, 682 adet iş makinesi ile yangınla mücadele sürdürülüyor, ormanlarımız neden 9 gündür cayır cayır yanıyor, vatandaşlar feryat figan ediyor?!

 

Kusura bakılmasın…

Ben, siyasi ve atanmış bürokrat kadronun söylediklerini değil, canı yanan, acısı olan bölge insanımızın söylediklerine inanıyorum!

 

Ve…

İnandıklarım beni korkutuyor!

Bir zamanlar AKP’in özgül ağırlıklısı, Kamutay (Meclis) eski Başkanı, eski Başbakan Yardımcısı ve Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu eski Üyesi Bülent Arınç’ın geçmişte ettiği “İyi ki bu generallerle savaşa girmemişiz” sözü kulaklarımda, Tanrı’ya yakarıyorum ki, bu siyasi ve bürokrat kadrolarla herhangi bir ülkeyle askeri savaşa girmeyelim!

Zihniyetlerindeki sarıklı, cübbeli komutanlarla savaş kazanmamız zor!

Dilerim yanılırım!

Dilerim herhangi bir ülkeyle savaşmayız!..

İKTİDARDAKİLERLE MUHALEFETTEKİLERİ AL BİRİNİ VUR ÖTEKİNE!..

150 150 bakikarakol

Ekonomik çöküntü…

İşsizliğin, ayrımcılığın, kayırmacılığın, yargıda yanlılığın tavan yapması…

Paramızın pul, itibarımızın sıfır olması…

Sel felaketi, ormanlarımızın günlerce (bugün 8’inci gün) cayır cayır yanması…

Ve benzeri…

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni, bunun “Cumhur İttifakı” ile “Cumhur İttifakı İktidarı”nı bitirmiştir!

 

AKP iktidarlarının ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın uydusu, yardım ve yardakçısı muhalefetin de maskesini indirmiş, toplumsal muhalefetin gerisine düşürmüş, bitiş şeridine (kulvarına) sokmuştur!

 

Ülkemizin ve halkımızın, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden, sistemin “Cumhur İttifakı İktidarı”ndan ve toplumsal muhalefetin çok gerisinde nal toplayan muhalefetten kurtulmaya…

Halkın ve ülkenin sorunlarına planlı, programlı yaklaşacak, ülkeyi ve halkı aydınlık yarınlara planlı, programlı taşıyacak, Kamutay’ı (Meclis’i) halkın ve ülkenin sorunlarının, geleceğinin konuşulduğu, en doğru, en gerçekçi kararların alınacağı, aksatmadan yasalaştırıp uygulamaya sokacak hale getirecek, çağdaş, demokrat, laik iktidara…

Ve de…

Kamutay içinde, kamutay dışında halkın muhalefeti olacak muhalefete…

Çok acil gereksinimi var!

 

Adam gibi muhalefet veya gerçek anlamda halkın muhalefeti olsaydı, bu günlerin anası ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” halka anlatılabilseydi…

Ucube sistem, her tür düzeneğe karşın halkoylamasında açık arayla kabul edilmez, ret edilirdi.

 

Dünyada ilk ülkemizde yasalaşarak uygulanan ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin en büyük özelliği, insanlarda düşünmeyi, devlette planlamayı kaldırmak, yok saymaktır!

 

Bir örnek vereceğim:

Ülkemizde Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) vardı.

5 Ekim 1960’ta kurulmuştu.

8 Haziran 2011’de de kapatıldı.

Kapatan, AKP iktidarıydı.

Öyle sessiz sedasız kapattı ki, kimsenin haberi olmadı!

Sonraki yıllarda kapatıldığı bilindi!

 

Atatürk Orman Çiftliği’ne Saray yapılmasını gününde dillendirmeyen, ancak bittikten sonra konuşur olan, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, DPT’nin de kapatılmasında dut yemiş bülbüle dönmüştü!

 

Bilinçsizce değil, görevi gereği böyle davrandığını düşünüyorum!

 

“Adı lazım değil”in ve “dostları”nın görevlerinden biri ise halka, anlatılması gerekenleri, anlaşılır dille anlatamamaktır!

 

CHP’li kimi Milletvekillerinin anlatım konularındaki verimliliklerini, başarılarını, emekleri yadsıyamam.

Onlar da olmazsa, CHP’m hepten, Devlet Bahçeli Genel Başkanlığındaki MHP’ye dönecek!

 

“Adı lazım değil” efendi hazretleri (!), www.gercekgundem.com internet gazetesinin “Kılıçdaroğlu: Herkesi uyarıyorum, kimsenin yanına bırakmam!” https://www.gercekgundem.com/siyaset/290468/kilicdaroglu-herkesi-uyariyorum-kimsenin-yanina-birakmam başlıklı dünkü haberine göre, orman yangınlarıyla ilgili basın açıklaması yapmış, “Cumhur İttifakı İktidarı”na yönelik doğru yergilerde bulunmuş, “Bu söylediklerimin tamamı doğrudur. Geldiğimiz tablo, yaşadığımız trajedi tam da budur. Türkiye yönetilemiyor” demiş.

Sonra da “Sevgili halkım, yangınlar devam ediyor. Biliyorum, canımız çok yanıyor. Büyük bir üzüntüyle söylüyorum ki: Saray iktidarı devletimizi aciz duruma düşürmüştür. Şimdi milletimize yapmamız gerekenleri anlatacağım” diye sürdürmüş.

 

İyi, güzel, hoş da…

Bu doğruları, bu biçimde dile getirmek, halka anlatmak için, ormanların cayır cayır günlerce yanması, iktidarın beceriksizliğinin görülmesi mi gerekirdir?!

 

Mir “adı lazım değil” hazretleri “Yangında zarar görmüş alanlara ne Turizm Bakanı’nın, ne Sarayın, ne de onların avalerinin bir tek tuğla koymalarına izin vermeyeceğiz” tümcesindeki gibi, önceki tümcelerini çoğul ekle bitirirken, her neden “Herkesi uyarıyorum” diyor, ekliyor:

“Yanan alanlarda ranta açılacak bir avuç toprağı bile yanlarına bırakmam, ellerinden alacağım.”

Pardon!..

Tekile dönüş neden?!

 

Ben buna “İktidarın, orman yangınları sürecinde, yangın söndürmekte çaresiz kaldığını ve neden çaresiz kaldığını halka anlatacağına, parti ve ittifak siyaseti yapmak” diyorum!

Doğru bulmuyorum!

 

Muhalefetteki diğer siyasi parti genel başkanlarının da, “adı lazım değil”den geri kalır yanları yok!

 

İktidardakilerle muhalefettekileri al birini, vur ötekine!..

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANI, NEDEN HER AFETTEN SONRA VATANDAŞA “ÇAY ATIYOR”?!.

150 150 bakikarakol

Bugün 7’inci gün!

Türkiye’nin ormanları yanıyor!

Ormanlardaki canlılar yanıyor!

Evler yanıyor!

Küçükbaş, büyükbaş hayvanlar tanıyor!

Kümes hayvanları yanıyor!

Yangından, yangın dumanından insanlarımız yaşamlarını yitiriyor!

Kısaca…

Türkiye 7 gündür felaket yaşıyor!

Devlet adına iş yapma sorumluluğunu üstlenen, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin “Cumhur İttifakı İktidarı”, “Bakan” sıfatlı üç-beş “yüksek bürakrat”ı, yangının yoğun olduğu Muğla’nın, Marmaris, Bodrum vb ilçelerine göndermekten, birbiriyle ve birbirleriyle çelişen, halkı da kızdıran, öfkelendiren açıklamalar yaptırmaktan, Türk Hava Kurumu’nun (THK’nın) yangın söndüren uçaklarını, gerçeklerle örtüşmeyen gerekçelerle havalandırmamaktan…

Yani…

Yangınları söndürmemekten başka bir şey yapmıyor!

Olacak şey değil!

İnanılır gibi değil!

Vatandaşın içini, yüreğini cayır cayır yakan dabu!   

 

Eğer yazılanlar doğruysa…

Yangını karadan söndürecek itfaiye araçları, Cumhurbaşkanının konvoyu geçecek diye, dakikalarca bekletilmiş!

Böyle bir şey nasıl olur?!

 

Dahası…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Marmarise gitmiş.

Marmaris’te gece karanlığında miting yapmış.

Sonra da…

Sel felaketi yaşayan Rize Güneysu ilçesindeki gibi, otobüsün üzerinden, yangınzedelere çay atmış!

Buz kesildim!  

(Sözcü Gazetesi’nden Deniz Zeyrek, dünkü “Son verin bu garabete!” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/deniz-zeyrek/son-verin-bu-garabete-6569255/ başlıklı yazısıyla konuyu çok güzel dile getirmiş. Emeğine sağlık. Linki tıklayıp okumanızı isterim.)

 

31 Temmuz 2021 Cumartesi günü saat 11.11’de @BakiKarakol hesabımdan yazıp paylaştığım https://twitter.com/BakiKarakol/status/1421564135532384259 tivitimde dediğim gibi:

“Nedir bu afetzedelere çay atmaktaki amaç, gaye, gizem?!”

Çok düşündüm.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, bu “çay atma” olayının, vatandaşta tepkiye neden olacağını öngörememiş midir?!

Olası sayalım ve göremediğini varsayalım…

Onca danışmanları, onca partilileri?!

Onlarda mı öngörememişler?!

 

Ülkemiz ve halkımız şu son günlerde tam bir felaket yaşıyor!

Yaşatan da ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”!

Çünkü…

Bu ucube sistem, en başta Devlette Planlamayı söktü atı!

 

Planlamadan yoksun devletler, felaketlerin her türünde çaresiz kalırlar!

 

Elbette ki ve çok doğaldır ki, ülke halkı, afetlerde, felaketlerde devleti çaresiz bırakan siyasi iktidarı, ilk seçimde sandığa gömer.

 

“Çay atma” olayında usuma tek bir şey geliyor:

Acaba ve yoksa…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, iktidardan düşmek, seçmene bunun iletisini vermek mi istiyor?!

Ki…

Vatandaşın tepkisini çekecek işler yapıyor, yaptırıyor?!

 

Diyorum ki…

Ben bile bu kadarını düşünüyorsam, AKP’yi siyasi yaşamımıza katan, iktidara taşıyan, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına siyasi yol açan iç ve dış güçler de düşünüyordur.

 Ve…

Önlemlerini alacaklardır.  

Ama…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanın iletisi, seçmende karşılık bulacak, karşılık da sandığa açık ara yansıyacak.

 

Bu arada…

Muhalefet, orman yangınları sürecinde, iktidarın, söndürmekte çaresiz kaldığını ve neden çaresiz kaldığını halka anlatacağına, parti ve ittifak siyaseti yapıyor!

Doğru bulmuyorum!

Muhalefet, toplumsal muhalefetin çok gerisinde kalmaktaki kararlılığını inatla sürdürüyor!..

69 YAŞINDAYIM, “VATANDAŞI ÇARPMA”NIN BÖYLESİNE İLK TANIK OLUYORUM!..

150 150 bakikarakol

Türkiye yanıyor!

İlgisizlikten, duyarsızlıktan, plansızlıktan, çare olamamaktan Türkiye topraklarında yaşayan herkesin de yüreği yanıyor!

 

Yüreği yanan insanların aşıyla, işiyle hayalleriyle oynanıyor, ceplerinden hırsız eller çıkmak bilmiyor!

 

Gündemin böylesi ateşten gömlek olduğu ortamda, hoşgörünüze sığınarak, sonuçları itibariyle, İstanbul’da yaşanan bir çirkinliği, dolandırıcılığı, çarpmayı sizlerle paylaşacağım.       

 

Vatandaş, 28 Temmuz 2021 Çarşamba günü saat 16.30’da Sirkeci’deki 3104ATA kodlu bayiye gidiyor.

02104190044 numaralı “Şans Topu”nun beşini de oynuyor.

12 TL ödüyor.

Saat 16.32.57’de, güvenlik kodu DF1CD403 olan 21003C2134ABE001660059687 nolu biletini alıyor.

O gece 60’ıncı çekiliş yapılıyor.

13478+1 numaralarına 1 milyon 280 bin 960 TL 65 Kuruş isabet ediyor.

İkramiyeyi bir kişi kazanıyor.

 

Vatandaş, elindeki Şans Topu biletine bakıyor.

İsabet” yok.

 

Tam bu sırada 3’üncü kolonda bir ayrıntı dikkatini çekiyor:

İki tane artı (+) var!

Şöyle:

İşaret ettiği/oynadığı rakamlar 1-27-28-33-34+5

Ancak…

Az yukarıda Güvenlik Kodu’nu ve numarasını yazdığım bilette +5’in hemen arkasında ikinci bir artı (+) ve 10 rakamı var!

Yani…

Kolonda oynanan/işaretlenen rakamlar 1-27-28-33-34+5, bilette ise 1-27-28-33-34+5+10!

Bu ne?!

Biletin diğer 4 kolonunda ikinci bir + ve rakam yok!

 

Yazarken, bu defa bir ayrıntı benim dikkatimi çekiyor:  

Vatandaş 5 kolon oynuyor ediyor.

Ama…

Verilen veya alınan bilette oynan kolon sayısı 5 olmasına karşın 6 yazıyor ve vatandaştan 12 TL alınıyor!

Oysa…

10 TL alınması gerekiyor!

2 TL fazla alınıyor?!

Neden?!

Ve bu nasıl oluyor?!

 

Her iki olay, vatandaşı kandırmak, vatandaştan fazla para almak/çekmek, vatandaşı dolandırmak/çarpmak, vatandaşa kazık atmak değil de nedir?!

 

Bu yapılanın, vatandaşı dolandıran, kazıklayan vurgunculardan, soygunculardan, üçkağıtçılardan ne ayırtları (farkıları) var?!

 

Bu soruların yanıtlarını kim, kimler verecek?!

 

Bu çarpmanın, soygunun peşine düşecek, sorgusunu kim, kimler yapacak?!

 

Bu yolla trilyonlar vuran yarasaların yakasına kim, kimler yapışacak?!

 

İlgilisi, ilgileri kim, kimlerse, zaman yitirmeksizin harekete geçsinler, yapmaları gerekenleri yapsınlar!

Yeter artık!..

İçten, iyi niyetli, dayanışma ve yardımlaşa sevdalısı insanlarımız kandırılmasınlar, dolandırılmasınlar!

 

Özelleştirilmesine karşın, hala “Milli” sözcüğünü kullanan, Azerbaycan Piyangosu’na “çöken”  Piyangocu Demirören Grubu sorgulanmalı, yargılanmalı, hesabını vermeli!

Her kuruşunda, her mal varlığında, bu toprakların insanlarının okkalıca hakkı var!

 

İçtenlikle söylemek ve bilinmesini isterim ki:

69 yaşındayım, vatandaşı çarpmanın böylesine ilk tanık oluyorum!

Çok üzülüyor, çok acı çekiyorum!..