Posts By :

bakikarakol

ASLI BAYKAL’IN KULAĞINA KÜPE OLSUN: ÖĞRETMEKTE BU TOPRAKLAR VE BU TOPRAKLARIN HALKI DÜNYADA TEK!..

150 150 bakikarakol

Biri…

Sözcü Gazetesi’nden Soner Yalçın’ın “Tanımadığınız Baykal” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/tanimadiginiz-baykal-6528815/ ;

Diğeri…

www.haberturk.com internet gazetesinden Fatih Altaylı’nın “Baykal ve çevresi” https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3128019-baykal-ve-cevresi?utm_source=twitter&utm_medium=articleshare&utm_campaign=website başlıklı yazılarını, dilerseniz şimdi, dilerseniz yazımın sonunda, verdiğim linklerini tıklatarak okumanızı isteyeceğim.

 

Anımsayacaksınız…

Geçen Pazartesi (5 Temmuz 2021) günlü PARTİM CHP’M VE TÜRK SİYASASI İÇİN “POTANSİYEL TEHLİKE” ASLI BAYKAL, BABASININ, H.F. GÜNEŞ’E ATTIĞI KAZIKTAN HABERLİ Mİ?!.

www.bakikarakol.com/partim-chpm-ve-turk-siyasasi-icin-potansiyel-tehlike-asli-baykal-babasinin-h-f-gunese-attigi-kaziktan-haberli-mi/ başlıklı yazımı Haftaya Pazartesi, bağış üçkağıtçılığını yazacak, ‘Hiç utanmadınız mı?!’ sorusunu soracağım…” tümcemle bitirmiştim.

 

Şimdi uzun uzun anlatmayacağım konunun daha iyi anlaşılması için, 23 Ekim 2020 Cuma günlü ASLI-AYTAÇ BAKAL KARDEŞLER İLE ESKİ MİLLETVEKİLİ YILMAZ ATEŞ AÇIKLAMAK ZORUNDA!.. https://bakikarakol.com/asli-aytac-bakal-kardesler-ile-eski-milletvekili-yilmaz-ates-aciklamak-zorunda/ başlıklı yazımın verdiğim linkinden tıklanıp okunmasını önereceğim.

Burada küçük bir düzeltme yapmama izin verin:

“Aytaç” yazmışım, “Ataç” olacak.

Sizlerden ve Ataç Baykal’dan özür diliyorum.

Şunu da belirtmeliyim:

Aslı Baykal’ın, CHP’de siyasaya soyunması ya da soyundurulması ile ilgili yergi ve tepkilerimi yazmaya başladığım süreç içinde, güvenilir bulduğum –iznini almadığım için adını açılamayacağım- CHP eski Milletvekili abimin bilgilendirmesiyle Ataç Baykal’ın, siyasaya, özellikle babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın siyasalarına, kız kardeşi Aslı Baykal’ın CHP’de siyasaya yelken açmasına uzak durduğunu öğrendim.

Aynı Milletvekili abimden, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, “hizipçi” biri olmasından beş beter “cimri” olduğunu da öğrendim.

“Bağış” olayı ile ilgili gelişmeyi kendisine özetlediğimde “Böyle bir şeyin olması olası değil” demişti, şunları söylemişti:

“Öyle bir cimriydi ki, seçim çalışmalarında il il, ilçe ilçe dolaştığımızda, bir kerelik olsun, eli cebine gidip de çay parası vermemiştir! Nerede kaldı ki, birikmiş Milletvekili maaş çekini, bir vakfa bağışlayacak!”

 

Gelelim konuya…

 

Biliyorsunuz, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, bir rahatsızlık geçirdi, aylarca yurt içinde, yurt dışında tedavi gördü.

Bu haliyle Milletvekili listesine seçim bölgesi Antalya’dan 1’inci sırada yazıldı ve Milletvekili seçildi.

Ama…

Tedavilerinden ötürü Milletvekili yemini’ni ancak 21 Şubat 2019’da edebildi.

İki gün sonra –https://bakikarakol.com/asli-aytac-bakal-kardesler-ile-eski-milletvekili-yilmaz-ates-aciklamak-zorunda/ linkte yazdığım gibi- sosyal basından Antalyalı bir emlakçı “Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır” diye yazmış; bundan bir gün sonra da (24 Şubat 2019) İzmir merkezli bir internet gazetesi aynısını yazdı.

Böyle bir gelişme olacak, ulusal gazeteler, televizyonlar, radyolar, sosyal basın yazmayacak!

Pirelenmiştim.

Araştırmaya geçtim.

Adı geçen vakfı aradım.

“Hayır, bize böyle bir bağış yapılmadı” dediler.

Ad benzerliği olan vakıflardan da benzer yanıtlar aldım.

Bu defa, sosyal basındaki Antalyalı emlakçıya, İzmir merkezli internet gazetesinden, yazdıkları iki satırlık haberin kaynağı İzmir CHP eski İl Başkanına ulaştım.

İkisi de, Ankara’yı, Ataç ve Aslı Baykal kardeşler ile Yılmaz Ateş’i işaret etti, “Onlar rica ettiler…” diye konuştu.

 

Yılmaz Ateş’e ileti attım.

Hala yanıt alamadım.

Ataç Baykal’ın yazıhanesindeki asistanına telefon ettim.

Dönüş olmayınca, bir hafta sonra yeniden aradım.

Asistan Hanım, “Ataç Bey, ‘Gerek görürsem, ben iletişime geçerim’ dediler” dedi.

Ataç Bey bugüne kadar “iletişime geçmeye gerek görmedi”.

 

Anlaşılmıştı ki, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, Milletvekili yeminini eder etmez aldığı birikmiş Milletvekili maaşı çekini hiçbir yere bağışlamamıştı.

Ayrıca…

Bağışlamak zorunda da değil.

Benim peşine düştüğüm, yerdiğim, ayıpladığım, bununla 4’üncü kez yazdığım bu olmayan, yapılamayan bağışın, neden “yapıldı” diye yazdırıldığıydı?

Bu yalancılığın, kandırmanın, üçkağıtçılığın üreteni kimdi, kimlerdi?

Özellikle…

CHP gibi siyasi partide siyasaya soyunan/soyundurulan Aslı Baykal’ın bundan, bu yaşanmışlıktan bilgisi, haberi olamayacağını düşünmek, saflık, aptallık, enayilik olur!

Kaldı ki…

“Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır” tümcesini yazdıranlardan biri Aslı Baykal imiş!

Şimdi…

“Hiç utanmadınız mı?!” diye sormakta haksız mıyım?!

 

Ve…

Aslı Baykal’a diyorum ki:

“Çıkın, bu olayı ya aydınlatın, ya yalanlayın. Sonra da, diz çökün, Türk halkından özür dileğin. Siyasadan çekilmeyi, CHP’mizden uzak durun.”

 

Öngörebiliyorum:

Aslı Baykal’ın bir kulağından girecek, öbüründen çıkacak!

Gönlü bilir.

 

Aslı Baykal, AKP’liler gibi inanılır ve güvenilir olmadığını anca yaşayarak öğrenecek!

Şu tümcem de kulağına küpe olsun:

Öğretmekte bu topraklar ve bu toprakların halkı dünyada tektir!..

BAKAN, BAKAN YARDIMCISI OLARAK ATANAN DEVLETİN BÜROKRATLARI, AKP’LİLERLE ARAZİDE/MEYDANLARDA AKP İÇİN NASIL ÇALIŞIRLAR?!.

150 150 bakikarakol

Organize suç örgütü başı Sedat Peker, dün akşam saatlerinde  @sedat_peker hesabından attığı 22 tiviti https://www.gercekgundem.com/guncel/286125/sedat-pekerden-ortaligi-karistiracak-15-temmuz-iddiasi-suleyman-soylu-kime-silah-dagitti ile gene gündemi salladı.

 

Geçiyorum…

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı şapkasıyla dün partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu.

Konuşma öncesinde, seçildiği HDP’den istifa ederek AKP’ye geçen https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/hdpden-istifa-eden-belediye-baskani-akpye-katildi-rozetini-erdogan-takti-6528712/ Diyarbakır Dicle Belediye Başkanı Felet Aygören’in yakasına AKP rozetini taktı.

 

Bu yazımda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının konuşmasından alıntıladığım sözlere https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/128612/-turkiye-cumhuriyeti-devleti-bolgesel-ve-kuresel-liderlik-konumuyla-son-bir-asirdaki-en-guclu-yuruyusunu-gerceklestirmektedir- kısa yorumlar yapacağım.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı…

Dedi ki:

“Rabbime beni böyle bir milletin mensubu olarak dünyaya getirdiği, böyle bir dönemde ülkemin başında olma şerefi bahşettiği için ne kadar hamdetsem azdır.”

Kim etmez?!

Ama ben…

Siyaset ve devlet adamı olmak, ülkenin başında bulunmak istemem!

Çağdaş, demokratik, laik, evrensel hukukun kök saldığı, kalkınmış; “insanları okumuş, düşünen, paylaşımcı, barıştan, sevgi ve kardeşlikten yana, komşusu açken tok yatmayan, Özgürlük benim karakterimdir diyen, çevresine/bölgesine örnek olan, Yurtta barış, dünyada barış ilkesine kendini adamış”; vb ülkede yaşasaydım hamdederdim.  

  

Dedi ki:

“Terör örgütlerini kullanarak kan dökmek suretiyle Türkiye’yi rayından çıkartmayı başaramayanlar, bu defa daha sinsi yol ve yöntemlere yöneldiler. Yeni hedef ekonomimizdi.”

Yeni ve bilinmeyen değil ki!

Başlangıcı teee Lozan’a dayanır!

 

Dedi ki:

“Buradan bir kez daha ifade ediyorum: Gezi olaylarındaki amaç neyse, ekonomimize yönelik saldırılarda ki amaç da odur.”

Ne alaka?!

Bağlantı kuramadım, kuramıyorum!

Siyaseten de olsa ilişkilendirmenin zararı var, anlamı ve yararı yok!

 

Dedi ki:

“Milletimize, özellikle de gençlerimize sesleniyorum: Müsterih olun, bu ülkedeki hiçbir birey, hiçbir insanımız sahipsiz değildir.”

Öyle olmalı.

Dün saat 15.07’de @BakiKarakol hesabımdan AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANI “GENÇLERİMİZ MÜSTERİH OLSUN, BU ÜLKEDEKİ HİÇ BİR BİREY SAHİPSİZ DEĞİLDİR” DİYEREK, ORTAĞI DEVLET BAHÇELİ’YE YANIT, SÜLEYMAN SOYLU’YA VE SOYLU SEVERLERE DE GÜVENCE Mİ VERDİ?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1413107467496611841;

saat 18.42’de de, www.gercekgundem.com’ da, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın, Süleyman Soylu’nun sırtında Erdoğan’la Bahçeli bilek güreşi yapıyor” sözünü okuyunca, ÇOK DOĞRU SAPTAMA!.. PEKİİİ… N E D E N ?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1413161460415569923 tivitlerimi attım.

“Neden?!” sorusunu, Salı (13 Temmuz 2021) günkü yazımda yanıtlamayı planlıyorum.

 

Dedi ki:

“Dünyanın siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleri arasına girmek için önümüzdeki 2023 virajını kazasız, belasız dönmemiz gerekiyor. Bu bakımdan 2023 seçimleri çok önemli hâle gelmiştir.”

Önemli, içerik ve ileti yüklü iki tümce!

Demek ki, hala Dünyanın siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleri arasında değiliz!

Bu bir itiraf!

2023 virajı ve o virajı kazasız, belasız dönmek ne demek?!

Ve de…

2023 seçimlerinin çok önemli hale gelmiş olmasından ne anlamalıyız?!

Bu konuyu da Salı günkü yazımda işlemeyi düşünüyorum.

Ancak…

Şu kadarını söyleyeyim:

2023 seçimlerinin çok önemli hale gelmiş olmasından, Ilımlı İslam Cumhuriyetine geçişi anlıyorum!

Vurgulamalıyım ki…

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP ile MHP’nin çok önemli hale gelmiş olan 2023 seçimlerinden önce, kafalarındaki ve üzerinde çalıştıkları, “Sivil” sözcüğü ile tanımladıkları “Yeni Anayasa”yı halka oylatıp kabul edilmesini sağlamalıları!

Bu da zor!

Zor olacağını bildikleri için, usa (akla), hayale gelmeyecek baskılar uygulayacaklarından kaygılıyım!

12 Eylül öncesi kanlı ve kara günlerin benzerini yaşamaktan korkuyorum!

Dilerim yanılırım!

 

Dedi ki:

“Kurdukları yalan ve iftira dünyasını tek hakikat gibi herkese dayatmaya çalışıyorlar. Yalanı ne kadar büyük söylerlerse, inandırmasının da o kadar kolay olacağı telkinine öylesine iman etmiş durumdalar ki, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyorlar. Varsın gitsinler, eninde sonunda hak ve hakikat duvarına çarparak, kendilerine gelecekler.”

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından bu sözleri duymak, beni heyecanlandı!

O kadar da mutlu etti!

 

Dedi ki:

“Çalışmak, daha çok çalışmak ve sonunda başarmak dışında bir alternatifimiz yoktur. AK Parti teşkilatları yanında Meclis’te Cumhur İttifakı, hükûmette Cumhurbaşkanı Kabinesi olarak bu imtihandan da alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum.

Burada kabine üyelerimiz var, yardımcıları var, milletvekillerimiz var. Meclis ara veriyor. Meclis’in ara vermesiyle birlikte hepimiz arazide olacağız, meydanlarda olacağız.” 

Pardon!

AKP’nin genişletilmiş il başkanları toplantısında Bakan, Bakan yardımcısı olarak atanmış devlet bürokratlarının ne işleri var?!

AKP’lilerle arazide/meydanlarda AKP için nasıl çalışırlar?!

  

Demiş ki:

2023 tamamen seçim yılıdır. Bu çalışmayla birlikte biz, istikametini kaybetmiş, avara kasnak gibi dolaşanlara bu memleketi teslim edemeyiz.

Bunlardan bir şey olmaz. Ama eşeği sağlam kazığa bağla ki, ondan sonra Allah’a emanet edelim. Onun için de tedbirleri almamız lazım.”

İnanılır gibi değil!

Siyasi partiler, iktidar olurlar, Devlet’in işlerini Devlet adına yürütürler; ne Devlettirler, ne de Devletin ve ülkenin sahibidirler!..

“İŞTE CUMHURBAŞKANIMIZ” DİYENE “HELE BİR DUR BAKALIM” DESE DE, BİLE Kİ, PARÇALAR, BÜTÜN KARŞISINDA KAZANMAZ!..

150 150 bakikarakol

25 Nisan 2011 günü haber.sol.org.tr internet gazetesinde “CHP PM üyesi: Tekke ve zaviyeler yeniden açılmalı!” https://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/chp-pm-uyesi-tekke-ve-zaviyeler-yeniden-acilmali-haberi-41826 başlıklı bir haber yayınlanıyor.

Haberdeki CHP Parti Meclisi (PM) üyesi, özde CHP’li değil, Anavatan Partisi (ANAP) kökenli.

FETÖ gazetelerinden Zaman’a konuşmuş.

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının toplumu yozlaştırdığını ve tekrar açılması gerektiğini; “tekke ve zaviyelerin tarih boyunca Türklük ve İslamiyet’in aktarılmasında çok önemli roller oynadığını”; “Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları” olduğunu; “cemaatlere karşı olmanın, dünyayı tanımamaktan, bilgi ve algı eksikliğinden kaynaklandığı”nı; Devrim Kanunları ile bu kurumların kapatılmasının topluma zarar verdiğini söylemiş ve “Kültürel hayatımızı daha iyi yaşayabilmemiz, inançlarımızı daha iyi öğrenmemiz için geçmişte olduğu gibi bu tür sosyal ve kültürel kurumlar olmalı” demiş, eklemiş:

“Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Ve bunlar aynı zamanda Türk ve İslam kültürünün belirli yerlere aktarılmasını misyon edinen yerlerdi. Tekke ve zaviyelerin olmamasının topluma olumsuz etkileri oldu. Toplumumuz çok kolay yönlendirildiyse ve provoke edilebildiyse bir sebebi de budur. Sadece devletin ‘sosyal devlet’ olması yetmiyor, toplumun da ‘sosyal toplum’ olması gerekiyor. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir.”

 

Bu kişi, hala CHP’de, hala CHP Parti Meclis (PM) ve CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi, İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ankara CHP Milletvekili!

Bu kişi, 1958 Erzurum doğumlu Bülent Kuşoğlu!

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”in, AKP iktidarının çok yazık ederek, kapattığı Devlet Planlama’dan arkadaşı!

 

Biri, yatağa attığı Özel Kalem Müdürünü, diğeri Devlet Planlama’dan arkadaşını partiye alıyor, Milletvekili alıyor!

Oh oh, ne ala, ne güzel Genel Başkanlık!

CHP, bunları tek tek sorgulayacak, mahkum edecek!

 

İşte bu “genel başkan torpilli” Bülent Kuşoğlu, önceki gün (6 Temmuz 2021 Salı) CHP otobüsünün üzerine çıktı “Cumhurbaşkanı adayımız, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” https://halktv.com.tr/gundem/chp-icinden-en-net-mesaj-cumhurbaskani-adayimiz-kilicdaroglu-464051h dedi.

 

Kuşoğlu galiba gündemi bir hayli geç izliyor, ya da algılıyor!

“Adı lazım değil”in kendisi, Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini aylar önce açıkladı; bir süreden beri de, grup konuşmalarında, seçimi kazanıp iktidar olduğunda yapacaklarını anlatıyor, vaatlerde bulunuyor, sözler veriyor.

 

Devrim Yasaları (Kanunları) ile tekke ve zaviyelerin kapatılmasının topluma zarar verdiğini söyleyecek kadar ileri giden, haddini aşan, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze, O’nun Devrim Yasaları’na ve CHP’sine ihanet eden Bülent Kuşoğlu’nu, Kuşoğlu gibilerini CHP’mize alıp üst organlara seçtiren, Milletvekili yapan/yaptıran “adı lazım değil” ise önceki günkü grup konuşmasında gene “tekil şahıs”la konuştu!

Birkaç örnek:

“Milletime söz veriyorum, herkes dikkatle dinlesin: Asla ve asla bu güzel ülkeyi faizci lobilerine teslim etmeyeceğim.  

84 milyon insanın alın terini bir avuç tefeciye veriyorlar. Bunu bitireceğim, kararlıyım bitireceğim. Hiç kimse beni, ailemi ve çocuklarımı mal varlığım dolayısıyla tehdit etmeye cesaret dahi edemeyecek. .
Beşli çeteciler korkabilirler, korksunlar. Devleti kimse kazıklayamaz. Devlete kimse kazık atamaz. Herkesin alın terine saygı gösteririm, iş dünyasının da; işini doğru yapıyorsa başımın üstünde yeri var. Vergisini ödüyorsa başımın üstünde yeri var. Ama devleti kazıklamaya gelince, kimse kusura bakmasın. 83 milyonun hakkını, hukukunu savunmak benim görevimdir.

Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda, o sarayı üniversiteye vereceğim.

O uçan saraylar, yazlık saraylar, kışlık saraylar; bu saray edebiyatını bitireceğim.

Ya akıl alacak şey değil; çocuklar yatağa aç giriyor, beyefendinin keyfine bak! Akıl alacak şey değil, bunları bitireceğim.
Beyt-ül male uzanan her eli kıracağım. Bir daha söyleyeyim: beyt-ül male uzanan her eli kıracağım. Kim kul hakkı yiyorsa, hesabını soracağım, burnundan fitil fitil getireceğim.”
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-6-temmuz-2021

Cumhurbaşkanı adaylığını açık açık dillendiriyor.

Kazanacağından da emin.

Dün Mersin’de karşılaştığı Halime Hatlı adlı vatandaşımızın “İşte Cumhurbaşkanımız” sözüne karşı, gülerek, “Hele bir dur bakalım” dese de… https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/iste-cumhurbaskanimiz-diyen-vatandasa-kilicdaroglundan-yanit-hele-dur-bakalim-6525826/

 

Eğer…

Millet İttifakı içindeki siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek adaylı Cumhur İttifakının karşısına, kendi adaylarıyla çıkarlarsa, seçim kazanma şansları sıfırdır ve bunun anlamı Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayına seçim kazandırmaktır, ayrıca buna “Cumhur İttifakı’nın değirmenine su taşımak veya Cumhur İttifakı’na yardım ve yataklık etmek” denir.

Millet İttifakı da, Cumhur İttifakı gibi ortak tek adayla –örneğin bu “adı lazım değil” olabilir, bir başkası olabilir- Cumhurbaşkanlığı seçimine girerse, ilk turda işi açık arayla bitirir.

 

Bütün karşısında, parçaların sonuç alması olası değildir

 

Bu arada…

Aynı grup konuşmasında “Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda hiç kimse ama hiç kimse iktidarı eleştirdi diye hapse atılmayacak, tutuklanmayacak, gözaltına alınmayacak. Onun bütün Tweet’lerini ben okuyacağım ve ders çıkaracağım oradan” diyen “adı lazım değil”in, bir telaşla başladığı konuşmasının girişinde ettiği şu sözleri, az önceki sözleriyle ciddi çelişti geldi bana!

Okuyalım:

“Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız: Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana, Cumhuriyet Halk Partisi’nde genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım.
Türkiye’nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye’ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar, herkesin çok iyi bilmesini isterim: ‘
Efendim, zaten iktidar simsiyah, kapkara. Zaten rezil bir yönetim var, yozlaşmış bir yönetim var. Oyu kime verelim? Ey CHP; ey CHP de onlar gibi.’ Hayır efendim, hayır; Cumhuriyet Halk Partisi onlar gibi değil, tertemiz bir partidir, tertemiz. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur, verilemeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.

 

Olmadı!

 

“… ders çıkaracağım oradan” sözünden, sorunu dinlememeye, duymazdan gelmeye, sümen altı etmeye gelmek!

Ne yaman çelişki!

Nereye, ne zamana kadar?!

Ve neden?!.

HDP’Lİ GERGERLİOĞLU’NUN TAHLİYESİYLE “GOL” YİYEN, ORTAĞINDAN DA AHATSIZ BAHÇELİ, SOYLU’YA NEDEN ARKA ÇIKIYOR?!.

150 150 bakikarakol

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dünkü grup konuşmasında “Anayasa Mahkemesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bireysel başvurusunda hak ihlaline hükmederek tahliyesini istemiştir. PKK/KCK propagandası yaptığından dolayı 96 gündür Sincan Cezaevi’nde bulunan söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine Anayasa Mahkemesi karar vermiştir. Yani CHP’li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu’nun da milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Terör propagandası nasıl oluyor da hak ihlali olarak değerlendiriliyor? Bununla birlikte günü geldiğinde dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir?Anayasa Mahkemesi bu tip davalara terör örgütlerinin hücre evinden ya da mağara deliklerinden mi bakıyor? Gergerlioğlu gibileri milletin hakkını hukukunu çiğnerken bir şey yok da, bu çiğneyen ayaklara hesap sorulduğunda mı maraza çıkıyor? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin, milli şerefimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali, ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? Şayet oluyorsa kahramanların hakkını ne yapacağız? Türk milletinin hakkını nereye koyacağız? Hiç kimse bugünkü sıfatlarına güvenip de yanlışa ortak olmamalıdır. Volkan olsalar bile, sonları elbette bir avuç küldür” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4844/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_6_Temmuz.html dedi ama Gergerlioğlu aynı günün akşam saatlerinde tutuklu bulunduğu Ankara Sincan Kapalı Cezaevi’nden tahliye oldu.

Bu tahliye, Cumhur İttifakı’nda ve Cumhur İttifakı İktidar’ında derin ayrılığın da işareti, kanıtı, belgesi olduğu kadar, Bahçeli’ye atılan gol de!

 

Geçelim…

 

Organize suç örgütü başı Sedat Peker, paylaştığı videolarda ve attığı tivitlerde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından, “Recep abi” diyerek, söz edip helallik isterken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin adını hiç anmamıştır.

Anmaması bir yana…

Bahçeli’nin, yoğun uğraşlar sonucu cezaevinden çıkardığı Alaattin Çakıcı’nın, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi arkadaşlarını ve dünkü konuşmasında “Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum: Kim demiş Sayın ‘Soylu yalnız’ diye? Kim demiş Sayın ‘Soylu kimsesiz’ diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden, gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır” deyip sahiplendiği Süleyman Soylu’yu sahiplenmiş, Soylu’ya sahip çıkmıştır.

 

Bilgiye değil, sürece ilişkin gözlemlerim ışığında yaptığım analizlere dayanarak…

Bahçeli’nin, Sedat Peker yayınlarından ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Peker’in üzerine atmaca gibi çekmemesinden ciddi rahatsız olduğunu düşünüyorum.

 

Aynı analizler…

“Ülkücü ve MHP geçmişi olmayan, Demokrat Parti (DP) ve Adalet Partisi (AP) çizgisindeki ailenin oğlu, Doğru Yol Partisi (DYP) kökenli; ayrıca, Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi kişilerle de arası açık AKP’li Süleyman Soylu’yu, Devlet Bahçeli neden bu kadar sahipleniyor, koruyor?!” sorusunu bana sorduruyor.

 

Düşüncem ve öngörüm şu ki:

Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’yu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile siyasi ve devlet adamlığı çerçevesindeki iletişiminde elini güçlendirecek araç olarak kullanıyor!

Ne sever, ne MHP’ye alır.

Soylu da, desteği için teşekkür ettiği Bahçeli’yi ne sever, ne MHP’ye gider.

 

Bugün Çarşamba.

Bir süreden beri AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin grup toplantısını Salı günleri yerine, Çarşamba günlerinde yapıyor.

Bugün grup toplantısı yapar, konuşur mu?

Bilmiyorum.

Eğer yapar ve konuşursa, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı Bahçeli gibi Soylu’ya arka çıkar mı?

Yoksa…

Hiç söz etmeyecek mi?

Bugün göreceğiz.

“Soylu’dan söz etmese de, Soylu’yu, İçişleri Bakanlığı görevinden almaz” diye düşünüyorum.

 

Eğer yapılırsa…

Soylu, AKP’nin bugünkü grubunda görülecek mi?

Öngöremiyorum.

Ama…

Soylu’nun, AKP’nin bugünkü grup toplantısına gelip gelmemesini önemsiyorum.

Gelmesi veya gelmemesi önemli ipucu verecek.

 

 

Bahçeli “Aldatmaya sırtımızı döndük” sözünün ardından “Biz Milliyetçi Hareket’iz, biz Cumhur İttifakı’yız” dedi.

İlerleyen dakikalarda aynı sözü tekrar söyledi.

Neden iki kere söyleme gereksinimi duydu?

 

Bahçeli’nin “Ya birlikten, beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız” sözleri de bana anlamlı geldi.

Sanki büyük ortağa ileti (mesaj) yolluyordu!

 

Yoksa Bahçeli, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının seçime gidip iktidarı bir dönemliğine Millet İttifakı’na bırakmak, yıpranmalarını görmek, halka göstermek ve bir dahaki seçimde daha güçlü gelmek düşüncesinde olduğunu mu usundan (aklından) geçiriyor, uyarıyor?!

Kestiremedim…

“ŞU ANKİ SİSTEM, BAYKAL’I SAVUNMAYA ALMIŞ DURUMDA”!..

150 150 bakikarakol

Müziğini, müzik adamlığını beğendiğim ama siyasetçiliğini, Milletvekilliğini yerdiğim Zülfü Livaneli dün gece Halk TV’de Pazartesi geceleri canlı yayınlanan Sözüm Var programındaydı.

Şirin Payzın’ın, Emim Çapa’nın, Barış Sertoğlu’nun birbirinden güzel sorularına –şahsen benim beklediğim- içerikte yanıtlar veremedi!

“Oysa ben Marksist çizgiden gelen, bunu hayatıma rehber etmiş bir insanım” tümcesiyle kendini tanımlayan birine hiç yakışmadı!

3 Temmuz 2021 Cumartesi günü www.gazeteduvar.com.tr ‘de “Zülfü Livaneli: CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart” başlıklı İrfan Aktan imzalı söyleşide çok haklı yere yerdiği “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal ve merhum Bülent Ecevit için dün gece, ikisiyle bir sorunu olmadığını söyleyince, saat 22.05’te @BakiKarakol  hesabımdan LİVANELİ “BAYKAL’LA, ECEVİT’LE BENİM SORUNUM YOK” DEDİ… O ZAMAN BAY LİVANELİ NE DEMEYE MARKSİST ÇİZGİDEN GELEN BİRİ OLDUĞUNUZU SÖYLERSİNİZ?!. DEMEK Kİ “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” BAYKAL GİBİ SİZ DE SOLCU DEĞİLSİNİZ, İŞÇİ SINIFI VE İŞÇİ SINIFI BİLİMİ DONANIMINDAN YOKSUNSUNUZ!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1412125552786477068 tivitimi paylaştım.

Dün gece TV canlı yayınındaki Zülfü Livaneli, söyleşideki “Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu.

Kısa süre sonra anladım ki, Baykal’ın Erdoğan’dan bir farkı yok” sözlerini eden Zülfü Livaneli değildi, yerdiği “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’dan ayırtı (farkı) yoktu!

Ama…

Çok doğru bir tümcesi vardı:

“Şu anki sistem, Baykal’ı savunmaya almış durumda.”

Daha sonra, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’a yönelik yumuşattığı yergilerinin ardından “Siyasi bir niyetim yok” dese de, “Şu anki sistem, Baykal’ı savunmaya almış durumda” tümcesiyle çok önemli bir noktaya vurgu yapıyordu!

Kendisini “Oysa ben Marksist çizgiden gelen, bunu hayatıma rehber etmiş bir insanım” diye tanımladığı gibi biri olsaydı “Şu anki sistem, Baykal’ı savunmaya almış durumda” sözünü bir güzel ayrıntılı anlatırdı.

Ne de iyi, yararlı olacaktı!

Şu anki sistemin, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ı neden savunmaya aldığını anlatsaydı, izleyen milyonlar bilgilenecekti!

Bu gelişme de, toplumun aydınlanması, oyunları, tuzakları görmesi, o oyunları bozması, tuzakları atlaması demek.

Neden yapmadı?!

“Oysa ben Marksist çizgiden gelen, bunu hayatıma rehber etmiş bir insanım” dese de, ilerleyen dakikalarda Türkiye’de merkez sağın ve merkez solun güçlenmesini isteyen biri, bırakın Marksist çizgiden gelen biri, aydın, demokrat dahi olamaz ve böyle biri asla Marksist düşünceden bakamaz, yorumlar yapamaz, çelişki girdabında kulaç atar durur!

 

“Şu anki sistem, Baykal’ı savunmaya almış durumda” sözü, iktidar yanlısı basının “amiral gemisi” (!) Sabah Gazetesi’nin, üslubu gibi yazıları da bozuk, madara, yandaşlıkta önde giden yazarlardan Engin Ardıç’ın dünkü “Zülküf gelecek dertler bitecek” https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2021/07/05/zulkuf-gelecek-dertler-bitecek başlıklı uçuk yazısıyla birebir örtüşüyor, yaşam (hayat) buluyor, gerçeklik, geçerlilik  kazanıyor.

Bu tür, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ı sahiplenen, savunan yazılar, haberler daha çok okuyacak, konuşmalar daha çok dinleyeceğiz.

Çünkü…

Ortada “Cumhuriyet Halk Partisi”ni siyasi yaşamımızdan çıkarmayı amaçlayan bir proje var!

“Baba Baykal”la olmadıysa, siyasaya (politikaya) soyundurulan kızı “Aslı Baykal” var!

Onunla neden olmasın?!

Engel yok ki!

 

Ardıç’ın yazısındaki Yoksa “kerimesi” vasıtasıyla partiyi yeniden ele geçirmesinden mi korkuluyor? tümceye dikkatinizi çekerim!

Ve…

Ardıç,Deniz Baykal dönmez, dönemez” diye yazarak, çok emin konuşuyor!

 

Bu arada…

Zülfü Livaneli’den esinlenerek yazayım:

Şu anki sistemin savunmaya aldığı “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, Kamutay (TBMM) Genel Kurulu’nda, CHP Grup Başkanvekili olarak, CHP adına yaptığı Bütçe konuşmasından ötürü övdüğü, bu övgüyle de yıldızı parlayan “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce ile ilgili dün kimi gazetelerin internet sitelerine bir haber düştü.

O haber, kimi internet gazetelerinde de yer aldı.

Asuman Aranca imzalı o haber Savcı İnce’ye siyasi yasak istedi” başlıklı haberdi.

Linkini: https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/savci-inceye-siyasi-yasak-istedi-6521842/

Sün saat 12.49’da hesabımdan şu tivitimi attım:

“MAĞDUR EDEBİYATI” YAPMAK İÇİN İCAT EDİLMİŞ MALZEME!. TEPE TEPE KULLANACAK.. OLACAKSA, İKTİDAR GİBİ GÜÇ ARKANDA OLSUN!. SIRT YERE GELMEZ!. KAZANIMLAR SU GİBİ AKAR GELİR!. YALAN MI?!

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1411985663411601412

Ayrıntıya girmeyeceğim.

Şu kadarını söyleyeceğim:

“Kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce de savunmaya alınmış durumda!

Baktılar, Genel Başkanlığındaki Memleket Partisi bir varlık gösteremiyor, can çekişiyor, mağduriyet yaratılarak, diriltilmeye çalışıyor!

Boş!

 

Bütün bunlar olurken…

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, ekibiyle birlikte dut yemiş bülbül gibi?!

Bunların da, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Bakal’dan ve “kandırıkçı, siyasi palyaço, şaklaban” Muharrem İnce’den bir ayırtı yok!

Ama yakındır, görün bakın bu halk, hepsinin siyasi defterini dürecek!..

PARTİM CHP’M VE TÜRK SİYASASI İÇİN “POTANSİYEL TEHLİKE” ASLI BAYKAL, BABASININ, H.F. GÜNEŞ’E ATTIĞI KAZIKTAN HABERLİ Mİ?!.

150 150 bakikarakol

www.gazeteduvar.com.tr internet gazetesinde, Milletvekilliğini yerdiğim, ama müziğini ve müzik adamlığını beğendiğim Zülfü Livaneli ile yapılan söyleşi yayınlandı.

Söyleşinin başlığı “Zülfü Livaneli: CHP’nin Baykal gerçeği ile hesaplaşması şart” https://www.gazeteduvar.com.tr/zulfu-livaneli-chpnin-baykal-gercegiyle-hesaplasmasi-sart-makale-1527348 , yapanı ise İrfan Aktan’dı.

Aktan’ı kutluyorum; güzel sorular sormuş, güzel söyleşi yapmış.

Dün saat 14.50’de @BakiKarakol hesabımdan şu tiviti attım:

ZÜLFÜ LİVANELİ’NİN SİYASAYLA İLGİLİ KENDİ ÖZ ÇELİŞKİLERİNİ VURGULAMADAN EDEMEYECEĞİM, İRFAN AKTAN İMZALI BU İÇERİKLİ SÖYLEŞİYİ BAŞTAN SONA KADAR OKUMANIZI ISRARLA ÖNERİRİM…

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1411291364449529857

Livaneli’nin bu söyleşide söyledikleri içinde kendi öz çelişkilerine girmeyeceğim; ama organize suç örgütü başı Sedat Peker’in tivitleriyle geçen hafta gündem olan “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal ile ilgili söyledikleri çarpıcıydı.

Kendisini “Marksist çizgiden gelen, bunu hayatıma rehber etmiş bir insanım” diye tanımlayan Livaneli, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın solculukla alakasının olmadığını vurguladığı söyleşide “Tipik bir Sünni, sağcı, Ankara politikacısıdır Baykal. Baykal pekâlâ DYP’de, ANAP’ta, DP’de görev yapabilirdi ve çok daha başarılı olurdu.

Deniz Baykal Kürtleri, Alevileri, ezilenleri sevmez. Bunu çok sefer kendisi de söyledi, basında çıktı.

Kısa süre sonra anladım ki, Baykal’ın Erdoğan’dan bir farkı yok” diyor.

Verdiğim linkten söyleşiyi okuduğunuzda, benim gibi siz de “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal ve CHP’de siyasaya hazırlayıp soyundurduğu kızı Aslı Baykal görelim bakalım ne tepki, ne yanıt verecek.

“Baba Baykal” yıllarca yanında bulunan kaynak aracılığıyla yaptığı açıklamadaki https://tele1.com.tr/deniz-baykal-sedat-pekere-karsi-harekete-geciyor-422214/ esip gürleyecek mi?

Kızı Aslı Baykal da, “araştırmacı, soruşturmacı, duayen gazeteci” (!) Uğur Dündar’ın çarpıtmasını çarpıttığı gibi mi yanıtlayacak? https://www.gazeteduvar.com.tr/asli-baykaldan-ugur-dundara-ucuslarinizi-kanalimiz-odedi-haber-1526887

Baba-kız, Uğur Dündar gibi bencil davranmayan, gündemden yararlanmayan ama gündemi ustaca izleyen www.haberturk.com internet gazetesinden Fatih Altaylı’nın çok doğru sorularına https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3118503-baykallara-sorular?utm_source=twitter&utm_medium=articleshare&utm_campaign=website yanıt verecekler mi?

Gene baba-kız, https://twitter.com/BakiKarakol/status/1410572544730619906 tivitimde, Deniz Baykal disipline verilmeyecek mi!” https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3119605-deniz-baykal-disipline-verilmeyecek-mi?utm_source=twitter&utm_medium=articleshare&utm_campaign=website başlıklı yazısından ötürü kutladığım Fatih Altaylı’ya ne yanıt verecekler?

CHP yönetiminin tavrı ne olacak?

(CHP yönetimi, Livaneli’nin söyleşide “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’la ilgili dile getirdiklerini değerlendirecek mi?

Öngörümü söylemek isterim:

Dikkate almayacak, değerlendirmeyecek!

Partim CHP’m ve Türk siyasası için potansiyel tehlike Aslı Baykal için de kılını kıpırdatmayacak!

“Çünkü” deyip ayrıntıya, ayrı konu olduğu ve konu dağılmaması için girmeyeceğim.)

 

Birkaç soru da ben soracağım:

Aslı Baykal…

Babasının, güçlü olmayı, başkalarının zayıflığında arayan biri olduğunu biliyor mu?!

Ve…

Bu düşüncede, kişilikte, yapıda birini nasıl biri?!

 

Babasının, hizipçilikte Türkiye’de bir numara olduğu kadar, cimrilikte de bir olduğundan haberi var mı?!

Ve…

Babasındaki bu iki olgunun kaynağı hakkında bilgi sahibi mi?!

 

Türk basınının yük akı Abdi İpekçi’yi, İstanbul Teşvikiye’deki evinin önünde, arabasının içinde 1 Şubat 1979 günü şehit eden katil Mehmet Ağca’nın 5 ay gibi kısa sürede yakalanmasında büyük çabası, emeği olan Ecevit Hükümeti’nin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’e, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı babasının attığı kazıktan ve bu kazığı neden attığından haberli mi?!

Anlatmamı ister mi?!

 

Bir link vereceğim:

https://www.kocaeligazetesi.com.tr/makale/1369281/mtanzer-unal/deniz-baykal-chpden-ihrac-edilmeli

Bu linkte, M.Tanzer Ünal imzalı 16 Şubat 2016 günlü “Deniz Baykal, CHP’den ihraç edilmeli!” başlıklı yazı var.

Aslı Baykal, linki tıklayıp yazıyı okursa ya da arama motorundan aramaya yaparsa, babasının CHP’den ihracı istemi ile ilgili çok sonuçla karşılaşacaktır.

2019’larda ihraç edilmesini yazanlardan biri de benim.

Şimdi baba Baykal’a kızı Aslı Baykal’ı da ekliyorum, “İkisi de CHP’mizden beklenilmeden çıkarılmalıdır” diyorum.

Ama…

Biliyorum ki, böyle bir şey olmayacak!

Neden olmayacağını yazacağım.  

 

Sorular ve yazılacaklar çok!

Bugünlük bu kadar olsun.

Haftaya Pazartesi, bağış üçkağıtçılığını yazacak, “Hiç utanmadınız mı?!” sorusunu soracağım…

“CUMHUR İTTİFAKI” ORTAĞI DESTİCİ’NİN “CUMHUR İTTİFAKI”NI DAĞITACAK SÖZLERİ VE KARS’I, KARSLIYI UTANDIRAN KARSLILAR!..

150 150 bakikarakol

Cumhur İttifakının ortaklarından biri de, 25 Mart 2009’da Kahramanmaraş’ta helikopter kazasında yaşamını yitiren Muhsin Yazıcıoğlu’nun Kurucu Genel BaşkanI olduğu Büyük Birlik Partisi (BBP)’dir.

BBP’nin şimdiki Genel Başkanı ise Mustafa Destici’dir.

 

BBP’nin Sinop’ta 28 Haziran 2021 Çarşamba günü Sinop 1’inci Olağan İl Kongresi vardı.

Genel Başkan Destici oraya gitti, kongrede bir konuşma yaptı.

Öyle bir konuşma yaptı ki!..

Sanki Cumhur İttifakının ortağı partinin Genel Başkanı değil, Cumhur İttifakı karşıtı Millet İttifakı ortaklarından bir siyasi partinin Genel Başkanı konuştu!

Konuşmayı okuduğunuzda siz de hak vereceksiniz.

 

Önceki gün (30 Haziran 2021 Çarşamba) www.ssozcucom.tr ‘de    

“Mustafa Destici: Ülke kaynakları yolsuzlukla hiç edilirse elbette bu millet ekonomik sıkıntı çeker” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/mustafa-destici-ulke-kaynaklari-yolsuzlukla-hic-edilirse-elbette-bu-millet-ekonomik-sikinti-ceker-6514662/ başlıklı İsmail Akduman imzalı haberde Destici kongre konuşmasında “Bu ülkenin kaynakları doğru bir şekilde kullanıldığında, çarçur edilmediğinde, yolsuzluğa ve adam kayırmacılığına kurban edilmediğinde herkese yeter. Herkes insanca yaşamı gerçekleştirir. Ama ülkenin kaynakları savurganlık edilirse, yolsuzlukla hiç edilirse, adam kayırmacılık yapılırsa, burada kazananlar parayı yurt dışına çıkarırsa, hem de helal kazançla değil, gayri meşru ile kazandıklarını yurt dışına çıkarırlarsa elbette bu millet ekonomik sıkıntı çeker” diyor, şöyle sürdürüyor:

“Tarihe bakacağız. Olup bitenlere bakacağız. İbret alacağız. Ben herkese söylüyorum. Kim alırsa kendi nasibine düşeni alsın. Bakın yakın zamanda Libya’da bir Kaddafi örneği var. Irak’ta bir Saddam örneği var. Aynı şey hemen hemen bütün ülkeler için geçerli. Bu söylediğim isimler ülkelerini yönetirken vatandaşlarından, ülkelerinden çaldıkları diyeyim, gayri meşru yollarla elde ettikleri paraları ya da dış devletlerin himayesinde hakları olmadan kazandıkları paraları götürdüler yabancı ülke bankalarına yatırdılar.

Kaddafi’nin 250 milyar doları olduğunu söyleniyordu Avrupa bankalarında. Sonra ne oldu, o paranın 1 kuruşunu yiyemedi. Kendi sonu ne oldu, kendisi de çok kötü bir şekilde oldu. Saddam Hüseyin içinde oldu. Aynı şey bu şekilde ülkesini soyan devlet başkanları için de geçerli.

Onun için herkese diyorum ki, bu devlet size zaten itibar veriyor. Onun için kanaat edin. Onun için şeytana uymayın. Memleket parasını dışarı çıkaranlar hem bunu kullanamazlar hem de akıbetleri çok kötü olur. Onun için gelin hep birlikte kazanalım, çalışalım. Hep birlikte mutlu ve güvenli bir hayatı yaşayalım.”

 

Doğru sözler.

Güzel örneklemeler.

Yerinde vurgular, anımsatmalar, işaretler, öngörüler.

Adresi de çok belli.

Adrestekilerden tepki gelmemesi olası değil.

Ancak…

Tepki ve –bu sözlerden ötürü- aralarında çıkan ya da çıkacak tartışı kamuoyuna açılıp saçılmayacak.

Çünkü…

İzin vermeyecekler…

Çünkü…

Karşılarındaki ittifakı çatlatırken, kendi ittifaklarının çatladığını gizlemeye özen gösterecekler.

Bir de…

Paylaştığım sözlerin sahibi Destici bu söylediklerinde ne kadar içiten?

İttifakın diğer ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi örnek alıp U dönüşü yapar mı?

 

İzleyeceğim…

 

Bu arada…

“Baran Korkmaz olayı Karslıların ağrına gitti” https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/yalcin-bayer/baran-korkmaz-olayi-karslilarin-agrina-gitti-41843620 başlıklı yazıyı dün Hürriyet Gazetesi’ndeki köşesinde yayınladığı için Yalçın Bayer’e ve böyle bir mektup yazıyı kaleme aldığı için de gazeteci-eski Milletvekili Karslı Metin Işık’a, Kars ve Karslı sevdalısı biri olarak teşekkür ediyorum.

 

İzninize ve hoşgörünüze sığınarak, @BakiKarakol hesabımdan, ilkini 18 Haziran 2021 Cuma günü saat 24.59’da, ikincisini 30 Haziran 2021 Çarşamba günü saat 22.01’de paylaştığım iki tivitimi paylaşmak istiyorum.

1’inci tivitim:

PARDON ARKADAŞLAR, SEZGİN BARAN KORKMAZ (SBK), SEVDALISI OLDUĞUMUZ KARS’IMIZIN GURURU MU?!. HANGİ NEDEN ÖTÜRÜ?!. LÜTFEN YAPMAYIN ARKADAŞLAR?!. (ÖZEL HABER) KARS’IN GURURUNA YAPILAN KUMPAS ORTAYA ÇIKTI!

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1405827514879156227

2’inci tivitim:

YANLIŞ BİR BAŞLIK! İTİRAZIM VAR! CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINDA OLAN VEYA CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINA ÇIKAN KARS AKP İL BAŞKANI ADEM ÇALKIN’DIR! KARS AKP İL BAŞKANI ADEM ÇALKIN, SADECE AKP İL BAŞKANIDIR, “KARS” DEMEK DEĞİLDİR!

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1410312446879936512

BAHÇELİ’NİN, AKP’YE YÖNELDİĞİ GÜNDEN BU YANA İLK DEFA DOĞRU SÖYLEDİĞİ SÖZ!..

150 150 bakikarakol

Yarın 28’inci yıldönümü…

2 Temmuz 1993 günü Sivas ilimizin merkezinde planlı bir siyasi gerginlik yaşandı.

Ve…

33 aydınımız kaldıkları Madımak Oteli’nin, gerici, yobazlar tarafından yakılması sonucu yaşamlarını yitirdi!..

Saygıyla anıyorum.

Işıklar içinde uyusunlar.

Bu olayla, bu olayın planlayıcılarıyla ve katilleriyle, o katilleri organize edenlerle ilgili bir arpa boyu yol alınmadı!

Ama…

Bu olayın katillerinin avukatlıklarını yapanlar birer siyasi oldular!

İçlerinden bazıları “Bakan” yapıldı!

Kınıyorum!

Ülkemizin “kara lekesi” Madımak Oteli Yangını’ndan, bir yurtsever olarak utanıyorum!

 

Bu arada…

Madımak Oteli Yangını’nda yaşamını yitiren canlarımızdan Şair-Yazar Metin Altıok’un memleketi İzmir Bergama’da, Bergama’nın AKP’li Belediye’nin, Madımak Oteli Yangı’nın yaşandığı günün 28’inci yıldönümünde, (bugün) eğlence düzenlemesini çirkin buluyor, ayıplıyorum!

CHP’li Belediyelerini ise anma organizasyonu yaptıkları için kutluyorum.

 

Toplumu böylesi ayrıştıran, 28 yıl önce Sivas il merkezinde yaşanan siyasi gerginliğin benzerinin yeşermesine tepkisiz kalan Cumhur İttifakı’nin ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne, yaşanan ulusal gerçeklerle örtüşmeyen övgüler dizdiği Salı (29 Haziran 2021) günkü grup konuşmasında http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4839/mhp/29_06_2021__Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konus.html herkesin gözünden, dikkatinden kaçan doğru bir söz etti.

 

Ben, konuşmasını www.mhp.org.tr sitesinden okurken ayırt (fark) ettim; konu değişmesin diye dünkü yazımda değinmedim.

 

Herkes “Kanal İstanbul” derken, ben de içlerinde herkes “Kanal İstanbul” diye yazarken, Bahçeli Salı günkü grup konuşmasında, ilkinde “İstanbul Kanalı”, ikincisinde “İstanbul Kanal Projesi” dedi.

 

Doğrusu buydu.

 

Konunun uzmanları, “Kanal İstanbul” denilmesini, yazılmasını yanlış buluyorlardı, doğrusunun “İstanbul Kanalı” olduğunu söyleyip durdular.

Ama dinletemediler.

 

Herkes -başta da “Benim rüyamdır” diyen AP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı- yanlış söylemde ısrar ettiler.

Hala da ediyorlar!

 

Bahçeli, bir zamanlar söylediğini bırakmadığı AKP ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı yanında yer aldığı andan beri ilk defa “doğru” bir söz ediyordu!

Bu neden ve nasıl olmuştu?!

Kaldı ki…

Bahçeli bu doğru sözü etmeden üç gün önce (26 Haziran 2021 Cumartesi), ortağı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, temelini attığı köprünün törenindeki konuşmasında, sayısız kere “Kanal İstanbul” dedi, bir kerecik “İstanbul Kanalı”, “İstanbul Kanal” demedi.

 

Ortaklardan biri “Kanal İstanbul”, diğeri “İstanbul Kanalı” diyorsa, ortaklar arasındaki bu söylem ayırtı çok önemli işarettir!

Öyle bir işarettir ki…

“Cumhur İttifakı”ndaki derin ayrılığa kadar uzar gider!

 

Zannediyorum, Bahçeli, içinde yer aldıkları “Cumhur İttifakı”ndan başka ittifaka ya da ittifaklara yaşam şansı tanımamasına karşın, kendi ittifaklarının ve o ittifakın iktidarının sonuna gelindiğini net görüyor.

O nedenle, ittifak ortağı AKP’den ayırtlığını (farklılığını) ortaya koyma başlangıcında.

 

Bahçeli, başlattığı “ayırtlılık” sürecini, yeni söylem ve eylemlerle donatıp sürdürür mü?

 

G ö r e c e ğ i z .

 

Önemli olan…

MHP’yi AKP’ye, AKP’yi MHP’ye ilişkilendiren gücün, iradenin kararı!

MHP de, AKP de siyasi yol haritaları ona göre belirleyecekler.

Ve biz buna, bütün çıplaklığıyla tanık olacağız…

BAHÇELİ “TÜRK TİPİ BAŞKANLIK MODELİ” ÖNERMESİYLE ATATÜRK’ÜMÜZE HAKARET EDİYOR, AYIRTINDA DEĞİL!..

150 150 bakikarakol

Grup konuşmasındaki (29 Haziran 2021 Salı) “Her şart altında doğruyu söyleyeceğiz, doğruluktan şaşmayacağız. Çıkar uğruna ülkülerimizi çiğnemeyeceğiz, çiğnetmeyeceğiz. Birileri mesut ve memnun olsun diye çizgimizi bozmayacağız. Köşesiz olmayacağız, yeri geldi mi pişmiş aşa su katmaktan çekinmeyeceğiz. Nasıl inanıyorsak öyle yaşarız, yaşadığımız gibi de inanırız” sözlerinin ve “Bizden istenen nedir? Doğruyu söylemeyelim mi? Tarafımızı göstermeyelim mi? Zulme karşı gelmeyelim mi? Haklıdan yana olmayalım mı?” sorularının ardından, ulusta yaşanan gerçeklerle zerre örtüşmeyen şu “9 Temmuz 2021 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin üç yılı dolmuş olacaktır. Geride bıraktığımız üç yıllık süre zarfında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devlet yönetimine denge ve sürat, kuvvetler ayrımına da derinlik ve netlik kazandırmıştır. Dünya siyaset tarihinde, kansız, kavgasız, kargaşasız, ilaveten demokratik katılım ve çoğulculuk prensiplerine müzahir bir sistem değişikliği nadiren görülmüştür. İşte Türkiye bunu başarmıştır. Tarihi müktesebatımızla uyumlu, milli özlemlerle mutabık Türk Tipi Başkanlık Modeli, ülkemizin stratejik üstünlüğünü kanıtlamış, demokratik gücünü teyit etmiş, istikbal ve istiklal haklarına bağlılığını tescillemiştir. Yeni hükümet sistemi refah, bereket ve bolluk demektir. Yeni hükümet sistemi huzur, ufuk ve umut demektir. Yeni hükümet sistemi istikrar, irade ve dik duruş demektir” tümcelerini eden Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın –küçük ama yüksek özgül ağırlıklı- MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “İç ve dış tehditlere karşı en büyük güvencemiz devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne her düzeyde sahip çıkacak milli birlik ve dayanışma ruhudur. Bu ruhun daha da kuvvetlenmesini sağlayan yönetim reformu ise Türk milletinin 16 Nisan 2017 halkoylamasıyla kabul ettiği Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli’dir” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4839/mhp/29_06_2021__Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konus.html diyerek, bu yurdu kurtaran, bu yurdun devletini kuran, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze hakaret ediyor, ayırtında değil!

 

Bu son paragraftaki sözleri yeni de söylemiyor!

Adını “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye bizzat kendisinin koyduğu ucube sistemin sözde kabul edildiği andan itibaren söyleyip duruyor!

Kaldı ki…

Ucube sistemin ne olduğunu halk bilmiyordu; ama güvendiği siyasilerin yalanlarına kandı, oy verdi.

Gene de yüzde 50’nin altında kaldılar.

Sandık hileleri, Yüksek Seçim Kurulu’nun hukuk dışı yanlı kararlarıyla yüzde 51’i aşabildiler.

Şimdi de ucubeden övgüyle söz ediyor, edebiliyor!

 

Yetmezmiş gibi “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli’dir” diyerek dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze, hakaret ediyor!

 

Atatürk’ümüzün, Demokratik Parlamenter Sistemi seçmekle yanlış yaptığını, ulusa zarar verdiğini anlatmaya çalışıyor!

 

Özellikle ve öncelikle dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzü, Türk tipi başkanlık modelini düşünmemekle ve uygulamamakla yeriyor, suçluyor!

 

Kendini, Atatürk’ümüzden daha iyi ve daha ileri düşünen görüyor!

 

Hem…

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile “Türk Tipi Başkanlık Modeli”nin aynı olmadığının, tümce olarak da “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani Türk Tipi Başkanlık Modeli” tümcesinin düşük veya yanlış olduğunun ayırtında değil!

 

Bugün şu yaşanan çileler, berbat gidiş, “Türk Tipi Başkanlık Modeli” değil mi?!

Bunun neresi iyi?!

Bunun neresi iyi ki, övgüler diziyor?!

 

Böyle bir modeli bu ulusun başına “musallat” etmediği için dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzü saygıyla anıyorum.

Saygıyla hep de anacağım.

İyi ki, böyle bir ucubeyi değil, çağdaş, demokratik parlamenter sistemi ulusa armağan etti.

 

Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz, ülkemiz ve halkımız için en uygun rejimin, demokratik, laik Cumhuriyet donanımlı Parlamenter Sistem’de karar kılarken, 1 Ocak 1948 doğumlu Devlet Bahçeli dünyada yoktu.

 

Bahçeli’nin, Atatürk Yolu’nda olmasını, o yolda doruklara varmasını isterdim!

Yalnız Bahçeli’nin değil, bu yurdun her bir evladının da…

 

Bahçeli “Türk Tipi Başkanlık Modeli” önermesiyle suçladığı Atatürk’ümüze hakaretten, -şimdi olmasa da- sağlığında ya da sağlığından sonra yargılanacak, mahkum olacak!

Gerçekler izi, ışığı, gelecekte yaşanacakları öngörü yoluyla aktarır…

MADEM “DEVLETTE DEVAMLILIK ESASTIR”, NEDEN “YURTTA BARIŞ, DÜNYADA BARIŞ” SİYASAMIZDAN VAZGEÇTİK?!.

150 150 bakikarakol

Videoları, paylaşımları milyonlar tarafından izlenen, okunan organize suç örgütü başı Sedat Peker dün akşam saatlerinde attığı 24 tivit bloku https://www.gercekgundem.com/guncel/284207/suleyman-soylunun-kasasini-aciklayacagim-demisti-sedat-pekerden-cihan-eksiogluna-sok-suclamalar?utm_source=share-twitter ile gene bir numara gündem oldu.

Saat 21.49’da EYVAH, EYVAH!.. İLGİNÇ, ÇARPICI!.. NELER DE OLMUŞ!.. TIKLAYIP OKUMAK GEREK… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1409584873489113099 paylaşımında bulundum.

Bu kadarıyla yetineceğim, bugün için planladığım konuya geçeceğim.

 

25 Haziran 2021 Cuma günü www.gercekgundem.com internet gazetesinin Erdoğan’ın milletvekilleri toplantısında Sedat Peker’le ilgili söyledikleri ortaya çıktı” başlıklı haberinde “Partisinin yeni anayasa çalışmaları hakkında Erdoğan, Türkiye’de şimdiye kadar hep darbeler sonrasında anayasa yapıldığını belirterek, ‘İlk kez gündemimizde sivil anayasa var ve bunun heyecanını yaşıyoruz. İnşallah sivil anayasa da bize nasip olacak’ görüşünü dile getirdi.”

https://www.gercekgundem.com/siyaset/283548/erdoganin-milletvekilleri-toplantisinda-sedat-pekerle-ilgili-soyledikleri-ortaya-cikti paragrafını okuduğumda, www.bakikarakol.com internet sitemde iki gün önce (23 Haziran 2021 Çarşamba) ABİ-KARDEŞ UĞUR DÜNDAR-YILMAZ ÖZDİL’DE YAĞLI KUYRUK ACISI VAR Kİ, BİRBİRLERİNE DÜŞTÜLER!.. https://bakikarakol.com/abi-kardes-ugur-dundar-yilmaz-ozdilde-yagli-kuyruk-acisi-var-ki-birbirlerine-dustuler/ başlıklı yazımda şu yazdıklarımı anımsadım:

“Hay Allah!

Ne güzel hazırlanmıştım!

Ülkemizde, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzden sonra, Anayasalar, siviller başaramadıkları için, askeri darbelerle yapıldı!

Anayasadaki değişiklikler de…

Sivil bilge insanların yazdıkları çağdaş Anayasa olarak anılan 61 Anayasası, 27 Mayıs 1960 askeri darbe sonrası yapıldı!

Halkoyuna sunuldu, kabul edildi.

61 Anayasası, emperyalistler ve emperyalistlerin yerel işbirlikçileri tarafından “Türkiye ve Türk halkı için fazla özgürlükçü, aşırı haklar veriyor” denilerek,  özgürlükleri, hakları tırpanlayan köklü değişiklikler 12 Mart 1971 askeri müdahale ile gerçekleşti.

Ve bugün yürürlükte olan 82 Anayasası da, 12 Eylül 1980 askeri darbe ile yaşamımıza girdi.

Bütün bunları daha ayrıntılı yazacaktım.

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortaklarından AKP ile MHP’nin, köklü değişime uğrayan 61 Anayasası’nı hepten yürürlükten kaldıran 82 Anayasası yerine sivil yeni anayasa çalışmalarına değinecektim.

İttifak ve İktidar orağı AKP ile MHP’nin, sivil yeni anayasa için izledikleri yolun yanlışlığından ve kafalarındaki anayasanın içeriğinden ötürü, Türk halkı tarafından ret edileceği savında bulunacaktım.

Ortakların ‘sivil yeni anaya’ kararlılıkları ya da inatları, askeri darbeleri aratmayacak sivil bir darbeyi getirir mi?

O darbeyle kafalarındaki gerici anayasayı halka zorla kabul ettirirler mi?! sorularını soracaktım.

Olmadı.”

 

“Ülkemizde, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzden sonra, Anayasalar, siviller başaramadıkları için, askeri darbelerle yapıldı!

Anayasadaki değişiklikler de…” diye yazdıktan sonra, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Türkiye’de şimdiye kadar hep darbeler sonrasında anayasa yapıldığı”nı belirtmesi, beni “Demek ki yazılarımı, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı okumaz ama AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına konuşma metni yazanlar okuyorlar” biçiminde düşünmeye itti.

 

Bir gün sonra (26 Haziran 2021 Cumartesi)…

Duyuruları günler öncesinden yapılan köprünün temel atma töreninde, “Hep söylüyorum ya Aşık Veysel gibi biz dağları deldik” diyerek, Şirin sevdalısı Ferhat ile Aşık Veysel’i karıştırdığı konuşmasında, içte ve dışta dikkat ve tepki çeken şu sözleri etti:

“Kanal İstanbul’a karşı çıkıyorlar. Hem de ne karşı çıkma. Siyasetteki ferasetsizliklerini, icradaki kifayetsizliklerini, proje üretmekteki kısırlıklarını bir kenara bıraktım, devlet adabını bile hiçe sayarak, akıllarına ne gelirse söylüyorlar. Yatırımcıları tehdit ediyorlar. Şu hale bak ya. ‘Biz geliyoruz.’ E? Geldiğimizde bilesiniz ki size ödeme yapmayacağız. Sizin elinizden bu yatırımları alacağız.’ Bankaları tehdit ediyorlar. Hatta hızlarını alamayıp projeye ilgi duyan ülkeleri de tehdit ediyorlar. Bu ne terbiyesizliktir ya? Devletlerde devamlılık esastır. Bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Siz nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar. Bunları da öğren. Bunları bilmeden bir yere varamazsınız. Bunlar tam manasıyla çaylak. Devlet yönetimi nedir haberleri yok. Ödeme yapmazmış…”   

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/128518/-kanal-istanbul-ulkemizin-en-onemli-degerlerinden-biri-olarak-tarihteki-yerini-alacaktir-

 

Hadi, siyasi amaçlı söylemleri bir kenara koyalım…

Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” ne demek?!

Ülkenin Cumhurbaşkanı bu tümceyi nasıl eder?!

 

Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” tümcesi ağzından çıkan kişi, bu ülkenin ve bu ülke halkının Cumhurbaşkanı!

 

Aynı gün saat 16.07’de @BakiKarakol hesabımdan MUHALEFETE: “SÖKE SÖKE SİZDEN BU PARAYI ALIRLAR.” VAY BE!.. BU NE SAHİPLENME!.. BU SÖZ AYNI ZAMANDA, GİDİCİ OLDUKLARININ DA İTİRAFIDIR… TANRIM BU NE GÜZEL HABER!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1408773823088975877 paylaşımımı yayınladım.

 

Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar”  tümcesiyle ilk seçimde kazanamayacaklarını, iktidardan düşeceklerini, gidici olduklarını da itiraf eden AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Devletlerde devamlılık esastır” diyerek, Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar” tümcesiyle çelişkiye düşüyordu!

 

Ayrıca…

Madem “Devlette devamlılık esastır”, neden Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkemizden, iç ve dış siyasamızdan vazgeçtik, herkesle kavgalı olduk?!.