GAZETECİLİK ÇOK ZOR İŞTİR!.. HER GAZETECİ, “G A Z E T E C İ” DEĞİLDİR, OLAMAZ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

Sözcü Gazetesi’nin internet sitesi www.sozcu.com.tr ’de 23 Eylül 2022 Cuma günü yayınlanan, “Birleşmiş Milletler 77’inci Genel Kurul toplantısı için ABD’de bulunan İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, ABD yayın kuruluşu CNN televizyonuna vereceği özel röportajı, gazeteci Christiane Amanpour’un başını örtmeyi reddetmesi üzerine iptal etti” spotlu “İran Cumhurbaşkanı Reisi, başörtüsü takmayı reddeden Amanpour ile röportajı iptal etti” https://www.sozcu.com.tr/2022/dunya/iran-cumhurbaskani-reisi-basortusu-takmayi-reddeden-amanpour-ile-roportaji-iptal-etti-7378962/ başlıklı haber ilgimi çekti.

 

Spotta anlatıldığı gibi…

Amerikalı kadın gazetecinin, İran Cumhurbaşkanının, söyleşi (röportaj) karşılığı, “baş örtme” koşulunu, dayatmasını ret etmesini çok beğendim ve dakikalarca alkışladım; alınan ve uygulanan karar, gerçek anlamda gazetecilikti, gazeteci duruşuydu!

İlkelce, kadın saçına takılan, aptal istemlerde bulunan gerici yobazlara, -söyleşi yapmama/yapamama pahasına- böyle tepki vermek, ilkeli, çağdaş bir davranıştı!

Kutluyorum.

 

Bu haber bana…

İstanbul CHP eski Milletvekili Şafak Pavey’in annesi, şimdi İngiliz vatandaşlığına geçen ve İngiltere’de yaşayan gazeteci Ayşe Önal’ı ve Ayşe Önal’ın, asla kabul etmeyeceğim, birkaç kere de yazılarımla, sosyal basın paylaşımlarımla yerdiğim  “bir gazeteciliği(!)ni anımsattı.

 

Ayşe Önal’ı tanımazdım; 1993 yılında kısa bir dönem çalıştığım Nokta Dergisi’nde tanıdım.

Ayşe Önal, Nokta Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmen idi.

Tanıdıkça sevdim; gazeteciliğini, yazarlığını, yürekliğini beğendim.

“Gazeteci Ayşe Önal” denilince saygıyla anar, saygıyla anılmasını sağlardım.

 

Aradan 10 – 12 yıl geçmiş olmalıydı.

 

Bir gece yarısı (saat 24.00), Cem Uzan’un Star TV’sinde Ayşe Önal’ı yayında gördüm.

Yanında, hiç hazzetmediğim “Altan kardeşler”den “Mehmet Altan” vardı.

Canlı yayınlanan “Z Programı”nı birlikte program yapıyorlarmış.

 

Hürriyet Gazetesi’nin sinema ve televizyon yazarı Cengiz Semercioğlu, 30 Mart 2005 günlü yazılarından “Z Raporu iyi yolda” https://www.hurriyet.com.tr/alkislar-onuk-a-307632 başlıklı olanda şöyle yazıyor:

“Büyük kanallarda tartışma programlarının yeniden hayata geçmesi sevindirici.
Mehmet Altan ve Ayşe Önal’ın Star’da başlayan Z Raporu çarşamba akşamları çok iyi bir alternatif. Ele aldıkları konularla Z Raporu her hafta daha iyiye gidiyor. Bu akşamdan itibaren atv de benzer bir programa başlıyor. Mehmet Barlas, Nazlı Ilıcak ve Oral Çalışlar Beyin Fırtınası yapacaklar.
Star’da Z Raporu 23.50’da, atv’de Beyin Fırtınası 23.20’de…
Neyse ki rating rekabetinin siyaset ve tartışma programları arasında yaşanacağı günleri de gördük!..”

 

Semercioğlu’nun vurguladığı gibi, “Z Raporu” izlenir bir programdı; Çarşamba gece yarılarını kaçırmazdım, “Z Raporu”nu izlerdim.

 

2005’te miydi, 2006’da mıydı, yoksa daha sonraki yılda mıydı, tam anımsamıyorum.

Canlı yayına bir bant yayına girdi.

Bantta gördüklerimi usumda (aklımda) kaldığı kadarıyla özetleyeyim:

Bir ev avlusu.

1,5-2 metre arayla karşılıklı sandalyede oturan iki insan var.

Biri, 50-55 yaşlarında erkek; sakalsız, gömlek, ceket, pantolon giyimli, ayağında ayakkabı.

Diğeri, kara çarşafla her yanı kapalı biri; elinde mikrofon var ve o elin de yalnızca parmak uçları görünüyor.

Karşısındaki erkeğin aksine, kısık sesle konuşuyor.

Kısık sesten, kadın olduğunu anladım.

Kadın Türkçe bir şeyler mırıldanıyor.

Sonra, görüntüde olmayan bir erkek sesi…

O sesin hemen bitiminde, 50-55 yaşlarındaki adam, Arapça konuşmaya başlıyor.

Anladım ki, görüntüde olmayan, sesi duyulan erkek, tercüman.

Tercüman bu kez de Arapça konuşan adamın söylediklerini Türkçe’ye çeviriyor.

 

Galiba bant 15 dakika sürdü.

Mehmet Alkan, söyleşiye övgüler yağdırdı!

Ayşe Önal’ı bu “söyleşisi”nden ötürü “tebrik” ederken, kara çarşafın yakıştığını söyledi!

Ardından…

Söyleşiyi nerede yaptığını, söyleştiği kişinin kim olduğunu ve neden kapandığını sordu.

Ayşe Önal da…

Kapalı kadının kendisi, söyleştiği kişinin “Iraklı Şeyh” olduğunu; “Şeyh”in “kapanma” koşulu ile söyleşi verebileceğini dayattığını; Amerikan işgali altındaki Irak topraklarında, Irak halkının düşüncelerini öğrenmek, onların sesi olmak, onların sesini Türk ve dünyaya kamuoyuna duyurmak için “Şeyh”in koşulunu kabul ettiğini anlattı.

 

Gördüklerime, işittiklerime inanamadım!

Bunları, gazeteciliğini beğendiğim Ayşe Önal mı söylüyordu?!

Bir Şeyh bozuntusunun anlatacakları ne olabilirdi ki?!

Ve onları kamuoyuna duyurmak için Şeyh yobazının “kapanma istemi”ni gazeteci Ayşe Önal nasıl yerine getiriyordu?!

 

Gazetecilik anlayışıma ve siyasi görüşüme göre…

Ayşe Önal, kapanmamalıydı, söyleşiyi de yapmamalıydı!

Yaptı da ne oldu?!

Bir yığın zırva!..

 

Amerikalı gazeteci Christiane Amanpour’la, Türk asıllı İngiliz vatandaşı Ayşe Önal’ı karşılaştırınca, ülkem, halkım, ekinim (kültürüm) adına burkuldum!

                                                               

Gazetecilik zor, çok zor iştir!

Yürek ister, vicdan ister!

Her gazeteci, “G a z e t e c i” değildir, olamaz!..

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.