Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan “28 Şubat’ın ağır ikliminde kız kardeşim Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde okuyan kız kardeşim okuldan üç defa uzaklaştırma cezası aldı. Başındaki örtü yüzünden. Üstelik düzenledikleri tutanağa da ‘Ders araç ve gereçlerine zarar vermek’ yazdılar. Gerçek sebep neydi? Başörtüsü. Hiç utanmadan yaptılar bunu. Benim siyasete girmem bütün bu yaşananlara bir isyandı. Bir daha kimse böyle bir yasağı getirmeye cüret edemez” sözleriyle fitili ateşledi; CHP’li Fikri Sağlar da “Sorun başörtüsü değildir, sorun türbandır. Türban, irticai faaliyetlerin, şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Başörtüsü, yüzyıllar boyunca Anadolu’da bir geleneksel giysidir. Bununla arasında çok büyük fark var. Ben kendimden söylemek istiyorum: Ben yargılandığım zaman, türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde, benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkularım var” diye karşılık verince, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı açık açık “Bugün parlamentoda nice başörtülü bayanlarımız var. Bay Fikri, görmüyor musun bunları? Buralara kadar gelindi, daha çok mesafe alacağız, sen çağın dışında kaldın” dedi.
Bir anlamda “Atı alan Üsküdar’a geçti” diyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Tabii Bay Kemal bir şey söyleyemiyor” diyerek, adeta sitemde ve çağrıda bulunduğu, partim CHP’min –ne acı ki, ne yazık ki- başındaki “adı lazım değil” de, “Çağın neresindeyiz biz? Kişi başörtüsü takar, takmaz. Bu onun tercihidir. Peki benim görevim nedir? Onun tercihine saygı duymaktır.
Hakim, hukukun üstünlüğü ve vicdanı kanaatine göre karar verirse, adaleti yerinde dağıtırsa gerçek anlamda hakimdir. Başımın üstünde yeri vardır.
Başörtüsü takıp takmaması ayrı bir şey. O onun yaşam tarzıdır. Buna benim saygı duymam lazım.
Ben saygı duyarken gerçek anlamda adalet dağıtmasını bekleyeceğim. Adalet dağıttığı sürece hiçbir sorunum yok. Bizim parti meclisimizde de, üstelik hukuk mezunu arkadaşlarımız var. Görev yapıyorlar. Böyle bir ayrımcılığı asla kabul etmiyor ve doğru bulmuyorum” sözleriyle ses verdi.
Bu kadarla kalmadı; bir gün sonra (2 Ocak 2021 Cumartesi) Halk TV’de, Halk TV’nin Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş’ın sorularına yanıtlarında https://halktv.com.tr/kilicdaroglu-halk-tvde-443396h “türban”ın adı yoktu, “başörtüsü” ve CHP’ye, CHP’li Fikri Sağlar’a yergi vardı.
AKP’nin, AKP iktidarlarının değirmenine su taşıyan, onlara yardım ve yataklık eden “adı lazım değil”, “Erdoğan’ın bütün hayatı, Cumhuriyet Halk Partisi ve Kemal Kılıçdaroğlu. Nasıl ben Kemal Kılıçdaroğlu’nu yok ederim, nasıl Kılıçdaroğlu’nu zor duruma sokarım, nasıl CHP’yi zor duruma sokarım” sözleriyle kendini, CHP ile özdeştirmez mi?!
Kendini özdeştirdiği CHP için “Ben yeri geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisi’ni de, geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren birisiyim” tümcesini edince, aynı gün saat 22.10’da twitter hesabımdan Adı lazım değil” demiş ki, “Ben yeri geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisi’ni de, geçmişteki bazı uygulamaları nedeniyle eleştiren birisiyim.” https://halktv.com.tr/kilicdaroglu-halk-tvde-443396h… Sen kim oluyorsun ki, partim CHP’mi eleştiriyorsun?! O ‘bazı uygulamalar’ nedir?! Söyle de bilelim bre cahil!..”
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1345447386877984772 diye yazdım.
Dünya lideri Kemal Atatürk dışında, ne “adı lazım değil”, ne ondan öncekiler, bu ülkeyi kurtaran, bu ülkenin “demokratik, laik Cumhuriyet”ini, devletini kuran kadronun, iradenin yapılandırdığı Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmişindeki bazı uygulamalarını yerecek donanımda değillerdir!
Olamazlar da!
“Adı lazım değil”, kendini “donanımda” görüyorsa, buyursun, yergilerini (eleştirilerini) açıklasın.
Donanımda olsaydı…
Cumhuriyet Halk Partisi ile kendisi gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nin başında bulunanları ve onların yönetim kadrolarını karıştırmazdı;
En başta Cumhuriyet Halk Partisi’ni tanırdı, “İnsanlar hata yapabilirler, insanların eksiği olabilir, insanların yanlış olabilir. Kurumların da eksiği yanlışı olabilir” diyerek, sapla samanı karıştırmazdı, cahilliğini ortaya koymazdı.
“Artık 21. yüzyılda bir başörtüsü sorununu gündeme getirip siz şöyle yaptınız, böyle ettiniz.
Başörtüsü tartışması artık Türkiye’nin gündeminden çıkmalı. Türkiye’nin gündeminde, kadının kılık kıyafeti ile uğraşmak diye bir şey olmamalı. Kadınlar arzu ettikleri gibi giyinirler, arzu ettikleri gibi rahatlıkla gezebilirler. Siyasetçi olarak bizim görevimiz de herkese saygı duymaktır.
İnsanlar evlerinde perişan vaziyette onun gündeminde vay Kılıçdaroğlu vay CHP vay başörtüsü” diyen “adı lazım değil”e ve danışmanlarına sormak isterim:
Hiç düşündünüz mü, kutsal dinimizi siyasi hatta ticari çıkarlarına alet edenler, “türban da türban” deyip duruyorlardı; şimdi ne oldu da, “türban” demiyorlar, dedirtmiyorlar, “başörtüsü” diyorlar, dedirtiyor?!
Nasıl CHP’lisiniz ki, onlar gibi siz de “türban” demiyor, “başörtüsü” deyip duruyorsunuz?!
“Başörtüsü” diyerek, “türban”ı sahiplenip savunurken, bu ülkenin kuruluş temelini oymuyor musunuz, devrim yasalarına karşı gelmiyor musunuz, dünya lideri Kemal Atatürk’ün ülkesine, devletine, Cumhuriyet’ine ve Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihanet etmiyor musunuz?!
Alasını ediyor, alasını yapıyorsunuz!
Sizler, CHP’ye yerleştirilmiş, Atatürk ve CHP karşıtı ajanlarsınız!
Öyle olmasaydınız, Fikri Sağlar’ın “AKP, şeriat devleti hedefine Türkiye’yi adım adım sürüklüyor” https://www.t24.com.tr/haber/fikri-saglar-den-yeni-aciklama-akp-seriat-devleti-hedefine-turkiye-yi-adim-adim-surukluyor,924121 tümcesiyle dile getirdiği gelişme bu ülkede yaşanmazdı!
“Adı lazım değil” bir yandan “Erdoğan tümüyle sarayında oturuyor. Kendi hayal dünyasında yarattığı bir Türkiye var” diye konuşurken, diğer yandan da “Başörtüsü bizim geleneksel olarak da taktığımız, inancımız nedeniyle de taktığımız bir şey. Bu insanların kendi giyimidir, kendi tarzıdır. Benim görevim ona saygı duymaktır” diyebiliyor!
“Siyaset adamının temiz olması lazım, siyaset adamının kirli olmaması lazım” sözüne karşılık diyorum ki:
“Olsana! Olsanıza!”
Olamaz, olmazlar!..
Bir de…
“Başörtüsü ve kadın meselesi benim için kapanmış bir konuydu. Boşuna tartışıyoruz.
Düzgün ahlaklı bir siyaset anlayışı egemen kılmak istiyoruz” sözlerini söylemez mi?!
Daha bir yığın sözler!..
Bunca sözlerinden sonra düşündüm, “adı lazım değil”e, “Kod adı: Ajan KK” diye ikinci bir ad koydum.
Hak etmişti!
Yakışmıştı da!
Bundan böyle yazılarımda yazacağım…
Yorum Yaz