Posts By :

bakikarakol

TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA İKİ İLK!..

150 150 bakikarakol

Sedef Kabaş da tutuklandı! https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogana-hakaretten-gozaltina-alinan-sedef-kabas-tutuklandi-1902076?utm_medium=Slider%20Haber&utm_source=Cumhuriyet%20Anasayfa&utm_campaign=Slider%20Haber

 

Tutuklayan yargıç “kıdemsiz”miş!

Tutuklama gerekçesi, Sedef Kabaş’ın “kaçabileceği”, “saklanabileceği” imiş!

 

Sedef Kabaş’ın gece yarısı gözlem altına alınmasına, gündüz  Cumhuriyet Savcısı’nın karşısına çıkarılmasına, Savcılık’tan  “tutuklanma istemi”yle mahkemeye gönderilmesine neden olan konu ise bir hafta önce Tele 1 TV kanalında canlı yayınlanan “Demokrasi Arenası” programında sözlerinin bir yerinde AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına “hakaret ettiği” savı.  

 

“Cumhurbaşkanına hakaret etti” denilen sözleri okudum.

 

Nasıl böyle biri ilişkilendirme yapılır?!

Şaşkınım, anlamlandıramıyorum!

Yoksa…

İlişkilendirmeli davaların süreci mi başlıyor?!

 

Böyle bir olayın ve Sedef Kabaş’ın tutuklanmasının, “aydınlarımızı yutan ay” olduğu için Ocak ayını sevmiyorum!

 

Ocak ayında, bu yurdun aydınlarına yönelik eylemleri saymakla bitirilmez!

Hepsini saygıyla, yaşamlarını yitirenleri rahmet anıyorum.

 

Ocak ayı, yılın ilk ayı olduğu gibi, ülkemizde, ekonomik, siyasi vb alanlarda da “ilk”lerin ayı.

İki örnek:

1Burdur Ulu Cami’de, Cuma Namazı’nda hutbe okunduğu sırada bir kadın cami içine giriyor “Burada dünya kadar emekli var ve biz açız” https://www.gercekgundem.com/guncel/322834/cuma-namazinda-camiye-girdi-biz-aciz?utm_source=share-twitter diye bağırıyor.

2AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Cuma Namazı’nı, İstanbul Üsküdar’daki Çamlıca Cami’de kılıyor; namaz sonrasında, cami içinde, mikrofonu alıyor, cemaate sesleniyor.

Sözlerinin bir yerinde, günlerdir yerilen Sezen Aksu’nun “Şahane bir şey yaşamak” adlı şarkısının “Selam söyleyin o cahil Havva’yla Adem’e” dizesine değiniyor:

“Hakaretlerin bini bir para. Bütün bunların karşısında dimdik duracak olanlar sizlersiniz. Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir.” https://www.cumhuriyet.com.tr/siyaset/erdogandan-sezen-aksu-cikisi-o-uzanan-dilleri-yeri-geldiginde-koparmak-bizim-gorevimizdir-1901874

 

Türkiye’de ve dünyada iki “ilk”, Cuma gününden beri konuşuluyor, tartışılıyor.

Ben de…

Bir kadının, Cuma namazında camiye girip “Burada dünya kadar emekli var ve biz açız” diye bağırmasını; AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Cuma namazı sonrası cami cemaatine o sözleri etmesini “tehlikeli” buluyorum!

Olabileceklerden tedirginlik duyuyorum!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının bu sözleri ile Sezen Aksu’yu hedef aldığı haberlerde, haber başlıklarında yer aldı.

Aynı görüşte değilim.

Atatürkçü İlahiyatçı Cemil Kılıç’ı ve Kılıç gibilerini hedef aldığını düşünüyorum.

Kılıç, 18 Ocak 2022 Salı günü saat 10.05’te @m_cemilkilic Twitter hesabından gerçekleştirdiği paylaşımında şöyle yazıyordu:

“Sezen Aksu’yu protesto ettiklerini sanıyorlar ama haşa Allah’ı protesto ettiklerinin farkında değiller. Zira Allah Kur’an’da Hz. Adem için asi diyor, zalim diyor yoldan saptı diyor ve cahil diyor. Bu dinbazların Kur’an’dan haberi yok.” https://twitter.com/m_cemilkilic/status/1483334788450717699

 

Kılıç, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’nın Cuma günkü sözleri üzerine, aynı gün saat 17.21’de “Allah, Hz. Adem ve Havva’yı, zalim, yoldan saptı ve asi diye niteliyor. Umarım kimse o ayetleri değiştirmeye kalkmaz.”

https://twitter.com/m_cemilkilic/status/1484531696913592322 tivitini, saat 17.36’da da “Bakara Suresi ile dalga geçenlerin dilini de koparın Cumhurbaşkanım!”

https://twitter.com/m_cemilkilic/status/1484535274646478848 tivitini attı.

 

Dikkatimi bir nokta çekti.

Onu, önceki gece (22 Ocak 2022 Cumartesi) saat 00.42’de @BakiKarakol Twitter hesabımdan şöyle dile getirdim:

S O R U Y O R U M : “SELAM SÖYLE CAHİL HAVVA İLE ADEM’E” ŞARKISINA GELEN TEPKİLERE SEZEN AKSU NEDEN TEPKİSİZ?!. HERKES KONUŞURKEN, SEZEN AKSU NEDEN SESSİZ?!. YOKSA, “YETMEZ AMA EVET”Çİ SEZEN AKSU, YANDAŞI OLDUĞU SİYASİ KADRONUN “ALGI OPERASYONU”NDA ROL ALDI, ONU MU OYNUYOR?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1484642533963702277

İyi ki böyle bir paylaşımda bulunmuşum.

Sezen Aksu’dan aynı günün akşamında açıklama geldi.

 

Sezen Aksu’nun açıklamasını https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/sezen-aksu-konu-ben-degilim-konu-memleket-47-yildir-yaziyorum-yazmaya-devam-edecegim-1902089?utm_medium=Slider%20Haber&utm_source=Cumhuriyet%20Anasayfa&utm_campaign=Slider%20Haber linkinden okuyabilirsiniz…

“BU ADAMLARI NEDEN KONUŞTURUYORSUNUZ?” SÖZÜ, BAŞKA OLACAKLARIN İŞARETİ!..

150 150 bakikarakol

“Yalanlama gelir” ya da “bir açıklama yapılır” diye bir hafta bekledim.

Ne yalanlama geldi, ne bir açıklama yapıldı!

Yalanlama geldi de, bir açıklama yapıldı da, ben mi atladım?

Bilmiyorum.

Ama…

Yalanlama gelseydi, bir açıklama yapılsaydı, 7 günlük süreçte bir biçimde haberim olurdu, atlamazdım.

 

Konu şu:

Cumhuriyet Gazetesi’nde ve www.cumhuriyet.com.tr sitesinde, 14 Ocak 2022 Cuma günü Selda Güneysu imzalı Erdoğan’dan partisinin kurmaylarına ‘içtüzük’ azarı” https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/erdogandan-partisinin-kurmaylarina-ictuzuk-azari-1899935 başlıklı bir haber yayınlandı.

“AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geçen günlerde parti yönetimiyle düzenlediği MYK toplantısında, parti yöneticilerine ‘içtüzük azarı’ geldi. ‘Meclis içtüzüğü çalışması neden bitmedi?’ diyen Erdoğan’ın, parti yönetimine, başta CHP muhalefeti kastederek ‘Bu adamları neden konuşturuyorsunuz’ dediği ileri sürüldü. 

16 Nisan 2017’de yapılan anayasa referandumu ile Türkiye, parlamenter sistemden cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçmiş; sistem değişikliğinden bir yıl sonra, 2018’de, iktidar milletvekillerinin imzasını taşıyan ‘TBMM İçtüzüğü’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yasa Teklifi’ TBMM’de kabul edilmişti. Bu değişiklikte, ‘Meclis Genel Kurulu’nda duyurulmasında zaruret görülen olağanüstü hallerde, beşer dakikayı geçmemek üzere başkanın takdiri ile en çok üç kişiye gündem dışı söz verilecek’ hükmü de yer almıştı.” diye başlayan haber aynen şöyle sürüyordu:

“Ancak söz konusu değişikliğin yeni sisteme uyumlu hale getirilmesi için yeniden içtüzük çalışması AKP tarafından uzunca bir süredir yapılıyor. En son TBMM Başkanı Mustafa Şentop da içtüzük değişikliğine ilişkin yaptığı açıklamada, ‘Yeni sistemin paradigmasına, hükümet sistemine uygun bir içtüzük yapılması lazım’ görüşünü dile getirmişti. Ancak içtüzük çalışmalarıyla ilgili başta CHP muhalefet partileri, ‘iktidarın söz konusu düzenlemeyle muhalefetin sesinin kısmaya çalıştığını’ belirtiyor. 

Cumhuriyet’in edindiği bilgiye göre, AKP’nin üzerinde çalıştığı Meclis içtüzüğü, Erdoğan’ın MYK üyeleriyle toplantısında da gündeme geldi. Erdoğan, parti yöneticilerine, içtüzük ile ilgili çalışmanın ne durumda olduğunu sordu. ‘Çalışmaların devam ettiği’ yönünde verilen yanıtın ardından Erdoğan’dan partililerine ‘içtüzük azarı’ geldi. Çalışmaların devam ediyor olmasına ve bir türlü Meclis gündemine gelmemesine tepki gösteren Erdoğan, ‘Çalışma neden bitmedi?’ dedi. Erdoğan’ın toplantıda partililerine, muhalefeti kastederek ‘Bu adamları neden konuşturuyorsunuz?’ dediği kaydedildi.” 

 

Haber “Muhalefet partilerinin AKP’nin icraatlarına karşı eleştirilerine tepki gösteren Erdoğan’ın toplantıda milletvekillerinin “Meclis’te söz hakkını daha çok kullanmasını” istemesi dikkat çekti. 

Öte yandan parti kurmayları, Erdoğan’ın içtüzük çalışmasıyla ilgili “hemen hemen her toplantıda bu yönde uyarı yaptığını” da kaydetti. Ancak kurmaylar, içtüzük çalışmasının tamamlanmadığına da dikkat çekti.” paragrafıyla bitiyordu.

 

Haberi, hepten okuyup konuyu çok daha iyi anlamanız için özetleyerek vermek istemedim.

 

Artık kanıksadım; “Böyle şey olur mu?!” diye sormayacağım.

Sorsam da, bir yararı olmayacağı bilincindeyim.

Ama…

“Bu adamları neden konuşturuyorsunuz?” sözünü önemsiyorum.

Çünkü…

Eğer, Kamutay (TBMM) İç Tüzük değişikliği, sayısal çoğunluklarına dayanarak, kendileri dışındaki muhalefetin sesini iyice kısarlarsa, başka olacakların işaretini, ipucunu veriyor!

 

İyice kısmaya başlayacakları eylemlerini, hepten kısmakla sürdürecekler!

 

Öngörüm şudur ki:

Bu kadarla kalınmayacak, muhalefetin bırakın Genel Kurul’a, Kamutay’a girmesine izin verilmeyecek!

 

Dilerim, bunların hiç biri olmaz!

 

Ancak…

“Olmaz”, “Olamaz”, “Olmamalı” dediklerimiz bir bir olunca, böyle düşünüyorum.

 

Haberin çıktığı günden beri dut yemiş bülbüle dönen muhalefete ise “Mışıl mışıl iyi uykular” diyeceğim!..

ÖZTRAK, “AZİZ HATIRASI” SÖZÜYLE MENDERES’İN TÜRKİYE’YE, TÜRK HALKINA, TÜRK ELERKİSİNE VERDİĞİ BÜYÜK ZARARI ÖTELEYEMEZ!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı geçen hafta bugün (12 Ocak 2022 Çarşamba) partisinin grup konuşmasının bir yerinde  “Şu anda Edirne’deki en büyük hesabı, İmralı’dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda tozpembe. Değil, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar.” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134287/-onceligimiz-istihdami-artirarak-milletimizin-gecimini-guvence-altina-alip-hedeflerimizi-birer-birer-hayata-gecirmektir- deyince, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener bir hafta sonra dün, partinin grup toplantısında yanıt verdi.

Özetle:

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, geçen hafta, yargı süreci devam eden Selahattin Demirtaş’ı, gitti, terörist başı Abdullah Öcalan’a şikayet etti. Dedi ki, ‘Edirne’deki, en büyük hesabı, İmralı’dakine verecek.’

Rezalete bakar mısınız? Türk yargısının düşürüldüğü şu duruma bir bakar mısınız? Neymiş, en büyük hesabı, İmralı’daki kesecekmiş. Yazıklar olsun. Sayın Erdoğan; bu memlekette, eğer bir hesap kesilecekse, onu Yüce Türk Yargısı keser. O kadar. Makamının ciddiyetinin farkına var artık. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, böyle abuk sabuk konuşamaz. Kendine gel. Belli ki, 2019 seçimlerinden ders almamışsın. Anketlerde çakılınca, yine gidip, Cumhur İttifakı’nın pek de gizli olmayan, gayri resmi ortağının peşine takılıyorsun. Geçen sefer, mektupla işi kurtarmaya çalışmıştın, görüyorum ki, bu sefer başka oyunlar peşindesin. Seni şimdiden uyarıyorum; eğer arzu ettiğin hesabı kesmesi için, ‘İmralı’dakini’, İmralı’dan çıkarmanın peşindeysen, orada duracaksın. Sakın ha. Yapma. Seçim kazanmak için, böyle bir kötülüğü, bu memlekete yapmaya kalkma. Belki küçük ortağını ikna edebilirsin ama karşında bizi bulursun. Bu memleketi, senin seçim kazanma hırslarına yedirmeyiz. Şehitlerimizin aziz hatırasını, senin siyasi hesaplarına ezdirmeyiz. Bunu böyle bilesin.”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iyi-parti-genel-baskani-meral-aksenerden-erdogan-cok-sert-ocalan-tepkisi–501329h.htm

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı 15 Ocak 2022 Cumartesi günü Aydın’da toplu açılış töreninde konuşurken de, “Ülkemizin kalkınmasını engelleyen, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin gelişmesine tahammül edemeyen zihniyet, ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın bugün de kendini belli ediyor” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134330/-ulkemize-kazandirdigimiz-eser-ve-hizmetlerin-uzerine-insa-edecegimiz-buyuk-ve-guclu-turkiye-hedefine-mutlaka-ulasacagiz- deyip “Ne diyor? ‘Erdoğan’ın akıbeti de Menderes gibi olacak’ diyorlar. Ey CHP’nin atıkları, biz bu yola çıkarken beyaz kefenimizi giyerek çıktık. Bizi bu tür tehditlerle korkutamazsınız” diye ekleyince yanıt 5 gün sonra Tekirdağ CHP Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak’tan geldi.

Öztrak, partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı bitiminde özetle şöyle konuştu:

“Erdoğan, Aydın’da çıktı kendisini, rahmetli Adnan Menderes ile mukayese etmeye kalktı. O Menderes ki, kendisi Başbakanken, ticarete atılmak isteyen oğluna, ‘Ticaret yaptığında alıp sattığın ben olurum. Ben Başbakan olduğum müddetçe, senin ticaret yapmana müsaade etmem’ diyecek kadar, hassas. Nüfuz ticaretine izin vermeyecek kadar, ciddi bir devlet adamıydı. Erdoğan ise, ‘Tüccar siyaset yapacağız’ diyerek, 2003’te göreve başlamıştı. Elindeki bir yüzükle yola çıkıp, yolda, evlatlarının aldığı gemilere, ‘Gemicik’ dedi. Rüşvetten aklanmayan bakan müsveddelerini, bu ülkenin büyükelçisi yaptı. Bugün de Milletin vergileriyle yapılan saraylarda yaşıyor. Erdoğan, Menderes’le kendini kıyaslayarak, rahmetli Menderese büyük ayıp etmiştir. Erdoğan, Menderes’in kesip attığı tırnak olamaz.  Erdoğan, rahmetli Menderes’in aziz hatırasını, istismara başladıysa, kefen ve demokrasi edebiyatına sarıldıysa, seçimin de eli, artık kulağındadır…” https://www.gercekgundem.com/siyaset/322145/chp-sozcusu-faik-oztrak-erdogan-adnan-menderesin-kesip-attigi-tirnak-olamaz diyor.

 

“Menderes’in aziz hatırası” mı?!

 

Menderes’in, ticarete atılmak isteyen oğluna ettiği sözden başka hangi “aziz hatırası” var?!

 

Olmadığını, Menderes döneminin zulmünü görmüş, tanık olmuş, yaşamış CHP’li ailenin oğlu Faik Öztrak bilmez mi?!

 

Bilmediği kadar, bilmesine karşın böyle konuşuyorsa, kabul edilir değil!

 

Partim CHP’min Tekirdağ Milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye’ye, Türk halkına, Türkiye’nin kurtarıcısı, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk’ümüze, Kemal Atatürk’ümüzün Devrim ve İlkelerine, Türk elerkisine (demokrasisine) verdiği büyük zararı, “Menderes’in aziz hatırası” sözüyle öteleyemez!

 

Milletvekillerine “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz” diyen, “gericiliğin ve gericilerin ağa babası”, emperyalist ABD’nin İngiltere’nin işbirlikçisi Adnan Menderes değil midir?!

 

Menderes’in ve iki arkadaşının idamı, af edilmez yanlıştı!

Bu da, emperyalistlerin, gericiliğin ve gericilerin önünü açmak, Türkiye’yi 2’inci Sevr’e götürmek planlarının öznesiydi!..

BRE CAHİLLER, ALLAH, CENNETİ’NDEN ADEM İLE HAVVA’YI NEDEN KOVDU?!.

150 150 bakikarakol

“Erdoğan Türkiye’yi öyle sisli puslu hale getirdi ki bu karanlıktan onu konuşarak çıkamayız. Düşündüm ki artık Erdoğan’ı konuşmanın pek bir anlamı yok, zaten çirkin küfürbaz dil bu onun dili. Biz onun seviyesine inmeyiz, inmemeliyiz de sade vatandaş da bunu görüyor.

Ülkeyi öyle bir hale getirdi ki artık sadece kendisini konuşmanın hiçbir anlamı kalmadı. Çünkü mesele Erdoğan değil mesele Türkiye. Türkiye’nin hayalleri öldü. Türkiye’nin geleceği için hepimiz korkuyoruz ve ciddi bir endişe içindeyiz. Gittiğimiz sahalarda bunu görüyoruz. Gönlü yaralı genç nesiller, mutsuz gençler oluştu; biz ülkenin ölen hayallerini seyretmeyeceğiz.

Bu ülkenin geleceğini düşünerek Erdoğan’a hakkımızın helal olmadığını söylemekten daha çoğunu yapmak zorundayız. Onun en büyük suçu bitirdiği ekonomi değil aslında daha büyük suçlar işlediğini biliyoruz. Onun en büyük suçu bu ülkenin hoşgörüsünü yok etmek oldu. Eskiden komşu komşunun külüne muhtaçtı farklı düşünsek bile komşu komşunun külüne muhtaçtı. Oturur konuşurduk sohbet eder kucaklaşırdık en azından bayramlarda bir araya gelirdik. Hoşgörüyü yok etti. En büyük düşmanlık bu.

Artık kendisini kenara itip hoşgörüsüzlüğü azaltmaya yönelik adımlar atmanın zamanıdır.

Amacım yarın yöneteceğimiz devletin çeşitliliğiyle gurur duyacağımızı ve kapsayıcı olacağımızı halka anlatmak. Farklılıklarımızı düşmanlık olarak değil zenginlik olarak görmek.

Gittiğim hiçbir yerde zorunlu olmadıkça ne Erdoğan’ı ne de partisini konuşacağım.

Erdoğan’ı artık konuşmanın bir anlamı yok. Nasıl bir adalet sistemi getireceğiz onu konuşmak istiyoruz. Sadece ekonomiyi yok etmedi Erdoğan verimliliği de bitirdi. Erdoğan’ı konuşacağımıza ülkenin verimliliğini nasıl yeniden artıracağımıza yönelik adımlarımızı atmak durumundayız.” https://www.gercekgundem.com/siyaset/322298/kilicdaroglundan-yeni-karar-zorunda-olmadikca-ne-erdogani-ne-de-partisini-konusacagiz?utm_source=share-twitter

Sözlerin sahibine koca bir G Ü N A Y D I N !..

 

Tarikat ve cemaatler, devletle rekabete meyletmedikten, devleti ele geçirme hatasına düşmedikten sonra…” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4942/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_18_Ocak_2.html sözünden ötürü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye de “Üsküdar’da sabah oldu” diyorum.

 

2017’de çıkardığı “Şahane bir şey yaşamak” şarkısında yer alan “… Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e…” dizesinde “Cahil Havva ile Adem” dediği için hedefe konulan sanatçı Sezen Aksu’ya çatanlardan biri, Bahçeli.

 

Bahçeli, az yukarıda paylaştığım sözünü ettiği partisinin dünkü grup konuşmasında şunları da söylüyor:

Yazdığı ucube bir şarkının sözleri arasında, Hz. Adem ile Hz.Havva’ya cahil diyen sorumsuz ve şuursuz bir sanatçının alamet olarak bindiği sefalet ve rezalet hali dünyevi kıyameti olan cehalet çukurunun açık seçik bir numunesidir. Bu sanatçıya diyorum ki, serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme.”

 

“Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e” dizesinin bir üstünde denildiği gibi, “Binmişiz bir alamete / Gidiyoruz kıyamete”!

 

Bahçeli bilmez mi, yerden yere vurduğu Sezen Aksu’nun yakın tarihe kadar, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP’nin önde gelen destekçilerinden biri olduğunu, “Yetmez ama evet” çığırtkanlığı yaptığını?!

 

Ya, yandaş Yeni Şafak Gazetesi’nin kışkırtıcı yayınları etkisinde kalan, Diyanet İşleri, Diyanet-Sen, daha daha başkaları da bilmezler mi?!

 

Sezen Aksu’yu protesto etmek amacıyla, önceki gece Aksu’nun Beykoz’daki evinin önünde toplanan “Milli Beka Hareketi”ne ve hareketin “Bugün burada toplanmamızın sebebi, Sezen Aksu’nun yazmış olduğu bir şarkının içinde geçen ’Selam söyleyin o cahil Adem ile Havva’ya’ sözlerine tepki vermek. İnsanlığın atası olan İlk Peygamber Hz. Adem Aleyhisselama ve Hz. Havva Annemiz Aleyhisselama alenen aşağılanmasına karşılık bu ’Minik Cahile’ haddini bildirmek için burada toplanmış bulunmaktayız. Şunu özellikle ifade etmek isterim ki, biz buraya kimseyi tehdit etmeye gelmedik, biz buraya bu Milletin ve bu Ümmetin haklı sesi olmaya ve bu kalenin de İslam’ın son kalesi olduğunu dosta düşmana haykırmaya geldik”  https://www.cumhuriyet.com.tr/yasam/sarkisi-uzerinden-hedef-gosterilen-sezen-aksu-evinin-onunde-protesto-edildi-1900891 sözlerini eden Başkanı Murat Şahin’e ne demeli?!

 

Sezen Aksu’yu hedefe koyanlara, koyduranlara, ağır sözcük ve tümcelerle yerenlere sormak isterim:

Bre cahiller, Allah, Cennet’inden Adem ile Havva’yı neden kovdu?!

Adem ile Havva kovulmalarına neden olan eylemleriyle Allah’ın yasağına ilk uymayan, karşı çıkan değiller mi?!.

ÖZGEÇMİŞİNE YAKIŞIR SÖZLER ETMEYEN MİLLETVEKİLİ!..

150 150 bakikarakol

// 7 Kasım 1958’de Kırşehir Kartalkaya köyünde doğar.

Eğitimci, Sendikacı, siyasetçidir.

1979’da “Eğitim Enstitüsü Sınıf Öğretmenliği”ni bitirir, öğretmenliye başlar, “Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği’ne (TÖB-DER‘e” üye olur.

12 Eylül faşist askeri darbeden sonra, Sivas Divriği Bahtiyar Köyü’nde yakalanır, tutuklanır Kırşehir Cezaevi’ne konur.

Cezaevinden çıktıktan sonra bir süre pazarcılık yapar.

Öğretmenliye 3 yıl sonra döner.

1990 yılında Eğit-Sen’in kurucuları arasında yer alır ve 1990-1994 yıllarında Eğit-Sen Kırşehir Şube Başkanlığı yapar.

23 Ocak 1995’de Eğitim İş ve Eğit Sen’in birleşmesiyle kurulan EĞİTİM SEN‘in kurucu Genel Başkanıdır.

1996’da öğretmenlikten istifa eder, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) kurucuları arasında yer alır.

1996-2001 yılları arasında ÖDP Örgütlenmeden Sorumlu Genel Başkan Yardımcıdır.

Birgün Gazetesi  ve Türkiye Barış Meclisi Kurucularındandır.

2001’de öğretmenliğe geri döner ama 2004’de öğretmenlikten istifa eder.

Demokratik Güç Birliği’nin desteklediği, Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) Kırşehir Belediye Başkan adayı olur.

Aynı yıl öğretmenliğe döner.

2013’de Ankara’da öğretmenlikten emekliye ayrılır.

2014 yılında CHP Parti İçi Eğitimden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Seyhan Erdoğdu‘nun yardımcılığını üstlenir.

Aynı yıl CHP Parti Okulu Eğitmeni ve daha sonra Parti İçi Eğitim Birimi (PİEB) üyesi olur.

2016’da CHP Parti Meclisi’ne (PM’ye) seçilir.

CHP OHAL Komisyonu’nda görev alır.

24 Haziran 2018’de yapılan seçimlerde (27’inci dönem) Ankara’dan CHP Milletvekili seçilir.

10 Ağustos 2018’de CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan yardımcısı olur, 2019’un Şubat’ında bu görevinden istifa eder.

Evli, iki çocuk babasıdır. //

 

Böyle bir özgeçmişe sahip,  Ankara CHP Milletvekilidir.

14 Ocak 2022 Cuma günü “Ankara Masası TV”de bir programa katılır.

Orada “Genel Başkanımızın bir huyu var: ‘Bu konuyu ben yaptım’ diye anlatmıyor. Umre’ye gittiğini de kimse bilmez. Anlatmaz çünkü. Peygamber soyundan geldiğini de kimseye anlatmaz. Sayın Tayyip Erdoğan’ın böyle bir geçmişi olsa, kitaplar basar, bildbordları donatırdı” * der.

 

Bu da nereden çıktı?!

 

Şöyle açıklıyor:

“Genel başkanımızın dedesinin Alaşehir’de türbesi var. Ben ziyaret ettim. Ben de orada öğrendim, genel başkanımız anlatmadı. Genel başkanımızın umreye gittiğini de rahmetli Oğuzhan Asiltürk’ten öğrendim. ‘Genel başkanınızın Ümre’ye gittiğini, Kabe’de gözünden şarıl şarıl yaşlar aktığını bilir misiniz? Ben bilirim ama’ dedi. Bunları biz konuşmuyoruz. CHP’yi inançlar konusunda eleştirebilecek çok az sayıda insan vardır. İmam hatiplerin açılışı, Diyanet’in açılışı CHP’yledir.”

 

Özgeçmişine, bir de ettiği şu sözlere bakar mısınız?!

 

Eğitim kökenli birinin, bir gericiden, yobazdan ayırtsız (farksız) sözler etmesi, dünya lideri Kemal Atatürk’ün partisi CHP’de siyasa (politika) yapan Milletvekiline hiç yakışır mı?!

 

Ben yakıştırmıyor, ayıplıyorum, kınıyorum!

 

Tüpçünün gazetesi Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan yakalamış, bırakır mı?!

16 Ocak 2022 Pazar günü Peygamber soyundan gelir, kimseye söylemez” ** başlıklı bir yazı yazar.

 

Hakan’a açıklama gönderir.

 

Dün yayınlar:

“Televizyon programında CHP’nin dinle problemli olduğuna dair bir tez önüme kondu. Ben de CHP’nin böyle bir sorunu olmadığını ifade ederken söyledim o sözleri. Belki söylemeyebilirdim. Ama biraz fazla ısrar edilince söyledim. Durup dururken anlattığım şeyler değildi onlar. Amacım, bizim dini değerlerle sorunumuz olmadığını ifade etmekti.” ***

 

Bu sözlerinden, ne söyleyeceğini ve siyasayı bilmediği de anlaşıyor!

 

“CHP’nin, CHP’lilerin “dini değerleri” böyle mi anlatılır?!

 

Bu sözleriyle CHP’ye, CHP’lilere, Atatürk’e, Atatürk Devrim ve İlkeleri’ne, Atatürk Türkiye’sine büyük zarar veren, özgeçmişine yakışır sözler etmeyen kişi Ankara CHP Milletvekili Yıldırım Kaya’dır!..

*https://haber.sol.org.tr/haber/chpli-kaya-genel-baskanimiz-peygamber-soyundan-geldigini-kimseye-anlatmaz-323353

**https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/peygamber-soyundan-gelir-kimseye-soylemez-41982956

***https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ahmet-hakan/kisa-copu-ceken-en-sona-otursun-41983521

TÜRKİYE’YE, TÜRK HALKINA, CHP’YE ÇOK AĞIRA MAL OLAN “MENDERES’İN İDAMI” EMPERYALİST ABD PLANI!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, 12 Ocak 2022 Çarşamba günkü partisi AKP’nin grubundaki konuşmasının bir yerinde “Şu anda Edirne’deki en büyük hesabı, İmralı’dakine verecek. Zannediliyor ki her yer şu anda tozpembe. Değil, onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar.” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134287/-onceligimiz-istihdami-artirarak-milletimizin-gecimini-guvence-altina-alip-hedeflerimizi-birer-birer-hayata-gecirmektir- diyor.

 

Küçük dilimi yutuyorum!

 

Diyen; hem iktidardaki siyasi parti AKP’nin Genel Başkanı, hem de demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı!

Adlarını anmadan sözünü ettiği biri, PKK terör örgütünün başı, “Bebek katili” diye de anılan, İmralı’da cezaevinde hükümlü Abdullah Öcalan; öteki, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasalarına göre kurulmuş, seçime girmiş, vatandaştan oy almış, Kamutay’a (TBMM’ye) Milletvekili sokmuş, Kamutay’ın 3’üncü siyasi partisi olmuş, Kamutay Genel Başkanvekili bulunan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP’nin) eski Eş Genel Başkanı, Edirne Cezaevi’nde tutuklu Selahattin Demirtaş.

Tanrı aşkına, Milletvekili sayısından ötürü Kamutay’ın 1’inci partisinin Genel Başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı olarak, “Edirne’deki en büyük hesabı, İmralı’dakine verecek” nasıl der?!

Benim kadar, sizler kadar dünya şaşkındır!

Madem her şey “Zannediliyor ki her yer şu anda tozpembe” değil, önlem alınması neden vurgulanmaz?!

Ve…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Değil” sözcüğünden sonra “Onların da kendi içinde ayrı bir hesaplaşmaları var ve bu hesaplaşmayı da yapacaklar” diyor!

Denecek söz mü?!

Ateşe benzin dökmek değil midir?!

“Hesaplaşma”nın her türüne karşı duyarlı olmak, en yüksek düzeyde önlemlerin alınması, olması gereken değil midir?!

Selahattin Demirtaş @hdpdemirtas Twitter hesabından Siyasetçiler halka, partisine, parlamentoya, BAĞIMSIZ yargıya hesap verir.

Sen benim için ‘kaygılanmayı’ bırak da kendi vereceğin hesabı düşün.” https://twitter.com/hdpdemirtas/status/1481969403243737100 diye niye yazsın?!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı 3 gün sonra da (15 Ocak 2022 Cumartesi) Aydın’da toplu açılış töreninde konuşuyor:

“Ülkemizin kalkınmasını engelleyen, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin gelişmesine tahammül edemeyen zihniyet, ne kadar gizlemeye çalışırsa çalışsın bugün de kendini belli ediyor. Ne diyor? ‘Erdoğan’ın akıbeti de Menderes gibi olacak’ diyorlar. Ey CHP’nin atıkları, biz bu yola çıkarken beyaz kefenimizi giyerek çıktık. Bizi bu tür tehditlerle korkutamazsınız. CHP yönetimini habis bir ur gibi kuşatan bu zihniyet, her hayırlı esere ve hizmete karşı çıkmayı, her fırsatta ülkesini dışarıya şikâyet etmeyi, milletinin değerlerine düşmanlık yapmayı siyaset kisvesi altında sürdürüyor.” https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134330/-ulkemize-kazandirdigimiz-eser-ve-hizmetlerin-uzerine-insa-edecegimiz-buyuk-ve-guclu-turkiye-hedefine-mutlaka-ulasacagiz- diyor.

 

Ya Allah aşkına şu CHP’nin bu ülkede yaptığı ne var ki? Dikili bir ağaçları var mı?” sorusunun ardından, ülkede 1970 ve 1980’lerde yaşananları “kabus” sözcüğü ile tanımlıyor ve “Toplum hafızamız, geri kalmışlığın ağır yükünü omuzlayarak, baskı ve zulüm altında inleyerek, umudunu kaybetme noktasına gelerek yaşadığı bu kâbusları unutmadı. Türkiye’yi, milletimizi bir kez daha aynı kâbusa mahkûm etmek isteyenlerin eline bırakmayacağız” tümcelerini sözlerine ekliyor.

 

Pardon…

‘Ülkemizin kalkınmasını engelleyen, demokrasinin, hak ve özgürlüklerin gelişmesine tahammül edemeyen’  z i h n i y e t

partim CHP mi?!

Olası mı?!

Çarpıtılmayan “gerçek tarih” böyle yazmıyor!

 

Ya Allah aşkına şu CHP’nin bu ülkede yaptığı ne var ki? Dikili bir ağaçları var mı?” sorusuna ne demeli?!

Sata sata bitiremedikleri neydi?!

Sorarım:

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti”nden görkemli, “büyük ağaç” ne olabilir?!

 

Ya şu “Erdoğan’ın akıbeti de Menderes gibi olacak, diyorlar” sözüne ne demeli?!

 

Usu (aklı) başında hiçbir CHP’li böyle bir sözü etmez, edilmesine izin vermez!

 

Sözün sahibi, “söyleme edepsizliği”ni göstereni/gösterenleri söylemeli!

Söylemeli ki, biz gerçek CHP’liler de, içimize sızmış, sızdırılmış “özel görevliler”i bilelim, içimizden kovalım.

 

CHP yönetimi, duyarsız kalmasın, bu sözün üstüne gitmelidir.

Gitmezse, söyleyene haklılık kazandırır.

 

Ayrıca…

Çıktıkları yolda, ister kefen giysinler, ister başka şeyler giysinler, usu başında hiçbir CHP’linin, kimseyi  “tehdit etmek”, “korkutmak” gibi düşüncesi yoktur.

 

B i l i n s i n  k i . . .

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının sonunun, Türk elerkisinin (demokrasisinin) katledicileri arasında ilk üçe giren, emperyalist ABD’nin sayılır yerel işbirlikçilerinden biri olan, kullanım süresi bittikten sonra 1960’da askeri darbe yaptırılarak idama “dost” bildiği emperyalist ABD tarafından gönderilen Adnan Menderes’in sonu gibi olmasına herkesten önce biz gerçek CHP’liler karşı çıkar, izin vermeyeceğiz!

Menderes ve iki arkadaşının idamlarının, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devlet’ine kurulmuş “planlı tuzak” olduğunun, Menderes ve iki arkadaşının çok yanlış idamlarını emperyalist ABD ve yerel işbirlikçileriyle birlikte yıllarca kullandıklarının, kullanacaklarının, bu plandan Türkiye’nin, Türk halkının çok çileler çektiğinin bilgisinde, bilincindeyiz!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Menderes ve iki arkadaşının katillerini yanlış adreste değil, doğru adreste; sonunun, Menderes gibi olacağını söyleyenleri de kendi çevresinde arasın!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Toplum hafızamız, geri kalmışlığın ağır yükünü omuzlayarak, baskı ve zulüm altında inleyerek, umudunu kaybetme noktasına gelerek yaşadığı bu kâbusları unutmadı” tümcesine katılıyorum, “ben de “Unutmasın” diyorum.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Türkiye’yi, milletimizi bir kez daha aynı kâbusa mahkûm etmek isteyenlerin eline bırakmayacağız” tümcesiyle gene partim CHP’mi kastediyorsa, partim CHP’m tarihinde hiçbir zaman Türkiye’sini kabusa/kabuslara mahkum etmiştir, etmek isteyenlere de izin vermiştir!

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı aynı gün Aydın’da partisi AKP’nin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısındaki konuşmasında ise ‘herkesin eski Başbakanlardan Adnan Menderes ve yol arkadaşlarına kurulan tuzakları çok iyi öğrenmesi gerektiğine’

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/134332/-biz-81-vilayeti-84-milyon-vatandasiyla-tum-turkiye-yi-seviyoruz- işaret ediyor ve yerinde bulduğum şu “Tarih kitaplarına ve gazete arşivlerine şöyle bir bakarsak aslında 60 yılda garp cephesinde değişen hiçbir şeyin olmadığını daha iyi görürüz. Öyle ki artık dilleri ile akılları arasındaki bağ tamamen kopmuş durumda” tümcelerini söylüyor.

Ama…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Ne yaparlarsa yapsınlar çanlar Bay Kemal ve yandaşları için çalmaya çoktan başlamıştır” tümcesi şık değil!..

PARTİM CHP’Mİ KASTEDEREK “BİZİM DE YANLIŞLARIMIZ OLDU” DİYORSANIZ, KENDİNİZE GELİN, HADDİNİZİ BİLİN!..

150 150 bakikarakol

Dün…

“Emeğin, alın terinin başkenti” ve “Emekli şehri” Zonguldak’ta “Kanaat önderleri, muhtarlar ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK)” ile bir araya geleceksiniz, “kimi doğru sözler” edeceksiniz! *

 

Uzun aradan sonra “Halk Parti” demeyecek, eksiksiz “Cumhuriyet Halk Partisi” diyeceksiniz!

 

Ama…

Hala “Ben, Atatürkçüyüm. Ben, Cumhuriyet Halk Partiliyim” demeyecek, “Ben Sosyal Demokratım” diyeceksiniz!

 

Atatürk’ü, Atatürk Düşünceleri’ni ve Cumhuriyet Halk Parti’siğni bilseydiniz, “Ben sosyal demokratım” tümcesini ağzınıza almazdınız!

 

“Söyledim, Türkiye’nin kavgaya değil, Türkiye’nin helalleşmeye ihtiyacı var. Ne kavgası, bıktık artık kavgadan. Yanlış?” gibi doğru sözlerinizin ardından, “Bizim de yanlışlarımız oldu onu da ifade edeyim. Yani biz de böyle sütten çıkmış ak kaşık gibi değiliz. Hatamız oldu, eksiğimiz oldu, yanlışımız oldu. Onları telafi etmeye çalışıyoruz” sözlerinizi edeceksiniz!

 

Söyler misiniz?:

Bu 4 tümcenizle ne demek istiyorsunuz?!

 

Ha…

Kendinizden, kendiniz gibi devşirme kadronuzdan söz ediyorsanız, bakınız, o konuda yerden göğe kadar haklısınız.

Çünkü…

Evet, çok yanlışlarınız oldu!

 

Gitmelisiniz!

Gönderilmelisiniz!

 

Gideceksiniz de, gönderileceksiniz de!

Ve bundan emin olabilirsiniz.

 

Yoook…

Partim CHP’mi kast ediyorsanız!

İşte orada durun!

Haddinizi bilin, aşmayın!

 

Ayırtında (farkında) değilsiniz; partim CHP’mi kastederek “Bizim de yanlışlarımız oldu…” söyleminizle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti gibi Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk’ün de “yanlışları olduğu”nu sinsice dillendiriyorsunuz!

 

Kendinize gelin!

 

Bakın…

“Şunu da rahatlıkla söyleyebilirim size: Son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir, bundan emin olmanızı isterim” diyerek, kendinizi, olmadığınız CHP ile özdeştirmeyin!

Yanlışlarınızı, partim CHP’me mal etmeyiniz!

 

Ülke sorunlarının nasıl çözüleceği, muhalefetin nasıl yapılacağı, kalkınmanın, çağdaşlaşmanın, hak, hukuk, adaletin nasıl olacağı vb…

Hepsi…

Atatürk devrim ve ilkelerinde…

Başka arayışlara gerek yok!

Yeter ki…

Atatürk devrim ve ilkelerine bakılsın, Atatürk devrim ve ilkeleri özümsensin!

 

Bunun da…

Sizinle, devşirmelerinizle olmayacağını iyi b i l i y o r u z !..

 

*https://www.chp.org.tr/haberler/chp-lideri-kilicdaroglu-zonguldakta-kanaat-onderleri-muhtarlar-ve-stk-temsilcileri-bulusmasina-katildi

ZATEN “DİN DÜŞMANI” İLAN EDİLMİŞTİ!.. ÖNCEKİ GÜN VE DÜN GENE İLAN EDİLDİ!.. KORKMAKLA KALDI!..

150 150 bakikarakol

Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi 20 yaşındaki Enes Kara, tarikatçı babasının baskısıyla tarikat yurdunda kalıyor.

Yurttaki tarikat baskısını defalarca ailesine anlatıyor.

Sonuç yok.

Sonunda bir karar alıyor.

Ve kararını iki aşamada uyguluyor:

İlkin bir video çekiyor, ailesinin kulak asmadığı sorununu anlatıyor; sonra arkadaşlarıyla birlikte kaldığı cemaat yurdu binasının 7’inci katından kendini atıyor…  https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/aile-baskisiyla-cemaat-yurdunda-kalan-tip-ogrencisi-enes-kara-canina-kiydi-6880930/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber

Olay kamuoyuna duyurulduğunda, duyarlı insanlar –içte ve dışta- çok yoğun tepki gösteriyor.

O da ne!..

Kimi psikiyatr, Türk Tabipler Birliği ve partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”, 10 Ocak 2022 Pazartesi sabahı yaşanan olaya tepki göstermiyor!

Nedeymiş:

Acısını yaşayanları düşünerek, hassas davranılmalıymış!

Bahanenizi sevsinler!

Bilim, böyle bir gerekçeyi asla kabul etmez!

Bilim insanları, bilim yuvaları ve halktan yana siyasa (politika) yaptığını söyleyen siyasacılar da asla böyle bir yaşanmışlığı örtbas etmez, edemez, etmeye kalkamaz!

Kabul edene ve kalkana ne “bilim”, ne “bilim insanı”, ne “bilim yuvası”, ne de “siyasacı” denir!

Onlar; böylesi ve benzeri üzücü olayların sıkça yaşandığı yuvaların sahipleri cemaat ve tarikatçılardan, o cemaat ve tarikatçıları arka bahçeleri yapan siyasi kadrolardan ayırtsızdırlar!

 

Sizi 2011 yılına götüreceğim.

www.haber.sol.org.tr sitesinde 25 Nisan 2011 günü “CHP ÜYESİNDEN ZAMAN’A ‘EZBER BOZAN’ AÇIKLAMALAR!”   

https://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/chp-pm-uyesi-tekke-ve-zaviyeler-yeniden-acilmali-haberi-41826 başlıklı haber yayınlanıyor.

(Zaman, FETÖ’nün şimdi yayında olmayan gazetesi)

// “CHP Parti Meclisi (PM) üyesi ve Ankara milletvekili adayı Bülent Kuşoğlu, Zaman’a ilginç açıklamalarda bulundu. ANAP kökenli Kuşoğlu, Zaman’a yaptığı açıklamada Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının toplumu yozlaştırdığını ve tekrar açılması gerektiğini söyledi.” paragrafıyla başlayan haber şöyle sürüyor:

Kuşoğlu, “tekke ve zaviyelerin tarih boyunca Türklük ve İslamiyet’in aktarılmasında çok önemli roller oynadığını” belirterek şöyle konuştu:

“Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları.”

Kuşoğlu ayrıca “cemaatlere karşı olmanın, dünyayı tanımamaktan, bilgi ve algı eksikliğinden kaynaklandığı” iddia etti.

Devrim Kanunları ile bu kurumların kapatılmasının topluma zarar verdiğini söyleyen CHP’li Kuşoğlu, “Kültürel hayatımızı daha iyi yaşayabilmemiz, inançlarımızı daha iyi öğrenmemiz için geçmişte olduğu gibi bu tür sosyal ve kültürel kurumlar olmalı” dedi.

Kuşoğlu, tekke ve zaviyelerin eğitim ve kültür kurumları olduğunu da iddia ederek şöyle konuştu:

“Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Ve bunlar aynı zamanda Türk ve İslam kültürünün belirli yerlere aktarılmasını misyon edinen yerlerdi. Tekke ve zaviyelerin olmamasının topluma olumsuz etkileri oldu. Toplumumuz çok kolay yönlendirildiyse ve provoke edilebildiyse bir sebebi de budur. Sadece devletin ‘sosyal devlet’ olması yetmiyor, toplumun da ‘sosyal toplum’ olması gerekiyor. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir.”

Bülent Kuşoğlu, CHP’nin artık bu tür sosyal kurumlara eskisi gibi olumsuz bakmadığını da sözlerine ekledi. //

 

Anımsadınız mı?

 

Halen Ankara CHP Milletvekili ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan Bülent Kuşoğlu’nun usundaki “adı lazım değil”, Enes Kara’nın intiharıyla ilgili, önceki gün @kilicdarogluk hesabından

https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1480976269953146882 ve https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1480979087103610881 tivitlerini atıyor.

 

Beklentilerin üzerinde ağır yergiler aldı.

 

Usta gazeteci yazar Fikret Bila sıcağı sıcağına başarılı bir gazetecilik yapıyor, “adı lazım değil” ile söyleşi gerçekleştiriyor ve www.halktv.com.tr ‘deki köşesinde yayınlıyor.

Bila’nın “Kılıçdaroğlu: Enes’e içim parçalandı” https://halktv.com.tr/makale/kilicdaroglu-enese-icim-parcalandi-660221 başlıklı söyleşisi aynen şöyle:

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi ikinci sınıf öğrencisi Enes Kara’nın yurt olarak kaldığı cemaat evinde gördüğü baskıları anlattığı bir video çektikten sonra yaşamına son vermesi Türkiye’yi üzüntüye boğdu.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise dünkü grup konuşmasında bu olaya değinmediği, tepki göstermediği gerekçesiyle eleştirildi.

Kılıçdaroğlu dün bu eleştiriler üzerine sosyal medyadan şu mesajı paylaştı:

“Gençlerimizle ilgili canımızı yakan olgular söz konusu olunca, paylaşacağımız içeriklerde hepimiz sorumlu davranmak zorundayız. Bana kızanları anlıyorum ama etik sebeplerden dolayı paylaşım yapmayacağım. Zamanı gelince gereken yapılacaktır. Tepkileri anlıyor ve saygı duyuyorum. Bu tarz haberleri paylaşmakla ilgili bilimsel makaleler söz konusudur. Oluşan öfkeyi politik puana döndürme adına, bilimin uyarılarına kulak asmamayı doğru bulmuyorum.”

Ancak, Kılıçdaroğlu’nun bu mesajına da eleştiriler yöneltildi. CHP Lideri, oy kaygısı nedeniyle yeterli tepkiyi vermemekle eleştirildi.

Kılıçdaroğlu’yla bu konuyu konuştum.

Önce Enes’in videosunu izleyip izlemediğini sordum.

“İzlemez olur muyum” dedi, “Elbette izledim ve içim parçalandı. Çok üzüldüm. Enes gibi gençleri bizim iktidarımız kurtaracak.”

Kılıçdaroğlu’na yöneltilen eleştirileri anımsattım.

“Olay cemaat evinde geçtiği için oy kaygısıyla yeterli tepki vermediğiniz eleştirisi var. Ne diyorsunuz?” sorusunu yönelttim. Şu yanıtı verdi:

“Eleştirilere elbette saygım var ama ilgisi yok. Bir iki nedenle hassasiyet gösterdim. Birincisi bilim insanlarının, psikiyatristlerin, psikologların bu tür olayların yazılması, dillendirilmesi konusunda uyarıları var. Bilimsel makaleleri var. Ben bilim insanlarının uyarıları konusunda hassasiyet gösterdim. İkinci olarak da çok acı, çok üzücü, yürek parçalayan bir olayı hemen sıcağı sıcağına siyasete konu etmeyi etik bulmadım. Hepsi bu. Yoksa ben oy kaygısıyla gerçekleri söylemekten çekinmem. Bugüne kadar da hiç çekinmedim. Doğru bildiğimi söyledim, söylemeye de devam edeceğim.”

CHP Lideri’ne “Tarikat ve cemaatlerde öldürme, baskı kurma, cinsel istismar gibi olaylar yaşandığına ilişkin birçok örnek kamuoyuna yansıdı. Özellikle yoksul ailelerin çocukları bu yurtlara gitmek zorunda kalıyor. Bu yurtlarla ilgili ne düşünüyorsunuz” sorusunu yönelttim. Yanıtı şu oldu:

“Elbette sorunun fakındayız. Öneminin bilincindeyiz. Bu gençlerimizi iktidara gelir gelmez kurtaracağız. Bir yıl içinde yurt sorununu çözeceğiz. Gençlerimiz devlet yurtlarında, gayet rahat koşullarda, sıcak suyu olan, bir kişilik, iki kişilik odalarda güven içinde, özgürlük içinde kalacaklar. Şimdiden belediyelerimiz yurt yapmaya, üniversiteli gençlerimizin barınmaya uygun şekilde düzenlenmiş binalarımızda kalmalarına olanak sağlamaya başladılar. İktidarımızda bu sorunu kökünden çözeceğiz, özellikle yoksul ailelerimizin çocuklarına Aile Destek Sigortası’ndan burs vereceğiz, yurt sağlayacağız, başka yerlere gitmelerine gerek kalmayacak. Ayrıca bu yurtlarda ne oluyor ne bitiyor, çocuklar nasıl yaşıyor, çocuklara ne yapılıyor hepsini inceleme altına alacağız. Devlette denetimsiz alan olmaz. Bu denetimi gerçekleştireceğiz ve gereğini yapacağız. Annelerin babaların içi rahat olacak.”

Kılıçdaroğlu, “tarikat ve cemaatlerin gençler üzerinde kurdukları baskıyla, dayattıkları inanç ve yaşam tarzıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz” soruma da şu karşılığı verdi:

“Biz düşünce ve inanç özgürlüğüne saygılıyız. Gençler istedikleri gibi düşünme, istedikleri gibi inanma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Ancak Enes’in anlattığı gibi gençlerimize düşünce ve veya inancın zorla dayatılmasına da sonuna kadar karşıyız. Gençlerimiz özgür ortamlarda, güven içinde arkadaşlarıyla konuşabilmeli, tartışabilmeli istediği düşünceyi, inancı dile getirebilmeli, yaşayabilmeli. Hiçbir baskıyla, müdahale ile karşılaşmamalı. Biz gençlerimize özgürlük vaat ediyoruz ve bunu sağlayacağız. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Gençler bu ülkenin geleceğidir. Onları özgürce yetiştirmek, istedikleri düşünceye, inanca, yaşam tarzına sahip olmalarını sağlamak, bilimsel eğimle donatmak bizim görevimizdir.”

 

İçinde bulunduğumuz süreci de dikkate alarak, öfkeme, kızgınlığıma yenik düşüp kırıcı olmayacağım:

2011 yılındaki sözlerini alıntıladığım Bülent Kuşoğlu’nun kuş usuyla siyasa yapan “adı lazım değil”, cemaatlerin, tarikatların ve cemaatleri, tarikatları arka bahçeleri gibi kullanan Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları AKP’nin, MHP’nin “din düşmanı” ilan etmelerinden korktu, korkuyor!

Neden korkar ki?!

Zaten etmişler, edip duruyorlar!

En son Salı günü MHP Genel Başkanı, dün de AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı partilerinin grup konuşmalarında ilan etti!

Yarın da, öbür gün de edecekler!..

NE YAZIK Kİ ÜLKEDE “SİYASİ SÖYLEM TERÖRÜ” VE “SİYASİ SÖYLEM TERÖRÜ’NÜN MİLİTANI TERÖRİSTLER” VAR!..

150 150 bakikarakol

Kızan kızsın…

Ne yazık ki ülkede, son yıllarda şiddeti giderek artan bir “siyasi söylem terörü” ve “siyasi söylem terörünün militanı teröristler” var!

 

Bir örnek:

 

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Korona Virüsü’ne yakalandı.

Geçen hafta bugün (4 Ocak 2022 Salı) gece saat 22.10 civarlarında, yandaş “Anadolu Ajansı (AA) abonelerinde servis etti.

Abonelerden kimi internet basını okurlarına, televizyon kanalları izleyicilerine, radyolar da dinleyicilerine duyurdu.

NTV kanalının www.ntv.com.tr internet sitesi saat 22.24’te “Temel Karamollaoğlu corona virüse yakalandı” https://www.ntv.com.tr/turkiye/temel-karamollaoglu-corona-viruse-yakalandi,22jFPRE_-02-lTU8zaskhQ başlığıyla verdi.

Haber aynen şöyle:

“Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, corona virüse yakalandı.

Saadet Partisi’nden yapılan açıklamada, Covid-19 testi pozitif çıkan Karamollaoğlu’nun sağlık durumunun iyi olduğu belirtildi.
Açıklamada, Karamollaoğlu’nun evinde dinlenerek karantina sürecini geçireceği ifade edildi.”

 

Yaklaşık 24 saat sonra…

28 Ekim 2017’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın istemiyle, Ankaranın 20 yıllık Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden “istemeyerek” istifa etmek zorunda kalan İbrahim Melih Gökçek,        @06melihgokcek Twitter hesabındanTEMEL KARAMOLLAOĞLU AŞAĞIDAKİLERDEN HANGİSİ İLE BERABER HAŞROLMAK İSTERSİN… GEÇMİŞ OLSUN COVİT OLMUŞSUN. BAK ÖLÜM BİR KARIŞ ÖTEDE… Sevgili Peygamberimiz, “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurmuş… BENCE ZAMAN GEÇMEDEN KISA ZAMANDA TÖVBE ET.”

https://twitter.com/06melihgokcek/status/1478786814949437440 paylaşımında bulundu.

 

9 Ocak 2022 Pazar günü internet, görsel ve sözlü basında Karamollaoğlu’nun hastaneye kaldırıldığı haberi yer aldı.

 

Yeniçağ Gazetesi’nin www.yenicaggazetesi.com.tr sitesinde Son dakika… Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu hastaneye kaldırıldı” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/son-dakika-temel-karamollaoglu-hastaneye-yatirildi-498631h.htm bağlığıyla yayınlanan haberden öğrendik ki, Karamollaoğlu’nun evinden alınıp Ankara Şehir Hastanesi’ne kaldırıldığını Saat Partisi Sözcüsü Birol Şahin basına duyurmuş.

Şahin yazılı açıklamasında “Genel Başkanımız Sayın Temel Karamollaoğlu’nun bugün kontrol amaçlı gittiği Ankara Şehir Hastanesine doktorlarının tavsiyesi üzerine tedbir ve tedavi amacıyla yatışı gerçekleştirilmiştir. Tedavisine bir süre burada devam edecek olan Genel Başkanımızın sağlık durumu iyidir” demiş.

 

Bir gün sonra da (10 Ocak 2022 Pazartesi), Saat Partisi çizgisindeki Milli Gazete’nin Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, @Mustafa Kurdas Twitter hesabından Bu da bir başka zavallı! Parsel parsel zavallı…. Butuşturulup çöpe atılmışlık zavallılığı! Hala umudu var; göze girmeye çalışıyor..” https://twitter.com/MustafaKurdas/status/1480315205838114816 diye yazıyor.

 

Aynı gün Milli Gazete’de Kurdaş’tan Melih Gökçek’in hadsizliğine tepki: Parsel parsel zavallı..”

https://www.milligazete.com.tr/haber/9084184/kurdastan-melih-gokcekin-hadsizligine-tepki-parsel-parsel-zavalli başlıklı haber yer alıyor.

Haber “Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, FETÖ ile ilgili bağlantısı olduğu düşüncesiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından istifası alınan eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e sert tepki gösterdi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu hakkında hadsiz paylaşım yapması üzerine FETÖ ile ilişkisi olduğu belirtilen Melih Gökçek’e “Parsel parsel zavallı…” şeklinde sert tepki gösteren Kurdaş, Twitter’dan şu ifadeleri kullandı:

“Bu da bir başka zavallı! Parsel parsel zavallı…. Butuşturulup çöpe atılmışlık zavallılığı! Hala umudu var; göze girmeye çalışıyor.” biçiminde.

 

İbrahim Melih Gökçek’in, canlar alan Korona Virüs hastalığına yakalanan Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu için o Twitterı atması “siyasi söylem terörü” değil midir?!

Gökçek o Twitterıyla  “siyasi söylem terörünün militanı terörist” olmuyor mu?!

 

Bu arada…

Saadet Partisi sözcüsü Birol Aydın dün gece yaptığı yazılı açıklamada “Genel sağlık durumu oldukça iyi olan Genel Başkanımız Sn. Temel Karamollaoğlu, bir süre daha hastanede istirahat ettikten sonra taburcu olacaktır.”  

https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/temel-karamollaoglu-hakkinda-yeni-gelisme-1899450 dedi… 

İKTİDAR SONRASINI, İKTİDAR OLACAKLARDAN, GÜVENCE ALTINA ALMAK!..

150 150 bakikarakol

Sakarya CHP Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç’un, 9 Ocak 2022 Pazar günü www.sozcu.com.tr ‘de, Ve dostlar, gidiyor gitmekte olan. 20 yıldan beri cumhuriyetin birikimlerini tek tek yok eden, bu ülkenin biricik önderlerine ‘İki ayyaş’ diyen adam sadece gitmeyecek. Biz kovalayacağız o kaçacak. Sanıyor ki Türkiye’de herkes ondan korkuyor. Kimse ondan korkmuyor.

Öyle Cumhurbaşkanlığı koltuğunu, AKP Genel Başkanlığı koltuğunun altına alıp hesap vermeden gideceğini sanıyorsa yanılıyor. Önce benim ölümü çiğneyecek. Fetullah’ın savcısının ardında duracaksın ben FETÖ’cü olacağım sen olmayacaksın. Sen FETÖ’cünün Allah’ısın.

Sen bu ülkenin komutanlarını hapse atacaksın. Silivri savcısı Zekeriya Öz elini kolunu sallayarak kaçacak sen hesap vermeden gideceğini düşünüyorsun. Sonuna kadar hesap soracağız.” https://www.sozcu.com.tr/2022/gundem/chpli-ozkoctan-erdogana-cok-sert-sozler-hesap-vermeden-gidecegini-saniyorsa-yaniliyor-6877623/?utm_source=anasayfa&utm_medium=free&utm_campaign=alt_surmanset sözlerinin geçtiği CHP’li Özkoç’tan Erdoğan’a çok sert sözler: Hesap vermeden gideceğini sanıyorsa yanılıyor” başlıklı haberi okuyunca gülümsedim.

Ve…

Flaş TV kanalının ana haber sunucusu, gazeteci, yazar, yorumcu Can Ataklı’nın 7 Ocak 2021 Cuma günü kendi You Tup kanalında yaptığı konuşmayı https://www.youtube.com/watch?v=T0OlS8Ryf_AAtaklı https://twitter.com/can_atakli_/status/1479380015645171713 Twitter hesabından da paylaştı-; bir de, 7 Ocak 2022 Cuma günlü Aydınlık Gazetesi’nde ve www.aydinlik.com.tr ‘de ABD’nin derin devleti kaos planını açık etti” https://www.aydinlik.com.tr/haber/abd-nin-derin-devleti-kaos-planini-acik-etti-270664 başlığıyla yayımlanan haberi anımsadım.

 

(Konunun daha iyi anlaşılması için bu iki linki tıklamanızı, Ataklı’yı baştan sona dinlemenizi, Aydınlık haberini okumanızı ısrarla istiyorum.)

 

Ataklı’nın “Türkiye’de ilk söyleyen bendim. O gün söylemeye korktum” dediği neydi?

 

Ataklı “Şuydu” diyor, anlatıyor:

“Meral Akşener’ın çok yakınıyla Tayyip Erdoğan 1,5 saat bir telefon görüşmesi yaptı. Ve bu telefon görüşmesinde, önümüzdeki günlerde oluşabilecek siyasi harita üzerinde konuşuldu. Tayyip Erdoğan o görüşmede kendisi ve 400 kişi için bir güvence istedi.”

 

Ataklı “Bunların hepsi doğru. Emin olmadan, ben kendim de inanmadan hiçbir şeyi size anlatmam” diyor ekliyor:

“O tarihten sonra bunu bir daha dillendirmeye ben korktum.”

 

Partim CHP’min başındaki “adı lazım değil”in ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, gerek grup konuşmalarında, gerekse çeşitli günlerde ve yerlerde yaptıkları açıklamalarda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına, iktidarında, haklarında davacı olmayacaklarının güvencesini verdiklerini birçok kere yazdım.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına tek koşullarının ise ülkeyi erken seçime götürmesi, sandığı getirmesi olduğunu hep vurguladım.

 

Can Ataklı da You Tup kanalındaki konuşmasında “Kılıçdaroğlu söyledi: ‘Ben, devr-i sabık yaratmayacağım’ diye” diyor.

 

Özkoç’un bunlardan habersiz olması olanaksız.

O nedenle az yukarıda “gülümsedim” diye yazdım.

 

Özkoç, Genel Başkanının ve İyi Parti Genel Başkanının, “güvence” verdiklerinden haberi yoksa “İkisini de iyi dinlememiş”; haberi var da “… Sonuna kadar hesap soracağız” diyorsa, “Halka doğru söylemiyor” demektir.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, içteki gibi dışta da “sağlam güvence almak” düşüncesinin, planının, girişiminin olduğunu düşünüyorum.

 

(Halk Bank, Rıza Sarrap, Sezgin Baran Korkmaz vb olaylarını ve daha başka dış siyasa gelişmelerini anımsayalım.)

 

Dış güvenceyi, kendilerinden sonraki iktidarın güvenceleri -arkalarında durması- ile pekiştirmek, garantilemek isteyeceği öngörüsündeyim…