Posts By :

bakikarakol

SİYASİ CİNAYET KAYGILI “ADI LAZIM DEĞİL” GALİBA SİYASİ CİNAYETİN NE OLDUĞUNU BİLMİYOR!..

150 150 bakikarakol

Yaklaşık 3,5 yıllık ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”yle de, daha hızla siyasi inişe geçen Cumhur İttifakı İktidarı ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın 1 numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, 7 Ekim 2021 Perşembe günü partisinin Genel Merkez’inde gerçekleştirdiği Partili Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında, ettiği https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/130810/-dunyanin-ciddi-bir-bocalama-donemine-girdigi-salgin-surecinde-uretim-carklarini-durdurmayarak-kendimizi-diger-ulkelerden-ayristirdik- çok özetle şu “Biz, kimsenin işine karışmayız, doktorların işine de karışmayız…

Doğru yerinden kalkana kadar yalan dünyayı dolaşırmış gerçeğini de unutmamalıyız. Bizim söylenir söylenmez hakikat denizinde boğmadığımız her yalanın bir süre sonra büyüyüp ayağımıza dolaşması kaçınılmazdır…

Bizim insanımız, sürekli mavra yapanı, desteksiz atıp tutanı, yalanı gerçek ciddiyetiyle söyleyerek, kendine güldüreni istihza ile de olsa bir süre takip eder ama günün sonunda tercihini daima eser ve hizmet siyasetinden yana kullanır…

Enflasyonun yüzde 20’nin altında olduğu bir dönemde ortalama yüzde 30’lar düzeyinde yaptığımız artışlarla çalışanın, üretenin, sabit gelirlinin yanında olduğumuzu çok açıkça ortaya koyduk…

Ülkenin yönetimine talip olduklarını söylemekten vazgeçmelerinin kendileri için daha iyi olacağını da hatırlatmak istiyoruz…

Eğer karşımızdakilerin insafına kalırsak, bunlar bize Türkiye Cumhuriyeti’nin aynı haklara sahip vatandaşları olmamıza rağmen bırakın adil davranmayı, yağmurlu havada bir bardak su bile vermezler…

İktidara geldiğimiz günden beri karşımıza çıkan her engeli yıkıp geçmemizi sağlayan, 15 Temmuz’da çıplak elleriyle tankları durduran, bölgesel ve küresel tüm güç odaklarını hizaya getiren milletin gücünün üstünde bir güç tanımadık, tanımıyoruz…

Hep söylüyorum ya, bize gurur, kibir, asla yakışmaz. Biz tevazu ordusuyuz ve tevazu ordusu olarak bu yolculuğa devam edeceğiz. AK Parti’nin 20 yıllık geçmişinde bunun aksi hiç olmadı…” sözleri, bekledikleri olumlu tepki yerine, yergiler almasına karşın…

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”in, bir gün sonra, kimi ulusal gazetelerde manşetlerde –örneğin https://www.karar.com/guncel-haberler/gerilimden-kaygiliyim-1635027’de-, kimi de yazarların köşelerinde –örneğin  https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mobi/erdogan-iktidari-icin-her-yolu-deneyecektir-478690h.htm ’de-, yer alan açıklamalarındaki siyasi cinayetler kaygısı, vurgusu ve AKP’yi, AKPMHPBBP ortaklı Cumhur İttifakı’nı, Cumhur İttifakı İktidarı’nı siyasi sıkışıklıktan kurtardı!

 

“Adı lazım değil”in sözlerini okuduğumda, “Galiba ‘Siyasi cinayet’in ne olduğunu bilmiyor!” diye söylendim.

Bilseydi…

Kaygıdan, kaygılanmaktan söz etmezdi, yaşanmışlıklardan söz ederdi.

Örneğin:

6’ıncı yılı dün anılan Ankara Gar Katliamı bir siyasi cinayet değil mi?!

Benzerleri yurdun çeşitli yerlerinde yaşandı.

Onların her biri birer siyasi cinayet değil mi?!

 

Dahası…

İnsanlar…

İşsizlikten, açlıktan, umutsuzluktan vb intihar ediyorlar!

Çeşitli nedenlerden en yakınlarını, en sevdiklerini öldürüyorlar!

Bunlar siyasi cinayet değil mi?!

 

İş kazaları, trafik-tren kazaları, doğal afetlere hazırlıksız yakalanmak, ölümlere neden olmak siyasi cinayet değil midir?!

 

Kötü yönetimlerin her sonucu birer siyasi cinayet değil de nedir?!

 

Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi ve yazarı Saygı Öztürk’ü “Devlet gücü tehdit aracı oldu” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/saygi-ozturk/devlet-gucu-tehdit-araci-oldu-6697711/ başlıklı dünkü yazısı ve Yurt Partisi Genel Başkanı, efsane Emniyet Müdürü, eski Milletvekili, İçişleri eski Bakanı, –Cumhurbaşkanı olmasını istediklerimdenSadettin Tantan’la konuşup Tantan’ın sözlerine genişçe yer verdiği için kutluyorum.

Tantan’ı da açık yürekliliğinden ve her keresinde ülkesini, halkını en gerçekçi biçimde düşündüğünden, en doğru siyasi söylem ve eylemlerde bulunduğundan ötürü kutluyorum.

Muhalefete ne doğru çağrıda bulunuyor!..

GÖNLÜNDE “CUMHURBAŞKANI OLMAK” OLAN “ Ü N L Ü ”MÜZ!..

150 150 bakikarakol

Kim Cumhurbaşkanı olmak istemez?

Ben!

Bırakın Cumhurbaşkanı olmak istemeyi, en küçüğünden, en büyüğüne dahi siyasetçi olmak istemem.

Ama…

İyi bir iç siyasa (siyaset, politika) eleştirmeni gazeteci, yazar olmayı çok isterim.

 

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde, sınırsız yetkiye sahip Cumhurbaşkanı olmak istemeyen yoktur; herkesin gönlünden olmak geçer.

Geçer ama…

Olması zordur.

“Ben Cumhurbaşkanı olmak istiyorum” demek, böyle bir açıklamada bulunmak çok daha zordur.

Alaya alınmak, gülünç duruma düşmek, “Deli”, ”Kafayı sıyırmış” damgası yemek, toplum içine çıkamamak var.  

 

Bir de…

“Ah, Cumhurbaşkanımız şu olsa” diyerek, iç dünyalarında Cumhurbaşkanı adayı taşıyanlar var.

Bunlar ve kendi gönüllerinde Cumhurbaşkanı olmak isteyenler, gönlündekini direk değil, dolaylı biçimde açığa vururlar.  

 

Geçen hafta bugünün (1 Ekim 2021 Cuma) akşamı Tele 1 TV ekranında böyle bir olay yaşandı.

 

 “Araştırmacı, soruşturmacı, duayen gazeteci” diye sunulan, diye sunulmasından da pek hoşlanan, benim ise yerdiğim Uğur Dündar’ın, Tele 1 TV kanalında, “Demokrasi Arenası” programı yayınlandı.

Saat 21.00-24.00 arası canlı yayınlanan programın özne konuğu tiyatro ustası, tiyatro okulu sahibi, yazar, yönetmen, Müjdat Gezen’di.

“Müjdat Gezen Sanat Merkezi” mezunu, her biri ünlü sanatçılar da vardı.

Adları, Uğur Dündar tarafından anons edilen, ancak ekranda görünmeyen 5-6 kişi ise canlı yayının yapıldığı Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin tiyatro salonundaydı.

 

Şimdi size https://www.youtube.com/watch?v=R7je2n3-tNk linkini veriyorum.

Tıklayıp baştan sona kadar izleyebilirsiniz.

Ama ben, linkin özellikle 46.07-48.20 arasını izlemenizi istiyorum.

 

O dilimi kağıda döktüm, burada bilginize sunacağım.

 

İzlediğinizde veya okuduğunuzda, şu konuşmalara tanık olacaksınız:

 

Müjdat Gezen anılarını anarken, karşısındaki Uğur Dündar, elini sağ cebine götürüyor, cep telefonunu çıkarıyor; telefonunun tuşlarına dokunuyor, gözlerini telefonun ekranından ayırmıyor, “Celal Bey. Celal Ülgen” diyor.

Konuğu Gezen “Nerde?” diye soruyor.

Dündar, “Aramızda. Arka sıralarda bir yerde oturuyor” yanıtını veriyor; sonra da, “Sana bir mesajı var” diyor.

Gezen bu kez gayriihtiyari “Kimin?” sorusunu soruyor.

Dündar “Celal Ülgen’in” diyor, ekliyor:

“Kendisi yazmış. Kısa bir mesaj.”

Ve okumaya başlıyor:

bir ülke isterim

yoksul

varsılı yok

insanlar mutlu hayatlarından

bir ülke ki

herkes eşit

en yüce değer emek

ve sevmek

ve sevmek

ve sevmek

bir ülke isterim

sanatı hür

düşünce özgür

dediği gibi eski bir bilgenin

ne ezilen

ne ezen

bir ülke ki

Cumhurbaşkanı Müjdat Gezen

 

Alkışlar arasından, Uğur Dündar’ın sesi:

“Çok güzel bir şiir.”

 

Müjdat Gezen keyifleniyor, “Celal’e bak yav” diye söyleniyor; ardından, boşlukta birine bakarak, konuşuyor:

“Celal, Celal biliyorsun, ben, senin adayınım. Ama benim adayım da Uğur Dündar’dır, biliyorsun ki. Yaaa. Uğur yıllardır hep en güvenilir kişi seçiliyor. Bu durup dururken değil…”  

 

Avukat Celal Ülgen’i tanımayan, Müjdat Gezen’in avukatı olduğunu, Atatürkçü askerlerin, sivillerin avukatlığını yaptığını bilmeyen yoktur.

Kendisine saygı duyuyorum.

Gönlündeki Cumhurbaşkanını, şiirle dile getirdi.

… Getirmekle kalmadı, gönlündeki Cumhurbaşkanının, yani Müjdat Gezen’in gönlündeki Cumhurbaşkanını da açığa çıkardı.

Bir başka şeyi de…

Gönlünde Cumhurbaşkanı olanın da gönlündekini…

 

O kişi, gönlünde Cumhurbaşkanı olmak olan Uğur Dündar’dı!

 

Bu kanıya, sonuca…

Müjdat Gezen, gönlündeki Cumhurbaşkanını ‘Uğur Dündar’ diye açıkladığında, Uğur Dündar’ın bir şey dememesinden, sessiz kalmasından, yüzünde hoşnutluğun belirmesinden vardım.

 

Ve…

Bundan sonrasını ayrıntılı yazmayı düşünüyorum.

Bugün bu kadarıyla yetineyim…

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANININ GRUPTA SÖYLEDİĞİ ÖNEMLİ SÖZ VE AKŞENER’E YAKIN GEÇMİŞTE YAPTIĞI 3 ÖNERİ!..

150 150 bakikarakol

Artık…

Bilmeyen…

Hele de…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, partisi AKP’nin Kamutay’daki, Salı’dan Çarşamba’ya aktardığı grup toplantısına AKP Genel Başkanı şapkası veya sıfatıyla katıldığını, konuştuğunu sanan…

Bilsin ki…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, grup toplantısına, yalnız AKP Genel Başkanı şapkası/sıfatıyla katılmıyor, konuşmuyor, Cumhurbaşkanı sıfatıyla da katılıyor, konuşuyor!

Bunu…

Katıldığı ve konuştuğu partisinin dünkü grup toplantısında AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının kendisi söyledi.

 

https://www.sabah.com.tr/video/haber/baskan-erdogandan-ak-parti-grup-toplantisinda-onemli-aciklamalar-video linkini tıkladığınızda, birkaç tümcelik girişin ardından şu iki tümceyi duyacaksınız:

“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık.

Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile, yeni sistemin başarısının ifadesidir.”

 

Hemen belirteyim:

Katılmıyorum.

Şundan:

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanın, “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diyerek, eksik söylediği, doğrusu “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olan ucube sistem, yaklaşık 3,5 yıllık sürecinde en başta da AKP’yi, Cumhur İttifakı’nı ve Cumhur İttifakı İktidarı’nı bitirdi.

Gerisini saymaya gerek yok.

 

Üzerinde durmak istediğim ikinci tümcesidir.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile, yeni sistemin başarısının ifadesidir” tümcesini söyleme gereksinimini neden duydu?

“AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin grubuna, ‘AKP Genel Başkanı şapkasıyla katılıyor, AKP Genel Başkanı şapkasıyla konuşuyor’ konusuna açıklık getirmek için mi söyledi?

Yoksa…

Partisi AKP grubunda, hem “AKP Genel Başkanı”, hem de “Cumhurbaşkanı” olarak konuştuğu/konuşacağı için, “ağır yergiler”in önünü kesmek, “ağır yergilerde bulunacaklar”ı uyarmak mı istedi?

Bilmiyorum.

Ama…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, partisi AKP’nin grup konuşmalarına yönelik sözlerine gelebilecek –hiç de ağır olmayan, hakaret içermeyen- yergilerden, “Cumhurbaşkanına hakaret davaları”nın açılacağının kokusunu alıyor, havasını sezinliyorum!

 

Umarım, yanılıyorum.

 

Yaşayıp göreceğiz.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, fulü değil net ve eğip bükmeden, gerçekçi açıklama yapar da, daha erken öğrenmiş oluruz.

 

Gene umarım…

Muhalefet, bu durumu atlamaz, kamuoyunu duyarlı kılar, gündem oluşturur, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanın, partisi AKP’nin grup konuşmalarındaki kimi sözlerine yapılacak yergilerden ötürü “Hakaret davaları açılması”nı önler.

 

Bu arada…

Akşam saatlerinde, televizyon kanallarına, internet basınına ve ulusal gazetelerin internet sitelerine, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının kendisine yakın geçmişte yaptığı 3 öneriye (teklife) ilişkin sözleri https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/iyi-parti-lideri-meral-aksener-erdoganin-yaptigi-uc-teklifi-acikladi-6691387/ düştü.

“Sayın Erdoğan 2001’de partisinin kuruluşuna beni davet etti” diyen Akşener, diğer iki öneriyi de şöyle anlattı:

“2015’te Sayın Erdoğan bana Başbakan Yardımcılığı teklif etti.

Aynı Sayın Erdoğan 2020’de ‘ne kadar milli ve yerli olduğumu’ ifade edip ‘Buyurun beraber bir berber dükkanı kuralım’ dedi.”

 

3 öneriyi de kabul etmediğini sözlerine ekleyen Akşener, “Buyurun beraber bir berber dükkanı kuralım” anlatısında içten mi?

Yani…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı aynen bu tümceyi etti mi?

Ettiyse…

Ne demek?!

Etmediyse…

Akşener’in böyle bir söz etmesi…

Ne demek?!.

KRAVATLI TALİBANCILARIMIZ VE ŞENTOP, HDP’Yİ “TERÖRİZMİN GAYRİMEŞRU OLUŞUMU” GÖREN BAHÇELİ’YE TEPKİ VERMELİ!..

150 150 bakikarakol

Günaydın, Gün, Meydan gazetelerinde Genel Yayın Yönetmeni’m olan Rahmi Turan üstadım Sözcü Gazetesi’ndeki “Dindar Anayasa!” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/rahmi-turan/dindar-anayasa-2-6687403/ başlıklı dünkü yazısında, çok güzel tanımladığı, benim de pek beğendiğim bir tümce kurmuş:

“Türkiye hiçbir zaman ‘Kravatlı Afganistan’ olmayacak!”

Aynen katılıyorum ve haykırarak diyorum ki:

“Kravatlı TALİBANcılarımız, kravatlı IŞİDcilerimiz vb Türkiye’mizi ne Taliban Afganistan’ı, ne emperyalist çizmesi altında ezilen, geri kalmış gerici herhangi bir Ortadoğu ülkesi yapamayacaklar!”

 

Kravatlı TALİBANcılarımız, kravatlı IŞİDcilerimiz vb o kadar çoklar ki!

 

1939’dan başlayıp günümüze kadar uzayan ihanet sürecini dikkate aldığımızda, o kadar çok olmaları normal!

 

O kadar çok olsalar da,  -onların pek sevdikleri dille söyleyeyim- görevlerinde muvaffak olmaları olası değil!

Atatürkçü Türk halkı ne bugün, ne yarın izin vermeyecek!

 

Burada bu konuya noktaya koyuyorum, partisinin dünkü grubunda konuşan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bir-iki sözüne geçiyorum.

 

İzlemedim.

Okuduğum kadarıyla…

Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın özgül ağırlıklı küçük ortağı olasına karşın, ayrıştırırcasına birkaç kere “Cumhur İttifakı ve Milliyetçi Hareket Partisi” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4889/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_5_Ekim_20.html sözcükleriyle başlayan tümceler etti.

Neden acaba?!

 

Konuşmasında, adını koymakta ve fiili durumdan hukuki duruma geçmekte büyük katkısı olan ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden övgüyle sözler eden Devlet Bahçeli “Teröre yardım ve yataklık yapan bölücü kebapçıların işsizlikte payı vardır” acayip tümcesiyle şahsen beni çok güldürdü.

Güldürdüğü kadar da “Bölücü kebapçılar da ne demek?!” sorusunu kendime sorup uzun uzun düşünmeme neden oldu.

 

Anayasa Mahkemesi’nde (AYM’de) kapatılma davası olmasına ve sürmesine karşın, AYM’yi etkilercesine ağır sözler söylediği HDP için “HDP meşru organ değil, terörizmin gayrimeşru oluşumudur” tümcesini etti!

Etmemesi gerekirdi!

Ama…

Kimler etmedi ki, Bahçeli etmesin!

Kaldı ki…

Kimseler etmese de, Bahçeli eder!

Bahçeli’nin öyle bir siyasi anlayışı, üslubu var!

 

Ben, Kamutay’ın (TBMM’nin) Başkanı AKP’li Mustafa Şentop’un takınacağı tavra odaklandım.

(Hoş o da, kaç dönemdir seçim bölgesi Tekirdağ’dan liste 1’e koyarak Milletvekili olmasını sağlayan, partisi AKP’nin Genel Başkanı Cumhurbaşkanından “talimat gelmeden” veya “talimat almadan” bir şey yapmaz.)

Şundan odaklandım:

HDP, Şentop Başkanlığındaki Kamutay’da grubu olan 3’üncü büyük parti.

Ayrıca…

Kamutay Başkan Vekillerinden biri HDP’li.

HDP nasıl meşru organ değil, terörizmin gayri meşru oluşumu oluyor?!

Üstelik…

Böyle bir sözü, Kamutay’ın 4’üncü büyük partisi MHP’nin Genel Başkanı!

Dahası…

HDP hakkında AYM’de “kapatma”dan açılmış ve süren bir dava var.

Bahçeli “HDP meşru organ değil, terörizmin gayri meşru oluşumudur” tümcesini başka bir yığın tümceleri nasıl eder?!

Kendisi de Anayasa Hukukçusu olan Mustafa Şentop’un “Kamutay Başkanı” sıfatıyla harekete geçmesi, doğrular ve gerçekler yanında yer alması, gerekeni yapması gerekmez mi?!

Gerekir.

Ama…

Az yukarıda parantez içinde kısa ve öz değindim…

 

Bu ara…

Dünkü grup konuşmasında, başında bulunduğu partinin adını -sözlerinin hem başında, hem bitiminde- unutan “Genel Başkan”a ne demeli?!

Dün saat 13.46’da paylaştığım tivitimin linkini hemen altta vermekle yetineyim… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1445339637581598722/photo/1

KOMŞULARINIZ AÇKEN, YEDİNİZ DE YEDİNİZ, TOK YATTINIZ!.. BUNUN HESABINI BU DÜNYADA HALK, O DÜNYADA TANRI SORMAYACAK MI SANDINIZ?!.

150 150 bakikarakol

1968’in Temmuz’unda İstanbul Karaköy’e demirleyen emperyalist ABD’nin 6’ıncı Filosunu protesto eden, karaya çıkan conileri bir güzel döven bu ülkenin yurtsever devrimci gençlerini, kendilerini conilerin yerine koyarak, karşı çıkan Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) üyesi gençlerine, önce 6’ıncı Filo’yu Kıble yaptırarak, namaz kıldıran, sonra da onları, yurtsever devrimci gençlerin üzerine saldırtan, “Kanlı Pazar” diye tarihe geçen olayda yurtsever devrimci iki genci katlettiren, 200 civarında gencin ise yaralanmasına neden olan MTTB Başkanı, eski Milletvekili, Kültür eski Bakanı, Kamutay (TBMM) eski Başkanı ve halen Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu (YİK) Başkanvekili 7 Aralık 1940 doğumlu (81 yaşında) İsmail Kahraman, 68 çizgisinde tam gaz gidiyor!

Karaman, Birlik Vakfı‘nın Çemberlitaş‘taki genel merkezinde “Yeni Anayasa ve Öze Dönüş” konulu konferans veriyor; Anayasa’nın değişmez ilk 4 maddesinin değiştirilmesini ve dindar bir anayasanın yapılmasıhttps://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/cumhurbaskanligi-yik-baskanvekili-kahramandan-tepki-ceken-aciklama-dindar-bir-anayasa-olmali-ilk-4-madde-ise-degisebilir-6685912/ öneriyor!

 

Dindarla, dini, her tür çıkarlarında kullanan dincilerle bilinçlice karıştıran İsmail Kahraman ve gibileri, olmayacak duaya alışkın oldukları için her zaman böyle abuk sabuk düşüncelere saplanırlar, abuk sabuk da önerilerde bulunurlar!

 

G e ç i y o r u m …

 

www.odatv4.com internet sitesinde okumazsam, haberim olmayacaktı.

 

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın, Türk Basını’nındaki “emir al”, pardon amiral gemisi Sabah Gazetesi, Cuma gecesi (1 Ekim 2021) başından bitimine kadar izlediğim canlı yayındaki, tiyatro emekçisi Müjdat Gezen’in sözlerini çarpıtmış, 4-5 santim genişliğindeki kahverengi kemerinden, asker palaskası, oradan da darbe çağrışımı çıkarmış! https://www.sabah.com.tr/gundem/2021/10/03/mujdat-gezenden-ugur-dundarin-programinda-skandal-sozler-yarin-oyle-bir-sey-olacak-ki?paging=3

 

Tövbe tövbe!

Güler misiniz, ağlar mısınız?!

Böyle uçukluk olur mu?!

Olmaz, olmamalı!

Ama…

Korku bacayı sarınca, olurmuş!

 

Usta ve emektar sanatçı Müjdat Gezen ile avukatı Avukat Celal Ülgen, www.odatv4.com internet gazetesine yaptıkları açıklamada -değim yerindeyse- Sabah Gazetesi’ne haddini bildirmişler.

Var olsunlar.

 

Gezen ve Ülgen’in açıklamalarını burada yazmayacağım; hemen altta linki vereceğim; tıklayıp oradan okumanızı ısrarla isteyeceğim.

https://www.odatv4.com/guncel/mujdat-gezen-den-sabah-a-kemer-yaniti-218147

 

Çünkü…

Gitme korkusundan ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini kestiremeyen, saçmalayıp deli koyun gibi dolanan bunlara bir çift sözüm var:

 

Baylar, Hanımefendiler!..

Gitmek korkusuna, telaşına düşmekte, saçmalamakta haklısınız!

Bu ülkeye, bu ülkenin halkına, bu ülkenin geçmişine, bu ülkenin ekinine (kültürüne), bu ülkenin kalkınmasına, bu ülkenin parasına, bu ülkenin birikimlerine, bu ülkenin hukukuna, bu ülkenin yargısına/adaletine, bu ülkenin birlik ve beraberliğine, bu ülkenin barışına/kardeşliğine, bu ülkenin elerkisine (demokrasisine), bu ülkenin Kamutay’ına, bu ülkenin dinine/inancına, bu ülkenin kurum ve kuruluşlarına, bu ülkenin tarımına/çiftçisine, bu ülkenin sanayisine/sanayicisine, bu ülkenin ordusuna, bu ülkenin eğitimine, bu ülkenin aydınlık yarınlarına, bu ülkenin saygınlığına/güvenirliliğine vb vb -saymakla bitmez- o kadar çok kötülük ettiniz ki!

Ne bu ülkede, ne bu dünyada, ne öteki dünyada yatacak yeriniz yok!

Komşularınız açken, yediniz de yediniz, tok yattınız!

Bunun hesabını bu dünyada halk, o dünyada Tanrı sormayacak mı sandınız?!.

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANININ,KAMUTAY AÇILIŞ KONUŞMASI BİTİMİNDE, SELAMLAMADA YAPMADIĞI!..

150 150 bakikarakol

1 Temmuz değil de 18 Temmuz 2021’de tatile giren Kamutay (TBMM) üç gün önce, 1 Ekim 2021 Cuma günü saat 14.01’de, Kamutay Başkanı AKP’li –Tekirdağ Milletvekili- Mustafa Şentop başkanlığında toplandı ve Şentop’un “Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27’nci Yasama Döneminin Beşinci Yasama Yılının 1’inci Birleşimini açıyorum” tümcesiyle açıldı.

Şentop “Toplantı yeter sayımız vardır, gündeme geçiyorum” dedi, ekledi:

“Siyasi partilerimizin kıymetli Genel Başkanları, değerli Milletvekillerimiz, diplomatik temsilciler, aziz milletimiz; 27’nci Dönem Beşinci Yasama Yılının ilk birleşimi için bir araya gelmiş bulunuyoruz. https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=1&BitisSayfa=1&Tur=H

Şentop, pek uzun olamayan konuşmasının ardından “Sayın Milletvekilleri, yeni yasama yılının açılış konuşmasını yapmak üzere Sayın Cumhurbaşkanımız, şu anda Genel Kurul Salonu’nu teşrif etmektedirler. Kendilerine Meclis’imiz adına ‘Hoş geldiniz’ diyorum. Şimdi, İstiklal Marşı’mız okunacaktır” dedi.

İstiklal Marşı’mızın bitiminde, “Buyurunuz Sayın Cumhurbaşkanım” diyerek, sözü AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına bıraktı.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı konuşmasına “Sayın Başkan, değerli Milletvekilleri; sizleri en kalbî duygularımla hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 27’nci Dönem Beşinci Yasama Yılının bu yüce kurumla birlikte ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum” https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=2&BitisSayfa=2&Tur=H sözleriyle başladı, çok özetle şunları söyledi:

“Artık milletimiz şunu biliyor: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ışıkları yanıyorsa, Meclis çalışıyorsa, Milletvekillerimiz görevleri başındaysa, Allah’ın izniyle bu ülkenin sırtı yere gelmez.

Son yıllarda üretkenliği daha da artan Meclis’imizin 2023 hedeflerimize ulaşma ve 2053 vizyonumuzu hayata geçirme konusunda üzerine düşen sorumlulukları layıkıyla yerine getireceğinden şüphe duymuyorum.

Meclis’imizin mümkün olursa tamamının uzlaşmasıyla hazırlanacak bir yeni anayasa milletimize vereceğimiz en güzel 2023 hediyesi olacaktır.

Ülkemize kazandırmayı hedeflediğimiz, doğrudan millî irade eliyle hazırlanmış bu ilk anayasa teklifimize destek ve katkı verecek herkese şimdiden teşekkür ediyorum.

 

Biz, kardeşliğin, dostluğun, yoldaşlığın, dayanışmanın, işbirliğinin kadrini kıymetini bilen, her adımımızı buna göre atan bir ülkeyiz. www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=3&BitisSayfa=3&Tur=H

Hiçbirimiz için başka Türkiye yok, hiçbirimiz için başka vatan yok, hiçbirimiz için başka devlet yok, hiçbirimiz için başka gelecek yok. Aklımızdan asla çıkarmamalıyız ki, bölünerek büyüyemeyiz, parçalanarak güçlenemeyiz, husumeti körükleyerek kardeşliği kökleştiremeyiz, saplantılara sarılarak demokrasimizi ilerletemeyiz, bizi biz yapan değerlerden vazgeçerek ufkumuzu derinleştiremeyiz.

Yıllarca terör örgütleri dâhil her kesim tarafından istismar edilen ve adına Kürt sorunu denen meseleyi hak ve özgürlüklerden kalkınmaya kadar tüm boyutlarıyla biz çözdük.

Türkiye’nin son on dokuz yılda, elde ettiği her kazanım gibi ekonominin de sorumluluğu bize aittir.

Geçmişten bugüne baktığımızda ise millî gelirini 3 kat artırmış, satın alma paritesine göre dünyada 11’inci sıraya yükselmiş, yatırımda, üretimde, ihracatta, istihdamda, büyümede rekorlar kırmış bir Türkiye görüyoruz.

Covid-19 virüsü, dünya genelinde yayılmış hastalıklı ve adaletsiz siyasi ve ekonomik düzeni de açığa çıkardı. Türkiye, işte bu zorlu dönemde güçlü kalmayı başaran, hatta gücünü artıran az sayıdaki ülkeden biridir. https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=5&BitisSayfa=5&Tur=H

İzlediğimiz bu politika sayesinde dünyadaki pek çok ülkeden pozitif yönde ayrışarak geçen seneyi büyümeyle kapattık.” https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=6&BitisSayfa=6&Tur=H

 

(Halla halla!..)

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı sözlerini Bu duygularla bir kez daha Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 27’nci Dönem Beşinci Yasama Yılı’nın hayırlı olmasını diliyorum. Milletvekillerimize bu yeni yasama yılında yapacakları çalışmalarda başarılar temenni ediyorum.

Hepinize sevgilerimi saygılarımı sunuyorum.

Kalın sağlıcakla”

https://www.tbmm.gov.tr/Tutanaklar/Tutanak?BirlesimSiraNo=23622&BaslangicSayfa=8&BitisSayfa=8&Tur=H tümceleriyle bitirdi, Genel Kurul’u, iki eliyle selamladı ve çıktı, gitti.

 

Konuşmasında yoldaş sözcüğünü kullanmam AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, selamlamasında, başka zamanlarda gittiği her yerde yaptığını, Kamutay Genel Kurulu’nda yapmadı!

Neydi o yapmadığı?

Şimdi size https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/130751/-meclisimizin-tamaminin-uzlasmasiyla-hazirlanacak-bir-yeni-anayasa-milletimize-verecegimiz-en-guzel-2023-hediyesi-olacaktir- linkini veriyorum.

Linkte, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Kamutay Genel Kurulu’nda yaptığı konuşma var.

Sizden istemim, özellikle en son kısmı, hani iki eliyle selamladığı yeri birkaç kere izleyin.

Şunu göreceksiniz:

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Genel Kurul’u iki eliyle selamlarken, başparmaklarını katlamıyor.

Yani…

Rabia selamı vermiyor!

Hoşuma gitti, sevindim, çok mutlu oldum…

ŞENTOP GENE YANLI VE YANLIŞ BİLGİLENDİRME YAPTI!.. KARARI DA KİMSELER DEĞİL HALK VERİR!..

150 150 bakikarakol

Kamutay (TBMM); Türkmenistan, Kazakistan gezisinden döner dönmez kendisine Kürt Sorunu sorulduğunda, “Çözüm yeri Meclistir sözüyle neyin kastedildiğinin netleşmesi gerek” diyen Kamutay Başkanı, Tekirdağ AKP Milletvekili Mustafa Şentop başkanlığında bugün (1 Ekim 2021 Cuma) açılacak, 27’inci dönem 5’inci yılına başlamış olacak.

 

(AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının 23 Eylül 2021 Perşembe günü New York’taki Türkevi’nde “Ana muhalefetin, Ali Erbaş hocamıza, Diyanet İşleri Başkanımıza bu denli hakaret etme, ne hakkı, ne yetkisi vardır.*

Bu densizliktir, terbiyesizliktir. Zaten CHP’nin cemaziyelevveli de hep bizim din adamlarımıza hakaretle geçmiştir. Şimdi de aynısını Diyanet İşleri Başkanımıza hakaretle yürütüyorlar. Ama şunu bilsinler ki Diyanet İşleri Başkanımız yalnız değildir. Diyanet İşleri Başkanımız CHP’nin bu kendini bilmez tiplerinin hiçbir zaman muhatabı da olmamıştır, olmayacaktır. Diyanet İşleri Başkanımızı bu noktada biz asla yalnız bırakmayız. O makam önemli bir makamdır. Dolayısıyla bu makama hakaret edenler, bu ülkede dinini, diyanetini bilenlere hakaret etmiş olurlar” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/erdogandan-abd-iliskileriyle-ilgili-aciklama-su-an-gidis-pek-hayra-alamet-degil-6666215/ sözleriyle sahip çıktığı Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Yargıtay’ın açılışındaki gibi, Kamutay’ın açılışında da dua okuyacak mı?!)

 

Şentop, dün, 27’inci Dönem 4’üncü Yasama Yılı Değerlendirme Toplantısı’nda konuştu:

“Bin 359 dokunulmazlık tezkeresi havale edildi.

TBMM çatısı altında milletvekillerimiz ve çalışanlarımızda aşı olmayan yok.

Türkiye’nin yeni anayasaya ihtiyacı var. TBMM hem hukuken, hem de siyaseten yeni anayasayı yapacak güçte. Ciddi ve samimi bir irade olursa yeni anayasa yapılabilir.

Yeni sistemde Parlamento’nun erken seçim kararı alınması zorlaştırıldı. Erken seçim olmasın diye bir sistem var Türkiye’de. Cumhurbaşkanı yeniden aday olabilir. Hukuken bir tereddüt yok.” https://www.odatv4.com/siyaset/sentop-konustu-erdogan-tartismasina-gerek-yok-211655

 

Kamutay’ın Anayasa Komisyonu Başkanı iken Komisyon’dan geçmesinde büyük katkısı olduğu ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni kendisinden başka kimsenin iyi anlayıp yorumlayamayacağını düşünen Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Mustafa Şentep gene yanlış yaptı, gene Kamutay Başkanlığı tarafsızlığını koruyamadı, yanlı bilgilendirmede bulundu.

Ama…

O da ucube sistemleriyle birlikte, siyaseten bittiklerinin ayırtında!

 

Şentop’un yeniden seçilme konusunda yanlı ve yanlış bilgilendirme yaptığı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, önceki günkü, günübirlik ikili görüşmeden, Rusya’nın Soçi kentinden yurda dönerken, uçakta, beraberindeki gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. https://halktv.com.tr/gundem/sikinti-var-dedi-ama-rusya-ile-uzayi-vaat-etti-2-3-santral-uzay-roketi-denizalti-474289h

Dün basında genişçe yer aldı.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, “AK Parti’nin, Cumhur İttifakının yeni anayasa çalışması ve seçim yasasına ilişkin çalışmaları ne aşamada?” sorusuna, “Bizim anayasa ile ilgili çalışmamız bitme noktasına geldi. Bu arada yaşadığımız afetler sebebiyle bir kesintiye uğradı. Tekrar bir araya gelip, çalışmamızı süratle bitireceğiz. Siyasi Partiler Kanunu ile ilgili çalışmada da Genel Başkan Yardımcım Hayati Bey, MHP’deki muhatabıyla yaptıkları çalışmayı belirli bir noktaya getirdiler. Son durumu bana bildirecekler. Ondan sonra da hayırlısıyla buradaki kararımızı da vermiş olacağız. Devlet Bey ile de bir araya gelip üzerinden geçme imkanımız olabilir. Zaten özellikle baraj vesaire gibi konular medyaya da yansıdı” yanıtını veriyor.

“Muhalefetin parlamenter demokrasiye dönüş konusundaki tavrı ortada” anımsatmanın artından sorulan “Zaman zaman AK Parti içinde de buna dönük bazı fikirler konuşulduğu iddia ediliyor. Bu konudaki görüşünüz nedir?” soruya yanıt ise “Asla böyle bir şey söz konusu değil. Başkanlık sistemini getiren bir iktidar kalkıp da muhalefetin kuyruğuna takılır mı? Böyle bir şey asla olamaz. Biz başkanlık sistemini getirdik ve bu yeni sistemden de memnunuz. Başkanlık sistemiyle inşallah yolumuza devam edeceğiz. Başkanlık sistemiyle aldığımız mesafe de ortadadır. Bizi yıllarca geride bırakmış olan eski vesayetçi sistemi tekrar denemenin anlamı yok. Eski sistem demek, yamalı bohça demektir. Eski sistem demek, sürekli koalisyon hükümetlerinin olması demektir. Eski sistem demek, kesinlikle sağlıklı bir yönetim biçiminin olmayışı demektir” oluyor.

 

Bu sözlerle 27’inci Dönem 4’üncü Yasama Yılı’nın yol haritası çiziliyor ama ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistem”den çıkıp “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e dönüşe/geçişe kararı kimse/kimseler değil halk verir ve de verecek!

 

Cumhuriyet Gazetesi’nden Barış Pehlivanlı’nın dünkü “6 lider yan yana gelecek” https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/baris-pehlivan/6-lider-yan-yana-gelecek-1872937 başlıklı yazısından öğreniyoruz ki, “Demokratik Parlamenter Sistem” yanlısı ve yanlı oldukları sistemin getirilmesi için kendilerine yardımcı olacak ortak Cumhurbaşkanı adayı belirlemek için CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti Genel Başkanları 5 Ekim 2021 Salı günü bir araya gelecekler.

 

AKP’nin, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nden “Yarı Başkanlık Sistemi”ne geçebileceği, Kamutay’ı güçlendirmeyi ve yüzde 50+1’i aşağı çekmeyi düşündüğü içeriğindeki Ankara Kulisini de belirteyim ve “Bugün başlayacak yasama yılı çok çetin geçecek çok!” diyeyim, yazımı bitireyim…

 

* Erbaş’ın, dünya lideri Kemal Atatürk’e hakaret etmeye hakkı var mı?!

SOÇİ’DEKİ DÜNKÜ “İKİLİ GÖRÜŞME” O KADAR “NEDEN” SORULU, O KADAR SIKINTILI Kİ!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, yanılmıyorsam, 20 gün önceden yapılan programa göre, Rusya Devlet Başkanı Wladimir Putin’le “ikili görüşme” için dün Rusya’nın Soçi kentine gitti.

Saat kaçta, hangi havalimanından gitti, -kaçırmış/atlamış olabilirim- bilmiyorum.

Uçuş öncesi basın açıklaması da yapmadı.

Neden?!.

 

En başta sorulması gereken soru:

Görüşme neden ikili?

 

Görüşme “heyetli” değil, “ikili” olduğu için, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanıyla birlikte yalnızca Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve MİT Başkanı Hakan Fidan gitti.

Dışişler Bakanlığı’nın tepesindeki “Bakan” sıfatlı atanmış “yüksek bürokrat” Mevlüt Çavuşoğlu bile yok!

Neden?!

 

Görüşme önce basına, Putin’in -Erdoğan’la- Görüşmelerimiz her zaman sorunsuz geçmiyor. Ancak ilgili kurum ve kuruluşlarımız uzlaşı bulabiliyor” sözü düştü.

 

Bu sözü, görüşmenin şifresi olarak algıladım.

 

Putin, “Görüşme sorunsuz geçmeyecek ama sonunda benim, bizim tarafın dediği gibi olacak” mı demek istedi?!

 

Putin, Türk konuğunu, Soçi’deki sarayında karşıladı.

İçeride yan yana oturduklarında koltuğa, konuk ağırlayan ev sahibine yakışmayacak biçimde yayıldı.

Keyifliydi.

Konuğu ise daha derli topluydu ve keyifsizdi.

 

Baş başa görüşme” daha başlamamıştı.

 

Putin neden keyifliydi, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı neden keyifsizdi?!

 

İnternet basının haberlerine göre, ikili, basına açık bölümde kısa konuştular.

İlk konuşan ev sahibi Putin oldu:

(Erdoğan ile) Görüşmelerimiz her zaman sorunsuz geçmiyor. Ancak ilgili kurum ve kuruluşlarımız uzlaşı bulabiliyor. Türkiye’nin Rusya yatırımları toplam 1,5 milyar, Rusya’nın Türkiye yatırımları 6,5 milyar dolara ulaştı. Büyük projelerin hepsi planlı şekilde devam etmektedir. (Karabağ’da) İş birliğimiz hem ateşkesin sağlanmasında, hem de ilerideki daha sağlam kalıcı bir barışın sağlanmasına yönelik önemli bir unsurdur. İkili ticaret hacmimiz bu yılın ilk 9 ayında yaklaşık yüzde 50 arttı. Pandemi döneminde kaybettiklerimizi telafi etmekle kalmadık, önemli bir artış da sağladık. İş birliğimiz, uluslararası arenada başarılı bir şekilde sürüyor. Burada hem Suriye hem de Libya ile ilgili tutumlarımızı kastediyorum.” https://www.birgun.net/haber/soci-zirvesi-gorusmelerimiz-her-zaman-sorunsuz-gecmiyor-360371?utm_source=webpush

Sonra…

Konuğu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı konuştu:

“Suriye ile ilişkili birlikte attığımız adımlar büyük önem arz ediyor. Oranın da barışı yine Türkiye ve Rusya ilişkilerine bağlı. Özellikle şuna inanıyorum: Bizim Türkiye-Rusya ilişkilerinde her geçen gün çok daha güçlenerek devam etmemizde çok büyük faydalar var. BM Genel Kurulu’nda malum zevat bazı konuları (S 400’leri) özellikle sordu. Biz de onlara zaten gereken cevabı verdik. Çünkü attığımız adımlardan dönmemiz mümkün değil.” 

 

Basının görüntüler almasının bitiminde, basına kapalı “ikili görüşme”ye geçildi.

Saat 13.25’te başlayan ikili görüşme 2 saat, 45 dakika sürdü.

 

Basına açıklama yapılmadı.

Neden?!

Putin, Türk mevkidaşından, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmesini ve yaklaşık iki yıl kadar önce Soçi’de, İdlib’deki dinci terör örgütleriyle ilgi verdiği sözü anımsatıp yerine getirmesini mi istedi?

 

Rusya Devlet Başkanı, ziyareti için konuğuna teşekkür edip “Görüşme çok yararlı ve kapsayıcı geçti. Temasta olacağız” demekle yetinirken, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, twitter hesabından “Mevkidaşım Putin ile verimli bir görüşme gerçekleştirerek Soçi’den ayrıldık” diye yazdı.

Yurda dönüşte de bir açıklamada bulunmadı.

Neden?!

 

Soçi’deki dünkü “ikili görüşme” o kadar “Neden” sorulu ki!..

Ve o kadar sıkıntılı ki!..

Yanlış bir düşünce, yanlış bir söylem, yanlış bir eylem ortalığı kan gölüne çevirir!

Aman dikkat!..

AH BENİM SAF, TEMİZ, GÜZEL VATANDAŞIM, GÜÇLÜ OLAN SENSİN, GÜCÜNÜN AYIRTINA VAR!..

150 150 bakikarakol

Dün sabah gene tv ekranlarından vatandaşlar haykırıyorlardı!

 

60 yaşındaki çiftçi tarlasının başında, artan maliyetlerinden katlanan borcunu ödeyemediği için traktörünün haczedildiğinden dert yanıyordu:

“Yöneticilerimize yalvarıyorum, bana traktörümü geri versinler. Traktörüm olmazsa, tarlamdaki mahsulümü kaldıramam. Mahsulümü kaldıramazsam, aç susuz kalırım, sersefil olurum, borç ödeyemem. Kurban olurum, traktörümü geri versinler.”

Sonra da…

İlinin iktidar partisi Milletvekillerinden birinin adını andı:

“Ona söyledim. ‘Yapacağım bir şey yok’ dedi. Yanımdan koşarak gitti. Ben derdimi kime anlatayım? Kim derdime çare olur? Kurban olduklarım, ne olursunuz bana traktörümü verin.”

Her sözcükte ağzından sanki alev çıkıyordu!

Öylesine çaresiz, öylesine tutacak el arıyor, öylesine kapana takılmış kuş gibi çırpınıyordu!

Ve…

Öylesine sitem, öfke doluydu!

 

Semt pazarındaki 45-50 yaşlarındaki kadın, çenesinin altından, burnunun ortasına kadar çektiği maskesinin ardından tepki yağdırıyordu:

“Bu ne kardeşim, bu ne?! El atılmıyor! Fiyatlar başını almış gitmiş. Her şey ateş pahası. Yöneticilerimiz, Allah rızası için el atsınlar, pahalılığı önlesinler. Vatandaş olarak, perişanız. Perişanlığımızı görsünler. Çalıp çırpmalara, çalıp çırpanlara göz yummasınlar. Har vurup harman savurmalara son versinler. İki nüfusuz, tek maaşla geçinemiyoruz. Ayın 10’unda tükeniyor; 20 günde çektiğimiz sıkıntıyı, çileği bir de gelsinler bize sorsunlar. Kış kapıya dayandı. Nasıl ısınacağımızı kara kara düşünüyoruz. Böyle yokluk, böyle zulüm görmedik. Her geçen gün iyiye gitmiyoruz, kötüye gidiyoruz. Elektrik, su faturaları canı yakıyor. Buna doğalgazı ekleyin. Vay halimize.”

Daha neler neler!

 

İçim parçalandı!

 

İçim hala, vatandaşımın çaresizliğine, fakirleşmesine, dert yandıkları konulara neden olanlardan çare ummalarına, yardım beklemelerine paramparça!

 

Ah benim saf, temiz, güzel, düşünmekten yoksun bırakılan vatandaşım!

Yaşadığın sıkıntıların sorumlularını ne zaman ayırt (fark) edecek, onlardan yardım dilenmenin boş/anlamsız olduğunu ne zaman anlayacaksın?!.

 

Benim kızgınlığım…

Ayağına kadar gittiği halka, “Kimseden, hele iktidardan, iktidar vekillerinden, bürokratlarından çare ummayın. Çare sizsiniz, kendinizsiniz. Güç sizde. Başınıza dertler açanlara, başınıza açtıkları dertleri çözmeyenlere, çözmek için kılını kıpırdatmayanlara güç veren, onları iktidara taşıyan sizsiniz. Onlara verdiğiniz gücü, desteği çekin, onları iktidardan indirin, siyaset sahnesinden de silin gitsin. Sizdeki güç, iradenizdir. O iradenizi, sandığa yansıtın. Gerçekten sizden yana olanları Milletvekili yapan, gerçekten sizler için çalışacağına inanacağınız siyasi partilere oyunuzu verin. Vermekle kalmayın, oyunuzun arkasında durun, takipçisi olun. Size verdikleri sözü unutanları kulaklarından tutun siyaset dışına atın…” içeriğinde sözler etmeyen, halkı uyandırmayan, bilgilendirmeyen, halka irade ve oy gücünü anlayacağı dille anlatamayan muhalefetedir!

 

Aynı duyarlılığı göstermeyen, her gelişmenin ayırtında (farkında) olan aydınlarımıza da sitemim var!..

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANININ DİKKATTEN KAÇAN İKİ SÖZÜ…

150 150 bakikarakol

21 Eylül 2021 Salı günü Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, Kırım üzerinden, Rusya Devlet Başkanı Wladimir Putin’e ve yönetimine yergide bulunan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı yarın Rusya’ya gidiyor.

Putin’le gerçekleştireceği ikili görüşmenin bitiminde aynı gün dönecek.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, BM’deki konuşmasın Putin’in gönlünü, 2 gün sonra (23 Eylül 2021 Perşembe) New York’ta bulunan 34 katlı Türkevi‘nde gazetecilere yaptığı açıklamalarda “Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/erdogandan-abd-iliskileriyle-ilgili-aciklama-su-an-gidis-pek-hayra-alamet-degil-6666215/  sözünün ardından ettiği şu iki tümceyle almaya çalışmıştı:“Sayın Putin Azerbaycan’da eğer devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koymamış olsaydı, Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı. Ama bunu ortaya isabetli kararlarla koyduğu için Azerbaycan’dan çok çok olumlu bir şekilde çıkma şansını yakaladık.”

Bu sözler, Putin’nin ve arkadaşlarının gönlünü almada etkili olur mu?

Bilemem.

Yarın ya da yarından sonra öğreneceğiz.

 

Bu iki tümcede bir vurgu ve itiraf sezinliyorum.

Şöyle:

Yaklaşık bir yıl öncesine kadar, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesi, 30 yıl boyunca Ermenistan işgalindeydi.

Anlıyoruz ki…

Dağlık Karabağ’ın işgalden kurtulmasında, Putin’in, “devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koyması”nın büyük katkısı olmuş.

Eğer Putinortaya isabetli kararlar koymasaydı”, yanında yer aldığımız Azerbaycan’dan çıkma şansı yakalanmayabilirdi!

 

Ben böyle anladım.

Anladığım gibi de yorumladım.

Yanlış mı, doğru mu bilemem.

Çünkü…

İç siyasa (politika) kadar, dış siyasadan, diplomasinden anlamam.

 

Bu iki tümce edileli 4-5 gün olmasına karşın, dikkat çekmemesi, üzerinde düşünce belirtilmemesi, yazılıp çizilmemesi, konuşulup tartışılmaması beni düşündürdü!

Oysa…

İki tümcede, 30 yıllık Ermeni işgalini bitiren “sona haksızlık var, gölge düşüyor!

30 yıllık Ermeni işgalini sonlandıran savaşta yaralanan Azerbaycanlıları, şehit düşen Azerbaycanlıların ailelerini, Devlet Başkanı İlham Aliyev’i, yönetimini üzeceği öngörüsündeyim.

 

“Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı” diyerek de kendimize haksızlık edildiğini düşünüyorum!

 

Belki “Azerbaycan’dan bu şekilde çıkılmazdı” ama bir biçimde çıkılırdı!

 

Kafama takılan şu:

Putin, neden böyle bir siyasa, tavır belirledi, 30 yıllık işgalin son bulmasında etkin rol oynadı?!

Bir karşılık, beklenti içinde miydi?!

Olabilirdi.

Ülkesinin, halkının ve yönetiminin etkinliğini, geleceğini, çıkarını düşünmesi çok doğaldı.

 

Usuma (aklıma), yakın tarihe kadar Rusya’ya kan kusturan Çeçen militanlar ve Suriye geliyor.

Vahşi terör örgütü IŞİD’e katılan Çeçen militanların, çıkıp Rusya’ya gelmemeleri ve kanlı eylemlere imza atmamaları için ya bir yerde kontrol altında tutulmaları, ya da yok edilmeleri Rusların kırmızıçizgilerinden biridir; bir diğeri ise Suriye’de ve bölgede etkinlikleri, çıkarlarıdır.

 

Putin, iki konuda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanın ciddi biçimde elini taşın altına koyması beklentisinde olabilir.

Beklentide olmakla kalmaz, diplomatik dille de söyleyebilir ve istemde bulunabilir.

 

Yarın veya yarından sonra biz de, dünya da, ikili görüşmenin içeriğini, , izlenecek rotayı öğreneceğiz.

 

Umarım ve dilerim…

Suriye’de sıkıntılı gelişmeler yaşanmaz; sağlıklı düşünülür, hareket edilir…