Posts By :

bakikarakol

ÖZLEMİ ÇEKİLEN: DÜNYA LİDERİ KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZ DÖNEMİ TÜRKİYE!..

150 150 bakikarakol

“Keşke Yunan galip gelseydi” diyen ahmaklar, “Bağımsızlık, benim karakterimdir” diyen dünya lideri Kemal Atatürk’ü ve O’nun neden böyle dediğini anlamazlar!
Zaten anlamadılar, düşman kesildiler!
Zaten anlamıyorlar, kin kusuyorlar!
Çünkü her biri, “topraklarında güneş batmayan imparatorluk” diye kendi kendine kibirlenen Britanya Krallığı’nın/İngitere’nin dş istihbarat servisi M16’ın paralı ajanları!..

Bunlar eliyle, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzden sonra Türkiye’miz, adım adım tam bağımsızlığını yitirdi!..
Bir de…
Düşman emperyalist Britanya Krallığı’nın, İngiltere’nin vitrini emperyalist ABD’nin ve batılı emperyalist ülkelerin atıklarını getirip getirip attıkları/attırdıkları ülke oldu!

Variller içinde kimyasal atıklar mı, hurdaya çıkmış tehlike saçan gemiler mi, çöp yığınları mı, daha neler neler dersiniz!

En son…
Geri dönüşümü olmayan plastikleri tonlarca getirdiler, hem de yeşili ve verimiyle övündüğümüz Çukorova’mızın tarlalarına, yollarına, sahillerine döktüler?! https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ingilizler-adanaya-gelip-haberini-yapti-turk-medyasinda-1-yildir-ses-yok-450063h.htm

Sahibi belli:
Emperyalist İngiltere!
Düşmandır!..
Düşmanlığını yapar!

Düşmanın çöpünü alıp getiren, vatan toprağında sere serpe dağıtana/dağıtanlara ne demeli?!
“Gözlerini para bürümüş işbirlikçi/işbirlikçiler” demeli!

Bunlara bu olağan verene/verenlere, sağlayana/sağlayanlara ne demeli?!
“Liyakatsiz/liyakatsizler” demeli!

Ya bu “liyakatsiz” takıma yol veren siyasi kadrolara ve siyasi iktidara ne demeli?!
Hakaret içermeyen, yurttaş duyarlılığı içeriğinde her sözü demeli?!
Derken de…
O siyasilere oy verenler olarak, herkes kendini tepeden tırnağa bir güzel sorgulamalı, yargılamalı!

Düşmanın, düşmanların çöplüğü olmak, tam bağımsız olamamak kadar bana acı veriyor!
İçimi sızlatıyor!
2,5 ay sonra 68 yaşıma gireceğim, yazmaktan başka bir şey yapamamanın ezikliği içindeyim!

Ve…
Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüz dönemindeki Türkiye’mizde yaşamanın özlemini çekiyorum!

O Türkiye’mizde…
Umutlar vardı!
Hayaller vardı!
Gayret vardı!
Çalışma vardı!
Kaynaşma, birlik, beraberlik, paylaşma vardı!
Okumak, düşünmek, üretmek vardı!
Aydınlanma, çağdaşlaşma vardı!
İnanmışlık vardı!
Sevgi vardı!
Sevda vardı!
Sağlık vardı!
Aşı vardı!
Mutluluk vardı!
Aş, iş vardı!
Komşusu açken tok yatmayan vardı!
Saygı vardı!
Saygınlık, itibar, güven vardı!
Kalkınma vardı!
İnanç vardı!
Tam bağımsızlık vardı!
Hak, hukuk, adalet vardı!
Barış, kardeşlik vardı!
Düşmanlara korku veren güç vardı!
İnsana, insanlığa örnek olan içtenlik, ışık vardı!

Vardı da vardı!

Çok kısaca:
Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüz sonrası olanların hiç biri yoktu!

Çok geç oldu…
Artık Türk halkı tarihsel gerçeklerini bilmeli, tarihsel gerçekleriyle yüzleşmeli!
İç-dış düşmanlarını tanımalı!
Kılı kırk yararak temsilcilerini kendi seçmeli!
Özlemi çekilen “dünya lideri Kemal Atatürk dönemi Türkiye”yi yeniden yaşama geçirmeli!
Hiç zor değil!
Öyle bir kolay ki!
Yeter ki, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün “düşünme devri”mini iyi okuyalım, iyi anlayalım, birer “düşünen, sorgulayan, doğrularda kararlar alan, kararların arakasında duran insanlar” olalım!

İnanıyorum…
O l a c a ğ ı z !

Düşman, düşmanlığını belli etmeye cesaret edemeyecek!
Yaranmak için, Türkiye’mizin çöpünü, atığını almak için kapı aşındıracak, el-ayak öpecek, kendi aralarında kavgaya tutuşacaklar!

Bu günleri görmenin özlemiyle yanıp tutuşuyorum!..

DEVLET VE SİYASET İNSANI SUÇSUZSA, YÜCE DİVAN’DA YARGILANMAKTAN NEDEN KORKAR Kİ?!.

150 150 bakikarakol

Sembolleri önemserim.
Bana, “öz”ü yakalamakta, olanları anlamakta, olacakları öngörmekte şaşmaz ipuçları verirler.

Onu…
Siyasi düşüncesi, siyasi inancı, siyasi kararlılığı, siyasi savaşımıyla hep; çember sakallı görünceye kadar, “Tam bağımsız Türkiye, tam bağımsız Türk halkı” savaşımda zerre ikileme düşmeden, 49 yıl önce dün (6 Mayıs 1972) arkadaşları Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’la darağacında canlarına kıyılan Deniz Gezmiş’mize benzetirdim.

İstanbul 2’inci Bölge CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’dan söz ediyorum.

Dört gün önce (4 Mayıs 2021 Salı) www.gercekgundem.com internet gazetesinde haberini gördüm.

www.gercekgündem.com internet gazetesi, Erdoğdu’nun twitter hesabından yaptığı paylaşımları, “CHP’li Aykut Erdoğdu: Sayın Erdoğan, vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım!”
https://www.gercekgundem.com/siyaset/272085/chpli-aykut-erdogdu-sayin-erdogan-vatana-ihanetten-yargilanmaniz-icin-butun-gucumle-calisacagim?utm_source=share-twitter başlığı altında haberleştirmişti.

Dikkatlice okudum.

Yakın zamanda CHP Genel Başkan Yardımcılığı da yapan Milletvekili Aykut Erdoğdu, siyasi yergide elbette bulunabilirdi.
Hakkıydı.
Ancak…
Paylaşımları bayağı kişisel ve öfkeliydi!
Yerdim!
Hemen usuma (aklıma), aleyhlerine olan her şeyden siyasi kazanım çıkaran AKP ve AKP’nin profesyonel trolleri geldi.

Öyle de oldu!

Atanmış Cumhurbaşkanı Yardımcısından, bir diğer atanmış Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanından tutun, https://www.internethaber.com/chpli-aykut-erdogdudan-skandal-paylasimlar-ak-partiden-sert-tepki-yassiada-katliam-orgutu-2182179h.htm trollere, yandaş yalakalara kadar ayağa kalktılar, vay efendim, sen nasıl “Sayın Recep Tayyip Erdoğan bundan önce olduğu gibi bundan sonra da sizi seçimle indirdikten sonra Vatana ihanetten yargılanmanız için bütün gücümle çalışacağım” dersin açıklamaları yaptılar.

Bunlarınki bir yana…
AKP Sözcüsü Adana Milletvekili Ömer Çelik çıktı “Yine Yassıada zihniyeti hortlamış. Cumhurbaşkanımızı ‘vatana ihanetten yargılamak’tan bahseden seviyesizlik aynı Yassıada zihniyeti gibi kendini ifade etmiş. Şehit Başbakanımız Menderes’in katillerinin diliyle konuşmaya devam ediyorlar”
https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/akpli-omer-celikin-ifadelerine-chpli-aykut-erdogdudan-yanit-6413846/ dedi, özetle şöyle sürdürdü:
“Devlet teşkilatını suç örgütü olarak nitelendirip devletin başı olan Cumhurbaşkanlığı makamını örgüt lideri olarak nitelendirmek Türkiye’nin FETÖ’den tanıdığı bir dildir. Menderes’in katillerinden Fetö’ye kadar hepsi aynı millet düşmanı dili kullandılar.
Şimdi aynı seviyesiz dili, CHP’li bir siyasetçinin devraldığını ve aynı ifadeleri tekrarladığını görüyoruz. Cumhurbaşkanımızı yargılamaktan bahsedenlerin katliamcı niyetini biliyoruz. Milletimiz bunlara her zaman cevabını verdi. Ve vermeye devam ediyor.
Kendisine siyasi şantajda bulunulduğunu iddia eden bu seviyesiz siyasetçi, iddiasını ispat etmek için mahkemeye gidip şikayetçi olmuyor. Bunun yerine Cumhurbaşkanlığı makamını Yassıada katillerinin diliyle hedef alıyor. Bu dil, millet düşmanı bir dildir.
Allah bir daha Yassıada katillerine fırsat vermesin. Biz bu zihniyete karşı demokrasi ve namus nöbetimizi ömrümüzün son nefesine kadar sürdüreceğiz. Milletimiz varolsun.”

“Seviyesiz dil” mi?!
“Millet düşmanı dil” mi?!

Güldürmesin!
“Seviyesiz dil” ve “Millet düşmanı dil” konularında en son konuşacak olduklarını yutturacağını mı sanıyor?!
Hem…
Yüce Divan’da da olsa, suç işlememiş, suçsuz siyaset ve devlet insanı yargılanmaktan neden korkar ki?!
Ve…
Neden korksun ki?!
Gider yargılanır, aklanır, daha bir değer, saygınlık kazanır, siyasi sicili ak pak olur!
Tedirginlik, korku niye?!
Hele de…
60 küsur yıl önce yaşanılanı, 60 küsur yıl sonra söylenmiş siyasi içerikli sözü, sözleri özdeştirmenin gayreti ve paniği neden?!

Çelik bunları diyecek, Aydoğdu yanıtsız bırakır mı?!:
“Birden hepiniz panik oldunuz… Sizin Yassıada hikayelerinizi ben yemem… Siz benim gözümde vatana ihanet çetesisiniz…
Ve ben bu Milleti tanıyorsam… Alayınız hesap vereceksiniz…
Yok diyorsan ağanla konuş erken seçim yapalım… İyi geceler dilerim…”

Arkasından…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Aykut Erdoğdu hakkında 250 bin TL’lik manevi tazminat davası açtığı https://www.gercekgundem.com/siyaset/272235/erdogandan-chpli-aykut-erdogduya-250-bin-liralik-tazminat-davasi?utm_source=share-twitter haberi internet basınına düştü.

Dahası…
6 Nisan 2021 Salı gecesi saat 21.52’de @BakiKarakol twitter hesabımdan AYKUT ERDOĞDU…
İSTANBUL CHP MİLLETVEKİLİ…
6 NİSAN 2021 SALI GECESİ KRT TV KANALINDA “ŞİMDİKİ ZAMAN” PROGRAMINDA…
DEVRİMCİ BİRİ…
AMA…
GERİCİ DİNCİLER GİBİ “ÇEMBER SAKAL” BIRAKMIŞ!..
HANGİ NEDENDEN VEYA NEDENLERDEN ÖTÜRÜ?!.
“SENDE Mİ?!.” DİYOR, AYIPLIYOR, KINIYORUM!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1379507280161480713
biçiminde paylaşımda bulunarak, yerdiğim hemşerim Aykut Erdoğdu için, bir diğer hemşerim, yandaş Sabah Gazetesi’nin yazarı Mahmut Övür, dün “CHP’nin Parsadan’ı Aykut Erdoğdu” https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2021/05/06/chpnin-parsadani-aykut-erdogdu?f=sm&utm_source=twitter.com başlıklı yazsıyla Erdoğdu’yu yerden yere vurmuş.
AKP’den Milletvekili olmak özlemiyle yanıp tutuşan Övür, herhalde veya büyük olasılıkla, eski siyasetçi, Milletvekili, Bakan ve Başkan Tansu Çilleri dolandıran, cezaevinde de öldürülen ünlü dolandırıcı “Selçuk Parsan”ı ve onun dolandırıcılığını unutmuş!
Ya da…
Dün saat 12.11’deki paylaşımımda yazdığım gibi davranmış:
YANDAŞ YALAKA YAZARLARIN ÖNDE GİDENİ MAHMUT ÖVÜR GENE “GÖREVİ” GEREĞİ SAPLA SAMANI KARIŞTIRDI!..
MİLLETVEKİLİ OLAMADI GİTTİ!..
OLAMAZSA, GÖZLERİ AÇIK GİDECEK!..
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1390232661420085249

Övür ve Övürler nereye, ne zamana kadar sapla samanı karıştıracaklar?!

https://www.gercekgundem.com/siyaset/272515/chpli-erdogdudan-whatsapp-yazismalarini-ifsa-eden-sabaha-yanit-ilk-defa-devlet-eliyle-takip-ettiklerini-acik-ettiler?utm_source=share-twitter linkinden haberini okumanızı isteyeceğim Aykut Erdoğdu da lütfetsin, bir ay bir gün oldu, çember sakal neden bıraktığını açıklasın!..

İKTİDARI- MUHALEFETİ, SİYASİ KADROLAR “YUTTURMA”YI BIRAKSINLAR, OKUSUNLAR, “MİLLİ İRADE” NEDİR ÖĞRENSİNLER!..

150 150 bakikarakol

Evet…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “yeni bir Anayasa nasıl yapılır ve Milli İrade nedir” bilmiyor!

Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP de bilmiyor!
“Kendi iradeleri”ni, “Milli İrade” diye anlatıyorlar, yutturuyorlar!

Yalnız bunlar değil, siyasi muhalefet partileri de öyle!..

Dahası…
Önceki dönemdeki iktidarlar, muhalefet partileri de aynı!..

Taaa, dünya lideri Kemal Atatürk sonrasına uzar!..

Özünde bu bir, Çanakkale ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yenilen, işgal ettiği İstanbul’u terk etmek zorunda kalan, yıllardır bunların ezikliği ile kinlenen düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu / Krallığı senaryosudur!
Uygulayıcıları ise…
Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ikilisi, Demokrat Partisi, CHP-Adalet Partisi ve sonrası iktidarlar, siyasi muhalefet kadroları!..

Eski Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Milli İrade” sözcükleri tek tek şöyle tanımlanır:
Milli, “Ulusal”; İrade, “1- İsteme, 2- Buyrultu, 3- Bir şeyi yapmayı veya yapmamayı belirten güç, istemek yetkisi”.

Ulusun halkı, kılı kırk yararak, “bilgi ve istem” aktarımda buldukları belirli sayıdaki insanları, kendilerini temsil etsinler diye seçerler.
Adlarına “Milletin vekilleri” yani “Milletvekilleri” denen insanlar, içinden çıktığı milletin veya halkın istemleri doğrultusunda karar verici, karar alıcı ve uygulayıcı, uygulatıcı olurlar.
Seçtiklerini gene kendi hallerine bırakmazlar, onları izlerler, gözetlerler, gerek gördüklerinde uyarırlar, bir sonraki seçimde de memnun olduklarını seçerek ödüllendirirler, memnun olmadıklarını seçmeyerek cezalandırırlar.

Demokratik, laik parlamenter sistemde durum budur.

Yasamaya ve yürütmeye (yönetime), halkın iradesi gerçek anlamda yansımıyorsa, o ülkede/ülkelerde “demokratik, laik parlamenter sistem”in adı varsa da kendi yoktur; iktidar erkini ele geçirenlerin “baskıcı, keyfi, iradeleri” söz konusudur!

Kılı kırk yararak, vekilini seçemeyen halk/millet, iktidar erkini ele geçirenlerin, usa (akla) hayale gelmeyen, ardı arkası da kesilmeyen baskılarını yaşar, sersefil olur; ülke, uluslararası alanlarda itibar, saygınlık yitirir!

Türkiye, Türk halkı bugün bu tablo içinde!

İç-dış sermayenin siyasi yaşama kattığı partilerin ve o partilerin başına oturttuğu “Genel Başkan” ya da “lider” sıfatlıların, kendilerini seçenlerin yönlendirmeleri doğrultusunda yaptıkları “Milletvekili listeleri”ne ad ve soyadlarını, unvanlarını yazdıkları “özel seçilmişler”e, seçimlerde sandığa gidip oy verildi!
Bu oy vermenin adı da “Seçmen vatandaş, vekilini seçti” oldu!
Buna da “Milli İrade” denildi!
Ne alakası var!

Halk, bilgileriyle donattığı, kılı kırk yararak, kendi iradesiyle vekilini seçememiş, önüne dayatılırcasına konulan “Milletvekili listesi”ndekilere gitmiş oy vermiş!
Buna nasıl “Seçmen vekilini seçti” denir?!
Denmesi, denilmesi, denilebilmesi etik mi, doğru mu?!
Değil!

Başkalarının seçtiklerine oy verilerek, Milletvekili seçilenlerin, halkın iradesinin savaşımını vermeyecekleri, Milletvekili seçilmelerini sağlayanların iradesinin hizmetkârı olacakları apaçık ortada!

Bilmem, daha başka anlatmama, ayrıntılara girmeme gerek var mı?!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ün düşünceleri ile mayalı onurlu, saygın Türk halkı, bütün bu yaşananların ayırtında (farkında), bilgi ve bilincinde, gözlerinin içine bakarak, arlanıp kızarmadan hala “Milletin iradesi, Milli İrade” diyenlere hem diş sıkıyor, hem gülüyor!

Halktan kopuk siyasi kadrolar göremiyorlar, körler!
Sandığa çakıldıklarında ayıkacaklar!
Halk İradesi’nin kararını, kararlılığını, yaşamlarının bitimine değin, bedenlerinde, beden içi organlarında hissedecekler!
Abartılı bulup inanmadılarsa, not alsınlar, ilk seçimde yüzüme vursunlar!
Ama vuramayacaklar!
Çünkü…
Y a n ı l m a y a c a ğ ı m ! . .

BAHÇELİ “ANAYASA NASIL YAPILIR, MİLLİ İRADE NE DEMEK?!” BİLMİYOR!.. İTTİFAK VE İKTİDAR ORTAĞI AKP DE!..

150 150 bakikarakol

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tek dayanağı “Cumhur İttifalı”nın küçük ama büyük ortak AKP’den çok daha etkili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin genel merkezinde “özel gündemli” basın toplantısında “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4813/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_Parti_Genel_Merkezinde_duzenledikleri_Basin_Toplantisi_Metni_.html başlığı altında başlattıkları ve sonlandırdıkları “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı” çalışmalarını açıkladı.

İttifak’ın ve İktidar’ın büyük ortağı AKP’den ilk değerlendirme, Grup Başkanı –Amasya Milletvekili- Naci Bostancı’dan https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpden-mhpnin-100-maddelik-anayasa-taslagina-ilk-yorum-1833402 geldi:
“Sayın Bahçeli’nin Cumhuriyetin 100. Yılında 100 maddelik yeni anayasa teklifini memnuniyetle karşılıyoruz. Bizim de anayasa yazım sürecimiz bitmek üzere. Detaylarıyla birlikte inşallah bayramdan sonra uygun bir vakitte kamuoyu ile paylaşılacaktır. Anayasalar toplumsal uzlaşma metinleri olmak durumundadır. Biz öncelikle Cumhur ittifakı olarak kendi içimizde bir çalışma yapar ve nihayet diğer partilerle bir süreç yürütmek isteriz. Parlamentoda temsil edilen tüm partiler Anayasa konusunda yaklaşımlarının ne olduğunu birer taslak metinle ortaya koyarlarsa bu yerinde olur.”

Tanrı aşkına Bahçeli ve Bostancı kaç yıllık siyasetçiler?!
Anayasa yapmanın böyle olmadığını bilmiyorlar mı?!

12 Eylül 1980 faşist askeri darbenin generalleri bile bunlar gibi düşünmediler, yapmadılar, yaptırmadılar!
82 Anayasası’nı, oluşturdukları “Danışma Meclisi”ne bıraktılar!

Bahçeli’nin dün açıkladığı “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı”, topluma “sunum” değil, dayatmadır!

AKP’nin de önümüzdeki günlerde açıklayacağı “Yeni Anayasa” taslağı, üç aşağı, beş yukarı aynı içerikte ve “dayatma” amaçlı olacak!

Bir araya getirilmiş, yazgı (kader) birliği yaptırılmış iki ortağın, kendilerinin ve kendilerini iktidara taşıyanların siyasi geleceklerini, ekonomik çıkarlarını garanti altına alacak “Yeni Anayasa”da ayrı gayri düşme olasılıkları var mı?!
O l a m a z !..

Türk halkı, Bahçeli’nin “100 Maddelik Yeni Anayasa” taslak metnini açıkladığı dakikalar içinde elinin tersiyle itti!
Aynı tepkiyi, AKP’nin metninde de verecek!
Dahası…
Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları AKP ve MHP’nin, halkoylaması (referandum) yoluyla onaya sunacakları “Yeni Anayasa taslağı”nı, yapacakları, yaptıracakları her türlü katakullilere karşın, yüzde 70 oranı üzerindeki “Hayır” oyu ile sandığa gömecek!

Bahçeli’nin dün bu dayattığı, Cumhur İttifakı olarak da ortak hazırlayacakları “Yeni Anayasa” metni bir-iki ekleme, çıkarmayla aynı olacağı çok net!

Dayatılacak taslak veya metinde, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin adının, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” olarak değişeceğini; bu ülkenin kurtarıcısı ve bu demokratik, laik Cumhuriyet Devleti’nin kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk’ün adının anılmayacağını göreceğiz!
Çünkü…
“Anaya nasıl yapılır” bilgisinden yoksun ve çöken, altında kaldıkları ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin hamalları Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP, dayatacakları sözde “Sivil Anayasa”larını Türk-İslam Sentezi felsefesine, anlayışına oturtmuşlar!

Çağdaş “Anadolu Müslümanlığı”nın sahibi onurlu, yüce, Atatürkçü Türk Halkı’nın, Bahçeli’nin “Siyaseti gladyatör arenasına dönüştürmek akıl harcı değildir” sözünden etkilenerek, aynı sözü, kulakları yırtarcasına haykıracağını öngörebiliyorum!

“Kendi ayağımıza kurşun sıkacak kadar şuursuz olamayız.
Bindiğimiz dalı kesecek kadar ahmak olacak halimiz de yoktur” sözlerine katıldığım, “Elbette karar milletindir, takdir milletindir, irade milletindir” sözüne karşılık “Söylediğiniz gibi olun” çağrısında bulunacağım, “Darbeci bir özelliğe sahip ve parlamenter sistemin mantığına göre yapılmış mevcut Anayasa ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası yönetim hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani, Türk Tipi Başkanlık Modeli arasında onarımı, tamiri ve telafisi imkansız bir çelişki ve uyumsuzluk yumağı söz konusudur” tümceleriyle bitirdiği dünkü konuşmasında “Milli İrade” sözcüklerini de birkaç kere dillendiren Bahçeli’ye “Milli İrade nedir, ne anlıyorsunuz?” diye sormak isterim.
Biliyorum, yanıt gelmeyecek, sormakla kalacağım.
Ama ben yarınki yazımda, -büyük bir gelişme olmazsa- “Milli İrade”yi yazacağım.
Yaptıklarına bakarak, Devlet Bahçeli’nin “Milli İrade” anlayışıyla karşılaştırırsınız…

NE HAYAL, NE RÜYA!.. ÇOK YAKINDA YAŞANACAK GERÇEK!..

150 150 bakikarakol

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!.. https://bakikarakol.com/siyasi-muhalefeti-dinlemeyen-iktidar-toplumsal-muhalefet-erken-secim-isterse-gider/ başlıklı yazımın son paragrafı şöyleydi:
“Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.”

Niçin bunları sormuştum?!:
Erken seçim ve sonrası konularında iktidarın söylediklerine inanmadığınız gibi, “siyasi muhalefet”in de söylediklerine, söyleyeceklerine inanmayın!
Çünkü…
Salon kürsülerinden, televizyon ekranlarından, radyo mikrofonlarından şakımaktan başka bir şey yapmıyorlar!
Arada bir il, ilçe geziyorlar, vatandaşlarla konuşuyorlar, vatandaşları dinliyorlar…
Amaaa…
Anlatmaları gerekenleri vatandaşa anlatamıyorlar!
En büyük eksikleri bu!
Eksiklerini gidermek için hiçbir şey yapmadılar, yapmıyorlar!
Ve yapmayacak görünüyorlar!

Neden?!

Ya “siyasi muhalefet”in ne olduğunu bilmiyorlar, ya da çok iyi biliyorlar, “görevleri gereği” yapmıyorlar!

Nasıl ki, astığı astık, kestiği kestik iktidarın çok kısa süre sonra dönüşü olmayacak biçimde gideceği kesinse, “siyasi muhalefet”in de gideceği kesin!

Siyasi muhalefet, silkinip kendine gelir mi?!.

Göreceğiz!..

Silkelenip kendine gelmesini isterim…

Önce…
Dağınıklığa son verip bir araya gelirlerse…
Eksiklerini giderirlerse…
Halka gitmeyi, halka anlatmaları gerekenleri, halkın anlayacağı, sorgulayacağı, tartışacağı, kabullenip sahipleneceği biçimde anlatmayı öğrenir, uygularsalar…
İşe…
Türkiye’nin gerçek tarihiyle…
Emperyalistlerin Türkiye üzerindeki düşünceleri, plan, proje ve işbirlikçileriyle…
Faşist askeri darbelerin neden yaptırıldıklarıyla…
Bölgesine ve mazlum dünya halklarına örnek olan demokratik, laik Atatürk Türkiye’sini, topraklarında güneşin batmadığı Britanya İmparatorluğunun / Krallığının istihbarat istasyonları gibi çalışan cemaat ve tarikatlar kullanılarak, gerici din devletine dönüştürülmek istendiğinin tana tane anlatılmasıyla…
20 yıl öncesine gelelim:
AKP’nin kim, kimler tarafından, ne amaçla kurdurulduğuyla…
Çok daha yakına gelelim:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına en ağır sözler eden MHP’nin ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ne / neler gelişti ki 180 derece dönüşle, AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanında yer almalarıyla, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı olmalarıyla…
B a ş l a r l a r s a . . .
Ve…
“Toplumsal muhalefet”in oluşumuna emek harcarlarsa…
Bunda da içten, inandırıcı, başarılı olurlarsa…
Siyasi muhalefetin silkelendiğini, kendine geldiğini o zaman göreceğiz, kabul edeceğiz!

Bunun için de…
Türkiye’nin, Türk halkının, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün, O’nun devrim ve ilkelerinin, Türk halkının kutsal dininin, ekininin (kültürünün), Cumhuriyet Halk Partisi’nin vb azılı azgın düşmanı emperyalist Britanya İmparatorluğu’nun / Krallığının başını çektiği doğulusu, batılısıyla, kuzeylisi, güneylisiyle bütün emperyalistlere, onların yol haritası “emperyalizme” karşı durmaları, yetmez “karşı koymaları” gerektiği bilgisi, söylem ve eylem içinde olmalarının kaçınılmazlığını herkesten önce çok iyi kavramalılar!
Yoksa “Yandı gülüm keten helva”!

Atatürk Türkiye’sinin antiemperyalist, çağdaş Türk halkı, kendi bağrından çıkaracağı siyasi kadrolarla toplumsal muhalefetini başlatacak, iktidarıyla muhalefeti seçim sandığına gömecek, iktidar koltuğuna oturacak, aydınlık yarınlara birlik, beraberlik kaynaşmasıyla yelken açacak!
Ne hayal, ne rüya!
Çok yakında yaşanacak gerçek!..

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!..

150 150 bakikarakol

Önceki gün 1 Mayıs’tı!
@BakiKarakol hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
EMEĞİN, EMEKÇİNİN, EMEK VE EMEKÇİ KADAR DEĞERLİ, KUTSAL, EVRENSEL GÜNÜ, 1 M A Y I S ‘MIZ, KUTLU OLSUN, DÜNYAMIZA IŞIK SAÇSIN!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388239654743379970

Aynı gün ANIMSAYACAKSINIZ:
UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞİ SİSTEMİ”Nİ HALKOYUNA SUNANLAR, “KABUL EDİN, BİZE YETKİ VERİN, TÜRKİYE’Yİ UÇURALIM” DEDİLER…
KANANLAR OLDU…
ŞİMDİ MERAK EDİYORUM: O KANANLAR, KANDIKLARININ “… UÇURUMA…” DEMEK İSTEDİKLERİNİ YAŞAYARAK ANLAYABİLDİLER Mİ?!.
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388071337688698885
twitterımı da paylaşmıştım.

Ülke gerçekten çok kötü yönetiliyordu!
En son…
1 Mayıs 2021 Cumartesi günü…
Önlemleri alınmadan uygulamaya sokulan pandemi kararları -17 günlük sözde “tam kapanma”- yüzünden, iş yapamayan, evine ekmek götüremeyen Mersin Mut’tan kokaretçi 48 yaşındaki Murat Gümüş https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kac-gundur-siftah-etmeden-dukkan-kapatiyorum-yazan-esnaf-intihar-etti-6406804/ ve İzmir Buca’dan on yıllık kahveci 50 yaşındaki Erdal Senözpak https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/izmirde-bir-kahvehane-esnafi-daha-intihar-etti-6407731/ kendi elleriyle yaşamlarına kıydılar!
Işıklar içinde uyusunlar.

İşçiler, gençler 1 Mayıs’ı kutlamak istediler, dövüldüler, yerlerde süründürüldüler!
Ulusun geleceği gençlere, ulusun üreteni işçilere, evrensel “Bayram” gününde bunlar yapılır mı?!
Gençlik nasıl “gelecek”, işçi nasıl “üreten” olacak?!
Bu, ülkeye, ülkenin yarınlarına zarar vermek, ülke yönetememek değil midir?!

Sonra da, ülkenin iyi yönetilememesinden, kötü yönetilmesinden iktidar kadar sorumlu olan siyasi muhalefet “Erken seçim” der durur!
Onları, 1 Mayıs 2021 Cumartesi günü twitter hesabımdan gerçekleştirdiğim paylaşımımda “ruh çağıranlar”a benzettim.
Şöyle:
MUHALEFET PARTİLERİ HER DEFASINDA İKTİDARA “SANDIĞI GETİR”, “SEÇİM KARARI AL” DEDİKÇE USUNA (AKLINA), GÖZÜMÜN ÖNÜNE RUH ÇAĞIRANLAR GELİR, ONLARIN “EY RUH, BURADAYSAN SES VER” SESİ KULAKLARIMDA ÇINLAR… GÜLMEYİN, ŞAKA DEĞİL… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388139281177264131
Haksız mıyım?!

“Seçim kararı al” diye iktidara yakarıyorlar!

İktidar ise “Muhalefetin dediği ile iş yapmıyoruz” https://www.gazeteduvar.com.tr/omer-celikten-ruhsar-pekcan-yaniti-muhalefetin-dedigiyle-is-yapmiyoruz-haber-1520617 diyor!

İktidar bu ve buna benzer sözleri defalarca söyledi, siyasi muhalefet hala umutlu ve beklenti içinde!

İktidar “Seçim süresinde, 2023’te” diyor, kestirip atıyor, siyasi muhalefet söylem olarak “sandığı getir” zorlamasında!

İktidar, siyasi muhalefet istedi, istiyor diye erken seçim kararı almayacak; çıkarına en uygun zamanı kollayacak 2023’den önce ya da gününde -2023’te- seçime gidecek.

İktidar tek bir koşulla “erken seçim kararı” alır:
Toplumsal muhalefet “erken seçim” isteminde bulunur, kararlılık gösterirse…

İşte siyasi muhalefet bundan habersiz!
Habersiz olduğu için, topluma erken seçimin gerekliliğini, kaçınılmazlığını anlatamadı, toplumu yanına çekmedi, “Sandığı getirin” diye kükretemedi!
Kendi konuştu, kendi dinledi!

Katılıyorum:
Ülke yönetilemiyor, kötü yönetiliyor!
Çare “erken seçim”!

Ama önce siyasi muhalefet, iktidarın ağzına bakmayı, iktidardan medet ummayı bıraksın, yüzünü halka dönsün, halkla iletişim kurmayı, halka anlatmak istediklerini anlatabilmeyi öğrensin, halkı yanına/arkasına alsın ve halkla yürüsün!
İşte o zaman, iktidar söz dinler, erken seçim kararı alır!

Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.

SÖZDE “TAM KAPANMA”DA “İÇKİ SATIŞ YASAĞI” TERS TEPTİ!.. BU DA YASAK KOYUCULAR İÇİN TEST OLDU!..

150 150 bakikarakol

Beş maskeyi dağıtamayan Cumhur İttifakı İktidarı, her alanda olduğu gibi, “Korona Virüs’le savaş”ta da başarılı olamadı, eline yüzüne bulaştırdı, yanlışlar yaptı, kendi kararlarına, kendi genelgelerine kendileri uymadı, taraftarlarını “uymamaları” yönünde adeta fişekledi, “vakaların artması”na neden oldu!

Yeni kararlar aldılar:
29 Nisan 2021 – 17 Mayıs 2021 arasını “tam kapanma” ilan ettiler.
Genelgeler yayınladılar.
Ayrıntılara bakıldığında, “tam kapanma” görülmüyor!
Yüzde 61 gene çalışacaktı!
Camiler açık olacaktı, vatandaşlar yakınlarındaki camilere gidecekti!
Bunun neresi “tam kapanma” idi?!
“Tam kapanma” olmayana neden “tam kapanma” dediler, deniyor?!
Dahası…
Burada da mı ayrımcılık?!

Uygulama dün saat 19.00’da başladı; 17 Mayıs 2021 Pazartesi saat 05.00’da bitecek.

27 Nisan 2021 Salı günkü açıklamasıyla, sözde “tam kapanma”da cami cemaatine “kapanma, sokağa çıkma yasağı” koymayan İçişleri Bakanlığı’nın tepesindeki “Bakan” sıfatıyla “atanmış bürokrat” Süleyman Soylu, “içki satışına da yasak geldi” biçimdeki söylentileri aynı gün (Salı) doğruladı. https://www.birgun.net/haber/icisleri-bakani-soylu-dan-alkol-satisina-yasak-aciklamasi-muafiyet-yok-342801

Cami cemaatine bu yapılan “ayrıcalığa” gösterilen tepkiye, “içki satış yasağı” tepkisi eklendi ve “İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil” diyen Soylu’ya yergi yağdı.
En çok da sigara, içki içmeyenlerden…
Biri ben…
67 yaşımdayım.
Çok sigara, çok içki içtim.
Şeker ve tansiyon hastası oldum.
29 yıldır ağzıma içki vurmuyorum; 20 yıldır sigara içmiyorum.
Rahatım, mutluyum.
Parasal kazançtayım.
Buna karşın…
“İçki satış yasağı”na şiddetle karşıyım!
Böyle bir karar alınması büyük yanlış!
İçenler için değil.
İçilmesi için hiç değil.
İçilmemesinden yanayım.
“İçki satış yasağı” dümenleriyle “yaşam biçimine dayatma” çirkinliğinde bulunularak, ülkemin ve halkımın “laiklik tutkusu”na zarar verilmesine, laik düşmanı gerici dinci rejimlere kapı açmak istenmesine vb karşıyım, karşı olacağım!

Süleyman Soylu, siyasette iyi-kötü deneyim kazanmış biri.
Sözde “tam kapanma”da ve “içki satışı yasağı”nda, tek başına, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, buram buram “şark kurnazlığı” bulamaçlı “dinci siyaset” kararı alacağını olası görmüyorum.
Karar vericinin ya da karar vericilerinin kararını kamuoyuna sunuyor, o kadar.
Sunarken de…
Bir taraftan, içinde yer aldığı iktidarı çok kötü yıpratan gündemi değiştirip unutturmaya, diğer taraftan da iktidarlarına kazanımlar sağlayacak gündemi kamuoyuna iğnelemeye çalışıyor.

Soylu olsun, Soylu’yu “siyasette değerlendirenler” olsun, Ramazan ayı’nda oynamak istedikleri siyasi oyunda amaca ulaşamadılar!
Ters tepti!
Bu da hepsi için test oldu!
Yenilmişlerdi!

Dünya lideri Kemal Atatürk, gerçekleştirdiği devrimler, koyduğu ilkelerle gene karşıtlarını alt etmişti!

“Laiklik Devrim”i, “Laiklik İlkesi” ve “gerçeklerde, doğrularda bir olma, kaynaşma” hedefi, öğretisi vb yurdum insanlarınca öylesine benimsenmiş, sahiplenilmiş ki!..
Bir santim ilerlemeye olanak yok!
Olmayacak da!

Büyük Britanya İmparatorluğu/Krallığı üretimi dünyadaki cemaatler, tarikatlar, iki yıldan beri gezegenimizi kasıp kavuran, milyonlarca insanın canını alan Korona Virüsü’nden daha tehlikeli, zararlı, öldürücü olduğunu, lütfen, -Nasrettin Hoca değimiyle- “bilenler, bilmeyenlere anlatsın”, Cehennem’e çevirdikleri dünyamızı kurtaralım, Cennet yapalım, gelecek kuşaklara yaşanır bir dünya bırakalım!..

MERAL AKŞENER’İN, İNSANA “VAY BE!” DEDİRTEN “VAY BE” ÇEKİŞİ!..

150 150 bakikarakol

Dün, Kamutay’da (TBMM’de) grubu bulunan 5 siyasi partiden İyi Parti grup toplantısı yaptı, Genel Başkanı Meral Akşener konuştu.
AKP’nin de vardı ama AKP yapmadı…

Akşener, konuşmasının ortalarında, “Atanamayan bir öğretmen kardeşim, Cansu Zengin aramızda” dedi, “TRT ve Meclis Televizyonu yayını keseceği için, toplantımızı televizyondan izleyen kardeşlerimizi, bu vesileyle, sosyal medya kanallarımıza davet ediyorum. Onlar, şımarık çocuk misali, beğenmedikleri yayını kesebilirler ama biz biliyoruz ki Milletin Sesi’ni ve milletimizin iradesini susturacak hiçbir güç yoktur” tümcelerinin ardından “Buyur Cansu kardeşim, söz de, kürsü de senindir. Söz de, kürsü de atanamayan öğretmenlerimizindir!” sözleriyle kürsüyü, atanamayan öğretmen Cansu Zengine bıraktı.
Kendisi de sağ kenara çekildi.

Atanamayan genç öğretmen Zengin kısa, öz, içerikli, çok güzel bir anlatıda bulundu.

Akşener, buğulu gözlerle konuğunu salondaki yerine uğurlarken, 8-10 saniye sessiz kaldı.
Önce…
Bir noktaya odaklanmış gözleri kıpırdadı.
Sonra…
İçten, acı yüklü sesle öyle bir “Vay be!” dedi ki!..
İç parçaladı!
Kendisi de çektiği “Vay be”nin etkisinde kaldı!

Akşener, duygusallıktan arındırabildiği sesiyle “Teşekkür ederim Cansucum. Buradan söz veriyorum: İnşallah, İYİ Parti iktidarında, bu zulme son verip sizleri ‘Sevgili öğretmenim’ diye takdim edeceğiz” diye konuştu.

Ve…
Ara verdiği grup konuşmasını kaldığı yerden sürdürmeye koyuldu.

Meral Akşener’in, bir anne, bir öğretmen, bir siyasetçi, “İyi Parti” adlı siyasi partinin Genel Başkanı kadın olarak, “Vay be!” çekişi, herkese “Vay be!” dedirtti!

Ben de etkilendim, duygu selinde kulaçlar attım!

Daha fazla yazamayacağım, burada keseceğim!

Hoşgörün, bugünlük bu kadar olsun!

Ama…
Sizden, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/meral-aksenerden-gundem-yaratacak-aciklamalar-449020h.htm linkini tıklamanızı, linkteki videodan kendi kulaklarınızla o “Vay be”yi duymanızı istiyorum.
Akşener’in, burada ayrıntılarına giremediğim, çarpıcı vurgularla dolu grup konuşmasının tamamını da dinlemiş olursunuz…

CUMHUR İTTİFAKI VE CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI ORTAKLARI AKP, MHP ARADIKLARI DONEYİ BULDULAR!..

150 150 bakikarakol

Tam düşündüğüm gibi oldu…

Emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkan’ı Joe Bıden, 24 Nisan 2021 Cumartesi günü, sözde “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmesine ilişkin zırvalamasına, dün öğleden önce ilkin Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
İttifak olarak, çok kötü yakalandıkları sıkışık durumdan çıkışlarına yarayacak, ellerini güçlendirecek, siyasi rakiplerini linç edecek, aradıkları doneyi buldu, işaretledi.
Bahçeli “ABD’nin yeni başkanı, seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek, siyasi desteklerini almak niyetiyle sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı, diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih cinayeti işleyerek, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir” dedi, ekledi:
“Bay Başkan, Beyaz Saray’da Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarım, zillet ittifakını nasıl kollarım, Türk tarihini nasıl karalarım diye hesap yapmayı bırak ve şunu aklından çıkarma ki, Türk milletine sözde soykırım iftirası atacak en son ülke bile siz değilsiniz.
Hepimiz Ermeni’yiz diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir.
Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa’yı, ya Enver Paşa’yı ya da Mustafa Kemal Paşa’yı
(Talat’la, Enver’le dünya lideri Kemal Atatürk’ü nasıl karşılaştırır, eş görüyor?! Hayret! B.K.) gördüğünüzden adımız gibi eminiz.
Meclis’te grubu bulunan, bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içen, devletin hazinesinden geçinip saltanat süren HDP isimli örgütün PKK’nın uzantısı olmasının yanında ASALA’ya da uyduluk yaptığını cümle alem görmüştür.
HDP Merkez Yürütme Kurulu, 24 Nisan’daki açıklamasında
(https://halktv.com.tr/gundem/hdpnin-soykirim-aciklamasina-tepki-455499h B.K.) sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir.
Bu hainler korusu, Türkiye’nin Ermeni soykırım utancıyla yüzleşmesini istemiştir.
Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP’nin kökü de kimliği de Ermeni’dir.
Anadolu’nun Hristiyanlardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır.
Hala demokrasi diyerek HDP’ye destek çıkacak var mıdır?
Şu kadar oy aldı, bu kadar milletvekiline sahip diyecek bir köksüz ortaya çıkacak mıdır?
Bu şer yuvası, bu ASALA temsilcisi, bu terör acentesi hala faaliyetlerine pişkince devam edebilecek midir?
6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP’nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır.
Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır.
Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır.
Milletimize soykırımcı diyen bu canilere Erivan’ın kapıları açıktır.
Paşinyan
(Ermenistan Başbakanı B.K) da istifa etmiştir, buyursunlar, çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan’a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler.
Bu milleti sevmeyenleri sevmeyiz, bu devlete katliamcı diyenleri asla affetmeyiz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı.
Aynı aceleyi Biden’ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi, henüz çıtını bile çıkaramadı.
Dahası HDP’ye tek bir laf etmedi, edemedi.
Aynı şey İP’in başkanı için de geçerlidir.
O da Biden’e şablon sözlerle, suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi, döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükümetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti.
Özellikle Kılıçdaroğlu’na soruyorum; seni korkutan nedir? Seni sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır?
Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun?
Bu CHP’yi ne hallere düşürdün? Kendini nasıl pazarladın? Kimden hangi sözleri aldın?
HDP’yle ittifak kuranlar bizim gözümüzde tarihi yanlışın içindedir.
Tarihle değil zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir.
HDP’ye tepki gösteremeyen CHP’si, İP’i ve diğerleri ASALA’nın çizgisindedir, Ermeni çetelerinin izindedir, PKK’nın dibindedir.
Türk milleti bu zillete katlanamaz, bu hıyanete müstahak olamaz, bu kokuşmalara meydanı boş bırakamaz.
Batsın sizin ittifakınız, batsın sizin siyasetiniz.
Bu kadar mı düşmansınız Türkiye’ye?
Bu kadar mı uşaksınız küresel güçlere?
Bu kadar mı satıldınız bedelinizi en çok ödeyenlere?
Suyun derin olup olmadığını iki ayağımızla test etmeye gerek yoktur.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeye hakkımız yoktur.
Aziz milletim, büyük milletim, oyunu görün, onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın, yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin.
Vurun tokadı gitsin bunların alayı.
http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4810/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_27_Nisan_2.html

Öğleden sonra da, Kamutay’ın ana gündemi aynı konuydu.
MHP grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Genel Başkanı Bahçeli gibi uzun konuşmadı, “Bu, tarihin gördüğü en büyük ikiyüzlülüktür, tarihin gördüğü en büyük adaletsizliktir ve bu adaletsizliğe, bu ikiyüzlülüğe muhatap olan ne yazık ki Türklerdir, Müslümanlardır. Bütün bu gerçekler karşımızda duruyor olmasına rağmen hâlâ bizim başımızı öne eğdirmek istercesine bizi suçlulukla itham edenler, efendim, utanacağımız bir tarihimiz olduğunu ifade edenler, asıl bu suçlardan dolayı Türkiye’nin ve Türk milletinin mağduriyetini ortaya koymamaktan, bu gerçekleri görmemekten dolayı utanmalılar ve bu noktada tarih önünde hesap vermek durumundadırlar. Bunu, bu tavırları, özellikle Türkiye içerisinde -gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları olsun- bu tavırları ortaya koyanları şiddetle ve lanetle kınadığımızı buradan ifade etmek istiyorum. Biden’ı bir sözle, bir cümleyle telin edip kınayıp arkasından 10 cümleyi, 15 cümleyi devletimizi, memleketimizi ve milletimizi suçlamakla geçirenleri ve bu şekilde ifadeler kullananları da milletimizin takdirine sunmak istiyoruz.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=11&page2=11 demekle yetindi.

AKP Grup Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ipi gerdi, “23 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci yılını hep beraber coşkuyla kutladık. (Coşkuyla mı kutladık?! Ne koca yalan?! B.K.) Bunun akabinde, 24 Nisanda maalesef her yıl Amerika Birleşik Devletleri tarafından Demoles’in kılıcı gibi milletimizin, devletimizin ve geçmişimizin üzerinde sallandırılmaya çalışılan bu şantaj artık Amerika Birleşik Devletleri tarafından tüketildi. Bir iftirayla, bir yalanla Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden atalarımızın, milletimizin soykırım yaptığını iftirayla iddia etti. Bütünüyle bunu kendisine iade ediyoruz, bunu reddediyoruz ve bu açıklamayanı kınıyoruz. Bu ancak ve ancak zırvalamaktır ve zırva tevil götürmez.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=13&page2=13
dedi, şöyle sürdürdü:
“Amerika Birleşik Devletleri Başkanının bu konuyla ilgili, soykırımcı olarak görmek istediği bir kimse varsa mutlaka tarihine baksın, Kızılderililere baksın, siyahi vatandaşlara baksın ve kendi yüzlerine aynaya baksın; soykırımcıyı görsün diyorum. Bu konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız aslanlar gibi okkalı bir cevap vermiş, bir Osmanlı tokadını Biden’ın suratına indirmiştir. (Halla halla! Öyle mi oldu?! Biz niye göremedik! B.K.)
Evet bir taraftan, böyle dışarıdan alçakça birtakım iftiralara, saldırılara maruz kalırken içeriden de âdeta beşinci kol faaliyeti çerçevesinde iftiralara ve gerçekten de utanç vesikası olabilecek…
(…) Bir taraftan, Amerika Birleşik Devletlerinin bu tür saldırıları devam ederken ondan önce rol çalmak suretiyle, onların sesi olmak, emperyalizmin sesi ve borazanı olmak üzere, ne yazık ki, içeride de birtakım iftiralarla HDP MYK’sinin bildirilerine maruz kaldık. Bu, utanç vesikası olarak size yeter. HDP bu utanç vesikasıyla yüzleşmeli ve aziz milletimizden, devletimizden, bütün atalarımızdan özür dilemelidir.
1915 olayları öncesinde Birinci Dünya Savaşı’na girmiş olan Osmanlı Devleti, atalarımız yedi düvelle cephelerde savaşırken, maalesef, Taşnak ve Hınçak Ermeni çetelerinin, terör çetelerinin birtakım kışkırtmalarına maruz kalarak, onlarla beraber Türk ve Kürt bütün Müslüman ahaliyi yok eden, zalimlikle katleden bu Ermeni terör çeteleri, evet, 1970’li yıllarda ASALA olarak devam etmiştir. ASALA terör örgütü de yerini PKK terör örgütüne bırakmıştır. Dolayısıyla, bu bildiri, HDP’nin bu bildirisi ancak ASALA’nın bildirisi olabilir, ASALA’nın.
Dolayısıyla, PKK da HDP de bu bildirisiyle Türk ve Kürt bütün ecdadımıza, dedelerimize ve ninelerimize bühtanda, iftirada bulunmuştur; hakaret etmiştir. Dolayısıyla, gerek Ermenistan gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse HDP, milletimizin bütün fertlerinden, atalarımızdan ve devletimizden mutlaka özür dilemelidir.
Bir çift sözüm de Millet İttifakı’nın paydaşlarınadır. Evet, sonuç itibarıyla olay burada çok açık.
Dışarıda Biden saldırıyor, iftira ediyor ve zırvalıyor, ona gereken cevabı verdik.
(Pardon! Nasıl verdik?! B.K.) Bununla beraber içeriden de ASALA ağzıyla, PKK, YPG ağızıyla HDP MYK’sı bildiri ortaya koyuyor.
Peki, ey Millet İttifakı’nın bileşenleri, ortakları ne için ne İYİ Parti’den ne CHP’den buna ilişkin bir kınama, bunu reddettiğinize dair bir söz sizden işitmedik ve işitmiyoruz.
(Bangır bangır bağırdılar, yerdiler, tepkilerini koydular! Neden yadsınır?! B.K.) Duymazlıktan, bilmezlikten ve görmezlikten mi geliyorsunuz? Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımıyla ortağınızın bu bildirisine miyavlıyor musunuz (Çok çirkin bir söylem! Ayıp!) B.K.) yoksa kükrüyor musunuz aslan gibi? Hadi görelim bakalım sizi.” https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=14&page2=14

Oturumu yöneten Kamutay Başkan Vekili Haydar AKAR, bu satışma üzerine, HDP Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’a söz verdi.
Sözlerine “Şimdi, bu sataşmalara kısaca cevap vermek istiyorum” tümcesiyle giriş yapan Oluç şunları söyledi:
“Birincisi, şunu söyleyelim: Halkların Demokratik Partisi 2014 yılından bu yana 1915 https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=14&page2=14
olaylarıyla ilgili yaptığı bütün 24 Nisan açıklamalarında aynı tutumu sergilemiştir, aynı tutumu takınmıştır ve aynı analizi yapmıştır. Dolayısıyla Halkların Demokratik Partisinin 24 Nisan, bu yılda yaptığı açıklama ilk defa yapılan bir açıklama değildir. Merak edenler 2014’den bu yana yaptığımız bütün basın açıklamalarına bakarak söylediklerimizi orada görebilirler, önce bunu belirteyim.
Dolayısıyla o günden bugüne kadar Mecliste grubu bulunan partiler bu ifadelerle, biraz evvel Sayın Akbaşoğlu’nun ifadeleriyle bize yönelik herhangi bir değerlendirme yapmamışlardır. Şimdi niye Adalet ve Kalkınma Partisi bu ihtiyacı duyuyor? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı, Biden’in yaptığı karşısında son derece yumuşak ve diplomatik bir cevap vermiştir. Onun acısını bizden çıkarmaya çalışıyor.
(Acısını çıkarmıyor, malzeme yapıyor, yapacak! B.K.) O öyle olmaz. Birincisi bunu söyleyeyim.
İkincisi, şimdi, bakın, 23 Nisan 2014 yılında bir açıklama yapılıyor, o açıklamadan size bazı cümleler okuyacağım. O açıklamada diyor ki: ‘20’nci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.’
Devam ediyor açıklama: ‘Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya Savaşı esnasında tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır.’ İmza Recep Tayyip Erdoğan.
Şimdi, bakın, bu konuyu biz hep şöyle değerlendirdik: ‘Bizim topraklarımızda 1915’ten sonra -daha öncesinde de var ama- hiçbirimizin kabullenmeyeceği, doğru bulmadığı birçok şey yaşandı. Bu yaşananların değerlendirilmesi yine bu topraklarda ve bu Meclisin içinde olmalıdır’ dedik, bugüne kadar ve aynı fikrimizde devam ediyoruz.
Yani ‘Emperyal ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda açıklamalar yapmaları, adım atmaları yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi bu topraklarda, bu ülkede yaşanmış olanların değerlendirmesini yapmalı ve bu konuda uluslararası alanda herhangi bir siyasi istismara yol açmayacak adımları atmalıdır’ demişiz. 30 Ekim 2019’da bu Mecliste yine bu konuda bir açıklama yaptık, ben okudum bu açıklamayı, zamanı geldiğinde bunu tekrar dile getireceğim. Bakın, 1965’ten beri 30’dan fazla ülkenin parlamentolarında çeşitli yıllarda -sayabiliriz de vakit kısıtlı olduğu için sayamıyorum- bu yönde kararlar alınmıştır ve her seferinde bu Meclis bu tepkileri göstermiştir ama Meclisin yapması gereken, kendi tarihini değerlendirerek bu konuda uluslararası alanda herhangi bir şekilde istismara ve kullanmaya yol açılmayacak bir sonuca ulaşmaktır.
Bu yapılmadığı için, Meclis üzerine düşeni yapmadığı için esas itibarıyla Türkiye bu tartışmalarla uluslararası alanda yüz yüze gelmektedir, sorun yaşamaktadır. Bunun yolu sorumluluktan kaçmak değil, sorumluluğu üstlenerek oturup enine boyuna konuşarak bir sonuca varmaktır. Bu konudaki çağrılarımızı devam ettiriyoruz, bize yönelik yapılan hakaretamiz bütün iddiaları da kendilerine aynen iade ediyoruz.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=15&page2=15

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı bugün grup toplantısı yapacak mı?
Yaparsa, görelim bakalım neler söyleyecek?

İyi Parti’nin de var…

ULUSLARARASI MAHKEME KARARI GÖSTERİLMEDİKÇE, SOYKIRIM SÖYLEM VE TANIMALARIN HİÇ BİRİ HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ!..

150 150 bakikarakol

Üzgünüm!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, aradan iki gün geçtikten sonra dün yaptığı açıklamayla https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-erdogan-kabine-toplantisinin-ardindan-basin-toplantisi-duzenledi-26-04-2021-20-48-41/ bekleneni vermedi, sakin dille tarih anlatısında bulundu, hayal kırıklığı yarattı!

Dilerim, Kamutay’ın (TBMM’nin) bugün açıklayacağı bildiri aynı olmaz!

CHP eski Milletvekili, Emekli Büyükelçi Onur Öymen’in, dün gece Tele 1 TV kanalında Tuncay Mollaveisoğlu’nun “Anında Manşet” programında “muhteşem” söylediklerinden esinlenerek, diyorum ki:

24 Nisan 2021 Cumartesi günü, sözde Ermeni Soykırımını kabul ettiğini duyuran emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkanı Joe Bıden’e, dünyanın da duyacağı tonda “Bunu, neye, uluslararası hangi mahkeme kararına dayanarak, söylüyorsun?!” diye sormak, arkasından “Kanıtla” demek gerek.

Kanıtlayamaz!

Çünkü…
Bir yargılama ve mahkeme kararı yok!

İngilizlerin Malta’daki yargılamalarından bile “Soykırım yapıldığı belgelenememiştir” kararı çıkmıştır.

Şimdi…
Diyorum ki:

Türkiye olarak, belgenmiş, belgelere dayanarak verilmiş uluslararası mahkeme kararı olmadan, söylenmiş ve alınmış bütün kararları yok sayalım.
Yok saydığımızı en güçlü içerik ve tonla dünyaya haykıralım.
Yetinmeyelim…
“Uluslararası mahkemeye taşıyalım; kimlerin elinde belgeler varsa, buyursunlar getirsinler; ayları, yılları alsa da, ortaya, belgelere dayalı dört dörtlük, gerçeklerle örtüşen bir yargı kararı çıksın” diyelim.
Bunun yaşama geçmesi için geceli, gündüzlü, içte ve dışta yoğun çalışma içine girelim.
Seferberlik ilan edelim.

İşe “Kamutay Bildirisi” ile başlayalım.

“Kamutay Bildirisi” ile olmuyorsa, olmayacaksa, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzün düşüncelerindeki siyasi partilerle, sendika, dernek, başka kitle örgütleriyle yapalım.
İlk imzayı atmaya hazırım.

Batıdaki, doğudaki emperyalistleri, bölgenin tarihi gerçeklerle ve kendilerinin bölgedeki tarihi gerçekleriyle yüzleştirelim, bölge halklarının uyanışıyla da inlerine gönderelim.

İç karşıtların karşı çıkmalarına karşın, çok da iyi yapabileceğimize inanıyorum.

İktidar ve kimi muhalefet kadrolarının zorluklar çıkartacaklarını, engellemelere kalkacaklarını da biliyorum!
Örnek almaktan, izlerinde gitmekten onur duyduklarını her defasında haykırdıkları yüz yıl önceki Osmanlı yöneticileri gibi düşünüp hareket edeceklerinin de bilincindeyim!
Dışa karşı kuzu, saygılı kesilirken, yarından sonraki günlerde “iç”e gürleyeceklerinin, kök söktüreceklerinin de ayırtındayım!
“Bunak” Bıden’dan yedikleri golü unutturmanın derdindeler!
Unutturamazlarsa, siyasi gelecekleri tehlikeye girecek!
Çünkü…
Değirmenlerine su taşıyan muhalefet bile rahat durmayacak!
Değirmenlerine su taşıyan muhalefet bile rahat durmazsa, toplumda hareketlenmeler olacak!
Toplumu, değirmenlerine su taşıyan muhalefetle, o muhalefeti de “Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarlandı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaşt. Ermeni Soykırımı utancıyla yüzleşin”
https://halktv.com.tr/gundem/hdpnin-soykirim-aciklamasina-tepki-455499h diye çağrı yapan HDP ile vuracaklar!
Yani…
Bütün suçu üzerlerinden atacaklar, suçu üzerlerine attıklarını suçlu ilan edecekler!
Muhalefet üzerine atılan suçu, üzerinden atmak için gün tüketirken, emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkan Joe Bıden’ın, savdan, siyasi söylemden öteye gitmeyen yalanı, iftirası unutulacak!
Ama…
Bu ülkede, unutmayacak, unutturmayacak yığınlar var!
Ve…
Onların her biri, 24 Nisan 1915’teki zorunlu göçü, ayrıntılı ve en gerçekçi, en anlaşılır biçimde halka, dünya halklarına anlatacak!..