Yazılarım

“DERDİM ÇOKTUR HANGİSİNE YANAYIM, GİNE TAZELENDİ YÜREK YARASI”!..

150 150 bakikarakol

Emperyalist ülkelerin güçlü askeri örgütü NATO, 20 yıldan beri Afganistan topraklarında savaştığı (!) -Ben savaştığına inanmıyorum. Kendi projesi çerçevesinde ürettiği ile niye savaşsın ki?! Ortada savaşmak yok, ortada eğitip büyütmek, devlet yönetmek durumuna getirmek var!- Taliban’la baş edememiş, Taliban’a yenilmiş, çekilmek zorunda kalmış –tabi bütün bunlar görüntü, öz değil-, çıkıyorsunuz, Afganistan’da kalmak, Afganistan Başkenti Kabil’deki uluslararası havalimanının güvenliğini üstlenmek istersiniz!

NATO’daki askerlerini çekecek NATO üyesi emperyalist ülkelerin yöneticileri buna son derece memnun olurlar, memnuniyetlerini,  teşekkürlerini tekrar tekrar dile getirirler!

Bir de istekleri vardır:

“Afganistan’ı tamamen işgal eden Taliban’dan kaçan ve kaçacak Afganlıları, topraklarında tut, size şu kadar Avro”!..

Ve kalkıyorsunuz, Cuma namazı kıldığınız caminin bahçesinde, yöneltilen soru üzerine “… Nasıl ki Amerika’yla bazı görüşmeleri Taliban yaptıysa, herhalde Taliban Türkiye ile bu görüşmeleri çok daha rahat yapması lazım. Çünkü Türkiye onun inancıyla alakalı ters bir yanı yok, ters bir yanı olmadığı için de onlarla bu konuları daha iyi görüşeceğimize, anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum.” diyorsunuz?!

Vahşi terör örgütü Taliban’ın inancı ile Türkiye’nin inancını aynı, eş tutarsınız!

“Size şu kadar Avro” diyenlere ise tek sözcük etmezsiniz!

Sonra, aradaki İran toprakları geçilerek, şadara (büyük gözenekli kalbur)

olmuş sınırından Afganlı göçmenler akın akın gelirler!

    

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC’ye) gidersiniz.

Gitmeden önce büyük müjdededen söz edersiniz.

Gittikten sonra da, KKTC Kamutayı’nda (Meclisi’nde) konuşursunuz.

Çok haklı olarak, KKTC’nin bağımsızlığına vurgu yaparsınız.

Ancak…

Müjde diye, KKTC’ye saray yapmaktan söz edersiniz!

Ederken de, derin hayal kırıklığı yarattığınız gibi bağımsızlığını vurguladığınız KKTC’nin, yönetiminizdeki ülkenin neredeyse 82’inci il’i olduğu izlemini verirsiniz!

 

Rize’yi, Artvin’i sel basar.

Evler yıkılır.

İnsanlar, araçlar sele kapılır.

Ölenler, bulunamayanlar olur.

Rize Güneysu ile Artvin Arhavi ilçelerine gidersiniz.

Konuşursunuz.

Olması gereken bu.

Ama…

Çay dağıtmanız, olmaması gerekendi!

 

Ve dün…

Türk internet basınına bir haber düştü.

www.sozcu.com.trde “Cumhuriyet tarihinin yurt dışındaki en büyük yatırımlarından biri olan New York’taki Türkevi binasının maliyeti ortaya çıktı” spotlu “291 milyon dolarlık Türkevi” https://www.sozcu.com.tr/2021/emlak/291-milyon-dolarlik-turkevi-6556094/ başlıklı haberde, “Türkiye, Amerika’nın New York şehrinde Birleşmiş Milletler (BM) Genel Merkezi’nin karşısında 32 katlı bir gökdelen inşa etti” deniyordu ve “SÖZCÜ’nün Dışişleri Bakanlığı’nın verilerinden elde ettiği bilgiye göre New York’taki Türkevi binasının maliyeti 291 milyon 260 bin 400 dolar. ( Bugünkü döviz kuru ile 2 milyar 488 milyon lira)” diye sürüyordu.

@BakiKarakol hesabımdan dün saat 14.56’da SAVURGANLIĞIN BÖYLESİNE DE PES YANİ PES!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1419265181557923846; 20.36’da da TÜRKEVİ Mİ, TÜRKGÖKDELENİ Mİ?!. HEM, NE GEREK VARDI VE HANGİ GEREKSİNİMDEN DOĞDU?!.

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1419350895591055364 tivitlerimi attım.

 

Ülkesini, halkını, demokratik laik Cumhuriyet’ini içtenlikle seven Atatürkçü biri olarak, merhum Ali Ekber Çiçek’in, Pir Sultan’dan seslendirdiği türkü kulaklarımda çınladı.

Usulca içli içli söyledim:

Derdim Çoktur Hangisine Yanayım
Gine Tazelendi Yürek Yarası…

Boğazım düğümlendi.

Sürdüremedim…

TÜRKİYE’MİZİN PARTİSİ CHP’MİZİN TEPESİNDE BOZA PİŞİREN İKİLİ: “ADI LAZIM DEĞİL” VE “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL!..

150 150 bakikarakol

“Türkiye’nin en iyi ihracat ürünü ordusudur” diyen George Soros adlı Macar asıllı Yahudi, emperyalist ABD vatandaşı, CIA elamanı ve para vurguncusunun (spekülatörünün) Türkiye’deki vakfı TESEV’in 183’üncü kurucu üyesi, 22 Mayıs 2010’dan beri de partim CHP’min ne yazık ki “Genel Başkan koltuğu”na oturtulan “adı lazım değil”, 6 Temmuz 2021 Salı günkü grup konuşmasına bir hışımla şu sözlerle girdi:

Evet, değerli arkadaşlarım; son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız: Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana, Cumhuriyet Halk Partisi’nde genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım.
Türkiye’nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye’ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar, herkesin çok iyi bilmesini isterim: “Efendim, zaten iktidar simsiyah, kapkara. Zaten rezil bir yönetim var, yozlaşmış bir yönetim var. Oyu kime verelim? Ey CHP; ey CHP de onlar gibi.” Hayır efendim, hayır; Cumhuriyet Halk Partisi onlar gibi değil, tertemiz bir partidir, tertemiz. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur, verilemeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum
. https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-6-temmuz-2021?q=

Aradan 6 gün geçti.

7’inci günde, (12 Temmuz 2021 Pazartesi) Cumhuriyet Gazetesi’nde söyleşisi yayınlandı.

Söyleşiyi yapan İpek Özbey’di.

Özbey, “Başlayan bir tartışmada Zülfü Livaneli ‘CHP’nin, Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart’ dedi” tümcesiyle anımsatmada bulunduktan sonra “Grup toplantısında bir açıklama yaptınız ama bu meseleyi kendi içinizde tartıştınız mı?” diye sordu.

Hayır, tartışmadık. Gerek duymadık” diye yanıt verdi.

Özbey’in “CHP’nin Baykal sorunu var mı?” sorusuna yanıtı “Hayır, CHP’nin böyle bir sorunu yok” oldu.

ÖzbeyPeki, CHP seçmeninin Baykal sorunu var mı?” sorusuna “Hayır yok” yanıtını alınca “Öyleyse bu tartışma nereden çıkıyor?” sorusunu yöneltti.

Yapay tartışma. Gündemi saptırmaya yönelik tartışmalar. Türkiye’nin bu kadar derdi varken, çocuğunun karnını doyuramadan yatağa yatıran binlerce anne varken, çöp konteynırlarından beslenenler varken, ‘askerimiz Afganistan’a mı gidecek’ diye kaygılanırken, mafyayla siyasetin iç içe geçmiş çıkar ilişkileri ortaya saçılmışken, bunların üzerine sünger çekelim, CHP’yi konuşalım, yok böyle bir şey…” dedi. https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kemal-kilicdaroglu-belediye-baskanlarimizin-birinci-gorevi-halka-verilen-sozleri-tutmak-1851733

Bu defa…

Cumhuriyet Gazetesi’nde 16 Haziran 2021 Cuma günü “Baykal: Devletimizi kaybettik” başlıklı https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/sertac-es/baykal-devletimizi-kaybettik-1852924, Sertaç Eş imzalı haber yayınlandı.

CHP’nin Antalya “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, 10 Mayıs 2010 günlü istifasından sonra “CHP Genel Başkanı” yapılan “adı lazım değil”e “Genel Başkan’ın gösterdiği tepki çok değerlidir. Ben şahsına teşekkür ediyorum” tümceleriyle minnetini dile getirdi.

Aynı gün saat 12.13’te @BakiKarakol hesabımdan BEN OLSAYDIM, SAĞLIK SORUNUNDAN ÖTÜRÜ MİLLETVEKİLİ GÖREVİNİ YAPAMAMASINI, ÇATIR ÇATIR MİLLETVEKİLİ MAAŞINI ALMASINI ANIMSATIR, BUNUN DOĞRU VE TİK OLUP OLMADIĞI SORARDIM! https://twitter.com/BakiKarakol/status/1415962692830048257 paylaşımda bulundum.

11 dakika sonra da YATAKTA KIMILDAYAMAYACAK DURUMDA MİLLETVEKİLİ ADAYI LİSTESİNE 1’İNCİ SIRADAN GİREN VE MİLLETVEKİLİ SEÇİLEN, ŞİMDİ DE “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” ADIYLA ANILAN DENİZ BAYKAL İSTER MİSİNİZ, “MİLLET İTTİFAKI”NIN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAK İÇİN DAYATSIN?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1415965519505764355 tivitimi atarak, ironi yaptım.

Bu konudaki son paylaşımım saat 13.04’te oldu:

PARTİM CHP’MİN NE YAZIK Kİ BAŞINDAKİ “ADI LAZIM DEĞİL”İN BAŞININ ÜSTÜNDE “BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL’IN YERİ OLABİLİR AMA BİZ ÖZ CHP’LİLERİN BAŞININ ÜSTÜNDE MİLİMLİK YERİ YOK!..

B İ L İ N E ! . https://twitter.com/BakiKarakol/status/1415975547725832200

Başka ayrıntıya girmeyeceğim.

Ancak…

Türkiye’mizin partisi CHP’mizin tepesinde boza pişiren bu ikili, her şeyden önce, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi’nde, geçirdiği ciddi rahatsızlığa karşın, neden ve nasıl Antalya 1’inci sıradan Milletvekili adayı yapıldığını/olduğunu açıklamak zorundalar!

Ayrıca…

Özel olarak, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, 10 Mayıs 2010 günlü istifasını yazılı metinden okuduğunda “… Amerika’dan Pensilvanya’dan aldığım üzüntü ve destek mesajlarının samimiyetine inandığımı da söylemek isterim” https://t24.com.tr/haber/baykalin-istifa-aciklamasinin-tam-metini,77305 sözünü neden etmek gereksinimini duyduğunu ve “samimiyetine inandığımı” dediği insanı açıklamak zorunda!

Neden Milletvekili olmak istediğini, olduğunu ve sağlık sorunundan dolayı Kamutay (TBMM) içinde-dışında Milletvekili görevini yapamamasına karşın, Milletvekili maaşını almakta, Milletvekili zırhına sığınmakta, istifa etmemekte ısrar ettiğini de açıklamak zorunda.

İşi magazinleştirmeyi bıraksın, CHP’mizin yakasından düşsün, biz gerçek, öz CHP’lilerin sırtından insin!

Yalnız “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal mı?!.

 

Artık Pazartesi günleri Aslı Baykal’ı yazmayacak.

Bu Pazartesi özeline bugün son veriyorum.

Çünkü…

“Baba Baykal”, kızı Aslı Baykal’la CHP’de yol alamayacaklarını gördü, kızını geri çekti, kendi öne geçti!

Yoksa…

“Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, açıklamaları, demeçleri, söyleşileri ile kendisini bu kadar yormazdı!

Azıcık siyasadan anlıyor, kafası da çalışıyorsa, bırakacak, kenara çekilecek!

Bilsin ki…

Bu ülkede “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, bütün gizleri ile artık tanınıyor!

Kep düştü, kelle görünüyor!

Beyninin önü, arkası bir bir okunuyor!

Kendini de, ülkeyi de yormasın!

Sona geldiğini, bittiğini kabullensin!

CHP’ye oyun oynayanların oyuncağı olmasın!..

 

Bu arada…

Yarın (Salı), Çarşamba, Perşembe ve Cuma günü Kurban Bayramı;

4 gün yazmayacağım.

26 Temmuz 2021 Pazartesi günü yazacağım.

Bayramınız kutlu olsun…

“2’İNCİ KÜRT AÇILIMI”NA BAHÇELİ KARŞI ÇIKMAZ!.. ÇIKSA DA NE YAZAR!.. VE AFGANİSTAN’DA TALİBAN DEĞİL, ÇİN SORUN OLACAK!..

150 150 bakikarakol

Ad babasıDevlet Bahçeli’nin olduğu ucubePartili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” iktidarının 1 numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, 9 Temmuz 2021 Cuma günü Diyarbakır’a gitti.

Biji Serok Edoğan” sloganlarının atıldığı mitingde, 2005’teki “Kürt açılımı” noktasında olduklarını söyledi.

Eski AKP’li, AKP eski Genel Başkanı ve eski Başbakan, şimdi Gelecek Partisi Genel Başkanı olan Ahmet Davutoğlu’nu “Serok Ahmet” diye yerip duran, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, “Biji Serok Erdoğan” ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Cuma günkü Diyarbakır mitinginde “yeni Kürt açılımı”na hazır olduklarını ima etmesine ne diyeceği merak edildi.

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı dağılabilir miydi?!

Bu ve benzeri sorular çokça soruldu.

 

Önce şunu söyleyeyim:

Bahçeli, üç-beş yıl öncesine kadar, AKP’ye, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına ağır sözler etmiyor muydu?

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından da aynı içerik ve tonda yanıtlar almıyor muydu?

İki sorunun yanıtı, tek sözcüklü “Evet”tir.

Ama…

Bir gün baktık ki, bu ikili, el sıkışıp kucaklaşmışlar, siyasi ortak olmuşlar!

Bu neden ve nasıl olmuştu?!

 

Aslında çok basitti!

 

Bu topluma, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzden sonra hep “siyasi gölge oyunu” oynandı!

Ayrıntıya girmeyeceğim.

Ancak şu kadarını söyleyeceğim:

Gölge Oyunu’nda seyirci, beyaz perde önünde izlediği figürleri perde gerisinden oynatan elin karartısını görür ama o elin sahibini göremez.

Merak da etmez.

İzlemekle ve eylenmekle yetinir.

 

Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzden sonra biz Türk halkına izletilen “siyasi gölge oyunu”nu perde gerisinde kimin, kimlerin oynattığını, biz Türk halkı -biraz geç olsa da- merak ettik, sorguladık.

Bu, Atatürkçü yurtsever aydınlarımızın emekleri ile oldu.

Gene onların bilgilendirmeleriyle, “perde gerisindeki elin sahibi”ni öğrendik.

Onlar…

Çıkarlarının ve egemenliklerinin kalıcılığının savaşımını veren emperyalistlerdi!

Bölgedeki çıkarları, varlıkları ve gelecekleri için Türkiye önemliydi!

Bu yüzden…

Türkiye’de de ekonomik, siyasi, kültürel kadrolaşmaya gittiler!

Kadrolarındaki her bir bay-bayanı “işbirlikçi” sözcüğü ile tanımladılar.

Yalnız Türkiye’de değil, kadrolaştıkları bütün ülkelerde, “işbirlikçileri”, sözlerinden çıkmamak, “Yat” dediklerinde yatmak, “Kalk” dediklerinde kalkmak, “Bugün şurada, şöyle konuş, şöyle hareket et …” dediklerinde, harfiyen yapmak,  yazdıkları senaryoları oynamak zorundala.

İtiraz edemezler, “Çizdim oynamıyorum” diyemezler!

Bitirirler, yok ederler!

 

Şimdi…

Emperyalist USA (ABD) ile emperyalist Birleşik Krallık İngiltere’nin yol haritalarından biri, yüz yıl önce yarım bıraktıkları işleri tamamlamak.

O yarım kalan işleri:

Hindistan ve Çin hesaplaşmasını tamamlamak!

Emin adımlar atmak, oralara varıp planladıkları sonucu almak için Arap Coğrafyası’nda, İsrail kadar kendilerine sadık olacak yeni bir “İkinci İsrail” diyerek de anılan “Kürt Devleti”ni kurmanın uğtaşındalar!

Bunun bir ileri ayağı “Afganistan”dır!

Afganistan’da sorun yok; kendi yetiştirdikleri Taliban, ellerinin altında; “Taliban’la kavgalılıkları”, algıdan başka bir şey değil!

 

Güneyimizde kurulmasına çalışılan –2’inci İsrail– “Kürt Devleti”nin kurulmasına Türkiye’yi yöneten siyasi kadro karşı çıkıyor ama NATO’da da birlikte olduğumuz emperyalist İngiltere ve ABDBüyük Ortadoğu Projesi (BOP) çerçevesinde başlattıkları “Arap Baharı”yla sonuca çok yakın yol aldılar.

Ayrıca…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, BOP’un eş başkanı olduğunu anımsayalım!”

 

Irak, Suriye topraklarında kurulacak yeni Kürt Devleti için Türkiye’den toprak istemini ortadan kaldıracak, bunun karşılığında “İkinci Kürt açılımı”nı başlatıp kalıcı çözümlerde anlaşmaya varmaya Devlet Bahçeli karşı çıkar mı?

Çıkmaz.

Çıksa da ne yazar!

 

Öngörebildiğim kadarıyla…

Çin ve Hindistan önceliği, en az 30 yıl, “Türk-Kürt anlaşmazlığı” bugünlerdeki gibi “sıcak” yaşanmayacak.

Mehmetçiğin, Afganistan’ın Başkenti Kabil‘deki Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı‘nın güvenliğini üstlenmesi durumda, 30 yıllık süreçte, emperyalist üretimi Taliban’la değil, Çin’le ciddi sorunlar/sıkıntılar yaşayacağız!

Yanılmayı çok arzu ederim.

Dilerim yaşamayız…

SEDAT PEKER’İN 13 TEMMUZ 2021 SALI AKŞAMKİ 9 VE 12 NOLU TİVİTLERİ!..

150 150 bakikarakol

Bir emperyalist proje ve operasyon olduğuna inandığım 15 Temmuz 2016’daki FETÖ darbe girişimine 1 gün kala –dün (14 Temmuz 2021 Çarşamba)- AKP Genel Başkanı şapkasıyla partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasındaki “Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak…”  sözünden ötürü, “Partisini, Cumhur İttifakı’ndan ayrıştırıyor” diye düşünmeme neden olan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Diğer terör örgütleri ile mücadelemizi nasıl tavizsiz ve kararlı bir şekilde yürütüyorsak, FETÖ’yü de aynı şekilde son mensubu etkisiz hale getirilene kadar takip edeceğiz. Din kisvesi altında bu milleti sömürenlere de prim vermeyeceğiz, bu da böyle bilinsin. Bizim kutsallarımıza saldıranlara prim vermeyeceğiz. Dinimizin kutsiyetini yıllar yılı bunlar sömürdüler, açık söylüyorum ama aldandık, şimdi toparlandı. 2010’dan sonra bu süreci farklı bir havada, atmosferde, yakın takipte götürüyoruz” https://www.akparti.org.tr/haberler/genel-baskanimiz-ve-cumhurbaskanimiz-erdogan-tbmm-grup-toplantimiza-katildi-14-07-2021-14-13-10/ deyince, yanlış okuduğumu sandım, iki kere daha okudum.

Sonra da…

“Din kisvesi altında bu milleti sömürenler… Kutsallarımıza saldıranlara prim vermemek… Dinimizin kutsiyetini yıllar yılı sömürülmesi… ‘Aldandık’ demek…” diye söylendim!

Ayrıntıya girmeyeceğim.

“İster askeri, ister sivil darbe, darbe girişimi olsun! Ret ediyorum! Kınıyor, lanetliyorum” diyerek, nokta koyuyorum, başlıktaki konuya geçiyorum…

 

Organize suç örgütü başı Sedat Peker, önceki akşam (13 Temmuz 2021 Salı) saat 19.27’de @sedat_peker hesabından toplam 12 tivit atıyor. 

https://twitter.com/sedat_peker/status/1414984793306062852

 

Benim bunlardan, Sedat Peker’den Süleyman Soylu’ya: Tüm suçların yanında bana bilgi sızdırdığın için, yüce divana kesin gideceksin” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sedat-pekerden-suleyman-soyluya-tum-suclarin-yaninda-bana-bilgi-sizdirdigin-icin-yuce-divana-kesin-gideceksin-1852300 başlıklı haberi, aynı akşam saat 20.37’de yayına koyan Cumhuriyet Gazetesi’nin internet sitesinde, 5.5 saat sonra -gün, 14 Temmuz 2021 Çarşamba’ya devrilmişti- gördüğümde haberim oldu.

 

Dikkatle okudum.

Özellikle 9 ve 12 nolu tivitlere dikkat kesildim.

 

Peker, 9 nolu tivitinde “Seçimi kaybettiğinizde tıpış tıpış gideceksiniz. Daha önce söylediğim şeyi bir daha söylüyorum: Allah değilsiniz, devlet değilsiniz. Seçimi kazandığınız için ülkeyi yöneten bir hükümetsiniz. Daha önceki birçok hükümet gibi sizler gelirsiniz sonra da gidersiniz”; 12 nolu tivitinde ise “Unutma, seçimi kaybettiğinizde tıpış tıpış gideceksiniz. Eğer aksi bir hamle yaparsanız vatan delilerinin, vatan fedailerinin, vatan serdengeçtilerinin kim olduğunu göreceksiniz” diyordu.

 

Cumhur İttifakı’na Cumhur İttifakı İktidarı’na meydan okuyordu.

 

Saat 02.22’de @BakiKarakol twitter hesabımdan 9 VE 12 NUMARALI PAYLAŞIMLAR DİREK, UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” İKTİDARINI HEDEF ALIYOR, İKTİDARIN SEÇİMİ YİTİRECEĞİNİ VE İKTİDARDAN TIPIŞ TIPIŞ GİDECEKLERİNİ VURGULUYOR!.. ANLAMLI YA DA İLGİNÇ!..

https://twitter.com/BakiKarakol/status/1415089162001211392

 

Söyledikleri ve yazdıkları yalanlanmayan, doğru çıkan Sedat Peker’in 9 ve 12 nolu tivitlerinde yazdıkları gerçekten anlamlı ve ilginçti!

Peker hangi veriye/verilere, hangi kaynağa/kaynaklara dayanarak, bunları yazıyor, hüküm veriyordu?!

 

“Emin olmazsa, elindeki veriye/verilere, iletişimde olduğu kaynağa/kaynaklara güvenmezse, bunları yazmaz” diye düşünüyorum.

Küçük bir yanlışında, karizmasının çizileceğinin, inanırlığını ve güvenirliliğini yitireceğinin, bunun da “bitişi” olacağını kestirdiğinin öngörüsündeyim.

 

Demek ki…

Bilgilendirildiği yerlerdeki insanlar da, Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın artık bittiğini görüyorlar!

Görüyorlar ki…

“Sözcüleri” Sedat Peker’e bu sözleri ettiriyorlar!

 

Birebir aynı olmasa da, Peker’in şu yazdıkları ile partim CHP’min ne yazık başındaki “adı lazım değil”in ve İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in söyleye geldiklerinin benzeşmesi, Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları AKP ile MHP, bunların yandaşları, yalakaları, “Millet İttifakı bileşenleri, mafya ağzıyla konuşuyor” diye yaygara koparacaklar, işi magazinleştirip sulandıracaklar.

Yanılıyor alabilirim ama böyle bir beklentim var…

UTANIYORUM!.. KENDİME KÜSÜM!.. HERKESTEN ÖZÜR DİLİYORUM!..

150 150 bakikarakol

“Akıllarınca ittifakımızda çatlak arayanlar, her konuyu çarpıtanlar bundan sonra da yollarda nal toplamaya devam edeceklerdir.

Cumhur İttifakı camdan yapılmış vitrin süsü bir vazo değildir ki çatlasın, dağılsın.

Cumhur İttifakı, dini kisveye bürünen FETÖ’cülere karşı meydanlarda, köprülerde, yol ağızlarında, havaalanlarında, caddelerde, sokaklarda, kısaca vatanın her karışında ya istiklal ya ölüm inancıyla teşekkül etti.

7 Ağustos Yenikapı kucaklaşmasıyla yol haritasını çizdi.

Adam gibi adam olamayanlar bu gerçekleri asla kavrayamaz.

Kardeşçe yaşayacağız, birbirimize saygı duyup hoşgörü ve uzlaşmayı her daim canlı tutacağız.

İmralı canisi başına nasıl çuval geçirilip Türkiye getirilmişse, Fetullah Gülen de aynı şekilde derdest edilip ülkemize getirilmelidir.

12 Eylül sonrası, dava arkadaşlarımızın çile ve işkencelere maruz kalmaları, hatta idam edilmeleri karşısında devlete en küçük sitem bile etmedik.

Korktuğumuzdan değil, fikriyatımızın ve inancımızın gereğini yaptık.

Bizim kadrolaştığımızı, koltuk sevdasına kapıldığımızı iddia eden kokuşmuş yazar ve yorumcular, hodri meydan, bildiklerinizi kamuoyuyla paylaşmazsanız alçaksınız, ahlaksınız.

ABD’deki John Bolton, Türkiye’deki çetesine demokrasi konferansı düzenlettirmiştir.

Kim, kiminle yürüyor belli olmuştur.

Dönme dolaplar dönüp duruyor, ancak haktan ve hakikatten yana bakanlar ise muhalefete yüklenen kahredici rezil oyunu bozmak için vaktini ve saatini sabırla bekliyor.

Cumhur İttifakı geleceğe yürürken, ayak bağı olanlar demokratik yollarla kenara itilecektir.

TBMM bu hafta içinde çalışmalarına aksi bir durum olmadıktan sonra 1 Ekim’e kadar ara verecektir.

Ancak siyasette ara olmadığını, tatile yer bulunmadığını sizler gayet iyi bilmektesiniz.

Hepinizden beklentim, KOVİD-19 şartlarına dikkat ederek, kurallara harfiyen uyarak seçim bölgelerinizde her insanımıza ulaşmanızdır.

Her eli tutunuz, her haneye giriniz, ülkemizin üzerinde oynanan oyunları birer birer anlatınız.

Bahane istemiyorum, yılgınlık istemiyorum, oyalanma istemiyorum.

Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır.

Erken seçim yaygarası koparanları kendi hallerine terk edin, muhatap dahi almayın, varsın onlar kendi hayal dünyalarında seçim diye tuttursunlar, biz işimize bakalım, milletimize bakalım, ülkemize bakalım, Türkiye için üstlendiğimiz sorumlulukları harfiyen icra edelim.

Milliyetçi Hareket Partisi’ni küçümseyip kasti şekilde oy oranlarının düştüğünü söyleyenlere anyayı da Konya’yı da gösterelim.

Tuzakları beraberce bozacağız.

2023 yılında lider ülke Türkiye’ye ulaşacağız.

El birliği yapacağız, güç birliği yapacağız, Türkiye’ye zırh olacağız.

http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4845/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_13_Temmuz.html

Bugün…

Partisinin dünkü grup konuşmasından alıntıladığım bu sözlerin sahibi Devlet Bahçeli’nin, “Kızım sana diyorum, gelinim sen anla” anlatısındaki gibi, başka siyasileri adlarını vererek, yererken, büyük ortağına göndermelerde bulunduğunu ve gizlemesine karşın Cumhur İttifakı’nın çöktüğünü nasıl da gördüğünü yazacaktım.

 

Yazamadım.

 

Şundan:

 

Birden usuma (aklıma) geldi.

Googleden aradım.

Çıkan sonuçlar karşısında gözlerim irileşti!

“Öldü” sözcüğünü okuduğumda, ben benden koptum!

Hüngür hüngür ağladım!

Dakikalarca…

 

Aman Tanrım!

 

Kök hücre tedavisi görüyordu.

Nakil olmuştu.

  

1,5 yıl uzak kaldığım Facebook’tan arkadaşımdı.

 

Günaydın (1986-1990) ve Meydan (1991-1993) gazetelerinde, rahmetli Behiç Kılıç yönetimindeki İstihbarat Servisi’nde birlikte çalıştık.

 

Ne aydınlık, gülen yüzü vardı!

 

1965 Sivas doğumluydu, benden 12 yaş küçüktü.

 

Beykoz Üniversitesi’nde de öğretim görevlisiydi

 

Gazeteci, yazar, iş insanı, akademisyen Zafer Özdemir kardeşimden söz ediyorum.

 

20 Ocak 2021 Çarşamba günü yaşama gözlerini kapamış! https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/gazeteci-ve-akademisyen-zafer-ozdemir-yasamini-yitirdi-1807534

 

Ve benim haberim dün (13 Temmuz 2021 Salı) oluyor!

 

Utanıyorum!

Kendime kızıyorum!

Kendimi ayıplıyorum!

Kendime küsüm!

 

Başta merhum Zafer Özdemir kardeşim olmak kaydıyla, tüm yakınlarından ve herkesten özür diliyorum!

 

Kendimi affetmeyeceğim!

 

Zafer Özdemir kardeşimi hep beynimde, yüreğimde yaşatacağım.

 

Artık benimlesin kardeşim!

Işıklar içince uyu!..

AKP İLE MHP ARASINDAKİ DERİN SİYASİ KAVGA YENİ DEĞİL VE SEÇİMDEN ÖNCE “YENİ SİVİL ANAYASA”…

150 150 bakikarakol

Bana göre…

En güzel, en doğru tanımı, İstanbul CHP Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, 8 Temmuz 2021 Perşembe günü Kamutay’da (TBMM’de) düzenlediği basın toplantısında “Benim gördüğüm şudur: Şu anda Süleyman Soylu’nun sırtında Erdoğan’la Bahçeli bilek güreşi yapıyor” https://www.gercekgundem.com/siyaset/286112/suleyman-soylunun-sirtinda-erdoganla-bahceli-bilek-guresi-yapiyor?utm_source=share-twitter diyerek, yaptı.

 

Dün ise…

Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan, Altay’ın Genel Başkanı “adı lazım değil”, İpek Özbey’in sorularını yanıtladığı söyleşide, Altay’la ters düştü.

“Adı lazım değil”, Özbey’in Devlet Bahçeli’nin İçişleri Bakanı Soylu’ya destek açıklamasını nasıl karşılıyorsunuz? Bahçeli’nin Soylu üzerinden Erdoğan’a mesaj verdiği görüşüne katılır mısınız?” sorusuna Evet, katılıyorum. Bir kere Soylu, Erdoğan’ı teslim almış durumda. Soylu edindiği bütün bilgileri Bahçeli ile paylaşır. Soylu’nun ‘Azdan az, çoktan çok gider’ diye bir cümlesi oldu televizyon programında. Yani ‘Bana bir zarar gelirse asıl zararı onlar çeker’ demek istedi. Bu, aslında açık ve net bir tehditti. Ve tehdit karşı tarafta algılandı ve kabullenildi, çünkü önlem alması gereken kişi ve çevresi çok kirli. O da bu kirliliğin farkında. Soylu’ya bir şey diyemediler. Bahçeli de bütün kendi bürokratik kadrolarını bu vesile ile devlete yerleştiriyor. Bahçeli için zaten sorun yok. Soylu’ya destek çıkarak Erdoğan’ı kendi istediği her şeyi yerine getirecek şekilde konumlandırıyor. Bu tablo, AKP’li vekilleri ne kadar rahatsız ediyor, bilmiyoruz” yanıtını verdi. https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/kemal-kilicdaroglu-belediye-baskanlarimizin-birinci-gorevi-halka-verilen-sozleri-tutmak-1851733

Soylu mu, Soylu üzerinden Bahçeli mi AKP Genel Başkanını teslim almış?!

Bu çelişki, bu karmaşa bir yana…

Söylediği şu iki tümce Bir kere Soylu, Erdoğan’ı teslim almış durumda. Soylu edindiği bütün bilgileri Bahçeli ile paylaşır” kaş yapmak istenirken göz çıkartmakan, kendi ayağına sıkmaktan, ya da AKP’nin veya Cumhur İttifakı’nın, Cumhur İttifakı İktidarı’nın değirmenine su taşımaktan, onlara yardım ve yataklık etmekten başka bir şey değildir!

Bugün Bahçeli, yarın AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partilerinin grup toplantısında kullanacaklar, söylenmedik laf bırakmayacaklar, “adı lazım değil”den kanıtlamasını isteyecekler. 

 

Bir kere…

Teslim alınmış bir durum yok.

Ama…

Altay’ın dediği gibi, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile MHP Genel Başkanı, Soylu’nun sırtında bilek güreşi yapıyor.

 

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortaklarından AKP ile MHP arasındaki derin siyasi kavga yeni değil ki!..

 

İttifak öncesi birbirlerine en ağır siyasi söylemlerde bulunan iki ortak, ne oldu da, 180 derece dönüş yaptılar, kanlı bıçaklıyken kucaklaştılar?!

Burası, üç yıldan fazladır, hala aydınlanmamıştır, gizini koruyor!

Buna neden el atılmıyor?!

Bu neden dillendirilmiyor, sorgulanmıyor, gündeme getirilmiyor?!

Muhalefet neden dilsiz, neden duyarsız?!

 

Bakınız…

Sözde iki kanlı bıçaklıyı sarmaş dolaş eden emperyalist güç, 70-75 yıl önceden bunların köklerinden birini Yeşil Kuşak Projesi, diğerini Ülkücü Kuşak Projesi olarak yapılandırdı, donattı, siyasi sahaya kullanıma sürdü.

Ve…

Geçen Haziran ortalarında, G7’ler Zirvesi’nde aldıkları kararı, bir gün sonra NATO Liderler Toplantısında, NATO üyesi ülkelere kabul ettirdi.

 

NATO Bildirisi’nde de yer alan o kararı, Çin’in etkinliğinin ve yayılmacılığının önüne geçilmekti.

Projenin ve yol haritasının adı, yalnızca Yeşil Kuşak Projesiydi.

Bu projeyle, Ülkücü Kuşak ProjesiMHP– dışlanıyordu.

Çin’in çevresindeki Türk Cumhuriyetleri’ne, Turancılık’la gidilmeyecekti, Müslümanlık’la gidilecekti.

Turancılık, Türk Cumhuriyetleri’nde tepki çekerdi.

 

Bahçeli, arkadaşları bundan ve bunun kabul edilmesinden çok fena rahatsızdı.

 

Bahçeli, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Başbakan iken, koltuğuna oturttuğu 23 Nisan çocuğuna ettiği “Şimdi Başbakan sensin… Yetki sende… İster as, ister kes…” sözüyle zaafını, yumuşak karnını yakaladığı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını, ucubePartili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile etki altına alma çalışmasındaydı.

Başarılı da oldu.

Ucube sistemin kabul edilmesi ve uygulanmasıyla bir anlamda davul AKP’de, tokmak da MHP’deydi.

 

Ucube sistem ilk başlarda AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının da hoşuna gitmişti.

Ama…

İki yılın ardından, her alanda, her konuda tek sorumlu kendisinin olmasının ileride ciddi sıkıntılar yaratacağı gerçeğini gördü, önlemler almaya yöneldi.

 

Uzatmayayım…

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, seçimden önce, Yeni Sivil Anayasa’yı gerçekleştirmek istediğini…

Seçime asılır görünecek fakat seçim kazanmak derdinde olmayacak…

Seçimi kazanmasına gizliden malzemeler verecek “Millet İttifakı”na ekonomisi dibe vurmuş, işsizlik, açlık, sefalet tavan yapmış, döviz başını almış gitmiş, hak, hukuk, adalet yerlerde sürünür olmuş, dışta saygınlığı yitmiş, “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesi bitip tükenmiş vb bir Türkiye bırakmak, erken yapılacak seçimde de tek başına daha güçlü gelmek siyasasına odaklandığını…

D ü ş ü n ü y o r u m .

 

18 Haziran 2021 Cuma günü www.gercekgundem.com internet gazetesinde yayınlanan, spotu Halk TV’ye konuk olan KONDA Araştırma Genel Müdür Bekir Ağırdır, seçim stratejisi ve ittifaklara ilişkin açıklamalarda bulundu” olan, KONDA Araştırma’dan dikkat çeken ‘iktidar seçimleri kaybederse’ yorumu” https://www.gercekgundem.com/siyaset/282211/konda-arastirmadan-dikkat-ceken-iktidar-secimleri-kaybederse-yorumu?utm_source=share-twitter başlıklı haberi, linkini tıklayıp okuyacaklarınız, benim “düşünüyorum” dediklerimi doğruladığını göreceksiniz…

ASLI BAYKAL’IN KULAĞINA KÜPE OLSUN: ÖĞRETMEKTE BU TOPRAKLAR VE BU TOPRAKLARIN HALKI DÜNYADA TEK!..

150 150 bakikarakol

Biri…

Sözcü Gazetesi’nden Soner Yalçın’ın “Tanımadığınız Baykal” https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/soner-yalcin/tanimadiginiz-baykal-6528815/ ;

Diğeri…

www.haberturk.com internet gazetesinden Fatih Altaylı’nın “Baykal ve çevresi” https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3128019-baykal-ve-cevresi?utm_source=twitter&utm_medium=articleshare&utm_campaign=website başlıklı yazılarını, dilerseniz şimdi, dilerseniz yazımın sonunda, verdiğim linklerini tıklatarak okumanızı isteyeceğim.

 

Anımsayacaksınız…

Geçen Pazartesi (5 Temmuz 2021) günlü PARTİM CHP’M VE TÜRK SİYASASI İÇİN “POTANSİYEL TEHLİKE” ASLI BAYKAL, BABASININ, H.F. GÜNEŞ’E ATTIĞI KAZIKTAN HABERLİ Mİ?!.

www.bakikarakol.com/partim-chpm-ve-turk-siyasasi-icin-potansiyel-tehlike-asli-baykal-babasinin-h-f-gunese-attigi-kaziktan-haberli-mi/ başlıklı yazımı Haftaya Pazartesi, bağış üçkağıtçılığını yazacak, ‘Hiç utanmadınız mı?!’ sorusunu soracağım…” tümcemle bitirmiştim.

 

Şimdi uzun uzun anlatmayacağım konunun daha iyi anlaşılması için, 23 Ekim 2020 Cuma günlü ASLI-AYTAÇ BAKAL KARDEŞLER İLE ESKİ MİLLETVEKİLİ YILMAZ ATEŞ AÇIKLAMAK ZORUNDA!.. https://bakikarakol.com/asli-aytac-bakal-kardesler-ile-eski-milletvekili-yilmaz-ates-aciklamak-zorunda/ başlıklı yazımın verdiğim linkinden tıklanıp okunmasını önereceğim.

Burada küçük bir düzeltme yapmama izin verin:

“Aytaç” yazmışım, “Ataç” olacak.

Sizlerden ve Ataç Baykal’dan özür diliyorum.

Şunu da belirtmeliyim:

Aslı Baykal’ın, CHP’de siyasaya soyunması ya da soyundurulması ile ilgili yergi ve tepkilerimi yazmaya başladığım süreç içinde, güvenilir bulduğum –iznini almadığım için adını açılamayacağım- CHP eski Milletvekili abimin bilgilendirmesiyle Ataç Baykal’ın, siyasaya, özellikle babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın siyasalarına, kız kardeşi Aslı Baykal’ın CHP’de siyasaya yelken açmasına uzak durduğunu öğrendim.

Aynı Milletvekili abimden, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, “hizipçi” biri olmasından beş beter “cimri” olduğunu da öğrendim.

“Bağış” olayı ile ilgili gelişmeyi kendisine özetlediğimde “Böyle bir şeyin olması olası değil” demişti, şunları söylemişti:

“Öyle bir cimriydi ki, seçim çalışmalarında il il, ilçe ilçe dolaştığımızda, bir kerelik olsun, eli cebine gidip de çay parası vermemiştir! Nerede kaldı ki, birikmiş Milletvekili maaş çekini, bir vakfa bağışlayacak!”

 

Gelelim konuya…

 

Biliyorsunuz, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, bir rahatsızlık geçirdi, aylarca yurt içinde, yurt dışında tedavi gördü.

Bu haliyle Milletvekili listesine seçim bölgesi Antalya’dan 1’inci sırada yazıldı ve Milletvekili seçildi.

Ama…

Tedavilerinden ötürü Milletvekili yemini’ni ancak 21 Şubat 2019’da edebildi.

İki gün sonra –https://bakikarakol.com/asli-aytac-bakal-kardesler-ile-eski-milletvekili-yilmaz-ates-aciklamak-zorunda/ linkte yazdığım gibi- sosyal basından Antalyalı bir emlakçı “Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır” diye yazmış; bundan bir gün sonra da (24 Şubat 2019) İzmir merkezli bir internet gazetesi aynısını yazdı.

Böyle bir gelişme olacak, ulusal gazeteler, televizyonlar, radyolar, sosyal basın yazmayacak!

Pirelenmiştim.

Araştırmaya geçtim.

Adı geçen vakfı aradım.

“Hayır, bize böyle bir bağış yapılmadı” dediler.

Ad benzerliği olan vakıflardan da benzer yanıtlar aldım.

Bu defa, sosyal basındaki Antalyalı emlakçıya, İzmir merkezli internet gazetesinden, yazdıkları iki satırlık haberin kaynağı İzmir CHP eski İl Başkanına ulaştım.

İkisi de, Ankara’yı, Ataç ve Aslı Baykal kardeşler ile Yılmaz Ateş’i işaret etti, “Onlar rica ettiler…” diye konuştu.

 

Yılmaz Ateş’e ileti attım.

Hala yanıt alamadım.

Ataç Baykal’ın yazıhanesindeki asistanına telefon ettim.

Dönüş olmayınca, bir hafta sonra yeniden aradım.

Asistan Hanım, “Ataç Bey, ‘Gerek görürsem, ben iletişime geçerim’ dediler” dedi.

Ataç Bey bugüne kadar “iletişime geçmeye gerek görmedi”.

 

Anlaşılmıştı ki, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, Milletvekili yeminini eder etmez aldığı birikmiş Milletvekili maaşı çekini hiçbir yere bağışlamamıştı.

Ayrıca…

Bağışlamak zorunda da değil.

Benim peşine düştüğüm, yerdiğim, ayıpladığım, bununla 4’üncü kez yazdığım bu olmayan, yapılamayan bağışın, neden “yapıldı” diye yazdırıldığıydı?

Bu yalancılığın, kandırmanın, üçkağıtçılığın üreteni kimdi, kimlerdi?

Özellikle…

CHP gibi siyasi partide siyasaya soyunan/soyundurulan Aslı Baykal’ın bundan, bu yaşanmışlıktan bilgisi, haberi olamayacağını düşünmek, saflık, aptallık, enayilik olur!

Kaldı ki…

“Sayın Deniz Baykal yeminden sonra biriken parasının çekini Çağdaş Eğitim Vakfı’na bağışlamıştır” tümcesini yazdıranlardan biri Aslı Baykal imiş!

Şimdi…

“Hiç utanmadınız mı?!” diye sormakta haksız mıyım?!

 

Ve…

Aslı Baykal’a diyorum ki:

“Çıkın, bu olayı ya aydınlatın, ya yalanlayın. Sonra da, diz çökün, Türk halkından özür dileğin. Siyasadan çekilmeyi, CHP’mizden uzak durun.”

 

Öngörebiliyorum:

Aslı Baykal’ın bir kulağından girecek, öbüründen çıkacak!

Gönlü bilir.

 

Aslı Baykal, AKP’liler gibi inanılır ve güvenilir olmadığını anca yaşayarak öğrenecek!

Şu tümcem de kulağına küpe olsun:

Öğretmekte bu topraklar ve bu toprakların halkı dünyada tektir!..

BAKAN, BAKAN YARDIMCISI OLARAK ATANAN DEVLETİN BÜROKRATLARI, AKP’LİLERLE ARAZİDE/MEYDANLARDA AKP İÇİN NASIL ÇALIŞIRLAR?!.

150 150 bakikarakol

Organize suç örgütü başı Sedat Peker, dün akşam saatlerinde  @sedat_peker hesabından attığı 22 tiviti https://www.gercekgundem.com/guncel/286125/sedat-pekerden-ortaligi-karistiracak-15-temmuz-iddiasi-suleyman-soylu-kime-silah-dagitti ile gene gündemi salladı.

 

Geçiyorum…

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, AKP Genel Başkanı şapkasıyla dün partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında konuştu.

Konuşma öncesinde, seçildiği HDP’den istifa ederek AKP’ye geçen https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/hdpden-istifa-eden-belediye-baskani-akpye-katildi-rozetini-erdogan-takti-6528712/ Diyarbakır Dicle Belediye Başkanı Felet Aygören’in yakasına AKP rozetini taktı.

 

Bu yazımda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının konuşmasından alıntıladığım sözlere https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/128612/-turkiye-cumhuriyeti-devleti-bolgesel-ve-kuresel-liderlik-konumuyla-son-bir-asirdaki-en-guclu-yuruyusunu-gerceklestirmektedir- kısa yorumlar yapacağım.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı…

Dedi ki:

“Rabbime beni böyle bir milletin mensubu olarak dünyaya getirdiği, böyle bir dönemde ülkemin başında olma şerefi bahşettiği için ne kadar hamdetsem azdır.”

Kim etmez?!

Ama ben…

Siyaset ve devlet adamı olmak, ülkenin başında bulunmak istemem!

Çağdaş, demokratik, laik, evrensel hukukun kök saldığı, kalkınmış; “insanları okumuş, düşünen, paylaşımcı, barıştan, sevgi ve kardeşlikten yana, komşusu açken tok yatmayan, Özgürlük benim karakterimdir diyen, çevresine/bölgesine örnek olan, Yurtta barış, dünyada barış ilkesine kendini adamış”; vb ülkede yaşasaydım hamdederdim.  

  

Dedi ki:

“Terör örgütlerini kullanarak kan dökmek suretiyle Türkiye’yi rayından çıkartmayı başaramayanlar, bu defa daha sinsi yol ve yöntemlere yöneldiler. Yeni hedef ekonomimizdi.”

Yeni ve bilinmeyen değil ki!

Başlangıcı teee Lozan’a dayanır!

 

Dedi ki:

“Buradan bir kez daha ifade ediyorum: Gezi olaylarındaki amaç neyse, ekonomimize yönelik saldırılarda ki amaç da odur.”

Ne alaka?!

Bağlantı kuramadım, kuramıyorum!

Siyaseten de olsa ilişkilendirmenin zararı var, anlamı ve yararı yok!

 

Dedi ki:

“Milletimize, özellikle de gençlerimize sesleniyorum: Müsterih olun, bu ülkedeki hiçbir birey, hiçbir insanımız sahipsiz değildir.”

Öyle olmalı.

Dün saat 15.07’de @BakiKarakol hesabımdan AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANI “GENÇLERİMİZ MÜSTERİH OLSUN, BU ÜLKEDEKİ HİÇ BİR BİREY SAHİPSİZ DEĞİLDİR” DİYEREK, ORTAĞI DEVLET BAHÇELİ’YE YANIT, SÜLEYMAN SOYLU’YA VE SOYLU SEVERLERE DE GÜVENCE Mİ VERDİ?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1413107467496611841;

saat 18.42’de de, www.gercekgundem.com’ da, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın, Süleyman Soylu’nun sırtında Erdoğan’la Bahçeli bilek güreşi yapıyor” sözünü okuyunca, ÇOK DOĞRU SAPTAMA!.. PEKİİİ… N E D E N ?!. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1413161460415569923 tivitlerimi attım.

“Neden?!” sorusunu, Salı (13 Temmuz 2021) günkü yazımda yanıtlamayı planlıyorum.

 

Dedi ki:

“Dünyanın siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleri arasına girmek için önümüzdeki 2023 virajını kazasız, belasız dönmemiz gerekiyor. Bu bakımdan 2023 seçimleri çok önemli hâle gelmiştir.”

Önemli, içerik ve ileti yüklü iki tümce!

Demek ki, hala Dünyanın siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri olarak en güçlü ülkeleri arasında değiliz!

Bu bir itiraf!

2023 virajı ve o virajı kazasız, belasız dönmek ne demek?!

Ve de…

2023 seçimlerinin çok önemli hale gelmiş olmasından ne anlamalıyız?!

Bu konuyu da Salı günkü yazımda işlemeyi düşünüyorum.

Ancak…

Şu kadarını söyleyeyim:

2023 seçimlerinin çok önemli hale gelmiş olmasından, Ilımlı İslam Cumhuriyetine geçişi anlıyorum!

Vurgulamalıyım ki…

Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP ile MHP’nin çok önemli hale gelmiş olan 2023 seçimlerinden önce, kafalarındaki ve üzerinde çalıştıkları, “Sivil” sözcüğü ile tanımladıkları “Yeni Anayasa”yı halka oylatıp kabul edilmesini sağlamalıları!

Bu da zor!

Zor olacağını bildikleri için, usa (akla), hayale gelmeyecek baskılar uygulayacaklarından kaygılıyım!

12 Eylül öncesi kanlı ve kara günlerin benzerini yaşamaktan korkuyorum!

Dilerim yanılırım!

 

Dedi ki:

“Kurdukları yalan ve iftira dünyasını tek hakikat gibi herkese dayatmaya çalışıyorlar. Yalanı ne kadar büyük söylerlerse, inandırmasının da o kadar kolay olacağı telkinine öylesine iman etmiş durumdalar ki, freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyorlar. Varsın gitsinler, eninde sonunda hak ve hakikat duvarına çarparak, kendilerine gelecekler.”

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından bu sözleri duymak, beni heyecanlandı!

O kadar da mutlu etti!

 

Dedi ki:

“Çalışmak, daha çok çalışmak ve sonunda başarmak dışında bir alternatifimiz yoktur. AK Parti teşkilatları yanında Meclis’te Cumhur İttifakı, hükûmette Cumhurbaşkanı Kabinesi olarak bu imtihandan da alnımızın akıyla çıkacağımıza inanıyorum.

Burada kabine üyelerimiz var, yardımcıları var, milletvekillerimiz var. Meclis ara veriyor. Meclis’in ara vermesiyle birlikte hepimiz arazide olacağız, meydanlarda olacağız.” 

Pardon!

AKP’nin genişletilmiş il başkanları toplantısında Bakan, Bakan yardımcısı olarak atanmış devlet bürokratlarının ne işleri var?!

AKP’lilerle arazide/meydanlarda AKP için nasıl çalışırlar?!

  

Demiş ki:

2023 tamamen seçim yılıdır. Bu çalışmayla birlikte biz, istikametini kaybetmiş, avara kasnak gibi dolaşanlara bu memleketi teslim edemeyiz.

Bunlardan bir şey olmaz. Ama eşeği sağlam kazığa bağla ki, ondan sonra Allah’a emanet edelim. Onun için de tedbirleri almamız lazım.”

İnanılır gibi değil!

Siyasi partiler, iktidar olurlar, Devlet’in işlerini Devlet adına yürütürler; ne Devlettirler, ne de Devletin ve ülkenin sahibidirler!..

“İŞTE CUMHURBAŞKANIMIZ” DİYENE “HELE BİR DUR BAKALIM” DESE DE, BİLE Kİ, PARÇALAR, BÜTÜN KARŞISINDA KAZANMAZ!..

150 150 bakikarakol

25 Nisan 2011 günü haber.sol.org.tr internet gazetesinde “CHP PM üyesi: Tekke ve zaviyeler yeniden açılmalı!” https://haber.sol.org.tr/devlet-ve-siyaset/chp-pm-uyesi-tekke-ve-zaviyeler-yeniden-acilmali-haberi-41826 başlıklı bir haber yayınlanıyor.

Haberdeki CHP Parti Meclisi (PM) üyesi, özde CHP’li değil, Anavatan Partisi (ANAP) kökenli.

FETÖ gazetelerinden Zaman’a konuşmuş.

Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının toplumu yozlaştırdığını ve tekrar açılması gerektiğini; “tekke ve zaviyelerin tarih boyunca Türklük ve İslamiyet’in aktarılmasında çok önemli roller oynadığını”; “Şu anda toplumu kültür ve inanç konusunda besleyecek bu damardan yoksunuz. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var, yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir. Tekke ve zaviyeler, çağdaş kurumlar olarak tekrar benimsetilmeli. ‘Bunlar irtica yuvaları!’ Yok öyle bir şey. Tam tersine kültür yuvaları” olduğunu; “cemaatlere karşı olmanın, dünyayı tanımamaktan, bilgi ve algı eksikliğinden kaynaklandığı”nı; Devrim Kanunları ile bu kurumların kapatılmasının topluma zarar verdiğini söylemiş ve “Kültürel hayatımızı daha iyi yaşayabilmemiz, inançlarımızı daha iyi öğrenmemiz için geçmişte olduğu gibi bu tür sosyal ve kültürel kurumlar olmalı” demiş, eklemiş:

“Tekke ve zaviyeler birer üretim yeridir. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Oralarda insan yetiştirilirdi, oralar eğitim ve kültür kurumlarıydı. Ve bunlar aynı zamanda Türk ve İslam kültürünün belirli yerlere aktarılmasını misyon edinen yerlerdi. Tekke ve zaviyelerin olmamasının topluma olumsuz etkileri oldu. Toplumumuz çok kolay yönlendirildiyse ve provoke edilebildiyse bir sebebi de budur. Sadece devletin ‘sosyal devlet’ olması yetmiyor, toplumun da ‘sosyal toplum’ olması gerekiyor. Onun için de bu tür kurumlara ihtiyaç var. Bu kurumların yeniden kurulması için gerekli hazırlıkların yapılması gerekir.”

 

Bu kişi, hala CHP’de, hala CHP Parti Meclis (PM) ve CHP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi, İdari ve Mali İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, Ankara CHP Milletvekili!

Bu kişi, 1958 Erzurum doğumlu Bülent Kuşoğlu!

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”in, AKP iktidarının çok yazık ederek, kapattığı Devlet Planlama’dan arkadaşı!

 

Biri, yatağa attığı Özel Kalem Müdürünü, diğeri Devlet Planlama’dan arkadaşını partiye alıyor, Milletvekili alıyor!

Oh oh, ne ala, ne güzel Genel Başkanlık!

CHP, bunları tek tek sorgulayacak, mahkum edecek!

 

İşte bu “genel başkan torpilli” Bülent Kuşoğlu, önceki gün (6 Temmuz 2021 Salı) CHP otobüsünün üzerine çıktı “Cumhurbaşkanı adayımız, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’dur” https://halktv.com.tr/gundem/chp-icinden-en-net-mesaj-cumhurbaskani-adayimiz-kilicdaroglu-464051h dedi.

 

Kuşoğlu galiba gündemi bir hayli geç izliyor, ya da algılıyor!

“Adı lazım değil”in kendisi, Cumhurbaşkanı adayı olabileceğini aylar önce açıkladı; bir süreden beri de, grup konuşmalarında, seçimi kazanıp iktidar olduğunda yapacaklarını anlatıyor, vaatlerde bulunuyor, sözler veriyor.

 

Devrim Yasaları (Kanunları) ile tekke ve zaviyelerin kapatılmasının topluma zarar verdiğini söyleyecek kadar ileri giden, haddini aşan, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüze, O’nun Devrim Yasaları’na ve CHP’sine ihanet eden Bülent Kuşoğlu’nu, Kuşoğlu gibilerini CHP’mize alıp üst organlara seçtiren, Milletvekili yapan/yaptıran “adı lazım değil” ise önceki günkü grup konuşmasında gene “tekil şahıs”la konuştu!

Birkaç örnek:

“Milletime söz veriyorum, herkes dikkatle dinlesin: Asla ve asla bu güzel ülkeyi faizci lobilerine teslim etmeyeceğim.  

84 milyon insanın alın terini bir avuç tefeciye veriyorlar. Bunu bitireceğim, kararlıyım bitireceğim. Hiç kimse beni, ailemi ve çocuklarımı mal varlığım dolayısıyla tehdit etmeye cesaret dahi edemeyecek. .
Beşli çeteciler korkabilirler, korksunlar. Devleti kimse kazıklayamaz. Devlete kimse kazık atamaz. Herkesin alın terine saygı gösteririm, iş dünyasının da; işini doğru yapıyorsa başımın üstünde yeri var. Vergisini ödüyorsa başımın üstünde yeri var. Ama devleti kazıklamaya gelince, kimse kusura bakmasın. 83 milyonun hakkını, hukukunu savunmak benim görevimdir.

Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda, o sarayı üniversiteye vereceğim.

O uçan saraylar, yazlık saraylar, kışlık saraylar; bu saray edebiyatını bitireceğim.

Ya akıl alacak şey değil; çocuklar yatağa aç giriyor, beyefendinin keyfine bak! Akıl alacak şey değil, bunları bitireceğim.
Beyt-ül male uzanan her eli kıracağım. Bir daha söyleyeyim: beyt-ül male uzanan her eli kıracağım. Kim kul hakkı yiyorsa, hesabını soracağım, burnundan fitil fitil getireceğim.”
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-6-temmuz-2021

Cumhurbaşkanı adaylığını açık açık dillendiriyor.

Kazanacağından da emin.

Dün Mersin’de karşılaştığı Halime Hatlı adlı vatandaşımızın “İşte Cumhurbaşkanımız” sözüne karşı, gülerek, “Hele bir dur bakalım” dese de… https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/iste-cumhurbaskanimiz-diyen-vatandasa-kilicdaroglundan-yanit-hele-dur-bakalim-6525826/

 

Eğer…

Millet İttifakı içindeki siyasi partiler, Cumhurbaşkanlığı seçiminde tek adaylı Cumhur İttifakının karşısına, kendi adaylarıyla çıkarlarsa, seçim kazanma şansları sıfırdır ve bunun anlamı Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayına seçim kazandırmaktır, ayrıca buna “Cumhur İttifakı’nın değirmenine su taşımak veya Cumhur İttifakı’na yardım ve yataklık etmek” denir.

Millet İttifakı da, Cumhur İttifakı gibi ortak tek adayla –örneğin bu “adı lazım değil” olabilir, bir başkası olabilir- Cumhurbaşkanlığı seçimine girerse, ilk turda işi açık arayla bitirir.

 

Bütün karşısında, parçaların sonuç alması olası değildir

 

Bu arada…

Aynı grup konuşmasında “Allah’ın izniyle iktidar olduğumuzda hiç kimse ama hiç kimse iktidarı eleştirdi diye hapse atılmayacak, tutuklanmayacak, gözaltına alınmayacak. Onun bütün Tweet’lerini ben okuyacağım ve ders çıkaracağım oradan” diyen “adı lazım değil”in, bir telaşla başladığı konuşmasının girişinde ettiği şu sözleri, az önceki sözleriyle ciddi çelişti geldi bana!

Okuyalım:

“Son günlerde garip bir tartışma var. Önce kendi ailemize seslenmek zorundayız: Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana, Cumhuriyet Halk Partisi’nde genel başkanlık yapmış olan herkesin başımızın üstünde yeri vardır. Herkesin bunu çok iyi bilmesi lazım.
Türkiye’nin bu kadar derdi varken, bu kadar büyük rezaletler yaşanırken, olayı getirip başka bir tartışma atmosferine çekmek hem partiye ihanettir, hem Türkiye’ye ihanettir.
Şöyle bir algı oluşturmak istiyorlar, herkesin çok iyi bilmesini isterim: ‘
Efendim, zaten iktidar simsiyah, kapkara. Zaten rezil bir yönetim var, yozlaşmış bir yönetim var. Oyu kime verelim? Ey CHP; ey CHP de onlar gibi.’ Hayır efendim, hayır; Cumhuriyet Halk Partisi onlar gibi değil, tertemiz bir partidir, tertemiz. Verilmeyecek hiçbir hesabımız yoktur, verilemeyecek hiçbir hesabımız yoktur. Dolayısıyla bu gereksiz tartışmadan herkesin süratle çıkmasını istiyorum.

 

Olmadı!

 

“… ders çıkaracağım oradan” sözünden, sorunu dinlememeye, duymazdan gelmeye, sümen altı etmeye gelmek!

Ne yaman çelişki!

Nereye, ne zamana kadar?!

Ve neden?!.

HDP’Lİ GERGERLİOĞLU’NUN TAHLİYESİYLE “GOL” YİYEN, ORTAĞINDAN DA AHATSIZ BAHÇELİ, SOYLU’YA NEDEN ARKA ÇIKIYOR?!.

150 150 bakikarakol

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dünkü grup konuşmasında “Anayasa Mahkemesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bireysel başvurusunda hak ihlaline hükmederek tahliyesini istemiştir. PKK/KCK propagandası yaptığından dolayı 96 gündür Sincan Cezaevi’nde bulunan söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine Anayasa Mahkemesi karar vermiştir. Yani CHP’li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu’nun da milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Terör propagandası nasıl oluyor da hak ihlali olarak değerlendiriliyor? Bununla birlikte günü geldiğinde dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir?Anayasa Mahkemesi bu tip davalara terör örgütlerinin hücre evinden ya da mağara deliklerinden mi bakıyor? Gergerlioğlu gibileri milletin hakkını hukukunu çiğnerken bir şey yok da, bu çiğneyen ayaklara hesap sorulduğunda mı maraza çıkıyor? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin, milli şerefimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali, ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? Şayet oluyorsa kahramanların hakkını ne yapacağız? Türk milletinin hakkını nereye koyacağız? Hiç kimse bugünkü sıfatlarına güvenip de yanlışa ortak olmamalıdır. Volkan olsalar bile, sonları elbette bir avuç küldür” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4844/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_6_Temmuz.html dedi ama Gergerlioğlu aynı günün akşam saatlerinde tutuklu bulunduğu Ankara Sincan Kapalı Cezaevi’nden tahliye oldu.

Bu tahliye, Cumhur İttifakı’nda ve Cumhur İttifakı İktidar’ında derin ayrılığın da işareti, kanıtı, belgesi olduğu kadar, Bahçeli’ye atılan gol de!

 

Geçelim…

 

Organize suç örgütü başı Sedat Peker, paylaştığı videolarda ve attığı tivitlerde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından, “Recep abi” diyerek, söz edip helallik isterken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin adını hiç anmamıştır.

Anmaması bir yana…

Bahçeli’nin, yoğun uğraşlar sonucu cezaevinden çıkardığı Alaattin Çakıcı’nın, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi arkadaşlarını ve dünkü konuşmasında “Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum: Kim demiş Sayın ‘Soylu yalnız’ diye? Kim demiş Sayın ‘Soylu kimsesiz’ diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden, gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır” deyip sahiplendiği Süleyman Soylu’yu sahiplenmiş, Soylu’ya sahip çıkmıştır.

 

Bilgiye değil, sürece ilişkin gözlemlerim ışığında yaptığım analizlere dayanarak…

Bahçeli’nin, Sedat Peker yayınlarından ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Peker’in üzerine atmaca gibi çekmemesinden ciddi rahatsız olduğunu düşünüyorum.

 

Aynı analizler…

“Ülkücü ve MHP geçmişi olmayan, Demokrat Parti (DP) ve Adalet Partisi (AP) çizgisindeki ailenin oğlu, Doğru Yol Partisi (DYP) kökenli; ayrıca, Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi kişilerle de arası açık AKP’li Süleyman Soylu’yu, Devlet Bahçeli neden bu kadar sahipleniyor, koruyor?!” sorusunu bana sorduruyor.

 

Düşüncem ve öngörüm şu ki:

Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’yu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile siyasi ve devlet adamlığı çerçevesindeki iletişiminde elini güçlendirecek araç olarak kullanıyor!

Ne sever, ne MHP’ye alır.

Soylu da, desteği için teşekkür ettiği Bahçeli’yi ne sever, ne MHP’ye gider.

 

Bugün Çarşamba.

Bir süreden beri AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin grup toplantısını Salı günleri yerine, Çarşamba günlerinde yapıyor.

Bugün grup toplantısı yapar, konuşur mu?

Bilmiyorum.

Eğer yapar ve konuşursa, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı Bahçeli gibi Soylu’ya arka çıkar mı?

Yoksa…

Hiç söz etmeyecek mi?

Bugün göreceğiz.

“Soylu’dan söz etmese de, Soylu’yu, İçişleri Bakanlığı görevinden almaz” diye düşünüyorum.

 

Eğer yapılırsa…

Soylu, AKP’nin bugünkü grubunda görülecek mi?

Öngöremiyorum.

Ama…

Soylu’nun, AKP’nin bugünkü grup toplantısına gelip gelmemesini önemsiyorum.

Gelmesi veya gelmemesi önemli ipucu verecek.

 

 

Bahçeli “Aldatmaya sırtımızı döndük” sözünün ardından “Biz Milliyetçi Hareket’iz, biz Cumhur İttifakı’yız” dedi.

İlerleyen dakikalarda aynı sözü tekrar söyledi.

Neden iki kere söyleme gereksinimi duydu?

 

Bahçeli’nin “Ya birlikten, beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız” sözleri de bana anlamlı geldi.

Sanki büyük ortağa ileti (mesaj) yolluyordu!

 

Yoksa Bahçeli, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının seçime gidip iktidarı bir dönemliğine Millet İttifakı’na bırakmak, yıpranmalarını görmek, halka göstermek ve bir dahaki seçimde daha güçlü gelmek düşüncesinde olduğunu mu usundan (aklından) geçiriyor, uyarıyor?!

Kestiremedim…