Prof. Dr. Aslı Baykal, “biyokimya” bilimcisidir.
Babası “cimri”, “Hizipçi”, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, rahatsızlanıp hastanelerde yurt içinde, yurt dışında aylarca tedavi görmesine, konuşamamasına, yürüyememesine karşın 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” tarafından, memleketi Antalya’dan 1’inci sıradan Milletvekili adayı gösterilinceye kadar siyasadan uzaktı.
Ne vakit ki, Milletvekili aday listeleri resmi olarak kesinleşti, Aslı Baykal da, hastane odalarında doktorlar gözetimindeki babası adına/yerine, Antalya seçim bölgesinde harıl harıl çalışmaya başladı, kendini uzak tuttuğu “baba işi” siyasayla/siyasetle tanıştı.
İktidar yanlısı Sabah Gazetesi’nin, Milletvekili olmak –önce CHP’nin kapısını çalmış, olumsuz yanıt alınca AKP’den denedi, listesine konulmadı- özlemiyle yanıp tutuşan yandaş köşe yazarı Mahmut Övür’ün, kaynağı “Mehmet Sevigen”e dayanarak yazdığı yazıdan öğrendik ki, Aslı Baykal siyasaya giriyor.
“Ayrı bir siyasi oluşum” içinde yer alacağı yandaş basın tarafından yazıldı.
Aslı Baykal, bir düzeltme yazısı yazdı.
3 Haziran 2021 Çarşamba günü Mahmut Övür köşesinde ASLI BAYKAL’DAN CEVAP VAR başlığı altında yayınladı.
Aslı Baykal, siyasaya gireceğini ama bir başka siyasi oluşum içinde olmayacağını, siyasayı CHP’de yapacağını açıklıyordu.
Rahatsız oldum!
Aslı Baykal, Övür’ün köşesinde yayınlanan “düzeltme yazısı”nda “Bugünkü (dünkü – 2 Haziran 2021 Salı) yazınız yeni bir oluşum içerisinde yer aldığım yönünde olduğu için bir açıklama yapmak istedim” diyor, şöyle sürdürüyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi, devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün kurduğu büyük bir misyon partisidir. Hiç şüphe yok ki, Cumhuriyeti kuran partidir. CHP’nin misyonu Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar bağımsız bir devlet olarak yaşatmaktır.
Ben kendisini bu büyük ideale adamış bir ailenin, bir babanın kızıyım. Deniz Baykal’ın kızıyım. Akademik kariyerimin ardından yaşamımın bu anında ve gelecekte bu büyük mirasın sarsılmaz savunucusu olacağımdan kimsenin kuşkusu olmaması gerekir.
Ülkemizin büyük tehditlerle yüz yüze olduğu bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne her zamankinden fazla ihtiyacı vardır. Halkımızın tek ümit kaynağı CHP’dir. Bu nedenle, hepimiz, bölünmenin, parçalanmanın; ülkemize, demokrasimize, Cumhuriyet ve Atatürk ideallerine zarar vereceğini bilmeliyiz
CHP, birlik ve beraberliğimizin adresidir ve hepimizin özgürce siyaset yapacağı tek çatıdır.” https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2021/06/03/marmaranin-olumune-bir-civi-de-imamoglundan
Aslı Baykal, dünya lideri Kemal Atatürk’ü tanısaydı, ‘O’nun devrim ve ilkelerini, demokratik ve laik Cumhuriyet’ini ve de Cumhuriyet Halk Partisi’ni bilseydi, anlatımında, tanımlamalarında çok daha doğru, çok daha güçlü sözcükler seçer kullanırdı.
Anlaşılıyordu ki, dünya lideri Kemal Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, demokratik ve laik Cumhuriyet’ine ve de CHP’sine, bütün bunları siyasi geleceği için kullanan babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal siyasi çizgisinde/anlayışında siyasa izleyecek, siyasacı (siyasetçi) olacak!
Aslı Baykal’ın “Ben kendisini bu büyük ideale adamış bir ailenin, bir babanın kızıyım” tümcesinde vurguladığı “ailenin” değil, “babanın” karşısındayım!
Az yukarda, “baba Baykal” ile ilgili düşüncemi özetle belirttim.
Belli ki, “Deniz Baykal’ın kızıyım” diyen Aslı Baykal, babasının siyasa gerçeğini bilmiyor, öğrenememiş!
Öğrenemeyecek de!
Çünkü babasının siyasası etkisinde!
Onun için, “Akademik kariyerimin ardından yaşamımın bu anında ve gelecekte bu büyük mirasın sarsılmaz savunucusu olacağımdan kimsenin kuşkusu olmaması gerekir” tümcesini ederken, “miras” sözcüğünü kullanması dikkat çekici!
Saki, 9 Eylül 1992 günü yeniden siyasi yaşamımıza giren CHP’yi, “babasının mirası” sanıyor!
Bütün siyasi partileri kapatan “12 Eylül 1980 faşist askeri darbe hukuku”na karşı savaşım vererek, CHP’nin 9 Eylül 1992 günü resmi açılışını sağlayanların emeği üzerine, “Kızıyım” dediği babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın “çöktüğü”nden de habersiz!
Aslı Baykal’ın “Ülkemizin büyük tehditlerle yüz yüze olduğu bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne her zamankinden fazla ihtiyacı vardır. Halkımızın tek ümit kaynağı CHP’dir. Bu nedenle, hepimiz, bölünmenin, parçalanmanın; ülkemize, demokrasimize, Cumhuriyet ve Atatürk ideallerine zarar vereceğini bilmeliyiz
CHP, birlik ve beraberliğimizin adresidir ve hepimizin özgürce siyaset yapacağı tek çatıdır” tümcelerine aynen katılıyorum.
Ancak…
Babası Deniz Baykal da aynı içerikte sözler ederek, siyasa yaptı, Türkiye, Türk halkı, Türkiye’nin “demokratik, laik Cumhuriyet”i ve CHP bugünkü berbat noktaya geldi!
Aslı Baykal’ın da siyasası aynı olacak!
Çünkü “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın siyasanın öznesinde “Atatürkçü düşünce”, “CHP”, “CHP’li olmak” yok!
Ama görüntü var!
Buradaki amaç, bu değerler üzerinden “siyasi yol” almak, “siyasi kazanımlar” edinmek!
Aslı Baykal bilmiyor olabilir, öğrensin:
Siyasasına sarıldığı babasının iki önemli özelliği var:
Birincisi, güçlü olmayı, başkalarının zayıflığında arar; ikincisi, CHP’de ve siyasada hep “1 Numara olmak” peşine düşmüştür!
Siyasada 1 numara olamadı ama 9 Eylül 1992’den sonra CHP’de 1 numara oldu.
CHP’de 1 numara olmadan, siyasada 1 numara olamayacağını çok iyi biliyordu.
Bu nedenle, CHP’deki siyasi yaşamında, CHP’de 1 numara olmak için çırpındı!
Türkiye’de de siyasayı belirleyen düşman emperyalistler, ona, ne CHP’de, ne siyasada “1 numara olma şansı” tanımadılar!
Neden, “siyasada 1 numara olma hırsı”ydı!
O yüzden hem CHP’de, hem siyasada “2 numara”, diğer değişle “2’inci adam” konumunda tutuldu, kaldı!
CHP’nin ve siyasanın 1 numarası olmak için, CHP içinde kendine rakip gördüğü arkadaşlarını alt etme uğruna her çeşit kulisin, siyasi oyunun içine girdi!
Kısa sürede adı “hizipçi”ye çıktı!
Hizipçiliği öylesi boyutlara vardırdı ki, “Hizipçi başı” diye anılır oldu!
Artık dünyanın etkili, tehlikeli hizipçisi idi!
Böyle bir tornadan, yani “Hizipçi, Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal tornasında çıkmış Aslı Baykal’ın, hizipçi olmaması, CHP’yi içten parçalamaması, Atatürk’e, Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürk’ün demokratik, laik Cumhuriyet’ine vb zararlar vermemesi olası mı?!.
Yorum Yaz