İKİ YAZI: “TÜRBAN MAĞDURİYETİ”NE KARDEŞ GELDİ!.. / ZAYIF YANIMIZ!..

  • 0
150 150 bakikarakol

“TÜRBAN MAĞDURİYETİ”NE KARDEŞ GELDİ!..

 

Eveeet, sonunda beklenen oldu, “türban mağduriyeti”ne kardeş geldi!

 

Danıştay 12’inci Dairesi, Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Çalışan Personelin Kılık ve Kıyafetine Dair Yönetmeliğin 5!inci Maddesi’nin birinci fıkrasının (b) bendinde (erkek personel için) yer alan “Her gün sakal tıraşı olunur ve sakal bırakılmaz…” ibaresinin iptal etti.

www.haberler.com internet gazetesinin 29 Temmuz 2022 Cuma günlü,

“Kamuda çalışan memurlar artık sakal bırakabilecek” https://www.haberler.com/guncel/kamuda-calisan-memurlar-artik-sakal-birakabilecek-15119355-haberi/ başlıklı haberine göre, Danıştay 12’inci Daire’nin 20 Nisan 2022 tarihli 2021/7000 esas, 2022/2247 nolu kararıyla, kamu kurumlarında çalışan erkek memurların sakal kesme zorunluluğu ortadan kalktı, artık erkek memurlar sakal bırakabilecekler!

Böylece…

Söz konusu karar, Cumhurbaşkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan “Mevzuat Bilgi Sistemi”ne de işlendi.

 

Kamuoyunda tepki uyandırmadı.

Sessiz sedasız, fiilen ve hukuken uygulanmaya geçildi.

Tepki vermesi gerekenler de “dut yemiş bülbül” oldular.

Çünkü…

Tepki almaktan, şimşekleri üzerlerine çekmekten çekindiler, korktular.

Bunların başında da –sözde- “muhalif siyasiler” geliyor!

Siyasi zararlara ve yitiklere uğramak istemediler!

Zaten…

Kadınlarda “türban”, erkeklerde “sakal” m i m a r ı simsarlar olacakları, olması gerekenler çerçevesinde düşünmüşler, yaşama geçirmişler; artık inandırıcılığını ve siyasi getirisini yitiren “türban mağduriyeti”nin yerini “sakal mağduriyeti”nin etkili biçimde almasını/alacağını hesap etmişlerdir!

Gene de…

Beklentileri doğrultusunda gelişme olmazsa, “sakal mağduriyeti”ni körükleyecekler!

Sinmiş, bekliyorlar!

Önümüzdeki günlerde, hele de seçim sürecinde, ipin ucu kaçmış boyutlarda görecek,  tanık olacağız.

 

Şimdiden söylemiş olayım:

Eğer böyle giderse…

(Ki, gitmeyecek ve gitmemeli.)

Türban, tesettür giyim de, sakal da bu kadarıyla kalmayacak!

Türban, yüzü tamamen kapatan peçeye; tesettür giyim, bedeni içine alan çember kafese dönüşecek, sakal –örneğin- İŞID, Taliban sakalı gibi uzayıp gidecek!

 

Merak ediyorum:

Askeriyede, Emniyette, Yargıda, Sağlıkta, Milli Eğitimde vb çalışan erkekler “sakal” bırakacaklar mı, kadınlar “türban” takacaklar mı, “tesettür giysi” giyecekler mi?!

 

Böyle bir gelişme/sonuç olursa…

İşte o zaman “demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti” –Tanrı korusun- bitmiş demektir!

Ama…

Böyle bir ilkellik, gerilik asla olmayacak!

Daha biz ölmedik!..

 

 

ZAYIF YANIMIZ!..

 

Meslek büyüğüm gazeteci-yazar, “Abi” dediğim biri vardı.

Yaşıyor.

Hala yazıyor.

Ama benim için “b i t t i”!

Onun için “… vardı” dedim, diyorum, diyeceğim.

Şimdi de, eskisi gibi güzel yazıyor mu, yazabiliyor mu?

Artık okumadığım için bilmiyorum.

Önceleri günlük yazılarını kaçırmaz, büyük bir beğeni ve zevkle okurdum.

Kimi yazılarını birkaç kere okuduğumu iyi anımsarım.

Her yazısından bilgilenirdim.

Çağdaş, aydın bir yazardı.

Elerkiye (demokrasiye) inanan, yargıya güvenen, yargının bağımsızlığını savunan, çağdaş düşünce, çağdaş eğitim yanlısıydı.

Dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzü seven, O’nun devrim ve ilkelerini sahiplenen biriydi.

Bir gün…

-Ah, o gün!..-

Yazısını okumak için köşesinin olduğu sayfayı açtım.

Ne göreyim!

Traşlı, gülen yüzlü fotoğrafının yerinde, çember sakallı, tanımakta güçlük çektiğim karanlık bir yüz var!

Başında da fötr!..

Dikkatli baktıktan sonra tanıyabildim.

İçimde tuttuğum nefesimi dışarı saldım; rahatladım, yoksa patlayacaktım.

Oturduğum koltukta, geri yaslandım.

“Bu da mı?!” ve “Neden?!” sözcükleri dudaklarımdan döküldü.

Hani bu zihniyete, bu zihniyettekilerine köpürüyor, meydan okuyordu?!

Hani bu zihniyeti, bu zihniyettekileri ilkel, gerici, çağdışı, Atatürk ve Atatürk düşünceleri karşıtı bulurdu?!

Ne oldu da kimi kişi ve kişilikler –hele de kimi siyasiler- gibi 180 derece değişim, dönüşüm -argo deyişle de döneklik- yaptı?!

Köşesinin elinden alınacağından, parasal kazançtan olacağından, yaşam standardının aşağılara düşeceğinden mi korktu, çetindi, yoksa özüne, gerçek düşüncesine mi kavuştu?!

 

Aslında…

AKP iktidarlarının ve de Cumhur İttifakı’nın bir yararı, hayrı oldu.

Şöyle:

Bu ve benzeri “sızmalar”ı, “yerleşmişler”i açığa çıkardı!

Onları ve onları sızdıranları, yerleştirenleri tanımamızı sağladı!

 

Belki içinizden birileri, beni “şekilcilik”le yerebilir.

İnanır ve bilirim ki:

Her “şekil”in, “sembol”ün bir “anlam”ı, “yüklem”i, “özne”si, “amac”ı, “ereğ”i, “iletişim”i, “tanıtım”ı vb var.

İçtenlikli (iyi niyetli), duyarlı olmak kadar, dikkatli de olmak gerek.

Olmadık!

“Sizdenim” diyene, bizden çok bizden kesilene kandık, inandık, içeriden kuşatıldığımızı ayırt (fark) edemedik, yenildik!

Bu, en büyük zayıf yanımız!

Şimdi gördük.

İlk işlerimizden biri, bu zayıf yanımızla savaşmalıyız, onu yenip söküp atmalıyız, ondan kurtulmalıyız.

Bunu yapacak, başaracak donanımımız, yüreğimiz, cesaretimiz, kararlılığımız var…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.