8 yıl önce bugün (16 Nisan 2017), ülkemizde bir halkoylaması (referandum) yapıldı; 82 Anayasası’nın 18 Maddesi ve ülkemizin yönetim sistemi hukuken değişti.
Uygulamaya bir yıl sonra geçildi.
2018’de “Parlamenter Sistem” gitti, yerine ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” geldi.
8 yıldır ülkede yaşananların nedeni, kaynağı işte bu ucube sistemidir.
Halkoylaması öncesi süreçte anlatılmadığı gibi sonraki süreçte de anlatılmadı!
Bugün de anlatılmıyor!
Anlatmaları gerekenlerin anlatmaması içime dert!
Ayıplıyor, kınıyorum; başlıktaki konuya geçiyorum.
Önce…
Ekrem İmamoğlu’nun, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğunun açıklanmasını, ölçüp biçmeden, işini/mesleğini unutarak, bir siyasi ya da bir siyasi danışman gibi davranın gazeteci, televizyoncu, yorumcu, yazarın ısrarla söyleyip durmasına karşın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel “lider” değildir!
Evet, Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu tutuklandığı andan itibaren izlediği siyasi süreçte, Genel Başkanlık’ta yadsınamaz ivme kazandı; ama “lider” olamadı!
Adını anmadığım gazeteci, televizyoncu, yorumcu, yazar ya “lider” sözcüğünün anlamını bilmiyor, ya da çok iyi biliyor, İmamoğlu’ndan sonra Özel’e de gaz veriyor.
Bu konuyla fazla haşir neşir olmayacağım; ancak, şu kadarını belirtmek isterim:
Gazeteci; işi gereği, siyasayla ve siyasetçilerle iç içe olur, olmalıdır.
Yeter ki, siyasete girmesin, siyasetçi olmayı usundan geçirmesin.
Usundan geçirip de siyasetçi olan gazetecileri gördük!
Siyaseti, siyasetçiliği başaramadılar, gazeteciliklerini bitirdiler.
Çünkü parti tüzük ve programı, o kutsal “gazetecilik ruhu”nu öldürüyor.
Buradan…
Özgür Özel’in 11 Nisan 2025 Cuma sabahı Halk TV’de “Sabah Kuşağı”nda yayınlanan “İsmail Küçükkaya ile Yeni Bir Sabah” programa çıkmasına https://www.chp.org.tr/haberler/chp-lideri-ozgur-ozel-ne-yaparlarsa-yapsinlar-hapiste-de-olsa-yasakli-da-olsa-adayimiz-mamogludur, Küçükkaya’nın sorularına verdiği yanıtlardan birkaçına geleyim.
Küçükkaya, konuğu Özgür Özel’e, İstanbul Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Cumhurbaşkanlığı adaylığının engellenmesi” durumunda ne yapacağını soruyor.
AKP’lilerin ve Cumhur İttifakı ortağı siyasi partilerin yöneticilerinin, taraftarlarının “yumuşama” dedikleri ama kendisinin ve CHP’lilerin “Normalleşme” dedikleri konuda, o günkü tavrının doğru olduğunu, sonuna kadar da arkasında durduğunu anlatan Özgür Özel, “15,5 milyon kişi İmamoğlu’nu aday ilan etmiş. Bizim adayımız; İmamoğlu. ‘Efendim İmamoğlu olmazsa ne olur?’ İmamoğlu içeride, kampanyası dışarıda” diyor ve özetle şöyle sürdürüyor:
“Biz kampanyasını yaparız. Genel Başkan olarak ben yaparım. 81 ilde il başkanlarım yapar, 973 ilçede ilçe başkanlarım yapar. 2 milyon üyem onun adına kampanyayı yapar, milletimizle bir yaparız. ‘Efendim İmamoğlu içeride veya dışarıda ama siyasi yasak geldi…’ Adaylığa başvuracağı gün örnek, diploması halen geri verilmedi. İdari yargıdayız. Ben çok inanıyorum o diploma iptalini geri aldıracağımıza. ‘Ama yapmadılar ya da siyasi yasak getirdiler, aday olamıyor.’ İmamoğlu dışarıda mı? Dışarıdaysa otobüsün üstünde. Ama birlikte, ama ayrı şehirlerde. Kampanyayı bir şehirde o yapar, bir şehirde ben yaparım, bir şehirde Mansur Yavaş yapar. Bir şehirde milletvekillerimiz yapar. Bir yerde otobüsün üstüne Ali Mahir Başarır çıkar, bir yerde Murat Emir çıkar. Bir yerde partinin genel başkan yardımcıları çıkar. Bir tane kağıt üzerinde resmi adayımız olur ama kampanyayı hep beraber yaparız. Ekrem Bey de otobüsün üstünde. ‘Ekrem Bey hem cezaevinde hem yasaklı…’ Ekrem Bey televizyondan izler, notlarını alır. İstişare içinde oluruz. 81 ilde dünyanın en büyük kampanyasını yaparız. Zaten o seçim şuna döner: Ekrem İmamoğlu hapiste mi kalsın, özgür mü olsun?”
İsmail Küçükkaya “Referanduma dönüştürürsünüz, öyle mi?” diye soruyor, Özgür Özel “Evet” diyor, ekliyor:
“Türkiye’de otokrasi mi olsun, demokrasi mi olsun? Buna döner.”
Özgür Özel, ilk sorunun yanıtına dönüyor, şu “garip” sözleri ediyor:
“Adayın isminin kim olduğunun önemi yok. Bir daha söylüyorum. Ben bunu defalarca söyledim, sizin yayınlarınızda da. Bu bağlamda da ilk kez söyleyeyim. En yüksek oyu kim alacaksa… Ekrem Bey içerideyse… O aday olur. Ama o adaylık, milletin adayı Ekrem İmamoğlu’nun yerine bu süreçte onun siyasi yasağını kaldırmak, hapisten çıkarmak, onun yeniden seçilebilir hale gelmesini sağlamak üzerine yapılmış bir aday olur. O aday olan arkadaşımız kimse Ekrem Bey geldikten sonra o arkadaşımız da başka bir göreve gelir. Ekrem Bey de yürütme görevi başbakanlık ise başbakanlığa gelir, cumhurbaşkanlığı ise cumhurbaşkanlığına gelir.”
Tam burada Küçükkaya “Mutlak kazanmak parolasıyla?” sorusunu soruyor ve “Mutlak. Bu seçim bırakırlar, siyasi yasak olmazsa Ekrem Bey’le Tayyip Bey arasında umarım adil ve gerçek bir yarış olur. Öyle yarışırız. Yok, ne yaparlarsa yapsınlar, Ekrem İmamoğlu yasaklı da olsa hapiste de olsa adayımız odur. Kampanya onun üstünden yürür. Çünkü millet karar verdi. Ben karar vermedim ki” yanıtını alıyor.
Özetle:
Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanacak biri, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olacak, İmamoğlu’lu seçim kampanyasıyla “İmamoğlu adına” seçime girecek, kazanacak.
Tanrı aşkına bu nasıl bir siyasi düşünce, siyasi us?!
Cumhur İttifakı ve adayları Erdoğan bunu kampanya boyunca her yerde, her zaman söyleyecek, alay edecek!
Bu da, seçmene olumsuz etki edecek, kazanacak adaya seçim yitirtecek!
Özgür Özel, bu saçmalıkları edeceğine, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin panzehiri “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”den ve bu sisteme kesin kes dönüleceğinden, dönüldükten sonra da “Güçlendirilmiş Başbakanlık” görevinde Ekrem İmamoğlu’nun olacağından neden söz etmez?!
İsmail Küçükkaya yerinde ve haklı olarak, Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ı anımsatıp Yavaş’ın tutumunun ne olacağı/olabileceği konusundaki düşüncesini sorunca, Özgür Özel özetle “Mansur Bey, ilk gün ne dediyse orada. Dedi ki ‘Ekrem Bey ile seçim kazanılıyorsa ben Ekrem Bey’in arkasındayım. En mutlu ben olurum’ dedi. ‘Bir aksilik olursa da ben fırsatçılık yapmam. Kimsenin yedeği de olmam. Bana partim bir görev verirse de o görevi yaparım.’ Şimdi de aynı çizgide. Ben Mansur Beyin şu tarafından da çok memnunum. Onun gücü, icraatında. İşine gücüne bakmasında. İşini gücünü yapıyor. Şimdi de yapacak. Hep birlikte parti için… Örneğin Ankara’da bir miting yaptık ya da Türkiye’nin herhangi bir yerinde ona ihtiyaç var. Koşuyor geliyor zaten. O yüzden Mansur Bey en sert tartışmalarda bizimle beraber.” diyor.
Bu sözlerinden anladım ki, Özgür Özel, “Partinin ve halkın/milletin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu olamıyorsa, İmamoğlu adına Mansur Yavaş aday olsun” istemiyor.
Çünkü…
Ededurduğu laf kalabalığı arasında, kendini vurguluyor!
Evet…
Bana göre, Özgür Özel’in usundaki kendisi, kendisinden başkası değil ve Özgür Özel, Ucube sistemde “Ekrem İmamoğlu’nun vekili Cumhurbaşkanı” olmak derdinde, peşinde, telaşında!
Olur mu?
Olur.
Kazanır mı?
Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla başlattığı süreçteki etkinliği, başarısı, çok az ayırtla da olsa, bıçak sırtında kazanması olası.
Kazandıktan sonra, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin panzehiri “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”e geçişi gündeme getirir, gerçekleştirir mi?
Bilemem.
Bilemem çünkü hiç ağzına almıyor, 13 Nisan 2025 Pazar günkü Samsun mitinginde, Meral Akşener ağzıyla konuştu “Seçim sonrası hedefimiz güçlendirilmiş parlamenter sistem” dedi geçiştirdi.
Ama…
Özgür Özel’e “Aday olma” diye çağrı yapmak istiyorum.
Şundan:
Aday olursa, Cumhur İttifakı, Özgür Özel’in “özel yaşamını” iğneden ipliğe pazara çıkarmaktan durmayacak!
Kendisine, yararını göreceği/göreceğimiz bir önerim olacak.
Derim ki, “Dikkate, değerlendirmeye alsın.”
Önerim şu:
Özgür Özel, Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Cumhur İttifakı’nın adayını açık arayla yenerek, “Cumhurbaşkanlığı seçimi”ni kazanacak, “ucube sistem”den, “ucube sistem”in panzehiri “Demokratik, Laik Parlamenter Sistem”i gündeme çok güzel taşıyarak, çok güzel geçişi sağlayacak, adını bu aşamada açıkça yazmayacağım, konuşmasıyla kitleleri olumlu etkileyen S.Ş’yi düşünsün, karar versin ve yönetimiyle görüşsün, masaya yatırsın, uygun görülürse, CHP’nin “Cumhurbaşkanı adayı” ilan etsin.
“Ekrem İmamoğlu vekili aday” tanımlanmasından yüksünmez, tanımlamayı anlayışla karşılar.
Sorumluluğunu bilir.
Halkını çok iyi tanır ve çok sever.
Halkı da onu (S.Ş’yi) çok iyi tanır, Ekrem İmamoğlu kadar sever, seviyor.
AKP’nin ve AKP’nin içinde yer aldığı Cumhur İttifakı’nın atacağı hiçbir çamur üzerine yapışmaz.
Öylesi ak pak biri.
Özgür Özel bir biçimde, örneğin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik aracılığıyla iletişim sağlarsa, halkın gönlünde yer etmiş S.Ş’nin açılımını söylerim.
Bunu da, gazeteciliğimden ötürü üyesi olmadığım/olamadığım partim CHP’m ve dünya lideri Kemal Atatürk’üm ve O’nun düşünceleri, O’nun demokratik, laik, çağdaş Türkiye’si için yaparım…
Yorum Yaz