KAMUTAY (TBMM) İÇİ, DIŞI MUHALEFET PARTİLERİ MİTİNGLERİNİ ORTAK YAPSINLAR!..
https://bakikarakol.com/wp-content/themes/osmosis/images/empty/thumbnail.jpg 150 150 bakikarakol bakikarakol https://secure.gravatar.com/avatar/9c47b0a2dd4845fdd2b5a8eb86cb0daa?s=96&d=mm&r=g20 Kasım 2021 Cumartesi günü Denizli’de dev mitinginden üç gün sonra (23 Kasım 2021 Salı) partisinin grup toplantısında özete “22 aydır, milletimizin arasındayım. Türkiye’yi, il il, ilçe ilçe geziyorum. Ve görüyorum ki milletimiz, kararını çoktan vermiş. Sayın Erdoğan ve arkadaşları için, artık yol görünmüş. Bavulları toplama vakti, artık gelmiş. Hareket saati, artık gelip çatmış. Bu vesileyle, Sayın Erdoğan’a iyi yolculuklar, emeklilik hayatında da başarılar diyorum. Milletimiz, asıl meselenin, Sayın Erdoğan’ın kendisi olduğunu gayet net görüyor. Mesela dış güçler, lobiler, Türkiye’ye birini gönderseydi ve bu kişi, bu ucube sistem sayesinde, bir şekilde başa gelseydi, sizce ne olurdu? Mesela Türkiye’yi zayıf düşürmek, milleti fukaralığa mahkum etmek için, ne gerekirse onu yapardı. Değil mi? Mesela Türk Lirası’nın değeri düşsün diye ne gerekiyorsa yapardı. Mesela Türkiye’ye sömürge muamelesi yapar, ‘Burada ucuz iş gücü var, gelin’ diye, yabancıları davet ederdi. Mesela Türk Milleti’ni, her geçen gün, daha çok borçlandırır, Türkiye’nin rekabet gücünü, sıfıra indirir, Türk şirketlerini, ayakta duramayacak hale getirir ve yabancılara kelepir fiyata peşkeş çekerdi. Değil mi? Sonra mesela Türkiye’nin en güçlü olduğu alanları çökertmek için çalışırdı. Türkiye’nin en büyük potansiyeli nerede? Tarımda. O zaman ne yapardı? Tarımı öldürmek için, tarım alanlarını imara açardı. Samanı, buğdayı, eti, ithal ederdi. Şeker fabrikalarını satardı. Düşük fiyat açıklayıp, çiftçileri borca sokardı. Sonra da, borçlu çiftçilerin elindeki arazileri, satın almak için uğraşırdı. Değil mi? Ezcümle; Türk parasını pul, Çiftçiyi kendine kul, Yolsuzluğu da, kendine yol ederdi. Değil mi? Tabi şimdi, bu zihin egzersizi ile Ak Parti iktidarı arasındaki benzerlikleri fark edenler, bizim bu arkadaşlara, her ayna tutuşumuzda yaptıkları üzere, yine bağırmaya başlayacak. Ne yani, sen Cumhurbaşkanına, ‘Dış güç mü diyorsun?’ diyecekler. Sen, Sayın Erdoğan’a, ‘lobilerin adamı’ mı diyorsun?’ diyecekler. Hayır. Ben diyorum ki, ‘Bir dış güç göreve gelse, ancak bunları yapardı.’ Gerisi benim değil, Sayın Erdoğan’ın sorunu. Türkiye’ye, ancak bir dış gücün ve lobilerin vereceği zararı vermişse, bu mesele, benim değil, Sayın Erdoğan’ın meselesidir. Şapkayı önüne alıp düşünmesi gereken de Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisidir. Sonuçta, o dış güç, şayet birini göreve getirse, bir yerden sonra, ‘Artık daha fazla da kötülük etmeyeyim, maskem düşecek, foyam ortaya çıkacak’ diye çekinirdi. Ama Fiyaskoların Lideri Sayın Erdoğan, ülkeyi tamamen kendi doğal yeteneğiyle batırdığı için, ne utanıyor, ne sıkılıyor, ne de çekiniyor. Aynı rahmetli Başbuğumuzun söylediği gibi, ‘Beceriksizlikle ihanet arasında, kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam, mevki işgal etmek, en büyük ihanettir.’ İşte o nedenle, kendisinin niyeti iyi midir, kötü müdür, artık bir önemi yok. Çünkü söz konusu devleti yönetmekse, cehalet ve ihanet aynı yola çıkar. Bu kadar basit. Ve bunun bedelini, ilk sandıkta, ziyadesiyle ödeyeceksiniz. Bundan şüpheniz olmasın. Bak Sayın Erdoğan, bu iş böyle olmuyor. Sen saçmaladıkça, olan, bu güzelim memlekete oluyor. Gel kendini de, milletimizi de daha fazla yorma. Daha fazla tadımız kaçmadan, getir sandığı, gerisini biz hallederiz” https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iyi-parti-lideri-meral-aksenerden-flas-dolar-aciklamasi-erdogana-hangi-haberi-verdi-488845h.htm diye konuşan “Millet İttifakı”nın iki numarası İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den sonra, Millet İttifakı’nın bir numarası partim CHP’min başındaki “adı lazım değil” önceki günkü (24 Kasım 2021 Çarşamba) CHP MYK’sını olağanüstü topladı.
Toplantı bitiminde de yaptığı basın açıklamasında benzer siyasi yergilerde bulundu ve özetle “Milletimize gideceğiz. 4 Aralık Cumartesi günü Mersin’deyiz. 4 Aralık Cumartesi günü Mersinlilerle, Mersinlinin çiftçisiyle, işçisiyle, memuruyla, emeklisiyle, herkesle buluşacağız; sanayicisiyle, tüccarıyla herkesle buluşacağız. İhracatçısıyla, kamyon şoförüyle buluşacağız. Talebi göreceksin millet seçim istiyor. Kaçma kardeşim ya, demokrasilerde kaçmak olmaz. Kaçan insan zayıf iradeli insandır. Kaçan insan kibre teslim olmuş insandır. Kaçan insan demokrasiyi içine sindirememiş insandır. Kaçan insan korkak insandır. Niye korkuyorsun kardeşim ya, çıkacaksın milletin önüne” https://www.chp.org.tr/haberler/chp-lideri-kilicdaroglu-seni-ve-surekani-secime-zorlamak-icin-elimden-ne-geliyorsa-yapacagim dedi.
Bu sözler…
Hele de “Millet İttifakı”nın, “erken” ve ya “hemen seçim”i Türkiye’nin gündemine oturtmak, “iktidarı seçime zorlamak” için “meydanlara inmek, mitingler yapmak” kararı almak, “Cumhur İttifakı”nın ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın ağırına gitmiş olacak ki, ittifakın ve İktidarın sözcüsü gibi davranan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin Merkez Yönetim Kurulu’nu ve Merkez Disiplin Kurulu’nu ortak topladı; ardından, basın toplantısı yaptı, özetle şunları söyledi:
“Öyle bir vahim aşamaya gelinmiştir ki, terörist Demirtaş’ın sabah saatlerinde cezaevinden yayımladığı karanlık talimatlar akşamına Kılıçdaroğlu tarafından heyecanla telaffuz edilerek siyasi bir program haline dönüştürülmüştür. Bir terörist, bir suçlu, bir bölücü, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu alenen yönetmeye, ona yön vermeye ve akıl hocalığı yapmaya başlamıştır. Terörist Demirtaş’ın 24 Kasım 2021 tarihinde, Meclis’te grubu bulunan partilerin başkanlarını ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarını, dahası yedi bölgede ortak miting yaparak derhal seçim istemelerini dayatması günün sonunda Kılıçdaroğlu tarafından benimsenmiş ve kabullenilmiştir. Cumhuriyet tarihinde böyle bir eziklik ve erdemsizlik hiç görülmemiştir. Kılıçdaroğlu’nun 24 Kasım 2021 tarihinde partisinin olağanüstü MYK toplantısından sonra yaptığı kokuşmuş açıklamaların referansı HDP’dir, terörist Demirtaş’tır, PKK terör örgütüdür. Ekonomik sorunları bahane göstererek ‘Haydi meydana’ diyen, 4 Aralık günü Mersin’de ilk mitingi yapacaklarını duyuran Kılıçdaroğlu, teröristleri hararetle selamlamıştır. Onların dikte ettiği ne varsa sahiplenerek sahaya inmeye karar vermiştir. Nitekim Türkiye’nin kaosa sürüklendiğini iddia eden müfteri Kılıçdaroğlu, asıl kaosu kendi içinde, kendi ittifakında, kendi vicdanında, kendi partisinde yaşadığını görmeyecek kadar körleşmiştir. Bize ‘Dilini yutmuş küçük ortak’ diyen Kılıçdaroğlu’nun ağzı, teröristlerin günahkar ağzıdır, aynı anda akıl hatırlatması yapması ise tamamıyla mantık kazası, makuliyet krizidir. Aklı tutuk, ahlakı uçuk, ar damarı çatlak siyaset köhneliği bellidir. Bu şahsın kimin diline sözcülük, kimlerin aklına refakatçilik yaptığı her şeyiyle belirgindir. Kararlılıkla ve ikazla hatırlatırım ki: Türkiye döviz sabotajlarına yenilmeyecektir. Türkiye küresel sermaye çetelerine, terör örgütlerine pes etmeyecektir. Türkiye faiz lobisine eğilmeyecektir. Türkiye hayat pahalılığına boyun eğmeyecektir. Türkiye zilletin uçurumuna asla çekilemeyecektir. Cumhur İttifakı alayını birden göğüslemeye, Türk milletinin bağımsızlık onurunu yere düşürmemeye yeminlidir. İçinde bulunduğumuz riskli süreç siyasi ve ekonomik beka mücadelesinin kahramanca, vatan ve millet sevdasıyla icrasını şart koşmaktadır. Sokaklara inerek hükümeti istifa ettirmeye, terörizmin ve yabancı güçlerin tetikçiliğine soyunarak ülkemizi felaket dolu bir mecraya taşımak isteyenlere asla izin, asla icazet verilmeyecektir. Demokrasi sokakta değil milletimizin iradesindedir, sandığın içindedir. Yasa dışı sol ve marjinal grupları sokağa sürüp milletimizin duyarlılıklarını ve sabrını test etmeyi aklından geçirenler bu gafil tezgahın, bu lekeli kumpasın sonuçlarına ağır şekilde katlanacaklardır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokak meraklısı zillet ittifakına bırakılmayacaktır. CHP Genel Başkanı nereye giderse gitsin, milli nefesimiz ensesinde olacaktır. Darbe teşebbüsüyle yapamadıklarını, dövizle de başaramayacaklardır. Kılıçdaroğlu ve terörist yandaşlarının erken seçim ezberleri ise sonuçsuzdur. Cumhurbaşkanı ve 28’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimleri 2023 yılının Haziran ayında yapılacak, mandacılarla, vesayetçilerle, statükocularla, hainlerle, millete tepeden bakan kimliksizlerle hesaplaşma bu tarihte olacaktır.” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4916/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin___MYK_ve_MDK_Toplantisi__sonrasinda_yapmis_olduklari_kon.html
Bahçeli’nin özellikle şu “Yasa dışı sol ve marjinal grupları sokağa sürüp milletimizin duyarlılıklarını ve sabrını test etmeyi aklından geçirenler bu gafil tezgahın, bu lekeli kumpasın sonuçlarına ağır şekilde katlanacaklardır. Türkiye sokakta bulunmamış, sokak meraklısı zillet ittifakına bırakılmayacaktır. CHP Genel Başkanı nereye giderse gitsin, milli nefesimiz ensesinde olacaktır. Darbe teşebbüsüyle yapamadıklarını dövizle de başaramayacaklardır. Kılıçdaroğlu ve terörist yandaşlarının erken seçim ezberleri ise sonuçsuzdur” sözleri ne demektir?!
Tehdit, olacak kanlı olayların işareti mi?!
Olsa da…
Hayır, korkulmayacak!
Geç de olsa, sokağa çıkma, iktidarı seçime zorlama ve iktidara seçim kararı aldırma, yerinde, çok doğru karardır!
Ancak…
Her olasılığa karşı da ciddi önlemler almak gerekir.
Bana göre…
En etkili önlem, erken veya hemen seçimde içten, kararlı –Kamutay (TBMM) içi ve dışı- tüm siyasi partilerle dahası dernekler, sendikalar, başka demokratik kitle örgütleriyle sahaya inmek, ortak mitingler yapmaktır!..