Posts By :

bakikarakol

PLANLAMA KARŞITI, ÖNGÖRÜ YOKSUNU “GERİ DÖNÜŞÜM PARTİSİ” AKP’NİN 2023, 2053, 2071 HEDEFLERİ OLABİLİR Mİ?!.

150 150 bakikarakol

Burjuvazi Sınıfı’nın günümüzdeki en zenginleri emperyalistlerin belirgin özelliklerinin başında, karşıtları karşısında yenilgiye uğrasalar dahi, onu yenilgi kabul etmezler ve yenildiklerini düşünmezler, ağızlarına almazlar; anında bir araya gelirler, değerlendirmeler yaparlar, yitirdiklerini kazanıma dönüştürmeye odaklanırlar ve izleyecekleri yol haritasını araç, gereçlerle birlikte belirlerler, süreci başlatırlar.

Bütün bu çalışmalarının adı da Geri Dönüşüm Çalıştayı veya Geri Dönüşüm Planı ya da Geri Dönüşüm Projesi’dir.

 

Örnekleyelim:

Kemal Atatürk diye bir deha çıktı, çıkarlarından ötürü Türk Yurdunda gözü olan emperyalistleri Çanakkale ve Anadolu savaşlarında yendi, geldikleri gibi gönderdi; Lozan’da tanımayı kabul ettirdi, Türk Yurdunun tabusunu aldı.

Bu, emperyalistleri çıldırttı.

Zaman yitirmeksizin Geri Dönüşüm için senaryolar yazmaya, planlar, projeler yapmaya itti.

Geri Dönüşüm Çalıştaylarının bitiminde de, eyleme geçtiler.

Askeri, siyasi ve diplomatik alanlarda yenemedikleri dünya lideri Kemal Atatürk’ün yaşıyor olmasına göre durum belirlediler.

Şöyle:

Atatürk döneminde, dikkatli biçimde, Osmanlı sürecindeki işbirlikçilerini gizlice örgütlediler, bütün altyapı çalışmalarını tamamladılar, Atatürk sonrasına hazır hale geldiler.

Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz 57 gibi erken yaşta yaşama gözlerini kapamasıyla, adamları Fevzi Çakmak’ı harekete geçirdiler, tek parti döneminin iktidarı, İsmet İnönü Genel Başkanlığındaki CHP Hükümetleri ile gizlilikten çıktılar, görünür ve at oynatır oldular.

CHP içindeki siyasi kadrolarını kımıldattılar, İnönü’nün siyasi zayıflığından ve öngörü kıtlığından yararlanarak –daha başka nedenler de var- Çoğulcu Parti Sistemine geçişi sağladılar, Atatürk’e, Atatürk devrim ve ilkelerine, elerkimize (demokrasimize), laik Cumhuriyetimize büyük zararlar veren Demokrat Parti (DP)’yi iktidara taşıdılar, taşıttılar.

DP iktidarlarıyla Geri Dönüşüm başladığı gibi hızla yol aldı.

Atatürk Türkiyesi her geçen gün, çağdaşlıktan, kalkınmaktan, laiklik ve elerkiden vb hasta adam Osmanlı olmaya başladı.

Bu Geri Dönüşüm, DP’den, günümüze kadarki iktidarların tamamında varlığını koruya geldi.

Olası ilk seçimden sonraki iktidarda da –ondan sonrakinde de- varlığını koruyacak.

Geri dönüşüm böyle bir illet!

 

Yani…

Çoğulcu Parti Sistemine geçişten itibaren iktidar olan siyasi partilerin tamamını Geri Dönüşüm Partileri diye tanımlıyorum.

 

Böyle yazdım diye bana kızacaklar çıkacak.

Onları anlıyor, düşünmeye, beni anlamaya çağırıyorum.

 

Geri Dönüşüm Partisi AKP’nin 19 yıllık iktidarına gerçekçi gözle bakıp analiz ettiğimizde Geri Dönüşümü ve Geri Dönüşüm Partilerini daha iyi tanıyabilir.

En başta gördük ki AKP, planlamayı, kısa, orta, uzun süreli düşünmeyi, öngörülerde bulunmayı, erk paylaşımını, tartışıyı, karşıt görüşleri sevmez.

Eskiye ait iyi ne varsa biran önce elden çıkarmak telaş ve derdinde.

 

Kısaca…

AKP, siyasi, kültürel, ekonomik, sanat vb olarak, her alanda, her kazanımda Geri Dönüşüme, bir diğer değişle eskiye dönüşe çalıştı, çalışıyor.

 

AKP’nin 2023, 2053 ve 2071 diye hedef belirlemesini gerçekçi ve inandırıcı bulmuyorum.

Çünkü…

Geri Dönüşüm Partileri planı, planlamayı, plan yapmayı sevmedikleri gibi beceremezler de.

Bu durumdaki parti AKP de 2023, 2053, 2071 diye hedef belirleyemez.

Ama…

Belirleyen veya belirleyenler var.

Onlar, evrensel çıkarları ve evrensel egemenliklerinin savaşımındaki emperyalistlerdir.

 

Niye 2023, 2053, 2071?!

 

2023’ten 100 (yüz) yılı, 2053’ten 600 (600) yılı, 2071’den de 1.000 (bin) yılı çıkın.

1923 ve demokratik, laik Cumhuriyet’imizin ilanı, 1453 ve İstanbul’umuzun fethi, 1071 ve Alp Arslan komutasında Türklerin Anadolu’ya girişi ile karşılaşılacak.

 

Karşılaşacağımız tabloda Geri Dönüşümü düşündüğümde, emperyalist tuzak, hedef, amaç zihnimde beliriyor, allak bullak oluyorum!

Kendimi tutamıyor “Aman dikkatli olalım” diye yakarıyor, haykırıyorum!..

PARTİMİZ CHP’MİZDE SİYASA YAPMAYA SOYUNAN ASLI BAYKAL DA, “GERİ DÖNÜŞÜM PARTİSİ” ÜYESİ AKP’LİLERLE İŞ TUTUYOR!..

150 150 bakikarakol

Emin olabilsem ki…

“Hizipçilik”te Türkiye’de bir numara, dünyada ilk üçte “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın, partim CHP’de siyasa yapmaya soyunan kızı “Biyokimya”cı Prof. Dr. Aslı Baykal; 2 Mart 2002’de, İstanbul’da, Sabancı Üniversitesi’deki “seçkin toplantı”da (!) “Türkiye’nin stratejik konumu nedeniyle en iyi ihracat ürünü ordusudur” https://www.milliyet.com.tr/ekonomi/turkiye-nin-en-iyi-ihracat-urunu-ordudur-5223347 sözünü edecek -emperyalizmi, emperyalistleri, onların donanımlı ordularını dize getirmiş, ‘geldikleri gibi göndermiş’ kahraman Türk Ordusuna “ihracat ürünü” diyecek- kadar ileri giden ve oracıkta ağzının payı verilmeyen “Georga Soros” adlı alçağın, Türkiye’deki vakfının kurucuları arasında yer alan, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”e ve ekibine karşı parti içinde savaşım verecek, “adı lazım değil”i ve ekibini CHP’mizden temizleyecek…

Hiç ikileme düşmeden, Aslı Baykal’ın yanında yer alır, onu herkesten çok sahiplenir, savunurdum.

Ama…

Aslı Baykal öyle biri değil!

“Hizipçi”, “cimri” babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal “kılavuzu”, iktidar yanlısı basının pek sevdiği (!) Mehmet Sevigen de “sözcüsü” olan, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz düşüncelerinden yoksun Aslı Baykal, CHP’de siyasa yapma kararı alarak, CHP’mize zarar verecek biri!

Ayrıca…

Aslı Baykal’ın sicilinde, -o yıllarda yönetimindeki- Halk TV’yi “Halk TV” yapan “fikir işçisi kadro”yu, 1 Nisan 2019 sabahı işten çıkarmak gibi koca bir “kara leke” var!

Bu bile Aslı Baykal’ın, Atatürkçü, CHP’li olmadığının, olamayacağının işareti, kanıtı, belgesidir!

Gerçek Atatürkçü, gerçek CHP’li asla böyle bir “yanlış”ı yapmaz, yapamaz!

Şayet yaparsa…

Atatürkçü değildir, CHP’li değildir!

Atatürk’e, CHP’ye zarar veren biridir!

 

Bakınız…

Geçen hafta bugün (14 Haziran 2021 Pazartesi) yazdığım “HİZİPÇİ, BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL’IN TORNASINDAN ÇIKMIŞ ASLI BAYKAL’IN CHP’YE ZARAR VERMEMESİ OLASI MI?!. https://bakikarakol.com/hizipci-bankamatik-milletvekili-deniz-baykalin-tornasindan-cikmis-asli-baykalin-chpye-zarar-vermemesi-olasi-mi/ başlıklı yazımı okuyan, çok iyi tanıdığım, çok iyi tanıdığım kadar güvendiğim ”dostum”dan aynı gün saat 17.23’te bir ileti (mesaj) aldım.

 

“Merhaba” diye başlayan iletide “Aslı Baykal’ı tanıyorum” deniyordu ve “Sık sık AKP eski Konya Milletvekili Hüseyin Kocabık’ın, Çankaya’daki iş ofisine takılıyor” tümcesi yer alıyordu.

Sonra da…

Hüseyin Kocabıyık’ın, Uşak ilinin şimdiki Valisi öğretmen kökenli Funda Kocabıyık’ın eşi olduğu belirtiliyor, “Aslı Baykal’ın us (akıl) danışmanı”nın Hüseyin Kocabıyık olduğu vurgulanıyordu.

İleti “Sık sık onun ofisinde toplanıp CHP’yi bölme planı yapıyorlar… Aslı da onlara alet oluyor… Çok iyi biliyorum… Kaynağım çok sağlam…” biçiminde bitiyordu.

 

Aslı Baykal yalanlayacak mı?

Yanıtlamayarak,  doğrulayacak mı?

Bilmiyorum.

Ama…

Aslı Baykal, babası “hizipçi”, “cimri” ve “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal gibi, özelde “CHP”mize, genelde “Türk siyasası”na ciddi zarar verecek biri!

Hangi ilden –büyük olasılıkla Antalya’dan- aktif siyasaya başlayacaksa, o ilin CHP İl teşkilatı ile ilçe teşkilatları ve de Antalyalı CHP’liler, “potansiyel tehlike”nin ayırtına varsınlar, Aslı Baykal’ı içlerine almasınlar, CHP’mize ve CHP’liliklerine zarar vermesine olanak tanımasınlar, CHP’mizden üyeliğinin silinmesini mutlaka sağlasınlar.

Bu kadarla kalmasınlar…

Türk Ordusu’nu “en iyi ihracat ürünü” gören CIA elamanı, para spekülatörü Soros’un, partimiz CHP’mizdeki siyasi kadrolarının, partimiz CHP’mizden uzaklaştırılmalarının fitilini ateşlesinler, yurt genelindeki CHP teşkilatlarına da öncü örnek olsunlar.

Yoksa…

AKP işbirlikçisi “sözde CHP’liler”, partimiz CHP’mizi -bitirmek için-içten ve dıştan kurt gibi kemirecekler, emperyalist “Geri dönüşüm projesi”nin gerçekleşmesine hizmet etmiş olacaklar.

 

Bilelim ki…

AKP, “Geri dönüşüm partisi”dir!

Partimiz CHP’mizde siyasa yapmaya soyunan “hizipçi”, “cimri” ve “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın kızı Aslı Baykal da –iletideki bilgilere göre-  “geri dönüşüm partisi” üyesi AKP’lilerle iş tutuyor!..

İZMİR’DE HDP’YE TERÖR SALDIRISI VE HALKLAR, DÜŞMANLARI “BAŞ TERÖRİST” EMPERYALİSTLERİ TANIMALI!..

150 150 bakikarakol

Bugün…
Emperyalistlerin, Türkiye’mizle ilgili onca projelerinden biri olan “Türkiye’nin Geri Dönüşümü”nü, AKP’nin de bu “Türkiye’nin Geri Dönüşümü” projenin ürünü olduğunu ve AKP Genel Başkanının 6 Mayıs 2018’deki İstanbul AKP 6’incı Olağan İl Kongresi’nde açıkladığı “2023, 2053, 2071 hedefleri”ni yazmayı planlamıştım.
Dün…
Saat 11.00 sıralarında İzmir HDP İl Başkanlığında yaşanan ve İl Başkanlığında çalışan emekçi kadının kızı Deniz Poyraz’ın katledilmesiyle sonlanan “terör eylemi” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/hdp-il-binasi-onunde-hareketli-dakikalar-6491233/ engel oldu, önceliği aldı.

Öncelikle…
Belirtmeliyim ki…
Dünkü “terör eylemi” çok canımı sıktı!
Çok canımı sıktığı kadar, tedirgin etti, ürküttü!
Yarın ve yarınlarda olacakların sıkıntısını iliklerimde hissettirdi!
Sanki…
“Karanlık, çok tehlikeli bir düğme”ye basılmıştı!

Aynı saatlerde, İzmir HDP İl Başkanlığında, 40 kişi katılımlı bir toplantı yapılacağını HDP Eş Genel Başkan Mithat Sancar’dan duyunca, bir katliamdan dönüldüğünü düşündüm, -lütfen yanlış anlamayın ve hoşgörün- 40 yerine 1 can yitimine –çok özür dilerim- sevinir oldum!

40 kişilik toplantı, iyi ki –henüz açıklanmayan nedenden ötürü- ertelenmiş!
Ya ertelenmeseydi?!
Ya planlanan 40 kişilik toplantı yapılsaydı?!
PKK’lı teröristlerden ayırtı (farkı) olmayan “Onur Gencer” https://www.birgun.net/haber/hdp-izmir-il-binasina-saldiri-duzenlendi-bir-kisi-olduruldu-348667?utm_source=webpush adlı terörist, 40 insanı da öldürecekti!

Neyse ki, olmadı!
Ülke büyük bir “kaos”tan “şimdilik” kurtuldu!
Tehlike geçmiş değil!

Burada, 40 katılımcı toplantının ertelenmesi, çok önemli!
Katkısı olanlar kutlanmalı!

Kaygım…
Benzer terör eyleminin, doğu veya güneydoğu illerimizin birinde, birkaçında, başka siyasi partilerin il başkanlığı binalarına yapılmasıdır!
Dilerim yapılmaz!
Yapılırsa…
İş fena büyür!
1980 öncesi “sağ-sol kavası”nın beteri yaşanır!

Böyle bir gelişmenin olasılığı dahi beni korkutuyor!

Siyasi ve sorumlu kadrolar, “olacaklar”ı öngörmek, ayrımcılık yapmadan ciddi önlemler almak zorundalar!
Almazlarsa…
1980 öncesi oluk oluk kardeşkanının aktığı karanlık günlerin aynısına döneriz!

“Yeşil Kuşak ve Yeşil Yol” projeleri ile 30 yıllık “Çin yolu”na çıkmaya hazırlanan emperyalistler, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbeye giden süreci 1978 ortalarında başlattıkları gibi işler peşindeler!
Dertleri…
AKP’ye söylettikleri “2023, 2053, 2071” projelerini yaşama geçirecek, “sözde” yeni bir “Sivil Anayasa”yı Türk halkına kabul ettirmek ve Türkiye’de uygulanır kılmak!

Ülkemiz, halkımız içte ve dışta çok büyük bir “emperyalist tuzak”la, “düşmanlık”la karşı karşıyadır!
Uyanık olmak, kaynaşmak zorundayız!

Terör, terördür!
“Senin terörün, benim terörüm” olmaz!
Terörist de, teröristtir!
“Senin teröristin, benim teröristim” yoktur!
Terörün de ,teröristin de anası-babası, üreteni, büyütüp besleyeni, “Baş terörist” emperyalistlerdir!
Halklar, düşmanlarını çok iyi tanımalılar!..

30 YIL SÜRECEK “3’ÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI”NIN FİTİLİNİN ATEŞLENECEĞİ BAŞLANGIÇ!..

150 150 bakikarakol

Emperyalist G7 liderleri ve bunların etkinliğindeki 30 ülke üyeli NATO’nun, birer gün arayla yayınladıkları bildirilerde vurguladıkları “Yeşil Kuşak ve Yeşil Yol Projesi ile Çin’in uluslararası etkisini 30 yıl içinde azaltmak” https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/g7de-cine-karsi-yesil-kusak-ve-yol-plani-6484063/ içeriğindeki, Türkiye’mizi tuzağa düşürecek oyunu İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de görmedi!

Ben görebildim de, Akşener, “adı lazım değil” ve gibiler neden görmediler?!
Yoksa…
Çok iyi gördüler ama dillendirmediler mi?!
“Neden?” sorusunu sormayacağım, “Görevlerini yapıyorlar!” deyip geçeceğim.

Ama…
Ülkemizin başına işler açacak emperyalist tuzağı, benim gibi dış siyasa aydınlarımızın, bilgelerimizin, diplomatlarımızın, gazetecilerimizin, araştırmacıların, yazarlarımızın vb olduğuna inanıyorum.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, emperyalist ABD Başkanı “bunak” Joe Biden’la 30 dakika süren görüşmenin ardından yaptığı açıklamanın bitiminde bir gazetecinin, Biden’ın 24 Nisan 2021’deki konuşmasında sözde “Ermeni soykırımı”nı kabul ettiklerini anımsatıp “ Ne düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi”
https://bakikarakol.com/hamdolsun-hic-gundeme-gelmedi-demek-ve-emperyalist-buyuk-tuzak-yesil-kusak-planina-aman-dikkat/ yanıt, bir numara gündem olunca dile getirmediler, beklemeye aldılar; “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi” gündemden düştüğünde ayrıntılı yazacaklar, konuşacaklar, değerlendirmelerde bulunacaklar.

Dünkü grup konuşmasında şehit çocuğunu anlatırken sesi titreyen, gözleri nemlenen, duygu selinden şehit çocuğunun mektubunu yarıda kesen Akşener de “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi” söylemine, yergilerde bulundu.
(Akşener haberlerini, Akşener’in grup konuşmalarını en güzel veren Yeniçağ Gazetesi’nin internet sitesinin https://www.yenicaggazetesi.com.tr/iyi-parti-lideri-meral-aksenerden-erdogana-neler-konustun-acikla-457765h.htm linkinden, Akşener’in konuşmasını okumanızı istiyorum.)

Emperyalistler ekonomik, siyasi ve askeri örgütleri aracılığıyla, Çin’e ve de Çin coğrafyasına yönelik 30 yıllık siyasasını en yalın, anlaşılır biçimde açıkladılar dünya kamuoyuna sundular.
Görmek, anlamak, siyasa ve siyasalar belirlemek ülkelerin siyasi kadrolarına kalmış.
Görmeyen, anlamayan, siyasa/siyasalar belirlemeyen ülkeler ise “kullanılmak”la kalırlar.

Hedef belli:
Çin.
Araç:
Yeşil Kuşak ve Yeşil Yol Projesi.

Anlaşılıyor ki…
Çin’in çevresindeki Türk kökenli Müslüman ülkeler “ayarlanacak”, donatılıp hazır hale getirecekler, Çin’e saldırtılacaklar.
Çin en katı tepkiyi vermekten geri durmayacak.
Bir Müslüman Türk ülkesine yapılacak Çin zulmü, bölgedeki tüm Müslüman Türk ülkelerini ortak hareket itecek.
Böylece, 30 yıl sürecek 3’üncü Dünya Savaşı’nın fitili ateşlenmiş olacak!

Türkiye, iki nedenden, bu ateş çemberinin içinde yer alacak:
Birincisi, “Müslüman ülke” olmasından ötürü bölgedeki “Müslüman Türkler” üzerinde etkili olacağı; ikincisi, “NATO üyesi ülkesi” olduğu için…

Başından itibaren, yüzümüz, 30 yıl boyunca Asya’ya, Asya’daki Müslüman Türk kardeşlerimize dönük olacak.
İçte “Turancılık”la birlikte “Türk-İslam Sentezi” pik yapacak.
Lakin…
Pik yapmak zorunda.
Çin coğrafyasındaki Müslüman Türk kardeşlerimiz, savaşlarında, bizleri de yanlarında görmek isteyecekler.
Böylesi dibi derin kuyu!

Emperyalistlerin, dünya devi Çin’le savaşlarında, Türk askerine gereksinimi var; yoksa baş etmeleri, kazanmaları çok zor!

Pekiii…
Takkeli, cübbeli generallerin komutasındaki Türk askeri, “komuta yetersizliği, beceriksizliği” yüzünden, eskisi gibi savaşması olası mı?!
Olası göremiyorum ve buna kahroluyorum!

Çin’e uzanan bu “Yeşil Kuşak”lı “Yeşil Yol”da hedef tek “Çin” olsa da, karşıda bir “dev” var!
Hiçbir şey, hiçbir biçimde hiç basit, kolay olmayacak!
Milyonlarca suçsuz, günahsız insana, kilometrelerce doğaya yazık olacak!

Dün, “bunak” Biden’la 3,5 saat görüşen Rusya Devlet Başkanı Putin, https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/biden-putin-gorusmesi-sona-erdi-6490207/ NATO karşısında “Cin yanında görünse” de, hiç içten ve inandırıcı değil.
Sovyetler Birliği dağıldığında, ekonomisi dibe vuran Rusya’nın kısa sürede toparlanıp eski gücüne varması, eskisi gibi dünyanın süper gücü olması, sizlerce de, düşündürücü değil midir?!
Düşüncem o ki:
Eski KGB ajanı Putin, göründüğünün tersinde biri!
Çin’in yanında yer aldığına kanmayın.
(Sakın yanlış anlaşılmasın, Çin yanlısı değilim, Maoizm’e gençliğimden beri karşıyım; ama İşçi Sınıfı’na, İşçi Sınıfı Bilimi’ne inanırım.)

Şunu da belirteyim:
Düşman emperyalistlerin, Ortadoğu ve Asya çıkarları hatırına, iç siyasamızda, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile değil, arkasında halk desteği daha çok olan siyasi kadroyla yol almak istediğini, “elerki (demokrasi), basın özgürlüğü, insan hakları, yargı bağımsızlığı…” gibi vurgularıyla anlattıkları izlenimindeyim…

EMPERYALİST TUZAĞI DÜN “ADI LAZIM DEĞİL” GÖREMEDİ, BAKALIM BUGÜN AKŞENER GÖRECEK Mİ?!.

150 150 bakikarakol

Önce…
Dünyayı sömürerek yöneten “çekirdek emperyalistler” kendi aralarında toplandılar, düşündüler, görüşler ortaya attılar, tartıştılar, kararlar aldılar.

Sonra…
Aldıkları kararları, bir alt kurulları “G7”ye ilettiler.
G7’nin liderleri, işlerini yürüten siyasilerdi.
G7 liderleri, patronlarından gelen “30 yıllık iş planı”nı 13 Haziran 2021 Pazar günü gerçekleştirdikleri toplantı bitiminde kamuoyuna açıkladılar.
Açıklamanın özü “Yeşil Kuşak ve Yeşil Yol Projesi ile Çin’in, uluslararası etkisini 30 yıl içinde azaltmak”tı. https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/g7de-cine-karsi-yesil-kusak-ve-yol-plani-6484063/

Sonra da…
14 Haziran 2021 Pazar günü, 30 ülke üyeli NATO toplantısı yapıldı ve aynı gün ortak bildiri yayınlandı.
Ortak bildiri, bir gün önceki “G7 liderler bildirisi”nin aynısıydı.
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57471476

G7 ve NATO bildirileri, ülkemiz Türkiye için bir tuzaktı!

Neden, nasıl tuzak olduğunu dünkü “HAMDOLSUN HİÇ GÜNDEME GELMEDİ” DEMEK VE EMPERYALİST BÜYÜK TUZAK “YEŞİL KUŞAK PLANI”NA AMAN DİKKAT!.. https://bakikarakol.com/hamdolsun-hic-gundeme-gelmedi-demek-ve-emperyalist-buyuk-tuzak-yesil-kusak-planina-aman-dikkat/ başlıklı yazımda anlattım.

“Kamutay’da grubu olan, olmayan siyasi partiler, altına Türkiye’nin de imza attığı “NATO Bildirisi”ne ne tepki vereceklerdi?” diye bekledim.

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük olmasına karşın güçlü, etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli emperyalist tuzağı, tehlikeyi göremedi, dünkü grup konuşmasında dillendiremedi, her zamanki gibi esti, gürledi, muhalefete çattı.

Geçtim…

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”in neler söyleyeceğini merak ettim.
Televizyonun karşısına geçtim oturdum, canlı yayını izledim.
Bir saatlik konuşmasına, 4 yıl önce Ankara’da başlayıp 25 günde İstanbul Maltepe’de bitirdiği “Adalet Yürüyüşü”yle giriş yaptı, uzunca anlatı sundu.
Bol bol, “AKP, MHP seçmeni”nin ve “ülkücü kardeşleri”nin vicdanlarına seslendi.
Konuşması ilerledikçe, kendi kendime “Yoksa, Türkiye’yi ciddi sıkıntılara sokacak ‘emperyalist tuzak’a değinmeyecek mi?!” diye söylendim.

“Adalet” vurgulu konuşmasında “Aynı tablo dış politikada da var” tümcesini duyunca canlandım, dinlemeye koyuldum:
“Yahu kardeşim sen bu Türkiye’den ne istiyorsun ya, ne istiyorsun sen? Türkiye’nin hak ve çıkarlarını asla ve asla savunamıyor. Geceleri yatamıyordun, ‘Vay efendim beni neden falan kişi aramadı, falan devlet başkanı aramadı.’ Uyuyamıyor bile… Yahu arasın veya aramasın kardeşim. Türkiye bu hale getirilir mi?” dedi, sürdürdü:
“Öyle bir rezalet yaşattılar ki dış politikada, Türkiye’nin itibarını yer ile yeksan ettiler. İçerde aslan kesiliyor, kaplan kesiliyor, kükrüyor… Vay efendim ‘Bu can bu tende kaldığı sürece papazı alamazsın.’ Bir telefon, papaz ertesi gün teslim. Ne oldu? Ne oldu aslan, kaplan? Yahu nasıl teslim edersin? Hangi gerekçeyle teslim edersin? Biz yeniden ‘Yurtta barış, dünyada barış’ politikasına döneceğiz. Bölgemize barışı getireceğiz.
Terörü bitireceğiz, terörü. Bölgemize barışı getireceğiz, bölgemize huzuru getireceğiz. Herkesle kucaklaşacağız, hiçbir ayrım yapmayacağız vatandaşlarımızın arasında. İnancı, yaşam tarzı, kimliği ne olursa olsun herkesi baş tacı yapacağız. İki temel kırmızı çizgimiz var: Bayrağımız ve vatanımız. Bayrağımız ve vatanımız konusunda sorunu olmayan herkesle kucaklaşmaya hazırız, hiçbir tereddüdümüz yok.”
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglu-tbmm-chp-grup-toplantisinda-konustu-15-haziran-2021

Derin hayal kırıklığı yaşıyorum!

Türkiye, Asya’da tuzağa düşürülüyor ve 30 yıl boyunca tuzak batağında çırpınacak, Türkiye’nin 2’inci büyük siyasi partinin başındaki “herif” bundan habersiz, tek sözcük etmiyor!

Haberi var da, üstünü mü vurmuyor?!

“Olabilir” ise “görevini yapıyor” demektir!

Zaten…
Bilerek veya bilmeyerek, “30 yıllık emperyalist tuzak”tan konuşmamasıyla, G7 ve NATO bildirilerini -muhalefette, iktidarda olsun- desteklediği ve de destekleyeceğini, “ilgililer”ine “arz” ediyor!

Ah!
Ne desem!

Kırmızı çizgilerimizden, bağımsızlığımızı ve özgürlüğümüzü ağzına almaması bir başka dert!

Görelim bakalım bugün, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşer, emperyalist tuzağın ayırtına varacak mı, dile getirip dikkati çekecek mi?

Bu arada…
Çin’den de NATO’ya sert yanıt geldi.
Ayrıntıya girmeyeceğim, haber https://www.ntv.com.tr/amp/dunya/cinden-natoya-sertyanit,R8l6HojPv0qJAh0jPYWbUw linkini vermekle yetineceğim…

“HAMDOLSUN HİÇ GÜNDEME GELMEDİ” DEMEK VE EMPERYALİST BÜYÜK TUZAK “YEŞİL KUŞAK PLANI”NA AMAN DİKKAT!..

150 150 bakikarakol

Emperyalist ABD’nin 46’ıncı “bunak” Başkanı Joe Biden, 24 Nisan 2021’de çıktı, 1915’deki Ermeni göç olayını “soykırım” olarak kabul ettiklerini açıkladı. https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/24-nisan-aciklamasi-bidenin-soykirim-terimini-kullanmasi-ne-anlama-geliyor-1830678
Anımsayın:
Biden 20 Ocak 2021 günü “ABD Başkanlık koltuğu”na resmen oturduktan günler, aylar sonra, 24 Nisan’a 2 kala, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını telefonla aradı.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına, 24 Nisan’da yapacağı konuşmada sözde “soykırım”ı tanıyacağını söyleyeceğini iletti.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı günlerce sessiz kaldı.
Bıden sözünün arkasında durdu…
Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük olmasına karşın etkili/güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli saman alevi kesildi.
Cumhur İttifakı’nın yandan çarklısı Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de esti, gürledi.
Cumhur İttifakı karşısındaki muhalefet partileri her zamanki gibi sözlü yergilerde bulundular.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, İletişim Başkanı gibi yüksek bürokratlar, Cumhur İttifakı İktidarı’nın yandaşları, yalakaları “14 Haziran 2021”i işaret ettiler, yazdılar, çizdiler, kasıla kala tv kanallarında dile getirdiler.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı o gün NATO zirvesine gidecekti, orada Biden’in ağzının payını verecekti, falan filan.
Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı yanlısı gazeteler bu içeriklerde manşetler attılar, haberler yaptılar.
Ve o gün -14 Haziran 2021- geldi çattı.
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, Belçika’nın Başkenti Brüksel’de yapılacak “NATO Liderleri Zirvesi”ne katılmak için, 13 Haziran 2021 Pazar günü İstanbul Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde, hareketinden önce basın toplantısı düzenledi; açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/128260/-nato-zirvesi-nde-muttefiklerimizle-birlikte-ittifaka-verdigimiz-onemin-altini-bir-kez-daha-cizecegiz-
Bir gazeteci “ABD yönetiminin 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanımalarının Türkiye’ye karşı bir tutum olduğunu kabul edersek, bu zirveyle açıkladığınız hedeflerinize ulaşmanız ne kadar mümkün olabilir?” sorusunu yöneltti
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “Sayın Biden’le geçmişte gerek evimde ziyaret etmek suretiyle, gerek Amerika’da bulunduğumuz yerde bir araya gelmek suretiyle birçok görüşmelerimiz oldu. Yani kendisi Obama’nın yardımcısı olduğu dönemde de yine sık sık görüştüğümüz bir dostumuz” dedi, ekledi:
“Şu anda da temenni ederim ki bu görüşmelerimizi aynı hassasiyet içerisinde yaparak 24 Nisan’ı unutturacak adımları da atmış oluruz.”

“24 Nisan’ı unutturacak adımları da atmış oluruz” mu?!
Bu, bu ne demek?!
Sözde “soykırım”ı kabul ettiklerine ilişkin sözlerini yalatmak gerekirken, “unutturmak” mı?!.

Dün de…
Biden’la -1,5 saat olacağı algısı pompalanan- baş başa görüşme bir saat gecikmeli gerçekleşti ve topu topu 35 dakika sürdü.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, dünya basınının karşısına Biden’sız, tek başına çıktı, görüşmeyle ilgili yarım saatlik bilgilendirmede bulundu, sonra da soruları yanıtladı.

Sorulardan biri, Biden’la baş başa görüşmede sözde “soykırım”ın gündeme gelip gelmediği idi.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanıtı “Hamdolsun hiç gündeme gelmedi”! https://www.gercekgundem.com/siyaset/281335/chpli-ozelden-erdoganin-hamdolsun-24-nisan-gundeme-gelmedi-aciklamasina-videolu-yanit oldu.

Duyduklarıma inanamadım!
Onurum kırıldı!
Sırttan hançer yemiş gibi derin acı hissettim!
Yaşamımda ilk defa dakikalarca hüngür hüngür ağladım!

Gündeme gelmemesi, getirilmemesi, hele de “hamdolsun” sözcüğünü özellikle kullanmak –Tanrı aşkına- ne demek?!

Ey vah!
Vah ki vah!

Ve…
Çok daha vahimi…
13 Haziran 2021 Pazar günkü G7 ülkeleri bildirisiyle https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/g7de-cine-karsi-yesil-kusak-ve-yol-plani-6484063/, bir gün sonraki (14 Haziran 2021 Pazartesi) NATO bildirisindeki https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-57471476 “Çin” vurgusu!..

G7 ülkeleri bildirisinde, Çin’in etkisini azaltmak için “yeşil kuşak ve yeşil yol planı”nda “mutabakata” varıldığı; NATO bildirisinde ise “Çin’in davranışları, sisteme meydan okuma” olarak tanımlanıyordu.
Bu ne demek?!
Emperyalist Birleşik Krallık/İngiltere ile emperyalist ABD arasındaki “derin savaş”ın kazananı İngiltere’ydi.
Çin’in üzerine ilkin, “yeşil kuşak” sözcükleriyle kodlanan, İngiltere üretim ve kumandasındaki dinci cemaat ve tarikatlarla gidilecek.
Bu tarikat ve cemaatler, Cin coğrafyasındaki Türk kökenli Müslüman ülkelere taşınacaklar, o ülkelerde bakılıp beslenecek, çoğaltılacaklar, Çin’e saldırtılacaklar!
Çin, bölgesindeki IŞİD benzeri yapılanmaya kayıtsız kalmayacak, onları barındıran ülkelere askeri gücüyle bindirecek.
Bir yandan da, Türk ve Müslüman ülkelerinde yaşanacak Çin vahşetine karşı Türkiye’deki “Türk-İslam Sentezci” yönetimi ve bu senteze kendilerini kaptıran insanları kışkırtacak emperyalistler, Türk askerini, 30 yıl sürecek savaşın içine atacaklar!

Türkiye’de, düşünen herkesin, bu emperyalist oyunu/tuzağı öngörmesi, önlem alınmasına çırpınması “vatan ve vatandaşlık görevi”dir!
Öyle bir görev ki…
3’üncü Dünya Savaşı’nı çıkartmayacak, önleyecek büyük, yüce görev!..

“HİZİPÇİ, BANKAMATİK MİLLETVEKİLİ” DENİZ BAYKAL’IN TORNASINDAN ÇIKMIŞ ASLI BAYKAL’IN CHP’YE ZARAR VERMEMESİ OLASI MI?!.

150 150 bakikarakol

Prof. Dr. Aslı Baykal, “biyokimya” bilimcisidir.
Babası “cimri”, “Hizipçi”, “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal, rahatsızlanıp hastanelerde yurt içinde, yurt dışında aylarca tedavi görmesine, konuşamamasına, yürüyememesine karşın 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerinde, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” tarafından, memleketi Antalya’dan 1’inci sıradan Milletvekili adayı gösterilinceye kadar siyasadan uzaktı.
Ne vakit ki, Milletvekili aday listeleri resmi olarak kesinleşti, Aslı Baykal da, hastane odalarında doktorlar gözetimindeki babası adına/yerine, Antalya seçim bölgesinde harıl harıl çalışmaya başladı, kendini uzak tuttuğu “baba işi” siyasayla/siyasetle tanıştı.

İktidar yanlısı Sabah Gazetesi’nin, Milletvekili olmak –önce CHP’nin kapısını çalmış, olumsuz yanıt alınca AKP’den denedi, listesine konulmadı- özlemiyle yanıp tutuşan yandaş köşe yazarı Mahmut Övür’ün, kaynağı “Mehmet Sevigen”e dayanarak yazdığı yazıdan öğrendik ki, Aslı Baykal siyasaya giriyor.
“Ayrı bir siyasi oluşum” içinde yer alacağı yandaş basın tarafından yazıldı.
Aslı Baykal, bir düzeltme yazısı yazdı.
3 Haziran 2021 Çarşamba günü Mahmut Övür köşesinde ASLI BAYKAL’DAN CEVAP VAR başlığı altında yayınladı.
Aslı Baykal, siyasaya gireceğini ama bir başka siyasi oluşum içinde olmayacağını, siyasayı CHP’de yapacağını açıklıyordu.

Rahatsız oldum!

Aslı Baykal, Övür’ün köşesinde yayınlanan “düzeltme yazısı”nda “Bugünkü (dünkü – 2 Haziran 2021 Salı) yazınız yeni bir oluşum içerisinde yer aldığım yönünde olduğu için bir açıklama yapmak istedim” diyor, şöyle sürdürüyor:
“Cumhuriyet Halk Partisi, devletimizin kurucusu Büyük Atatürk’ün kurduğu büyük bir misyon partisidir. Hiç şüphe yok ki, Cumhuriyeti kuran partidir. CHP’nin misyonu Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar bağımsız bir devlet olarak yaşatmaktır.
Ben kendisini bu büyük ideale adamış bir ailenin, bir babanın kızıyım. Deniz Baykal’ın kızıyım. Akademik kariyerimin ardından yaşamımın bu anında ve gelecekte bu büyük mirasın sarsılmaz savunucusu olacağımdan kimsenin kuşkusu olmaması gerekir.
Ülkemizin büyük tehditlerle yüz yüze olduğu bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne her zamankinden fazla ihtiyacı vardır. Halkımızın tek ümit kaynağı CHP’dir. Bu nedenle, hepimiz, bölünmenin, parçalanmanın; ülkemize, demokrasimize, Cumhuriyet ve Atatürk ideallerine zarar vereceğini bilmeliyiz
CHP, birlik ve beraberliğimizin adresidir ve hepimizin özgürce siyaset yapacağı tek çatıdır.” https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ovur/2021/06/03/marmaranin-olumune-bir-civi-de-imamoglundan

Aslı Baykal, dünya lideri Kemal Atatürk’ü tanısaydı, ‘O’nun devrim ve ilkelerini, demokratik ve laik Cumhuriyet’ini ve de Cumhuriyet Halk Partisi’ni bilseydi, anlatımında, tanımlamalarında çok daha doğru, çok daha güçlü sözcükler seçer kullanırdı.
Anlaşılıyordu ki, dünya lideri Kemal Atatürk’e, O’nun devrim ve ilkelerine, demokratik ve laik Cumhuriyet’ine ve de CHP’sine, bütün bunları siyasi geleceği için kullanan babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal siyasi çizgisinde/anlayışında siyasa izleyecek, siyasacı (siyasetçi) olacak!

Aslı Baykal’ın “Ben kendisini bu büyük ideale adamış bir ailenin, bir babanın kızıyım” tümcesinde vurguladığı “ailenin” değil, “babanın” karşısındayım!
Az yukarda, “baba Baykal” ile ilgili düşüncemi özetle belirttim.
Belli ki, “Deniz Baykal’ın kızıyım” diyen Aslı Baykal, babasının siyasa gerçeğini bilmiyor, öğrenememiş!
Öğrenemeyecek de!
Çünkü babasının siyasası etkisinde!
Onun için, “Akademik kariyerimin ardından yaşamımın bu anında ve gelecekte bu büyük mirasın sarsılmaz savunucusu olacağımdan kimsenin kuşkusu olmaması gerekir” tümcesini ederken, “miras” sözcüğünü kullanması dikkat çekici!
Saki, 9 Eylül 1992 günü yeniden siyasi yaşamımıza giren CHP’yi, “babasının mirası” sanıyor!
Bütün siyasi partileri kapatan “12 Eylül 1980 faşist askeri darbe hukuku”na karşı savaşım vererek, CHP’nin 9 Eylül 1992 günü resmi açılışını sağlayanların emeği üzerine, “Kızıyım” dediği babası “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın “çöktüğü”nden de habersiz!

Aslı Baykal’ın “Ülkemizin büyük tehditlerle yüz yüze olduğu bir süreçten geçiyoruz. Türkiye’nin Cumhuriyet Halk Partisi’ne her zamankinden fazla ihtiyacı vardır. Halkımızın tek ümit kaynağı CHP’dir. Bu nedenle, hepimiz, bölünmenin, parçalanmanın; ülkemize, demokrasimize, Cumhuriyet ve Atatürk ideallerine zarar vereceğini bilmeliyiz
CHP, birlik ve beraberliğimizin adresidir ve hepimizin özgürce siyaset yapacağı tek çatıdır” tümcelerine aynen katılıyorum.
Ancak…
Babası Deniz Baykal da aynı içerikte sözler ederek, siyasa yaptı, Türkiye, Türk halkı, Türkiye’nin “demokratik, laik Cumhuriyet”i ve CHP bugünkü berbat noktaya geldi!
Aslı Baykal’ın da siyasası aynı olacak!
Çünkü “Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal’ın siyasanın öznesinde “Atatürkçü düşünce”, “CHP”, “CHP’li olmak” yok!
Ama görüntü var!
Buradaki amaç, bu değerler üzerinden “siyasi yol” almak, “siyasi kazanımlar” edinmek!

Aslı Baykal bilmiyor olabilir, öğrensin:
Siyasasına sarıldığı babasının iki önemli özelliği var:
Birincisi, güçlü olmayı, başkalarının zayıflığında arar; ikincisi, CHP’de ve siyasada hep “1 Numara olmak” peşine düşmüştür!
Siyasada 1 numara olamadı ama 9 Eylül 1992’den sonra CHP’de 1 numara oldu.
CHP’de 1 numara olmadan, siyasada 1 numara olamayacağını çok iyi biliyordu.
Bu nedenle, CHP’deki siyasi yaşamında, CHP’de 1 numara olmak için çırpındı!
Türkiye’de de siyasayı belirleyen düşman emperyalistler, ona, ne CHP’de, ne siyasada “1 numara olma şansı” tanımadılar!
Neden, “siyasada 1 numara olma hırsı”ydı!
O yüzden hem CHP’de, hem siyasada “2 numara”, diğer değişle “2’inci adam” konumunda tutuldu, kaldı!
CHP’nin ve siyasanın 1 numarası olmak için, CHP içinde kendine rakip gördüğü arkadaşlarını alt etme uğruna her çeşit kulisin, siyasi oyunun içine girdi!
Kısa sürede adı “hizipçi”ye çıktı!
Hizipçiliği öylesi boyutlara vardırdı ki, “Hizipçi başı” diye anılır oldu!
Artık dünyanın etkili, tehlikeli hizipçisi idi!

Böyle bir tornadan, yani “Hizipçi, Bankamatik Milletvekili” Deniz Baykal tornasında çıkmış Aslı Baykal’ın, hizipçi olmaması, CHP’yi içten parçalamaması, Atatürk’e, Atatürk devrim ve ilkelerine, Atatürk’ün demokratik, laik Cumhuriyet’ine vb zararlar vermemesi olası mı?!.

“KANAL İSTANBUL İNADI”NA KARŞI HAYKIRIŞ VE “VARSIN BİRİLERİ ÜLKENİN VE MİLLETİN GELECEĞİNİ LAĞIMLARDA ARASIN” SÖZÜ!..

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin önceki günkü (9 Haziran 2021 Cuma) grup konuşmasında “İklim dostu şehircilik anlayışının bir örneği ve Cumhuriyet tarihinin en büyük projelerinden biri…
İstanbul’un ve Türkiye’nin iftiharı…” sözcükleriyle tanımladığı, ancak kendileri dışında herkesin, özellikle de su, deprem bilimcilerinin karşı çıktıkları “Kanal İstanbul Projesi” için şunları söyledi:
“Kanal İstanbul’u, depremi tetikleyeceğinden susuzluğa yol açacağına kadar nice zırvayla engellemeye çalışanlar, önce bu şehre karşı asgari görevlerini yerine getirsinler, ondan sonra bizim projelerimize laf etsinler. Biz, bu tür yalanlara, iftiralara bakmadan hayırda yarışmayı sürdüreceğiz.” https://www.akparti.org.tr/haberler/genel-baskanimiz-ve-cumhurbaskanimiz-erdogan-tbmm-grup-toplantimiza-katildi-09-06-2021-13-51-05/

Bilimi “zırva”, bilim ışığında yaptıkları araştırmalara, çalışmalara dayanarak açıklamalar yapan, görüş ve öneriler ortaya koyan bilim insanlarını “engellemeye çalışanlar” diyen bir başka siyasi parti genel başkanı var mı?!

Yer bilimci, Sedimantoloji ve Deniz Jeolojisi konularında uzman Prof. Dr. Naci Görür dün, Fox TV’de sabah kuşağında canlı yayınlanan “İsmail Küçükkaya’yla Çalar Saat Programı”ndaydı.
“Bilim insanı duyarlılığı”yla “Kanal İstanbul Projesi” konusundaki düşüncelerini dile getirdi.
Dahası…
Dile getirmesinin ötesinde, yüreklice haykırdı:
“Kimse, bu ülkenin geleceğine, kendi fikriyle, kendi ekibiyle karar veremez. Benim çoluk çocuğum, torunlarım burada yaşayacak. İstanbul deprem bekliyor. Yüz binlerce insanın can güvenliği yok. Haykırmaktan sesim kesildi. Sadece ben değil, bütün bilim insanlarının! Neden İstanbul’u depreme hazırlayıp da bu insanların can güvenliğini noktasında yatırım yapmıyorsunuz? Neden bu ülkenin en zorlu ekonomik şartlarında böyle riskli, getirisi de az olan bu projeye yöneliyorsunuz? İsyan ediyorum bir bilim insanı olarak.“ https://www.akparti.org.tr/haberler/genel-baskanimiz-ve-cumhurbaskanimiz-erdogan-tbmm-grup-toplantimiza-katildi-09-06-2021-13-51-05/

Aynen katılıyorum!
Ve…
Adım kadar eminim, bu bilimsel çığlığa, isyana kulak verilmeyecek!
Başı AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının çektiği “Kanal İstanbul” yanlıları bildiklerini okuyacaklar, inatlarında inat edecekler!

N e d e n ?!

Hani “Millet”, “Milli İrade”, “Milli İradeye bağlılık” deniyordu, deniyor?!
16 milyonluk İstanbulluyla birlikte Türkiye nüfusunun üçte ikisinin siyasi, ekonomik, askeri gibi alanlardan gereksiz gördüğü “Kanal İstanbul Projesi”nde, halkı dinlememe, bilim insanlarının yakaran sedalarını duymazdan gelme, ulus yararına olmayan ve de olmayacak yanlışta inat etme niye?!
İnat etmekte amaç ne?!

“Yarar” (!) diye anlatılanların hiç biri ulusal gerçeklerle örtüşmüyor!

“Kanal İstanbul Projesi”ne karşı olan; Kamutay (TBMM) içi, Kamutay dışı siyasi partiler ve sendikalar, dernekler, başka demokratik sivil kitle örgütleri, araştırmacılar vb, “Kanal İstanbul Projesi”ndeki “ısrar”ın peşine düşmeliler, o “ısrar”ın ne olduğunu, nereye/nerelere, kime/kimlere uzandığını ortaya çıkarmalı!
Çünkü…
“Kanal İstanbul Projesi”nin ülkemize, halkımıza, çocuklarımıza, torunlarımıza bedeli, öngörülenin 5-10 katı ağır olacak!
Böyle bir “zarar”da, “tehlike”de “ısrar” ne için?!

Bu arada…
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, aynı grup konuşmasında şu sözleri de etti:
“Bizim eserlerimize ve hizmetlerimize engel olamadılar. Israrla söylüyorum: Olamayacaklar. Havamızı, suyumuzu, topraklarımızı kirlilikten korumak için nasıl mücadele ediyorsak, inşallah siyaseti de kirli ellerin, kirli niyetlerin operasyon aracı olmaktan kurtaracağız. Bunun için 2023 çok önemlidir. Sizlerden, Haziran 2023’e kadar geçecek her günü hazine değerinde görerek çalışmanızı; dokunmadık yürek, kazanmadık gönül, tebessüm ettirmedik yüz bırakmamanızı istiyorum. Varsın birileri, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda arasın. Biz milletimizle birlikte çıktığımız bu kutlu yolda, büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa edene kadar durmadan, duraksamadan bu yola devam edeceğiz.”

Paragraftaki her tümce, ayrı ayrı yorumlu!
Örneğin:
“2023 çok önemlidir” vurgusundaki içerik, hedef nedir?!
“Demokratik, laik Cumhuriyet”ten, “Radikal İslam Cumhuriyeti”ne geçiş mi?!

Muhalefet, “Sizlerden, Haziran 2023’e kadar geçecek her günü hazine değerinde görerek çalışmanızı; dokunmadık yürek, kazanmadık gönül, tebessüm ettirmedik yüz bırakmamanızı istiyorum” tümcesiyle dile getirilen çalışmanın içinde mi?!
Değilse, bu tümceden esinlenecek mi?!

Ve Tanrı aşkına, “Varsın birileri, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda arasın” ne demek?!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, tepki çeken, çokça yerilen “Aç olarak dolaşanları, buyurun siz de doyuruverin” tümcesi eşdeğerinde “Varsın birileri, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda arasın” nasıl der?!
Kamutay’ın 1’inci büyük partisinin Genel Başkanı, aynı zamanda “Yürütme”nin başı Cumhurbaşkanı, “birilerinin, ülkenin ve milletin geleceğini lağımlarda aramasına” nasıl izin verir, verebilir?!
‘Ülkenin ve halkın/milletin geleceğini lağımlarda arayanlar’ın olduğu yerde,
‘büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etmek, edene kadar durmadan, duraksamadan yol almak’ olası mı?!
Değil!
Öyleyse?!.

NEDEN “AÇLIK” DENİNCE “EKONOMİK AÇLIK” USA GELİR, BAŞKA AÇLIKLAR ANIMSANMAZ?!.

150 150 bakikarakol

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin dünkü grup konuşmasının ortalarında “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri” dedi, ekledi:
“Bakıyorsunuz, sözde siyasi parti genel başkanı olarak çıkıp konuşanlara, durmadan hep iftira… Neymiş, millet açmış. Bundan bahsediyorlar. Aç olarak dolaşanları, buyurun siz de doyuruverin. Biz ne gerekiyorsa bütün bu sürecin içerisinde, bütün imkanlarımızı seferber ederek bunları yaptık. İşçilerimize, esnafımıza yaptık, yapmaya devam ediyoruz. Bu konuda en ufak bir aksama söz konusu değil. Yapılandırmaysa bütün yapılandırmaları yapıyoruz. Ama nankörlük, biliyorsunuz parayla değil. Onlar yine nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler.”
https://www.akparti.org.tr/haberler/genel-baskanimiz-ve-cumhurbaskanimiz-erdogan-tbmm-grup-toplantimiza-katildi-09-06-2021-13-51-05/

Kalakalıyorum!

Halktan oy alan bir siyasetçi, bu sözleri nasıl eder?!
Ve bu gibi sözlerin, oy olarak dönmeyeceğini nasıl öngörmez?!

Bu ve benzeri sözlerle işaret edilen insanlar neden duyarsızlar, “sineye çekme anlayışı”ndalar?!

“Neymiş, millet açmış” ne demek?!
Halk (millet) aç değil midir?!

Hele de…
“Aç olarak dolaşanları, buyurun siz de doyuruverin” ne demek Tanrı aşkına?!
Böyle bir tümce nasıl edilir?!

Bir kere…
“Aç olarak dolaşanları…” denilerek, “açlık ve aç dolaşanlar” gerçeği kabul ve itiraf ediliyor!
Yurtta var olan açılığı gidermek, aç insanları da açlıktan kurtarmak, birinci derecede iktidarın işi değil midir?!
Devlet işlerini yapmakla görevli iktidarın, işi, muhalefete yüklemesi nerede görülmüştür?!

“…nankörlük, biliyorsunuz parayla değil. Onlar yine nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler” sözleri, yukarıdaki sözlerin tuzu, biberi!

Evet, nankörlüğün parayla olmadığı biliniyor.
Ama nankörlükte paranın etkisi de gözden ırak tutulmuyor.

Hem…
“Nankör” kim?!
“Sözde siyasi parti genel başkanı” diyerek küçümsenenlerin “aç” dedikleri mi, yoksa küçümsenen “sözde siyasi parti genel başkanları” mı?!

“Onlar yine nankörlüğe devam ediyorlar. Varsın devam etsinler” tümceleri, “sözde siyasi parti genel başkanları”nı değil, “sözde siyasi parti genel başkanları”nın “açlar” dediklerini işaret ediyor.

“Varsın devam etsinler” demek de, sandığa giderek, “oy”larıyla, kendisini seçen ve kendisine yetki veren yurttaşlara meydan okumak değil midir?!
Bu “meydan okuma”yı hangi sözcükle tanımlamalı, yorumlamalı?!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yanıt, 2-3 saat içinde, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”den geldi.
“Adı lazım değil” dün saat 15.23’te @kikicdarogluk hesabından “Erdoğan ‘Millet açsa onları da siz doyuruverin’ demiş. Yapıyoruz zaten. Pandemide CHP’li belediyeler yaklaşık 2 milyar 250 milyon TL destekle fakir fukaranın yanında oldu. Sen batırdın, biz koştuk. O kadar gönlün fakir ki; sahip olduğun tek şey sarayların, paraların ve kibrin.”
https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1402602260459360256 paylaşımında bulundu.
“Adı lazım değil”in aynı saatteki ikinci paylaşımı ise şöyle:
“AK Partili makul anne babalara, dürüst insanlara çağrımdır; artık bu düzene veda etme zamanınız gelmiştir. Vatanınıza karşı sorumluluğunuz budur.”

Bu “adı lazım değil” de siyasi atışma peşinde!
Elleri, kolları bağlanan, yetkileri kısıtlanan, hizmetleri çelmelenen partili belediyelerde zor koşullarda ve zor koşullarla yapılan yardımları, başka çalışmaları anlatma derdinde!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı da, “adı lazım değil” de, “açlık” denilince, hepten ve öncelikle, “ekonomik açılığı” anlıyorlar!

Halktan yana iktidar ve muhalefet açlığı!
Güven açlığı!
Sevgi, saygı, kaynaşma açlığı!
Bağımsız yargı açlığı!
Özgürce düşünme, özgürce konuşma, özgürce yazma, özgürce çizme, özgürce gezme, özgürce seçme-seçilme açlığı!
Tiyatro, sinema, resim, heykel, güzel sanatlar açlığı!
Sahiplenme, savunma açlığı!
Dayanışma, yardımlaşma açlığı!
Çağdaş eğitim-öğretim açlığı!
Planlı yönetme, yönetilme, kalkınma açlığı!
Dış siyasada saygınlık açlığı!
Sağlıklı, huzurlu, mutlu günler açlığı!

Daha sayamadığım, saysam da bitiremeyeceğim “açlıklar” neden usa (akla) gelmez, anımsanmaz?!
Usa gelmesi, anımsanması ve her birinin “açlık” olmaktan çıkarılması çok mu zor?!
Değil!
Çok zor olsa da, üstesinden gelinir!
Örneği var!
O örnek, örnek olacak!
Umutluyum!
Geldikleri gibi gönderilecekler!..

DAVUTOĞLU’NDA, BAHÇELİ’NİN YÜREĞİNİ AĞZINA GETİRECEK BİR “DEVLET SIRRI” MI VAR?!.

150 150 bakikarakol

“Güvenilir, inanılır siyasi değil” dediklerimden kabul ettiğim, “Merkez Bankası ile ilgili konuşmasının hemen arkasından Dolar yine tarihi rekorunu kırdı. İnsan artık şüphe etmeye başlıyor: Bu Dolar’ın yükselmesinden biri kâr ediyor da Cumhurbaşkanı kritik vakitlerde o kârı artırmak için mi yapıyor, nedir bu yani?” https://www.indyturk.com/node/368031/siyaset/davuto%C4%9Flu-birileri-dolardan-k%C3%A2r-ediyor-da-cumhurba%C5%9Fkan%C4%B1-o-k%C3%A2r%C4%B1-art%C4%B1rmak-i%C3%A7in-mi#.YLiX1aKf1rk.twitter sözlerine ise dikkat kesildiğim, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na “Doğru sözlü, düzgün fikirli, yüce gönüllü, yumuşak huylu, ağır başlı, müşfik tavırlı, zalime düşman, mazluma dost bir siyaset kavrayışı hiç şüphe yok ki huzurun anahtarıdır.
Siyasette idara tamamdır, müdara da tamamdır, ama dubaraya yer olmamalıdır.
Ne var ki dubaracı yüzler siyasette çok faal ve çok fazladır.
Geçmişine sırt dönüp çıkarlarının peşine düşenlerin görünürlüğü artmıştır.
Devletin en üst makamlarında görev alanların mahremiyetlerine emanet olan konuları ulu orta konuşmaları, dün birlikte olduklarını bugün karalamaya çalışmaları münafıklık alametidir.
Türkiye’de başbakanlık yapmış bir şahsın, kendisiyle birlikte mezara gitmesi gereken sırları döküp saçması, bu devletin kimlerin elinde kaldığına bariz bir delildir.
Ketumiyet yoksa karakter yoktur.
Gizlemesini bilmeyenin yönetmesi mümkün değildir.
Serok Ahmet böyle biridir.
Gelecek Partisi’nin yöneticilerine tavsiyem şudur; bu serokun yanında sakın konuşmayın, aman ha sır verme gafletine düşmeyin, dil ile düğümlenenin diş ile çözülemeyeceğini aklınızdan çıkarmayın”
http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4833/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_8_Haziran.html diyerek, çatan “Cumhur İttifakı”nın ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın küçük ama “etkili” ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Başkanı, Milletvekillerinden üçte birinin katılmadığı Ankara kulislerine yansıyan dünkü gurup toplantısında, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’a da “Keza aynı şey selamsız Babacan için de geçerlidir” göndermesinde bulundu; ardından, 36 sözcüklü “Kanuni Sultan Süleyman dönemi vezirlerinden olup Mısır’a vali olarak tayin edilen, ancak bir süre sonra Padişaha isyan ederek kendisini sultan ilan eden Hain Ahmet Paşa gibileri zamanında teşhis edilerek devlet ve siyaset hayatı onlara tümden kapatılmalıdır.
Serok için deniz bitmiş, filikası su almıştır” tümceyi etti.

Bahçeli’nin siyasi magazin içeren uyaklı/kafiyeli sözleriyle, insanda “Kendinden söz ediyor, özyergide (özeleştiride bulunuyor)” algısı yaratan kimi tümcelerini bir kenara koyalım.
Gerçek anlamda “devlet”te, devlet işi yapan siyasilerde, bürokratlarda “sır” mı, “şeffaflık” mı olmalı?!
Ben “şeffaflık” diyorum.

Davutoğlu’nda, Bahçeli’nin yüreğini ağzına getirecek bir “Devlet Sırrı” mı var ki, Bahçeli böylesine rahatsız, öfkeli, tedirgin ve “… devlet ve siyaset hayatı onlara tümden kapatılmalıdır” gibi yakışıksız, ilkel çağrısında bulunuyor?!

Geçelim…

Bahçeli, “HDP’li bölücü milletvekillerine gereği hukuk sınırları içinde derhal yapılmalıdır.
HDP, terörizmin siyaset ayağıdır.
HDP, terör örgütünün Meclis’e sızmış nifak uşağıdır.
Ve HDP’nin kapatılması, siyasetten, demokrasinden kaydının silinmesi hepimizin, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin namus borcudur” sözlerinden önce de, Türkiye İş Partisi Milletvekili –gazeteci-yazar- Ahmet Şık’ı hedef aldı:
“TİP’li bir milletvekilinin, ‘Bu devlet katil, bu devleti yıkmamız gerekiyor, evet Türkiye Cumhuriyeti devleti katil bir devlettir’ iftiraları karşısında ne yapacağız?
Bu hainin dokunulmazlığını kaldırıp doğruca adalete teslim etmeyecek miyiz?
Düşünebiliyor musunuz, böyle bir alçak TBMM’de bizimle aynı havayı teneffüs ediyor.
Devlete katil diyen bu soysuz, devletin her imkanından istifade ediyor, hazinesinden maaşını alıyor.
HDP’lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti katil olsaydı, bugün bulunduğu yer TBMM değil, mezarlık olurdu.
Bunlara müsamaha gösteremeyiz.
Bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz.
İktidarı zayıflatacak her türlü politikayı, bu iktidarın azı dişlerini çekecek her şeyi meşru gören bu bölücünün layık olduğu yer Gazi Meclis’in çatısı değil, demir parmaklıkların arkasıdır.”

Devlet Bahçeli, ön adından ötürü mü kendini “devlet”le özdeşleştiriyor yoksa “devlet adamı” olduğundan mı?!

Bahçeli’ye gerçek anlamda “devlet”in ve “devlet adamı olma”nın anlamlarını sormayacağım.
Ama…
“Demokratik ülkelerde bile cinayet işlemeyen/işletmeyen bir devlet gösterebilir mi?!” sorusunu soracağım.
Adnan Menderes ve arkadaşlarının, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamları, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 öncesinde, sonrasında katledilenler, darağaçlarında asılanlar, işkencehanelerde canlarına kıyılanlar, Savcı Doğan Öz, Abdi İpekçi, Ümit Kaftancıoğlu, Ord. Prof. Dr. Bedri Karafakioğlu, Prof. Dr. Ümit Doğanay, Kemal Türker, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Gaffar Okan, Hıran Dink cinayetleri, 32 aydının yaşamlarını yitirdiği Sivas Madımak Oteli vb kimin, kimlerin işi?!

Vatandaşının ve de topraklarında geçici-kalıcı yaşayan kalan insanların can güvenliklerini sağlayamayarak, ölümlerine neden olan devletler, devlet insanları “katil” değiller midirler?!

Topraklarında yaşayan her insanı, her canlıyı ve topraklarındaki doğayı koruyup kollayan devletlerin, devlet insanlarının ise önlerinde saygıyla eğilirim!

Devlet Bahçeli “Doğru sözlü, düzgün fikirli, yüce gönüllü, yumuşak huylu, ağır başlı, müşfik tavırlı, zalime düşman, mazluma dost bir siyaset kavrayışı hiç şüphe yok ki huzurun anahtarıdır” sözünde ne doğru, ne güzel söylüyor!

Söylendiği gibi olmak çok mu zor?!.