Posts By :

bakikarakol

FEVZİ İŞBAŞARAN, ERZURUM AKP MİLLETVEKİLİ SELAMİ ALTINOK’A O SORUYU NEYİ AMAÇLAYARAK, NEDEN SORDU?!.

150 150 bakikarakol

“Organize suç örgütü lideri” sözcükleriyle anılan Sedat Peker dün 8’incisini yayınladığı videolarının ilklerinde Mehmet Ağar, Mehmet Ağar’ın Elazığ AKP Milletvekili oğlu Tolga Ağar ve “Cumhur İttifakı İktidarı”nın İçişleri Bakanlığı koltuğuna “Bakan” olarak atanan Süleyman Soylu’nun adlarını andı.
Anarken de suçlamalarda bulundu; birilerine, bir yerlere iletiler (mesajlar) gönderdi.
Türkiye’nin siyasi ortamı, gündemi biranda alabora oldu, Peker’in açıklamalarına ve açıklayacaklarına odaklandı.

Tam bu süreçte, Manisa CHP Milletvekili ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Halk TV’de Cumartesi geceleri canlı yayınlanan Fatih Ertürk’ün ‘Türkiye Nereye?” programına çıktı, Soylu’ya yakın, Peker’e de yakın oldukları sonradan anlaşılan gazeteci Hadi ve Süleyman Özışık kardeşlerin, Soylu-Peker arasında arabuluculuk yaptığını ortaya attı.
Ortalık daha bir karıştı.

Soylu, 19 Mayıs 2021 Çarşamba gecesi TRT Haber TV’de, TRT Haber Kanal Koordinatörü Yahya Bostan, Koordinatör Yardımcısı Aysun Torun Orhan ve TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel’in sorularını yanıtladı. https://www.trthaber.com/haber/gundem/bakan-soyludan-sedat-peker-aciklamasi-operasyon-emrini-veren-bizzat-benim-581879.html
Soylu, Peker’in çok kızdığı ve ilk videosunda anlattığı İstanbul’daki evine düzenlenen “operasyon” emrini kendisinin verdiğini söyledi.
“Arabuluculuk” ile ilgili “Benim haberimin olması idam edilmem anlamına gelir. Böyle bir şey olabilir mi? Keklemişler, ben ne yapayım. Kim keklediyse hesabını oradan sorsun. Ayda kime 10 bin dolar para gönderiyorsa siyasetçiye ona sorsun. Yanlışlıkla yazdıkları bir yere düşmüş” sözlerini de o canlı yayında etti.

Bu defa, Soylu’nun “Ayda kime 10 bin dolar para gönderiyorsa siyasetçiye ona sorsun” tümcesi olay oldu.

Sedat Peker’den ayda on bin dolar alan siyasetçi kimdi?!

24 Mayıs 2021 Pazartesi gecesi, Merdan Yanardağ ile İsmail Saymaz var, sorulmayacak soruları sorarlar diye Türkiye’nin kilitlendiği, Haber Turk TV’de canlı yayınlanan Kübra Par sunumundaki “Açık ve Net Özel” programında İsmail Saymaz, Soylu’ya, Sedat Peker’e “koruma” verilmesini sordu.
Soylu, Peker’e korumanın, adını anmadan, kendisinden önceki İçişleri Bakanı –Erzurumlu, Bursa AKP Milletvekili Efkan Ala- döneminde verildiğini işaret etti, verenlerin ise “İstanbul Emniyet Müdür Selami Altınok ve Terörden Sorumlu Müdür Mustafa Çalışkan” https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/soylunun-sucladigi-emniyet-genel-mudur-yardimcisi-mustafa-caliskan-cumhuriyete-konustu-1839770 olarak açıkladı.

Aynı canlı yayında Saymaz, Türkiye’nin gündemindeki ve vatandaşların kendi aralarında konuştukları konuyu “Sedat Peker’den ayda on bin dolar alan siyasetçi kimdi?” sorusuyla birlikte, “Halen Milletvekili mi? AK Parti’den mi?” sorularını yöneltti ama Soylu gülerek, “Siyasetçi” sözcüğünden başka sözcük etmedi.

Soylu, “Hayır, halen milletvekili değil” ve “AK Parti’den Milletvekili değil” demedi, dememeye özel özen gösterdi.
Bu durumda…
Peker’den, 2015 yılında Hürriyet Gazetesi baskınına yönelik istemde bulunduğu ilişkin sorulara yanıt vermekten kaçındığı için dikkatleri üzerinde toplayan İstanbul AKP eski Milletvekili Metin Külünk’ün “on bin dolar alan Milletvekili” olabileceği olasılığına ilişkin öngörüler zayıfladı, zayıflıyor.

Peki…
Soylu’nun, Türkiye’nin kilitlendiği canlı yayında “Savcıya açıklayacağım” dedikten çok az sonra “Savcı sorarsa söyleyeceğim” demeye gereksimini duyduğu, Peker’den ayda on bin dolar alan Milletvekili kimdi?!
Bu sorudan önce, beyin jimnastiği yapmak için, şu iki soruya yanıt aramak/bulmak da gerekmez mi, doğru olmaz mı?:
“Sedat Peker, kime, neden ayda on bin dolar versin?!
Sedat Peker, kendine yardımı dokunmayan, dokunmayacak birine ayda on bin dolar verir mi?!”

İki sorunun yanıtının “Vermez. Niye versin ki?” sözcüklerinin olabileceği usa (akla) yatkın.

Peker, daha başka, daha derin ilişkilerden ötürü de, adı anılmayan, açıklanmayan ama halen Milletvekili olan şahsa ayda on bin dolar da vermiş olabilir.

Kuşku yok ki, araştırmalar, soruşturmalar sonucu o Milletvekilinin kim olduğu zor ve zaman alacak ama ortaya çıkacak.

Kafama takılan…
7 Aralık 2014’de İstanbul’da kaldığı otelde sabaha karşı polis tarafından gözlem altına alınan, götürüldüğü karakolda Sedat Peker’in adamı olduğu savlanan (iddia edilen) Avukat tarafından dövülen, adliyeye girişinde de bir grubun saldırısına uğrayan, çıkarıldığı mahkeme tarafından “Cumhurbaşkanına hakaret”ten tutuklanıp cezaevine konulan https://www.sozcu.com.tr/2014/gundem/isbasarandan-sok-iddia-682096/ Anavatan Partisi’nin ve AKP’nin Elazığ eski Milletvekili Fevzi İşbaran’ın *, “Sedat Peker‘e İstanbul Emniyet müdürü olarak koruma polisleri tahsis eden sensin.
Anadolu Ajansına ‘Benim adımı neden yazıyorsunuz’ diyeceğine, sana ‘Sedat Peker’e polis koruma memuru ver’ talimatını veren kim?”
https://www.gercekgundem.com/guncel/277577/sedat-pekere-verilen-koruma-polisi-kavgaya-tutusturdu-isbasarandan-altinoka-cok-sert-suclama?utm_source=share-twitter sözleriyle Erzurum AKP Milletvekili -28 Ağustos 2015-24 Kasım 2015 arasında Ahmet Davutoğlu başkanlığındaki “Seçim Hükümeti”nin İçişleri Bakanı- Selami Altınok’u yermesiydi.

Anımsanacaktır:
Artık “yandaş” sözcüğü ile anılır olan, devletin “Anadolu Ajansı” geçenlerde, “Sedat Peker’e verilen koruma kararı belgelerinde FETÖ izi tespit edildi” başlıklı bir haber yayınladı.
Haberde, bir belge de yer aldı.
O belgede adı geçenlerden biri, Aksaray Valisi iken, İçişleri Bakanı –Erzurumlu Hemşerisi- Efkan Ala tarafından “Vali kadrosuyla” İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne getirilen Selami Altınok’tu.
Altınok, sonradan metinden “adlar” çıkarılan haberle ilgili açıklama yaptı, “Son günlerde kamuoyunu meşgul eden şahsın koruma kararına ilişkin haberlerde ve ‘FETÖ izi bulundu’ başlığıyla servis edilen belgede, resmi sıfat ve görev taşıyan kişiler haksız bir şekilde ifşa ve itham edilmiştir.
Şahsım, birlikte çalıştığım ve koruma kararı verilen belgede adı geçen imza sahiplerinin gerek 17-25 Aralık gerekse 15 Temmuz sürecinde yürüttükleri mücadele ve gösterdikleri duruşa tüm milletimiz ve kamuoyu yakından şahittir.
Bunun aksine bir ima, iddia ve iftira her iki dünyada da hak ihlali olup iddia sahiplerini ağır vebal ve sorumluluk altına sokmuştur” https://t24.com.tr/haber/ak-parti-erzurum-milletvekili-selami-altinok-tan-anadolu-ajansi-na-koruma-karari-tepkisi,955320 dedi.

Tam bu noktada, İşbaşaran’ın, Altınoka, “Sedat Peker‘e İstanbul Emniyet müdürü olarak koruma polisleri tahsis eden sensin.
Anadolu Ajansına ‘Benim adımı neden yazıyorsunuz’ diyeceğine” deyip “Sana ‘Sedat Peker’e polis koruma memuru ver’ talimatını veren kim?” sorusunu yöneltmesi önem kazanıyor!

Gerçekten…
İşbaşaran “Sana ‘Sedat Peker’e polis koruma memuru ver’ talimatını veren kim?” sorusunu neyi amaçlayarak, neden sorma gereksinimi duymuştur?!

“Fevzi İşabaşaran ile Selami Altınok’un ayrı ayrı, tatmin edici açıklama yapmaları toplumun ve de kendi yararlarına olacaktır” diye düşünüyorum…

* Fevzi İşbaşaran, merhum Turgut Özal’ın Başbakan Başdanışmanlığı, Başbakan Özel Kalem Müdürlüğü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı görevlerinde de bulundu.

“SİYASİ MUHALEFET AĞALARI” SEÇİME NEDEN HAZIR DEĞİLLER!..

150 150 bakikarakol

Kaç kere dedim, şimdi de diyeyim:
“Seçim” isteyip duran “siyasi muhalefet ağaları”, avazları çıktığı kadar “Seçime hazırız” diye bağırsalar da, seçime hazır değillerdir!
Ya “seçime hazır olma”nın ne demek olduğunu bilmiyorlar veya böyle diyerek, toplumun gazını alıyorlar!
Toplumun gazını almakla da, ülkeyi çok kötü yönettiği yadsınamaz olan iktidara, iktidardaki partiye, partilere yardım ve yataklık etmiş oluyorlar!
Hazır olmadıkları, olamayacakları “seçim”i isteyip durmaları, “siyasi ikram”ın ta kendisidir!

“Erken seçim kolik siyasi muhalefet ağaları” ile “danışıklı dövüş oyunu”nu oynayan iktidar, iktidar partileri…
Varsayalım ki…
Zamanı kolladı, siyasi rüzgarın kendilerinden yana estiğini gördü, “erken seçim” kararı aldı; ülke, en erken 45 gün içinde “Cumhurbaşkanlığı” ve Milletvekili Genel Genel seçimine gitsin…
İktidarı oluşturan AKP, MHP, BBP’nin -Cumhur İttifakı’nın- Cumhurbaşkanı adayı belli…
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti’nin “Millet İttifakı” da Cumhurbaşkanı adayını ortak belirlesin…
HDP’nin, Deva ve Gelecek partiler de ayrı ayrı kendi adaylarını çıkarsınlar…

Ya Milletvekili adayları?!.

Görünen o ki…
Milletvekili adaylarını, seçime katılacak siyasi partilerin Genel Başkanları belirleyecekler!
Yapacakları “Milletvekili listeleri”ni seçmene dayatacaklar, Oy ver” diyecekler!
Buna da, “Seçmen, vekilini seçti” diyecekler!
Bunun da adı “Milli İrade” olacak!

Hadi diyelim…
Üretim araçlarının, sermayenin/paranın, toprağın sahiplerinin yani burjuva sınıfının yanında yer alan sağ, muhafazakar, aşırı dinci, aşırı Milliyetçi siyasi partiler, Milletvekili adaylarını, yukarıda vurguladığım yöntemle belirliyorlar…
Peki ya…
Emeğinden başka özel mülkiyeti olmayan işçi sınıfının ve ekonomik durumunun kötüye gidip daha fakirleşen çok küçük ve de çok az miktarda üretim araçlarına, paraya, toprağa sahip yoksul burjuvazinin yanında yer aldıklarını deklere eden sosyal demokrat, demokratik sol ve sol siyasi partilerin, burjuvazi yanlısı siyasi parti genel başkanlarının yöntemlerinin aynısını yapmalarına ne demeli?!

Onun için…
Bu partilerin Genel Başkanlarını, Genel Merkez Yöneticilerini “muhalefet ağaları” diye tanımlıyorum!

“Elerki” öz Türkçe sözcüktür ama pek bilinmez, kullanılmaz; bilinen, kullanılan Yunanca sözcük “Demokrasi”dir!
“Elerki/demokrasi, elin yani halkın erki, yani iktidarı” demek.
Halkın kendi kendini yönetmesi, kendisinin seçeceği vekilleri ile olası.

Bu yapıldı mı?
Dünya lideri Kemal Atatürk’ten sonra yapılmadı.
Arada bir yapılanlar ise aynısının kötü benzeriydi.

Halkın, kendi el, kendi iradesiyle vekilini belirlemesi, seçim günü de sandığa gidip vekil belirlediklerine oy vererek, onları oylarıyla seçmeleri uzun süreci gerektirir.
Öyle 45 günle, 3 ayla, 6 ayla olacak iş değildir.
Bu süreçlerle “Milli İrade” belirmez!
Beliren…
Kapalı kapılar ardında genel başkanlar seçip “genel başkan koltuğu”na oturtan iç-dış güçlerin iradesidir!

Lütfen bu gerçeği görelim!

Genel Başkanların yapacakları “Milletvekili listesi”ne oy verilerek “seçilmiş” sayılacak ve “Milletvekili” sıfatı alacak insanlardan çok değil 30-40 tanesi dışında kalanların tamamı, kendilerini Milletvekili listesine koyan, halka seçtiren genel başkanlarının, dolayısıyla da genel başkanlarını kapalı kapılar ardında seçen güçlerin “iradesi”ni temsil edecek!

Yani…
Gününde de, gününden önce de seçim yapılsa, halk kendi vekilini “özgür iradesi” ile belirlemediği, oy’u ile seçmediği sürece, değişen, değişecek bir şey yok, olmayacak!
Olsa da, devede kulak!..

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yakararak, toplumu erken seçime hazırlamayarak ve ülkeyi seçim ortamına/havasına sokmayarak, “seçim isteminde bulunmak” koca bir yanlıştır, gerçekleri çarpıtmaktır, halkı kandırmaktır, halka yalan söylemektir, halka, ülkeye büyük zarar vermektir, halkı, ülkeyi 40-50 yıl geri götürmektir!

Ve…
Vurguladığım anlamda seçime hazır olmayanların, seçime hazır olanların ağına, tuzağına düşmeleri, kazanmamaları, yitirmeleri evrensel gerçektir!..

AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANI O SÖZLERİ SÖYLEMEMELİYDİ!..

150 150 bakikarakol

Gelin hanım beni Netanyahu’nun yanına koyuyor, onun ardından memleketim Rize’ye gidiyor. Gelin hanıma görüldüğü gibi gayet güzel bir ders veriliyor. Ve nerede, nasıl adım atılacağını çok iyi bilmek lazım.
Burası Rize, sen kalkıp da Rize’nin uşağına bu şekilde hakaret edip onu Netanyahu gibi bebek katillerinin yanına koymaya kalkarsan yapılacak budur. Yine dua et ki gelin hanıma çok ileri gitmeden bir ders verdiler. Bu da Rizelinin edebini, adabını gösterir.
İkizdere yetmedi bir de Çayeli’ne gitti. Orada da zaten gerekeni yaptılar. Ondan sonra da Trabzon’a gitmeye kalktı. Trabzon’da da hiç meydana çıkmayıp doğrudan uçağa gidip Ankara’ya döndü.
Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım bunlar iyi günler. Her şeyden önce ahde vefa diye bir şey var. Eğer ahde vefa olmazsa bu millet affetmez.

https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/erdogandan-meral-aksenere-gelin-hanima-gayet-guzel-bir-ders-verildi-6451566/

Dün partisinin grup toplantısını yapan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının ağzında bu sözleri, izlediğim televizyon kanalından, duyunca, saat 12,57’de @BakiKarakol hesabımdan gerçekleştirdiğim paylaşımımda https://twitter.com/BakiKarakol/status/1397492076204503043 dediğim gibi, ÜRKTÜM!

Ülkenin Cumhurbaşkanı bu sözleri nasıl ederdi, edebilirdi?!

Şaşkınım!

Bu sözler bana, gazeteci olarak yaşadığım 12 Eylül 1980 öncesi kanlı ve karanlık kahrolası zorlu günleri anımsattı:
Siyasi ortam çok fena gergindi!
Siyasi cinayetler, sağ-sol, genç-yaşlı, kadın-erkek, suçlu-suçsuz demeden işleniyordu; günde 30-40 can yitiyor, 500’ün üzerinde beden yaralanıyor, birden fazla uzuv kopup gidiyordu!
Ne için?!
Emperyalizme ve emperyalistlerin çıkarlarına hizmet eden/edecek faşist askeri darbe için!
Bu ne için?!
Aydınlıkçı Atatürk Türkiye’sini, Ulusal Kurtuluş Savaşı öncesi berbat günlerine geri döndürmek için!

2021’nin başlarında benzeri mi düşünülüyor, yaşama geçirilmek isteniyor?!

Sözlerinin sahibinin yapacağı açıklamayla ya da yaşayarak öğreneceğiz!

Endişem…
Bu toplumda, kötü yöneticiler “durumdan vazife çıkaran kadrolar” da yetiştirdiler!
O kadroların kalıntıları ve o kalıntıların yetiştirdikleri “yeni”ler, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının belki de siyasi amaçla “korku iklimi yaratma”yı düşünerek söylediği yukardaki sözlerden etkilenecek, kendilerine “vazife çıkaracak”, ölümlerle, yaralanmalarla bitecek siyasi eylemlere kalkışacak olmaları!
Silahlı, taşlı, sopalı, bıçaklı, muştalı eylemleri onlar veya başkaları yapsalar da, alıntıladığım sözlerinden ötürü sorumlu tutulacak, suçlanacak kişi AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı olacak!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı kendini böyle bir riske neden soktu?!
Dahası…
Siyasi yaşamını, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortaklığını vb riske etti?!
Anlamış, anlayabilmiş değilim!

Kendiler dışındaki siyasi karşıtları partilerin, o partilerin Genel Başkanlarının yurdun bazı il ve ilçelerinde, kasaba ve köylerinde siyasi çalışmalarda bulunmaları artık eski gibi olmayacak!
Çok zor olacak!
Özellikle, yakın zamana kadar birlikte yol yürüdükleri, şimdi ayrı düştükleri için!..
Örneğin…
İyi Parti, Gelecek Parti, Deva Partisi ve bu partilerin Genel Başkanları (Meral Akşener, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan) bildiklerini hiçbir biçimde dillendirmesinler, konuşmasınlar diye, saldırı, linç tehdidi altındalar!
Böyle düşünüyor, böyle öngörüyorum.
Yanılmayı diliyorum.

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, usa (akla), mantığa aykırı sözlerine ilk tepki, partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil”den geldi.
Twitter hesabı @kilicdarogluk’dan yaptığı paylaşımında Erdoğan binlerce trolünden umudunu kaybetmiş olacak ki, kendi de trol gibi konuşmaya başlamış. Mafya ağzı ile “bunlar daha iyi günler” demiş. Geç bunları kardeşim geç. Er meydanına gel, milletten korkulmaz. Sandığı getir sandığı! #HemenSeçim
https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1397507101925195776 dedi.
37 dakika sonra da Helalleşelim kesinlikle. Türkiye için erken seçim çağrısı yapıyorum. Seçim! Hemen! #HemenSeçim
https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1393198088257515521 paylaşımında bulundu.

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise…
@meral_aksener hesabından ilkin (saat 14.33’te) İşte biz, tam olarak da bu nedenle, İYİleştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz.
https://twitter.com/meral_aksener/status/1397516230513336322; sonra (saat 17.07’de) Sayın @RTErdogan ve arkadaşları zor günler geçiriyor. Benim üzerimden sorulardan kaçıyor, iddiaları sektiriyorlar ama… Rizeli kardeşlerimi zan altında bırakmalarına asla izin vermem. Hiç merak etmeyin, bana Türkiye’nin hiçbir yerinde zarar gelmez.
https://twitter.com/meral_aksener/status/1397555009244520448 diye yazdı.

“Adı lazım değil”, helalleşme karşılığında “Hemen erken seçim” nakaratıyla yakarırken, dil sürçmelerinden ötürü “Bay Kemal, bay Meral” diyen, sonra da bir kere “Bayan Kemal” dediği duyulan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Açık konuşmak gerekirse, burayı Bay Kemal’in iyi dinlemesi lazım dedi, sürdürdü:
CHP Genel Merkezi tacizcilerin ve onları koruyanların işgali altındadır. Şuan da CHP Genel Merkezi tecavüzcülerin, onları koruyanların işgali altındadır. Şuan da CHP Genel Merkezi hırsızların, onları koruyanların işgali altındadır. Şuan da CHP Genel Merkezi terör örgütlerinin siyasi uzantılarının ve teröristleri koruyanların işgali altındadır. Şuan da CHP Genel Merkezi milletimizin değerlerine savaş açmış marjinallerin ve onları koruyanların işgali altındadır. Şuan da CHP Genel Merkezi suç örgütlerine payandalık ve piyonluk yapanların işgali altındadır.
https://www.sondakika.com/haber/haber-son-dakika-cumhurbaskani-erdogan-chp-genel-merkezi-suc-14157638/

Benim bildiğim…
Partim CHP’m, önceden “AKP iktidarları”na; şimdi de, AKP’nin içinde yer alıp başı çektiği “Cumhur İttifakı”na ve “Cumhur İttifakı İktidarı”na yardım ve yataklık eden Sorosçu “adı lazım değil”in ve kadrosunun işgali altında!
Nokta!..

SOYLU’YU “ESKİ TÜRKİYE” MERKEZ SAĞDA SİYASETÇİ YETİŞTİRDİ, “YENİ TÜRKİYE” BOZDU, TARUMAR ETTİ!..

150 150 bakikarakol

SOYLU DÜN GECE YORDU, TOPLUM BEKLENTİLERİNİN ALTINDA KALDI!.. https://bakikarakol.com/soylu-dun-gece-yordu-toplum-beklentilerinin-altinda-kaldi/ başlıklı dünkü yazımı “Dün gece saat 21.06’da başlayıp saat 24.03’te biten canlı yayınla ilgili Devlet Bahçeli bugün grup konuşmasında Soylu’yu bağrına basacak, muhalefet partilerine kükreyecek, “muhalefet ağaları” da Soylu’yu yerecekler, istifaya çağıracaklar, -her zamanki gibi- seçim istemlerini dile getirecekler!..” paragrafıyla bitirmiştim.

Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile partim CHP’min ne yazık ki basındaki “adı lazım değil” beni yanıltmadı!
İyi Parti’nin grubu yoktu, bugün var; Genel Başkanı Meral Akşener de yanıltmaz mı, yoksa yanıltır mı, bilmem.

Bahçeli dün saat 10.00’da partisinin grup toplantısını gerçekleştirdi.
Her zamanki gibi CHP ve İyi Parti Genel Başkanlarına, kendine özgü o ayarı kaçık sözcük ve tümcelerle yergilerde bulundu.

“İkazen diyorum ki, hiç kimse Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanı’nın boynuna tasma geçiremeyecek, buna da hiçbir alçağın gücü ve nefesi yetmeyecektir.
Yine hiç kimse Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu komuta heyetine çamur atamayacaktır.
Terörle mücadelede destan yazan bir hükümetin, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve İçişleri Bakanı’nın yalnız olmadığını özellikle ve önemle ifade ediyorum” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4828/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_25_Mayis.html
sözleriyle, “atanmış İçişleri Bakanı” Süleyman Soylu’ya sahip çıktı.

Soylu da @suleymansoylu hesabından saat 13.41’de gerçekleştirdiği “Devlet-i Ebed Müddet” anlayışının Cumhur İttifakı’nda vücut bulan ruhunu, güçlü iradesiyle bir kez daha ortaya koyan, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Dr.Devlet Bahçeli’ye, Türkiye’ye operasyon çekmek isteyenlere karşı bugünkü tarihi hatırlatması için müteşekkiriz.
https://twitter.com/suleymansoylu/status/1397140780255416325
paylaşımıyla karşılık verdi.

Ben, GECE SÜLEYMAN SOYLU “DEVLET BAHÇELİ AĞZI” İLE BUGÜN DE DEVLET BAHÇELİ “SÜLEYMAN SOYLU AĞZI” İLE KONUŞTU! SONRA BAHÇELİ ” KİMSE AKLIMIZLA ALAY ETMESİN” DİYOR, KENDİSİ ALAY EDİYOR!..
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1397113863586435072
diye yazdım, saat 11.54’te @BakiKarakol hesabımdan paylaştım.

Bahçeli, Soylu birbirlerine güzelleme yapıyorlar ama…
Asker kökenli “Korkut Eken” konusunda çelişkiye düşüyorlar!
Bahçeli adını anmadan Eken’e sahip çıkıyor, Soylu “Korkut Eken gibi tipler” diyerek Eken’i yeriyor!

Önceki gece Haber Turk TV kanalında Kübra Par sunumundaki “Açık ve Net Özel” canlı yayında, “İstediğiniz soruları sorun. Bütün sorularınıza yanıt vereceğim” dediği 4 gazetecinin zamanını çalma yeteneğini başarıyla (!) sergileyen Soylu’nun uzun uzun anlattığı özel siyasi yaşamına ve “sorulabilen” sorulara “yanıt diye verdiği konu dışı sözleri üzerinde durmayacağım.
“Özne değilim” deyip özne olduğunu söylemesi, “Hukuk” demesinin hemen peşine “Liderim Erdoğan’dır. Onun ne dediğine bakarım” demesi üzerinde de durmayacağım.
“Eski Türkiye” yergisi, “Yeni Türkiye” övgüsü üzerinde hiç durmayacağım.

Soylu, program sunucusu Par’dan sözü alır almaz, 45 dakika süren sözlerine başlarken, siyasete çocuk yaşta girdiğini söyledi.
Ardından…
Demokrat Parti (DYP) kökenli, Adalet Partisi (AP) İstanbul Gaziosmanpaşa ilçe başkanı, Doğru Yol Partisi (DYP) İstanbul il yöneticisi babanın oğlu olarak, merkez sağ siyasada piştiğini örneklerle anlattı.

O anlatılarında hırslı, kararlı, savaşımcı/mücadeleci, saygılı merkez sağ siyasi etiği, ekini (kültürü), anlayışı vardı ve bu çok net seziliyordu.
Kısaca…
Yermekle kalmayıp yerden yere vurduğu “eski Türkiye” dediği 18-19 yıl önceki Türkiye, Süleyman Soylu’yu merkez sağ siyasada çok güzel yetiştirmiş, donanımlı, iyi bir siyasetçi yapmıştı.
Ama…
Övdüğü “Yeni Türkiye”, fena bozmuş, çökertmişti; tarumar etmiş, tanınmaz hale getirmişti!
Savrulmanın tavanına da vurmuştu, tabanına da çakmıştı!

Süleyman Soylu, işte bunun ayırtında (farkında) değil, bunu göremiyor!

Beni şaşırtmayan diğerine gelince…
Önceki gece gazetecilerin zamanlarından çalıp siyasi yaşamından kesitler sunarken, siyasette ne kadar ustalaştığını, “siyasi parti lideri” olabileceğini bir çok kere vurgulayan Soylu’ya istifa çağrısında bulunan ve bu aralar erken seçimle yatıp erken seçimle kalkan, “adı lazım değil”, dünkü grup konuşmasında, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin başı/1 numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına “Haydi Erdoğan, vakit tamam; seçim zamanıdır şimdi bu zaman.
Allah’ını seversen seçimden kaçma, artık kaçma kardeşim.
Korkunun ecele faydası yok, sen de farkındasın bu durumun.
Haydi Erdoğan, er meydanında bekliyorum seni. Zaman sandık zamanıdır. Milletten korkma. Yakışmaz bize korkaklık, gel kardeşim seçimi yap, sandığı koy; Türkiye’yi, milleti, devleti namusuyla beraber aydınlığa çıkaralım.
https://www.chp.org.tr/haberler/chp-genel-baskani-kemal-kilicdaroglundan-manifesto
sözleriyle yakardı!

www.gercekgundem.com internet gazetesinde “Kılıçdaroğlu sefer çağrısı yaptı, CHP’liler sosyal medyayı yıktı” başlıklı haberi okuyunca saat 16.16’da @BakiKarako hesabımda HAYIR, HAZIR DEĞİLSİNİZ?!.
TANRI AŞKINA, HAZIR OLMAKTAN SİZ NE ANLIYORSUNUZ?!. “NASIL HAZIR OLUNUR”U http://bakikarkol.com’DA YAZDIĞIMDA OKURSUNUZ!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1397179738683285512
paylaşımında bulundum.
Yarın veya yarından sonra yazacağım…

SOYLU DÜN GECE YORDU, TOPLUM BEKLENTİLERİNİN ALTINDA KALDI!..

150 150 bakikarakol

Dün gündüzden, Tele1 TV’nin sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ’la Sözcü Gazetesi yazarı İsmail Saymaz var diye, Haber Turk (“Türk” değil) TV’de saat 21.00’da başlayacak, Kübra Par sunumundaki “Açık ve Net Özel” canlı yayını izleme kararı aldım.
Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin, İçişleri Bakanlığı’na “Bakan” sıfatıyla atanan “Bürokrat” Süleyman Soylu, Haber Turk TV’den Veysi Ateş, Mehmet Akif Ersoy’un da katılacağı programda gazetecilerin, Sedat Peker’in en son 7’incisini yayınladığı kasetlerle ilgili sorularını yanıtlayacaktı.
Tanıtım yazıları, twitter paylaşımları öyleydi.

Saadet Peker kasetlerinde adı geçen Soylu’nun, halkın merak ettiği soruları soracaklarına güven duyulan Yanardağ’la, Saymaz’a vereceği yanıtlar merak konusuydu.

Dün gece -saat 21.00’dan itibaren- halk, Haber Turk TV ekranına kilitlendi!

Bu, son 20 yılda bir ilkti!

Programa ilginin bu boyutta olmasının nedeni, soruları yanıtlayacak kişinin “Süleyman Soylu” olması değildi!
Soylu’nun vereceği yanıtlar da değildi!
Organize Suç Örgütü başı Sedat Peker’in kasetlerindeki anlattıkları da!..
Neydi biliyor musunuz?:
Halk, özellikle ve öncelikle Yanardağ ve Saymaz’ın, çanak sorular sormayacaklarından, vatandaşın usundan (aklından) geçen ve sorulması gereken soruları soracaklarına inanmalarıydı!
Adlarına, sorulması gereken soruları eğip bükmeden soracak iki gazeteciyi yanıtlayacak –yandaşların çanak sorularına alışkın- Soylu’yu yüz değişimlerini görmek, titreyecek, tekleyecek sesini duymak istemeleriydi!

Canlı yayın 6 dakikalık gecikmeyle başladı.
Program yöneticisi Kübra Par’ın kısa girişinin ve katılımcı 4 gazeteciyi tanıtımının ardından “Neler oluyor?” sorusuyla sözü Soylu’ya bıraktı.

Soylu çocukluğundan başladı, Ahmet Davutoğlu ile sürdürdü!

Anılarını anlattı da anlattı!

Stratejisini anladım:
Anılarını uzun uzun anlatacak, gazetecilerin zamanından çalacaktı!
Böyle hem az soru sorulacaktı, hem de yanıtlamaktan kaçınacağı soruları geçiştirmiş olacaktı!

Aynı oldu!

İzlemişsiniz!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ne, “Cumhur İttifakı”na, “Cumhur İttifakı İktidarı”na övgüler, güzellemeler yaptı, muhalefete dozu kaçmamış, ayarında yergiler yöneltti.

“PKK’nın üst düzey yöneticileri diyor ki, Türkiye’nin erken seçime gitmesi lazım. Diyorlar ki, bitiyoruz, nefes almamız lazım”
https://t24.com.tr/haber/icisleri-bakani-suleyman-soylu-gazetecilerin-sorularini-yanitliyor,954411 değince, bende ip koptu!

Notlar alıyordum, bıraktım.

Yorduğunu, yorulduğumu hissettim.

“Muhalefet ağaları”nın “Seçim de seçim” deyip durmaları bir yana, halkın hararetle istediği “erken seçimi”, terör örgütü PKK’nın üst düzey yöneticileriyle ilişkilendirdi, onların isteği olarak tanımladı!
Pes yani!
Ve ne kadar yanlış, ilkel bir siyasa (politika) anlayışı!

Yorduğu, yorulan yalnız ben değildim!
Dün gece Haber Türk TV’ye kilitlenen milyonları yordu, milyonlar yoruldu!

Soylu dün gece toplum beklentilerinin altında kaldı!

Sedat Peker için “Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti devletinden özür dileyecek, adalete teslim olacak, kuzu kuzu cezaevine girecek, cezasını çekecek. Çıktığında etrafındaki şebeleklerle iletişim kurmayacak. Cezasını çekecek, bu bedeli ödeyecek” dedi.
Sedat Peker kasetlerinde adları geçen MİT, Emniyet ve asker kökenlilere sessiz kalmalarını, hukuk dışına çıkmamalarını öğüdünde bulundu.
Siyaset ve sigorta şirketinin reklamını yaptı.
Altını çize çize de istifa etmeyeceğini söyledi.

Ucube sistemin adının “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” olduğunu unuttu “Başkanlık Sistemi”; AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Bakanlardan söz ederken “Benim Bakanım” dediğini de unuttu, “Ben bu devletin, bu milletin İçişleri Bakanıyım” dedi.

Dün gece saat 21.06’da başlayıp saat 24.03’te biten canlı yayınla ilgili Devlet Bahçeli bugün grup konuşmasında Soylu’yu bağrına basacak, muhalefet partilerine kükreyecek, “muhalefet ağaları” da Soylu’yu yerecekler, istifaya çağıracaklar, -her zamanki gibi- seçim istemlerini dile getirecekler!..

PEKER KASETLERİ, NATO GLADYOSU’NA KADAR UZAR MI, NATO GLADYOSU’NUN TÜRKİYE AYAĞINI AÇIĞA ÇIKARIR MI?!.

150 150 bakikarakol

Bir TV yorumcusu, organize suç örgütü başı –“lideri” diyorlar, yanlış buluyorum, “lider” sözcüğünün çok yanlış kullanıldığını düşünüyorum- Sedat Peker’in 7’incisini dün (22 Mayıs 2021 Pazar) yayınladığı kasetlerinde AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına yönelik “yergi” olmadığını söyledi.
Dün www.cumhuriyet.com.tr’ de “Peker: ‘Şehit olduğunda yanına ilk kim geldi? Katil hep ilk gelir’ https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/-1838474 başlıklı haberi okuyunca, saat 11.37’de @BakiKarakol hesabımdan SEDAT PEKER’İN SÖZLERİNİN BİR İKİ YERİNDE, DOLAYLI BİÇİMDE AKP GENEL BAŞKANI CUMHURBAŞKANINA YERGİ GÖZÜME ÇARPTI, ÖYLE BİR İZLENİM EDİNDİM… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1396384894440333315 diye paylaşımda bulundum.
Öyle düşündüm.
Dahası…
Peker’in ilk videosundan, son videosuna kadar AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını direk değil ama dolaylı biçimde yerdiğini gözlemledim.

Dikkat ederseniz…
Sedat Peker, kaset yayınını eski emniyet müdür, eski emniyet genel müdürü, eski vali, eski milletvekili, eski Adalet ve İçişleri Bakanı, Tansu Çiller’den sonra eski Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanı ve Susurluk Davası’ndan 5 yıl hükümlü vb Mehmet Ağar’la açtı.
7’inci videosunda, meslek büyüğüm, Türk basının yüz akı, -ışıklar içinde uyusun- Uğur Mumcu’nun katledilmesiyle ilgili “Uğur Mumcu bence şehittir” dedi, “Neden öldürüldü?” diye sordu, “Öldürüldüğü zaman yazdığı yazılara bakın. Hep terör bölgelerinde uyuşturucu tarlaları olur ve silah ticareti” diyerek dikkat çekti, arkasından “Şehit olduğunda yanına ilk gelen kim?” sorusunu yöneltti, “Mehmet Ağar” adını verdi ve “Katil hep ilk gelir” vurgusunda bulundu!

Mehmet Ağar’la yetinmedi!
Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar’dan söz etti.
Tolga Ağar’ı “katillikle” suçladı!

Tolga Ağar kim?!

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri’nde, AKP’den, 5 Milletvekili çıkaran Elazığ’dan 3’üncü sırada Milletvekili aday gösterilen ve seçilen, halen de Kamutay’da (TBMM’de) Milli Savunma Komisyonu üyesi.
AKP’nin gerçek sahibi, patronu AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının haberi, “rızalığı”, onayı olmazsa, AKP’de yaprak kıpırdar mı?
“Sabıkalı” Mehmet Ağar’ın oğlu Tolga Ağar, kazanılacak yerden, kazanacağı sıradan Milletvekili adayı gösterilebilir mi?!
Gösterilemez!
Gösterildiğine göre, bu, neden ve nasıl oluyor?!

Sedat Peker’in, kasetlerinde adından sıkça ve çokça söz ettiği ikinci kişi, DYP kökenli, Demokrat Parti’nin 2007-2009 yıllarındaki Genel Başkanı, Haziran 2015 Milletvekili Genel seçimlerinden kısa bir süre önce AKP’ye geçen, Trabzon’dan Milletvekili seçilen, 31 Ağustos 2016’da İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın istifasıyla İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturan Süleyman Soylu!
Soylu’yu da AKP’ye alan/aldıran, 6 Milletvekili çıkaran Trabzon’dan ilk sıraya Milletvekili adayı koyan, 2018’de “ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nde İçişleri Bakanlığına atayan, 12 Nisan 2020’de İçişleri Bakanlığından istifasını kabul etmeyen kim?:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı!

Soylu ki, DYP’de iken ve Demokrat Parti Genel Başkanı iken AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını ağır sözlerle yermişti.
Ne, neler olmuştu ki AKP’ye geçmişti, AKP’ye geçmesine “olur” verilmişti, AKP’den Milletvekili seçilmişti, İçişleri Bakanı yapılmıştı, istifası kabul edilmemişti?!

(Soylu’dan beter AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına ağır sözler eden, bir süreden önce “mafya babası” sözcükleri ile anılan -ve “Dava arkadaşımdır” dediği- Alaattin Çakıcı’yı cezaevinden “özel af”la çıkartan, Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi kişilerle görülen, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına 180 derecelik dönüş yapan Devlet Bahçeli için de –yanıtı verilmeyecek- aynı soruları sormak gerek?)

Sağ eliyle “Bozkurt”, sol eliyle “ihvan” işareti yapan “Türk-İslam Sentezi”ne inanan “Turancıyım” diye haykıran Sedat Peker’in, 7’inci kasetinde, adını anmadan “abisi FETÖ’cü” dediği Bekir Pakdemirli’yi Tarım ve Orman Bakanlığına atayan; oğlunun uyuşturucu işine bulaştığını söylediği Binali Yıldırım’ı her göreve atayan, yanından ayırmayan kim?:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı!

Bu kadarıyla yetineceğim örneklerde, direk değil ama dolaylı olarak AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı yerilmiyor mu?!
Bana göre yeriliyor.

Ve…
Usuma (aklıma) bakın ne geliyor, kulaklarımda kimin, hangi sözü çınlıyor:
Emek ve kan emicisi, insan ve insanlık, egemenlik, özgürlük, insanca yaşam düşmanı Emperyalist USA (ABD) geliyor!
Bu katil devletin “bunak” 46’ıncı Başkanı Joe Bıden’ın “Erdoğan’ı darbeyle değil, seçimle değiştireceğiz… Erdoğan’ı seçimle devirmek için muhalefeti desteklemek gerekiyor” tümceleri kulaklarımda çınlıyor!

Yoksa…
“Bunak” Bıden’ın, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanını devirmede kullanacağı araç, “muhalefet” sözcüğü ile vurguladığı Sedat Peker mi?!

Hiç bilemem.

Ama…
Sedat Peker’in, kasetleriyle, siyasi muhalefetin ağalarına nal toplattığını söylemeliyim!

Bunun neden, nasıl olduğu hem ayrı konu, hem de konunun uzmanlarının işi.
Benden bu kadar!

Yazımı, olası görmüyorum ama beynimi kemiren “Sedat Peker kasetleri, 90’lar, 80’ler, 71’ler, 60’lar öncesine-sonrasına ve 10 Kasım 1938 sonrasına ve de ‘NATO Gladyosu’na kadar uzar mı, ‘NATO Gladyosu’nunun Türkiye ayağını açığa çıkarır mı?!” sorusuyla bitireyim…

MİT KONTRTERÖR DAİRE ESKİ BAŞKANI MEHMET EYMÜR: “BU GİDİŞİN SONU SİYASİ CİNAYETLERDİR”!..

150 150 bakikarakol

DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN, EVDEKİ BULGURDAN OLMAK!.. https://bakikarakol.com/dimyata-pirince-giderken-evdeki-bulgurdan-olmak/ başlıklı dünkü yazımı “Gözlemim o ki:
‘Millet İttifakı’ ve ‘dostlarımız’ dedikleri, ne ‘Cumhur İttifakı’nın böyle bir ‘Kamutay baskını’na, ne de erken seçime hazır değil!..” paragrafıyla bitirmiştim.
Bugün, “neden hazır olmadıkları”nı yazacaktım.
Akşam saatlerinde www.sozcu.com.tr‘de “Meral Akşener’in İkizdere ziyaretinde gerginlik….” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/meral-aksenerin-ikizdere-ziyaretinde-gerginlik-6441357/ başlıklı haberi görüp sonuna kadar okuyunca, Sözcü Gazetesi’nde ve Sözcü Gazetesi’nin internet sitesi www.sozcu.com.tr ‘de İsmail Saymaz’ın 18 Mayıs 2021 Salı günü yayınlanan “90’ların günahına girmek” başlıklı yazısındaki, MİT Kontrterör Daire eski Başkanı Mehmet Eymür’ün söyledikleri, hele de bir tümcesi dikkatimi çekti.

“Mehmet Eymür: Bugün daha vahim” başlık altında “Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür sorularımı yanıtladı” diye yazan Saymaz’ın “Peker’in videoları hakkında ne düşünüyorsunuz? (…) Ağar ile ilgili iddiaları nasıl yorumluyorsunuz? (…) Bugünkü durumunu nasıl yorumluyorsunuz?” sorularıyla başlayan söyleşideki soruları kısa, net tümcelerle yanıtlayan Eymür, “Siz Ağar için ağır ithamlarda bulunmuştunuz” anımsatması karşısında “Evet, söyledim. Hatta zamanında söylediğim bir lafı yine tekrarlamak istiyorum. Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir” diyor.

Son tümce…
“Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir”!
Çok önemli, dikkate alınması gereken tümcedir!

Bu tümceyi, eskiden MİT Kontrterör Daire Başkanlığı yapmış birinin -Mehmet Eymür’ün- geçmişteki gibi bugün de söylemesi ciddi bir işarettir, bilgidir, öngörüdür!
Duymazdan, görmezden gelinmemeli!

Düşüncelerimi, aynı gün (18 Mayıs 2021 Salı) saat 11.56’da @BakiKarakol hesabımdan BENİM DE KAYGIM BU!..
ÖNERİM:
KAYNAĞI BULMAK, YOK ETMEK!..
YOKSA, KORKARIM Kİ, 1980 ÖNCESİ KARANLIK KANLI GÜNLERİ YAŞARIZ!..
DİLERİM YAŞAMAYIZ!..
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1394577707405565952 biçiminde dile getirdim.

Eski, yeni siyasilere, siyasi parti genel başkanlarına fiziki saldırılar bir süreden beri, ne yazık ki “korunup kollanan” gruplar tarafından yapılmaktadır!
Sonuncusunu dün Rize’nin İkizdere ilçesinde gördük!
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İkizdere ilçesine gitti, esnafı, vatandaşları, Mehmet Cengiz’in topraklarına çökmeye kalktığı İkizdere köylülerini dinlemek istedi.
Görevlendirilen provokatörler iş başı yaptılar!
Ortalık karıştı!
Ellerinden gelseydi, Akşener’i linç edeceklerdi!
Önlemler önledi!

Akşener’in, saçma sapan sorusuyla provokasyonu başlatan türbanlı provokatör kadına yanıtı hoşuma gitti.
Dün saat 19.43’te attığım TEPKİSİNE KATILIYORUM…
AMA…
KEŞKE “HADİ ORADAN” DEMESEYDİ!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1395419978145349632 tivitimde belirttiğim gibi “Keşke ‘Hadi oradan’ demeseydi!..” diyorum.
Dememesini çok isterdim!
Bu iki sözcük dışında, Akşener tepkisinde, söylediklerinde haklıydı.

Rize İkizdere’de dün yaşananlarla, MİT Kontrterör Daire eski Başkanı Mehmet Eymür’ün “Bu gidişin sonu siyasi cinayetlerdir” demesi, “Fiziki saldırılarla başlayan eylemler, bir süre sonra siyasi cinayetlere dönüşebilir” diye kaygılanmama neden oldu.

Öngörüm de şu ki:
Siyasi cinayetler işleyecekler, cinayetlerine, öncelikle ve ağırlıkla, şimdi yolları ayrılan eski arkadaşlarından başlayacaklar!
Eskiden birlikte yaptıklarını ve kimin, kimlerin yaptırdıklarını çıkıp anlatmasınlar, eskiden yaptıkları eskide kalsın diye!..

Siyasi cinayetler, seçim süreci öncesinde ve seçim sürecinde işlenirse, yapılacak seçimin sağlıklı, “adil” olmayacaktır!

Tanrıdan dileyim:
Ülkemizin, halkımızın ve de ülkelerin, halkların, 12 Eylül 1980 faşist askeri darbenin yapılması için 1978’de başlayıp 12 Eylül 1980 gece yarısı biten o kanlı, o karanlık, o zor günlerin benzerini yaşamamasıdır!..

DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN, EVDEKİ BULGURDAN OLMAK!..

150 150 bakikarakol

16 Nisan 2017’de 18 maddelik Anayasa değişikliği halkoyuna sunuldu. https://www.haberturk.com/gundem/haber/1427214-adan-zye-16-nisan-referandumu-madde-madde-yeni-anayasa
Mühürsüz oylar ve zarflar, Yüksek Seçim Kurulu’nun “bir garip kararı” ile geçerli sayıldı, sonuçlar “atı alan Üsküdar’a geçti” anlayışıyla –yüzde 48.59 (23 milyon 777 bin 91) HAYIR’a karşın, yüzde 51.41 (25 milyon 157 bin 25) EVET’le- kabul edildi. https://www.sabah.com.tr/secim/16-nisan-2017-referandum/
Böylece…
Bir süreden beri “fiili uygulanan” ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemİ” hukuki tanım kazandı, hukuki yapıya kavuştu!
Cumhurbaşkanı seçilen siyasi parti genel başkanının, partisinden ve partisinin genel başkanlığından istifasına gerek görülmedi!
Tepeden tırnağa çelişki!
Tepeden tırnağa hukuksuzluk!
Ve…
Böyle bir ucube sistem, dünyada ilkti!
Hem de…
Dünya lideri Kemal Atatürk’ün, “Parlamenter Sistemle” yönetilin, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyet’inde!

İnsanın inanası gelmiyor!

Bu 18 maddelik anayasa değişikliği ardından, 24 Haziran 2018’de yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri ile AKP, MHP, BBP ortaklı “Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı, değişiklik öncesi anayasaya göre halk tarafından Cumhurbaşkanı seçildiği için AKP üyeliğinden ve AKP Genel Başkanlığından istifa eden Recep Tayyip Erdoğan yeniden AKP üyesi, AKP Genel Başkanı oldu; yüzde 52.59 (26 milyon 330 bin 823) oyla ilk turda Cumhurbaşkanı seçildi. https://tr.wikipedia.org/wiki/2018_T%C3%BCrkiye_cumhurba%C5%9Fkanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1_se%C3%A7imi

18 Maddelik anayasa değişikliğinin “Adaylık ve Seçimi” başlıklı 2’inci maddesinde “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” denir.

“Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir aynı günde yapılır” tümcesi de maddeler arasında yer alır.

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ikinci yılında çöktü!

Çökmesi çok doğaldı!
Çünkü…
Oylama öncesi iyi anlatılamayan ucube sistemi Türk halkı yaşayarak tanıdı, hiç de kendisine, ülkesine uygun olmadığını anladı, elinin tersiyle itti.
Şimdi, ucube sistemin dayatanlarıyla karşı karşıya!

Söylem monotonluğundan eylem etkinliğine bir türlü geçemeyen “muhalefet ağaları”, halkın baskısıyla “erken seçim” isteyip dururlar.

Erken seçim kararını, değişen anayasa maddelerine göre Cumhurbaşkanı ya da Kamutay (TBMM) alır.

Erken seçim kararı alındığında, Milletvekili Genel Seçimi ile birlikte Cumhurbaşkanlığı seçimi de yapılacak.

Millet İttifakı”nın öncülük ettiği muhalefet “erken seçim” isterken, “Cumhur İttifakı” ve “Cumhur İttifakı İktidarı” ortakları “Erken seçim yok. Seçimler süresinde, 2023 yılında olacak” diyorlar.

Seçim tartışılarına, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının 3’üncü kere Cumhurbaşkanı adayı olup olamayacağı tartışması eklendi.

Zıt iki görüş var:
Kamutay, erken seçimi kararı alırsa, mevcut Cumhurbaşkanı 3’üncü kere Cumhurbaşkanı adayı olabilir; ama Cumhurbaşkanı, Kamutay’ı fes edip erken seçim kararı alırsa, 3’üncü kere Cumhurbaşkanı adayı olamaz.

Bu görüşün karşısında olanlar, “Hiçbir yasal engel yok, olabilir” diyorlar.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Av. Mehmet Uçum ise bir adım daha ileri gidiyor, Cumhurbaşkanı’nın iki dönem şartının anayasal olarak 16 Nisan 2017’den sonraki dönemi kapsadığı https://www.haberturk.com/mehmet-ucum-cumhurbaskani-nin-iki-donem-sarti-16-nisan-2017-sonrasini-kapsar-3066551 savında bulunuyor!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı “seçim kararı” almak istemiyor.
Cumhur İttifakı ortakları da almasından yana değiller; çünkü Kamutay’da erken seçim kararını çıkartacak sayısal güçleri yok.
Muhalefeti desteği olmadıkça, Kamutay’dan erken seçim kararı almaları çok zor!
Ya normal süreyi, 2023’ü bekleyecekler ya da Kamutay ayağını zorlayacaklar!
Karşılarındaki muhalefetin “erken seçim” istemleri, sarılacakları dal olabilir!
“Erken seçim kararı”nı, Kamutay’a taşırlarsa, “Erken seçim” deyip duran karşılarındaki “Millet İttifakı”nı ve “dostlar”ını zora sokarlar.

“Millet İttifakı” ve “dostları”, seçimde iktidardan düşürmek istedikleri “Cumhur İttifakı”nın ve Cumhur İttifakı İktidarı”nın 1 numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının 3’üncü kez Cumhurbaşkanı adayı olmasını sağlarlar!

“Millet İttifakı” ve “dostlar”ı bunu, Türk halkına, Türk seçmenine nasıl anlatacak?!

Tersten de bakalım:
Dillerinden düşürmedikleri erken seçim önergesi “Cumhur İttifakı” ortakları AKP, MHP, BBP tarafından Kamutay’a getirildiğinde, ret ederlerse, seçmenin bunlara (Millet İttifakı’na, “dostlar”ına) tepkisinin çok sert olacağı kaçınılmaz!

Buna da, “Dimyat’a pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” denir!

Gözlemim o ki:
“Millet İttifakı” ve “dostlarımız” dedikleri, ne “Cumhur İttifakı”nın böyle bir “Kamutay baskını”na, ne de erken seçime hazır değil!..

19 MAYIS, 19 MAYISÇILAR VE 19 MAYIS KARŞITLARI!..

150 150 bakikarakol

102 yıl önce bugün (19 Mayıs 1919), kötünün kötüsü gerici yönetim sonucu toprakları emperyalistler tarafından işgal edilmiş ülkenin Anadolu kentlerinden Samsun’a çıkış, bölge ve dünya ülkelerine de örnek olacak bağımsızlığın, aydınlanmanın, kalkınmanın adımının atıldığı gündür!

19 Mayıs’ın, Türkiye ve dünya tarihindeki yeri “çok saygı değer”dir ve asla yadsınamaz!

19 Mayıs’ı taçlandıran, başta dünya lideri Kemal Atatürk’e ve O’nu anlayanlara, O’na inanlara, O’nunla hareket edenlere, O’nun peşinden giderek Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızda canlarını veren şehitlerimize, yaralanıp uzuvlarını yitiren gazilerimize teşekkürlerimi sunuyorum.
Onlardan yaşayan yoktur.
Hepsini saygıyla anıyorum.
Hepsi Cennetlerinde ışıklar içinde uyusunlar.

Üzülerek söylemeliyim ki:
Dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz sonrasının siyasileri, bürokratları, toprak ağaları ve tarikat, cemaat camiasıyla, naylon aydınlar, 19 Mayısçılarımıza, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın şehit ve gazilerine, şatafatlı yaşam özlemleri uğruna, düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu’nun/Krallığı’nın –İngiltere’nin- işbirlikçisi, ajanı olarak, ihanet etmişlerdir!

Ülke ve halk olarak bugün yaşadıklarımızın kaynağı, işte bu ihanettir!

Lanetliyorum!

19 Mayıs, düşman İngiltere’nin ve düşman başka emperyalist ülkelerin ise kara günüdür!
19 Mayıs’ımızın, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüz dönemindeki gibi anılıp kutlanmasını hiç istemezler!
Görkemli, anlamlı kutlanmaması için ellerinden gelen kötülüğü, çirkinliği yapmışlardır, yapıyorlar!
Ama…
Yapamayacaklar!
Çünkü…
Yenilecekler!
İnlerine çekilecekler!

Lozan görüşmeleri sürecinden itibaren, “Atatürk’ümüz sonrası Türkiye”yi düşünüp planlayan emperyalistler, yüz yılı aşkın süredir, uğraşmalarına, çalışmalarına karşın amaçladıkları sonuca ulaşamamalarının kızgınlığı, öfkesi içindeler!

O kızgınlık, öfkeyle ülkemize, bölgemizdeki Müslüman ülkelere saldırıyorlar!
Öncü vurucu timleri İsrail’i silahlandırarak, yüreklendirerek, Hamas gibi dinci örgütlerin her alana geri bıraktığı Filistin halkına zulüm ediyorlar!
Filistin halkını topraklarından kovuyorlar!
Top tüfekleriyle, bombalarıyla çoluk çocuk demeden, kadın, yaşlı, sakat demeden öldürüyorlar, katlediyorlar!

Kınıyorum!

Anımsatırım:
“Keşke Yunan kazansaydı” diyenlerin “anlayış ataları”, düşman emperyalistlerin yerel işbirlikçileri, ajanları da 102 yıl önce “Keşke 19 Mayıs olmasaydı, keşke 19 Mayıs’ta Samsun’a çıkılmasaydı” demişlerdi!

Onların günümüzdeki uzantıları bilsinler ki…
İstedikleri kadar karşı çıksınlar, engel olsunlar; bu toprakların 19 Mayısçıları, 19 Mayıs’ı coşkuyla bugün sabah erkenden kutlayacaklar, evlerine, işyerlerine bayraklarını asacaklar, selamlayacaklar!

Şunu da bilsinler ki…
Türkiye’nin kötü yönetilmesi, siyasi ve ekonomik vb çöküntüler yaşaması, en başta Filistin halkı gibi, bölgedeki Müslüman halkların zulüm görmesi, katliam yaşaması demektir!
Ve…
Sıranın kendilerine gelmekte olduğunun işaretidir!
Nokta!..

YAŞAMLARI YAŞANILMAZ KILINAN İNSANLARDAN “HELALLİK” İSTEMEK VE “MUHALEFET AĞALARI”NIN “SİYASİ RÜŞVET”İ!..

150 150 bakikarakol

Dünkü KAÇIŞLARI YOK, MEHMET CENGİZLER MAT OLACAKLAR!.. https://bakikarakol.com/kacislari-yok-mehmet-cengizler-mat-olacaklar/ başlıklı yazıma “14 Mayıs 2021 Cuma günü videokonferans sistemiyle partisinin teşkilatlarıyla bayramlaşmasında “Pazartesi gününden itibaren kontrollü normalleşme takvimimizi uygulamaya başlıyoruz. Niyetimiz Mayıs ayı sonuna kadar ihtiyatlı hareket etmeyi sürdürmektir” dedikten sonra “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” tümcesini söyleyen AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının bugün toplanacak kabine bitiminde akşam saatlerinde yapacağı açıklamadan saatler önce İçişleri Bakanlığı dün sabah bir ‘Normalleşme Genelgesi’ yayınladı.
İlginç olduğu kadar çelişkili!
Şöyle ki:
İçişleri Bakanlığı önceliği neden ve neye dayanarak aldı?!” paragrafılarla başlamıştım; başlık konusu başka olduğu için ayrıntıya girmemiş, geçmiş, bugüne bırakmıştım.

Dün akşam saatlerinde “kabine” toplantısı bitiminde açıklamalar yapan AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” sözü, sosyal basında anında yoğun tepki aldı.
Halen de alıyor!
Tepkinin yoğunluğu, tepkilerdeki “Helal etmiyoruz” vurgusu kadar, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” tümcesine şaştım kaldım!
Hiçbir Cumhurbaşkanında, hiçbir Başkanda, hiçbir kralda vb olmayan yetkilere sahip ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin “Cumhur İttifakı”nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın bir numarası AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı böyle bir tümceyi nasıl edebilirdi?!

Beni, ikinci bir şaşkınlığa uğratan “Sıkıntıya düşen insanlarımız, esnafımız, çalışanımız olduysa hepsinden helallik istiyoruz” tümcesindeki “olduysa” sözcüğüdür.

Olanı, olanları “olduysa” diyerek geçiştirmek, hafifletmek, önemsizleştirmek ne kadar doğru, etik?!

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına konuşma metni hazırlayanlar, yazanlar nasıl böyle bir yanlış yaparlar?!
Halkın, yaşadıkları gerçeklerle, ülke yöneticinin söylediklerini karşılaştırdıklarında ne yargılara varacağını nneden düşünmezler?!
Hizmetinde oldukları insanı zora soktuklarını, siyasi yaşamına çok büyük zarar verdiklerini niye us (akıl) etmezler?!

Beni bir başka şaşkınlığa düşürenler ise “muhalefet ağaları”nın “helallik” konusunda söyledikleri!
Ağız birliği etmiş gibi, “erken seçim de erken seçim” deyip durdular!

Tamam…
Yeniçağ Gazetesi’nin İyi Partili yazarı Orhan Uğuroğlu’nun “Erdoğan’ın omuzları çökük, yüzü asık ve kızgın video görüntüsü var” ve “Erdoğan bu çöküş görüntüsü aslında AKP iktidarının çöküşünün de tescilidir”. https://www.yenicaggazetesi.com.tr/helallik-istemek-cokusun-tescilidir-452199h.htm tümcelerinin geçtiği dünkü ”Helallik istemek çöküşün tescilidir…” başlıklı yazısındaki saptamasına, vurgusuna katılıyorum.
Ama…
“Muhalefet ağaları”nın yakarırcasına sandığı getirmesini istedikleri AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına, “siyasi rüşvette” bulunmalarına çıldırdım!

Partim CHP’min ne yazık ki başındaki “adı lazım değil” 14 Mayıs 2021 Cuma günü @kilicdarogluk hesabından “Helalleşelim kesinlikle. Türkiye için erken seçim çağrısı yapıyorum. Seçim! Hemen! #HemenSeçim” https://twitter.com/kilicdarogluk/status/1393198088257515521 diye paylaşımda bulundu.
Tanrı aşkına, “Helalleşelim kesinlikle” ne demek?!
Kendisi ile helalleşmek istenmiyor ki!
Kendisi ile helalleşmek istemeyene “helalleşelim kesinlikle” diyerek, iktidar olduklarında geçmişe yönelik hesaplaşmanın içine girmeyeceklerinin yani devr-i sabık yaratmayacağı”nın işaretini/sinyalini, sözünü mü veriyor?!
Ben öyle anlıyorum ve bunu “siyasi rüşvet” sözcükleriyle tanımlıyorum.
Zaten…
“İkinci Yüzyıl Dergisi”nin “Mayıs 2021” ilk sayısında “Bazı çevrelerde ise başka bir kaygı var; ‘Siz gelince hesap mı soracaksınız? Devr-i Sabık dönemi mi yaratacaksınız?’’ Evet böyle bir kaygı var ama şunu özellikle ifade ediyorum, böyle bir kaygıya kimsenin kapılmasına gerek yok” diyor, şöyle sürdürüyor:
“Çünkü demokrasiyi savunanlar ya da demokrasiyi getirme iddiasında olanlar kinle, öfkeyle hareket etmezler. Yani eğer siz kinle ve öfkeyle hareket ederseniz iktidarı aldıktan sonra, o zaman sizin de demokratlığınız tartışılır. Dolayısıyla demokrasi aslında kinle, öfkeyle değil; akılla, bilimle, bilgiyle, saygıyla, erdemle hareket eden insanların alanıdır. Demokrasiyi böyle savunuyoruz biz. Bir kişi hata yapmışsa bu ülkenin bağımsız kurumları vardır, o bağımsız kurumlar giderler inceleme yaparlar. Varsa bir şey, cezasını keserler.” https://halktv.com.tr/gundem/kemal-kilicdaroglu-soylu-istifa-ederse-bu-tartismanin-uzerini-orterler-458005h

Son iki tümcedeki “Bir kişi hata yapmışsa…” ve “Varsa…” sözcüklerine dikkat ettiniz mi?!
Olasılıktan söz ediyor!
Oysa “olasılık” diye bir şey yok, yaşanmış gerçekler var!
Yadsınacak mı?!
Ya, “Bir kişi hata yapmışsa…” demesine ne demeli?!
Yanlışı (hatayı) bir kişi mi yaptı?!
Bir siyasi kadro yapmadı mı?!

Bunu uzatmayayım, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e geçeyim…
14 Mayıs 2021 Cuma günü saat 15.10’da @meral_aksener hesabından gerçekleştirdiği paylaşımda şunları yazıyor:
“Sayın @RTErdogan sen unutmuş olabilirsin ama, siyasetçi milletiyle kürsülerde değil, sandıkta helalleşir. Madem helalleşmek istiyorsun, korkma, getir sandığı helalleşelim. Zor durumdaki çiftçiyle, esnafla, işsiz gençle helalleşelim. Milletimizin kutlu iradesiyle helalleşelim.” https://twitter.com/meral_aksener/status/1393176864395509765

Bir üstekinin aynısı!
“Helalleşmek” konusunda kendilerini ortaya niye atıyorlar ki?!

Gerçekte, “helalleşme”nin ne olduğunu bilmiyorlar mı?!

“Madem helalleşmek istiyorsun, korkma, getir sandığı helalleşelim” ben de “siyasi rüşvet” çağrıştırıyor!
Akşener neden “Madem helalleşmek istiyorsun, korkma, getir sandığı helalleş” demiyor da, “… helalleşelim” diyor?!
Bugün de video paylaşımında “Değerlerin içini boşaltan, kurumları istikrarsız hâle getiren, devlet yönetimine olan güveni yerle yeksan eden Ak Parti iktidarının, milletimizin umutlarını, memleketimizin kaynaklarını kullanıp atmasına izin vermeyeceğiz” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/iyi-partiden-akpye-selpak-siyaseti-videosu-6434882/ tümcesini ediyor!
Sıraladıklarına engel olamamışlar, bir anlamda “izin vermiş”, bundan sonra olacaklara izin vermeyeceklerini haykırıyor!
Kim inanır!

“… kimse hakkını helal etmez” sözlerinden önce “Benim helallik verip vermemem, bir kişi olarak çok önemli değil…” https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/saadet-partisi-lideri-temel-karamollaoglundan-sozcu-tvde-dikkat-ceken-aciklamalar-6434388/?utm_source=ilgili_haber&utm_medium=free&utm_campaign=ilgilihaber diyen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na ne demeli?!
“Bir”in öyle bir önemi var ki!
Bunu anlamayana, davul da, zurna da az!

Al birini, vur ötekisine!..