Posts By :

bakikarakol

İKTİDARI- MUHALEFETİ, SİYASİ KADROLAR “YUTTURMA”YI BIRAKSINLAR, OKUSUNLAR, “MİLLİ İRADE” NEDİR ÖĞRENSİNLER!..

150 150 bakikarakol

Evet…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “yeni bir Anayasa nasıl yapılır ve Milli İrade nedir” bilmiyor!

Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortağı AKP de bilmiyor!
“Kendi iradeleri”ni, “Milli İrade” diye anlatıyorlar, yutturuyorlar!

Yalnız bunlar değil, siyasi muhalefet partileri de öyle!..

Dahası…
Önceki dönemdeki iktidarlar, muhalefet partileri de aynı!..

Taaa, dünya lideri Kemal Atatürk sonrasına uzar!..

Özünde bu bir, Çanakkale ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’nda yenilen, işgal ettiği İstanbul’u terk etmek zorunda kalan, yıllardır bunların ezikliği ile kinlenen düşman emperyalist Britanya İmparatorluğu / Krallığı senaryosudur!
Uygulayıcıları ise…
Fevzi Çakmak, İsmet İnönü ikilisi, Demokrat Partisi, CHP-Adalet Partisi ve sonrası iktidarlar, siyasi muhalefet kadroları!..

Eski Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ünde “Milli İrade” sözcükleri tek tek şöyle tanımlanır:
Milli, “Ulusal”; İrade, “1- İsteme, 2- Buyrultu, 3- Bir şeyi yapmayı veya yapmamayı belirten güç, istemek yetkisi”.

Ulusun halkı, kılı kırk yararak, “bilgi ve istem” aktarımda buldukları belirli sayıdaki insanları, kendilerini temsil etsinler diye seçerler.
Adlarına “Milletin vekilleri” yani “Milletvekilleri” denen insanlar, içinden çıktığı milletin veya halkın istemleri doğrultusunda karar verici, karar alıcı ve uygulayıcı, uygulatıcı olurlar.
Seçtiklerini gene kendi hallerine bırakmazlar, onları izlerler, gözetlerler, gerek gördüklerinde uyarırlar, bir sonraki seçimde de memnun olduklarını seçerek ödüllendirirler, memnun olmadıklarını seçmeyerek cezalandırırlar.

Demokratik, laik parlamenter sistemde durum budur.

Yasamaya ve yürütmeye (yönetime), halkın iradesi gerçek anlamda yansımıyorsa, o ülkede/ülkelerde “demokratik, laik parlamenter sistem”in adı varsa da kendi yoktur; iktidar erkini ele geçirenlerin “baskıcı, keyfi, iradeleri” söz konusudur!

Kılı kırk yararak, vekilini seçemeyen halk/millet, iktidar erkini ele geçirenlerin, usa (akla) hayale gelmeyen, ardı arkası da kesilmeyen baskılarını yaşar, sersefil olur; ülke, uluslararası alanlarda itibar, saygınlık yitirir!

Türkiye, Türk halkı bugün bu tablo içinde!

İç-dış sermayenin siyasi yaşama kattığı partilerin ve o partilerin başına oturttuğu “Genel Başkan” ya da “lider” sıfatlıların, kendilerini seçenlerin yönlendirmeleri doğrultusunda yaptıkları “Milletvekili listeleri”ne ad ve soyadlarını, unvanlarını yazdıkları “özel seçilmişler”e, seçimlerde sandığa gidip oy verildi!
Bu oy vermenin adı da “Seçmen vatandaş, vekilini seçti” oldu!
Buna da “Milli İrade” denildi!
Ne alakası var!

Halk, bilgileriyle donattığı, kılı kırk yararak, kendi iradesiyle vekilini seçememiş, önüne dayatılırcasına konulan “Milletvekili listesi”ndekilere gitmiş oy vermiş!
Buna nasıl “Seçmen vekilini seçti” denir?!
Denmesi, denilmesi, denilebilmesi etik mi, doğru mu?!
Değil!

Başkalarının seçtiklerine oy verilerek, Milletvekili seçilenlerin, halkın iradesinin savaşımını vermeyecekleri, Milletvekili seçilmelerini sağlayanların iradesinin hizmetkârı olacakları apaçık ortada!

Bilmem, daha başka anlatmama, ayrıntılara girmeme gerek var mı?!

Dünya lideri Kemal Atatürk’ün düşünceleri ile mayalı onurlu, saygın Türk halkı, bütün bu yaşananların ayırtında (farkında), bilgi ve bilincinde, gözlerinin içine bakarak, arlanıp kızarmadan hala “Milletin iradesi, Milli İrade” diyenlere hem diş sıkıyor, hem gülüyor!

Halktan kopuk siyasi kadrolar göremiyorlar, körler!
Sandığa çakıldıklarında ayıkacaklar!
Halk İradesi’nin kararını, kararlılığını, yaşamlarının bitimine değin, bedenlerinde, beden içi organlarında hissedecekler!
Abartılı bulup inanmadılarsa, not alsınlar, ilk seçimde yüzüme vursunlar!
Ama vuramayacaklar!
Çünkü…
Y a n ı l m a y a c a ğ ı m ! . .

BAHÇELİ “ANAYASA NASIL YAPILIR, MİLLİ İRADE NE DEMEK?!” BİLMİYOR!.. İTTİFAK VE İKTİDAR ORTAĞI AKP DE!..

150 150 bakikarakol

Ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin tek dayanağı “Cumhur İttifalı”nın küçük ama büyük ortak AKP’den çok daha etkili MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dün partisinin genel merkezinde “özel gündemli” basın toplantısında “Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Maddelik Yeni Anayasa” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4813/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_Parti_Genel_Merkezinde_duzenledikleri_Basin_Toplantisi_Metni_.html başlığı altında başlattıkları ve sonlandırdıkları “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı” çalışmalarını açıkladı.

İttifak’ın ve İktidar’ın büyük ortağı AKP’den ilk değerlendirme, Grup Başkanı –Amasya Milletvekili- Naci Bostancı’dan https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/akpden-mhpnin-100-maddelik-anayasa-taslagina-ilk-yorum-1833402 geldi:
“Sayın Bahçeli’nin Cumhuriyetin 100. Yılında 100 maddelik yeni anayasa teklifini memnuniyetle karşılıyoruz. Bizim de anayasa yazım sürecimiz bitmek üzere. Detaylarıyla birlikte inşallah bayramdan sonra uygun bir vakitte kamuoyu ile paylaşılacaktır. Anayasalar toplumsal uzlaşma metinleri olmak durumundadır. Biz öncelikle Cumhur ittifakı olarak kendi içimizde bir çalışma yapar ve nihayet diğer partilerle bir süreç yürütmek isteriz. Parlamentoda temsil edilen tüm partiler Anayasa konusunda yaklaşımlarının ne olduğunu birer taslak metinle ortaya koyarlarsa bu yerinde olur.”

Tanrı aşkına Bahçeli ve Bostancı kaç yıllık siyasetçiler?!
Anayasa yapmanın böyle olmadığını bilmiyorlar mı?!

12 Eylül 1980 faşist askeri darbenin generalleri bile bunlar gibi düşünmediler, yapmadılar, yaptırmadılar!
82 Anayasası’nı, oluşturdukları “Danışma Meclisi”ne bıraktılar!

Bahçeli’nin dün açıkladığı “100 Maddelik Yeni Anayasa taslağı”, topluma “sunum” değil, dayatmadır!

AKP’nin de önümüzdeki günlerde açıklayacağı “Yeni Anayasa” taslağı, üç aşağı, beş yukarı aynı içerikte ve “dayatma” amaçlı olacak!

Bir araya getirilmiş, yazgı (kader) birliği yaptırılmış iki ortağın, kendilerinin ve kendilerini iktidara taşıyanların siyasi geleceklerini, ekonomik çıkarlarını garanti altına alacak “Yeni Anayasa”da ayrı gayri düşme olasılıkları var mı?!
O l a m a z !..

Türk halkı, Bahçeli’nin “100 Maddelik Yeni Anayasa” taslak metnini açıkladığı dakikalar içinde elinin tersiyle itti!
Aynı tepkiyi, AKP’nin metninde de verecek!
Dahası…
Cumhur İttifakı, Cumhur İttifakı İktidarı ortakları AKP ve MHP’nin, halkoylaması (referandum) yoluyla onaya sunacakları “Yeni Anayasa taslağı”nı, yapacakları, yaptıracakları her türlü katakullilere karşın, yüzde 70 oranı üzerindeki “Hayır” oyu ile sandığa gömecek!

Bahçeli’nin dün bu dayattığı, Cumhur İttifakı olarak da ortak hazırlayacakları “Yeni Anayasa” metni bir-iki ekleme, çıkarmayla aynı olacağı çok net!

Dayatılacak taslak veya metinde, ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin adının, “Türk Tipi Başkanlık Sistemi” olarak değişeceğini; bu ülkenin kurtarıcısı ve bu demokratik, laik Cumhuriyet Devleti’nin kurucusu dünya lideri Kemal Atatürk’ün adının anılmayacağını göreceğiz!
Çünkü…
“Anaya nasıl yapılır” bilgisinden yoksun ve çöken, altında kaldıkları ucube “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”nin hamalları Cumhur İttifakı ortakları AKP ve MHP, dayatacakları sözde “Sivil Anayasa”larını Türk-İslam Sentezi felsefesine, anlayışına oturtmuşlar!

Çağdaş “Anadolu Müslümanlığı”nın sahibi onurlu, yüce, Atatürkçü Türk Halkı’nın, Bahçeli’nin “Siyaseti gladyatör arenasına dönüştürmek akıl harcı değildir” sözünden etkilenerek, aynı sözü, kulakları yırtarcasına haykıracağını öngörebiliyorum!

“Kendi ayağımıza kurşun sıkacak kadar şuursuz olamayız.
Bindiğimiz dalı kesecek kadar ahmak olacak halimiz de yoktur” sözlerine katıldığım, “Elbette karar milletindir, takdir milletindir, irade milletindir” sözüne karşılık “Söylediğiniz gibi olun” çağrısında bulunacağım, “Darbeci bir özelliğe sahip ve parlamenter sistemin mantığına göre yapılmış mevcut Anayasa ile 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sonrası yönetim hayatımıza giren Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yani, Türk Tipi Başkanlık Modeli arasında onarımı, tamiri ve telafisi imkansız bir çelişki ve uyumsuzluk yumağı söz konusudur” tümceleriyle bitirdiği dünkü konuşmasında “Milli İrade” sözcüklerini de birkaç kere dillendiren Bahçeli’ye “Milli İrade nedir, ne anlıyorsunuz?” diye sormak isterim.
Biliyorum, yanıt gelmeyecek, sormakla kalacağım.
Ama ben yarınki yazımda, -büyük bir gelişme olmazsa- “Milli İrade”yi yazacağım.
Yaptıklarına bakarak, Devlet Bahçeli’nin “Milli İrade” anlayışıyla karşılaştırırsınız…

NE HAYAL, NE RÜYA!.. ÇOK YAKINDA YAŞANACAK GERÇEK!..

150 150 bakikarakol

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!.. https://bakikarakol.com/siyasi-muhalefeti-dinlemeyen-iktidar-toplumsal-muhalefet-erken-secim-isterse-gider/ başlıklı yazımın son paragrafı şöyleydi:
“Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.”

Niçin bunları sormuştum?!:
Erken seçim ve sonrası konularında iktidarın söylediklerine inanmadığınız gibi, “siyasi muhalefet”in de söylediklerine, söyleyeceklerine inanmayın!
Çünkü…
Salon kürsülerinden, televizyon ekranlarından, radyo mikrofonlarından şakımaktan başka bir şey yapmıyorlar!
Arada bir il, ilçe geziyorlar, vatandaşlarla konuşuyorlar, vatandaşları dinliyorlar…
Amaaa…
Anlatmaları gerekenleri vatandaşa anlatamıyorlar!
En büyük eksikleri bu!
Eksiklerini gidermek için hiçbir şey yapmadılar, yapmıyorlar!
Ve yapmayacak görünüyorlar!

Neden?!

Ya “siyasi muhalefet”in ne olduğunu bilmiyorlar, ya da çok iyi biliyorlar, “görevleri gereği” yapmıyorlar!

Nasıl ki, astığı astık, kestiği kestik iktidarın çok kısa süre sonra dönüşü olmayacak biçimde gideceği kesinse, “siyasi muhalefet”in de gideceği kesin!

Siyasi muhalefet, silkinip kendine gelir mi?!.

Göreceğiz!..

Silkelenip kendine gelmesini isterim…

Önce…
Dağınıklığa son verip bir araya gelirlerse…
Eksiklerini giderirlerse…
Halka gitmeyi, halka anlatmaları gerekenleri, halkın anlayacağı, sorgulayacağı, tartışacağı, kabullenip sahipleneceği biçimde anlatmayı öğrenir, uygularsalar…
İşe…
Türkiye’nin gerçek tarihiyle…
Emperyalistlerin Türkiye üzerindeki düşünceleri, plan, proje ve işbirlikçileriyle…
Faşist askeri darbelerin neden yaptırıldıklarıyla…
Bölgesine ve mazlum dünya halklarına örnek olan demokratik, laik Atatürk Türkiye’sini, topraklarında güneşin batmadığı Britanya İmparatorluğunun / Krallığının istihbarat istasyonları gibi çalışan cemaat ve tarikatlar kullanılarak, gerici din devletine dönüştürülmek istendiğinin tana tane anlatılmasıyla…
20 yıl öncesine gelelim:
AKP’nin kim, kimler tarafından, ne amaçla kurdurulduğuyla…
Çok daha yakına gelelim:
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanına en ağır sözler eden MHP’nin ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, ne / neler gelişti ki 180 derece dönüşle, AKP’nin, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının yanında yer almalarıyla, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı olmalarıyla…
B a ş l a r l a r s a . . .
Ve…
“Toplumsal muhalefet”in oluşumuna emek harcarlarsa…
Bunda da içten, inandırıcı, başarılı olurlarsa…
Siyasi muhalefetin silkelendiğini, kendine geldiğini o zaman göreceğiz, kabul edeceğiz!

Bunun için de…
Türkiye’nin, Türk halkının, dünya lideri Kemal Atatürk’ümüzün, O’nun devrim ve ilkelerinin, Türk halkının kutsal dininin, ekininin (kültürünün), Cumhuriyet Halk Partisi’nin vb azılı azgın düşmanı emperyalist Britanya İmparatorluğu’nun / Krallığının başını çektiği doğulusu, batılısıyla, kuzeylisi, güneylisiyle bütün emperyalistlere, onların yol haritası “emperyalizme” karşı durmaları, yetmez “karşı koymaları” gerektiği bilgisi, söylem ve eylem içinde olmalarının kaçınılmazlığını herkesten önce çok iyi kavramalılar!
Yoksa “Yandı gülüm keten helva”!

Atatürk Türkiye’sinin antiemperyalist, çağdaş Türk halkı, kendi bağrından çıkaracağı siyasi kadrolarla toplumsal muhalefetini başlatacak, iktidarıyla muhalefeti seçim sandığına gömecek, iktidar koltuğuna oturacak, aydınlık yarınlara birlik, beraberlik kaynaşmasıyla yelken açacak!
Ne hayal, ne rüya!
Çok yakında yaşanacak gerçek!..

SİYASİ MUHALEFETİ DİNLEMEYEN İKTİDAR, TOPLUMSAL MUHALEFET ERKEN SEÇİM İSTERSE GİDER!..

150 150 bakikarakol

Önceki gün 1 Mayıs’tı!
@BakiKarakol hesabımdan şu paylaşımda bulundum:
EMEĞİN, EMEKÇİNİN, EMEK VE EMEKÇİ KADAR DEĞERLİ, KUTSAL, EVRENSEL GÜNÜ, 1 M A Y I S ‘MIZ, KUTLU OLSUN, DÜNYAMIZA IŞIK SAÇSIN!.. https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388239654743379970

Aynı gün ANIMSAYACAKSINIZ:
UCUBE “PARTİLİ CUMHURBAŞKANLIĞİ SİSTEMİ”Nİ HALKOYUNA SUNANLAR, “KABUL EDİN, BİZE YETKİ VERİN, TÜRKİYE’Yİ UÇURALIM” DEDİLER…
KANANLAR OLDU…
ŞİMDİ MERAK EDİYORUM: O KANANLAR, KANDIKLARININ “… UÇURUMA…” DEMEK İSTEDİKLERİNİ YAŞAYARAK ANLAYABİLDİLER Mİ?!.
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388071337688698885
twitterımı da paylaşmıştım.

Ülke gerçekten çok kötü yönetiliyordu!
En son…
1 Mayıs 2021 Cumartesi günü…
Önlemleri alınmadan uygulamaya sokulan pandemi kararları -17 günlük sözde “tam kapanma”- yüzünden, iş yapamayan, evine ekmek götüremeyen Mersin Mut’tan kokaretçi 48 yaşındaki Murat Gümüş https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/kac-gundur-siftah-etmeden-dukkan-kapatiyorum-yazan-esnaf-intihar-etti-6406804/ ve İzmir Buca’dan on yıllık kahveci 50 yaşındaki Erdal Senözpak https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/izmirde-bir-kahvehane-esnafi-daha-intihar-etti-6407731/ kendi elleriyle yaşamlarına kıydılar!
Işıklar içinde uyusunlar.

İşçiler, gençler 1 Mayıs’ı kutlamak istediler, dövüldüler, yerlerde süründürüldüler!
Ulusun geleceği gençlere, ulusun üreteni işçilere, evrensel “Bayram” gününde bunlar yapılır mı?!
Gençlik nasıl “gelecek”, işçi nasıl “üreten” olacak?!
Bu, ülkeye, ülkenin yarınlarına zarar vermek, ülke yönetememek değil midir?!

Sonra da, ülkenin iyi yönetilememesinden, kötü yönetilmesinden iktidar kadar sorumlu olan siyasi muhalefet “Erken seçim” der durur!
Onları, 1 Mayıs 2021 Cumartesi günü twitter hesabımdan gerçekleştirdiğim paylaşımımda “ruh çağıranlar”a benzettim.
Şöyle:
MUHALEFET PARTİLERİ HER DEFASINDA İKTİDARA “SANDIĞI GETİR”, “SEÇİM KARARI AL” DEDİKÇE USUNA (AKLINA), GÖZÜMÜN ÖNÜNE RUH ÇAĞIRANLAR GELİR, ONLARIN “EY RUH, BURADAYSAN SES VER” SESİ KULAKLARIMDA ÇINLAR… GÜLMEYİN, ŞAKA DEĞİL… https://twitter.com/BakiKarakol/status/1388139281177264131
Haksız mıyım?!

“Seçim kararı al” diye iktidara yakarıyorlar!

İktidar ise “Muhalefetin dediği ile iş yapmıyoruz” https://www.gazeteduvar.com.tr/omer-celikten-ruhsar-pekcan-yaniti-muhalefetin-dedigiyle-is-yapmiyoruz-haber-1520617 diyor!

İktidar bu ve buna benzer sözleri defalarca söyledi, siyasi muhalefet hala umutlu ve beklenti içinde!

İktidar “Seçim süresinde, 2023’te” diyor, kestirip atıyor, siyasi muhalefet söylem olarak “sandığı getir” zorlamasında!

İktidar, siyasi muhalefet istedi, istiyor diye erken seçim kararı almayacak; çıkarına en uygun zamanı kollayacak 2023’den önce ya da gününde -2023’te- seçime gidecek.

İktidar tek bir koşulla “erken seçim kararı” alır:
Toplumsal muhalefet “erken seçim” isteminde bulunur, kararlılık gösterirse…

İşte siyasi muhalefet bundan habersiz!
Habersiz olduğu için, topluma erken seçimin gerekliliğini, kaçınılmazlığını anlatamadı, toplumu yanına çekmedi, “Sandığı getirin” diye kükretemedi!
Kendi konuştu, kendi dinledi!

Katılıyorum:
Ülke yönetilemiyor, kötü yönetiliyor!
Çare “erken seçim”!

Ama önce siyasi muhalefet, iktidarın ağzına bakmayı, iktidardan medet ummayı bıraksın, yüzünü halka dönsün, halkla iletişim kurmayı, halka anlatmak istediklerini anlatabilmeyi öğrensin, halkı yanına/arkasına alsın ve halkla yürüsün!
İşte o zaman, iktidar söz dinler, erken seçim kararı alır!

Yazımı bitirirken, siyasi muhalefete sormak istiyorum:
Seçim kazanamayacağını kendisi de çok iyi bilen iktidarın, seçimde her tür katakullileri yapacağından, yaptıracağından haberli misiniz, hazırlıklı mısınız, önlemleriniz var mı?!
Ve iktidarın yaptığı, yapacağı tarumarlarına karşın, gerçekten iktidara ve iktidar sonrasına –iktidarı zerrece aratmayacak koşulu, kaydıyla- hazır mısınız?!.

SÖZDE “TAM KAPANMA”DA “İÇKİ SATIŞ YASAĞI” TERS TEPTİ!.. BU DA YASAK KOYUCULAR İÇİN TEST OLDU!..

150 150 bakikarakol

Beş maskeyi dağıtamayan Cumhur İttifakı İktidarı, her alanda olduğu gibi, “Korona Virüs’le savaş”ta da başarılı olamadı, eline yüzüne bulaştırdı, yanlışlar yaptı, kendi kararlarına, kendi genelgelerine kendileri uymadı, taraftarlarını “uymamaları” yönünde adeta fişekledi, “vakaların artması”na neden oldu!

Yeni kararlar aldılar:
29 Nisan 2021 – 17 Mayıs 2021 arasını “tam kapanma” ilan ettiler.
Genelgeler yayınladılar.
Ayrıntılara bakıldığında, “tam kapanma” görülmüyor!
Yüzde 61 gene çalışacaktı!
Camiler açık olacaktı, vatandaşlar yakınlarındaki camilere gidecekti!
Bunun neresi “tam kapanma” idi?!
“Tam kapanma” olmayana neden “tam kapanma” dediler, deniyor?!
Dahası…
Burada da mı ayrımcılık?!

Uygulama dün saat 19.00’da başladı; 17 Mayıs 2021 Pazartesi saat 05.00’da bitecek.

27 Nisan 2021 Salı günkü açıklamasıyla, sözde “tam kapanma”da cami cemaatine “kapanma, sokağa çıkma yasağı” koymayan İçişleri Bakanlığı’nın tepesindeki “Bakan” sıfatıyla “atanmış bürokrat” Süleyman Soylu, “içki satışına da yasak geldi” biçimdeki söylentileri aynı gün (Salı) doğruladı. https://www.birgun.net/haber/icisleri-bakani-soylu-dan-alkol-satisina-yasak-aciklamasi-muafiyet-yok-342801

Cami cemaatine bu yapılan “ayrıcalığa” gösterilen tepkiye, “içki satış yasağı” tepkisi eklendi ve “İstisnada yer almıyor ve kapalı. Bu açıdan hem bir muafiyet yok hem de soru işareti de söz konusu değil” diyen Soylu’ya yergi yağdı.
En çok da sigara, içki içmeyenlerden…
Biri ben…
67 yaşımdayım.
Çok sigara, çok içki içtim.
Şeker ve tansiyon hastası oldum.
29 yıldır ağzıma içki vurmuyorum; 20 yıldır sigara içmiyorum.
Rahatım, mutluyum.
Parasal kazançtayım.
Buna karşın…
“İçki satış yasağı”na şiddetle karşıyım!
Böyle bir karar alınması büyük yanlış!
İçenler için değil.
İçilmesi için hiç değil.
İçilmemesinden yanayım.
“İçki satış yasağı” dümenleriyle “yaşam biçimine dayatma” çirkinliğinde bulunularak, ülkemin ve halkımın “laiklik tutkusu”na zarar verilmesine, laik düşmanı gerici dinci rejimlere kapı açmak istenmesine vb karşıyım, karşı olacağım!

Süleyman Soylu, siyasette iyi-kötü deneyim kazanmış biri.
Sözde “tam kapanma”da ve “içki satışı yasağı”nda, tek başına, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, buram buram “şark kurnazlığı” bulamaçlı “dinci siyaset” kararı alacağını olası görmüyorum.
Karar vericinin ya da karar vericilerinin kararını kamuoyuna sunuyor, o kadar.
Sunarken de…
Bir taraftan, içinde yer aldığı iktidarı çok kötü yıpratan gündemi değiştirip unutturmaya, diğer taraftan da iktidarlarına kazanımlar sağlayacak gündemi kamuoyuna iğnelemeye çalışıyor.

Soylu olsun, Soylu’yu “siyasette değerlendirenler” olsun, Ramazan ayı’nda oynamak istedikleri siyasi oyunda amaca ulaşamadılar!
Ters tepti!
Bu da hepsi için test oldu!
Yenilmişlerdi!

Dünya lideri Kemal Atatürk, gerçekleştirdiği devrimler, koyduğu ilkelerle gene karşıtlarını alt etmişti!

“Laiklik Devrim”i, “Laiklik İlkesi” ve “gerçeklerde, doğrularda bir olma, kaynaşma” hedefi, öğretisi vb yurdum insanlarınca öylesine benimsenmiş, sahiplenilmiş ki!..
Bir santim ilerlemeye olanak yok!
Olmayacak da!

Büyük Britanya İmparatorluğu/Krallığı üretimi dünyadaki cemaatler, tarikatlar, iki yıldan beri gezegenimizi kasıp kavuran, milyonlarca insanın canını alan Korona Virüsü’nden daha tehlikeli, zararlı, öldürücü olduğunu, lütfen, -Nasrettin Hoca değimiyle- “bilenler, bilmeyenlere anlatsın”, Cehennem’e çevirdikleri dünyamızı kurtaralım, Cennet yapalım, gelecek kuşaklara yaşanır bir dünya bırakalım!..

MERAL AKŞENER’İN, İNSANA “VAY BE!” DEDİRTEN “VAY BE” ÇEKİŞİ!..

150 150 bakikarakol

Dün, Kamutay’da (TBMM’de) grubu bulunan 5 siyasi partiden İyi Parti grup toplantısı yaptı, Genel Başkanı Meral Akşener konuştu.
AKP’nin de vardı ama AKP yapmadı…

Akşener, konuşmasının ortalarında, “Atanamayan bir öğretmen kardeşim, Cansu Zengin aramızda” dedi, “TRT ve Meclis Televizyonu yayını keseceği için, toplantımızı televizyondan izleyen kardeşlerimizi, bu vesileyle, sosyal medya kanallarımıza davet ediyorum. Onlar, şımarık çocuk misali, beğenmedikleri yayını kesebilirler ama biz biliyoruz ki Milletin Sesi’ni ve milletimizin iradesini susturacak hiçbir güç yoktur” tümcelerinin ardından “Buyur Cansu kardeşim, söz de, kürsü de senindir. Söz de, kürsü de atanamayan öğretmenlerimizindir!” sözleriyle kürsüyü, atanamayan öğretmen Cansu Zengine bıraktı.
Kendisi de sağ kenara çekildi.

Atanamayan genç öğretmen Zengin kısa, öz, içerikli, çok güzel bir anlatıda bulundu.

Akşener, buğulu gözlerle konuğunu salondaki yerine uğurlarken, 8-10 saniye sessiz kaldı.
Önce…
Bir noktaya odaklanmış gözleri kıpırdadı.
Sonra…
İçten, acı yüklü sesle öyle bir “Vay be!” dedi ki!..
İç parçaladı!
Kendisi de çektiği “Vay be”nin etkisinde kaldı!

Akşener, duygusallıktan arındırabildiği sesiyle “Teşekkür ederim Cansucum. Buradan söz veriyorum: İnşallah, İYİ Parti iktidarında, bu zulme son verip sizleri ‘Sevgili öğretmenim’ diye takdim edeceğiz” diye konuştu.

Ve…
Ara verdiği grup konuşmasını kaldığı yerden sürdürmeye koyuldu.

Meral Akşener’in, bir anne, bir öğretmen, bir siyasetçi, “İyi Parti” adlı siyasi partinin Genel Başkanı kadın olarak, “Vay be!” çekişi, herkese “Vay be!” dedirtti!

Ben de etkilendim, duygu selinde kulaçlar attım!

Daha fazla yazamayacağım, burada keseceğim!

Hoşgörün, bugünlük bu kadar olsun!

Ama…
Sizden, https://www.yenicaggazetesi.com.tr/meral-aksenerden-gundem-yaratacak-aciklamalar-449020h.htm linkini tıklamanızı, linkteki videodan kendi kulaklarınızla o “Vay be”yi duymanızı istiyorum.
Akşener’in, burada ayrıntılarına giremediğim, çarpıcı vurgularla dolu grup konuşmasının tamamını da dinlemiş olursunuz…

CUMHUR İTTİFAKI VE CUMHUR İTTİFAKI İKTİDARI ORTAKLARI AKP, MHP ARADIKLARI DONEYİ BULDULAR!..

150 150 bakikarakol

Tam düşündüğüm gibi oldu…

Emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkan’ı Joe Bıden, 24 Nisan 2021 Cumartesi günü, sözde “Ermeni Soykırımı”nı kabul etmesine ilişkin zırvalamasına, dün öğleden önce ilkin Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama etkili ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında konuştu.
İttifak olarak, çok kötü yakalandıkları sıkışık durumdan çıkışlarına yarayacak, ellerini güçlendirecek, siyasi rakiplerini linç edecek, aradıkları doneyi buldu, işaretledi.
Bahçeli “ABD’nin yeni başkanı, seçim kampanya döneminde Ermeni lobilerinin gözüne girmek, siyasi desteklerini almak niyetiyle sözde soykırımı tanıyacağını duyurmuştu. Sonunda lobilerin oyuncağı, diasporanın tutsağı olduğunu 24 Nisan günü tarih cinayeti işleyerek, yalana sımsıkı sarılarak ispat etmiştir” dedi, ekledi:
“Bay Başkan, Beyaz Saray’da Cumhur İttifakı’nı nasıl yıkarım, zillet ittifakını nasıl kollarım, Türk tarihini nasıl karalarım diye hesap yapmayı bırak ve şunu aklından çıkarma ki, Türk milletine sözde soykırım iftirası atacak en son ülke bile siz değilsiniz.
Hepimiz Ermeni’yiz diyenlere açık açık sesleniyorum, sizin ne olduğunuz değil bizim sizi nasıl gördüğümüz önemlidir.
Size bakınca boşluk ve hiçlik görüyoruz, ama siz bize bakınca ya Talat Paşa’yı, ya Enver Paşa’yı ya da Mustafa Kemal Paşa’yı
(Talat’la, Enver’le dünya lideri Kemal Atatürk’ü nasıl karşılaştırır, eş görüyor?! Hayret! B.K.) gördüğünüzden adımız gibi eminiz.
Meclis’te grubu bulunan, bu milletin ekmeğini yiyip suyunu içen, devletin hazinesinden geçinip saltanat süren HDP isimli örgütün PKK’nın uzantısı olmasının yanında ASALA’ya da uyduluk yaptığını cümle alem görmüştür.
HDP Merkez Yürütme Kurulu, 24 Nisan’daki açıklamasında
(https://halktv.com.tr/gundem/hdpnin-soykirim-aciklamasina-tepki-455499h B.K.) sözde Ermeni soykırımının bu topraklarda yaşandığını, adaletin de bu topraklarda sağlanması gerektiğini şerefsizce iddia etmiştir.
Bu hainler korusu, Türkiye’nin Ermeni soykırım utancıyla yüzleşmesini istemiştir.
Kürt kökenli kardeşlerim artık gözünü açsın, artık kararını versin; bölücü terör partisi HDP’nin kökü de kimliği de Ermeni’dir.
Anadolu’nun Hristiyanlardan arındırıldığını söyleyecek kadar Türk ve İslam düşmanı olan bu soysuzlarla aynı havayı teneffüs etmek bile günahtır.
Hala demokrasi diyerek HDP’ye destek çıkacak var mıdır?
Şu kadar oy aldı, bu kadar milletvekiline sahip diyecek bir köksüz ortaya çıkacak mıdır?
Bu şer yuvası, bu ASALA temsilcisi, bu terör acentesi hala faaliyetlerine pişkince devam edebilecek midir?
6-8 Ekim olaylarıyla ilgili Ankara 22.Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülmeye başlayan davanın 108 sanığı için gün yüzünü haram edecek karar çok kısa süre içinde alınmalı ve HDP’nin kapısına hukukun mührü vurulmalıdır.
Bu parti görünümlü kanlı şebeke kapatılmalıdır.
Bunlardan hiç kimse siyasette bulunmamalıdır.
Milletimize soykırımcı diyen bu canilere Erivan’ın kapıları açıktır.
Paşinyan
(Ermenistan Başbakanı B.K) da istifa etmiştir, buyursunlar, çok iyi bildikleri dağ yollarından Ermenistan’a terörist kamuflajlarını giyerek iltica etsinler.
Bu milleti sevmeyenleri sevmeyiz, bu devlete katliamcı diyenleri asla affetmeyiz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Biden seçildikten kısa bir süre sonra alelacele tebrik mesajı paylaşmıştı.
Aynı aceleyi Biden’ın sözde soykırım açıklamasına karşı göstermedi, henüz çıtını bile çıkaramadı.
Dahası HDP’ye tek bir laf etmedi, edemedi.
Aynı şey İP’in başkanı için de geçerlidir.
O da Biden’e şablon sözlerle, suya sabuna dokunmayan ifadelerle tepki gösterdi, döndü dolaştı aynı Öztrak gibi hükümetin dış politikasını eleştirmeyi tercih etti.
Özellikle Kılıçdaroğlu’na soruyorum; seni korkutan nedir? Seni sindiren nedir? Seni soykırım suçlamasına karşı sessizliğe gömen hangi açıklarındır?
Hiç mi utanmıyorsun? Hiç mi Allah’tan korkmuyorsun?
Bu CHP’yi ne hallere düşürdün? Kendini nasıl pazarladın? Kimden hangi sözleri aldın?
HDP’yle ittifak kuranlar bizim gözümüzde tarihi yanlışın içindedir.
Tarihle değil zilletle yüzleşmenin vakti gelmiştir.
HDP’ye tepki gösteremeyen CHP’si, İP’i ve diğerleri ASALA’nın çizgisindedir, Ermeni çetelerinin izindedir, PKK’nın dibindedir.
Türk milleti bu zillete katlanamaz, bu hıyanete müstahak olamaz, bu kokuşmalara meydanı boş bırakamaz.
Batsın sizin ittifakınız, batsın sizin siyasetiniz.
Bu kadar mı düşmansınız Türkiye’ye?
Bu kadar mı uşaksınız küresel güçlere?
Bu kadar mı satıldınız bedelinizi en çok ödeyenlere?
Suyun derin olup olmadığını iki ayağımızla test etmeye gerek yoktur.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemeye hakkımız yoktur.
Aziz milletim, büyük milletim, oyunu görün, onursuzları bilin, soykırım lobisini tanıyın, yarın geç olmadan zillete hak ettiği dersi verin.
Vurun tokadı gitsin bunların alayı.
http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4810/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_27_Nisan_2.html

Öğleden sonra da, Kamutay’ın ana gündemi aynı konuydu.
MHP grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Sakarya Milletvekili Muhammed Levent Bülbül, Genel Başkanı Bahçeli gibi uzun konuşmadı, “Bu, tarihin gördüğü en büyük ikiyüzlülüktür, tarihin gördüğü en büyük adaletsizliktir ve bu adaletsizliğe, bu ikiyüzlülüğe muhatap olan ne yazık ki Türklerdir, Müslümanlardır. Bütün bu gerçekler karşımızda duruyor olmasına rağmen hâlâ bizim başımızı öne eğdirmek istercesine bizi suçlulukla itham edenler, efendim, utanacağımız bir tarihimiz olduğunu ifade edenler, asıl bu suçlardan dolayı Türkiye’nin ve Türk milletinin mağduriyetini ortaya koymamaktan, bu gerçekleri görmemekten dolayı utanmalılar ve bu noktada tarih önünde hesap vermek durumundadırlar. Bunu, bu tavırları, özellikle Türkiye içerisinde -gerek siyasi partiler gerekse sivil toplum kuruluşları olsun- bu tavırları ortaya koyanları şiddetle ve lanetle kınadığımızı buradan ifade etmek istiyorum. Biden’ı bir sözle, bir cümleyle telin edip kınayıp arkasından 10 cümleyi, 15 cümleyi devletimizi, memleketimizi ve milletimizi suçlamakla geçirenleri ve bu şekilde ifadeler kullananları da milletimizin takdirine sunmak istiyoruz.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=11&page2=11 demekle yetindi.

AKP Grup Başkanvekili Çankırı Milletvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu ipi gerdi, “23 Nisan Türkiye Büyük Millet Meclisinin 101’inci yılını hep beraber coşkuyla kutladık. (Coşkuyla mı kutladık?! Ne koca yalan?! B.K.) Bunun akabinde, 24 Nisanda maalesef her yıl Amerika Birleşik Devletleri tarafından Demoles’in kılıcı gibi milletimizin, devletimizin ve geçmişimizin üzerinde sallandırılmaya çalışılan bu şantaj artık Amerika Birleşik Devletleri tarafından tüketildi. Bir iftirayla, bir yalanla Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden atalarımızın, milletimizin soykırım yaptığını iftirayla iddia etti. Bütünüyle bunu kendisine iade ediyoruz, bunu reddediyoruz ve bu açıklamayanı kınıyoruz. Bu ancak ve ancak zırvalamaktır ve zırva tevil götürmez.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=13&page2=13
dedi, şöyle sürdürdü:
“Amerika Birleşik Devletleri Başkanının bu konuyla ilgili, soykırımcı olarak görmek istediği bir kimse varsa mutlaka tarihine baksın, Kızılderililere baksın, siyahi vatandaşlara baksın ve kendi yüzlerine aynaya baksın; soykırımcıyı görsün diyorum. Bu konuyla ilgili Sayın Cumhurbaşkanımız aslanlar gibi okkalı bir cevap vermiş, bir Osmanlı tokadını Biden’ın suratına indirmiştir. (Halla halla! Öyle mi oldu?! Biz niye göremedik! B.K.)
Evet bir taraftan, böyle dışarıdan alçakça birtakım iftiralara, saldırılara maruz kalırken içeriden de âdeta beşinci kol faaliyeti çerçevesinde iftiralara ve gerçekten de utanç vesikası olabilecek…
(…) Bir taraftan, Amerika Birleşik Devletlerinin bu tür saldırıları devam ederken ondan önce rol çalmak suretiyle, onların sesi olmak, emperyalizmin sesi ve borazanı olmak üzere, ne yazık ki, içeride de birtakım iftiralarla HDP MYK’sinin bildirilerine maruz kaldık. Bu, utanç vesikası olarak size yeter. HDP bu utanç vesikasıyla yüzleşmeli ve aziz milletimizden, devletimizden, bütün atalarımızdan özür dilemelidir.
1915 olayları öncesinde Birinci Dünya Savaşı’na girmiş olan Osmanlı Devleti, atalarımız yedi düvelle cephelerde savaşırken, maalesef, Taşnak ve Hınçak Ermeni çetelerinin, terör çetelerinin birtakım kışkırtmalarına maruz kalarak, onlarla beraber Türk ve Kürt bütün Müslüman ahaliyi yok eden, zalimlikle katleden bu Ermeni terör çeteleri, evet, 1970’li yıllarda ASALA olarak devam etmiştir. ASALA terör örgütü de yerini PKK terör örgütüne bırakmıştır. Dolayısıyla, bu bildiri, HDP’nin bu bildirisi ancak ASALA’nın bildirisi olabilir, ASALA’nın.
Dolayısıyla, PKK da HDP de bu bildirisiyle Türk ve Kürt bütün ecdadımıza, dedelerimize ve ninelerimize bühtanda, iftirada bulunmuştur; hakaret etmiştir. Dolayısıyla, gerek Ermenistan gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse HDP, milletimizin bütün fertlerinden, atalarımızdan ve devletimizden mutlaka özür dilemelidir.
Bir çift sözüm de Millet İttifakı’nın paydaşlarınadır. Evet, sonuç itibarıyla olay burada çok açık.
Dışarıda Biden saldırıyor, iftira ediyor ve zırvalıyor, ona gereken cevabı verdik.
(Pardon! Nasıl verdik?! B.K.) Bununla beraber içeriden de ASALA ağzıyla, PKK, YPG ağızıyla HDP MYK’sı bildiri ortaya koyuyor.
Peki, ey Millet İttifakı’nın bileşenleri, ortakları ne için ne İYİ Parti’den ne CHP’den buna ilişkin bir kınama, bunu reddettiğinize dair bir söz sizden işitmedik ve işitmiyoruz.
(Bangır bangır bağırdılar, yerdiler, tepkilerini koydular! Neden yadsınır?! B.K.) Duymazlıktan, bilmezlikten ve görmezlikten mi geliyorsunuz? Sayın Kılıçdaroğlu’nun yaklaşımıyla ortağınızın bu bildirisine miyavlıyor musunuz (Çok çirkin bir söylem! Ayıp!) B.K.) yoksa kükrüyor musunuz aslan gibi? Hadi görelim bakalım sizi.” https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=14&page2=14

Oturumu yöneten Kamutay Başkan Vekili Haydar AKAR, bu satışma üzerine, HDP Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Hakkı Saruhan Oluç’a söz verdi.
Sözlerine “Şimdi, bu sataşmalara kısaca cevap vermek istiyorum” tümcesiyle giriş yapan Oluç şunları söyledi:
“Birincisi, şunu söyleyelim: Halkların Demokratik Partisi 2014 yılından bu yana 1915 https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=14&page2=14
olaylarıyla ilgili yaptığı bütün 24 Nisan açıklamalarında aynı tutumu sergilemiştir, aynı tutumu takınmıştır ve aynı analizi yapmıştır. Dolayısıyla Halkların Demokratik Partisinin 24 Nisan, bu yılda yaptığı açıklama ilk defa yapılan bir açıklama değildir. Merak edenler 2014’den bu yana yaptığımız bütün basın açıklamalarına bakarak söylediklerimizi orada görebilirler, önce bunu belirteyim.
Dolayısıyla o günden bugüne kadar Mecliste grubu bulunan partiler bu ifadelerle, biraz evvel Sayın Akbaşoğlu’nun ifadeleriyle bize yönelik herhangi bir değerlendirme yapmamışlardır. Şimdi niye Adalet ve Kalkınma Partisi bu ihtiyacı duyuyor? Çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı, Biden’in yaptığı karşısında son derece yumuşak ve diplomatik bir cevap vermiştir. Onun acısını bizden çıkarmaya çalışıyor.
(Acısını çıkarmıyor, malzeme yapıyor, yapacak! B.K.) O öyle olmaz. Birincisi bunu söyleyeyim.
İkincisi, şimdi, bakın, 23 Nisan 2014 yılında bir açıklama yapılıyor, o açıklamadan size bazı cümleler okuyacağım. O açıklamada diyor ki: ‘20’nci yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.’
Devam ediyor açıklama: ‘Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği Birinci Dünya Savaşı esnasında tehcir gibi gayri insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır.’ İmza Recep Tayyip Erdoğan.
Şimdi, bakın, bu konuyu biz hep şöyle değerlendirdik: ‘Bizim topraklarımızda 1915’ten sonra -daha öncesinde de var ama- hiçbirimizin kabullenmeyeceği, doğru bulmadığı birçok şey yaşandı. Bu yaşananların değerlendirilmesi yine bu topraklarda ve bu Meclisin içinde olmalıdır’ dedik, bugüne kadar ve aynı fikrimizde devam ediyoruz.
Yani ‘Emperyal ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda açıklamalar yapmaları, adım atmaları yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi bu topraklarda, bu ülkede yaşanmış olanların değerlendirmesini yapmalı ve bu konuda uluslararası alanda herhangi bir siyasi istismara yol açmayacak adımları atmalıdır’ demişiz. 30 Ekim 2019’da bu Mecliste yine bu konuda bir açıklama yaptık, ben okudum bu açıklamayı, zamanı geldiğinde bunu tekrar dile getireceğim. Bakın, 1965’ten beri 30’dan fazla ülkenin parlamentolarında çeşitli yıllarda -sayabiliriz de vakit kısıtlı olduğu için sayamıyorum- bu yönde kararlar alınmıştır ve her seferinde bu Meclis bu tepkileri göstermiştir ama Meclisin yapması gereken, kendi tarihini değerlendirerek bu konuda uluslararası alanda herhangi bir şekilde istismara ve kullanmaya yol açılmayacak bir sonuca ulaşmaktır.
Bu yapılmadığı için, Meclis üzerine düşeni yapmadığı için esas itibarıyla Türkiye bu tartışmalarla uluslararası alanda yüz yüze gelmektedir, sorun yaşamaktadır. Bunun yolu sorumluluktan kaçmak değil, sorumluluğu üstlenerek oturup enine boyuna konuşarak bir sonuca varmaktır. Bu konudaki çağrılarımızı devam ettiriyoruz, bize yönelik yapılan hakaretamiz bütün iddiaları da kendilerine aynen iade ediyoruz.”
https://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/Tutanak_B_SD.birlesim_baslangic?P4=23592&P5=H&page1=15&page2=15

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı bugün grup toplantısı yapacak mı?
Yaparsa, görelim bakalım neler söyleyecek?

İyi Parti’nin de var…

ULUSLARARASI MAHKEME KARARI GÖSTERİLMEDİKÇE, SOYKIRIM SÖYLEM VE TANIMALARIN HİÇ BİRİ HUKUKEN KABUL EDİLEMEZ!..

150 150 bakikarakol

Üzgünüm!
AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, aradan iki gün geçtikten sonra dün yaptığı açıklamayla https://www.akparti.org.tr/haberler/cumhurbaskanimiz-erdogan-kabine-toplantisinin-ardindan-basin-toplantisi-duzenledi-26-04-2021-20-48-41/ bekleneni vermedi, sakin dille tarih anlatısında bulundu, hayal kırıklığı yarattı!

Dilerim, Kamutay’ın (TBMM’nin) bugün açıklayacağı bildiri aynı olmaz!

CHP eski Milletvekili, Emekli Büyükelçi Onur Öymen’in, dün gece Tele 1 TV kanalında Tuncay Mollaveisoğlu’nun “Anında Manşet” programında “muhteşem” söylediklerinden esinlenerek, diyorum ki:

24 Nisan 2021 Cumartesi günü, sözde Ermeni Soykırımını kabul ettiğini duyuran emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkanı Joe Bıden’e, dünyanın da duyacağı tonda “Bunu, neye, uluslararası hangi mahkeme kararına dayanarak, söylüyorsun?!” diye sormak, arkasından “Kanıtla” demek gerek.

Kanıtlayamaz!

Çünkü…
Bir yargılama ve mahkeme kararı yok!

İngilizlerin Malta’daki yargılamalarından bile “Soykırım yapıldığı belgelenememiştir” kararı çıkmıştır.

Şimdi…
Diyorum ki:

Türkiye olarak, belgenmiş, belgelere dayanarak verilmiş uluslararası mahkeme kararı olmadan, söylenmiş ve alınmış bütün kararları yok sayalım.
Yok saydığımızı en güçlü içerik ve tonla dünyaya haykıralım.
Yetinmeyelim…
“Uluslararası mahkemeye taşıyalım; kimlerin elinde belgeler varsa, buyursunlar getirsinler; ayları, yılları alsa da, ortaya, belgelere dayalı dört dörtlük, gerçeklerle örtüşen bir yargı kararı çıksın” diyelim.
Bunun yaşama geçmesi için geceli, gündüzlü, içte ve dışta yoğun çalışma içine girelim.
Seferberlik ilan edelim.

İşe “Kamutay Bildirisi” ile başlayalım.

“Kamutay Bildirisi” ile olmuyorsa, olmayacaksa, dünya liderimiz Kemal Atatürk’ümüzün düşüncelerindeki siyasi partilerle, sendika, dernek, başka kitle örgütleriyle yapalım.
İlk imzayı atmaya hazırım.

Batıdaki, doğudaki emperyalistleri, bölgenin tarihi gerçeklerle ve kendilerinin bölgedeki tarihi gerçekleriyle yüzleştirelim, bölge halklarının uyanışıyla da inlerine gönderelim.

İç karşıtların karşı çıkmalarına karşın, çok da iyi yapabileceğimize inanıyorum.

İktidar ve kimi muhalefet kadrolarının zorluklar çıkartacaklarını, engellemelere kalkacaklarını da biliyorum!
Örnek almaktan, izlerinde gitmekten onur duyduklarını her defasında haykırdıkları yüz yıl önceki Osmanlı yöneticileri gibi düşünüp hareket edeceklerinin de bilincindeyim!
Dışa karşı kuzu, saygılı kesilirken, yarından sonraki günlerde “iç”e gürleyeceklerinin, kök söktüreceklerinin de ayırtındayım!
“Bunak” Bıden’dan yedikleri golü unutturmanın derdindeler!
Unutturamazlarsa, siyasi gelecekleri tehlikeye girecek!
Çünkü…
Değirmenlerine su taşıyan muhalefet bile rahat durmayacak!
Değirmenlerine su taşıyan muhalefet bile rahat durmazsa, toplumda hareketlenmeler olacak!
Toplumu, değirmenlerine su taşıyan muhalefetle, o muhalefeti de “Türkiye Ermeni Soykırımı ile 106 yıldır yüzleşmedi. Yüzleşilmeyen suç tekrarlandı, yüzleşilmeyen suç, bugünlere taşındı. Büyük suç cezasız kaldı, ayrımcılık ve nefret suçları sıradanlaşt. Ermeni Soykırımı utancıyla yüzleşin”
https://halktv.com.tr/gundem/hdpnin-soykirim-aciklamasina-tepki-455499h diye çağrı yapan HDP ile vuracaklar!
Yani…
Bütün suçu üzerlerinden atacaklar, suçu üzerlerine attıklarını suçlu ilan edecekler!
Muhalefet üzerine atılan suçu, üzerinden atmak için gün tüketirken, emperyalist ABD’nin “bunak” 46’ıncı Başkan Joe Bıden’ın, savdan, siyasi söylemden öteye gitmeyen yalanı, iftirası unutulacak!
Ama…
Bu ülkede, unutmayacak, unutturmayacak yığınlar var!
Ve…
Onların her biri, 24 Nisan 1915’teki zorunlu göçü, ayrıntılı ve en gerçekçi, en anlaşılır biçimde halka, dünya halklarına anlatacak!..

ÖYLE BİR “ULUSAL BİLDİRİ” YAYINLANSIN Kİ, DÜNYA HALKLARINA UMUT, SOYKIRIMCI EMPERYALİSTLERE TOKAT OLSUN!..

150 150 bakikarakol

40’ı aşan ülkeden https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/sozde-soykirim-iddialari-konusunda-hangi-ulke-nerede-duruyor-1830891 sonra, emperyalist ABD’nin “Joe Biden” adlı “bunak” 46’ıncı Başkanı da, sözde Ermeni Soykırımını tanıdığını https://www.gercekgundem.com/dunya/269532/joe-biden-1915-olaylarini-soykirim-olarak-resmen-tanidi açıkladı.

Türkiye’nin düşmanı ülkelerde sevinç çığlıkları atıldı, atılıyor!
Düşmandırlar, atarlar!
Dert değil!
Vız gelir, tırıs giderler!

Ülkemizden de tepki yağdı, yağıyor!

Hop siyasi kadrolar, durun orada!
“Dost, müttefik” diye yuttura geldiğiniz emperyalist ABD’nin, sözde Ermeni soykırımını tanıyacağının işaretini yıllar önceden verdiğini, en son -yerel saat ayırtından (farkından) ötür- önceki gece (24 Nisan 2021 Cumartesi) açıklaması Türk kamuoyuna düşen “bunak” Başkan Joe Bıden’ın, Başkanlık seçimleri yarışında, sözde Ermeni soykırımını tanıyacağını “vaat” ettiğini bilmiyor muydunuz?!
Biliyordunuz!
Şimdi, “bilmiyor oyunu”nu oynamaya gerek yok!
Artık Türk halkı, hepinizi, dahası sizden öncekileri de çok iyi tanıyor!
Sizler ve sizler öncesi, dünya lideri Kemal Atatürk sonrasılar, Türkiye’nin ve Türk halkının “sözde” de olsa “soykırımcı” diye tanımlanmasından, tanıtılmasından, tanınmasından topyekûn sorumlusunuz!
Eserinizle ters düşme görüntüsü, pozu vererek, komik, gülünç duruma düşüyorsunuz!

Yapar mısınız bilemem!
Bırakın inandırıcılıktan yoksun içeriksiz içtensiz sözlerle tepki vermeyi, bu davranışınızla toplumun gazını almayı ve olayı “alıştıra alıştıra yöntemi” ile topluma unutturmayı!
“Bunak” Bıden’ın açıklamasına, açıklamasındaki ayrıntılara odaklanın, olacakları öngörün!

Dün Halk TV 13.00 haberlerinde Siyaset Bilimcisi Bilimci Prof. Dr. Barış Doster’in çok doğru biçimde dile getirdiği “Mesele Ermenistan’la Türkiye arasında değil. Mesele Ermeni diasporası ile Türkiye arasında da değil. Mesele emperyalistlerle Türkiye arasındadır” sözünden yola çıkarak, “bunak” Bıden’ın “… böyle bir zulmün bir daha meydana gelmemesi için kendimizi yeniden taahhüt ediyoruz.
… her zaman uyanık kalmamız için hatırlıyoruz.
… olanların asla tekrarlanmamasını sağlamak için yapıyoruz” sözleriyle egemenliğimize saldırdığını, yarın da saldıracağını, yani egemenliğimizi bitirmek, bizi egemenlikleri altına almak istediğini net bir biçimde dile getirdiğini görün, anlayın!
İstanbul’umuza neden “Konstantinopolis” dediğini de!..

Suya yazı yazmayı, havanda su dövmeyi bırakın, Türkiye’mizin tarihsel gerçekleri ışığında düşünün, dünü, bugünü analiz edin, yorumlayın, geleceği sağlıklı ve sağlam yapılandırın!

Böyle davranmazsanız…
Korkarım ki…
düşman emperyalistler 2’inci Sevr’ri gerçekleştirecekler, “soykırımcı” tanımladıkları biz Türkleri, İç Anadolu coğrafyasına hapsedecekler; bir yüz yıl, 200 yıl sonra oradan da Orta Asya’ya “göç”e zorlayacaklar!
Planları bu!

Kanal İstanbul projesiyle Montrö’yü parçalamak, Karadeniz’e, özellikle de -Rusya etkisi altındaki Kafkaslar’a yakın, Ermenistan’ın burnun dibinde olmak için- Doğu Karadeniz’e demir atmak, yerleşmek çabaları, planlarının başlangıç kilometre taşı!

Emperyalist ABD’nin “Bunak” Başkanı Joe Bıden’ın tarihi gerçeklerle örtüşmeyen, siyasi amaçlı açıklamasına en çok sevinen, sevincini “2020’de Dağlık Karabağ’da olanlardan sonra soykırımın tanınmasının Ermenistan için bir güvenlik meselesi haline geldi”
https://t24.com.tr/haber/ermenistan-basbakani-pasinyan-dan-biden-a-mektup-gecen-sene-daglik-karabag-da-olanlardan-sonra-soykirimin-taninmasi-guvenlik-meselesidir,948201 tümceyle dile getiren Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’a, ülkesindeki, sözde “soykırım anıtı”nı gezmesini, göç yolunda Ermenilere kimlerin saldırıp zulümler ettiğini yazan yazıyı okumasını sağlayın!

Emperyalist düşmanlar bölgesel çıkarları için, 24 Nisan 1915’te Ermenilerin neden göç ettirildikleri gerçeğine inanmayıp karşı çıksalar da, olayı bütün çıplaklığıyla önce sizler çocuklarınıza, eşinize, anne babanıza, yakınlarınıza, çevrenize, Türk halkına, sonra dünya halklarına anlatın!

Lay lay lomculuğu, “hep bana”cılığı, “hep benim dediğim olsun”culuğu, bırakın; gerçekçi, paylaşımcı, yurtsever, halkçı ve kutlan dinimizin emrettiği değerde insan olun; ülkeyi, dünyayı yaşanır kılın!

Yapar mısınız?!
Yapacak mısınız?!

Yanıtınız “Evet”se sizinleyim, değilse karşınızdayım!

Bu içtenlikle diyorum ki:
Bir araya gelin…
Kamutay (TBMM) çıkışlı öyle bir “Ulusal Bildiri” hazırlayın, dünya kamuoyuna duyurun ki, halklar umutlansın, örnek alsın!
Kan ve emek emici, insan ve insanlık düşmanı soykırımcı emperyalistlerle birlikte, onların vitrinlerindeki, “Bağnazlık ve hoşgörüsüzlüğün gündelik kötülüklerinin lekesiz olduğu, insan haklarına saygı duyulan ve tüm insanların haysiyet ve güven içinde hayatlarını sürdürebildikleri bir dünya. Gelecekteki zulümlerin dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelmesini önlemek için ortak kararlılığımızı yenileyelim. Ve dünyadaki tüm insanlar için şifa ve uzlaşma peşinde koşalım” yalanlarını eden “Joe Bıden” adlı, “Başkan” sıfatlı, “bunak siyasetçi”nin de suratında tokat gibi patlasın!..

KAYYUM YÖNETİMİNDEKİ KARS BELEDİYESİ “İMAR BİRİMİ” VATANDAŞA CİDDİ SIKINTILAR YAŞATIYOR!..

150 150 bakikarakol

“Yarın 23 Nisan ama ‘Korona salgını’ bahane edilerek, ‘kutlama olmasın’ diye ‘sokağa çıkma yasağı’ getirildi!
23 Nisan’a ‘sokağa çıkma yasağı’ getirenler, eğer kendilerinin kutlayacakları, anacakları gün olsaydı, asla yasak getirmezlerdi; getirselerdi de, çiğner geçerlerdi!
Bunlarla, NUTUK’u ilçe okullarında yasaklayan Milli Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal arasında –Tanrı aşkına- ne ayırt (fark) var?!.” paragrafıyla biten NUTUK’U YASAKLAYAN “SIĞINMACI VAHDETTİN”Cİ İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ!..
https://bakikarakol.com/nutuku-yasaklayan-siginmaci-vahdettinci-ilce-milli-egitim-muduru/ başlıklı dünkü yazımda “Mersin Çamlıyayla Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Kayabaşı’nı da kutlarım.
Çok güzel düşünmüş, girişimde bulunmuş” demiş, eklemiştim:
“Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın etkili ortağı MHP’nin ‘gizemli figür’ Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin tavrını merak ediyorum!
Bahçeli, partisinin Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Kayabaşı’nın mı, yoksa NUTUK’u yasaklayan Çamlıyayla ilçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal’ın mı yanında duracak?!”

Dün www.gercekgundem.com internet gazetesinin saat 11.52’de yayına koyduğu “Mersin Çamlıyayla’da okullara Nutuk dağıtılmasını isteyen Çamlıyayla Ülkü Ocakları Başkanı Mehmet Kayabaşı görevden alındı” spotlu “MHP’de Nutuk krizi: Ülkü Ocakları Başkanı görevden alındı” başlıklı haber gözüme ilişti.
https://www.gercekgundem.com/siyaset/268979/mhpde-nutuk-krizi-ulku-ocaklari-baskani-gorevden-alindi?utm_source=share-twitter
Bahçeli ve partisi, NUTUK’u ilçe okullarında yasaklayan ilçe Milli Eğitim Müdürü Mustafa Bakkal’ı Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevden aldığı gibi davrandılar.
Saat 12.59’da @BakiKarakol hesabımdan DEVLET BAHÇELİ’Yİ, DEVLET BAHÇELİ MHP’SİNİ , MHP’LİLER VE ÜLKÜCÜLER ŞİMDİ DAHA İYİ TANIMIŞTIR, TANIYACAKTIR!..
BU DA ULUS YARARINA OLACAKTIR…
https://twitter.com/BakiKarakol/status/1385161375417348104 paylaşımında bulundum.

Geçelim…

7 aydan beri, İçişleri Bakanlığı tarafından “Kayyum” atanan Kars Valisi Türker Öksüz ve ekibi tarafından yönetilen Kars Belediyesi’nde, imar konusunda, kafaları karıştıran bir uygulama yaşanıyor!
Vatandaşın arsası var, bina yapacak.
İmar planına uygun olarak çizimi yapılan projede eğer “otopark yeri” yoksa/görünmüyorsa, “oto park harcı” istenir.
O harç, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hesabına yatırılacak.
Belediye üç yıl içinde, otopark harcını yatıran vatandaşa otolarını koyacağı yer belirlemek/göstermek zorunda.
Üç yıllık süreçte vatandaş otolarını nereye park ederse etsin, otoların başına olumsuz bir şey de gelse, Belediye sorumlu değil.
Harcın geri ödenmesi yok!

Kafaları karıştıran uygulamadan biri ise “otopark harç bedeli”!
Her daireye bir oto ve her otoya da 25 bin TL ile 40-50 TL arası harç bedeli hesap ediliyor!
Yani…
Arsasına, 4-5 kat veya 6-7 kat bina yapacak Karslı hemşerim, plan ve projesinde, daire sayısı kadar otopark yeri gösteremiyorsa, her daire başı otopark harcı ödeyecek.
Bu miktar da 260 bin TL ile 500 bin TL arasında!

Kayyum yönetimi, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın, Resmi Gazete’de yayınlanan 22 Şubat 2018 günlü 30340 sayılı yönetmeliğinin, en son 25 Mart 2021 gün değişmiş 31434 nolu genelgesine göre hareket ettiklerini belirtmesine karşın; vatandaş ikna olmuyor, itiraz ediyor, şikayet üstüne şikayet yapıyor, Kars AKP Milletvekilleri Ahmet Arslan, Hüseyin Kılıç’la ve İl Başkanı Adem Çalkın’la görüşmeler yapıyor, “Eğer sonuç alamazsam, inşaatı başlatmayacağım, gayrimenkul neyim varsa satacağım, Kars’ı terk edeceğim” diyor.
Bu kadarla kalmıyor, “Çevre illeri araştırdım. Bize 25 bin TL ile başlatılan rakam, Erzurum Büyükşehir Belediyesi’nde 16 bin TL, Trabzon Büyükşehir Belediyesi’nde bin 600 TL, Van Büyükşehir Belediyesi’nde daha düşük: Bin 400 TL. Üstelik bizim Kars, Büyükşehir değil. Bu nasıl Bakanlık yönetmeliği ki, 9 kez değiştirtilmiş, Kars’ta başka, Erzurum’da başka, Trabzon’da başka, Van’da başka başka uygulanıyor?!” diye konuşuyor.

Bu konudaki anlatılarını telefonda dinlediğim Karslı hemşerilerime hak verdim.

Yalnızca otopark harç bedeli 260-500 bin TL’yi hangi Karslı ve de başka illerdeki yatırımcı, holding sahibi verir?!

Kars, Kars gibi iller ve bu illerde oturan insanlar devlet tarafından desteklenmeli.
Önceden öyleydi.
Örneğin:
Linyit, Kok kömürleri değerinin altında Karslıya satılırdı, aradaki parasal ayırtı (farkı) devlet karşılardı.

Kars gibi gelişmemiş illerimizin insanları, kalkınmış illere göçe zorlanmamalı, genel ve yerel yöneticiler çok daha duyarlı davranmalı!..

101’İNCİ YAŞINDAKİ “23 NİSAN”IMIZ KUTLU OLSUN…
GECEDEN BAYRAKLARIMIZI ASTIK…
ONURLUYUZ, GURURLUYUZ, MUTLUYUZ…
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE…
NE MUTLU, DÜNYA LİDERİ KEMAL ATATÜRK’ÜN DÜŞÜNCESİNDE OLANA, İZİNDE GİDENE…