Cumhur İttifakı’nın ve Cumhur İttifakı İktidarı’nın küçük ama güçlü ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli dünkü grup konuşmasında “Anayasa Mahkemesi HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun bireysel başvurusunda hak ihlaline hükmederek tahliyesini istemiştir. PKK/KCK propagandası yaptığından dolayı 96 gündür Sincan Cezaevi’nde bulunan söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine Anayasa Mahkemesi karar vermiştir. Yani CHP’li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu’nun da milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Terör propagandası nasıl oluyor da hak ihlali olarak değerlendiriliyor? Bununla birlikte günü geldiğinde dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir?Anayasa Mahkemesi bu tip davalara terör örgütlerinin hücre evinden ya da mağara deliklerinden mi bakıyor? Gergerlioğlu gibileri milletin hakkını hukukunu çiğnerken bir şey yok da, bu çiğneyen ayaklara hesap sorulduğunda mı maraza çıkıyor? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin, milli şerefimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali, ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? Şayet oluyorsa kahramanların hakkını ne yapacağız? Türk milletinin hakkını nereye koyacağız? Hiç kimse bugünkü sıfatlarına güvenip de yanlışa ortak olmamalıdır. Volkan olsalar bile, sonları elbette bir avuç küldür” http://www.mhp.org.tr/htmldocs/mhp/4844/mhp/Milliyetci_Hareket_Partisi_Genel_Baskani_Sayin_Devlet_BAHCELI__nin_TBMM_Grup_Toplantisinda_yapmis_olduklari_konusma_6_Temmuz.html dedi ama Gergerlioğlu aynı günün akşam saatlerinde tutuklu bulunduğu Ankara Sincan Kapalı Cezaevi’nden tahliye oldu.
Bu tahliye, Cumhur İttifakı’nda ve Cumhur İttifakı İktidar’ında derin ayrılığın da işareti, kanıtı, belgesi olduğu kadar, Bahçeli’ye atılan gol de!
Geçelim…
Organize suç örgütü başı Sedat Peker, paylaştığı videolarda ve attığı tivitlerde, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanından, “Recep abi” diyerek, söz edip helallik isterken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin adını hiç anmamıştır.
Anmaması bir yana…
Bahçeli’nin, yoğun uğraşlar sonucu cezaevinden çıkardığı Alaattin Çakıcı’nın, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi arkadaşlarını ve dünkü konuşmasında “Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’ya yapılan itibar suikastlarını, siyasi linç girişimlerini, zulme varan isnatları kaygıyla izlediğimizi, asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not olarak düşmek istiyorum: Kim demiş Sayın ‘Soylu yalnız’ diye? Kim demiş Sayın ‘Soylu kimsesiz’ diye? Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren, gece demeden, gündüz demeden bölücü terörle mücadele eden mert ve milletperver bir devlet adamıdır” deyip sahiplendiği Süleyman Soylu’yu sahiplenmiş, Soylu’ya sahip çıkmıştır.
Bilgiye değil, sürece ilişkin gözlemlerim ışığında yaptığım analizlere dayanarak…
Bahçeli’nin, Sedat Peker yayınlarından ve AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının, Peker’in üzerine atmaca gibi çekmemesinden ciddi rahatsız olduğunu düşünüyorum.
Aynı analizler…
“Ülkücü ve MHP geçmişi olmayan, Demokrat Parti (DP) ve Adalet Partisi (AP) çizgisindeki ailenin oğlu, Doğru Yol Partisi (DYP) kökenli; ayrıca, Alaattin Çakıcı, Mehmet Ağar, Korkut Eken gibi kişilerle de arası açık AKP’li Süleyman Soylu’yu, Devlet Bahçeli neden bu kadar sahipleniyor, koruyor?!” sorusunu bana sorduruyor.
Düşüncem ve öngörüm şu ki:
Devlet Bahçeli, Süleyman Soylu’yu, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı ile siyasi ve devlet adamlığı çerçevesindeki iletişiminde elini güçlendirecek araç olarak kullanıyor!
Ne sever, ne MHP’ye alır.
Soylu da, desteği için teşekkür ettiği Bahçeli’yi ne sever, ne MHP’ye gider.
Bugün Çarşamba.
Bir süreden beri AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı, partisinin grup toplantısını Salı günleri yerine, Çarşamba günlerinde yapıyor.
Bugün grup toplantısı yapar, konuşur mu?
Bilmiyorum.
Eğer yapar ve konuşursa, Cumhur İttifakı ve Cumhur İttifakı İktidarı ortağı Bahçeli gibi Soylu’ya arka çıkar mı?
Yoksa…
Hiç söz etmeyecek mi?
Bugün göreceğiz.
“Soylu’dan söz etmese de, Soylu’yu, İçişleri Bakanlığı görevinden almaz” diye düşünüyorum.
Eğer yapılırsa…
Soylu, AKP’nin bugünkü grubunda görülecek mi?
Öngöremiyorum.
Ama…
Soylu’nun, AKP’nin bugünkü grup toplantısına gelip gelmemesini önemsiyorum.
Gelmesi veya gelmemesi önemli ipucu verecek.
Bahçeli “Aldatmaya sırtımızı döndük” sözünün ardından “Biz Milliyetçi Hareket’iz, biz Cumhur İttifakı’yız” dedi.
İlerleyen dakikalarda aynı sözü tekrar söyledi.
Neden iki kere söyleme gereksinimi duydu?
Bahçeli’nin “Ya birlikten, beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız” sözleri de bana anlamlı geldi.
Sanki büyük ortağa ileti (mesaj) yolluyordu!
Yoksa Bahçeli, AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanının seçime gidip iktidarı bir dönemliğine Millet İttifakı’na bırakmak, yıpranmalarını görmek, halka göstermek ve bir dahaki seçimde daha güçlü gelmek düşüncesinde olduğunu mu usundan (aklından) geçiriyor, uyarıyor?!
Kestiremedim…
Yorum Yaz