TOPLUM, “NARİN KATLİAMI”NA KİLİTLENDİRİLMİŞKEN, “19 GÜN”, SAMAN ALTINDAN SU YÜRÜTENLER İÇİN ALTIN DEĞERİNDE ZAMAN DİLİMİ OLDU!..

  • 0
150 150 bakikarakol

İki ay hızla geldi geçti.

Bir yıl boyunca yazı konusu olacak notlar aldım; bugün onlardan birini yazacaktım.

Olmadı.

21 günlük süreçte, yediden yetmişe hepimizi ağlatan, ülke gündemine en tepelerde giren, yerini günlerce koruyan “olay” öncelik aldı.

Olay, 8 yaşındaki Narin’in katledilmesiydi!

Yittiği günden, 18’inci günün bitimine kadar aranmadık yer bırakılmamasına karşın bulunamayan, ancak 19’uncu günün sabahı,  köyleri veya mahalleleri Diyarbakır Tavşantepe yakınlarındaki Eğertutmaz Deresi yatağındaki su kıyısına cesedi çuval içinde gömülü bulunan Narin Güran’ın -sava (iddiaya) göre- öz amcası tarafından öldürülmesi,  https://www.sozcu.com.tr/son-dakika-narin-in-cenazesi-ailesine-teslim-edildi-p82532 herkes gibi beni de derinden sarstı ve bana, aile meclisi kararıyla 22 yaşında 24 Şubat 2004’de öz ağabeyleri tarafından yaşamdan koparılan https://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCld%C3%BCnya_T%C3%B6ren Güldünya Tören’i anımsattı.

 

Ülkemde ne zaman bir kadın şiddete uğrarsa, canına kıyılırsa, Güldünya usuma (aklıma) gelir, yanarım!

Bir ayrıntıya da takılırım:

“Güldünya” gibi, çok güzel ve çok anlamlı adı kızlarına koyan anne, baba, aile meclisinin “öldürülsün kararı”na itiraz etmiyor, boyun eğiyor!

 

Yaşamım boyunca, Güldünya gibi Narin’i de unutmayacak, hep anacağım.

Işıklar içinde uyusunlar.

 

Ülkemin “kadın cinayetleri” ile anılması öyle ağırıma gidiyor, onurumu öyle kırıyor ve öyle arlanıyor, utanıyorum ki!..

 

8 yaşında, öz amcası tarafından katledildiği savlanan Narin olayında bir yığın ayrıntı var.

Onların her biri süreç içinde aydınlanacak.

 

Ben bu yazımda o ayrıntılar girdabına girmeyeceğim, ama şu evrensel gerçeği yazacağım:

Bir olayda, “aydınlatma” uzuyorsa, sonra da unutulup gidiyorsa ve kapanıyorsa; işin gerisinde, derinliklerinde ya “devlet”, ya “siyasetçi”, ya “para babası”, ya “cemaat, tarikat” vardır!

 

Toplum, 19 gün sürecinde, adı gibi güzel küçük Narin’le yattı, Narin’le kalktı.

Herkesin de dileği, Narin’in canlı bulunmasıydı.

Narin cansız bulundu!

Üzülmeyen, gözyaşı akıtmayan kalmadı.

Narin 8 yaşında bir kız çocuğuydu, öldürülmeyi hak etmiyordu.

Ayrıca…

Herkesin, Narin yaşında kızı, oğlu, torunu, kardeşi, yakını vardı; uslarından onlar geçti.

Narin acısı, katlandı da katlandı!

 

Basın “Narin olayı”na yoğun ilgi göstermişti.

Canlı yayınlar, birbirini kovalayan haberler, yazılar, yorumlar, konuşmalar sürdü gitti.

Uzmanlar uzun uzun değerlendirmelerde bulundular.

Arada bir de “resmi açıklamalar” geldi, kulis bilgileri ve televizyon, gazete haberleri, analizleriyle kafalar iyice bir karıştı.

Bilenler, konuşmuyordu.

Yetmezmiş gibi, bilenler “Konuşmayın” diye uyarılmışlardı.

Sanki bilinenlerin bilinmesi istenmiyordu!

Öyle ki, “yayın yasağı” geldi!

Neden geldi?!

Kim, kimler istedi?!

Bunlar bile “bilinmeyen, bilinmesi istenmeyen”ler arasına girdi!

Böyle bir “garip yapı”mız var!

 

Toplum, “Narin katliamı”na kilitlenmişken/kilitlendirilmişken, “19 gün”, bir anlamda “saman altından su yürütenler” için altın değerinde zaman dilimi oldu!

 

Şu 19 günlük süreçte neler oldu, neler!

Hepsi de “Narin katliamı”na kurban gitti.

Saymayacağım.

Anımsatmayacağım da…

 

İktidar, “gündem işgali”nden veya “gündem meşguliyeti”nden yana hoşnut, mutlu olmalıydı!

 

Muhalefet görünürlerde miydi?!

“Karavana muhalefet”leriyle ayırt (fark) bile edilmediler!

Usunuzda kalan bir sözcükleri, bir tümceleri var mı?!

 

Ama…

İktidar partilerinden AKP’nin Diyarbakır Milletvekili Mehmet Galip Ensarioğlu “Bizlerin bazen bilmediği bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile de bizim dostlarımız. Konu çok hassas olduğu için onları da çok fazla üzecek bir şey söylemek istemiyoruz” https://www.sozcu.com.tr/akp-li-galip-ensarioglu-ndan-narin-guran-aciklamasi-p82578 sözlerini etti.

Bu sözlerin açılımı çok önemli!

Üzerinde durulması ve üzerine gidilmesi gerekir.

 

AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da X hesabından şunları paylaştı:

“Diyarbakır’ın Bağlar ilçesinde bu sabah na’şına ulaşılan Narin kızımıza Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Canice, vahşice katledilen Narin’in acı haberi hepimizi derinden yaraladı; üzüntümüzün tarifi yok. Narin kızımızın kayıp ihbarının alınmasından itibaren güvenlik güçlerimiz çok yoğun bir şekilde kendisine canlı ulaşmak için gayret gösterdiler. 19 gün boyunca süren aramalar neticesinde maalesef yüreklerimize su serpen bir haber alamadık. Narin’i katledenlerin adalet önünde mutlaka hesap vermesini sağlayacağız. Narin evladımızı bizden kopartanların hak ettikleri en ağır cezayı almaları için adli sürecin bizzat takipçisi olacağımın bilinmesini istiyorum.”

https://www.sozcu.com.tr/erdogan-dan-narin-guran-paylasimi-en-agir-cezayi-almalari-icin-p82435

 

Gönül isterdi ki, ülkedeki tek yetkili Erdoğan, ülkemizde Narin’lerin ölmemeleri, öldürülmemeleri için belirleyecekleri kalıcı siyasayı, alacakları köklü önlemleri tek tek sıralasın, en kısa sürede yaşama geçireceklerinin sözünü versin.

 

Böyle bir etkinlik; beş temel ilkesi “Kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesi” olan, kurucuları arasında yer aldığımız “İstanbul Sözleşmesi”nden “bir anda ansızın ‘çıkma’ kararı verenden beklenir mi?!

Beklenmez!

 

Üzgünüm…

Kadın cinayetlerinin önünü bıçak gibi kesme konusunda, bir arpa boyu kadar yol almak bile büyük adım, büyük gelişmedir!

 

Yani…

Değişen bir şey olmayacak!

 

Yazımı şu gözlem ve önerimle bitireyim:

Narin’in katledilmesiyle ortaya çıkmıştır ki…

Jandarma, cinayet ve benzeri olayları çözmede yetersiz, gecikmeden “Kırsal Uzman Polis Birimi” kurulsun…

  • 0

Yorum Yaz

Email adresiniz paylaşılmayacak.